Why we need to imagine different futures | Anab Jain

157,248 views ・ 2017-07-20

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
I visit the future for a living.
0
12968
2643
Benim işim geleceği ziyaret etmek.
00:16
Not just one future,
1
16265
1626
Sadece tek bir gelecek değil,
00:17
but many possible futures,
2
17915
2246
mümkün olan bir çok geleceği ziyaret edip
00:20
bringing back evidences from those futures for you to experience today.
3
20185
4119
deneyimlemeniz için bu geleceklerden pek çok kanıt getirmek.
00:25
Like an archaeologist of the future.
4
25197
2223
Tıpkı geleceğin bir arkeologu gibi.
00:28
Over the years, my many journeys have brought back things
5
28432
2732
Yıllar boyunca yolculuklarım pek çok şey geri getirdi...
00:31
like a new species of synthetically engineered bees;
6
31188
3025
sentetik tasarlanmış yeni bir arı türü,
00:37
a book named, "Pets as Protein;"
7
37052
2383
"Protein Olarak Hayvanlar" adında bir kitap,
00:40
a machine that makes you rich by trading your genetic data;
8
40263
3164
genetik kodunuzun ticaretini yaparak sizi zengin yapan bir makine,
00:43
a lamp powered by sugar;
9
43451
2047
şekerle çalışan bir lamba,
00:46
a computer for growing food.
10
46045
1881
gıda yetiştirmek için bir bilgisayar.
00:48
OK, so I don't actually travel to different futures -- yet.
11
48573
4391
Pekâlâ, o kadar da farklı geleceklere seyahat etmedim, henüz.
00:52
But my husband Jon and I spend a lot of time thinking
12
52988
2939
Ancak eşim Jon ve ben stüdyomuzda farklı geleceklerin
00:55
and creating visions of different futures in our studio.
13
55951
3690
görünümlerini düşünerek ve yaratarak çok zaman harcadık.
01:00
We are constantly looking out for weak signals,
14
60081
2776
Sürekli olarak bu gelecekteki potansiyelin
01:02
those murmurs of future potential.
15
62881
2374
mırıltılardan zayıf sinyallerini arıyoruz.
01:05
Then we trace those threads of potential out into the future, asking:
16
65279
4073
Sonra potansiyel geleceğimizin izini sürüp kendi kendimize şöyle sorduk:
01:09
What might it feel like to live in this future?
17
69963
2535
Bu gelecekte yaşamak nasıl hissettirir?
01:13
What might we see, hear and even breathe?
18
73068
2835
Neler görür, duyar, hatta neyi soluruz?
01:17
Then we run experiments, build prototypes, make objects,
19
77157
4449
Sonra deneyler yürütüp modeller inşa edip objeler oluşturduk,
01:21
bringing aspects of these futures to life,
20
81630
2030
bu geleceklerin açılarını hayata geçirip
01:23
making them concrete and tangible
21
83684
2312
onları somut ve elle tutulur bir hale getirdik
01:26
so you can really feel the impact of those future possibilities
22
86020
4754
bu yüzden potansiyel geleceğin etkilerini burada
01:30
here and now.
23
90798
1167
şu an hissedebilirsiniz.
01:32
But this work is not about predictions.
24
92936
2801
Yalnız bu tahminlerle alakalı bir iş değil.
01:35
It's about creating tools --
25
95761
2007
Bu, araçlar oluşturmakla ilgili,
01:37
tools that can help connect our present and our future selves
26
97792
3464
şu an ve gelecekteki halimizle bağlantı kurmamıza yardımcı olacak araçlar ile
01:41
so we become active participants in creating a future we want --
27
101280
4405
istediğimiz geleceğin aktif bir katılımcısı olmamız için,
01:45
a future that works for all.
28
105709
1856
hepimizin istediği bir gelecek için.
01:48
So how do we go about doing this?
29
108758
1815
Peki bu işe nasıl karar verdik?
01:51
For a recent project called Drone Aviary,
30
111143
3344
Drone Aviary denen güncel bir proje için
01:54
we were interested in exploring
31
114511
1538
keşfetmeye meraklıydık
01:56
what it would mean to live with drones in our cities.
32
116073
2967
şehrimizde dronlarla yaşayacak kadar hem de.
01:59
Drones that have the power to see things we can't,
33
119064
2833
Dronlar bizim göremediğimiz şeyleri görme
02:01
to go places we can't
34
121921
1752
gidemediğimiz yerlere gitme gücüne
02:03
and to do so with increasing autonomy.
35
123697
2199
ve yükselen bir bağımsızlığa sahiptir.
