The four fish we're overeating -- and what to eat instead | Paul Greenberg

167,177 views ・ 2016-01-13

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Elif Oluk Gözden geçirme: Yunus ASIK
00:12
So when I was a kid ...
0
12880
2176
Ben çocukken...
00:15
this was my team.
1
15080
1296
bu benim takımımdı.
00:16
(Laughter)
2
16400
1176
(Gülüşmeler)
00:17
I stunk at sports.
3
17600
2016
Sporla aram iyi değildi.
00:19
I didn't like to play them, I didn't like to watch them.
4
19640
3216
Oynamayı sevmezdim, izlemeyi sevmezdim.
00:22
So this is what I did. I went fishing.
5
22880
2256
Dolayısıyla yaptığım şey, balığa gitmekti.
00:25
And for all of my growing up I fished on the shores of Connecticut,
6
25160
3496
Tüm çocukluğum boyunca, Connecticut kıyılarında balık avladım
00:28
and these are the creatures that I saw on a regular basis.
7
28680
3200
ve bunlar, düzenli olarak gördüğüm yaratıklardır.
00:32
But after I grew up and went to college,
8
32600
2616
Ancak büyüyüp üniversiteye başladıktan sonra
00:35
and I came home in the early 90's,
9
35240
2656
ve 90'ların başında eve döndüğümde,
00:37
this is what I found.
10
37920
1696
bulduğum şey buydu.
00:39
My team had shrunk.
11
39640
1616
Takımım küçülmüştü.
00:41
It was like literally having your roster devastated.
12
41280
3095
Bu tam anlamıyla harap edilmiş nöbet listesine sahip olmak gibiydi.
00:44
And as I sort of looked into that,
13
44400
2016
Bir şekilde içine baktığımda,
00:46
from a very personal point of view as a fisherman,
14
46440
2376
balıkçı olarak, çok kişisel bir görüş noktasından,
00:48
I started to kind of figure out,
15
48840
1576
az çok anlamaya başladım.
00:50
well, what was the rest of the world thinking about it?
16
50440
2576
Peki, dünyanın geri kalanı bunun hakkında ne düşünüyordu?
00:53
First place I started to look was fish markets.
17
53040
2216
Bakmaya başladığım ilk yer balık pazarlarıydı.
00:55
And when I went to fish markets,
18
55280
1776
Balık pazarlarına gittiğimde,
00:57
in spite of where I was --
19
57080
1256
bulunduğum yere rağmen,
00:58
whether I was in North Carolina, or Paris, or London, or wherever --
20
58360
4056
ister Kaliforniya'da, ister Paris'te, isterse Londra'da olayım önemi yok --
01:02
I kept seeing this weirdly repeating trope of four creatures,
21
62440
5176
Dört yaratıkla ilgili mecazı tekrarlayarak,
garip bir şekilde bunu görmeyi sürdürdüm.
01:07
again and again --
22
67640
1216
tekrar ve tekrar --
01:08
on the menus, on ice --
23
68880
1576
menülerde, buz üzerinde --
01:10
shrimp, tuna, salmon and cod.
24
70480
2856
karides, tuna balığı, somon ve morina.
01:13
And I thought this was pretty strange,
25
73360
2376
Bunun oldukça garip olduğunu düşündüm
01:15
and as I looked at it, I was wondering,
26
75760
2016
ve buna baktığımda merak ediyordum;
01:17
did anyone else notice this sort of shrinking of the market?
27
77800
3616
başka birisi pazardaki bu azalmayı fark etti mi?
01:21
Well, when I looked into it,
28
81440
1376
Bunu araştırdığımda,
01:22
I realized that people didn't look at it as their team.
29
82840
2896
insanların, bunu takımları olarak görmediklerini fark ettim.
01:25
Ordinary people, the way they looked at seafood was like this.
30
85760
3656
Sıradan insanların deniz mahsüllerine bakma tarzı bunun gibiydi.
01:29
It's not an unusual human characteristic
31
89440
2456
Doğal dünyayı birkaç elemente düşürmek,
01:31
to reduce the natural world down to very few elements.
32
91920
3696
sıradışı bir insan özelliği değildir.
01:35
We did it before, 10,000 years ago, when we came out of our caves.
33
95640
3296
Bunu daha önce, 10.000 yıl önce, mağaralarımızdan çıktığımızda yaptık.
01:38
If you look at fire pits from 10,000 years ago,
34
98960
2536
10 bin yıl önceden gelen ateş oyuklarına baktığınızda,
01:41
you'll see raccoons, you'll see, you know, wolves,
35
101520
2576
rakunları göreceksiniz, kurtları göreceksiniz,
01:44
you'll see all kinds of different creatures.
36
104120
2056
tüm farklı yaratık türlerini göreceksiniz.
01:46
But if you telescope to the age of -- you know, 2,000 years ago,
37
106200
3656
Ama 2.000 yıl önceye teleskopla bakarsanız,
01:49
you'll see these four mammals:
38
109880
1896
bu dört memeliyi görürsünüz.
01:51
pigs, cows, sheep and goats.
39
111800
2416
Domuzlar, inekler, koyunlar ve keçiler.
01:54
It's true of birds, too.
40
114240
1216
Kuşlar için de aynı şekilde.
