Ash Beckham: When to take a stand -- and when to let it go

118,240 views ・ 2015-07-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Nisa Bilge Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:12
This summer I was back in Ohio for a family wedding,
0
12751
6885
Bu yaz Ohio'ya bir aile düğünü için döndüm
00:19
and when I was there,
1
19784
2201
ve ben oradayken,
00:21
there was a meet and greet with Anna and Elsa from "Frozen."
2
21985
3353
Frozen'daki Anna ve Elsa ile tanıştım.
00:25
Not the Anna and Elsa from "Frozen,"
3
25478
3625
Ama Frozen'daki Anna ve Elsa değildi.
00:29
as this was not a Disney-sanctioned event.
4
29103
2730
Sonuçta bu bir Disney etkinliği değildi.
00:31
These two entrepreneurs had a business of running princess parties.
5
31833
4600
Bu iki girişimci prenses partileri yürüten bir işletmeye sahiptiler.
00:36
Your kid is turning five?
6
36433
1584
Çocuğun 5 yaşına mı giriyor?
00:38
They'll come sing some songs, sprinkle some fairy dust, it's great.
7
38017
3527
Onlar gelip bazı şarkılar söyleyecekler,
biraz peri tozu serpiştirecekler, bu harika.
00:41
And they were not about to miss out on the opportunity
8
41554
3614
Fırsatı kaçırmak üzere değillerdi.
00:45
that was the phenomenon and that was "Frozen."
9
45168
2635
Bu bir doğa olayı değildi. Bu ''Frozen''dı.
00:47
So they get hired by a local toy store,
10
47804
1896
Bu yüzden bir oyuncak mağazası tarafından kiralandılar,
00:49
kids come in on a Saturday morning,
11
49701
1756
çocuklar cumartesi sabahları gelirler,
00:51
buy some Disney swag, get their picture taken with the princesses,
12
51458
3099
bazı Disney eşyaları alırlar, prenseslerle fotoğraflarını çektirirler,
00:54
call it a day.
13
54557
1603
bugünlük bu kadar.
00:56
It's like Santa Claus without the seasonal restrictions.
14
56160
2696
Bu sanki mevsimsel kısıtlamaları olmayan Noel Baba gibi.
00:58
(Laughter)
15
58857
1605
(Kahkahalar)
01:00
And my three-and-a-half-year-old niece Samantha was in the thick of it.
16
60463
5087
3,5 yaşındaki yeğenim Samantha kendini kaptırdı.
01:05
She could care less that these two women were signing posters and coloring books
17
65550
5122
Telif haklarından kaçınmak için Karlar Kraliçesi ve tek N ile Prenses Ana olsalardı,
01:10
as Snow Queen and Princess Ana with one N to avoid copyright lawsuits.
18
70672
5284
bu iki kadının poster imzalamasını ve kitap boyamasını daha az önemseyebilirdi.
01:15
(Laughter)
19
75956
1166
(Kahkahalar)
01:17
According to my niece and the 200-plus kids in the parking lot that day,
20
77123
4695
O gün orada olan 200'den fazla çocuk ve yeğenime göre,
01:21
this was the Anna and Elsa from "Frozen."
21
81819
4723
bu Frozen'daki Anna ve Elsa'ydı.
01:27
It is a blazing hot Saturday morning in August in Ohio.
22
87955
5642
Ağustos ayında Ohio'da yakıcı sıcak bir yaz günüydü.
01:33
We get there at 10 o'clock, the scheduled start time,
23
93598
3274
Planlanan saate göre 10'da oradaydık
01:36
and we are handed number 59.
24
96873
2232
ve bize verilen numara 59'du.
01:39
By 11 o'clock they had called numbers 21 through 25;
25
99106
4567
Saat 11'e kadar 21'den 25'e kadar olan numaraları çağırdılar.
01:43
this was going to be a while,
26
103674
1752
Bu biraz sürecekti,
01:45
and there is no amount of free face painting or temporary tattoos
27
105427
4464
ve hiç bedava yüz boyama ya da geçici dövme yoktu
01:49
that could prevent the meltdowns that were occurring outside of the store.
28
109892
3504
ki mağazanın dışında oluşan erimeyi engelleyebilsin.
01:53
(Laughter)
29
113397
1574
(Kahkahalar)
01:54
So, by 12:30 we get called:
30
114972
4141
12:30'a kadar çağırıldık.
01:59
"56 to 63, please."
31
119114
3192
''56'dan 63'e, lütfen.''
02:02
And as we walk in, it is a scene I can only describe you
32
122316
3361
Biz içeriye yürürken, size tarif edebileceğim tek sahne
02:05
as saying it looked like Norway threw up.
