There's no such thing as not voting | Eric Liu

114,568 views ・ 2016-10-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ramazan Şen Gözden geçirme: Yunus ASIK
00:13
Why bother?
0
13000
1360
Neden uğraşayım?
00:16
The game is rigged.
1
16600
1200
Oyun hileli.
00:18
My vote won't count.
2
18240
1200
Oyum sayılmayacak.
00:20
The choices are terrible.
3
20720
1240
Seçimler berbat.
00:22
Voting is for suckers.
4
22840
1240
Oy vermek enayilerin işi.
00:25
Perhaps you've thought some of these things.
5
25280
2136
Belki bunları düşünmüşsünüzdür.
00:27
Perhaps you've even said them.
6
27440
1429
Belki söylemişsinizdir bile.
00:29
And if so, you wouldn't be alone, and you wouldn't be entirely wrong.
7
29520
3440
Ve eğer öyleyse, yalnız değilsiniz ve tamamen haksız da sayılmazsınız.
00:33
The game of public policy today is rigged in many ways.
8
33880
4176
Bugün kamu politikası oyunu birçok yönden şikeli.
00:38
How else would more than half of federal tax breaks
9
38080
3976
Yoksa federal vergi muafiyetinin yarısından fazlası
00:42
flow up to the wealthiest five percent of Americans?
10
42080
2480
nasıl en zengin Amerikalıların yüzde beşine akacak?
00:45
And our choices indeed are often terrible.
11
45360
2240
Ve seçimlerimiz de çoğu zaman berbat.
00:48
For many people across the political spectrum,
12
48360
2176
Siyasi yelpazede birçok kişi için,
00:50
Exhibit A is the 2016 presidential election.
13
50560
3160
A sergisi 2016 başkanlık seçimidir.
00:54
But in any year, you can look up and down the ballot
14
54760
2536
Fakat herhangi bir yılın seçim sandıklarına bakabilir
00:57
and find plenty to be uninspired about.
15
57320
2680
ve sönük pek çok şey görebilirsiniz.
01:01
But in spite of all this, I still believe voting matters.
16
61560
3416
Fakat tüm bunlara rağmen, oy vermenin önemli olduğunu düşünüyorum.
01:05
And crazy as it may sound,
17
65000
1896
Ve kulağa çılgınca gelebilir ama
01:06
I believe we can revive the joy of voting.
18
66920
2240
oy vermeyi zevkli hâle getirebileceğimize inanıyorum.
01:09
Today, I want to talk about how we can do that, and why.
19
69960
3360
Bugün, bunu nasıl ve neden yapabileceğimiz hakkında konuşmak istiyorum.
01:14
There used to be a time in American history when voting was fun,
20
74680
3576
Amerikan tarihinde oy vermenin eğlenceli olduğu zamanlar vardı,
01:18
when it was much more than just a grim duty to show up at the polls.
21
78280
3200
oylamada gözükmek sıkıcı bir görevden daha fazlasıyken.
01:22
That time is called "most of American history."
22
82080
2416
Bu zamana "Amerikan tarihinin çoğu" denir.
01:24
(Laughter)
23
84520
1416
(Gülüşmeler)
01:25
From the Revolution to the Civil Rights Era,
24
85960
2976
Devrimden İnsan Hakları Çağı'na,
01:28
the United States had a vibrant,
25
88960
1576
Birleşik Devletler'in enerjik,
01:30
robustly participatory and raucous culture of voting.
26
90560
4240
oldukça katılımcı ve kaba bir seçim kültürü vardı.
01:35
It was street theater, open-air debates, fasting and feasting and toasting,
27
95480
4136
Sokak tiyatroları, açık hava tartışmaları, ziyafetler, içkiler,
01:39
parades and bonfires.
28
99640
2056
geçit törenleri ve şenlik ateşleri vardı.
01:41
During the 19th century, immigrants and urban political machines
29
101720
3536
19. yüzyıl boyunca, göçmenler ve kentsel siyasi oluşumlar
01:45
helped fuel this culture of voting.
30
105280
1760
oy verme kültürünün canlı kalmasını sağladı.