01:55
You look at the menus in New York City restaurants
41
115480
2816
New York'ta restoranların menülerine bakın,
01:58
150 years ago, 200 years ago,
42
118320
1896
150 yıl önce, 200 yıl önce,
02:00
you'll see snipe, woodcock, grouse, dozens of ducks, dozens of geese.
43
120240
4736
su çulluğu, çulluk, bağırtlak, düzinelerce ördek, düzinelerce kaz görürsünüz.
Ama teleskopla modern hayvancılığın yapıldığı çağa bakarsanız,
02:05
But telescope ahead to the age of modern animal husbandry,
44
125000
2936
02:07
and you'll see four:
45
127960
1376
dört tane göreceksiniz:
02:09
turkeys, ducks, chicken and geese.
46
129360
2040
Hindiler, ördekler, tavuklar ve kazlar.
Bu yönde ilerlemiş olmamız mantıklı geliyor.
02:12
So it makes sense that we've headed in this direction.
47
132480
2576
Ama nasıl bu yöne sevk olduk?
02:15
But how have we headed in this direction?
48
135080
1953
Pekâlâ...
02:17
Well ...
49
137057
1199
Öncelikle bu çok, çok yeni bir problem.
02:18
first it's a very, very new problem.
50
138280
1856
Son 50 yıldır okyanusta bu şekilde balıkçılık yapıyoruz.
02:20
This is the way we've been fishing the oceans over the last 50 years.
51
140160
3736
02:23
World War II was a tremendous incentive to arm ourselves in a war against fish.
52
143920
5216
2. Dünya Savaşı, balığa karşı bir savaşta silahlanmak için muazzam bir teşvikti.
2. Dünya Savaşı'nda mükemmelleştirdiğimiz tüm teknoloji --
02:29
All of the technology that we perfected during World War II --
53
149160
3256
su altı radarı, hafif polimerler --
02:32
sonar, lightweight polymers --
54
152440
1656
tüm bunlar yeniden balıklara doğrultulmuştu.
02:34
all these things were redirected towards fish.
55
154120
2296
Görüyorsunuz balıkçılık kapasitesindeki bu muazzam artış,
02:36
And so you see this tremendous buildup in fishing capacity,
56
156440
3416
2. Dünya Savaşı'nın sonundan bugüne kadar
02:39
quadrupling in the course of time,
57
159880
1656
02:41
from the end of World War II to the present time.
58
161560
2896
dört katı artışı gösteriyor.
02:44
And right now that means
59
164480
1376
Bu, şu an her yıl denizden
02:45
we're taking between 80 and 90 million metric tons out of the sea every year.
60
165880
3656
80 ila 90 milyon metrik ton arasında aldığımızı gösteriyor.
02:49
That's the equivalent of the human weight of China
61
169560
3216
Her yıl denizden çıkarılan,
Çin'in insan ağırlığına eş değerdir.
02:52
taken out of the sea every year.
62
172800
1536
Çin'i örnek olarak kullanmam bir tesadüf değil,
02:54
And it's no coincidence that I use China as the example
63
174360
2616
çünkü Çin şu anda Dünya'da en çok balıkçılık yapan ülke.
02:57
because China is now the largest fishing nation in the world.
64
177000
3016
Bu, sadece hikâyenin yarısı.
03:00
Well, that's only half the story.
65
180040
1616
03:01
The other half of the story
66
181680
1376
Hikâyenin diğer kısmı,
03:03
is this incredible boom in fish farming and aquaculture,
67
183080
4056
balık üretimi ve su kültüründeki inanılmaz artış,
ki şu son 1 ya da 2 yıldır
03:07
which is now, only in the last year or two,
68
187160
2216
ürettiğimiz yaban balığı miktarını aşmaya başladı.
03:09
starting to exceed the amount of wild fish that we produce.
69
189400
3376
03:12
So that if you add wild fish and farmed fish together,
70
192800
4016
Yani eğer yaban balığı ve çiftlik balığını toplasanız,
03:16
you get the equivalent of two Chinas created from the ocean
71
196840
3456
istisnasız her yıl okyanustan iki Çin yaratmaya
eş değer oluyor.
03:20
each and every year.
72
200320
1256
03:21
And again, it's not a coincidence that I use China as the example,
73
201600
3136
Tekrar Çin'i örnek olarak kullanmam bir tesadüf değil,
03:24
because China, in addition to being the biggest catcher of fish,
74
204760
3056
çünkü Çin, en büyük balıkçı olmasının yanında
03:27
is also the biggest farmer of fish.
75
207840
2080
ayrıca en büyük balık çiftçisi.
03:30
So let's look though at the four choices we are making right now.
76
210840
4536
Hadi şimdi, şu anda yaptığımız dört seçime bakalım.
03:35
The first one --
77
215400
1216
İlki --
03:36
by far the most consumed seafood in America and in much of the West,
78
216640
3696
açık ara farkla Amerika ve Batı'nın büyük çoğunluğunda tüketilen deniz ürünü,
03:40
is shrimp.
79
220360
1216
karides.
03:41
Shrimp in the wild -- as a wild product --
80
221600
2456
Yabandaki karides, yabani bir ürün olarak
berbat bir ürün.
03:44
is a terrible product.