33
125678
2889
Norveç'in kusmuş gibi göründüğüydü.
02:08
(Laughter)
34
128568
1379
(Kahkahalar)
02:09
There were cardboard cut-out snowflakes covering the floor,
35
129948
4385
Yeri kaplayan kartondan kesilmiş kar taneleri,
02:14
glitter on every flat surface, and icicles all over the walls.
36
134334
4918
bütün düz yüzeylerde parıltılar ve bütün duvarlarda buz saçakları vardı.
02:19
And as we stood in line
37
139870
1193
Sırada dururken
02:21
in an attempt to give my niece a better vantage point
38
141063
2533
58 numaranın sırtını görmek yerine
02:23
than the backside of the mother of number 58,
39
143596
2555
daha iyi bir görüş açısına sahip olması için çabaladım.
02:26
I put her up on my shoulders,
40
146151
1728
Onu omuzlarıma aldım.
02:27
and she was instantly riveted by the sight of the princesses.
41
147880
4098
Ve prensesleri görüşüyle anında büyülendi.
02:31
And as we moved forward, her excitement only grew,
42
151979
2540
Yaklaştıkça heyecanı sadece büyüdü
02:34
and as we finally got to the front of the line,
43
154520
2284
ve sonunda sıranın önüne geldiğimizde
02:36
and number 58 unfurled her poster to be signed by the princesses,
44
156804
3693
58 numara posterinin prensesler tarafından imzalanması için açılışı yaptı.
02:40
I could literally feel the excitement running through her body.
45
160498
3599
Vücudundaki heyecanı tam olarak hissedebiliyordum.
02:44
And let's be honest, at that point, I was pretty excited too.
46
164098
2964
Dürüst olmak gerekirse, o noktada ben de biraz heyecanlıydım.
02:47
(Laughter)
47
167063
1394
(Kahkahalar)
02:48
I mean, the Scandinavian decadence was mesmerizing.
48
168458
2998
İskandinavya'nın çöküşü büyüleyiciydi demek istiyorum.
02:51
(Laughter)
49
171457
1168
(Kahkahalar)
02:52
So we get to the front of the line,
50
172626
1909
Sıranın önüne geldik
02:54
and the haggard clerk turns to my niece and says,
51
174536
3009
ve yorgun görevli gözlerini yeğenime çevirdi ve
02:57
"Hi, honey. You're next!
52
177546
1819
"Merhaba, tatlım. Sıradaki sensin!" dedi.
02:59
Do you want to get down, or you're going to stay
53
179366
2289
Aşağı inmek mi,
03:01
on your dad's shoulders for the picture?'
54
181656
2256
fotoğraf için babanın omuzlarında kalmak mı istersin?
03:03
(Laughter)
55
183913
1486
(Kahkahalar)
03:05
And I was, for a lack of a better word, frozen.
56
185400
3861
Ben, daha iyi bir kelime bulamıyorum, donakaldım.
03:09
(Laughter)
57
189262
1611
(Kahkahalar)
03:10
It's amazing that in an unexpected instant we are faced with the question,
58
190874
4792
Yüzleştiğimiz beklenmedik ani soru şaşırtıcıydı,
03:15
who am I?
59
195667
1330
ben kimdim?
03:16
Am I an aunt? Or am I an advocate?
60
196998
3467
Teyze mi? Yoksa savunucu mu?
03:20
Millions of people have seen my video about how to have a hard conversation,
61
200466
3830
Milyonlarca insan nasıl sert bir korumam olduğu hakkındaki videomu izlemişti.
03:24
and there one was, right in front of me.
62
204297
2316
ve işte bir tanesi, gözümün önünde.
03:26
At the same time,
63
206614
1071
Aynı zamanda,
03:27
there's nothing more important to me than the kids in my life,
64
207686
2909
hayatımda çocuklardan daha önemli hiçbir şey yok,
03:30
so I found myself in a situation that we so often find ourselves in,
65
210596
3947
bu yüzden kendimi bazen kendimizi içinde bulduğumuz bir durumun içinde bulurum,
03:34
torn between two things, two impossible choices.
66
214544
3222
bölünmüş iki şey, iki imkansız seçim.
03:37
Would I be an advocate?
67
217767
2026
Savunucu mu olmalıyım?
