Moshe Safdie: What makes a building unique?

50,197 views ・ 2008-02-19

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Sevgül Demir Gözden geçirme: Can Boysan
00:13
So, what I'd like to talk about is something
0
13160
4000
Burada anlatmak istediğim şey şu,
00:17
that was very dear to Kahn's heart, which is:
1
17160
2000
bu Kahn'ın da yüreğinin bir parçasıydı;
00:19
how do we discover what is really particular about a project?
2
19160
3000
bir projede asıl önemli olanı nasıl keşfederiz?
00:22
How do you discover the uniqueness of a project as unique as a person?
3
22160
6000
Tıpkı bir insanda olduğu gibi, bir projenin eşsizliğini nasıl keşfederiz?
00:28
Because it seems to me that finding this uniqueness
4
28160
3000
Çünkü bana öyle geliyor ki,
00:31
has to do with dealing with the whole force of globalization;
5
31160
10000
bu eşsizliği keşfetmek küreselleşmenin tüm gücüyle alakalı.
00:41
that the particular is central to finding the uniqueness of place
6
41160
6000
Bir yerin ve bir binadaki programın eşsizliğini bulmak, buradaki ana nokta.
00:47
and the uniqueness of a program in a building.
7
47160
3000
00:50
And so I'll take you to Wichita, Kansas,
8
50160
4000
Şimdi sizi Wichita, Kansas'a götüreyim.
00:54
where I was asked some years ago to do a science museum
9
54160
3000
Birkaç yıl önce, bu şehrin yanındaki bir alana
00:57
on a site, right downtown by the river.
10
57160
5000
bir bilim müzesi yapmam istenmişti.
01:02
And I thought the secret of the site was to make the building of the river, part of the river.
11
62160
6000
Bu alanın sırrının binayı nehrin bir parçası olarak yapmak olduğunu düşündüm.
01:08
Unfortunately, though, the site was separated from the river by McLean Boulevard
12
68160
5000
Ne yazık ki alan nehirden McLean bulvarıyla ayrılmıştı.
01:13
so I suggested, "Let's reroute McLean,"
13
73160
3000
O zaman şunu önerdim: "Haydi McLean'ın yönünü değiştirelim."
01:16
and that gave birth instantly to Friends of McLean Boulevard.
14
76160
4000
ve bu durum, aniden McLean savunucularını ortaya çıkardı.
01:20
(Laughter)
15
80160
5000
(Gülüşmeler)
01:25
And it took six months to reroute it.
16
85160
3000
Bu yön değiştirme altı ay sürdü.
01:28
The first image I showed the building committee was
17
88160
6000
İnşaat komitesine gösterdiğim ilk görsel
01:34
this astronomic observatory of Jantar Mantar in Jaipur
18
94160
5000
Jaipur'daki bu Jantar Mantar gözlemeviydi.
01:39
because I talked about what makes a building a building of science.
19
99160
6000
Çünkü bir binayı, bilim binası yapan şeyden bahsettim.
01:45
And it seemed to me that this structure -- complex, rich and yet
20
105160
6000
Bu karmaşık, zengin ama yine de makul olan yapı
01:51
totally rational: it's an instrument -- had something to do with science,
21
111160
3000
bana bilimle bağlantılı göründü
01:54
and somehow a building for science should be different and unique and speak of that.
22
114160
5000
ve bir şekilde bilim inşa etmek, farklı ve eşsiz olmalı ve konuşulmalı.
Ayrıldıktan sonra yaptığım ilk taslak
01:59
And so my first sketch after I left was to say,
23
119160
2000
02:01
"Let's cut the channel and make an island and make an island building."
24
121160
6000
"Şu kanalı keselim, bir ada oluşturalım ve bir ada binası yapalım."
02:07
And I got all excited and came back, and
25
127160
3000
Çok heyecanlanarak geri döndüm.
02:10
they sort of looked at me in dismay and said, "An island?
26
130160
3000
Bana bir tür umutsuzlukla bakıp dediler ki; "Ada mı?"
02:13
This used to be an island -- Ackerman Island --
27
133160
2000
Bu bir adaydı eskiden, yani Ackerman Adası,
02:15
and we filled in the channel during the Depression to create jobs."
28
135160
3000
biz büyük buhran sırasında o kanalı iş sahası yaratmak için doldurmuştuk"
02:18
(Laughter)
29
138160
3000
(Gülüşmeler)
02:21
And so the process began and they said,
30
141160
3000
Sonrasında süreç başladı ve dediler ki;
02:24
"You can't put it all on an island;
31
144160
2000
"Her şeyi adaya taşıyamazsın,
02:26
some of it has to be on the mainland because
32
146160
2000
bazı kısımlar ana karada kalmalı
02:28
we don't want to turn our back to the community."
