Kevin Kelly tells technology's epic story

Kevin Kelly teknolojinin destansı hikayesini anlatıyor.

92,487 views ・ 2010-02-22

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: yasin alp aluç Gözden geçirme: Sancak Gülgen
Teknolojinin yaşamımız için
00:16
I want to talk about my investigations
0
16273
2538
00:18
into what technology means in our lives --
1
18835
4544
ne anlam ifade ettiğiyle ilgili araştırmalarımdan bahsetmek istiyorum,
00:23
not just our immediate life, but in the cosmic sense,
2
23403
3208
sadece günlük yaşamımız için değil, evrensel olarak,
00:26
in the kind of long history of the world
3
26635
3142
dünyanın uzun tarihi
00:29
and our place in the world.
4
29801
2579
ve bizim dünyadaki yerimiz,
00:32
What is this stuff?
5
32404
1874
tüm bunlar nedir?
00:34
What is the significance?
6
34302
1460
Tüm bunların önemi nedir?
00:35
And so, I want to kind of go through my little story
7
35786
3908
Ve bunların sonunda ne keşfettiğimin
kısa hikayesinden bahsetmek istiyorum.
00:39
of what I found out.
8
39718
1246
00:40
One of the first things I started to investigate
9
40988
2287
Araştırmaya başladığım ilk şeylerden biri
teknolojinin adının tarihiydi.
00:43
was the history of the name of technology.
10
43299
2811
00:46
In the United States, there is a State of the Union address
11
46134
2954
ABD'de 1790'dan beri her sene başkan
parlamentoya hitaben bir konuşma yapar.
00:49
given by every president since 1790.
12
49112
2895
Bu konuşmaların hepsi bir nevi,
00:52
And each one of those is kind of summing up the most important things
13
52031
5038
ABD için o dönemde en önemli olan
konuların bir araya getirilmesi gibidir.
00:57
for the United States at that time.
14
57093
1706
00:58
If you search for the word "technology," it was not used until 1952.
15
58823
5286
"Teknoloji" kelimesi bu konuşmalarda
1952 yılından önce kullanılmamıştır.
01:04
So, technology was sort of absent from everybody's thinking until 1952,
16
64133
4098
Yani, teknoloji bir bakıma 1952'ye kadar
kimsenin aklında yoktu, benim doğduğum yıla kadar.
01:08
which happened to be the year of my birth.
17
68255
2051
Tabi ki teknoloji bundan önce de mevcuttu
01:10
And obviously, technology had existed before then,
18
70330
2993
ama biz onun farkında değildik.
01:13
but we weren't aware of it.
19
73347
1405
01:14
And so it was sort of an awakening of this force in our life.
20
74776
4598
Ve bu bizim için hayatımızdaki
bu gücün bir çeşit uyanışı.
01:19
I actually did research to find out the first use of the word "technology."
21
79398
4213
Gerçekten teknoloji kelimesinin
ilk olarak ne zaman kullanıldığını
01:23
It was in 1829,
22
83635
1976
araştırdım ve bu 1829'da kullanılmış.
01:25
and it was invented by a guy who was starting a curriculum --
23
85635
2976
Bir eğitim programı çerçevesinde her tür sanatı,
01:28
a course, bringing together all the kinds of arts and crafts, and industry --
24
88635
4626
zanaati ve endüstriyi bir araya getirip
bir kursa dönüştürmek isteyen biri tarafından icat edildi.
01:33
and he called it "Technology."
25
93285
1961
O buna "teknoloji" adını verdi.
01:35
And that's the very first use of the word.
26
95270
2483
Kelimenin ilk kez kullanılışı böyle oldu.
01:37
So what is this stuff
27
97777
2166
Peki bu hepimizi kullanan
01:39
that we're all consumed by and bothered by?
28
99967
3800
ve ilgilendiren tüm
bu olay nedir?
01:45
Alan Kay calls it, "Technology is anything that was invented
29
105278
2922
Alan Kay diyor ki, "Teknoloji siz doğduktan
sonra icat edilen herhangi bir şeydir".
01:48
after you were born."
30
108224
1229
01:49
(Laughter)
31
109477
1008
(Gülüşmeler)
01:50
Which is sort of the idea we normally have about what technology is:
32
110509
4435
Bu bir nevi bizim teknolojiyi düşündüğümüz şekli.
01:54
it's all that new stuff.
33
114968
1643
Tüm bu yeni şeyler.
01:56
It's not roads, or penicillin,
34
116635
2203
Yollar veya penisilin değil,
01:58
or factory tires; it's the new stuff.
35
118862
3763
ya da jantlar. Tüm yeni şeyler.
02:02
My friend Danny Hillis says kind of a similar one,
36
122649
2523
Arkadaşım Danny Hİllis'de benzer bir şey diyor,
diyor ki, "Teknoloji henüz olmayan her şeydir."
02:05
he says, "Technology is anything that doesn't work yet."
37
125196
2679
02:07
(Laughter)
38
127899
1015
(Gülüşmeler)
02:08
Which is, again, a sense that it's all new.
39
128938
2040
Bu da, tekrardan, yeni şeyler anlamına geliyor.
Ama sadece yeni şeyler olmadığını biliyoruz.
02:11
But we know that it's just not new.
40
131002
1708
02:12
It actually goes way back,
41
132734
1286
Aslında eskilere dayanıyor. Ve bana sorarsanız
02:14
and what I want to suggest is, it goes a long way back.
42
134044
4101
çok çok eskilere dayanıyor.
02:18
So, another way to think about technology, what it means,
43
138169
2768
Teknolojinin ne demek olduğunu düşünmenin bir başka
02:20
is to imagine a world without technology.