03:39
Would I take my niece off my shoulders and turn to the clerk and explain to her
68
219794
4547
Yeğenimi omzumdan indirmeli ve görevliye aslında babası değil,
03:44
that I was in fact her aunt, not her father,
69
224342
3137
teyzesi olduğumu,
03:47
and that she should be more careful
70
227480
2368
daha dikkatli olması gerektiğini,
03:49
and not to jump to gender conclusions based on haircuts and shoulder rides --
71
229849
4755
saç kesimlerine ve omuzda taşımaya göre
cinsiyete balıklama atlamaması gerektiğini mi açıklamalıyım?--
03:54
(Laughter) --
72
234605
1135
(Kahkahalar)
03:55
and while doing that,
73
235741
1856
ve bunu yaparken,
03:57
miss out on what was, to this point, the greatest moment of my niece's life.
74
237598
4788
yeğenimin hayatındaki en harika anı mı kaçırmalıyım?
04:03
Or would I be an aunt?
75
243116
2089
Ya da teyze mi olmalıyım?
04:05
Would I brush off that comment, take a million pictures,
76
245206
3137
Bu yorumu dikkate almamalı, milyonlarca fotoğraf çekmeli,
04:08
and not be distracted for an instant from the pure joy of that moment,
77
248344
4977
ve o anın doğal eğlencesinden bir anlık için dikkatimi dağıtmamalı mıyım,
04:13
and by doing that,
78
253322
1518
ve bunu yaparken
04:14
walk out with the shame that comes up for not standing up for myself,
79
254841
3382
kendim olmak için ayağa kalkmamamın ortaya çıkmasının utancıyla yürürüm,
04:18
especially in front of my niece.
80
258224
2382
özellikle yeğenimin önünde.
04:20
Who was I?
81
260607
1802
Ben kimdim?
04:22
Which one was more important? Which role was more worth it?
82
262410
4818
Hangisi daha önemliydi? Hangi role daha çok değerdi?
04:27
Was I an aunt? Or was I an advocate?
83
267230
2988
Teyze miydim? Yoksa savunucu muydım?
04:30
And I had a split second to decide.
84
270219
3216
Karar vermek için ikiye bölündüm.
04:34
We are taught right now
85
274235
1578
Şimdi öğretiliyoruz
04:35
that we are living in a world of constant and increasing polarity.
86
275814
4298
ki biz sabit ve artan bir kutuplaşmanın olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
04:40
It's so black and white, so us and them, so right and wrong.
87
280113
4571
Çok beyaz ve siyah, ve bize ve onlara, çok doğru ve çok yanlış.
04:45
There is no middle, there is no gray, just polarity.
88
285524
4167
Ortası yok. Gri yok, sadece kutuplaşma.
04:49
Polarity is a state in which two ideas or opinions
89
289691
2440
Kutuplaşma iki fikir ya da düşüncenin birbirine tamamen
04:52
are completely opposite from each other;
90
292132
2580
karşı olma durumudur,
04:54
a diametrical opposition.
91
294712
2154
zıt bir karşıtlık durumu.
04:58
Which side are you on?
92
298127
2454
Hangi taraftasın?
05:00
Are you unequivocally and without question antiwar, pro-choice, anti-death penalty,
93
300581
4065
Siz şüphesiz ve sorgusuz sualsiz, savaş
karşıtlığının, kürtaj konusundaki tercihin, ölüm cezası karşıtlığının,
05:04
pro-gun regulation, proponent of open borders and pro-union?
94
304646
3458
silah düzenleme yanlılığının,açık sınırların ve birlik olmanın yanlısı mısınız?
05:08
Or, are you absolutely and uncompromisingly
95
308104
5233
Ya da siz kesinlikle ve taviz vermeksizin
05:13
pro-war, pro-life, pro-death penalty,
96
313337
2185
savaş, ölüm cezası taraftarı, kürtaj karşıtı,
05:15
a believer that the Second Amendment is absolute,
97
315522
2316
2.yasa değişikliliğinin kesinliğine inanan,
05:17
anti-immigrant and pro-business?
98
317838
1704
göçmen karşıtı ve iş yanlısı mısınız?
05:19
It's all or none, you're with us or against us.
99
319542
2245
Hepsi ya da hiçbiri, bizimle birliktesiniz ya da karşısınız.
05:21
That is polarity.
100
321787
1720
Bu kutuplaşmadır.
05:24
The problem with polarity and absolutes is that
101
324247
4943
Kutuplaşma ve mutlaklıkla ilgili problem şu ki,
05:29
it eliminates the individuality of our human experience
102
329191
5164
bizim insanlık deneyimlerimizin benliğini eliyor
05:34
and that makes it contradictory to our human nature.
103
334355
4026
ve bizim insan doğamızı çelişkili yapıyor.
05:39
But if we are pulled in these two directions,
104
339187
2110
Ama eğer biz iki farklı yöne çekildiysek,
05:41
but it's not really where we exist --
105
341297
1780
ama aslında bizim gerçekten var olduğumuz yer değil.
