Bobby Ghosh: Why global jihad is losing

Bobby Ghosh: Küresel Cihad Neden Kaybediyor?

Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast

Çeviri: Yusuf Paşa ÖZDEDE Gözden geçirme: Enis Başol

I'm going to talk about the power of a word:

Şimdi sizlere bir kelimenin gücünden bahsedeceğim:

jihad.

"Cihad"

To the vast majority of practicing Muslims,

Müslümanların büyük çoğunluğu için

jihad is an internal struggle for the faith.

cihad, inanç için içsel bir mücadeledir.

It is a struggle within, a struggle against vice, sin,

Bu mücadele; ahlâksızlığa, günaha,

temptation, lust, greed.

cazibeye, şehvet ve aç gözlülüğe karşı bir mücadeledir.

It is a struggle to try and live a life

Bu mücadele,

that is set by the moral codes written in the Koran.

kişinin, hayatını Kur'an'da yazılı bulunan ahlâk yasalarına göre yaşamasının mücadelesidir.

In that original idea, the concept of jihad is as important

Bu kendine özgü düşüncesi ile cihad kavramı

to Muslims as the idea of grace is to Christians.

Hıristiyanların fazilet kavramı kadar önemli bir yere sahiptir.

It's a very powerful word, jihad, if you look at it in that respect,

Bu noktadan bakarsanız, cihad gerçekten çok güçlü bir kelime

and there's a certain almost mystical resonance to it.

ve bunun yanında kendi içinde neredeyse gizemli bir yankılaşımdır.

And that's the reason why, for hundreds of years,

İşte bu yüzden, yüzlerce yıldan beri

Muslims everywhere have named their children Jihad,

Müslümanlar her yerde erkek çocukları için olduğu gibi

their daughters as much as their sons, in the same way

kız çocukları için de "Cihad" ismini kullanırlar.

that, say, Christians name their daughters Grace,

Tıpkı, Hıristiyanların kız çocukları için "Grace" (Fazilet) ismini kullanmaları gibi.

and Hindus, my people, name our daughters Bhakti,

Tıpkı Hinduların, benim halkımın, kız çocuklarımız için,

which means, in Sanskrit, spiritual worship.

Sanskritçe de ruhani bir ibadet anlamını taşıyan "Bhakti" ismini kullanmamız gibi.

But there have always been, in Islam, a small group,

Ancak İslam'ın içinde her zaman

a minority, who believe that jihad

cihadın sadece içsel bir mücadele değil,

is not only an internal struggle but also an external struggle

aynı zamanda inancı tehdit eden güçlere karşı

against forces that would threaten the faith, or the faithul.

harici bir mücadele olduğuna inanan azınlık gruplar oldu.

And some of these people believe that in that struggle,

Bu tür gruptaki insanlar

it is sometimes okay to take up arms.

bu mücadele içinde bazen silahlanmanın gerektiğine inandı

And so the thousands of young Muslim men

ve binlerce Müslüman genç

who flocked to Afghanistan in the 1980s

cihad fikirlerini pratiğe dökmek için

to fight against the Soviet occupation of a Muslim country,

1980'de Afganistan'da Sovyet işgaline karşı savaşmak için

in their minds they were fighting a jihad,

ülkeye akın etti.

they were doing jihad,

Bu onların fikrine göre bir cihaddı

and they named themselves the Mujahideen,

ve kendilerini "cihad" kelimesi ile aynı kökten gelen

which is a word that comes from the same root as jihad.

"Mücahidler" kelimesi ile isimlendirdiler.

And we forget this now, but back then

Sonra biz bunu unuttuk, ancak bir süre sonra

the Mujahideen were celebrated in this country, in America.

Mücahitler bu ülkede, yani Amerika'da ünlendiler.

We thought of them as holy warriors who were taking

Biz onları günahkâr komünistlere karşı savaşan

the good fight to the ungodly communists.

kutsal savaşçılar olarak düşündük.

America gave them weapons, gave them money,

Amerika, onlara silah ve para verdi,

gave them support, encouragement.

destek ve cesaret verdi.