33
148160
3000
çünkü toplumumuza sırt çevirmek istemiyoruz."
02:31
And there emerged a design: the galleries sort of forming an island
34
151160
4000
Sonra bir tasarım oluşturdular, bir ada şekillendiren geçitler,
02:35
and you could walk through them or on the roof.
35
155160
3000
geçitlerin kenarlarından veya üstlerinden yürüyebilirdiniz.
02:38
And there were all kinds of exciting features:
36
158160
3000
Pek çok heyecan verici özelliği vardı.
02:41
you could come in through the landside buildings,
37
161160
3000
Binalara kara tarafından girebilir,
02:44
walk through the galleries into playgrounds in the landscape.
38
164160
3000
geçitlerden manzaradaki oyun alanlarına geçebilirdiniz.
02:47
If you were cheap you could walk on top of a bridge to the roof,
39
167160
3000
Eğer ucuza bir şey yapmak isterseniz köprüden geçitlerin üstüne çıkabilir,
02:50
peek in the exhibits and then get totally seduced,
40
170160
4000
sergileri izleyip mest olabilir,
02:54
come back and pay the five dollars admission.
41
174160
2000
geri dönüp girişe beş dolar ödeyebilirdiniz.
02:56
(Laughter)
42
176160
2000
(Gülüşmeler)
Müşteri de mutlu olurdu, yani çoğunlukla mutlu olurdu.
02:58
And the client was happy -- well, sort of happy
43
178160
2000
03:00
because we were four million dollars over the budget, but essentially happy.
44
180160
4000
çünkü bütçeyi 4 milyon dolar aşmıştık ama sonuçta mutluyduk.
03:04
But I was still troubled, and I was troubled because I felt this was capricious.
45
184160
6000
Ancak benim işler hala kötüydü, öyleydi çünkü bu durum çok değişkendi.
03:10
It was complex, but there was something capricious about its complexity.
46
190160
5000
Karmaşıktı ama bu karmaşıklıkta fazla değişken bir şeyler vardı.
03:15
It was, what I would say, compositional complexity,
47
195160
3000
Yani, bileşimsel bir karmaşıklık vardı.
03:18
and I felt that if I had to fulfill what I talked about --
48
198160
5000
Eğer söylediğimi yapmak zorunda olsaydım, örneğin, bir bilim binası,
03:23
a building for science -- there had to be some kind of a generating idea,
49
203160
3000
kendi kendini üreten bir tür fikir de olmak zorundaydı.
03:26
some kind of a generating geometry.
50
206160
3000
Bir tür kendi kendini üreten geometri.
03:29
And this gave birth to the idea of having toroidal generating geometry,
51
209160
5000
Bu bana bir fikir verdi, toroid şekilli geometri.
03:34
one with its center deep in the earth for the landside building
52
214160
4000
Karadaki binası için merkezi yer altında olan,
03:38
and a toroid with its center in the sky for the island building.
53
218160
6000
ada binası için de, gökyüzündeki merkezinde bir toroid.
03:44
A toroid, for those who don't know,
54
224160
2000
Bilmeyenler için bir toroid,
03:46
is the surface of a doughnut or, for some of us, a bagel.
55
226160
4000
bir donat veya anlayacağımız şekilde, simit şeklindedir.
03:50
And out of this idea started spinning off many,
56
230160
4000
Bu fikirden pek çok ama pek çok,
03:54
many kinds of variations of different plans and possibilities,
57
234160
5000
farklı plan ve olasılıklar ortaya çıktı,
03:59
and then the plan itself evolved in relationship to the exhibits,
58
239160
4000
planın kendisi sergilerle alakalı hale geldi.
04:03
and you see the intersection of the plan with the toroidal geometry.
59
243160
6000
Plan ile toroidal geometrinin kesişimini görüyorsunuz.
04:09
And finally the building -- this is the model.
60
249160
3000
İşte sonunda bina, model bu.
04:12
And when there were complaints about budget, I said,
61
252160
2000
Bütçe hakkında şikayetler olduğunda, dedim ki:
04:14
"Well, it's worth doing the island because you get twice for your money: reflections."
62
254160
5000
"Bu adayı yapmaya değer çünkü parayı yansımalarla ikiye katlayacaksınız."