05:43
polarity is not our actual reality --
106
343077
2430
kutuplaşma bizim asıl gerçekliğimiz değil.
05:45
where do we go from there?
107
345507
1380
Oradan nasıl gideriz?
05:46
What's at the other end of that spectrum?
108
346887
3480
Spektrumun diğer ucunda ne var?
05:50
I don't think it's an unattainable, harmonious utopia,
109
350368
4039
Bunun ulaşılamaz, uyumlu bir ütopya olduğunu düşünmüyorum.
05:54
I think the opposite of polarity is duality.
110
354408
3433
Kutuplaşmanın zıttının ikilik olduğunu düşünüyorum.
05:57
Duality is a state of having two parts,
111
357842
2604
İkilik iki kısıma sahip olma durumudur
06:00
but not in diametrical opposition,
112
360446
3283
ama zıt karşıtlık değil,
06:03
in simultaneous existence.
113
363730
2945
aynı zamanda var olmak.
06:06
Don't think it's possible?
114
366676
1986
Bunun mümkün olacağını düşünmüyor musunuz?
06:08
Here are the people I know:
115
368663
1670
İşte benim bildiğim insanlar:
06:10
I know Catholics who are pro-choice, and feminists who wear hijabs,
116
370334
3163
Baş örtüsü takıp kürtaj yanlısı, feminist olan Katolikler,
06:13
and veterans who are antiwar,
117
373497
1704
savaş karşıtı olan kıdemli askerler
06:15
and NRA members who think I should be able to get married.
118
375202
2784
ve benim evlenebilmem gerektiğini düşünen NRA üyeleri tanıyorum.
06:17
Those are the people I know, those are my friends and family,
119
377987
3035
Onlar tanıdığım insanlar, onlar benim arkadaşlarım ve ailem
06:21
that is the majority of our society, that is you, that is me.
120
381023
2976
Bu bizim topluluğumuzun çoğunluğu, bu sizsiniz, bu benim.
06:24
(Applause)
121
384000
1657
(Alkışlar)
06:32
Duality is the ability to hold both things.
122
392717
5168
İkilik iki şeyi bir arada tutma kabiliyetidir.
06:37
But the question is: Can we own our duality?
123
397886
4121
Ama soru şu ki? Kendi ikiliğimize sahip olabilir miyiz?
06:42
Can we have the courage to hold both things?
124
402008
3722
İki şeyi tutma cesaretine sahip olabilir miyiz?
06:46
I work at a restaurant in town,
125
406230
2192
Kasabada bir restoranda çalışıyorum.
06:48
I became really good friends with the busser.
126
408422
2610
Garsonla çok iyi arkadaş haline geldim.
06:51
I was a server and we had a great relationship,
127
411032
3018
Ben hizmetçiydim ve çok iyi bir ilişkimiz vardı,
06:54
we had a really great time together.
128
414050
1940
beraber çok güzel vakit geçiriyorduk.
06:55
Her Spanish was great
129
415990
3618
İspanyolcası harikaydı
06:59
because she was from Mexico.
130
419609
1841
çünkü o Meksikalı.
07:01
(Laughter)
131
421451
1861
(Kahkahalar)
07:03
That line actually went the other way.
132
423313
2433
Bu hat aslında başka bir yola gitti.
07:05
Her English was limited, but significantly better than my Spanish.
133
425747
3921
İngilizcesi kısıtlıydı ama İspanyolcası benimkinden çok daha iyiydi.
07:11
But we were united by our similarities,
134
431848
3829
Ama biz benzerliklerimizle birleştik,
07:15
not separated by our differences.
135
435678
2900
farklılıklarımızla ayrılmadık.
07:18
And we were close, even though we came from very different worlds.
136
438578
3120
Ve biz farklı dünyalardan gelmemize rağmen yakındık.
07:21
She was from Mexico,
137
441698
1140
O Meksika'dan geliyordu,
07:22
she left her family behind so she could come here
138
442838
3331
Buraya gelebilmek ve eve döndüğünde daha iyi bir hayat sağlayabilmek
07:26
and afford them a better life back home.
139
446169
1980
için ailesini arkada bıraktı.
07:28
She was a devout conservative Catholic,
140
448166
2940
O dindar, muhafazakar bir Katolikti,
07:31
a believer in traditional family values,
141
451106
2720
geleneksel aile değerlerine,
07:33
stereotypical roles of men and women,
142
453826
2106
basmakalıp kadın ve erkek rollerine inanan biriydi.
07:35
and I was, well, me.
143
455933
2794
Ve ben bendim.