44
140961
2024
yolu, onsuz dünyanın nasıl olacağını düşünmek.
Eğer dünyadaki en ufak teknolojiyi bile
02:23
If we were to eliminate every single bit of technology in the world today --
45
143009
3661
ortadan kaldırırsak,
02:26
and I mean everything, from blades to scrapers to cloth --
46
146694
4917
bıçaklardan greyderlere elbiselere kadar,
02:31
we, as a species, would not live very long.
47
151635
2735
biz canlılar çok uzun zaman hayatta kalamazdık.
02:34
We would die by the billions, and very quickly:
48
154394
2977
Milyarlarca insan anında ölürdü.
02:37
the wolves would get us, we would be defenseless,
49
157395
3305
Kurtlar bizi kapardı. Savunmasız kalırdık.
02:40
we would be unable to grow enough food or find enough food.
50
160724
3193
Yeterli besini bulamayabilir veya yetiştiremeyebilirdik.
02:43
Even the hunter-gatherers used some elementary tools.
51
163941
3436
Avcı-toplayıcılar bile en basit malzemeleri kullandılar.
02:47
So, they had minimal technology,
52
167401
2332
Böylece en küçük teknolojiyi elde ettiler,
02:49
but they had some technology.
53
169757
1682
ama yine de teknoloji elde ettiler.
02:51
And if we study those hunter-gatherer tribes
54
171463
3133
Eğer o avcı-toplayıcıların kabilelerini ve
02:54
and the Neanderthal, which are very similar to early man,
55
174620
3652
ilk insana çok benzeyen mağara adamlarını incelersek,
02:58
we find out a very curious thing about this world without technology,
56
178296
3287
Bu teknolojisiz dünya hakkında çok ilginç bir şey bulduk,
03:01
and this is a kind of a curve of their average age.
57
181607
2829
ve bu bir nevi onların ortalama yaşının eğrisi.
03:04
There are no Neanderthal fossils that are older than 40 years old
58
184460
4455
Bulabildiklerimiz arasında 40 yaşını geçmiş olan bir
mağara adamı fosili yok.
03:08
that we've ever found,
59
188939
1611
Bu avcı-toplayıcı kabilelerinde
03:10
and the average age of most of these hunter-gatherer tribes is 20 to 30.
60
190574
4230
ortalama yaş 20 ila 30 arasında.
03:14
There are very few young infants, because they die -- high mortality rate --
61
194828
4901
Çok fazla sayıda bebek var, çünkü ölüm oranı
çok yüksek, ayrıca çok az yaşlı insan var.
03:19
and there's very few old people.
62
199753
1548
Nüfus profili sanki bir San Francisco mahallesindeki gibi.
03:21
So the profile is sort of for your average San Francisco neighborhood:
63
201325
3580
03:24
a lot of young people.
64
204929
1405
Çok fazla genç insan.
03:26
And if you go there, you say, "Hey, everybody's really healthy."
65
206358
3064
Eğer oraya giderseniz, "Hey, herkes gerçekten sağlıklı." diyorsunuz.
Çünkü hepsi çok genç.
03:29
Well, that's because they're all young.
66
209446
1904
Aynı şey avcı-toplayıcı kabileleri ve ilk insanlar
03:31
Same thing with the hunter-gatherer tribes and early man:
67
211374
2731
için de geçerli, 30 yaşından fazla yaşamadılar.
03:34
you didn't live beyond the age of 30.
68
214129
1795
03:35
So it was a world without grandparents.
69
215948
1977
Büyük anne, babaların olmadığı bir dünyaydı.
03:37
And grandparents are very important,
70
217949
2033
Büyük anne, babalar çok önemli,
çünkü onlar kültürel gelişimin ve bilginin geçişini sağlıyorlar.
03:40
because they are the transmitter of cultural evolution and information.
71
220006
3639
03:43
Imagine a world where basically everybody was 20 to 30 years old.
72
223669
3136
Herkesin 20 ila 30 yaşında olduğu bir dünya düşünün,
03:46
How much learning can you do?
73
226829
1644
ne kadar şey öğrenebilirdiniz?
03:48
You can't do very much learning in your own life,
74
228497
2335
Kendi hayatınızda çok fazla şey öğrenemezsiniz,
03:50
it's so short,
75
230856
1298
hayat çok kısa.
03:52
and there's nobody to pass on what you do learn.
76
232178
2354
Ve öğrendiklerinizi aktarabileceğiniz kimse yok.
03:54
So that's one aspect.
77
234556
2947
Bu bir bakış açısı.
03:57
It was a very short life.
78
237527
1316
Çok kısa bir yaşamdı. Ama aynı zamanda
03:58
But at the same time, anthropologists know
79
238867
2792
antropologlar, teknolojisiz zamandaki
04:01
that most hunter-gatherer tribes of the world,
80
241683
2580
çoğu avcı-toplayıcı kabilelerin
04:04
with that very little technology,
81
244287
1662
aslında gerekli olan yiyeceği toplamak için
04:05
actually did not spend a very long time gathering the food they needed:
82
245973
3486
çok zaman harcamadığını söylüyorlar.
04:09
three to six hours a day.
83
249483
1583
Günde 3 ila 6 saat.
04:11
Some anthropologists call that the original affluent society,
84
251090
4021
Bazı antropolglar bunu orijinal varlıklı toplum olarak adlandırıyor.
Çünkü aslında kısa çalışma saatleri vardı.
04:15
because they had bankers' hours, basically.
85
255135
2366
04:17
So it was possible to get enough food.