But within that group, a tiny, smaller group,

Ancak bu grup, küçük, çok güçsüz bir grup,

a minority within a minority within a minority,

azınlık içinde bile bir azınlık iken

were coming up with a new and dangerous

bir anda yepyeni ve tehlikeli bir

conception of jihad,

cihad konsepti ile karşımıza çıktılar

and in time this group would come to be led by Osama bin Laden,

ve bu defa, bu grup Usame Bin Ladin tarafından yönetilmeye başladı.

and he refined the idea.

O da, cihad düşüncesini değiştirmeye başladı.

His idea of jihad was a global war of terror,

Ladin'in cihad anlayışı, küresel bir savaşa dönen bir terörden ibaretti.

primarily targeted at the far enemy,

İlk olarak uzak düşmanları hedef alan, batıdaki Haçlı güçlerinden

at the crusaders from the West, against America.

Amerika'ya karşı bir savaş

And the things he did in the pursuit of this jihad

ve bu cihad anlayışı içinde pratiğe döktüğü şeyler

were so horrendous, so monstrous,

dehşet verici, çok korkunç

and had such great impact,

ve büyük bir darbe idi.

that his definition was the one that stuck,

Onun cihad ile ilgili bu yeni tanımlaması

not just here in the West.

sadece Batı'ya saplanmadı.

We didn't know any better. We didn't pause to ask.

Biz işin doğrusunu bilmiyorduk ve hiç sorgulamadık.

We just assumed that if this insane man and his psychopathic followers

Biz sadece bu akıl hastası adamın

were calling what they did jihad, then that's what jihad must mean.

ve O'nun ruh hastası takipçilerinin yaptıkları şeyin adının cihad olduğunu

But it wasn't just us. Even in the Muslim world,

ve cihadın da bu anlama gelmesi gerektiğini düşündük.

his definition of jihad began to gain acceptance.

Ancak bu durumda olanlar sadece bizler değildik. Müslüman Dünyası'nda bile onun cihad anlayışı kabul görmeye başladı.

A year ago I was in Tunis, and I met the imam

Geçtiğimiz sene Tunus'taydım.

of a very small mosque, an old man.

Orada çok küçük bir caminin ihtiyar imamı ile tanıştım.

Fifteen years ago, he named his granddaughter Jihad,

15 yıl önce torunun ismini gerçek anlamı ile Cihad koyduğunu

after the old meaning. He hoped that a name like that

ve bu ismin gerçek anlamı ile

would inspire her to live a spiritual life.

onun ruhani dünyasına ilham vermesini umduğunu söyledi.

But he told me that after 9/11,

Ancak 11 Eylül saldırısından sonra

he began to have second thoughts.

farklı bir düşünceye sahip olmaya başladığını söyledi.

He worried that if he called her by that name,

Eğer torununu dışarıda ve insanların içinde

especially outdoors, outside in public,

bu isimle çağırırsa

he might be seen as endorsing bin Laden's idea of jihad.

Ladin'in cihad anlayışını destekleyen birisi olarak görüneceğinden endişe duyuyordu.

On Fridays in his mosque, he gave sermons

Cuma günleri camide cihad kelimesinin

trying to reclaim the meaning of the word,

gerçek anlamını insanlara anlatmaya çalışıyordu,

but his congregants, the people who came to his mosque,

ancak camiye gelen diğer cemaatı müslimin

they had seen the videos. They had seen pictures

uçakların kuleye çarptığı ve kulenin yıkıldığına dair

of the planes going into the towers, the towers coming down.

fotoğraf ve videoları görmüştü.

They had heard bin Laden say that that was jihad,

Ladin'in bunun bir cihad olduğunu söylediğini

and claimed victory for it. And so the old imam worried

ve bunun bir zafer olduğunu iddia ettiğini duymuşlardı.

that his words were falling on deaf ears. No one was paying attention.

Tabi ki imam söylediklerini kimsenin dikkate almadığından dolayı endişe duymuştu.

He was wrong. Some people were paying attention,

Yanlış düşünüyordu, bazı insanlar dikkate alıyordu,

but for the wrong reasons.

ancak farklı sebeplerden ötürü.