07:38
(Laughter)
144
458728
1904
(Kahkahalar)
07:40
But the things that bonded us were when she asked about my girlfriend,
145
460633
3685
Kız arkadaşım hakkında soru sorduğunda ya da ailesinin fotoğraflarını
07:44
or she shared pictures that she had from her family back home.
146
464319
3468
paylaştığında aramızdaki bağ oluştu.
07:47
Those were the things that brought us together.
147
467788
2627
Bunlar bizi bir arada tutan şeylerdi
07:50
So one day, we were in the back,
148
470416
1586
Bir gün, biz arkadaydık,
07:52
scarfing down food as quickly as we could, gathered around a small table,
149
472003
3679
07:55
during a very rare lull,
150
475683
1630
yemeğimizi olabildiğince çabuk yemeye çalışıyorduk, küçük bir masanın
etrafında toplanmıştık,
07:57
and a new guy from the kitchen came over --
151
477313
2010
nadir bir sessizlik sırasında,
mutfaktan kuzeni olan yeni
07:59
who happened to be her cousin --
152
479323
1662
bir adam geldi
08:00
and sat down with all the bravado and machismo
153
480985
2802
ve bütün kabadayılığı ve maçoluğuyla oturdu
08:03
that his 20-year-old body could hold.
154
483788
2161
ki 20 yaşındaki bedeni tutulabildi.
08:05
(Laughter)
155
485950
1821
(Kahkahalar)
08:07
And he said to her, [in Spanish] "Does Ash have a boyfriend?"
156
487772
4972
Ve ona İspanyolca olarak sordu: ''Ash'in erkek arkadaşı var mı?''
08:13
And she said, [in Spanish] "No, she has a girlfriend."
157
493904
3952
Ve o da ''Hayır, kız arkadaşı var.'' dedi.
08:19
And he said, [in Spanish] "A girlfriend?!?"
158
499386
3525
Adam ''Kız arkadaş mı?!?'' dedi.
08:22
And she set down her fork, and locked eyes with him,
159
502912
3112
Çatalını indirdi ve onun gözünün içine baktı
08:26
and said, [in Spanish] "Yes, a girlfriend. That is all."
160
506025
5022
ve '' Evet, kız arkadaş. Hepsi bu.'' dedi.
08:31
And his smug smile quickly dropped to one of maternal respect,
161
511048
4892
Onun şımarık gülümsemesi birden anne saygısına dönüştü,
08:35
grabbed his plate, walked off, went back to work.
162
515941
3202
tabağını kaptı, uzaklaştı, işine döndü.
O benimle hiç göz teması kurmadı.
Aynı şeyi yaparak gitti.
08:39
She never made eye contact with me.
163
519144
1734
08:41
She left, did the same thing --
164
521668
1715
10 saniyelik bir sohbetti, bu kadar kısa bir etkileşimdi.
08:43
it was a 10-second conversation, such a short interaction.
165
523384
3270
Kağıt üzerinde, onunla çok daha fazla ortak yönü vardı:
08:46
And on paper, she had so much more in common with him:
166
526655
2536
08:49
language, culture, history, family, her community was her lifeline here,
167
529191
5098
dili, kültürü, tarihi, ailesi, hayatı burada topluluğuna bağlıydı
ama vicdanı bütün bunları gölgede bırakmıştı.
08:54
but her moral compass trumped all of that.
168
534289
4171
08:58
And a little bit later, they were joking around in the kitchen in Spanish,
169
538461
3662
Kısa bir süre sonra, onlar mutfakta İspanyolca şakalaşıyorlardı ki,
hiçbir şeyin benimle ilgisi yoktu
09:02
that had nothing to do with me,
170
542124
1900
ve işte bu ikiliktir.
09:04
and that is duality.
171
544025
2444
09:06
She didn't have to choose some P.C. stance on gayness over her heritage.
172
546470
4513
Onun mirasında eşcinsellik üzerine bir duruş sergilemeyi seçmesi gerekmiyordu.
09:10
She didn't have to choose her family over our friendship.
173
550983
3150
Onun bizim dostluğumuz üzerine ailesini seçmesi gerekmiyordu.
Bu Hz.İsa ya da Ash değildi.
09:14
It wasn't Jesus or Ash.
174
554134
2274
(Kahkahalar)
09:16
(Laughter)
175
556409
1967
(Alkışlar)
09:20
(Applause)
176
560556
1937
Onun bireysel ahlakı o kadar köklüydü ki
09:27
Her individual morality was so strongly rooted
177
567183
4577
kendisinde iki şeyi bir arada tutacak cesaret vardı.
09:31
that she had the courage to hold both things.