04:20
And here's the building as it opened,
63
260160
3000
İşte açıldığı şekliyle merkezi gören
04:23
with a channel overlooking downtown, and as seen from downtown.
64
263160
5000
ve merkezden de görülebilen haliyle bina.
04:28
And the bike route's going right through the building,
65
268160
3000
Bisiklet yolları, binanın hemen yanından geçiyor.
04:31
so those traveling the river would see the exhibits and be drawn to the building.
66
271160
6000
Böylece nehri gezmeye gelenler de, sergiyi görüp binaya yakın olabilir.
04:40
The toroidal geometry made for a very efficient building:
67
280160
3000
Torodial geometri binada oldukça etkili oldu.
04:43
every beam in this building is the same radius, all laminated wood.
68
283160
5000
Binadaki tüm kirişler, tüm tabakalı ahşap ve aynı yarıçapa sahip.
04:48
Every wall, every concrete wall is resisting the stresses and supporting the building.
69
288160
6000
Tüm beton duvarlar, kuvvete dayanıyor ve binayı destekliyor.
04:54
Every piece of the building works.
70
294160
3000
Binanın her bir parçası çalışıyor.
04:57
These are the galleries with the light coming in through the skylights,
71
297160
4000
Hem gece hem de açılış gününde,
05:02
and at night, and on opening day.
72
302160
4000
tepe camından gelen ışıkla aydınlatılan sergiler var.
05:08
Going back to 1976.
73
308160
3000
1976'ya dönüyorum.
05:11
(Applause)
74
311160
5000
(Alkış)
05:16
In 1976, I was asked to design a children's memorial museum
75
316160
5000
1976'da burada kampüste gördüğünüz Kudüs'te Yad Vashem'deki Holokost müzesine
05:21
in a Holocaust museum in Yad Vashem in Jerusalem,
76
321160
4000
05:25
which you see here the campus.
77
325160
3000
bir çocuk anıtı müzesi tasarlama teklifi aldım.
05:28
I was asked to do a building,
78
328160
2000
Bir bina yapmam istendi benden.
05:30
and I was given all the artifacts of clothing and drawings.
79
330160
6000
Bina için gereken tüm giydirme ve çizimle alakalı eserler bana verildi
05:36
And I felt very troubled.
80
336160
2000
ve çok rahatsız hissettim.
05:38
I worked on it for months and I couldn't deal with it
81
338160
2000
Aylarca üstünde çalıştım ama başaramadım.
05:40
because I felt people were coming out of the historic museum,
82
340160
3000
Çünkü insanların tarihi müzelerden sıkılmış olduklarını düşündüm.
05:43
they are totally saturated with information
83
343160
3000
Bilgiye ve doğal olarak
05:46
and to see yet another museum with information,
84
346160
3000
bilgiyle dolu müzelere doymuşlardı.
05:49
it would make them just unable to digest.
85
349160
4000
Bu, onların durumu sindirememesine sebep olabilirdi.
05:53
And so I made a counter-proposal:
86
353160
2000
Bu yüzden karşı bir teklif yaptım.
05:55
I said, "No building." There was a cave on the site; we tunnel into the hill,
87
355160
7000
Dedim ki," Bina yok." orada bir mağara vardı.
06:02
descend through the rock into an underground chamber.
88
362160
6000
Tepenin içine kaya boyunca inip, bir yeraltı odasına inen bir tünel açarız.
06:08
There's an anteroom with photographs of children who perished
89
368160
4000
Zavallı çocuklarının fotoğraflarıyla dolu bir giriş salonu
06:12
and then you come into a large space.
90
372160
3000
ve daha sonra geniş bir alana girersiniz.
06:16
There is a single candle flickering in the center;
91
376160
4000
Ortada yanan tek bir mum var.
06:20
by an arrangement of reflective glasses, it reflects into infinity in all directions.
92
380160
7000
Yansıtıcı gözlükler sayesinde, sonsuzluk tüm yönlere yansır.
06:27
You walk through the space, a voice reads the names,
93
387160
5000
Alan boyunca yürürsünüz,
bir ses çocukların isimlerini, yaşlarını ve doğum yerlerini okur.
06:32
ages and place of birth of the children.
94
392160
2000
06:34
This voice does not repeat for six months.
95
394160
3000
Bu ses altı ay boyunca tekrar etmez.
06:37
And then you descend to light and to the north and to life.
96
397160
5000
Sonra ışığa doğru, kuzeye ve hayata inersiniz.