The United States, at this point, was putting pressure

Amerika Birleşik Devletleri, bu noktada Tunus da dahil olmak üzere

on all its Arab allies, including Tunisia,

bütün Arap müttefiklerine toplumlarındaki tüm radikallerin

to stamp out extremism in their societies,

başını ezmeleri için baskı yapıyordu

and this imam found himself suddenly in the crosshairs

ve bu imam da bir anda Tunus İstihbarat Servisi'nin

of the Tunisian intelligence service.

ilgi odağı haline geldi.

They had never paid him any attention before --

Daha önce kimse kendisine bu şekilde aldırış etmemişti.

old man, small mosque --

En nihayetinde; yaşlı bir adam ve küçük bir cami.

but now they began to pay visits,

Ancak şimdi dikkate alınmaya başlanıyordu

and sometimes they would drag him in for questions,

ve bazen kendisini soruların içine sürüklüyorlardı.

and always the same question:

Her seferinde aynı sorular ile karşılaşıyordu:

"Why did you name your granddaughter Jihad?

"Neden torununun ismini Cihad koydun?"

Why do you keep using the word jihad in your Friday sermons?

"Neden Cuma vaazlarinde cihad kelimesini kullanıyordun?"

Do you hate Americans?

"Amerikalılardan nefret ediyor musun?"

What is your connection to Osama bin Laden?"

"Usame Bin Ladin ile bağlantın nedir?"

So to the Tunisian intelligence agency,

Tunus İstihbarat Servisi

and organizations like it all over the Arab world,

ve bunun gibi Arap Dünyası'ndaki tüm teşkilatlar için

jihad equaled extremism,

cihad radikalizm ile aynı anlama geliyordu.

Bin Laden's definition had become institutionalized.

Bin Ladin'in cihad tanımlaması artık kurumsallaşmış bir hale gelmişti.

That was the power of that word that he was able to do.

Bu, kendisinin bir kelimeye yüklediği bir güçtü

And it filled this old imam, it filled him with great sadness.

ve bu güç bu yaşlı imamı üzüntüye boğmuştu.

He told me that, of bin Laden's many crimes, this was,

İhtiyar imam bana Ladin'in bir çok suçunun yanında

in his mind, one that didn't get enough attention,

aslında yeterli derecede dikkate alınmayan bir suçu olduğunu söyledi.

that he took this word, this beautiful idea.

Ladin, bu kelimeyi aldı, bu güzel kavramı aldı

He didn't so much appropriate it as kidnapped it

ve alıkoyarcasına sahiplendi,

and debased it and corrupted it

itibarını düşürdü ve yozlaştırdı.

and turned it into something it was never meant to be,

Bu kelimeyi asla olmayan bir kavrama çevirdi

and then persuaded all of us that it always was

ve herkesi bunun anlamının her zaman

a global jihad.

küresel bir cihad olduğuna inandırdı.

But the good news is

Ama iyi haber şu ki

that the global jihad is almost over, as bin Laden defined it.

Bin Ladin'in tanımladığı manada küresel cihad neredeyse bitti.

It was dying well before he did,

Kendisi ölmedi ama kavramı can çekişiyor.

and now it's on its last legs.

Bu ara son demlerini yaşıyor.

Opinion polls from all over the Muslim world show

Müslüman Dünyası'ndaki kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki

that there is very little interest among Muslims

Müslümanlar arasında Batı'ya ve uzak düşmanlara karşı

in a global holy war against the West,

kutsal anlamda bir küresel savaş düşüncesi

against the far enemy.

yok denecek kadar azalmış durumda.

The supply of young men willing to fight and die for this cause is dwindling.

Bu uğurda savaşacak ve hayatını verecek gençlerin sayısı azalıyor.

The supply of money — just as important, more important perhaps —

Gençlerin sayısı kadar bu savaş için gereken paranın tedariki de

the supply of money to this activity is also dwindling.

aynı şekilde güçleşiyor.

The wealthy fanatics who were previously

Bu tür faaliyetlerin bir önceki varlıklı fanatikleri

sponsoring this kind of activity are now less generous.

artık sponsor olmak için eskisi kadar cömert değiller.

What does that mean for us in the West?

Peki Batı için bu ne anlama geliyor?

Does it mean we can break out the champagne,

Artık bir şampanya patlatıp

wash our hands of it, disengage, sleep easy at night?

ellerimizi bununla yıkadıktan sonra tüm bağlantıları kesip, geceleri rahatça uyuyabilir miyiz?