178
571761
3381
Bizim ahlaki bütünlüğümüz sorumluluğumuz
ve biz uygun olmasa bile savunmaya hazırlıklı olmalıyız.
09:35
Our moral integrity is our responsibility
179
575143
3181
İşte bu müttefik olmanın anlamı ve eğer siz müttefik olacaksanız,
09:38
and we must be prepared to defend it even when it's not convenient.
180
578325
4231
aktif olmak zorundasınız.
09:42
That's what it means to be an ally, and if you're going to be an ally,
181
582557
3313
Sorular sorun, uygunsuz bir şey duyduğunuzda harekete geçin,
09:45
you have to be an active ally:
182
585870
2287
09:48
Ask questions, act when you hear something inappropriate,
183
588158
3887
gerçekten faaliyette bulunun.
09:52
actually engage.
184
592046
2028
09:54
I had a family friend who for years used to call my girlfriend my lover.
185
594075
4433
10:00
Really? Lover?
186
600531
2444
Yıllarca kız arkadaşımı aşkım diye çağıran bir aile dostum vardı.
10:02
So overly sexual,
187
602976
2024
Gerçekten mi? Aşkım mı?
10:05
so '70s gay porn.
188
605001
2045
Aşırı cinsel,
10:07
(Laughter)
189
607047
1206
aşırı 70'lerin eşcinsellik pornoları gibi.
10:11
But she was trying, and she asked.
190
611293
2495
(Kahkahalar)
10:13
She could have called her my friend,
191
613789
1783
Ama o denedi ve rica etti,
10:15
or my "friend," or my "special friend" --
192
615573
4134
onu arkadaşım olarak çağırabilirdi,
10:19
(Laughter) --
193
619708
1384
benim ''arkadaşım'' ya da benim ''özel arkadaşım''
10:21
or even worse, just not asked at all.
194
621093
2965
(Kahkahalar)
10:24
Believe me, we would rather have you ask.
195
624059
3630
Ya da daha kötüsü, hiç sormamak.
10:27
I would rather have her say lover, than say nothing at all.
196
627690
5241
İnanın, sormanızı tercih ederiz.
10:32
People often say to me, "Well, Ash, I don't care.
197
632932
3031
Hiçbir şey dememesindense aşkım demesini tercih ederim.
10:35
I don't see race or religion or sexuality.
198
635964
3792
Bazen insanlar bana şöyle diyorlar: ''Ash, umrumda değil.
10:39
It doesn't matter to me. I don't see it."
199
639757
2843
Irk, din ya da cinsiyet görmüyorum.
10:43
But I think the opposite of homophobia and racism and xenophobia is not love,
200
643910
5334
Benim için fark etmez. Ben bunu görmüyorum.''
10:49
it's apathy.
201
649245
1613
Ama ben homofobinin, ırkçılığın, yabancı
10:50
If you don't see my gayness, then you don't see me.
202
650859
4103
düşmanlığının tersinin sevgi olduğunu düşünmüyorum.
Bu ilgisizlik.
10:54
If it doesn't matter to you who I sleep with,
203
654963
2985
Eğer benim eşcinselliğimi görmüyorsanız, o zaman beni de görmeyin.
10:57
then you cannot imagine what it feels like
204
657949
2185
Eğer kimle yattığım sizi ilgilendirmiyorsa,
11:00
when I walk down the street late at night holding her hand,
205
660135
2876
o zaman gece yarısı yolda onun elini tutarak yürüdüğümde,
11:03
and approach a group of people and have to make the decision
206
663011
2818
ne hissettirdiğini hayal edemezsiniz.
11:05
if I should hang on to it or if I should I drop it
207
665829
2345
bir grup insan yaklaşır ve karar vermek zorundayım,
11:08
when all I want to do is squeeze it tighter.
208
668175
2318
buna tutunmalı mıyım ya da bırakmalı mıyım?
11:10
And the small victory I feel
209
670494
2517
O zaman tek istediğim daha sıkı sarmak.
11:13
when I make it by and don't have to let go.
210
673012
2707
Bunu yaptığımda, gitmesine izin vermediğimde,
11:15
And the incredible cowardice and disappointment I feel when I drop it.
211
675720
5118
kazandığımı hissettiğim küçük zafer.
11:20
If you do not see that struggle
212
680839
1948
Ve bıraktığımda hissettiğim inanılmaz korkaklık ve umutsuzluk.
11:22
that is unique to my human experience because I am gay, then you don't see me.
213
682788
6475
Eğer siz bu çabayı görmüyorsanız,
11:29
If you are going to be an ally, I need you to see me.