01:47
That culture grew with each successive wave of new voters.
31
107600
4320
Bu kültür her yeni seçmen dalgasıyla büyüdü.
01:53
During Reconstruction, when new African-American voters,
32
113040
2936
Kalkınma sırasında, yeni Afro-Amerikalı seçmenler,
01:56
new African-American citizens,
33
116000
1720
yeni Afro-Amerikalı vatandaşlar,
01:58
began to exercise their power,
34
118560
2016
güçlerini kullanmaya başladı,
02:00
they celebrated in jubilee parades
35
120600
2216
yıl dönümü şenlikleri yaptılar ve
02:02
that connected emancipation with their newfound right to vote.
36
122840
3360
yeni kazanılan oy kullanma hakkı özgürlüklerini kutladılar.
02:06
A few decades later, the suffragettes
37
126920
1920
15-20 yıl sonra, kadın seçme hakkını savunanlar
02:09
brought a spirit of theatricality to their fight,
38
129680
3096
kavgalarına tiyatrallık ruhu getirdiler ve
02:12
marching together in white dresses as they claimed the franchise.
39
132800
3120
beyaz elbiseler içinde yürüyerek oy hakkı talep ettiler.
02:16
And the Civil Rights Movement,
40
136680
1536
Ve İnsan Hakları Hareketi,
02:18
which sought to redeem the promise of equal citizenship
41
138240
2775
eşit yurttaşlık sözünün yerine getirilmesini istedi ve
02:21
that had been betrayed by Jim Crow,
42
141039
2000
Jim Crow tarafından ihanete uğradı.
02:23
put voting right at the center.
43
143800
1477
Oy vermeyi tam merkeze koydu.
02:26
From Freedom Summer to the march in Selma,
44
146160
2576
Freedom Summer'dan Selma yürüyüşüne,
02:28
that generation of activists knew that voting matters,
45
148760
3216
o nesil aktivistler, oy vermenin önemini biliyordu.
02:32
and they knew that spectacle and the performance of power
46
152000
3096
Güç iddiasında bulunmanın anahtarının
güç gösterisi yapmak olduğunu da biliyorlardı.
02:35
is key to actually claiming power.
47
155120
1960
02:38
But it's been over a half century since Selma and the Voting Rights Act,
48
158560
3520
Selma ve Oy Hakkı Kanunu'ndan bu yana yarım yüzyıl geçti
02:42
and in the decades since,
49
162880
1976
ve onlarca yıldan beri,
02:44
this face-to-face culture of voting
50
164880
2296
yüz yüze oy verme kültürü
02:47
has just about disappeared.
51
167200
1976
neredeyse ortadan kayboldu.
02:49
It's been killed by television
52
169200
1936
Televizyon ve sonra da internet tarafından öldürüldü.
02:51
and then the internet.
53
171160
1536
02:52
The couch has replaced the commons.
54
172720
2296
Koltuklar meydanların yerini aldı.
02:55
Screens have made citizens into spectators.
55
175040
2976
Ekranlar vatandaşları seyircilere dönüştürdü.
02:58
And while it's nice to share political memes on social media,
56
178040
3296
Ve sosyal medyada siyasi capsler paylaşmak güzel ama
03:01
that's a rather quiet kind of citizenship.
57
181360
2160
bu daha sessiz bir vatandaşlık biçimidir.
03:04
It's what the sociologist Sherry Turkle calls "being alone together."
58
184560
3640
Sosyolog Sherry Turkle buna "hep birlikte yalnız olmak" diyor.
03:09
What we need today
59
189360
1456
Bugün ihtiyacımız olan şey
03:10
is an electoral culture that is about being together together,
60
190840
3856
hep birlikte beraber olacağımız bir seçim kültürüdür,
03:14
in person,
61
194720
1216
şahsen,
03:15
in loud and passionate ways,
62
195960
2216
sesli ve tutkulu şekilde.
03:18
so that instead of being "eat your vegetables" or "do you duty,"
63
198200
4256
Böylece "sebzeni ye" veya "görevini yap" yerine,
03:22
voting can feel more like "join the club"
64
202480
2976
oy vererek "grubumuza katıl" veya
03:25
or, better yet, "join the party."