86
257525
2634
Bu yüzden, yeterli yiyeceği toplamaları imkansızdı.
04:20
But when the scarcity came,
87
260183
2501
Ama kıtlık ortaya çıktığında, fazla sıcak
04:22
when the highs and lows and the droughts came,
88
262708
2283
ve soğuklar ve kuraklık çıktığında,
insanlar açlıktan ölmeye başladı.
04:25
then people went into starvation.
89
265015
2533
04:27
And that's why they didn't live very long.
90
267572
2048
Bu yüzden, çok uzun yaşamadılar.
04:29
So what technology brought,
91
269644
2415
Yani, teknolojinin getirdiği,
buradaki taştan malzemeler gibi basit malzemeler ile,
04:32
through the very simple tools like these stone tools here --
92
272083
3449
04:36
even something as small as this --
93
276683
1813
bu kadar küçüklerle bile,
04:38
the early bands of humans were actually able to eliminate to extinction
94
278520
5405
10,000 yıl önce
Kuzey Amerika'ya ilk gelen insanlar
04:43
about 250 megafauna animals in North America
95
283949
5092
250 büyük hayvanı bu aletlerle
ortadan kaldırmayı başardılar.
04:49
when they first arrived 10,000 years ago.
96
289065
2189
04:51
So, long before the industrial age,
97
291278
2641
Yani, endüstriyel çağdan çok uzun
04:53
we've been affecting the planet on a global scale
98
293943
2668
zaman önce bile gezegenimizi global ölçekte etkiliyorduk,
04:56
with just a small amount of technology.
99
296635
2131
küçük bir teknoloji sayesinde.
04:58
The other thing that the early man invented was fire.
100
298790
3296
İlk insanların icat ettiği bir başka şey de ateş.
Ateş temizleyerek yer açmaya yarıyordu,
05:02
And fire was used to clear out, and again,
101
302110
2125
tekrardan çimlerin ekolojisi ve tüm kıtalar etkilendi,
05:04
affected the ecology of grass and whole continents,
102
304259
3648
05:07
and was used in cooking.
103
307931
2398
ayrıca ateş, yemek pişirmekte kullanıldı.
05:10
It enabled us to actually eat all kinds of things.
104
310353
2455
Her tür şeyi yiyebilmemizi sağladı.
05:12
It was, in a certain sense, in a McLuhan sense,
105
312832
2254
Bir başka açıdan, bir çeşit
harici mide olarak nitelendirilebilir.
05:15
an external stomach,
106
315110
2108
05:17
in the sense that it was cooking food that we could not eat otherwise.
107
317242
3495
Ateşte pişirmeseydik o yiyecekleri yiyemezdik.
05:20
And if we didn't have fire, we actually could not live.
108
320761
2744
Ayrıca ateşimiz olmasaydı, gerçekten yaşayamazdık.
05:23
Our bodies have adapted to these new diets.
109
323529
3142
Vücudumuz bu yeni yeme alışkanlıklarına uyum sağladı.
05:26
Our bodies have changed in the last 10,000 years.
110
326695
2795
Vücutlarımız son 10,000 yılda değişti.
05:29
So, with that little bit of technology,
111
329514
3056
Yani, ufacık bir teknoloji ile,
05:32
humans went from a small band of 10,000 or so --
112
332594
2276
insanlar, 10,000'ler civarındaki küçük bir gruptan,
05:34
the same number as Neanderthals everywhere --
113
334894
2149
toplam mağara adamlarının sayısına denk,
bir anda arttık, dilin icadı ile,
05:37
and we suddenly exploded.
114
337067
1238
05:38
With the invention of language around 50,000 years ago,
115
338329
2601
yaklaşık 50,000 yıl önce
05:40
the number of humans exploded,
116
340954
1493
insanların sayısı büyük bir artış gösterdi,
05:42
and very quickly became the dominant species on the planet.
117
342471
3124
ve hemen gezegendeki hakim tür olduk.
05:45
And they migrated into the rest of the world
118
345619
2442
Küçük bir teknoloji sayesinde, birkaç 10,000 yıl içinde
05:48
at two kilometers per year
119
348085
1440
05:49
until, within several tens of thousands of years,
120
349549
2977
gezegendeki tüm su havzalarını ele geçirene ve
05:52
we occupied every single watershed on the planet
121
352550
2275
hakim tür olana kadar,
05:54
and became the most dominant species,
122
354849
1818
dünyanın geri kalanına ortalama her yıl
05:56
with a very small amount of technology.
123
356691
2363
iki kilometre mesafesinde göç ettik.
O zaman bile, tarımın doğuşu ile birlikte,
05:59
And even at that time, with the introduction of agriculture,
124
359078
3080
8,000 - 10,000 yıl önce
06:02
8,000, 10,000 years ago,
125
362182
1710
06:03
we started to see climate change.
126
363916
1695
iklim değişikliğini gözlemlemeye başladık.
06:05
So climate change is not a new thing; what's new is just the degree of it.
127
365635
3584
Yani, iklim değişikliği yeni bir şey değil.
Yeni olan onun büyüklüğü. Tarım döneminde
06:09
Even during the agricultural age, there was climate change.
128
369243
3075
bile iklim değişikliği vardı.
06:12
So already, small amounts of technology were transforming the world.
129
372342
3736
Bu da gösteriyor ki, küçük miktarda
teknoloji bile dünyayı değiştiriyor.
06:16
And what this means, and where I'm going,
130
376102
2661
Tüm bunlar ne demek, varmak istediğim nedir;
06:18
is that technology has become the most powerful force in the world.
131
378787
3824
teknoloji dünyadaki en güçlü etken durumuna geldi.