214
689264
5414
bu eşcinsel olduğum için benim insan deneyimlerime özgüdür, o zaman beni görmeyin
11:34
As individuals, as allies, as humans,
215
694679
2943
Eğer siz müttefik olacaksanız, beni görmenize ihtiyacım var.
11:37
we need to be able to hold both things:
216
697622
3000
Bireysel olarak, müttefik olarak,insan olarak,
11:40
both the good and the bad,
217
700622
2448
iki şeyi bir arada tutmayı öğrenebilmeye ihtiyacımız var.
11:43
the easy and the hard.
218
703070
1830
Hem iyileri hem kötüleri,
11:44
You don't learn how to hold two things just from the fluff,
219
704900
4471
kolayları, zorları.
11:49
you learn it from the grit.
220
709372
2401
İki şeyi nasıl bir arada tutacağınızı sadece tüyden öğrenemezsiniz,
11:51
And what if duality is just the first step?
221
711774
3384
kum taşından öğrenirsiniz.
11:56
What if through compassion and empathy and human interaction
222
716308
4829
Veya ikilik sadece ilk adımsa?
12:01
we are able to learn to hold two things?
223
721138
2394
Ya şefkatle, empatiyle ve insan etkileşimiyle
12:03
And if we can hold two things, we can hold four,
224
723533
2314
iki şeyi bir arada tutmayı öğrenebilirsek?
12:05
and if we can hold four, we can hold eight,
225
725848
2010
Eğer biz iki şeyi bir arada tutabilirsek, dört şeyi de bir arada tutabiliriz.
12:07
and if we can hold eight, we can hold hundreds.
226
727859
2240
Eğer dört şeyi bir arada tutabilirsek, sekiz şeyi de bir arada tutabiliriz.
12:10
We are complex individuals,
227
730100
2462
Ve eğer sekiz şeyi bir arada tutabilirsek, yüzlerce şeyi bir arada tutabiliriz.
12:12
swirls of contradiction.
228
732562
1800
Biz karmaşık bireyleriz,
12:14
You are all holding so many things right now.
229
734362
2605
çelişkinin girdaplarıyız.
12:17
What can you do to hold just a few more?
230
737888
3442
Şu an siz hepiniz pek çok şey tutuyorsunuz.
12:22
So, back to Toledo, Ohio.
231
742100
2137
Biraz daha fazlasını tutabilmek için ne yaparsınız?
12:24
I'm at the front of the line,
232
744237
2180
Toledo, Ohio'ya geri dönelim.
12:26
niece on my shoulders, the frazzled clerk calls me Dad.
233
746417
4102
Sıranın önündeydim,
12:30
Have you ever been mistaken for the wrong gender?
234
750520
3560
yeğenim omuzlarımdaydı, yorgun görevli beni baba olarak çağırmıştı.
12:35
Not even that.
235
755111
2198
Sizi hiç karşı cinsten sandılar mı?
12:37
Have you ever been called something you are not?
236
757310
4449
Bu bile değil.
12:43
Here's what it feels like for me:
237
763509
2530
Hiç olmadığınız biri olarak çağırıldınız mı?
12:46
I am instantly an internal storm of contrasting emotions.
238
766040
4073
İşte benim için ne hissetirdiği:
12:50
I break out into a sweat that is a combination of rage and humiliation,
239
770114
5542
Zıt duyguların ani bir iç fırtınasındayım.
12:55
I feel like the entire store is staring at me,
240
775657
2960
Öfke ve aşağılanmanın birleşimiyle terler içinde kalıyorum.
12:58
and I simultaneously feel invisible.
241
778618
2560
Sanki bütün mağaza bana bakıyormuş gibi hissediyorum,
13:01
I want to explode in a tirade of fury,
242
781179
2943
ve aynı anda görünmez hissediyorum.
13:04
and I want to crawl under a rock.
243
784123
2593
Öfkeyle azarlayarak patlamak istiyorum
13:06
And top all of that off with the frustration that I'm wearing
244
786717
3102
ve bir kayanın altına sürünmek istiyorum.
13:09
an out-of-character tight-fitting purple t-shirt,
245
789820
3598
Bunların en üstünde kızgınlıkla giydiğim
13:13
so this whole store can see my boobs,
246
793418
2038
karakterime aykırı, dar sıkı mor tişörtümü çıkartmak istiyorum,
13:15
to make sure this exact same thing doesn't happen.
247
795456
3001
böylece bütün mağaza göğüslerimi görebilsin,
13:18
(Laughter)
248
798458
2182
bir daha tam olarak aynı şeyin olmayacağından emin olsun.
13:20
But, despite my best efforts to be seen as the gender I am,
249
800640
4322
(Kahkahalar)
Ama benim bütün olduğum cinsiyette görünme çabalarıma rağmen,
13:24
it still happens.