Dediler ki, " İnsanlar bundan anlamaz,
06:42
Well, they said, "People won't understand,
97
402160
2000
bunun bir disko olduğunu düşünürler. Bunu yapamazsın."
06:44
they'll think it's a discotheque. You can't do that."
98
404160
2000
06:46
And they shelved the project. And it sat there for 10 years,
99
406160
4000
Projeyi rafa kaldırdılar. 10 yıl boyunca öylece durdu.
06:50
and then one day Abe Spiegel from Los Angeles,
100
410160
4000
Bir gün Los Angeles'tan
06:54
who had lost his three-year-old son at Auschwitz,
101
414160
3000
3 yaşındaki oğlunu Auschwitz'de kaybeden Abe Spiegel,
06:57
came, saw the model, wrote the check and it got built 10 years later.
102
417160
4000
geldi, modeli gördü, bir çek yazdı ve 10 yıl sonra projeyi yaptırdı.
07:03
So, many years after that in 1998,
103
423160
4000
1998'den yıllar sonra
07:07
I was on one of my monthly trips to Jerusalem
104
427160
4000
Kudüs'teki aylık gezilerimden birindeydim.
07:11
and I got a call from the foreign ministry saying,
105
431160
3000
Dış işleri Bakanlığından bir telefon aldım,
07:14
"We've got the Chief Minister of the Punjab here.
106
434160
6000
diyorlardı ki; Punjab Valisi geldi, resmi bir gezi yapıyor.
07:20
He is on a state visit. We took him on a visit to Yad Vashem,
107
440160
6000
Onu Yad Vashem'e çocukların anıtına götürdük,
07:26
we took him to the children's memorial; he was extremely moved.
108
446160
3000
çok etkilendi.
Mimarıyla tanışmak istiyor. Tel Aviv'e gelip onunla tanışır mısınız?
07:29
He's demanding to meet the architect. Could you come down and meet him in Tel Aviv?"
109
449160
3000
07:32
And I went down and Chief Minister Badal said to me,
110
452160
5000
Gittim ve Vali Badal dedi ki;
07:37
"We Sikhs have suffered a great deal, as you have Jews.
111
457160
5000
Tıpkı siz Yahudiler gibi, biz Sihler de çok acılar çektik.
07:42
I was very moved by what I saw today.
112
462160
3000
Bugün gördüğüm şeyden çok etkilendim.
07:45
We are going to build our national museum to tell the story of our people;
113
465160
4000
Ulusal müzemizi halkımızın hikâyesini anlatacak şekilde inşa edeceğiz.
07:49
we're about to embark on that.
114
469160
2000
Buna başlamak üzereyiz.
07:51
I'd like you to come and design it."
115
471160
2000
Gelip sizin tasarlamanızı arzu ederim."
07:53
And so, you know, it's one of those things that you don't take too seriously.
116
473160
6000
Çok da ciddiye almadığınız şeylerden biri.
07:59
But two weeks later, I was in this little town, Anandpur Sahib,
117
479160
5000
Ancak iki hafta sonra,
08:04
outside Chandigarh, the capital of the Punjab,
118
484160
4000
Punjab'ın başkenti Chandigarh'ın hemen dışındaki bu kasabada,
08:08
and the temple and also next to it the fortress
119
488160
5000
kutsal kitapları Halsa'yı yazan
08:13
that the last guru of the Sikhs, Guru Gobind, died in
120
493160
5000
ve Sihlerin son gurusu olan Guru Gobind'in öldüğü kale
08:18
as he wrote the Khalsa, which is their holy scripture.
121
498160
5000
ve mabedin bulunduğu Anandpur Sahib'teydim.
08:23
And I got to work and they took me somewhere down there,
122
503160
5000
Çalışmam lazımdı,
beni kasaba ve mabetten 9 kilometre uzakta bir yere götürdüler.
08:28
nine kilometers away from the town and the temple,
123
508160
2000
08:30
and said, "That's where we have chosen the location."
124
510160
3000
Ve dediler ki; "Seçtiğimiz yer burası."
08:33
And I said, "This just doesn't make any sense.
125
513160
4000
Ben de "Bu hiç mantıklı değil.
08:37
The pilgrims come here by the hundreds of thousands --
126
517160
3000
Ziyaretçiler yüz binlerce,
08:40
they're not going to get in trucks and buses and go down there.
127
520160
3000
kamyonlara ve otobüslere binmeyecekler.
08:43
Let's get back to the town and walk to the site."
128
523160
3000
Haydi kasabaya dönelim ve alana yürüyelim." dedim.