02:06
But to understand the technology,
36
126734
1590
Ancak teknolojiyi anlamak için
02:08
getting our hands dirty was crucial.
37
128348
1869
bizim de bu işe girmemiz kaçınılmazdı.
02:10
So we built several different drones in our studio.
38
130652
2830
Biz de stüdyomuzda çeşit çeşit dronlar yaptık.
02:13
We gave them names, functions and then flew them --
39
133506
3104
Onlara isimler, fonksiyonlar verdik ve onları uçurduk...
02:17
but not without difficulty.
40
137395
1513
ama pek kolay olmadı.
02:19
Things came loose,
41
139413
1389
Bir şeyler yerinden çıktı,
02:20
GPS signals glitched
42
140826
1620
GPS sinyalleri bozuldu
02:22
and drones crashed.
43
142470
1412
ve dronlar düştü.
02:24
But it was through such experimentation
44
144599
2142
Yine de hepsi, mümkün bir geleceğe dair
02:26
that we could construct a very concrete and very experiential slice
45
146765
4175
çok somut ve çok deneysel bir süreç ile
02:30
of one possible future.
46
150964
1623
oluşturabildiğimiz bir senaryoydu.
02:33
So now, let's go to that future.
47
153613
2075
Şimdi hadi o geleceğe gidelim.
02:36
Let's imagine we are living in a city with drones like this one.
48
156199
3370
Şuna benzer dronlarla dolu bir şehirde yaşadığımızı hayal edelim.
02:40
We call it The Nightwatchman.
49
160196
1927
Adına da 'The Nightwatchman' diyelim.
02:42
It patrols the streets, often spotted in the evenings and at night.
50
162756
3889
Sokaklarda devriye gezer, çoğunlukla akşam ve geceleri ortaya çıkar.
02:47
Initially, many of us were annoyed by its low, dull hum.
51
167239
3400
Başta çoğumuz onun zayıf ve sabit vızıltısına sinir olurduk.
02:51
But then, like everything else, we got used to it.
52
171144
2768
Sonra, her şeye olduğu gibi buna da alıştık.
02:54
Now, what if you could see the world through its eyes?
53
174423
2734
Dünyayı onun gözleriyle görebilseydiniz nasıl olurdu?
02:58
See how it constantly logs every resident of our neighborhood;
54
178615
4322
Mahallenin her bir köşesini nasıl gezdiğine bakın;
03:02
logging the kids who play football in the no-ballgame area
55
182961
3320
saha olmayan bir yerde futbol oynayan çocukların üstünden geçip
03:06
and marking them as statutory nuisances.
56
186305
2447
onları bir baş belası olarak işaretleyip kaydediyor.
03:08
(Laughter)
57
188776
1437
(Kahkaha)
03:10
And then see how it disperses this other group, who are teenagers,
58
190237
3970
Sonra da nasıl diğer genç grubu dağıtıp
03:14
with the threat of an autonomously issued injunction.
59
194231
3114
toplu çıkarılmış bir emirle tehdit ediyor.
03:18
And then there's this giant floating disc called Madison.
60
198387
3133
Burada da yerinde durmayan koca disk Madison var.
03:22
Its glaring presence is so overpowering,
61
202203
2220
Göz alıcı varlığı karşı konulamaz,
03:24
I can't help but stare at it.
62
204447
2153
bakmadan duramıyorum.
03:27
But if feels like each time I look at it,
63
207242
2001
Fakat sanki her ona baktığımda,
03:29
it knows a little more about me --
64
209267
1814
sanki hakkımda daha çok şey biliyor...
03:31
like it keeps flashing all these Brianair adverts at me,
65
211914
3165
sanki şu Brianair reklamlarını gözüme sokup
03:35
as if it knows about the holiday I'm planning.
66
215103
2344
tatil planlarımdan haberdarmış gibi hissediyorum.
03:38
I'm not sure if I find this mildly entertaining
67
218479
3727
Bunu biraz eğlendirici mi buluyorum yoksa tamamen saldırgan mı
03:42
or just entirely invasive.
68
222230
1812
emin değilim.
03:45
Back to the present.
69
225684
1324
Şu ana dönelim.
03:47
In creating this future, we learned a lot.
70
227611
2223
Bu geleceği yaratırken çok şey öğrendik.
03:50
Not just about how these machines work,
71
230352
2606
Sadece makinenin nasıl çalıştığını değil,
03:52
but what it would feel like to live alongside them.
72
232982
2859
onlarla birlikte yaşamanın nasıl olduğunu da.