65
205480
1680
daha iyisi "partimize katıl" diyebiliriz.
03:28
Imagine if we had, across the country right now,
66
208160
3536
Hayal edin, şu anda ülke çapında,
03:31
in local places but nationwide,
67
211720
2936
yurt genelinde değil de yerel mekânlarda,
03:34
a concerted effort to revive a face-to-face set of ways
68
214680
3656
yüz yüze görüşme ve seçim propagandası yapılabilecek
03:38
to engage and electioneer:
69
218360
1520
toplu bir çaba olsaydı:
03:40
outdoor shows in which candidates and their causes are mocked
70
220600
3856
Adaylar ve hedefleriyle alay edilip övüldüğü
03:44
and praised in broad satirical style;
71
224480
2696
hiciv tarzında açık hava gösterileri;
03:47
soapbox speeches by citizens;
72
227200
1920
vatandaşların yaptığı kürsü konuşmaları;
03:49
public debates held inside pubs;
73
229840
2320
barlarda yapılan toplumsal tartışmalar;
03:53
streets filled with political art and handmade posters and murals;
74
233920
4736
siyasi sanat ve el yapımı poster ve duvar resimleriyle dolu sokaklar;
03:58
battle of the band concerts in which competing performers rep their candidates.
75
238680
5040
adaylarını temsil eden rakip sanatçıların grup konserlerindeki dalaşı.
04:04
Now, all of this may sound a little bit 18th century to you,
76
244360
4056
Şimdi, tüm bunlar size 18. yüzyıldan kalma gelebilir
04:08
but in fact, it doesn't have to be any more 18th century
77
248440
3336
ama aslında, çağdaş olduğu söylenen
04:11
than, say, Broadway's "Hamilton,"
78
251800
3216
Broadway'in "Hamilton"undan
04:15
which is to say vibrantly contemporary.
79
255040
2000
daha 18. yüzyıl olmak zorunda değil artık.
04:17
And the fact is that all around the world,
80
257640
2000
Gerçek şu ki, tüm dünyada,
04:19
today, millions of people are voting like this.
81
259664
3592
bugün, milyonlarca insan bu şekilde oy veriyor.
04:23
In India, elections are colorful, communal affairs.
82
263280
4256
Hindistan'da, seçimler çok renkli, toplumsal meselelerdir.
04:27
In Brazil, election day is a festive, carnival-type atmosphere.
83
267560
4760
Brezilya'da seçim günü festival, karnaval atmosferinde geçer.
04:32
In Taiwan and Hong Kong, there is a spectacle,
84
272959
2497
Tayvan ve Hong Kong'ta,
seçim zamanı göz alıcı, dikkat çekici
04:35
eye-popping, eye-grabbing spectacle
85
275480
2256
04:37
to the street theater of elections.
86
277760
2280
sokak tiyatroları yapılıyor.
04:40
You might ask, well, here in America, who has time for this?
87
280720
3736
Amerika'da bunun için kimin vakti var diye sorabilirsiniz.
04:44
And I would tell you
88
284480
1256
Ben de derim ki,
04:45
that the average American watches five hours of television a day.
89
285760
3080
ortalama bir Amerikalı günde beş saat televizyon izliyor.
04:50
You might ask, who has the motivation?
90
290240
2296
Kimde bu şevk var diye sorabilirsiniz.
04:52
And I'll tell you,
91
292560
1216
Ben de derim ki,
04:53
any citizen who wants to be seen and heard
92
293800
4136
duyulmak ve görülmek isteyen herhangi bir vatandaş,
04:57
not as a prop, not as a talking point,
93
297960
2296
bir malzeme, bir konuşma konusu olarak değil,
05:00
but as a participant, as a creator.
94
300280
2320
bir katılımcı, bir kurucu olarak.
05:03
Well, how do we make this happen?
95
303720
2360
Peki bunu nasıl hayata geçireceğiz?
05:06
Simply by making it happen.
96
306800
1520
Hayata geçirerek.