81
224080
1336
03:45
5, 10, 15 pounds of wild fish are regularly killed
82
225440
4456
Markete 1 libre (0,45 kg) karides getirebilmek için
5, 10, 15 libre yabani balık düzenli olarak öldürülüyor.
03:49
to bring one pound of shrimp to the market.
83
229920
2416
03:52
They're also incredibly fuel inefficient to bring to the market.
84
232360
3096
Aynı zamanda markete getirmek de yakıt açısından oldukça verimsiz.
03:55
In a recent study that was produced out of Dalhousie University,
85
235480
3096
Dalhousie Üniversitesi'nin yaptığı son çalışmalara göre,
03:58
it was found that dragging for shrimp
86
238600
1816
karides için deniz taramanın, balıkçılık yapmak için
04:00
is one of the most carbon-intensive ways of fishing that you can find.
87
240440
3840
kullanılabilecek en karbon yoğunluklu yol olduğu bulundu.
04:04
So you can farm them,
88
244640
1656
Yani onları yetiştirebilirsiniz
ve insanlar bunu yapıyor
04:06
and people do farm them,
89
246320
1256
04:07
and they farm them a lot in this very area.
90
247600
2016
ve özellikle yoğun olarak bu alanda.
04:09
Problem is ...
91
249640
1216
Problem şu ki,
04:10
the place where you farm shrimp is in these wild habitats --
92
250880
3216
karideslerin yetiştiği çiftlikler yaban habitatlarda --
04:14
in mangrove forests.
93
254120
1216
Mangrov ormanlarında.
04:15
Now look at those lovely roots coming down.
94
255360
2056
Şu sevimli köklere bakın.
Bunlar toprağı bir arada tutan şeyler, sahili koruyorlar,
04:17
Those are the things that hold soil together,
95
257440
2096
04:19
protect coasts, create habitats for all sorts of young fish, young shrimp,
96
259560
3776
çeşitli genç balıklar için habitat oluşturuyorlar, genç karidesler,
bu çevre için önemli olan her çeşit şeyi.
04:23
all sorts of things that are important to this environment.
97
263360
2777
Bu pek çok kıyısal mangrov ormanın başına geliyor.
04:26
Well, this is what happens to a lot of coastal mangrove forests.
98
266161
3000
Son 30-40 yılda milyonlarca dönüm
04:29
We've lost millions of acres of coastal mangroves
99
269185
2310
kıyısal mangrov kaybettik.
04:31
over the last 30 or 40 years.
100
271519
1416
04:32
That rate of destruction has slowed,
101
272959
2457
Yıkımın oranları yavaşladı
ama hâlâ büyük bir mangrov açığımız var.
04:35
but we're still in a major mangrove deficit.
102
275440
2600
04:38
The other thing that's going on here
103
278760
1736
Burada olan bir başka şey de
04:40
is a phenomenon that the filmmaker Mark Benjamin called "Grinding Nemo."
104
280520
3560
film yapımcısı Mark Benjamin'in "Nemo'yu Öğütmek" adlı fenomeni.
04:44
This phenomenon is very, very relevant
105
284680
2496
Bu fenomen, tropikal resiflerde
04:47
to anything that you've ever seen on a tropical reef.
106
287200
2496
gördüğünüz her şeyle çok çok ilgili.
04:49
Because what's going on right now,
107
289720
1656
Çünkü şu an olan şey,
karidesler için küçük trol balıkçı gemilerimiz var,
04:51
we have shrimp draggers dragging for shrimp,
108
291400
2176
04:53
catching a huge amount of bycatch,
109
293600
1856
büyük miktarlarda yan av da yakalanıyor
04:55
that bycatch in turn gets ground up and turned into shrimp food.
110
295480
4096
ve bu yan avlar da karides yemine dönüyor.
04:59
And sometimes, many of these vessels --
111
299600
2136
Bazen, kölelerle doldurulmuş
05:01
manned by slaves --
112
301760
1376
gemilerin çoğu
bu, "çöp balık" diye adlandırılan
05:03
are catching these so-called "trash fish,"
113
303160
2696
resiflerde görmek isteyeceğimiz balıkları
05:05
fish that we would love to see on a reef,
114
305880
1953
05:07
grinding them up
115
307857
1199
yakalıyor, öğütüyor
ve onları karides yemine dönüştürüyorlar--
05:09
and turning them into shrimp feed --
116
309080
1750
05:10
an ecosystem literally eating itself and spitting out shrimp.
117
310864
3470
kelimenin tam anlamıyla kendini yiyip karides tüküren bir ekosistem.
Amerika'da en çok tüketilen bir diğer deniz ürünü
05:15
The next most consumed seafood in America,
118
315120
2176
05:17
and also throughout the West,
119
317320
1696
ve ayrıca Batı'nın da tamamında,
05:19
is tuna.
120
319040
1216
ton balığı.
05:20
So tuna is this ultimate global fish.
121
320280
3056
Ton, en temel global balıktır.
Bu koca işletme alanı, ton balığının iyi
05:23
These huge management areas have to be observed
122
323360
3016
yönetilmesi için gözlenmek zorunda.
05:26
in order for tuna to be well managed.