03:56
Whilst drones like Madison and Nightwatchman,
73
236239
2254
Madison ve Nightwatchman gibi kumandalı dronlar
03:58
in these particular forms,
74
238517
1517
bu belirli şekillerde
04:00
are not real yet,
75
240058
1541
ve hâlâ gerçek değilken,
04:01
most elements of a drone future are in fact very real today.
76
241623
3957
onlarla dolu bir geleceğe ait çoğu faktör şu an zaten var.
04:06
For instance,
77
246264
1151
Mesela,
04:07
facial recognition systems are everywhere --
78
247439
2314
yüz tanıma sistemleri her yerde...
04:09
in our phones, even in our thermostats
79
249777
2410
telefonlarımızda, hatta termostatlarımızda bile
04:12
and in cameras around our cities --
80
252211
1830
ve şehrimizdeki kameralarda,
04:14
keeping a record of everything we do,
81
254714
2746
yaptığımız her şeyi kaydediyorlar,
04:17
whether it's an advertisement we glanced at or a protest we attended.
82
257484
4185
baktığımız bir reklamı veya katıldığımız bir eylemi.
04:21
These things are here,
83
261693
1670
Bunlar çoktan burada,
04:23
and we often don't understand how they work,
84
263387
2724
genellikle nasıl işlediklerini ve ne sonuçlar
04:26
and what their consequences could be.
85
266135
1850
doğuracaklarını bilmiyoruz.
04:29
And we see this all around us.
86
269279
1580
Bunları her yerde görüyoruz.
04:30
This difficulty in even imagining
87
270883
1772
Bugün yaptıklarımızın,
04:32
how the consequences of our actions today will affect our future.
88
272679
4144
gelecekte sonuçlarının ne olacağını hayal etmek bile çok zor.
04:37
Last year, where I live, in the UK, there was a referendum
89
277649
2885
Geçen yıl yaşadığım yerde, İngiltere'de bir referandum vardı
04:40
where the people could vote for the UK to leave the EU
90
280558
2525
insanların İngiltere'nin AB'de kalıp kalmaması
04:43
or stay in the EU,
91
283107
1158
için oy verdiği,
04:44
popularly known as "Brexit."
92
284289
1702
''Brexit'' diye bilinen referandum.
04:46
And soon after the results came out,
93
286819
1802
Sonuçlar gelir gelmez,
04:48
a word began to surface called "Bregret" --
94
288645
3015
'Bregret' (Bre-pişmanlık) diye bir kelime türedi.
04:51
(Laughter)
95
291684
1040
(Kahkaha)
04:52
describing people who chose to vote for Brexit as a protest,
96
292748
3435
Brexit'e karşı oy veren insanları tanımlamak üzere uydurulmuş
04:56
but without thinking through its potential consequences.
97
296207
3090
ama potansiyel sonuçları düşünülmemiş bir kelime.
05:01
And this disconnect is evident in some of the simplest things.
98
301127
3424
Bu tutarsızlık çok basit şeylerde bile geçerli.
05:05
Say you go out for a quick drink.
99
305795
1869
Dışarı bir şeyler içmeye çıkarsınız.
05:07
Then you decide you wouldn't mind a few more.
100
307688
2734
Sonra birkaç tane daha içmeye karar verirsiniz.
05:10
You know you'll wake up in the morning feeling awful,
101
310446
2620
Sabah berbat bir hisle uyanırsınız
05:13
but you justify it by saying,
102
313090
1382
ama sonra bunu savunmak için
05:14
"The other me in the future will deal with that."
103
314496
2503
''Gelecekteki halim bununla başa çıkar.'' dersiniz.
05:17
But as we find out in the morning,
104
317607
1868
Ama bu sabah fark ediyoruz ki
05:19
that future "you" is you.
105
319499
1965
gelecekteki ''siz'' sizsiniz.
05:22
When I was growing up in India in the late '70s and early '80s,
106
322454
3197
Ben Hindistan'da 70'lerde ve 80'lerde büyürken,
05:25
there was a feeling
107
325675
1151
şöyle bir şey vardı,
05:26
that the future both needed to and could actually be planned.
108
326850
2987
gelecek planlanmak zorunda ve gerçekten planlanabilir.
05:30
I remember my parents had to plan for some of the simplest things.
109
330343
3260
Ailemin en basit şeyleri bile planlamadığını hatırlıyorum.
05:33
When they wanted a telephone in our house,
110
333627
2029
Eve bir telefon almak istediklerinde,
05:35
they needed to order it and then wait --
111
335680
2310
sipariş verip beklemeleri gerekiyordu,
05:38
wait for nearly five years before it got installed in our house.