05:08
That's why a group of colleagues and I
97
308920
1856
Bu nedenle bir grup meslektaşımla
05:10
launched a new project called "The Joy of Voting."
98
310800
3080
"Oy Verme Sevinci" adında bir proje başlattık.
05:14
In four cities across the United States --
99
314880
2456
Birleşik Devletler çağında dört şehirde --
05:17
Philadelphia, Miami,
100
317360
1656
Philadelphia, Miami,
05:19
Akron, Ohio, and Wichita, Kansas --
101
319040
2456
Akron, Ohio, ve Wichita, Kansas --
05:21
we've gathered together artists and activists,
102
321520
2936
Sanatçıları ve aktivistleri, eğitimcileri, politikacıları,
05:24
educators, political folks, neighbors, everyday citizens
103
324480
3736
komşuları ve vatandaşları oy verme kültürünü
05:28
to come together and create projects
104
328240
1736
yerel yollarla geliştirecek
05:30
that can foster this culture of voting in a local way.
105
330000
3560
projeler üretmeleri için bir araya getirdik.
05:34
In Miami, that means all-night parties with hot DJs
106
334240
3056
Miami'de, bunun anlamı ateşli DJ'lerle gece partileri anlamına geliyor
05:37
where the only way to get in is to show that you're registered to vote.
107
337320
3334
ve içeri girmenin tek yolu kayıtlı seçmen olduğunuzu göstermek.
05:41
In Akron, it means political plays
108
341160
3016
Akron'da bunun anlamı, mahalle mahalle dolaşan
05:44
being performed in the bed of a flatbed truck
109
344200
2536
düz yataklı kamyonun arkasında
05:46
that moves from neighborhood to neighborhood.
110
346760
2120
siyasi oyunların icra edilmesidir.
05:49
In Philadelphia,
111
349960
1216
Philedelphia'da,
05:51
it's a voting-themed scavenger hunt all throughout colonial old town.
112
351200
3936
eski sömürge şehir genelinde oy verme temalı çöpçü avı oyunu.
05:55
And in Wichita, it's making mixtapes and live graffiti art
113
355160
5016
Ve Wichita'da, Kuzey Ucu'nda karışık kaset
06:00
in the North End to get out the vote.
114
360200
1800
ve canlı grafiti sanatı yapmaktır.
06:02
There are 20 of these projects,
115
362760
1496
Bunun gibi 20 proje var
06:04
and they are remarkable in their beauty and their diversity,
116
364280
2856
ve güzellik ve çeşitliliklerinde fevkaladeler
ve insanları değiştiriyorlar.
06:07
and they are changing people.
117
367160
1576
06:08
Let me tell you about a couple of them.
118
368760
2056
Onlardan birkaçını size anlatayım.
06:10
In Miami, we've commissioned and artist,
119
370840
1976
Miami'de, Atomico adındaki genç bir sanatçıyı
06:12
a young artist named Atomico,
120
372840
2016
06:14
to create some vivid and vibrant images for a new series of "I voted" stickers.
121
374880
4240
canlı ve coşkulu "Oy verdim" çıkartma serisi yapması için görevlendirdik.
06:19
But the thing is, Atomico had never voted.
122
379880
2520
Ama şu var ki, Atomico hiç oy vermemiş.
06:23
He wasn't even registered.
123
383080
1696
Kayıt bile olmamış.
06:24
So as he got to work on creating this artwork for these stickers,
124
384800
4496
Bu çıkartmalar için çizim yapmaya koyulduğunda
06:29
he also began to get over his sense of intimidation about politics.
125
389320
4136
siyaset hakkındaki yılgınlığından da kurtulmaya başladı.
06:33
He got himself registered,
126
393480
1616
Kendisini kaydettirdi
06:35
and then he got educated about the upcoming primary election,
127
395120
3296
ve sonra, gelen ön seçim için eğitim aldı
06:38
and on election day he was out there not just passing out stickers,
128
398440
3296
ve seçim gününde sadece çıkarma dağıtmıyor
06:41
but chatting up voters and encouraging people to vote,
129
401760
2576
seçmenlerle konuşarak insanları oy vermeye teşvik ediyor
06:44
and talking about the election with passersby.