06:22
All the things we see today that are changing our lives,
132
382635
2927
Bugün gördüğümüz her şeyde, hayatımızı
değiştiren her şeyde, her zaman geçmişte
06:25
we can always trace back
133
385586
1187
06:26
to the introduction of some new technology.
134
386797
2065
tanıtılmış yeni bir teknolojinin izini bulabiliriz.
06:28
So it's a force,
135
388886
1305
Bu bir etken, gezegenimizde serbest bırakılmış
06:30
that is the most powerful force that has been unleashed on this planet,
136
390215
4071
en güçlü etken.
06:34
and in such a degree,
137
394310
1809
Ve böyle bir büyüklükte de, sanıyorum ki,
06:36
that I think it's become who we are.
138
396143
6221
bizim kim olduğumuzu söyleyen güç haline geldi.
06:42
In fact, our humanity and everything that we think about ourselves,
139
402388
3255
Aslında, insanlığımız ve hakkımızda düşündüğümüz her şeyi
06:45
is something we've invented.
140
405667
1468
biz kendimiz yarattık.
06:47
So we've invented ourselves.
141
407159
1407
Yani, biz kendimizi yarattık. Evcilleştirdiğimiz
06:48
Of all the animals that we've domesticated,
142
408590
2118
tüm hayvanlar arasında en önemlisi kendimiziz.
06:50
the most important animal has been us.
143
410732
2115
Tamam mı?
06:54
So humanity is our greatest invention,
144
414093
3518
İnsanlık en büyük icadımız.
06:57
but of course, we're not done yet.
145
417635
1976
Ama tabii ki henüz işimiz bitmedi.
06:59
We're still inventing,
146
419635
1162
Hala icat ediyoruz ve bu da teknolojinin bize sağladığı durum.
07:00
and this is what technology is allowing us to do;
147
420821
2338
Kendimizi sürekli yeniden icat etmemizi sağlıyor.
07:03
it's continually to reinvent ourselves.
148
423183
2036
07:05
It's a very, very strong force.
149
425243
2423
Çok çok güçlü bir etken.
07:07
I call this entire thing -- us humans as our technology,
150
427690
3135
Tüm bunlara verdiğim ad, teknolojimizin yarattığı bize,
07:10
everything that we've made, gadgets in our lives --
151
430849
2762
yaptığımız her şeye, hayatımızdaki aletlere,
07:13
we call that the technium.
152
433635
1263
buna Technium diyoruz. Bu bizim dünyamız.
07:14
That's this world.
153
434922
1160
Benim teknoloji için çalışma tanımım,
07:16
My working definition of technology is:
154
436106
1905
insan beyninin yaptığı her türlü faydalı şey.
07:18
anything useful that a human mind makes.
155
438035
2373
07:20
It's not just hammers and gadgets, like laptops.
156
440432
2658
Sadece çekiçler ve laptop gibi aletler değil.
Ama aynı zamanda kanunlar. Tabii ki bizim için
07:23
But it's also law.
157
443114
1421
07:24
And, of course, cities are ways to make things more useful to us.
158
444559
5143
her şeyi daha kullanışlı kılan şehirler.
07:29
While this is something that comes from our mind,
159
449726
2465
Bu bizim aklımızdan gelen bir şey iken,
aynı zamanda kainatın derinlerinde de
07:32
it also has its roots deeply into the cosmos.
160
452215
4293
kökleri olan bir şey.
07:36
It goes back.
161
456532
1163
Çok eskilere gidiyor. Teknolojinin kökleri
07:37
The origins and roots of technology go back to the Big Bang,
162
457719
2863
Büyük Patlamaya kadar gidiyor,
07:40
in this way, in that they are part of this self-organizing thread
163
460606
4488
bu açıdan da, teknoloji, Büyük Patlamaya
neden olan, galaksiler ve yıldızlar
arasında dolaşan ve dünyayı
07:45
that starts at the Big Bang and goes through galaxies and stars,
164
465118
4555
oluşturan küçük parçacıkların
07:49
into life, into us.
165
469697
1558
bir parçası sayılabilir.
07:51
And the three major phases of the early universe
166
471279
2628
Evrenin ilk dönemlerinin üç ana safhası var.
07:53
was energy, when the dominant force was energy;
167
473931
2222
Hakim güç en başta enerji idi.
Daha sonra, hakim güç, soğudukça, madde oldu.
07:56
then the dominant force, as it cooled, became matter;
168
476177
3040
Sonra da hayatın yaratılması ile, 4 milyar yıl önce,
07:59
and then, with the invention of life four billion years ago,
169
479241
3370
08:02
the dominant force in our neighborhood became information.
170
482635
2786
çevremizdeki hakim güç bilgi oldu.
Bu hayatın ne olduğudur. Yeni düzeni oluşturan
08:05
That's what life is:
171
485445
1184
08:06
an information process that was restructuring
172
486653
2160
ve yeniden düzenleyen bilgi sürecidir.
08:08
and making new order.
173
488837
1222
Einstein bu enerji maddelerinin denk
08:10
So, energy and matter, Einstein showed were equivalent,
174
490083
3617
olduğunu gösterdi ve şimdi yeni kuantum hesaplama
08:13
and now new sciences of quantum computing show that entropy and information
175
493724
5620
bilimi tüm enerji, bilgi,
madde ve atık ısının birbiriyle ilgili
08:19
and matter and energy
176
499368
1450
08:20
are all interrelated.
177
500842
1164
olduğunu gösterdi, yani bu uzun bir süreç.
08:22
So it's one long continuum.