123
326400
1936
05:28
Our own management area,
124
328360
1776
Kendi işletme alanımız,
bir Yöresel Balıkçılık Yönetim Organizasyonu deniyor,
05:30
called a Regional Fisheries Management Organization,
125
330160
2456
05:32
is called ICCAT,
126
332640
1216
ICCAT olarak isimlendiriliyor,
05:33
the International Commission for the Conservation of Atlantic Tunas.
127
333880
3216
Uluslararası Atlantik Tunalarını Koruma Komisyonu.
Büyük doğa bilimci Carl Safina bunu bir keresinde,
05:37
The great naturalist Carl Safina once called it,
128
337120
2696
05:39
"The International Conspiracy to Catch all the Tunas."
129
339840
3256
"Tüm Tunaları Yakalamak için Uluslararası Komplo" diye adlandırmıştı.
05:43
Of course we've seen incredible improvement
130
343120
2056
Tabii ki, son yıllarda ICCAT'te
05:45
in ICCAT in the last few years,
131
345200
1496
inanılmaz gelişmeler gördük.
05:46
there is total room for improvement,
132
346720
1736
Gelişim için çok alan mevcut ama
05:48
but it remains to be said that tuna is a global fish,
133
348480
2896
hâlâ ton balığının global olduğu söyleniyor
ve bunu yönetmek için dünyayı yönetmek zorundayız.
05:51
and to manage it, we have to manage the globe.
134
351400
2816
Ton yetiştirmeyi de deneyebiliriz
05:54
Well, we could also try to grow tuna
135
354240
1936
05:56
but tuna is a spectacularly bad animal for aquaculture.
136
356200
3160
ama ton, su kültürü için nefes keser bir biçimde kötü.
05:59
Many people don't know this but tuna are warm-blooded.
137
359840
3096
Çoğu insan bunu bilmez ama ton balıkları sıcak kanlıdır.
06:02
They can heat their bodies 20 degrees above ambient temperature,
138
362960
3416
Bedenlerini çevre ısısının 20 derece üstüne çıkartabilirler.
Saatte 40 mil (64 km)'den fazla yüzebilirler.
06:06
they can swim at over 40 miles an hour.
139
366400
2096
Yani, bu aşağı yukarı balık yetiştirmenin
06:08
So that pretty much eliminates
140
368520
1736
06:10
all the advantages of farming a fish, right?
141
370280
2096
tüm avantajlarını saf dışı bırakıyor, değil mi?
06:12
A farmed fish is --
142
372400
1216
Bir çiftlik balığı ya da balık
06:13
or a fish is cold-blooded, it doesn't move too much.
143
373640
2429
soğuk kanlıdır, çok hareket etmez.
Protein yetiştirmek için iyi bir şeydir.
06:16
That's a great thing for growing protein.
144
376093
2003
Ama eğer bu kadar çılgın, yabani bir yaratık
06:18
But if you've got this crazy, wild creature
145
378120
2336
06:20
that swims at 40 miles an hour and heats its blood --
146
380480
2496
saatte 40 mil (64 km) yüzüyor ve kendi kanını ısıtıyorsa,
balık yetiştiriciliği için iyi bir aday değildir.
06:23
not a great candidate for aquaculture.
147
383000
2320
06:25
The next creature --
148
385760
1216
Amerika'da ve baştan başa Batı'da
06:27
most consumed seafood in America and throughout the West --
149
387000
2976
en çok tüketilen gelecek deniz canlısı,
somon.
06:30
is salmon.
150
390000
1216
Somon da kendi yağmalamasına sahip
06:31
Now salmon got its plundering, too,
151
391240
2176
06:33
but it didn't really necessarily happen through fishing.
152
393440
3136
ama bu kesinlikle balıkçılık nedeniyle olmadı.
Bu benim memleketim Connecticut.
06:36
This is my home state of Connecticut.
153
396600
1776
06:38
Connecticut used to be home to a lot of wild salmon.
154
398400
3056
Connecticut geçmişte pek çok yabani somona ev sahipliği yapıyordu.
06:41
But if you look at this map of Connecticut,
155
401480
2056
Ama eğer Connecticut'un bu haritasına bakarsanız,
06:43
every dot on that map is a dam.
156
403560
3000
haritadaki tüm noktalar birer barajdır.
06:47
There are over 3,000 dams in the state of Connecticut.
157
407400
3856
Connecticut eyaletinde 3.000'den fazla baraj var.
Sık sık Connecticut insanının fazla tutucu olmasının nedeninin bu olduğunu söylerim.
06:51
I often say this is why people in Connecticut are so uptight --
158
411280
3536
06:54
(Laughter)
159
414840
1576
(Gülüşmeler)
06:56
If somebody could just unblock Connecticut's chi,
160
416440
3536
Eğer birisi Connecticut'un "chi" blokajını açabilseydi,
hissediyorum ki, son derece daha iyi bir dünyaya sahip olabilirdik.
07:00
I feel that we could have an infinitely better world.
161
420000
2496
07:02
But I made this particular comment
162
422520
1736
Ama bu hususi yorumumu bir keresinde,
07:04
at a convention once of national parks officers,
163
424280
2656
Milli Parklar Görevlileri Kongresi'nde dile getirmiştim
07:06
and this guy from North Carolina sidled up to me, he says,
164
426960
2736
ve Kuzey Karolina'dan bir adam yanıma sokulup:
07:09
"You know, you oughtn't be so hard on your Connecticut,
165
429720
3296
"Biliyorsun, kendi Connecticut'ına karşı bu kadar kötü davranmamalısın,
çünkü biz burada, Kuzey Karolina'da, 35.000 baraja sahibiz."