112
338014
3247
eve hat kurulması için yaklaşık beş yıl kadar beklemeleri gerekiyordu
05:41
(Laughter)
113
341285
1034
(Kahkaha)
05:42
And then if they wanted to call my grandparents who lived in another city,
114
342343
3498
Eğer başka şehirde yaşayan büyüklerini aramak isterlerse,
05:45
they needed to book something called a "trunk call,"
115
345865
2528
'şehirler arası konuşma' için rezervasyon yapmak,
05:48
and then wait again, for hours or even days.
116
348417
2260
saatlerce hatta günlerce beklemek zorundalardı.
05:51
And then abruptly, the phone would ring at two in the morning,
117
351298
2937
Ve ansızın, gece ikide telefon çalardı,
05:54
and all of us would jump out of our beds and gather round the phone,
118
354259
3250
hepimiz yataktan kalkıp telefonun etrafına toplanırdık,
05:57
shrieking into it, discussing general well-being
119
357533
2315
çığlık atarcasına hal hatır sorardık
05:59
at two in the morning.
120
359872
1333
gece saat ikide.
06:01
Today it can feel like things are happening too fast --
121
361229
3780
Artık her şey çok hızlı gelişiyor gibi,
06:05
so fast, that it can become really difficult
122
365033
2255
o kadar hızlı ki
06:07
for us to form an understanding of our place in history.
123
367312
2957
tarihteki yerimizi anlamamız gerçekten zorlaşabiliyor.
06:10
It creates an overwhelming sense of uncertainty and anxiety,
124
370293
3427
Bu boğucu bir belirsizlik ve endişe duygusu yaratıyor
06:13
and so, we let the future just happen to us.
125
373744
3042
ve geleceğin bize gelmesine izin veriyoruz.
06:18
We don't connect with that future "us."
126
378032
1995
Gelecekteki 'kendimize' bağlanmıyoruz.
06:20
We treat our future selves as a stranger,
127
380528
2312
Gelecekteki halimize yabancı biri gibi
06:22
and the future as a foreign land.
128
382864
1968
geleceğe yabancı bir yer gibi bakıyoruz.
06:25
It's not a foreign land;
129
385735
1185
Yabancı bir yer değil;
06:26
it's unfolding right in front of us,
130
386944
1748
gözlerimizin önünde,
06:28
continually being shaped by our actions today.
131
388716
2564
bugünkü hareketlerimizle şekillenen bir yer.
06:31
We are that future,
132
391734
1490
O gelecek biziz
06:33
and so I believe fighting for a future we want
133
393940
2830
ve bence istediğimiz gelecek için savaşmak
06:36
is more urgent and necessary than ever before.
134
396794
2623
her zamankinden daha önemli ve gerekli.
06:40
We have learned in our work
135
400297
1465
Çalışmamızda öğrendik ki
06:41
that one of the most powerful means of effecting change
136
401786
3444
etkili bir değişimin en önemli yollarından biri
06:45
is when people can directly, tangibly and emotionally experience
137
405254
4144
insanların direkt ve somut bir şekilde
06:49
some of the future consequences of their actions today.
138
409422
3028
bugün yaptıklarının gelecekteki sonuçlarına ulaşabilmesi.
06:53
Earlier this year, the government of the United Arab Emirates invited us
139
413130
3974
Bu yılın başlarında, Birleşik Arap Emirlikleri bizi yardım için
06:57
to help them shape their country's energy strategy
140
417128
2446
ülkelerinin 2050 yılına kadarki enerji stratejisini
06:59
all the way up to 2050.
141
419598
1584
oluşturmaya davet etti.
07:01
Based on the government's econometric data, we created this large city model,
142
421558
4258
Devletin ekonomik verilerine göre, bu büyük şehir modelini oluşturduk
07:05
and visualized many possible futures on it.
143
425840
3068
ve mümkün olan tüm geleceklerini görselleştirdik.
07:10
As I was excitably taking a group of government officials
144
430387
3320
Ben heyecanla bir grup devlet memurunu
07:13
and members of energy companies
145
433731
1537
ve enerji şirketi üyelerini
07:15
through one sustainable future on our model,
146
435292
2531
sürdürebilir bir gelecek modeli için seçerken
07:17
one of the participants told me,
147
437847
1730
katılımcılardan biri şöyle dedi:
07:20
"I cannot imagine that in the future people will stop driving cars
148
440122
3107
''İleride insanların araba sürmeyi bırakıp toplu taşıma
07:23
and start using public transport."