178
502030
1537
08:24
You put energy into the right kind of system,
179
504464
3195
Enerjiyi doğru bir sisteme yerleştiriyorsunuz
08:27
and out comes wasted heat, entropy,
180
507683
3074
ve dışarı sırasıyla atık ısı
08:30
and extropy, which is order.
181
510781
2830
ve ekzotropi çıkıyor.
08:33
It's the increased order.
182
513635
1330
Sırası böyle. Peki bu düzen
08:34
Where does this order come from?
183
514989
1553
nereden geliyor? Kökleri çok eskiye gidiyor.
08:36
Its roots go way back.
184
516566
1271
08:37
We actually don't know.
185
517861
1333
Aslında bilmiyoruz.
08:39
But we do know
186
519218
1212
Ama bildiğimiz şey, kendi başına organize olma
08:40
that the self-organization trend throughout the universe is long,
187
520454
4295
eğiliminin kainatta uzun zamandır olduğu,
08:44
and it began with things like galaxies;
188
524773
2223
hemen hemen galaksilerle aynı zamanda başladı.
Düzenlerini milyarlarca yıl sürdürdüler.
08:47
they maintained their order for billions of years.
189
527020
2494
08:49
Stars are basically nuclear fission machines
190
529538
3850
Yıldızlar aslında kendilerini milyarlarca yıl sürdüren
08:53
that self-organize and self-sustain themselves for billions of years:
191
533412
3299
ve organize eden nükleer fizyon makineleridir.
08:56
order against the extropy of the world.
192
536735
2131
Bu düzen dünyanın ekzotropisine karşı.
08:58
And flowers and plants are the same thing, extended,
193
538890
4910
Çiçekler ve bitkilerde aynı şekilde, yayıldılar.
09:03
and technology is basically an extension of life.
194
543824
4747
Teknolojide aslında hayatın bir uzantısıdır.
Tüm bu şeylerde fark ettiğimiz bu trend
09:09
One trend that we notice in all those things
195
549483
2978
09:12
is that the amount of energy per gram per second
196
552485
2572
bir gramda bir saniyede uçuşan enerjinin miktarı
ve bu enerji artıyor,
09:15
that flows through this
197
555081
1283
09:16
is actually increasing.
198
556388
1291
09:17
The amount of energy is increasing through this little sequence.
199
557703
4579
enerji miktarı bu küçük düzende artmaya devam ediyor.
09:22
And the amount of energy per gram per second that flows through life
200
562306
3977
Hayat içinde akıp giden, saniye ve gram başına düşen enerji miktarı
09:26
is actually greater than a star --
201
566307
1977
yıldızdan daha büyüktür,
09:28
because of the star's long lifespan,
202
568308
3303
yıldızların uzun yaşam süresi yüzünden,
09:31
the energy density in life is actually higher than a star.
203
571635
3189
hayattaki enerji yoğunluğu yıldızdan daha fazladır.
09:34
And the energy density that we see in the greatest amount
204
574848
2859
Ve kainatta herhangi bir yerde görebileceğimiz
09:37
anywhere in the universe
205
577731
1206
en büyük enerji yoğunluğu PC çipindekidir.
09:38
is actually in a PC chip.
206
578961
1333
09:40
There is more energy flowing through, per gram per second,
207
580318
3150
Tecrübe ettiğimiz herhangi bir şeydekinden
09:43
than anything that we have any other experience with.
208
583492
3118
gram başına bir saniyede daha fazla enerji akışı olur.
09:46
And so, what I would suggest
209
586634
1629
Teknoloji nereye gidiyor diye sorarsanız,
09:48
is that if you want to see where technology is going,
210
588287
2941
sizlere söyleyebileceğim, bu yörüngede devam edeceğimiz,
09:51
we continue that trajectory,
211
591252
1632
09:52
and we say, "Well, it's going to become more energy-dense,
212
592908
2853
nerede daha fazla enerji yoğunluğu sağlayabilirsek
09:55
that's where it's going."
213
595785
1217
o yöne doğru gidiyoruz. Şimdi, yaptığım şey,
09:57
And so what I've done is, I've taken the same kinds of things
214
597026
2968
aynı türde şeyleri aldım ve
evrimsel yaşamın farklı bakış açıları
10:00
and looked at other aspects of evolutionary life and say,
215
600018
3266
ile inceledim ve hayatın evrimindeki
10:03
"What are the general trends in evolutionary life?"
216
603308
2606
genel trendlerin neler olduğunu buldum.
10:05
And there are things moving towards greater complexity,
217
605938
2722
Hayatta daha büyük bir karışıklığa,
çeşitliliğe, uzamanlaşmaya, duyarlılığa,
10:08
moving towards greater diversity, moving towards greater specialization,
218
608684
3927
aynı anda birçok yerde var olmaya
10:12
sentience, ubiquity, and most important, evolvability.
219
612635
4242
ve en önemlisi evrim geçirmeye doğru bir gidiş var.
10:16
Those very same things are also present in technology.
220
616901
3523
Bu aynı şeyler teknolojide de mevcut.
10:20
That's where technology is going.
221
620448
1849
Teknolojinin gittiği yer de burası.
10:22
In fact, technology is accelerating all the aspects of life.
222
622321
4443
Aslında, teknoloji hayatın tüm
bakış açılarına hız kazandırıyor.
10:27
And we can see that happening;
223
627635
1498
Bunun olduğunu görebiliriz. Yaptığımız şeylerdeki
10:29
just as there's diversity in life, there's more diversity in things we make.
224
629157
4151
çeşitlilik, hayattakinden daha fazla.