No. Disengagement is not an option,

Hayır! Bağlantıyı kesmek bir seçenek değil.

because if you let local jihad survive,

Çünkü eğer yerel cihad olaylarına izin verirseniz

it becomes international jihad.

bu bir süre sonra uluslararası bir cihada dönüşecektir

And so there's now a lot of different

ve ikisi arasında da çok büyük farklar bulunmuyor.

violent jihads all over the world.

Şiddetli cihad düşüncesi dünyanın her yerinde bulunuyor:

In Somalia, in Mali, in Nigeria,

Somali, Mali, Nijerya,

in Iraq, in Afghanistan, Pakistan, there are groups that claim

Irak, Afganistan, Pakistan

to be the inheritors of the legacy of Osama bin Laden.

Kendilerini Usame Bin Ladin'in mirasının varisleri olarak gören gruplar bulunuyor

They use his rhetoric.

ve bu gruplar Ladin'in hitabetlerini

They even use the brand name he created for his jihad.

ve hatta kendisinin cihad "markası"nı kullanıyorlar.

So there is now an al Qaeda in the Islamic Maghreb,

Şimdi İslam Mağribi'nde yeni bir El-Kaide canlanıyor,

there's an al Qaeda in the Arabian Peninsula,

Arap Yarımadası'nda bir El-Kaide,

there is an al Qaeda in Mesopotamia.

Mezopotamya'da bir El-Kaide.

There are other groups -- in Nigeria, Boko Haram,

Tabi farklı yerel gruplar da yer alıyor: Nijerya'da Boko Haram,

in Somalia, al Shabaab -- and they all pay homage to Osama bin Laden.

Somali'de Al-Shabaab... Hepsi Usame Bin Ladin'e hürmetlerini sunuyorlar.

But if you look closely,

Ancak yakından bakarsanız

they're not fighting a global jihad.

bunlar küresel cihad adına değil,

They're fighting battles over much narrower issues.

daha dar alandaki meseleler için savaşıyorlar.

Usually it has to do with ethnicity or race or sectarianism,

Bu genellikle bir etnik köken ile, bir ırk ile yahut bir mezhep ile

or it's a power struggle.

bir güç savaşı şeklinde uygulanıyor.

More often than not, it's a power struggle

Çoğunlukla da bir ülke içinde,

in one country, or even a small region within one country.

hatta bir ülkenin küçük bir bölgesi içinde gerçekleşen bir güç savaşı.

Occasionally they will go across a border,

Bazen Irak'tan Suriye'ye, Mali'den Cezayir'e

from Iraq to Syria, from Mali to Algeria,

Somali'den Kenya'ya sınırları aşıyorlar,

from Somalia to Kenya, but they're not fighting

ancak uzak düşmanlar için küresel bir cihad

a global jihad against some far enemy.

ideali ile yola çıkmıyorlar.

But that doesn't mean

Ancak bu rahatlayalım

that we can relax.

anlamına gelmiyor.

I was in Yemen recently, where -- it's the home

Yakın zamanda El-Kaide'nin son ev sahipliğini yapan ve

of the last al Qaeda franchise

halen Amerika'ya ve Batı'ya hücum etme arzusunu taşıyan

that still aspires to attack America, attack the West.

Yemen'de bulundum.

It's old school al Qaeda.

El-Kaide'nin eski okulu, Yemen.

You may remember these guys.

İç çamaşırlarında bomba taşıyan

They are the ones who tried to send the underwear bomber here,

gençleri hatırlarsınız belki.

and they were using the Internet to try and instigate

Amerikalı Müslümanları ayaklanmaya ve şiddete

violence among American Muslims.

teşvik ediyorlardı,

But they have been distracted recently.

ancak son zamanlarda ilgilerini başka yerlere çevirdiler.

Last year, they took control over a portion of southern Yemen,

Geçtiğimiz sene Güney Yemen'in bir kısmını kontrol altına aldılar

and ran it, Taliban-style.

ve Taliban anlayışı ile yönettiler.