08:46
And I recommended they do it right there, on that hill
129
526160
3000
Ben tam şuraya, şu tepeye ve bu tepeye
08:49
and this hill, and bridge all the way into the town.
130
529160
4000
inşaat ve kasabanın bütününe köprü yapmayı tavsiye ettim.
08:53
And, as things are a little easier in India, the site was purchased within a week
131
533160
6000
Yani işler Hindistan'da biraz daha kolay olduğundan, alan bir haftada satın alındı
08:59
and we were working.
132
539160
2000
ve çalışmaya başlamış olduk.
09:01
(Laughter)
133
541160
1000
(Gülüşmeler)
09:02
And my proposal was to split the museum into two --
134
542160
4000
Benim teklifim, su bahçelerinin akını
09:06
the permanent exhibits at one end, the auditorium, library,
135
546160
5000
ve tümünü hisardan merkeze bağlamak için
09:11
and changing exhibitions on the other --
136
551160
2000
müzeyi ikiye bölüp
09:13
to flood the valley into a series of water gardens
137
553160
4000
bir tarafı geçici sergiler ile salon ve kütüphaneye,
09:17
and to link it all to the fort and to the downtown.
138
557160
4000
diğer tarafı da sürekli değişen sergilere ayırmaktı.
09:21
And the structures rise from the sand cliffs --
139
561160
4000
Kumlu yamaçlarda yükselen yapılar da
09:25
they're built in concrete and sandstones; the roofs are stainless steel --
140
565160
5000
beton ve kum taşından yapıldılar, tavanları ise paslanmaz çelik.
09:30
they are facing south and reflecting light towards the temple itself,
141
570160
5000
Güneye bakıyorlar ve mabedin gün ışığıyla aydınlanmasını sağlıyorlar.
09:35
pedestrians crisscross from one side to the other.
142
575160
3000
Yayalar, bir taraftan diğerine çarprazlama gidiyorlar.
09:38
And as you come from the north, it is all masonry growing out of the sand cliffs
143
578160
6000
Ve siz, Himalayalar'dan gelip kalenin geleneğini uyandırırken,
09:44
as you come from the Himalayas and evoking the tradition of the fortress.
144
584160
6000
kuzey taraftan geldiğinizde, kum yamaçlardaki taş işçiliğini görüyorsunuz.
09:50
And then I went away for four months
145
590160
2000
Sonra oradan dört aylığına uzaklaştım.
09:52
and there was going to be groundbreaking.
146
592160
2000
Çığır açıcı bir şey olacaktı.
09:54
And I came back and, lo and behold, the little model I'd left behind
147
594160
3000
Geri döndüm, bak şu işe! Arkamda bıraktığım küçük model
09:57
had been built ten times bigger for public display on site
148
597160
4000
alandaki halka açık sergi için on kat büyük olarak inşa edilmişti.
10:01
and ... the bridge was built!
149
601160
3000
Hatta köprü de yapılmıştı.
10:04
(Laughter)
150
604160
7000
(Gülüşmeler)
10:11
Within the working drawings!
151
611160
2000
Çalışmanın çizimleriyle hem de!
10:14
And half a million people gathered for the celebrations;
152
614160
4000
Kutlamalar için yarım milyon kişi toplanmıştı,
10:20
you can see them on the site itself as the foundations are beginning.
153
620160
4000
Temel atma başlarken alanın içinde onları görebilirsiniz.
10:24
I was renamed Safdie Singh. And there it is under construction;
154
624160
5000
Bana Safdie Singh adı verildi. İşte bu da yapım aşaması.
10:29
there are 1,800 workers at work and it will be finished in two years.
155
629160
5000
1800 işçi çalışıyor ve iki yıl içinde bitecek.
10:34
Back to Yad Vashem three years ago. After all this episode began,
156
634160
5000
Üç yıl önceki Yad Vashem'e geri dönüyorum, tüm bunlardan sonra,
10:39
Yad Vashem decided to rebuild completely the historic museum
157
639160
4000
Yad Vashem, tarihi müzeyi baştan aşağıya tekrar inşa etmeye karar verdi.
Çünkü Washington'daki katliam müzesi artık inşa edilmişti
10:43
because now Washington was built -- the Holocaust Museum in Washington --
158
643160
3000
10:46
and that museum is so much more comprehensive in terms of information.
159
646160
5000
ve bu müze bilgi açısından oldukça zengin.
10:51
And Yad Vashem needs to deal with three million visitors a year at this point.