10:33
Things in life start off being general cells,
225
633332
2150
Hayattaki şeyler genel bir hücre olarak
10:35
and they become specialized:
226
635506
1381
yola koyulurlar, daha sonra özelleşirler.
10:36
you have tissue cells, muscle, brain cells.
227
636911
2137
Doku hücreleriniz, kaslarınız, beyin hücreleriniz var.
10:39
The same thing happens with, say, a hammer,
228
639072
2030
Bu, çekiç için de denebilir, başlangıçta
10:41
which is general at first and becomes more specific.
229
641126
2485
geneldir, zaman geçtikçe daha
10:43
So I would like to say that while there are six kingdoms of life,
230
643635
3096
belirgin bir işte kullanılır. Yani şöyle diyebilirim,
10:46
we can think of technology basically as a seventh kingdom of life.
231
646755
3581
Hayatın altı krallığı varken, teknolojiyi
yedinci krallık olarak düşünebiliriz.
10:50
It's a branching off from the human form.
232
650360
2331
İnsan formundan farklı kollara ayrılıyor.
10:52
But technology has its own agenda, like anything, like life itself.
233
652715
3896
Ama teknolojinin kendi gündemi var,
diğer her şey gibi, hayat gibi.
10:56
For instance, right now, three-quarters of the energy that we use
234
656635
3142
Mesela şimdi, kullandığımız enerjinin dörtte üçünü
10:59
is actually used to feed the technium itself.
235
659801
2132
technium'un kendisini beslemek için kullanıyoruz.
11:01
In transportation, it's not to move us;
236
661957
1892
Ulaşım, kendimizi taşımak için değil,
11:03
it's to move the stuff we make or buy.
237
663873
1869
yaptıklarımız veya aldıklarımızı taşımak için.
11:05
I use the word "want." Technology wants.
238
665766
1977
"İstemek" kelimesini kullandım. Teknoloji istiyor.
11:07
This is a robot that wants to plug itself in to get more power.
239
667767
3002
Bu, daha çok güç almak için kendini prize takmak isteyen bir robot.
11:10
Your cat wants more food.
240
670793
2579
Arabanız daha çok besin istiyor.
Bir bakteri, hiç bilinci olmamasına rağmen
11:13
A bacterium, which has no consciousness at all,
241
673396
2563
11:15
wants to move towards light.
242
675983
1628
ışığa doğru ilerlemek istiyor.
11:17
It has an urge, and technology has an urge.
243
677635
2688
Bu bir dürtü. Ve teknolojinin de dürtüsü var.
11:20
At the same time, it wants to give us things,
244
680347
2144
Aynı zamanda, bize bir şeyler vermek istiyor.
11:22
and what it gives us is basically progress.
245
682515
2554
Bize verdiği şey de gelişimin ta kendisi.
11:25
You can take all kinds of curves, and they're all pointing up.
246
685093
3072
Tüm bu grafiklere bakın, hepsi yukarıya doğru gidiyor.
Aslında gelişme konusunda bir tartışma yok,
11:28
There's really no dispute about progress,
247
688189
2422
11:30
if we discount the cost of that.
248
690635
2976
eğer onun maliyetini göz ardı edersek.
11:33
And that's the thing that bothers most people,
249
693635
2191
Ve bu insanları en rahatsız eden şey,
11:35
is that progress is really real, but we wonder and question:
250
695850
3864
gelişimin gerçekten gerçek olması,
ama merak edip soruyoruz acaba bunun çevreye maliyeti nedir.
11:39
What are the environmental costs of it?
251
699738
1873
11:41
I did a survey of the number of species of artifacts in my house,
252
701635
3827
Evimde çeşitli sayıda sanat eserini bir araya getirdim.
11:45
and there's 6,000.
253
705486
1158
6,000 tane var. Diğer insanlar 10,000 tane ortaya koydular.
11:46
Other people have come up with 10,000.
254
706668
2069
11:48
When King Henry of England died,
255
708761
2440
İngiltere'nin Kralı Henry öldüğünde,
11:51
he had 18,000 things in his house,
256
711225
2054
evinde 18.000 tane vardı.
11:53
but that was the entire wealth of England, so ...
257
713303
3477
Ama bu İngiltere'nin tüm varlığı idi.
11:56
(Laughter)
258
716804
1210
Ve de bu İngiltere'nin tüm varlığı ile,
11:58
And with that entire wealth of England,
259
718038
2506
12:00
King Henry could not buy any antibiotics,
260
720568
2926
Kral Henry antibiyotik bile alamadı.
12:03
he could not buy refrigeration,
261
723518
1550
Soğutucu alamadı. Binlerce millik bir yolculuğa çıkamadı.
12:05
he could not buy a trip of a thousand miles,
262
725092
2133
Oysaki Hindistan'daki bu çekçek sürücüsü
12:07
whereas this rickshaw wallah in India could save up and buy antibiotics
263
727249
4464
tasarruf yapıp antibiyotik alabiliyor.
12:11
and he could buy refrigeration.
264
731737
1743
Ayrıca soğutucuda alabiliyor.
12:13
He could buy things that King Henry, in all his wealth, could never buy.
265
733504
3471
Kral Henry'nin tüm varlığı ile alamadığı şeyleri satın alabiliyor.
12:16
That's what progress is about.
266
736999
1667
Gelişim işte budur.
12:18
So, technology is selfish; technology is generous.
267
738690
2921
Teknoloji bencildir. Teknoloji cömerttir.
12:21
That conflict, that tension, will be with us forever:
268
741635
3196
Bu çatışma, bu gerginlik daima bizimle kalacak.