149
443253
1798
kullandığını hayal edemiyorum.''
07:25
And then he said,
150
445916
1160
Ve sonra dedi ki:
07:27
"There's no way I can tell my own son to stop driving his car."
151
447100
3606
''Oğluma araba sürmeyi bırakmasını asla söyleyemem.''
07:31
But we were prepared for this reaction.
152
451927
1981
Biz bu tepkiye zaten hazırdık.
07:35
Working with scientists in a chemistry lab in my home city in India,
153
455208
3337
Hindistan'da kimya laboratuvarında bilim insanlarıyla çalışırken
07:38
we had created approximate samples
154
458569
2175
bu şekilde yaşamaya devam edersek
07:40
of what the air would be like in 2030 if our behavior stays the same.
155
460768
4750
2030 yılındaki havaya yakın havanın örneklerini oluşturduk.
07:46
And so, I walked the group over to this object
156
466493
3393
Sonra gruba doğru buhar yayan hava
07:49
that emits vapor from those air samples.
157
469910
2347
örneğiyle yürüdüm.
07:53
Just one whiff of the noxious polluted air from 2030
158
473494
3556
2030'dan zehirli ve pis tek koku dalgası
07:57
brought home the point that no amount of data can.
159
477074
3117
hiçbir verinin yapamayacağı şekilde konuyu özetledi.
08:01
This is not the future you would want your children to inherit.
160
481069
3052
Bu çocuklarınıza miras bırakmak istediğiniz gelecek değil.
08:04
The next day, the government made a big announcement.
161
484620
2565
Ertesi gün devlet büyük bir duyuru yaptı.
08:07
They would be investing billions of dollars in renewables.
162
487209
3163
Yenilenen kaynaklara milyarlarca dolar yatıracaklarını duyurdular.
08:10
We don't know what part our future experiences played in this decision,
163
490396
4379
Potansiyel geleceklerin hangisi bu kararda etkili oldu bunu bilmiyoruz
08:14
but we know that they've changed their energy policy
164
494799
2492
ama enerji politikalarını daha zararsız bir yöntemle
08:17
to mitigate such a scenario.
165
497315
1484
değiştirdiğimizi biliyoruz.
08:18
While something like air from the future is very effective and tangible,
166
498823
3505
Gelecekten gelmiş hava ne kadar etkili ve hissedilebilirken
08:22
the trajectory from our present to a future consequence
167
502352
2830
günümüzde yaptıklarımızın geleceğe etkilerinin gidişatı
08:25
is not always so linear.
168
505206
1305
hep böyle doğrusal değil.
08:27
Even when a technology is developed with utopian ideals,
169
507347
3173
Ütopik ideallerle gelişmiş bir teknoloji bile
08:30
the moment it leaves the laboratory and enters the world,
170
510544
2733
laboratuvarı terk edip dünyaya geçtiği an
08:33
it is subject to forces outside of the creators' control.
171
513301
3345
yaratıcısının kontrolü dışındakiler için bir deney haline geliyor.
08:37
For one particular project, we investigated medical genomics:
172
517617
4234
Belli bir projede tıbbi genomları inceledik:
08:41
the technology of gathering and using people's genetic data
173
521875
3091
Kişiselleştirmiş ilaç yaratmak için insanların genetik verilerini
08:44
to create personalized medicine.
174
524990
1859
toplama ve kullanma teknolojisi.
08:47
We were asking:
175
527268
1378
Şunu sorduk:
08:48
What are some of the unintended consequences of linking our genetics
176
528670
3724
Sağlık sistemiyle genetik bilgilerimizi birbirine bağlamananın
08:52
to health care?
177
532418
1161
istenmeyen sonuçları ne?
08:55
To explore this question further,
178
535175
2266
Bu soruyu irdelemek adına
08:57
we created a fictional lawsuit,
179
537465
1892
kurgusal bir dava yarattık
08:59
and brought it to life through 31 pieces of carefully crafted evidence.
180
539914
4386
ve dikkatle hazırlanmış 31 parça kanıt ile bunu hayata geçirdik.
09:04
So we built an illegal genetic clinic,
181
544783
3088
Yasadışı bir genetik klinik inşa ettik,
09:07
a DIY carbon dioxide incubator,
182
547895
3183
bir DIY karbon dioksit inkübatörü
09:11
and even bought frozen mice on eBay.
183
551102
2336
ve hatta eBay'den donmuş fare bile aldık.
09:14
So now let's go to that future where this lawsuit is unfolding,
184
554273
3155
Bu davanın incelendiği o geleceğe bir adım atalım;
09:17
and meet the defendant, Arnold Mann.