160
651160
4000
Yad Vashem, bu noktada yılda 3 milyon ziyaretçiyle baş etmek zorunda.
Onlar dediler ki; "haydi müzeyi yeniden yapalım."
10:55
They said, "Let's rebuild the museum."
161
655160
2000
10:57
But of course, the Sikhs might give you a job on a platter -- the Jews make it hard:
162
657160
4000
Ama tabii ki, Sihler size işi altın tabakta sunabilir.
Yahudiler ise biraz daha zor, uluslararası yarış,
11:01
international competition, phase one, phase two, phase three.
163
661160
5000
evre bir, evre iki ve evre üç.
11:06
(Laughter)
164
666160
2000
(Gülüşmeler)
11:08
And again, I felt kind of uncomfortable with the notion
165
668160
4000
Sonra yine, Washington binası boyutunda bir bina inşa etme görevi,
11:12
that a building the size of the Washington building --
166
672160
5000
beni bir açıdan rahatsız etti.
11:17
50,000 square feet -- will sit on that fragile hill
167
677160
4000
4645 metrekare alan, hassas bir tepede olacak.
11:21
and that we will go into galleries -- rooms with doors
168
681160
4000
Biz de katliamın hikâyesini anlatmak için kapılarla dolu odalarla
11:25
and sort of familiar rooms -- to tell the story of the Holocaust.
169
685160
4000
biraz da benzer odaları olan galerilere de gideceğiz.
11:29
And I proposed that we cut through the mountain. That was my first sketch.
170
689160
5000
Teklifim dağ boyunca keserek ilerlemekti, bu benim ilk taslağımdı.
11:34
Just cut the whole museum through the mountain --
171
694160
2000
Tüm müzeyi dağ boyunca kesmek
11:36
enter from one side of the mountain,
172
696160
2000
dağın bir tarafından girip
11:38
come out on the other side of the mountain --
173
698160
2000
diğer tarafından çıkmak
11:40
and then bring light through the mountain into the chambers.
174
700160
4000
ve odalara dağ boyunca ışığı ulaştırmak.
11:44
And here you see the model:
175
704160
3000
İşte modeli görüyorsunuz:
11:47
a reception building and some underground parking.
176
707160
3000
bir resepsiyon binası ve yeraltı park yeri.
11:50
You cross a bridge, you enter this triangular room, 60 feet high,
177
710160
6000
Bir köprü geçiyorsunuz, bu 18 metre yüksekliğindeki tepeyi
11:56
which cuts right into the hill
178
716160
2000
tam ortadan kesen ve kuzeye gittikçe
11:58
and extends right through as you go towards the north.
179
718160
5000
sağa doğru genişleyen odaya giriyorsunuz.
12:03
And all of it, then, all the galleries are underground,
180
723160
3000
Bütün galeriler yer altında
12:06
and you see the openings for the light.
181
726160
3000
ve giriş ışıklarını görüyorsunuz.
12:09
And at night, just one line of light cuts through the mountain,
182
729160
3000
Gece vakti, sadece bu üçgenin üstünde bulunan
12:12
which is a skylight on top of that triangle.
183
732160
4000
bir tepe camındaki bir sıra ışık dağı kesiyor.
12:16
And all the galleries,
184
736160
4000
Gezdiğiniz tüm galeriler,
12:20
as you move through them and so on, are below grade.
185
740160
3000
yer altında kalıyor.
12:23
And there are chambers carved in the rock --
186
743160
5000
Kayalara gömülü odalar da bulunuyor.
12:28
concrete walls, stone, the natural rock when possible -- with the light shafts.
187
748160
4000
Beton duvarlar, taşlar, olanak halinde de ışıklı bacaları olan doğal kayalar.
12:32
This is actually a Spanish quarry, which sort of inspired
188
752160
6000
Bu aslında bir İspanyol madeni.
12:38
the kind of spaces that these galleries could be.
189
758160
3000
Ve bu maden, bir şekilde buradaki galerilere ilham kaynağı oldu.
12:41
And then, coming towards the north, it opens up:
190
761160
3000
Sonra, kuzeye doğru giderken açılıyor,
12:44
it bursts out of the mountain into, again, a view of light and of the city
191
764160
6000
dağdan, ışıkların, şehrin
12:50
and of the Jerusalem hills.
192
770160
3000
ve Kudüs'ün tepelerine haykırıyor.
12:55
I'd like to conclude with a project I've been working on for two months.
193
775160
5000
İki aylığına çalıştığım bir projeyle konuşmamı bitirmek isterim.
