Why we must stop dancing to the sound of our own oppression | Madame Gandhi

Çeviri: Gözde Alpçetin Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi

So often,

Sık sık fitness dersi alırım

I'll take a fitness class,

or I'll go to a music venue,

ya da bir müzik mekanına giderim

or, really, anywhere that plays music in the background,

ya da aslında arka planda müzik çalan herhangi bir yere giderim

and I'll find myself loving the rhythms

ve kendimi ritimden, melodiden ve tempodan zevk alırken bulurum.

and the melodies and the beats ...

And then I take a second to listen to the lyrics,

Bir saniyeliğine şarkı sözlerini dinlerim,

lyrics that, for example, place us in a position of subservience

başka bir durumda asla tahammül edemeyeceğimiz

that we would never tolerate in any other context.

bir bağımlılık durumuna sokan şarkı sözleri örneğin.

And I'm aghast at the degree to which we normalize sexism in our culture.

Kültürümüzde cinsiyetçiliği ne kadar normalleştirdiğimiz karşısında

dehşet içindeyim.

I listen to this music and I'm like,

Müziği dinliyorum ve şöyle düşünüyorum:

I don't want to have to turn up to the sound of my own oppression.

Bana yapılan baskının sesini açmak zorunda kalmak istemiyorum.

You know, music is one of the most powerful forms of communication,

Bildiğiniz gibi müzik iletişimin en güçlü şekillerinden biri

because it has the potential to either uplift or oppress.

çünkü morali yükselttiği gibi bunaltma potansiyeli de var.

Music caters to the emotions. Music caters to the soul.

Müzik, duygulara hitap ediyor. Müzik, ruha hitap ediyor.

Music opens up our soul.

Müzik, ruhumuzu ortaya çıkarıyor.

It opens up our channels to receive information

Başkasının toplumsal sınıfı hakkında bilgi edinmek,

about somebody else's walk of life,

kendi rollerimizi bildirmek için iletişimi ortaya çıkarıyor.

to inform our own roles.

And while I have no problem with male fantasy,

Erkek fantezileriyle hiçbir sorunum olmasa da

what I do have a problem with

yeni bir araştırmaya göre

is that, according to a recent study, only 2.6 percent of all music producers

müzik yapımcılarının sadece %2,6'sının kadın olmasıyla sorunum var.

identify as women.

That means an even smaller percentage identify as trans or gender nonconforming.

Bu da çok daha küçük bir yüzdenin

trans veya non-binary cinsiyet olduğu anlamına geliyor.

And why does this matter?

Peki bu neden önemli?

Because, if we don't own and control our own narrative,

Çünkü kendi anlatımıza sahip çıkmaz ve kontrol etmezsek

somebody else will tell our stories for us,

başka biri bizim yerimize hikayelerimizi anlatacak

and they will get it wrong,

ve yanlış anlatacaklar,

perpetuating the very myths that hold us back.

bizi geride tutan efsaneleri sürdürecekler.

And I'm not here to tell other people how to make their music.

Başka insanlara müziklerini nasıl yapacaklarını söylemek için burada değilim

But I am here to provide and design the alternative.

ama alternatifi sağlamak ve tasarlamak için buradayım.

One strategy I take in my music

Müziğimde kullandığım bir strateji

is making uplifting, energetic, percussive global beats

moral verici, enerjik, vurmalı evrensel tempolar yapmak

and placing lyrics on top of them

ve başkasının zulmüne katkı yapmadan

that genuinely describe my life's experiences

kendi hayatımdaki tecrübeleri anlatan şarkı sözleri eklemek.

without contributing to the oppression of anybody else.

It's funny, because it's the same reason

Komik çünkü birçok tartışmalı şarkı sözüne neden göz yumduğumuzla aynı neden;

as to why we excuse so many problematic lyrics;

it's because we love how the beats make us feel.

çünkü temponun bizi nasıl hissettirdiğini seviyoruz.

An example of this is my song "Top Knot Turn Up."

Bunun bir örneği de kendi şarkım "Top Knot Turn Up."

(Music: "Top Knot Turn Up")

(Müzik: "Top Knot Turn Up")

(Şarkı söylüyor) Telefonumun bildirimlerini kapattım

(Sings) I turned off my phone's notifications so I have more time /

böylece daha fazla zamanım var /

No bubbles to trouble my clear state of mind /

Net zihnimi bozacak şampanya yok /

One thing to know, I'm not here to please /

Bilmelisiniz ki kimseyi memnun etmeye gelmedim /

Hair tied up, I do it properly /

Saçımı toplu, düzgünce yapıyorum /

My time is not your property /

Benim zamanım senin malın değil /

When I'm productive like my ovaries, eyy! /

Yumurtalıklarım gibi üretken olduğumda /

Give a grown girl room to breathe, basic rights and her liberty /

Yetişkin kıza temel haklar, özgürlük verin ve nefes alması için biraz alan açın /

Free from insecurity that the world's projecting onto me /

Dünyanın bana yansıttığı güvensizliklerden uzak /

Please do not trouble me when I am focused /

Odaklanmış olduğumda beni lütfen rahatsız etmeyin /

The future is female you already know this /

Gelecek kadınların, bunu çoktan biliyorsunuz /

I'm fighting against the corruption on SCOTUS /

Yozlaşmaya karşı SCOTUS'ta savaşıyorum /

Turned up in my top knot since when I first wrote this /

Bunu ilk yazdığımda ortaya topuzumla çıktım /

It's a top knot turn up It's a top knot turn up, turn up, turn up.