And then the Yemeni military got its act together,

Sonra Yemen'in askeri güçleri beraber hareket ettiler

and ordinary people rose up against these guys

ve sıradan halk bu topluluğa karşı ayağa kalktı

and drove them out, and since then, most of their activities,

ve kendilerini istifaya zorladılar.

most of their attacks have been directed at Yemenis.

Gerçekleştirdikleri faaliyetlerin ve yaptıkları hücumların çoğunluğu doğrudan Yemenlilere yönelikti.

So I think we've come to a point now where we can say

Sanırım şimdi asıl gelmemiz gereken noktaya gelebiliriz:

that, just like all politics, all jihad is local.

Tıpkı tüm siyasi faaliyetler gibi tüm cihadlar da yereldir.

But that's still not reason for us to disengage,

Ancak bu, bizim bunlarla ilişkimizi kesebileceğimiz anlamına gelmiyor.

because we've seen that movie before, in Afghanistan.

Çünkü hepimiz Afganistan'da mücahitlerin Sovyet Ordusu'nu

When those Mujahideen defeated the Soviet Union,

bozguna uğrattığı filmi gördük

we disengaged.

ve boş verdik.

And even before the fizz had gone out of our celebratory champagne,

Öfkemiz kutlama şampanyamız ile birlikte patladığı sırada

the Taliban had taken over in Kabul,

Taliban Kabil'i ele geçirmişti

and we said, "Local jihad, not our problem."

ve biz "Yerel cihad bizim sorunumuz değildir" dedik.

And then the Taliban gave the keys of Kandahar

Sonra da Taliban Kandahar'ın anahtarını Usame Bin Ladin'e verdi.

to Osama bin Laden. He made it our problem.

Ladin de bunu bizim problemimiz haline getirdi.

Local jihad, if you ignore it, becomes global jihad again.

Görmezden gelirseniz eğer yerel cihad, küresel bir cihad haline gelir.

The good news is that it doesn't have to be.

İyi haber şu ki, bu böyle olmak zorunda değil.

We know how to fight it now.

Biz şu an bununla nasıl mücadele edeceğimizi biliyoruz.

We have the tools. We have the knowhow,

Araçlarımız ve bilgimiz var.

and we can take the lessons we've learned

Küresel cihad ile mücadeleden ve küresel cihada karşı kazanılan zaferlerden...

from the fight against global jihad, the victory against global jihad,

çıkardığımız dersleri kullanabilir

and apply those to local jihad.

ve bunları yerel cihadlarda kullanabiliriz.

What are those lessons? We know who killed bin Laden:

Nelerdi bu dersler? Biz Usame Bin Ladin'i kimin öldürdüğünü biliyoruz:

SEAL Team Six.

Seal Team 6

Do we know, do we understand, who killed bin Ladenism?

Peki Bin Ladinizm'i kimin neden öldürdüğünü biliyor ve anlıyor muyuz?

Who ended the global jihad?

Küresel cihadı kim bitirdi?

There lie the answers to the solution to local jihad.

Bütün çözümlerin cevapları yerel cihadların arasında yatıyor.

Who killed bin Ladenism? Let's start with bin Laden himself.

Bin Ladinizm'i kim öldürdü? Bin Ladin'in kendisi ile başlayalım.

He probably thought 9/11 was his greatest achievement.

Büyük ihtimalle 11 Eylül saldırısı kendisi için muazzam bir başarıydı.

In reality, it was the beginning of the end for him.

Gerçekte ise, kendi sonunun başlangıcıydı.

He killed 3,000 innocent people, and that filled

Ladin, 3.000 masum insanı öldürdü

the Muslim world with horror and revulsion,

ve bu Müslüman Dünyası'nda bile korku ve tiksinti ile karşılandı.

and what that meant was that his idea of jihad

Bu da gösteriyor ki kendisinin cihad anlayışı

could never become mainstream.

asla yaygın hale gelemez.

He condemned himself to operating on the lunatic fringes

Kendi kendisini aklını kaçırmış yandaşlarını yönetmeye

of his own community.

mahkûm etti.

9/11 didn't empower him; it doomed him.

11 Eylül saldırısı gücüne güç katmadı, aksine sonunu getirdi.

Who killed bin Ladenism? Abu Musab al-Zarqawi killed it.

Bin Ladinizm'i kim öldürdü? Abu Musab Al-Zarqawi öldürdü.