13:00
It's the headquarters for the Institute of Peace in Washington,
194
780160
6000
Washington Barış Enstitüsünün, yani Amerikan Barış Enstitüsünün
13:06
the U.S. Institute of Peace.
195
786160
2000
karargâhından söz ediyorum.
13:08
The site chosen is across from the Lincoln Memorial;
196
788160
5000
Bu alan Lincoln Anıtı'nın etrafından seçildi.
13:13
you see it there directly on the Mall. It's the last building on the Mall,
197
793160
4000
Bunu, direkt olarak Virginia'dan gelen Roosevelt Köprüsü'nün girişinde
13:17
on access of the Roosevelt Bridge that comes in from Virginia.
198
797160
4000
son bina olan alışveriş merkezinden görebilirsiniz.
13:22
That too was a competition, and it is something I'm just beginning to work on.
199
802160
6000
Bu da bir yarışmaydı ve benim daha yeni başladığım bir şey.
13:30
But one recognized the kind of uniqueness of the site.
200
810160
4000
Ancak biri, alanın eşsiz olduğunu fark etti.
Eğer Washington'da herhangi bir yerde olsaydı,
13:34
If it were to be anywhere in Washington,
201
814160
2000
13:36
it would be an office building, a conference center,
202
816160
3000
bir ofis binası, bir konferans salonu, barış müzakerelerinin yapıldığı bir yer
13:39
a place for negotiating peace and so on -- all of which the building is --
203
819160
4000
ve böyle şeyler, bu binanın olduğu her şey olurdu.
13:43
but by virtue of the choice of putting it on the Mall and by the Lincoln Memorial,
204
823160
4000
Ama onu alışveriş merkezi ve Lincoln Anıtı'nın yakınlarına koyma erdemiyle
13:47
this becomes the structure that is the symbol of peace on the Mall.
205
827160
5000
bu yapı alışveriş merkezinde barışın sembolü haline geliyor.
13:52
And that was a lot of heat to deal with.
206
832160
5000
Bu da mücadele edilecek pek çok kızışmayı beraberinde getirdi.
13:57
The first sketch recognizes that the building is many spaces --
207
837160
4000
İlk taslak, binanın araştırmalarının yapılacağı konferans salonlarının
14:01
spaces where research goes on, conference centers,
208
841160
5000
ve halka açık binanın olduğu pek çok alanı olduğunu gösterdi
14:06
a public building because it will be a museum devoted to peacemaking --
209
846160
4000
çünkü bu müze barışı yaratmaya adanacak.
14:10
and these are the drawings that we submitted for the competition,
210
850160
4000
Bunlar yarışma için sunduğumuz çizimler.
14:14
the plans showing the spaces which radiate outwards from the entry.
211
854160
5000
Girişten itibaren ışık saçan alanları gösteren planlar.
14:19
You see the structure as, in the sequence of structures on the Mall,
212
859160
4000
Yapının, alışveriş merkezindeki yapılar dizisinde
14:23
very transparent and inviting and looking in.
213
863160
4000
oldukça saydam, davetkâr olduğunu görüyor ve içeri bakıyorsunuz.
14:27
And then as you enter it again, looking in all directions towards the city.
214
867160
5000
Yeniden girdiğinizde, tüm yönlerden şehre bakıyorsunuz.
14:32
And what I felt about that building is that it really was a building
215
872160
4000
Bu binada hissettiğim şey, -Kundera'dan alıntılayarak-
14:36
that had to do with a lightness of being -- to quote Kundera --
216
876160
7000
var olmanın dayanılmaz hafifliği
ve hafiflik ile bir alakasının bulunduğudur.
14:43
that it had to do with whiteness,
217
883160
2000
14:45
it had to do with a certain dynamic quality and it had to do with optimism.
218
885160
6000
Belirli bir dinamizm ve iyimserlik ile alakasının da bulunduğunu hissediyorum.
14:51
And this is where it is; it's sort of evolving.
219
891160
5000
O olduğu yerde gelişmekte.
14:56
Studies for the structure of the roof,
220
896160
3000
Belki de yeni malzemeler gerektiren,
14:59
which demands maybe new materials:
221
899160
4000
tavanın nasıl hafif yapılacağı,
nasıl yarı saydam yapılacağı,
15:03
how to make it white, how to make it translucent, how to make it glowing,
222
903160
4000
nasıl parlak olacağı,
ve nasıl değişken olmayacağı
15:07
how to make it not capricious.