130
404360
2280
ve yoldan geçenlerle seçim hakkında konuşuyordu.
06:47
In Akron, a theater company called the Wandering Aesthetics
131
407720
3776
Akron'da, Wandering Aesthetics adındaki bir tiyatro şirketi
06:51
has been putting on these pickup truck plays.
132
411520
2776
kamyonda oyunlar sahneye koyuyor.
06:54
And to do so, they put out an open call to the public
133
414320
2776
Ve bunu yapmak için, halka açık çağrı yaparak
06:57
asking for speeches, monologues, dialogues, poems,
134
417120
3496
konuşma, monolog, diyalog, şiir,
07:00
snippets of anything that could be read aloud
135
420640
2336
sesli okunabilecek ve icra edilebilecek
07:03
and woven into a performance.
136
423000
1560
herhangi bir şey istediler.
07:05
They got dozens of submissions.
137
425280
1760
Düzinelerce başvuruları var.
07:07
One of them was a poem
138
427720
1896
Onlardan biri bir şiir.
07:09
written by nine students in an ESL class,
139
429640
3136
Hartville, Ohio'dan, tamamı İspanyol kökenli
07:12
all of them Hispanic migrant workers
140
432800
2136
göçmen işçiler olan ESL sınıfından
07:14
from nearby Hartville, Ohio.
141
434960
2360
dokuz öğrenci tarafından yazılmış.
07:17
I want to read to you from this poem.
142
437880
2120
Bu şiirden size okumak istiyorum.
07:21
It's called "The Joy of Voting."
143
441200
1560
Adı "Oy Verme Sevinci."
07:24
"I would like to vote for the first time
144
444600
2416
"İlk defa oy vermek istiyorum,
07:27
because things are changing for Hispanics.
145
447040
2040
çünkü İspanyol kökenliler için işler değişiyor.
07:30
I used to be afraid of ghosts.
146
450000
2136
Eskiden hayaletlerden korkardım.
07:32
Now I am afraid of people.
147
452160
1240
Şimdi insanlardan korkuyorum.
07:34
There's more violence and racism.
148
454480
1800
Artık daha fazla şiddet ve ırkçılık var.
07:36
Voting can change this.
149
456960
1440
Oy vermek bunu değiştirebilir.
07:39
The border wall is nothing.
150
459840
1480
Sınır duvarı bir şey değil.
07:41
It's just a wall.
151
461800
1200
Sadece bir duvar.
07:44
The wall of shame is something.
152
464040
2600
Utanç duvarı bir şey.
07:47
It's very important to vote
153
467800
1896
Bu utanç duvarını yıkmak için
07:49
so we can break down this wall of shame.
154
469720
2360
oy vermek çok önemli.
07:53
I have passion in my heart.
155
473320
1560
Benim bir özlemim var.
07:55
Voting gives me a voice and power.
156
475480
2040
Oy vermek bana bir ses ve güç veriyor.
07:58
I can stand up and do something."
157
478400
2320
Ayağa kalkıp bir şey yapabilirim."
08:02
"The Joy of Voting" project isn't just about joy.
158
482960
2936
"Oy Verme Sevinci" projesi sadece sevinç meselesi değil.
08:05
It's about this passion.
159
485920
1536
Bir özlem meselesi.
08:07
It's about feeling and belief,
160
487480
2336
Hissetmek ve inanmak meselesi
08:09
and it isn't just our organization's work.
161
489840
2200
ve bu sadece bizim organizasyonumuzun işi değil.
08:12
All across this country right now,
162
492560
1936
Şu anda tüm ülke çapında,
08:14
immigrants, young people, veterans, people of all different backgrounds
163
494520
3376
göçmenler, genç insanlar, gaziler, farklı geçmişleri olan insanlar
08:17
are coming together to create this kind of passionate, joyful activity
164
497920
3496
seçim etrafında böyle tutku, neşe yaratmak için
08:21
around elections,
165
501440
1416
kırmızı ve mavi eyaletlerde,
08:22
in red and blue states, in urban and rural communities,
166
502880
2936
kentsel ve kırsal toplumlarda, her siyasi kökenden
08:25
people of every political background.