07:13
cause we here in North Carolina, we got 35,000 dams."
166
433040
4816
07:17
So it's a national epidemic, it's an international epidemic.
167
437880
2856
Bu bir ulusal salgın, uluslararası bir salgın.
07:20
And there are dams everywhere,
168
440760
1456
Her yerde barajlar var
ve bu barajlar açık olarak yaban somonunun
07:22
and these are precisely the things
169
442240
1656
07:23
that stop wild salmon from reaching their spawning grounds.
170
443920
2776
yumurta bırakma alanına ulaşmasını engelleyen şeyler.
07:26
So as a result, we've turned to aquaculture,
171
446720
2096
Sonuç olarak balık yetiştiriciliğine döndük
07:28
and salmon is one the most successful, at least from a numbers point of view.
172
448840
3656
ve en azından birtakım görüşlere göre, somon en başarılı olanı.
07:32
When they first started farming salmon,
173
452520
2216
Somon yetiştiriciliğine ilk başladıklarında,
07:34
it could take as many as six pounds of wild fish
174
454760
2936
1 libre (0,45) somon üretmek, 6 libreye kadar
07:37
to make a single pound of salmon.
175
457720
2176
yaban balığına mal olabiliyordu.
07:39
The industry has, to its credit, greatly improved.
176
459920
2656
Endüstri, kendi hesabına oldukça gelişti.
07:42
They've gotten it below two to one,
177
462600
1667
Bu biraz hileli de olsa
07:44
although it's a little bit of a cheat
178
464291
2285
1 için 2'den aza indirdiler
07:46
because if you look at the way aquaculture feed is produced,
179
466600
2816
çünkü eğer balık yetiştiriciliği yeminin nasıl üretildiğine bakarsanız,
07:49
they're measuring pellets --
180
469440
1456
peletleri ölçüyorlar --
07:50
pounds of pellets per pound of salmon.
181
470920
2256
libre somon başına libre pelet.
Peletler azaltılmış balıktır.
07:53
Those pellets are in turn reduced fish.
182
473200
2656
07:55
So the actual -- what's called the FIFO, the fish in and the fish out --
183
475880
3496
Gerçekte -- FIFO denen şey, giren balık çıkan balık --
söylemesi zor.
07:59
kind of hard to say.
184
479400
1336
08:00
But in any case,
185
480760
1216
Ama her halükarda,
endüstriye hakkını vermek lazım
08:02
credit to the industry,
186
482000
1216
08:03
it has lowered the amount of fish per pound of salmon.
187
483240
2576
libre somon başına kullanılan balık miktarını azalttılar.
08:05
Problem is we've also gone crazy
188
485840
2176
Problem şu ki, ürettiğimiz somon miktarı
08:08
with the amount of salmon that we're producing.
189
488040
2216
konusunda da kafayı sıyırdık.
08:10
Aquaculture is the fastest growing food system on the planet.
190
490280
3616
Balık çiftçiliği, gezegendeki en hızlı gelişen gıda sistemi.
08:13
It's growing at something like seven percent per year.
191
493920
2976
Yılda %7 civarında büyüyor.
08:16
And so even though we're doing less per fish
192
496920
4016
Markete getirmek için balık başına,
daha az balık öldürsek de hâlâ daha
08:20
to bring it to the market,
193
500960
1296
08:22
we're still killing a lot of these little fish.
194
502280
2736
pek çok küçük balık öldürüyoruz.
Sadece balığı balıkla beslemiyoruz,
08:25
And it's not just fish that we're feeding fish to,
195
505040
3176
08:28
we're also feeding fish to chickens and pigs.
196
508240
2600
tavuk ve domuzları da balıkla besliyoruz.
08:31
So we've got chickens and they're eating fish,
197
511600
2936
Yani balık yiyen tavuklarımız var,
08:34
but weirdly, we also have fish that are eating chickens.
198
514560
4256
ama tuhaf bir şekilde tavuk yiyen balıklarımız da var.
08:38
Because the byproducts of chickens -- feathers, blood, bone --
199
518840
3096
Çünkü kan, kemik ve tüy gibi tavuğun yan ürünleri
08:41
get ground up and fed to fish.
200
521960
2296
öğütülüp balıklara yem olarak veriliyor.
08:44
So I often wonder,
201
524280
1216
Bu yüzden sıkça merak ederim,
08:45
is there a fish that ate a chicken that ate a fish?
202
525520
3240
balık yemiş tavuğu yiyen bir balık var mı?
08:49
It's sort of a reworking of the chicken and egg thing. Anyway --
203
529360
3016
Bu bir çeşit tavuk-yumurta şeyinin yeniden işlenmesi, her neyse-
08:52
(Laughter)
204
532400
1096
(Gülüşmeler)
08:53
All together, though, it results in a terrible mess.
205
533520
2776
Hep birlikte bu korkunç bir karmaşayla sonuçlanıyor.