185
557452
2122
davalı Arnold Mann ile tanışın.
09:20
Arnold is being prosecuted by this global giant biotech company
186
560194
3565
Arnold bu büyük küresel dev biotech şirketi tarafından şuçlanıyor,
09:23
called Dynamic Genetics,
187
563783
1298
adı Dynamic Genetics.
09:25
because they have evidence
188
565627
1490
Şirketin elinde
09:27
that Arnold has illegally inserted the company's patented genetic material
189
567141
4590
Arnold'ın şirketin patentli genetik materyalini kendine enjekte ettiğine dair
09:31
into his body.
190
571755
1494
kanıtları var.
09:33
How on earth did Arnold manage to do that?
191
573273
2590
Arnold bunu yapmayı nasıl başardı?
09:36
Well, it all started
192
576853
1174
Her şey Arnold'ın
09:38
when Arnold was asked to submit a saliva sample in this spit kit
193
578051
4183
Birleşik Krallık Milli Sağlık Sigorta kurumunda
09:42
to the NHI --
194
582258
1558
bir tükürük örneği için
09:43
the UK's National Health Insurance service.
195
583840
2950
küçük bir test kabına tükürmesiyle başladı.
09:47
When Arnold received his health insurance bill,
196
587289
2920
Arnold sağlık sigorta faturasını aldığında
09:50
he was shocked and scared
197
590233
1712
şoka uğradı ve korkmuştu
09:51
to see that his premiums had gone through the roof,
198
591969
2382
çünkü primi tavan yapmıştı,
09:54
beyond anything he or his family could ever afford.
199
594375
2974
kendisinin ve ailesinin karşılayabileceğinin çok üstünde.
09:57
The state's algorithm had scanned his genetic data
200
597970
2681
Devletin algoritması genetik verilerini taramıştı
10:00
and found the risk of a chronic health condition lurking in his DNA.
201
600675
4008
ve DNA'sında kronik hastalık riski olduğunu saptadı.
10:05
And so Arnold had to start paying toward the potential costs
202
605135
3364
Arnold da gelecekteki bu hastalığa karşı muhtemel masrafları
10:08
of that future disease --
203
608523
1676
ödemeye başlamak zorunda kaldı,
10:10
potential future disease from today.
204
610223
2183
muhtemel geleceğe bugünden bir hastalık.
10:12
In that moment of fear and panic,
205
612430
1612
O panik ve korku duygusuyla
10:14
Arnold slipped through the city
206
614066
1506
Arnold tüm şehri dolaştı
10:15
into the dark shadows of this illegal clinic for treatment --
207
615596
3058
ve tedavi için bu yasadışı kliniğe geldi,
10:19
a treatment that would modify his DNA
208
619457
2161
tedavi DNA'sını onaracak
10:21
so that the state's algorithm would no longer see him as a risk,
209
621642
3658
böylece devletin algoritması onu tekrar risk olarak görmeyecek
10:25
and his insurance premiums would become affordable again.
210
625324
2977
ve sigorta primleri ödenebilir hale düşecekti.
10:28
But Arnold was caught.
211
628325
1685
Ancak Arnold yakalandı.
10:30
And the legal proceedings in the case Dynamic Genetics v. Mann began.
212
630034
4078
Dynamic Genetics ve Mann davası da böyle başlamış oldu.
10:34
In bringing such a future to life,
213
634961
1692
Böyle bir geleceği hayata getirirken,
10:36
what was important to us was that people could actually touch,
214
636677
2954
insanların o potansiyele dokunabilmesi, görmesi ve hissetmesi
10:39
see and feel its potential,
215
639655
1568
bizim için çok önemliydi
10:41
because such an immediate and close encounter provokes people
216
641757
2995
çünkü böyle hızlı ve yakın görüler insanları galeyana getirir
10:44
to ask the right questions,
217
644776
1491
onlara doğru sorular sordurur,
10:46
questions like:
218
646816
1271
şu tür sorular:
10:48
What are the implications of living in a world
219
648111
2186
Genetiğim yüzünden yargılandığım
10:50
where I'm judged on my genetics?
220
650321
1989
bir dünyanın çıkarımları neler?
10:53
Or: Who might claim ownership to my genetic data,
221
653045
3141
Veya: Kim benim genetik verilerim üzerinde sahiplik iddia edebilir
10:56
and what might they do with it?
222
656210
1510
ve bununla ne yapabilirler ki?