167
505840
2096
insanlarla bir araya geliyor.
08:27
What they have in common is simply this:
168
507960
2696
Ortak noktaları ise basitçe şu:
08:30
their work is rooted in place.
169
510680
2520
çalışmaları yerinde kemikleşmiş.
08:34
Because remember, all citizenship is local.
170
514320
2760
Çünkü unutmayın, tüm yurttaşlıklar yereldir.
08:37
When politics becomes just a presidential election,
171
517720
3536
Siyaset sadece başkanlık seçimi olursa,
08:41
we yell and we scream at our screens, and then we collapse, exhausted.
172
521280
3600
ekranlara bağırıp çağırırız ve sonra yorgun düşeriz.
08:45
But when politics is about us
173
525679
3617
Ama siyaset bizimle, komşularımızla
08:49
and our neighbors and other people in our community
174
529320
2776
ve toplumumuzdaki diğer insanlarla
08:52
coming together to create experiences of collective voice and imagination,
175
532120
4360
bir araya gelip ortak ses ve hayal gücü deneyimi yaratmakla ilgili olursa
08:57
then we begin to remember that this stuff matters.
176
537440
2440
bu şeyin önemli olduğunu hatırlamaya başlarız.
09:00
We begin to remember that this is the stuff of self-government.
177
540560
3440
Bunun özerk yönetim unsurları olduğunu hatırlamaya başlarız.
09:05
Which brings me back to where I began.
178
545240
1840
Bu da beni başladığım yere döndürüyor.
09:07
Why bother?
179
547880
1200
Neden uğraşayım?
09:09
There's one way to answer this question.
180
549640
1905
Bu soruya cevap vermenin tek yolu var.
09:12
Voting matters because it is a self-fulfilling act of belief.
181
552440
4200
Oy vermek önemlidir, çünkü inancın hayata geçmiş hâlidir.
09:17
It feeds the spirit of mutual interest that makes any society thrive.
182
557440
4400
Bir toplumu geliştiren karşılıklı faydalarının ruhunu besler.
09:22
When we vote, even if it is in anger,
183
562960
2656
Oy verdiğimizde, kızgınlıkla olsa bile,
09:25
we are part of a collective, creative leap of faith.
184
565640
2960
müşterek, yaratıcı bir inanç sıçramasının bir parçası oluruz.
09:29
Voting helps us generate the very power that we wish we had.
185
569840
3520
Oy vermek, sahip olmak istediğimiz gücü üretmemize yardımcı olur.
09:34
It's no accident that democracy and theater
186
574240
2816
Demokrasi ve tiyatronun antik Yunan ile
09:37
emerged around the same time in ancient Athens.
187
577080
2400
aynı zamanda ortaya çıkması tesadüf değil.
09:40
Both of them yank the individual out of the enclosure of her private self.
188
580200
4240
Her ikisi de bireyi kendi dünyasından çıkarır.
09:45
Both of them create great public experiences of shared ritual.
189
585440
3640
Her ikisi de büyük, ortak halk ritüeli deneyimi yaratıyor.
09:50
Both of them bring the imagination to life
190
590200
2536
Her ikisi de tüm bağlarımızın hayali olduğunu
09:52
in ways that remind us that all of our bonds in the end
191
592760
3296
ve yeniden canlandırılabileceğini hatırlatarak
09:56
are imagined, and can be reimagined.
192
596080
2840
hayal gücüne hayat veriyor.
10:02
This moment right now,
193
602760
1200
Şu anda,
10:04
when we think about the meaning of imagination,
194
604800
3416
hayal gücünün anlamı hakkında düşündüğümüzde,
10:08
is so fundamentally important,
195
608240
3200
bu aslında temelde çok önemli
10:12
and our ability to take that spirit
196
612480
3176
ve bu ruhu ve bu hissi
10:15
and to take that sense
197
615680
1576
alma kabiliyetimiz de öyle,
10:17
that there is something greater out there,
198
617280
2056
çünkü dışarıda sadece teknik uzmanlık meselesi olmayan
10:19
is not just a matter of technical expertise.