12:24
sometimes it wants to do what it wants to do,
269
744855
2198
Bazen o canı ne isterse onu yapıyor.
Bazen de bizim yararımıza şeyleri yapıyor.
12:27
and sometimes it's going to do things for us.
270
747077
2120
Yeni teknoloji hakkında ne düşünmemiz gerektiği konusunda kafamız karışık.
12:29
We have confusion about what we should think
271
749221
2067
12:31
about a new technology.
272
751312
1299
12:32
Right now the default position when a new technology comes along,
273
752635
3830
Şu anda yeni bir teknoloji ortaya
çıktığında öncelikli pozisyonumuz,
12:36
is people talk about the precautionary principle,
274
756489
2325
ihtiyatlılık ilkesinden bahsetmemiz.
12:38
which is very common in Europe,
275
758838
1886
Bu Avrupa'da çok yaygın bir durum.
12:40
which says, basically, "Don't do anything.
276
760748
2047
Temel olarak "Hiçbir şey yapma." diyor.
12:42
When you meet a new technology, stop,
277
762819
2614
Yeni bir teknoloji ile karşılaştığında, dur,
12:45
until it can be proven that it does no harm."
278
765457
2529
zararsız olduğu ispat edilene kadar.
Bence bu bizi hiçbir yere götürmez.
12:48
I think that really leads nowhere.
279
768010
2245
12:50
But a better way is what I call the proactionary principle,
280
770279
3001
Bence en iyisi benim "eylem öncesi ilkesi"
olarak adlandırdığı yöntem. Teknoloji ile
12:53
which is, you engage with technology.
281
773304
2406
12:55
You try it out.
282
775734
1378
karşılaştığınızda onu deneyeceksiniz.
12:57
You obviously do what the precautionary principle suggests,
283
777136
4216
Siz belli ki ihtiyatlılık ilkesinin önerdiklerini yapıyorsunuz,
13:01
you try to anticipate it,
284
781376
1245
onu sezmeye çalışıyorsunuz. Ama
13:02
but after anticipating it,
285
782645
1427
sezdikten sonra, devamlı değerlendiriyorsunuz,
13:04
you constantly asses it,
286
784096
1515
13:05
not just once, but eternally.
287
785635
1563
bir kez değil, sonsuza dek.
13:07
And when it diverts from what you want,
288
787222
3177
Eğer o sizin istediğinizden saparsa,
13:10
we prioritize risk, we evaluate not just the new stuff,
289
790423
3161
riske öncelik veriyoruz, sadece yenisini
değil eskisini de değerlendiriyoruz.
13:13
but the old stuff.
290
793608
1159
13:14
We fix it; but most importantly,
291
794791
1870
Onu tamir ediyoruz. Ama en önemlisi yeniden yerleştiriyoruz.
13:16
we relocate it.
292
796685
1157
13:17
And what I mean by that is,
293
797866
1824
Bununla anlatmak istediğim şey;
13:19
we find a new job for it.
294
799714
1708
bunun için yeni bir iş buluyoruz.
13:21
Nuclear energy, fission, is a really bad idea for bombs.
295
801446
4010
Nükleer enerji, fizyon,
bombalar için gerçekten kötü fikirler.
13:25
But it may be a pretty good idea relocated into sustainable nuclear energy
296
805480
5395
Ama iyi bir fikir de olabilir,
yanan kömürler yerine elektrik için
13:30
for electricity, instead of burning coal.
297
810899
2318
sürdürülebilir nükleer enerji kullanılırsa.
13:33
When we have a bad idea,
298
813241
1715
Kötü bir fikrimiz olduğunda, kötü fikre yanıtımız
13:34
the response to a bad idea
299
814980
1564
13:36
is not no ideas, it's not to stop thinking.
300
816568
3320
fikirsizlik değildir, düşünmeyi bırakmamaktır.
13:39
The response to a bad idea --
301
819912
2153
Kötü bir fikre yanıt,
mesela tungsten ampul,
13:42
like, say, a tungsten lightbulb --
302
822089
2128
13:44
is a better idea.
303
824241
2239
bu daha iyi bir fikir. Tamam mı?
13:46
So, better ideas is really always the response
304
826973
3480
Yani, daha iyi fikirler gerçekten her zaman
13:50
to technology we don't like;
305
830477
1365
beğenmediğimiz
13:51
it's basically better technology.
306
831866
2087
teknolojiye yanıtımızdır, yani, daha iyi teknoloji.
13:54
And actually, in a certain sense, technology is a kind of a method
307
834459
3820
Aslında, bir bakıma, teknoloji
daha iyi fikirler üretmek için bir metottur,
13:58
for generating better ideas,
308
838303
1555
13:59
if you can think about it that way.
309
839882
1729
eğer onu bu şekilde algılayabilirsek.
14:01
So, maybe spraying DDT on crops is a really bad idea.
310
841635
3095
Belki DDT'yi ekinlerin üstüne püskürtmek kötü bir fikirdir.
14:04
But DDT sprayed on local homes --
311
844754
2857
Ama yerel evlerde DDT ilaçlaması yapılması,
14:07
there's nothing better to eliminate malaria,
312
847635
2976
sıtmadan korunmak için daha iyi bir yol yok,
14:10
besides insect DDT-impregnated mosquito nets.
313
850635
3738
DDT'li sivrisinek ağları dışında.
14:14
But that's a really good idea; that's a good job for technology.
314
854397
3331
Ama bu gerçekten iyi bir fikir. Bu teknoloji için iyi bir iş.