10:58
If this feels even slightly out-there or farfetched,
223
658918
3109
Eğer bu biraz olsun inanması güç geliyorsa,
11:02
today there's a little-known bill being passed through the American congress
224
662051
3792
bugün Amerika'da çok az bilinen HR 1313 adında bir yasa geçiyor,
11:05
known as HR 1313, Preserving Employee Wellness Programs Act.
225
665867
4049
Çalışan Sağlığı Programlarını Koruma Yasası.
11:10
This bill proposes to amend the Genetic Information Nondiscrimination Act,
226
670455
4480
Bu yasa, toplumda GINA olarak bilinen Genetik Bilgide Ayrım Yapmama Yasasını
11:14
popularly known as GINA,
227
674959
1706
değiştirmeyi teklif ediyor,
11:16
and would allow employers to ask about family medical history
228
676689
3308
buna göre işverenler tüm çalışanlarına ilk kez
11:20
and genetic data
229
680021
1184
ailevi tıbbi geçmiş
11:21
to all employees for the first time.
230
681229
2569
ve genetik veri soruları sorabilecek.
11:24
Those who refuse would face large penalties.
231
684938
2594
Kabul etmeyenler ciddi cezalara çarptırılabilir.
11:29
In the work I've shown so far,
232
689346
1754
Şimdiye kadar gösterdiğim çalışmada,
11:31
whether it was drones or genetic crimes,
233
691124
2163
dronlar veya genetik suçlar olsun,
11:33
these stories describe troubling futures
234
693311
2358
bu hikâyeler rahatsız edici gelecekler anlatıyor
11:35
with the intention of helping us avoid those futures.
235
695693
2752
ve bunlardan kaçınmamız için yardım etme niyetindeler.
11:39
But what about what we can't avoid?
236
699004
1977
Peki ya kaçınamayacaklarımız?
11:41
Today, especially with climate change,
237
701577
2092
Bugün, özellikle iklim değişikliğiyle
11:43
it looks like we are heading for trouble.
238
703693
2070
soruna doğru ilerliyoruz gibi görünüyor.
11:46
And so what we want to do now is to prepare for that future
239
706151
3199
Şu an yapmak istediğimiz şey de bu gelecek için hazırlanmak,
11:49
by developing tools and attitudes that can help us find hope --
240
709374
4257
bunu da umut bulmamız için gerekli araç ve bakış açısı geliştirerek yapabiliriz,
11:54
hope that can inspire action.
241
714322
1772
harekete geçirecek bir umut.
11:56
Currently, we are running an experiment in our studio.
242
716908
2688
Şu an stüdyomuzda bir deney yürütüyoruz.
11:59
It's a work in progress.
243
719620
1477
Hâlâ devam etmekte.
12:01
Based on climate data projections,
244
721539
2224
İklim veri projeksiyonlarına göre
12:03
we are exploring a future
245
723787
1556
Batı dünyasının zenginlikten
12:05
where the Western world has moved from abundance to scarcity.
246
725367
3433
kıtlığa gittiği bir geleceği araştırıyoruz.
12:08
We imagine living in a future city with repeated flooding,
247
728824
3411
Hayal ettiğimiz bu gelecekteki şehirde tekrarlanan seller,
12:12
periods with almost no food in supermarkets,
248
732259
2737
süpermarketlerde hiç yiyecek olmadığı dönemler,
12:15
economic instabilities,
249
735020
1736
ekonomik dengesizlikler,
12:16
broken supply chains.
250
736780
1685
işlemeyen tedarik kanalları var.
12:19
What can we do to not just survive, but prosper in such a world?
251
739111
4056
Böyle bir dünyada hayatta kalmanın yanı sıra refahı nasıl sağlayabiliriz?
12:24
What food can we eat?
252
744015
1346
Hangi yiyeceği yiyebiliriz?
12:26
To really step inside these questions,
253
746163
1819
Bu soruları irdelemek için
12:28
we are building this room in a flat in London from 2050.
254
748006
3814
Londra'da bir apartman dairesinde 2050'ye ait bir oda inşa ediyoruz.
12:32
It's like a little time capsule that we reclaimed from the future.
255
752654
3316
Tıpkı gelecekten edindiğimiz küçük bir zaman kapsülü gibi.
12:35
We stripped it down to the bare minimum.
256
755994
2146
Her eşyayı en aza indirdik.
12:38
Everything we lovingly put in our homes,
257
758164
1906
Evlerimizde sevdiğimiz her şey,
12:40
like flat-panel TVs,
258
760094
1676
büyük ekranlı TV,
12:41
internet-connected fridges
259
761794
1796
akıllı buzdolapları
12:43
and artisanal furnishings
260
763614
1429
ve her tür tasarımlı dekor...