199
619360
3776
daha büyük bir şey var.
10:23
It's not just a matter of making the time or having the know-how.
200
623160
3056
Yalnızca vakit geçirmek veya bilgi sahibi olma meselesi değil.
10:26
It is a matter of spirit.
201
626240
1280
Bu bir ruh meselesi.
10:28
But let me give you an answer to this question, "Why bother?"
202
628720
2936
Müsaadenizle "Neden uğraşayım?" sorusuna bir cevap vereyim
10:31
that is maybe a little less spiritual and a bit more pointed.
203
631680
3440
ki belki biraz daha az manevi ve biraz daha isabetli olabilir.
10:36
Why bother voting?
204
636440
1776
Neden oy vermekle uğraşayım?
10:38
Because there is no such thing as not voting.
205
638240
2896
Çünkü oy vermemek diye bir şey yok.
10:41
Not voting is voting,
206
641160
1816
Oy vermemek
tiksindiğiniz ve karşı olduğunuz her şeye oy vermektir.
10:43
for everything that you may detest and oppose.
207
643000
2896
10:45
Not voting can be dressed up
208
645920
1736
Oy vermemek
ilkeli, pasif direniş davranışı kılığına bürünebilir.
10:47
as an act of principled, passive resistance,
209
647680
3016
10:50
but in fact not voting
210
650720
1936
Ama aslında oy vermemek
10:52
is actively handing power over
211
652680
2216
çıkarları sizinle çatışan
10:54
to those whose interests are counter to your own,
212
654920
2336
ve sizin yokluğunuzdan faydalanmaktan
10:57
and those who would be very glad to take advantage of your absence.
213
657280
3536
çok memnun olacak kişilere gücü bilfiil teslim etmektir.
11:00
Not voting is for suckers.
214
660840
2320
Oy vermemek enayilerin işidir.
11:04
Imagine where this country would be
215
664800
1696
2010 yılında Çay Partisi'ni yaratan kişilerin
11:06
if all the folks who in 2010 created the Tea Party
216
666520
3096
siyasetin çok kirli, oy vermenin çok karmaşık olduğuna
11:09
had decided that, you know, politics is too messy,
217
669640
2936
karar vermeleri durumunda bu ülkenin nerede olacağını
11:12
voting is too complicated.
218
672600
1256
hayal edin.
11:13
There is no possibility of our votes adding up to anything.
219
673880
2800
Oylarımızın bir yekûn tutmasının imkânı yok.
11:17
They didn't preemptively silence themselves.
220
677320
2296
Öncelikle kendilerini susturmadılar.
11:19
They showed up,
221
679640
1776
Ortaya çıktılar
11:21
and in the course of showing up, they changed American politics.
222
681440
3360
ve bu çıkış sırasında Amerikan siyasetini değiştirdiler.
11:25
Imagine if all of the followers of Donald Trump and Bernie Sanders
223
685480
4776
Donald Trump ve Bernie Sanders takipçilerinin
11:30
had decided not to upend the political status quo
224
690280
3696
siyasi statükoyu altüst etmemeye ve daha önce mümkün olan
11:34
and blow apart the frame of the previously possible
225
694000
3056
Amerikan siyasetinin çerçevesini ortadan kaldırmaya
11:37
in American politics.
226
697080
1616
karar verdiklerini hayal edin.
11:38
They did that by voting.
227
698720
1960
Bunu oy vererek yaptılar.
11:43
We live in a time right now,
228
703160
2216
Şu anda, bölünmüş,
11:45
divided, often very dark,
229
705400
2536
çoğu zaman karanlık bir zamanda yaşıyoruz.
11:47
where across the left and the right, there's a lot of talk of revolution
230
707960
3616
Sol ve sağ arasında çokça devrim konuşmaları yapılıyor.
11:51
and the need for revolution to disrupt everyday democracy.
231
711600
3080
Ve bu, olağan demokrasiyi aksatmak için gereken bir devrim.