14:17
So our job as humans is to parent our mind children,
315
857752
3859
Yani, bizlerin insanlar olarak
görevimiz çocuklarımıza ebeveynlik yapmak,
14:21
to find them good friends,
316
861635
1444
onlara iyi arkadaşlar bulmak,
14:23
to find them a good job.
317
863103
1392
iyi bir iş bulmak.
14:24
And so, every technology is sort of a creative force
318
864519
2808
Her teknoloji, doğru işi aramak
14:27
looking for the right job.
319
867351
2020
için bir çeşit yaratıcı güç.
14:29
That's actually my son, right here.
320
869395
2091
Buradaki gerçekten benim oğlum.
14:31
(Laughter)
321
871510
1323
(Gülüşmeler)
14:32
There are no bad technologies,
322
872857
2492
Kötü teknoloji yoktur.
14:35
just as there are no bad children.
323
875373
1696
Kötü çocuk olmadığı gibi.
14:37
We don't say children are neutral; children are positive.
324
877093
2882
Çocuklar nötr veya pozitiftir demeyiz.
14:39
We just have to find them the right place.
325
879999
2327
Sadece onlar için doğru yeri bulmalıyız.
14:42
And so, what technology gives us over the long term --
326
882350
3954
Uzun dönemde düşünürsek, tüm evrim süresince,
zamanın başlangıcından itibaren,
14:46
over this sort of extended evolution from the beginning of time,
327
886328
3641
bitkilerin ve hayvanların keşfi ile birlikte,
14:49
through the invention of the plants and animals,
328
889993
3618
teknoloji, hayatımızın ve beynimizin evriminin
14:53
and the evolution of life, the evolution of brains --
329
893635
2976
gerçekleşmesini sağladı.
14:56
what that is constantly giving us is increasing differences:
330
896635
3911
Bize devamlı olarak sağladığı şey
artan farklılıklar.
15:00
It's increasing diversity, it's increasing options,
331
900570
2455
Çeşitliliği ve seçenekleri artırıyor.
Tercihleri, fırsatları, olasılıkları
15:03
it's increasing choices, opportunities, possibilities and freedoms.
332
903049
3978
ve özgürlükleri artırıyor.
Teknolojiden her zaman elde ettiğimiz budur.
15:07
That's what we get from technology all the time.
333
907051
2924
15:09
That's why people leave villages and go into cities --
334
909999
2816
İşte bu yüzden insanlar köylerini
terk edip şehre gidiyorlar, bu yüzden her zaman
15:12
because they are always gravitating towards increased choices
335
912839
3649
artan tercihlere ve ihtimallere doğru yöneliyorlar.
15:16
and possibilities.
336
916512
1237
15:17
And we are aware of the price;
337
917773
2629
Bu bedelin farkındayız.
15:20
we pay a price for that, but we're aware of it,
338
920426
2239
Bunun için bir bedel ödüyoruz, ama
15:22
and generally, we will pay the price for increased freedoms,
339
922689
2955
bunun farkındayız ve genellikle
artan özgürlükler tercihler ve fırsatlar için ödeyeceğiz.
15:25
choices and opportunities.
340
925668
1388
15:27
Even technology wants clean water.
341
927565
2708
Teknoloji bile temiz su istiyor.
15:30
Is technology diametrically opposed to nature?
342
930297
4181
Teknoloji tamamen doğaya
karşı mı?
15:34
Because technology is an extension of life,
343
934502
2858
Teknoloji hayatımızın bir uzantısı olduğu için,
15:37
it's in parallel and aligned with the same things
344
937384
2843
onunla paralel ve hayatın istediği şeylerle
aynı hizada.
15:40
that life wants.
345
940251
1303
15:42
So that I think technology loves biology,
346
942134
2175
Bana göre teknoloji biyolojiyi sever,
15:44
if we allow it to.
347
944333
1551
eğer biz buna müsaade edersek.
15:46
Great movement starting billions of years ago
348
946491
4120
Milyarlarca yıl önce başlamış muazzam bir hareket,
15:50
is moving through us and it continues to go,
349
950635
2304
bizlerle devam ediyor ve etmeye devam edecek.
15:52
and our choice, so to speak, in technology,
350
952963
3413
Deyim yerindeyse, bizim teknoloji hakkındaki
seçimimiz, bizden çok daha güçlü olan
15:56
is really to align ourselves with this force
351
956400
2071
bu güç ile aynı hizada olmak.
15:58
much greater than ourselves.
352
958495
1384
15:59
So, technology is more than just the stuff in your pocket;
353
959903
2808
Yani, teknoloji cebinizdeki şeyden çok daha fazlası.
16:02
it's more than just gadgets,
354
962735
1391
Aletlerden çok daha fazlası. İnsanların icat ettiklerinden daha fazlası.
16:04
it's more than just things that people invent.
355
964150
2465
Aslında çok uzun bir hikayenin bir parçası,
16:06
It's actually part of a very long story -- a great story --
356
966639
3387
büyük bir hikaye, milyarlarca yıl önce başlamış,
16:10
that began billions of years ago.
357
970050
1633
16:11
It's moving through us, this self-organization,
358
971707
2307
ve bizlerle devam ediyor.
Biz onu genişletiyor ve hızlandırıyoruz.
16:14
and we're extending and accelerating it,
359
974038
1977
Yarattığımız teknoloji ile aynı hizada kalarak
16:16
and we can be part of it by aligning the technology that we make with it.
360
976039
3764
onun bir parçası olabiliriz.
16:19
And I really appreciate your attention today.
361
979827
2838
Bugünkü ilginize gerçekten çok teşekkür ederim. Teşekkürler.
16:22
Thank you.
362
982689
1159
16:23
(Applause)
363
983872
3586
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7