12:45
all had to go.
261
765067
1322
Hepsi gitmeliydi.
12:46
And in its place, we're building food computers
262
766413
2902
Bu mekânda yiyecek bilgisayarları yapıyoruz,
12:49
from abandoned, salvaged and repurposed materials,
263
769339
2854
atılmış ve yeniden kullanılabilir materyaller ile
12:52
turning today's waste into tomorrow's dinner.
264
772715
2407
bugünün atıklarını yarının yemeğine çeviriyoruz.
12:56
For instance,
265
776707
1151
Örneğin,
12:57
we've just finished building our first fully automated fogponics machine.
266
777882
3988
ilk tam otomatik fogponik makinemizi yapmayı yeni bitirdik.
13:01
It uses the technique of fogponics -- so just fog as a nutrient,
267
781894
3416
Fogponik tekniğiyle yani besleyici olarak sis
13:05
not even water or soil --
268
785334
1579
su veya toprak değil,
13:06
to grow things quickly.
269
786937
1395
bitkileri büyütmeye yarıyor.
13:09
At the moment,
270
789324
1219
Şu anda
13:10
we have successfully grown tomatoes.
271
790567
1724
başarıyla domates olgunlaştırdık.
13:13
But we'll need more food than what we can grow in this small room.
272
793254
3127
Ancak bu odada yetiştirebileceğimizden daha fazla gıda lazım.
13:16
So what else could we forage from the city?
273
796705
2235
Peki bu şehirden başka ne elde edebiliriz?
13:19
Insects? Pigeons? Foxes?
274
799509
3372
Böcekler, güvercinler, tilkiler?
13:25
Earlier, we brought back air from the future.
275
805794
2569
Daha önce gelecekten hava getirmiştik.
13:28
This time we are bringing an entire room from the future,
276
808387
2723
Şimdi gelecekten tam bir oda getiriyoruz,
13:31
a room full of hope, tools and tactics
277
811134
2347
odanın içi zor koşullar altında
13:33
to create positive action in hostile conditions.
278
813505
3135
olumlu hareket etmemizi sağlayacak umut, araç ve taktiklerle dolu.
13:37
Spending time in this room,
279
817384
1591
Bu odada zaman geçirmek,
13:38
a room that could be our own future home,
280
818999
2063
gelecekteki odamız olabilecek bu odada,
13:41
makes the consequences of climate change and food insecurity
281
821086
3562
iklim değişikliği ve gıda belirsizliği sonuçlarını
13:44
much more immediate and tangible.
282
824672
2239
çok daha yakın ve somut hale getiriyor.
13:49
What we're learning through such experiments and our practice
283
829055
3028
Bu deneyler ve uygulamamız ve birlikte çalıştığımız insanlardan
13:52
and the people we engage with
284
832107
1491
öğrendiğimiz şey
13:53
is that creating concrete experiences
285
833622
2251
elle tutulur tecrübeler yaratmak
13:55
can bridge the disconnect between today and tomorrow.
286
835897
3313
bugün ve yarın arasındaki mesafede köprü olabilir.
13:59
By putting ourselves into different possible futures,
287
839761
2894
Kendimizi farklı geleceklere koyarak,
14:02
by becoming open and willing
288
842679
1562
bunun getirdiği belirsizlik
14:04
to embrace the uncertainty and discomfort that such an act can bring,
289
844265
4340
ve rahatsızlığa kucak açıp açık fikirli ve istekli olarak
14:08
we have the opportunity to imagine new possibilities.
290
848629
3085
yeni ihtimalleri hayal etme fırsatını elde ediyoruz.
14:12
We can find optimistic futures;
291
852223
1904
İyimser gelecekler bulabiliyoruz,
14:14
we can find paths forward;
292
854151
1841
ileriye yollar bulabiliyoruz.
14:16
we can move beyond hope into action.
293
856016
2052
Umuttan öteye gidip harekete geçebiliyoruz.
14:18
It means we have the chance to change direction,
294
858781
3280
Yönümüzü değiştirebilme şansına sahibiz anlamına geliyor bu,
14:22
a chance to have our voices heard,
295
862966
2153
sesimizi duyurabilieceğimiz anlamına,
14:25
a chance to write ourselves into a future we want.
296
865832
4215
ismimizi kendi istediğimiz bir geleceğe yazma şansına.
14:31
Other worlds are possible.
297
871548
2038
Başka dünyalar da mümkün.
14:34
Thank you.
298
874469
1167
Teşekkür ederim.
14:35
(Applause)
299
875660
3189
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7