He was the especially sadistic head of al Qaeda in Iraq

Aslında o da yüzlerce intihar bombacısını Amerikalıların da değil, Iraklıların,

who sent hundreds of suicide bombers to attack

Sünni ve Şii Müslümanların üzerine hücum ettiren,

not Americans but Iraqis. Muslims. Sunni as well as Shiites.

El-Kaide'nin Irak'taki sadist elebaşıydı.

Any claim that al Qaeda had to being protectors of Islam

El-Kaide'nin, Batılı haçlılara karşı

against the Western crusaders

İslam'ın koruyucusu olduğu iddiaları

was drowned in the blood of Iraqi Muslims.

Iraklı Müslümanların kanlarına gömüldü.

Who killed Osama bin Laden? The SEAL Team Six.

Peki Usame Bin Ladin'i kim öldürdü? "The Seal Team 6"

Who killed bin Ladenism? Al Jazeera did,

Peki Bin Ladinizm'i kim öldürdü? Al-Jazeera öldürdü.

Al Jazeera and half a dozen other satellite news stations in Arabic,

Al Jazeera ve diğer yarım düzine Arapça uydu haber istasyonu.

because they circumvented the old, state-owned

Çünkü bunlar bir çok ülkedeki devlet merkezli,

television stations in a lot of these countries

toplumlarından tüm gerçekleri saklamak üzere dizayn edilmiş

which were designed to keep information from people.

eski televizyon istasyonlarının etrafını sarmışlardı.

Al Jazeera brought information to them, showed them

Al Jazeera, dinleri adına söylenen ve yapılan

what was being said and done in the name of their religion,

şeyleri getirip gösterdi onlara.

exposed the hypocrisy of Osama bin Laden and al Qaeda,

Usame Bin Ladin'in ve El-Kaide'nin iki yüzlülüğünü gösterdi

and allowed them, gave them the information

ve onlara gerekli bilgileri verdi ve kendi sonuçlarına

that allowed them to come to their own conclusions.

ulaşmalarına imkan tanıdı.

Who killed bin Ladenism? The Arab Spring did,

Bin Ladinizm'i kim öldürdü? Arap Baharı öldürdü.

because it showed a way for young Muslims

Çünkü bu, genç Müslümanlara değişimi getirmek için

to bring about change

bir anlamda,

in a manner that Osama bin Laden, with his

Bin Ladin'in hayallerinin asla tasavvur

limited imagination, could never have conceived.

edilemeyeceğini gösterdi.

Who defeated the global jihad? The American military did,

Peki kim küresel cihadı mağlup etti? Amerikan Ordusu yaptı bunu.

the American soldiers did, with their allies,

Amerikan askeri, müttefikleri ile birlikte, uzaklardaki savaş alanlarında

fighting in faraway battlefields.

yaptı bunu.

And perhaps, a time will come when they get the rightful credit for it.

Belki zamanı geldiğinde onlar da hak ettikleri itibarı görürler.

So all these factors, and many more besides,

Tüm bu faktörler ve fazlası göz önüne alındığında

we don't even fully understand some of them yet,

biz halen bazılarını tam manası ile anlamadık.

these came together

Bin Ladinizm kadar büyük bir canavarlığı ve küresel cihadı

to defeat a monstrosity as big as bin Ladenism,

mağlup etmek için bir araya gelindiğinde,

the global jihad, you needed this group effort.

grup çabasına ihtiyaç duyulur.

Now, not all of these things will work in local jihad.

Şimdi, bu tür şeyler yerel cihadlar üzerinde işe yaramıyor.

The American military is not going to march into Nigeria

Amerikan ordusu Boko Haram'la savaşmak için

to take on Boko Haram,

Nijerya'ya girmeyecek

and it's unlikely that SEAL Team Six will rappel

veya düşünülenin aksine Seal Team 6 göreve çıkarak

into the homes of al Shabaab's leaders and take them out.

Şebab'ların liderlerini ele geçirmeyecek.

But many of these other factors that were in play

Ancak bu anlatılan oyunların içindeki tüm faktörler

are now even stronger than before. Half the work is already done.

artık eskisinden daha güçlüler. İşin yarısı zaten bitti.

We don't have to reinvent the wheel.