11:55
Well, here's the thing:
232
715120
1616
Olay şu:
11:56
everyday democracy already gives us a playbook for revolution.
233
716760
3000
Olağan demokrasi zaten devrim için gerekenleri veriyor.
12:00
In the 2012 presidential election,
234
720760
2056
2012 başkanlık seçiminde,
12:02
young voters, Latino voters,
235
722840
1736
genç seçmenler, Latin seçmenler,
12:04
Asian-American voters, low-income voters,
236
724600
2256
Asya-Amerikalı seçmenler, düşük gelirli seçmenler,
12:06
all showed up at less than 50 percent.
237
726880
2520
hepsi yüzde 50'den az ile katılım gösterdi.
12:11
In the 2014 midterm elections, turnout was 36 percent,
238
731200
4056
2014 ara seçimlerinde katılım yüzde 36'ydı
12:15
which was a 70-year low.
239
735280
1680
ki bu 70 yılın en düşüğüydü.
12:17
And in your average local election,
240
737920
1896
Ve ortalama yerel seçimlerinizde,
12:19
turnout hovers somewhere around 20 percent.
241
739840
2360
katılım yüzde 20 dolaylarında.
12:23
I invite you to imagine 100 percent.
242
743320
3240
Yüzde 100 katılımı tasavvur edin.
12:27
Picture 100 percent.
243
747640
1720
Yüzde 100'ü hayal edin.
12:30
Mobilize 100 percent,
244
750080
2136
Yüzde 100'ü harekete geçirin
12:32
and overnight, we get revolution.
245
752240
2240
ve bir gecede alın size devrim.
12:35
Overnight, the policy priorities of this country change dramatically,
246
755040
4016
Bir gecede, bu ülkenin siyasi öncelikleri dramatik bir şekilde değişir
12:39
and every level of government becomes radically more responsive
247
759080
3536
ve her hükûmet düzeyi radikal olarak tüm insanlara
12:42
to all the people.
248
762640
1280
daha duyarlı hâle gelir.
12:45
What would it take to mobilize 100 percent?
249
765240
2560
Yüzde 100'ü harekete geçirmek için ne gerekli?
12:48
Well, we do have to push back against efforts afoot
250
768480
2536
Oy vermeyi zorlaştırmak için ülkenin dört bir yanında
12:51
all across the country right now
251
771040
1736
çaba gösterenleri hemen
12:52
to make voting harder.
252
772800
1200
geri püskürtmek zorundayız.
12:54
But at the same time,
253
774480
1496
Fakat aynı zamanda,
12:56
we have to actively create a positive culture of voting
254
776000
3136
aktif bir şekilde insanların ait olmak, parçası olmak
12:59
that people want to belong to,
255
779160
1616
ve birlikte deneyim edinmek isteyeceği,
13:00
be part of, and experience together.
256
780800
2536
olumlu bir oy verme kültürü yaratmalıyız.
13:03
We have to make purpose.
257
783360
1616
Bunu amaç yapmak zorundayız.
13:05
We have to make joy.
258
785000
1320
Bunu keyifli yapmak zorundayız.
13:07
So yes, let's have that revolution,
259
787160
2656
Yani evet, hadi bu devrimi yapalım,
13:09
a revolution of spirit, of ideas,
260
789840
2496
bir ruh ve fikir,
13:12
of policy and participation,
261
792360
2016
politika ve katılım devrimi,
13:14
a revolution against cynicism,
262
794400
2136
kinizme karşı bir devrim,
13:16
a revolution against the self-fulfilling sense of powerlessness.
263
796560
3440
kendinden menkul güçsüzlük hissine karşı bir devrim.
13:20
Let's vote this revolution into existence,
264
800520
3336
Hadi bu devrimi oy vererek gerçekleştirelim
13:23
and while we're at it,
265
803880
1336
ve bunu yaşarken
13:25
let's have some fun.
266
805240
1536
biraz eğlenelim.
13:26
Thank you very much.
267
806800
1216
Çok teşekkür ederim.
13:28
(Applause)
268
808040
2280
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7