250
804962
1841
13:26
And I hope with every ounce of my body that no one heard --
251
806804
4692
hala oluyor.
13:31
not my sister, not my girlfriend, and certainly not my niece.
252
811497
4553
Ve ben bedenimin bütün parçalarıyla umuyorum ki hiç kimse
13:36
I am accustomed to this familiar hurt,
253
816050
2441
kız kardeşim, kız arkadaşım ve kesinlikle yeğenim duymasın.
13:38
but I will do whatever I need to do to protect the people I love from it.
254
818491
4075
Ben bu tanıdık acıya alıştım.
13:43
But then I take my niece off my shoulders,
255
823906
2534
Ama ben sevdiğim insanları bundan korumak için ne gerekiyorsa yapacağım.
13:46
and she runs to Elsa and Anna --
256
826441
2174
Daha sonra, yeğenimi omuzlarımdan indirdim.
13:48
the thing she's been waiting so long for --
257
828616
2566
Çok uzun süredir beklediği şeye,
13:51
and all that stuff goes away.
258
831183
2087
Elsa ve Anna'ya koştu.
13:53
All that matters is the smile on her face.
259
833270
3710
Ve bütün bu şeyler çekip gitti.
13:56
And as the 30 seconds we waited two and a half hours for comes to a close
260
836980
5657
Beni bütün ilgilendiren yüzündeki gülümsemeydi.
14:02
we gather up our things, and I lock eyes with the clerk again;
261
842638
5203
30 saniyeliğine yakına gelebilmek için iki buçuk saat bekledik.
14:07
and she gives me an apologetic smile and mouths,
262
847842
3136
eşyalarımızı topladık ve ben görevliyle tekrar göz göze geldim.
14:10
"I am so sorry!"
263
850979
2296
Bana mahcup bir şekilde gülümsedi.
14:13
(Laughter)
264
853276
2109
''Çok özür dilerim!''
14:15
And her humanity, her willingness to admit her mistake disarms me immediately,
265
855386
5856
(Kahkahalar)
14:21
then I give her a: "It's okay, it happens. But thanks."
266
861243
5172
Onun insanlığı ve hatasını kabul etme isteği beni hemen yatıştırdı
14:26
And I realize in that moment
267
866416
2990
ve ben de ona ''Sorun değil, oluyor. Ama teşekkürler.'' dedim.
14:29
that I don't have to be
268
869407
2037
Ve o anda şunu farkettim:
14:31
either an aunt or an advocate, I can be both.
269
871445
4198
Teyze ya da savunucu olmak zorunda değilim,
14:36
I can live in duality, and I can hold two things.
270
876903
5348
ikisi birden olabilirim.
14:42
And if I can hold two things in that environment,
271
882252
2937
İkilik içinde yaşayabilirim, iki şeyi bir arada tutabilirim.
14:45
I can hold so many more things.
272
885190
2352
Ve eğer bu çevrede iki şeyi bir arada tutabilirsem,
14:47
As my girlfriend and my niece hold hands and skip out the front of the door,
273
887543
3752
çok daha fazla şeyi bir arada tutabilirim.
14:51
I turn to my sister and say, "Was it worth it?"
274
891296
2743
Kız arkadaşım ve yeğenim elele tutuştu ve kapıdan hızlıca geçtiler,
14:54
And she said, "Are you kidding me?
275
894040
1774
Kız kardeşime döndüm ve ''Değer miydi?'' dedim.
14:55
Did you see the look on her face? This was the greatest day of her life!"
276
895815
3887
''Benimle dalga mı geçiyorsun? Yüzünü görmedin mi?
14:59
(Laughter)
277
899703
1097
Bu onun hayatındaki en büyük andı.'' dedi.
15:00
"It was worth the two and a half hours in the heat,
278
900801
2957
(Kahkahalar)
15:03
it was worth the overpriced coloring book that we already had a copy of."
279
903759
4387
''Sıcakta iki buçuk saat beklemeye,
15:08
(Laughter)
280
908147
1707
zaten bizde olan pahalı boyama kitabına değerdi.''
15:09
"It was even worth you getting called Dad."
281
909855
3654
(Kahkahalar)
15:13
(Laughter)
282
913510
1105
''Hatta senin baba olarak çağırılmana bile değerdi.''
15:17
And for the first time ever in my life, it actually was.
283
917205
5714
(Kahkahalar)
Ve hayatımda ilk defa, gerçekten de değerdi.
15:22
Thank you, Boulder. Have a good night.
284
922920
2178
Teşekkürler, Boulder. İyi geceler.
15:25
(Applause)
285
925099
1520
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7