Konuştuğunuz şey,
08:56
What you're talking about
206
536320
1376
08:57
is something between 20 and 30 million metric tons of wild creatures
207
537720
5656
20 ila 30 milyon metrik ton yabani canlının
okyanustan alınıp öğütülmesi.
09:03
that are taken from the ocean and used and ground up.
208
543400
2976
Bu, istisnasız her yıl denizden çıkarılan
09:06
That's the equivalent of a third of a China,
209
546400
2056
09:08
or of an entire United States of humans
210
548480
2056
3'te 1 Çin'e ya da ABD halkına
09:10
that's taken out of the sea each and every year.
211
550560
2400
eş değerdir.
Dördüncü yani sonuncusuysa biraz biçimsiz bir şey,
09:14
The last of the four is a kind of amorphous thing.
212
554160
2536
09:16
It's what the industry calls "whitefish."
213
556720
3496
endüstri "beyaz balık" olarak adlandırır.
Bu beyaz balık şeyine çevrilen pek çok balık var
09:20
There are many fish that get cycled into this whitefish thing
214
560240
2976
ama bence bu hikâyeyi anlatmanın yolu,
09:23
but the way to kind of tell the story, I think,
215
563240
2216
klasik bir parça Amerikan aşçılık inovasyonu
09:25
is through that classic piece of American culinary innovation,
216
565480
2936
09:28
the Filet-O-Fish sandwich.
217
568440
1376
Filet-O-Fish sandviçini anlatmaktan geçiyor.
09:29
So the Filet-O-Fish sandwich actually started as halibut.
218
569840
2976
Filet-O-Fish sandviçi aslında pisi balığıyla başladı.
09:32
And it started because a local franchise owner
219
572840
2336
Çünkü yerli bir franchise sahibi, Cuma günleri McDonald's
09:35
found that when he served his McDonald's on Friday, nobody came.
220
575200
5536
servis edince kimsenin gelmediğini fark etti.
09:40
Because it was a Catholic community, they needed fish.
221
580760
2536
Çünkü Katolik bir topluluktu ve balığa ihtiyaçları vardı.
09:43
So he went to Ray Kroc and he said,
222
583320
1856
Bu yüzden Ray Kroc'a gitti ve "Sana pisi balığından
09:45
"I'm going to bring you a fish sandwich, going to be made out of halibut."
223
585200
3496
yapılmış bir balık sandviçi getireceğim" dedi.
Ray Kroc ise, "Başarılı olacağını sanmıyorum.
09:48
Ray Kroc said, "I don't think it's going to work.
224
588720
2296
Bir Hula Burger yapmak istiyorum
09:51
I want to do a Hula Burger,
225
591040
1296
09:52
and there's going to be a slice of pineapple on a bun.
226
592360
2524
ve çöreğin üzerinde de bir dilim ananas olacak.
09:54
But let's do this, let's have a bet.
227
594908
1736
Ama hadi bunu yapalım ve bir iddiaya girelim.
09:56
Whosever sandwich sells more, that will be the winning sandwich."
228
596668
3508
Kimin sandviçi daha çok satarsa, o kazanan sandviç olacak." dedi.
10:00
Well, it's kind of sad for the ocean that the Hula Burger didn't win.
229
600200
4336
Hula Burger'in kazanamamış olması okyanus için üzücü.
Dolayısıyla pisi balığı sandviçini yaptı.
10:04
So he made his halibut sandwich.
230
604560
2136
10:06
Unfortunately though, the sandwich came in at 30 cents.
231
606720
3336
Maalesef yine de sandviç, 30 sente mal oldu.
Ray, sandviçi 25 sente mal etmek istiyordu.
10:10
Ray wanted the sandwich to come in at 25 cents,
232
610080
2536
10:12
so he turned to Atlantic cod.
233
612640
1936
Bu yüzden Atlantik morinasına döndü.
10:14
We all know what happened to Atlantic cod in New England.
234
614600
2776
Atlantik morinasına, New England'da ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
10:17
So now the Filet-O-Fish sandwich is made out of Alaska pollock,
235
617400
3496
Dolayısıyla şimdi Filet-O-Fish sandviçi, Alaska kömür balığından yapılıyor,
10:20
it's the largest fin fish fishery in the United States,
236
620920
2736
Amerika'daki en büyük yüzgeçli balık balıkçılığı,
10:23
2 to 3 billion pounds of fish taken out of the sea every single year.
237
623680
4376
her yıl denizden 2 ila 3 milyar libre balık çıkartılıyor.
Eğer kömür balığını geçersek,
10:28
If we go through the pollock,
238
628080
1536
10:29
the next choice is probably going to be tilapia.
239
629640
2456
gelecek tercih büyük ihtimalle tatlısu çipurası olur.
Tatlısu çipurası, 20 yıl önce kimsenin adını duymadığı balıklardan biri.
10:32
Tilapia is one of those fish nobody ever heard of 20 years ago.
240
632120
2976
10:35
It's actually a very efficient converter of plant protein into animal protein,
241
635120
4256
Aslında bitki proteinini hayvan proteinine çevirmek için çok verimli
10:39
and it's been a godsend to the third world.
242
639400
2056
ve 3. Dünya ülkelerine bir ganimet.
10:41
It's actually a tremendously sustainable solution,
243
641480
2376
Aslında bu şahane sürdürülebilir bir çözüm,
10:43
it goes from an egg to an adult in nine months.