Topuzumla ortaya çıktım Topuzumla ortaya çıktım, çıktım ve çıktım.

It's a top knot turn up It's a top knot turn up, turn up, turn up.

Topuzumla ortaya çıktım Topuzumla ortaya çıktım, çıktım ve çıktım.

It's a top knot turn up It's a top knot turn up, eyyy.

Topuzumla ortaya çıktım Topuzumla ortaya çıktım, eyyy.

It's a top knot turn up.

Topuzumla ortaya çıktım.

(Music ends)

(Müzik bitiyor)

I want us to keep making sex-positive, beautiful music

Neşe ve özgürlük hakkında

seks-pozitif, güzel şarkılar yapmaya devam etmemizi istiyorum.

about joy and freedom.

I want us to embrace our own pleasure

Acımızı benimsediğimiz gibi

just as much as we embrace our own pain.

zevkimizi de benimsememizi istiyorum.

I want us to celebrate the authentic,

Kabul görmüş veya sevilmiş hissetmek için

nuanced,

multidimensional aspects of our human existence,

cinselliği aşağılayan yanlış anlatılar sergilemek yerine

rather than perform false narratives of degrading sexuality

insani varlığımızın özgün, incelikli, çok boyutlu yönlerini övmemizi istiyorum.

in order to feel accepted or loved.

And another strategy that I take in my music

Medyadaki kadın düşmanlığı ile mücadele etmek için

to combat the misogyny that exists on the airwaves

müziğimde kullandığım diğer bir strateji ise

is to visually depict the very world I wished we lived in.

yaşamayı dilediğimiz dünyayı görsel olarak betimlemek.

In the music video for my song "See Me Thru,"

Enerjik, kuir, elektronik, R&B olan

which is like a vibe-y, queer electronic R and B song,

"See Me Thru" adındaki şarkımın müzik videosunda

I cast two of my dear friends, Ania and Dejha,

iki değerli arkadaşım Ania ve Dejha'yı

to play the role of the lovers, because they're married in real life.

gerçek hayatta evli olduklarından dolayı sevgili rolünü oynamaları için seçtim.

But what you don't know is that they also are behind the camera

Ama bilmediğiniz şey aynı zamanda tüm videoyu düşünüp yöneterek

concepting and directing the entire video.

kameranın arkasında olmaları.

(Video) Heyyyyy ohhhh My emotions were tired

(Video) Heyyyyy ohhhh Duygularım yorulmuştu

Music should be safe and accessible for all to experience.

Müzik herkesin deneyimlemesi için güvenilir ve erişilebilir olmalı.

As you can see, it's not about losing the sex appeal or swag

Gördüğünüz üzere mesele müziğin sahip olduğu

cinsel çekiciliği veya tarzı kaybetmek değil,

that music has,

it's about writing messages that infuse tenderness and positivity

bizi motive eden ve meydan okuyan müziğe

into music that motivates us and challenges us.

hassasiyet ve pozitiflik aşılayan mesajlar yazmak.

And while we as musicians absolutely have the responsibility

Biz müzisyenler güçsüzleştirmeyen müzik yapma sorumluluğuna sahip olduğumuz gibi

to make music that isn't disempowering,

the consumers can be part of the change, too.

tüketiciler de değişimin bir parçası olabilirler.

Firstly, we get to choose which songs we want to mute

İlk olarak hangi şarkıların sesini kısmayı

veya arttırmak istediğimizin kararını vermeliyiz.

and which songs we want to turn louder.

We get to say, "I respect myself enough to say I don't want to listen to this,

Şöyle söylememiz gerek:

"Bunu dinlemek istemiyorum diyebilecek kadar kendime saygı duymalıyım

and I don't want this to be in anybody else's space, either."

ve bunun başkasının gözünün önünde olmasını da istemiyorum.

Secondly, we can simply ask ourselves:

İkinci olarak kendimize basitçe şunu sormalıyız:

"Does this music or this message

"Bu müzik veya bu mesaj başkasının zulmüne katkı yapıyor mu?

contribute to the oppression of somebody else?

Buna neden tahammül ediyorum?"

Why am I tolerating it?"

And finally, we can all be choosing to make playlists or DJ-ing music

Son olarak da hepimiz tartışmalı mesajlaşma olmadan

o anda aradığımız doğru ortamı veya ruh halini sağlayacak

that provides the right vibe or mood that we're looking for in that moment

müzikleri çalmayı veya müzik listeleri oluşturmayı seçebiliriz.

without the problematic messaging.

Why does this matter?

Peki bu neden önemli?

Because it's teaching algorithms in our streaming systems and our world

Çünkü dünyamızdaki ve yayın yapan sistemlerimizdeki algoritmalara

exactly what it is that we do want to listen to,

dinlemek istemediğimiz şeyin tam olarak ne olduğunu öğretiyor,

creating long-term change and a feedbacking mechanism

uzun vadeli değişim

ve tüm endüstriyi etkileyen geri bildirim yapan bir mekanizma yaratıyor.

that impacts the entire industry.

This is not a message

Bu, sadece küçük bir gruba verilen bir mesaj değil.

for just a small group of people.

This is a message that affects everybody,

Bu, herkesi etkileyen bir mesaj

because when we protect and liberate our most vulnerable genders,

çünkü en savunmasız cinsiyetleri koruduğumuz ve özgürleştirdiğimiz zaman

we liberate everybody.

herkesi özgürleştiriyoruz.