223
907160
3000
ile ilgili çalışmalar,
15:12
And here studying, in three dimensions,
224
912160
3000
işte burada bir yapıya nasıl bir düzen uygulanacağının
15:15
how to give some kind, again, of order, a structure;
225
915160
6000
üç boyutta çalışılması demek.
15:21
not something you feel you could just change
226
921160
2000
Öylece değiştirebileceğiniz bir şey değil.
15:23
because you stop the design of that particular process.
227
923160
3000
Çünkü belli bir tasarım sürecini durdurmuş olursunuz.
15:31
And so it goes.
228
931160
2000
Ve öyle devam eder.
15:37
I'd like to conclude by saying something ...
229
937160
2000
Bir şey söyleyerek bitirmek istiyorum.
15:39
(Applause)
230
939160
8000
(Alkış)
15:47
I'd like to conclude by relating all of what I've said to the term "beauty."
231
947160
6000
Söylediğim her şeyi "güzellik" kavramına bağlayarak bitirmek istiyorum.
15:53
And I know it is not a fashionable term these days,
232
953160
3000
Biliyorum, bugünlerde pek moda bir terim değil bu.
15:56
and certainly not fashionable in the discourse of architectural schools,
233
956160
4000
Mimarlık okullarında söylem olarak hiç moda değil.
16:00
but it seems to me that all this, in one way or the other, is a search for beauty.
234
960160
6000
Fakat tüm bunlar, bana o veya bu şekilde bir güzellik arayışı gibi geliyor.
16:06
Beauty in the most profound sense of fit.
235
966160
3000
Güzellik en temel uygunluk algısıdır.
16:09
I have a quote that I like by a morphologist, 1917,
236
969160
9000
1917 yılından, sevdiğim bir morfolog olan Theodore Cook'tan bir alıntım var.
16:18
Theodore Cook, who said, "Beauty connotes humanity.
237
978160
4000
"Güzellik insanlık demektir.
16:22
We call a natural object beautiful because we see
238
982160
4000
Doğal bir nesneye güzel deriz
çünkü o nesnenin şekil olarak birbirine uygunluğu
16:26
that its form expresses fitness, the perfect fulfillment of function."
239
986160
5000
ile işlevin mükemmel gerçekleştirilmesini görürüz."
16:31
Well, I would have said the perfect fulfillment of purpose.
240
991160
4000
Ben buna amacın mükemmel gerçekleştirilmesi derdim.
16:35
Nevertheless, beauty as the kind of fit; something that tells us
241
995160
5000
Ancak, bir uygunluk türü olarak güzellik,
16:40
that all the forces that have to do with our natural environment
242
1000160
4000
bize doğal ortamımızla alakalı tüm kuvvetler ile bizim insani çevremizin
16:44
have been fulfilled -- and our human environment -- for that.
243
1004160
4000
bunun için gerçekleştirildiğini söyleyen bir şeydir.
16:48
Twenty years ago, in a conference Richard and I were at together,
244
1008160
5000
Yirmi yıl önce, Richard ve benim beraber bulunduğumuz bir konferansta,
16:53
I wrote a poem, which seems to me to still hold for me today.
245
1013160
5000
beni bugün bile etkileyen bir şiir yazdım.
16:58
"He who seeks truth shall find beauty. He who seeks beauty shall find vanity.
246
1018160
7000
"Gerçeği arayan güzelliği bulur. Güzelliği arayan kibri bulur.
17:05
He who seeks order shall find gratification.
247
1025160
4000
Düzeni arayan tatmini bulur.
17:09
He who seeks gratification shall be disappointed.
248
1029160
4000
Tatmini arayan hayal kırıklığına uğrar.
17:13
He who considers himself the servant of his fellow beings
249
1033160
3000
Kendini emsallerinin hizmetkârı olarak gören,
17:16
shall find the joy of self-expression. He who seeks self-expression
250
1036160
6000
kendini ifadenin neşesini bulur.
Kendini ifade etmeyi arayan kibrin çukuruna düşer.
17:22
shall fall into the pit of arrogance.
251
1042160
2000
17:24
Arrogance is incompatible with nature.
252
1044160
3000
Kibir doğaya uymaz.
Doğa, evrenin doğası ve insanın doğası sayesinde gerçeği arayacağız.
17:27
Through nature, the nature of the universe and the nature of man,
253
1047160
3000
17:30
we shall seek truth. If we seek truth, we shall find beauty."
254
1050160
4000
Gerçeği ararsak güzelliği bulacağız."
17:34
Thank you very much. (Applause)
255
1054160
1000
Çok teşekkür ederim.
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7