244
643880
2216
yumurtadan yetişkinliğe dokuz ayda geçiyor.
Problem, Batı'ya doğru baktığınızda.
10:46
The problem is that when you look about the West,
245
646120
2336
Batı'nın yapmasını istediği şeyi yapmıyor.
10:48
it doesn't do what the West wants it to do.
246
648480
2016
10:50
It really doesn't have what's called an oily fish profile.
247
650520
2736
Gerçekten yağlı balık profiline uymuyor.
Sonsuza kadar yaşamamızı sağlayacağını düşündüğümüz,
10:53
It doesn't have the EPA and DHA omega-3s
248
653280
2376
10:55
that we all think are going to make us live forever.
249
655680
3296
EPA, DHA ve Omega-3'lere sahip değil.
Peki, biz ne yapıyoruz?
10:59
So what do we do?
250
659000
1496
11:00
I mean, first of all, what about this poor fish, the clupeids?
251
660520
3176
Demeye çalıştığım, öncelikle bu zavallı balıklara ne oluyor, hamsigillere?
11:03
The fish that represent a huge part of that 20 to 30 million metric tons.
252
663720
4440
20 ila 30 milyon metrik tonun büyük bir kısmını temsil eden balığa?
11:08
Well, one possibility that a lot of conservationists have raised
253
668760
3056
Pek çok çevrecinin ortaya attığı olasılık:
11:11
is could we eat them?
254
671840
1616
Onları yiyebilir miyiz?
11:13
Could we eat them directly instead of feeding them to salmon?
255
673480
2896
Somon beslemek için kullanmak yerine onları direkt yiyebilir miyiz?
11:16
There are arguments for it.
256
676400
1336
Bunun için argümanlar var.
11:17
They are tremendously fuel efficient to bring to market,
257
677760
2620
Pazara getirmek için muazzam bir şekilde yakıt tasarruflu,
11:20
a fraction of the fuel cost of say, shrimp,
258
680404
2092
karidesin yakıt tüketimine göre
11:22
and at the very top of the carbon efficiency scale.
259
682520
3336
karbon verimlilik ölçeğinin en tepesinde.
11:25
They also are omega-3 rich, a great source for EPA and DHA.
260
685880
4136
Ayrıca Omega-3 zengini ve iyi bir EPA ve DHA kaynağı.
Bu yüzden bir potansiyeli var.
11:30
So that is a potential.
261
690040
1456
11:31
And if we were to go down that route what I would say is,
262
691520
3696
Eğer işin bu tarafından gidersek,
1 libreye dolarlar vermek yerine ya da 1 tona gerçekten de --
11:35
instead of paying a few bucks a pound -- or a few bucks a ton, really --
263
695240
3816
bunu suda yem yapmaktansa
11:39
and making it into aquafeed,
264
699080
1976
avı yarıya indirip, balıkçıya iki kat para verebiliriz
11:41
could we halve the catch and double the price for the fishermen
265
701080
3296
11:44
and make that our way of treating these particular fish?
266
704400
4120
ve bunu, bu özel balığı işleme şeklimiz yapabiliriz.
Daha ilginç olan bir diğer olasıklıksa,
11:49
Other possibility though, which is much more interesting,
267
709200
2696
11:51
is looking at bivalves, particularly mussels.
268
711920
2376
çift kabuklu yumuşakçalar, özellikle midyeler.
Midyeler, EPA ve DHA açısından çok zengin, konserve tona benziyorlar.
11:54
Now, mussels are very high in EPA and DHA, they're similar to canned tuna.
269
714320
4936
Ziyadesiyle yakıt tasarruflular.
11:59
They're also extremely fuel efficient.
270
719280
1936
12:01
To bring a pound of mussels to market
271
721240
1816
Markete 1 libre midye getirmek,
markete sığır eti getirmenin gerektirdiği karbonun 30'da 1'i.
12:03
is about a thirtieth of the carbon as required to bring beef to market.
272
723080
3616
12:06
They require no forage fish,
273
726720
1576
Balık yemine ihtiyaçları yok.
12:08
they actually get their omega-3s by filtering the water of microalgae.
274
728320
4256
Aslında Omega-3'lerini de mikroalglerin suyunu filtreleyerek elde ediyorlar.
12:12
In fact, that's where omega-3s come from, they don't come from fish.
275
732600
3216
Aslında Omega-3'lerin geldiği yer de orası,
Omega-3'ler balıklardan gelmiyorlar.
12:15
Microalgae make the omega-3s, they're only bioconcentrated in fish.
276
735840
4056
Omega-3'ü mikroalgler yapar, balıklar da sadece biyoyoğunlaşır.
12:19
Mussels and other bivalves
277
739920
1256
Midyeler ve diğer çift kabuklu yumuşakçalar,
12:21
do tremendous amounts of water filtration.
278
741200
2000
muazzam ölçüde su filtre ederler.
12:23
A single mussel can filter dozens of gallons every single day.
279
743224
3552
Tek bir midye her gün düzinelerce galon su filtre edebilir.
12:26
And this is incredibly important when we look at the world.
280
746800
2776
Dünya'ya baktığımızda bu oldukça önemli.