Tekerleği tekrar icat etmemize gerek yok.

The notion of violent jihad in which more Muslims are killed

Daha fazla Müslümanın öleceği bir cihad düşüncesi

than any other kind of people is already thoroughly discredited.

bir çok toplum tarafından zaten gözden çıkarıldı.

We don't have to go back to that.

Biz buna geri dönmek zorunda değiliz.

Satellite television and the Internet are informing

Uydu televizyonları ve internet

and empowering young Muslims in exciting new ways.

Müslüman genç nesli heyecan verici şekilde güçlendiriyor.

And the Arab Spring has produced governments,

Arap Baharı yeni hükümetler ortaya çıkardı,

many of them Islamist governments,

bir çoğu İslamcı hükümetler.

who know that, for their own self-preservation,

Ama kim bilir, belki de kendilerini koruma için olabilir

they need to take on the extremists in their midsts.

kendi içlerinde kendi radikallerini bulundurmaya ihtiyaçları olabilir.

We don't need to persuade them, but we do need to help them,

Onları ikna etmemiz gerekmiyor ancak onlara yardım etmemiz gerekiyor.

because they haven't really come to this place before.

Çünkü onlar daha önce buraya hiç gelmediler.

The good news, again, is that a lot of the things they need

Yine iyi bir haber, ihtiyaçları olan bir çok şeye biz sahibiz

we already have, and we are very good at giving:

ve biz verme konusunda gayet iyiyiz.

economic assistance, not just money, but expertise,

Ekonomik destek, sadece para değil, aynı zamanda uzmanlık,

technology, knowhow,

teknoloji, bilgi,

private investment, fair terms of trade,

kişisel yatırım, adil ticari imkanlar,

medicine, education, technical support for training

ilaç, eğitim, eğitim için gereken teknik destek,

for their police forces to become more effective,

polis güçlerinin daha etkili olması için gereken destek,

for their anti-terror forces to become more efficient.

terör karşıtı güçlerinin daha etkili olması için gereken destek

We've got plenty of these things.

Biz bu tür şeylerin hepsine sahibiz.

Some of the other things that they need

Onların ihtiyacı olan bazı şeylere ise

we're not very good at giving. Maybe nobody is.

ne yazık ki sahip değiliz, belki de kimse sahip değildir.

Time, patience, subtlety, understanding --

Zaman, sabır, anlayış.

these are harder to give.

Bunlar vermesi zor olan şeyler.

I live in New York now. Just this week,

Ben şu an New York'ta yaşıyorum.

posters have gone up in subway stations in New York

Daha bu hafta, metro istasyonunda cihadı barbarlık olarak

that describe jihad as savage.

tanımlayan posterler asılmıştı.

But in all the many years that I have covered the Middle East,

Ama Ortadoğu üzerine yoğunlaştığım bunca yıl içinde

I have never been as optimistic as I am today

bugün olduğum kadar iyimser olmamıştım.

that the gap between the Muslim world and the West

Müslüman Dünyası ile Batı arasındaki açık

is narrowing fast,

hızlı bir şekilde kapanıyor.

and one of the many reasons for my optimism

İyimser olmama sebep olan bir çok sebebimden bir tanesi de

is that, because I know there are millions,

orada milyonların olduğunu biliyor olmam.

hundreds of millions of people, Muslims like that old imam

Yüz milyonlarca insan

in Tunis, who are reclaiming this word

Tunus'ta cihad kelimesinin gerçek anlamını inşa eden

and restoring to its original, beautiful purpose.

...ve bu kutsal amacına geri kazandırmaya çalışan yaşlı imam gibi Müslümanlar var.

Bin Laden is dead. Bin Ladenism has been defeated.

Bin Ladin öldü. Bin Ladinizim ise mağlup edildi.

His definition of jihad can now be expunged.

Cihad'a yüklediği anlam ise silindi.

To that jihad we can say, "Goodbye. Good riddance."

Bu cihad için "Güle güle, kurtulduk!" diyebiliriz.

To the real jihad we can say, "Welcome back. Good luck."

Gerçek cihad için ise "Tekrar hoşgeldin, iyi şanslar" diyebiliriz.

Thank you. (Applause)

Teşekkürler...