12:29
Right now, nitrification, overuse of phosphates in our waterways
281
749600
3576
Şu anda, nitrifikasyon, fosatların aşırı kullanımı, su yollarımızda
muazzam alg çoğalmasına yol açıyor.
12:33
are causing tremendous algal blooms.
282
753200
2336
12:35
Over 400 new dead zones have been created in the last 20 years,
283
755560
4256
Son 20 yılda, 400'ün üzerinde ölü alan yaratıldı.
12:39
tremendous sources of marine life death.
284
759840
3600
Deniz yaşamının muazzam kaynakları ölüyor.
12:44
We also could look at not a fish at all.
285
764320
2176
Ayrıca hiç bir balığa bakmayabiliriz de.
12:46
We could look at a vegetable.
286
766520
1416
Bitkilere de bakabiliriz.
12:47
We could look at seaweed, the kelps,
287
767960
1736
Su yosununa, esmer su yosununa,
12:49
all these different varieties of things that can be high in omega-3s,
288
769720
3336
Omega-3'leri yüksek olan pek çok şeye bakabiliriz,
proteinleri yüksek olabilir,
12:53
can be high in proteins,
289
773080
1296
12:54
tremendously good things.
290
774400
1616
muazzam iyi şeyler.
12:56
They filter the water just like mussels do.
291
776040
2656
Midyeler gibi onlar da suyu filtre ediyorlar.
12:58
And weirdly enough,
292
778720
1256
Yeterince garipçe,
aslında bunun inekler için yem olabileceği ortaya çıkıyor.
13:00
it turns out that you can actually feed this to cows.
293
780000
2616
13:02
Now, I'm not a big fan of cattle.
294
782640
2216
Büyük baş hayvanların hayranı değilim ama
13:04
But if you wanted to keep growing cattle
295
784880
1936
eğer su kaynaklarının sınırlı olduğu bir yer ve zamanda
13:06
in a time and place where water resources are limited,
296
786840
2816
büyük baş hayvan üretimine devam etmek istiyorsanız,
13:09
you're growing seaweed in the water, you don't have to water it --
297
789680
3096
dikkate şayan bir nokta var,
yosunu suda yetiştirirken sulamanıza gerek yok.
13:12
major consideration.
298
792800
1656
13:14
And the last fish is a question mark.
299
794480
2736
Son balık bir soru işareti.
13:17
We have the ability to create aquacultured fish
300
797240
3856
Deniz proteininden net kazanç elde etmemizi sağlayan
çiftlik balığı yetiştirebiliyoruz.
13:21
that creates a net gain of marine protein for us.
301
801120
3416
13:24
This creature would have to be vegetarian,
302
804560
2136
Bu canlının vejeteryan olması gerekiyor,
13:26
it would have to be fast growing,
303
806720
1776
hızlı büyümesi gerekiyor,
13:28
it would have to be adaptable to a changing climate
304
808520
2656
iklim değişikliklerine adapte olabilmesi gerekiyor
ve aradığımız EPA, DHA, Omega-3, yağ asitlerine sahip
13:31
and it would have to have that oily fish profile,
305
811200
2336
13:33
that EPA, DHA, omega-3 fatty acid profile that we're looking for.
306
813560
3896
yağlı balık profiline uyması gerekiyor.
13:37
This exists kind of on paper.
307
817480
2936
Bu kâğıt üzerinde var oluyor sayılır.
13:40
I have been reporting on these subjects for 15 years.
308
820440
3616
Bu konuları 15 yıldır anlatıyorum.
Her yeni hikâye anlatışımda, birisi bana:
13:44
Every time I do a new story, somebody tells me,
309
824080
2896
"Bunların hepsini yapabiliriz. Yapabiliriz. Hepsini düşündük.
13:47
"We can do all that. We can do it. We've figured it all out.
310
827000
2856
13:49
We can produce a fish
311
829880
1216
Deniz proteininden net kazançlı ve Omega-3'leri olan
13:51
that's a net gain of marine protein and has omega-3s."
312
831120
2576
bir balık üretebiliriz."
13:53
Great.
313
833720
1216
Harika!
13:54
It doesn't seem to be getting scaled up.
314
834960
2136
Bu büyüyormuş gibi görünmüyor.
Bunu büyütmenin zamanı geldi.
13:57
It is time to scale this up.
315
837120
1736
13:58
If we do,
316
838880
1216
Eğer yaparsak,
30 milyon metrik ton deniz ürünü, dünya avının 3'te 1'i
14:00
30 million metric tons of seafood, a third of the world catch,
317
840120
3496
14:03
stays in the water.
318
843640
1200
suda kalacak.
14:05
So I guess what I'm saying is this is what we've been going with.
319
845880
3296
Sanırım söylemek istediğim, şimdiye kadar bu şekilde geldiğimiz.
14:09
We tend to go with our appetites rather than our minds.
320
849200
3176
Aklımızı takip etmek yerine iştahımızı takip etmeye meyilliyiz.
14:12
But if we went with this, or some configuration of it,
321
852400
3496
Ama eğer bununla devam edersek ya da bunun bir şekliyle,
14:15
we might have a little more of this.
322
855920
1715
bunlardan biraz daha fazlasına sahip olabiliriz.
Teşekkürler.
14:19
Thank you.
323
859120
1216
14:20
(Applause)
324
860360
2480
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7