How does your body know you're full? - Hilary Coller

Çeviri: Neslihan Fener Gözden geçirme: S Uzel

"Boş bir mide, iyi bir politik danışman değildir." - Albert Einstein

Açlık boş midenizi ele geçiriyor.

Beslenmek için ağrıyıp kıvranan bağırsaklarınızı çekiştiriyor.

Aç olmak, güçlü ve çoğu zaman hoş olmayan,

göz ardı edilmesi neredeyse olanaksız bir his yaratır.

Sabah kreplerinizi tıka-basa yedikten sonra ise

tam ters bir kuvveti, doymuşluğu hissetmeye başlarsınız;

fakat vücudunuz tok olduğunuzu tam olarak ne zaman anlar?

Tokluk hissi, yiyecek boğazınızdan yemek borunuza indikten sonra

harekete geçer.

Midenize ulaştığı anda, yavaş yavaş midenizi doldurmaya başlar.

Bu da midenizi çevreleyen kasların esnemesine,

balon gibi yavaşça genişlemesine neden olur.

Mide duvarını karmaşık bir şekilde çevreleyen sinir yığını,

bu esnemeyi algılar.

Akciğer- mide siniri yoluyla, beyinde yiyecek alımını kontrol eden

ana bölgeler olan beyin kökü ve hipotalamusla iletişime geçer.

Ama bu, beynin tokluğu kontrol etmek için kullandığı verilerden sadece biridir.

Sonuçta midenizi su ile doldurursanız,

tokluk hissiniz uzun sürmeyecektir.

Beyniniz ayrıca sindirim sisteminizin her yanında

endokrin hücreleri tarafından üretilen

hormonlar biçimindeki kimyasal habercileri de dikkate alır.

Bunlar, siz yemeği sindirdikçe bağırsaklarınızda ve kan dolaşımınızda

gitgide artan belirli besin maddelerinin varlığına yanıt verir.

Hormonlar kan dolaşımına sızdıktan sonra taşınırlar

ve sonunda beyindeki hipotalamusa ulaşırlar.

20'den fazla sindirim hormonu, iştahımızı düzenlemekle uğraşır.

Örneğin kolesistokinin,

üst ince bağırsaktaki hücreler tarafından, yiyeceğe yanıt olarak üretilen hormondur.

Kolesistokinin hipotalamusa ulaştığında,

yemek yenince hissedilen ödül duygusunda azalmaya neden olur.

Bu olduğunda, tokluk hissi oluşmaya başlar

ve yemek yemeyi bırakırsınız.

Ayrıca, kolesistokinin mideden bağırsağa doğru giden

yiyeceğin hareketini de yavaşlatır.

Bu midenizin bir süre boyunca giderek gerilmesine ve

vücudunuzun doymaya başladığınızı anlamasına yarar.

Bu, yavaş yemek yemenin, hızlı yemeyle kıyaslandığında

neden daha fazla tokluk hissi verdiğini açıklar.

Hızlı yediğinizde, vücudunuz, içinde bulunduğu durumu kavrayacak zaman bulamaz.

Besinler ve sindirim hormonları kana karıştığında,

insülin üretmesi için pankreası harekete geçirirler.

İnsülin, leptin adlı hormonu üretmek için vücudun yağ hücrelerini uyarır.

Leptin, hipotalamustaki nöronların almaçlarına tepki verir.

Hipotalamusun açlık duygumuz için önemli olan iki nöron kümesi vardır.

Birinci küme, belirli proteinleri üretip salarak açlık hissini oluşturur.

Diğer küme ise kendi bileşiklerini oluşturarak açlığı engeller.

Leptin, hipotalamustaki gıda alımıyla ilgilenen nöronları engeller

ve onu bastıran nöronları uyarır.

Bu noktada, vücudunuz doygunluğun zirvesine ulaşır.

Hormonlar, akciğer-mide siniri, beyin sapı ve hipotalamusun

farklı bölümleri arasındaki sürekli bilgi alışverişi sayesinde,

beyniniz yeterince yediğinizin sinyalini alır.

Araştırmacılar, bazı yiyeceklerin

diğerlerinden daha uzun süren tokluk ürettiğini keşfetti.

Örneğin; haşlanmış patates açlığı gidermede

en başta geliyor iken,

kuruvasanlar en az doyurucu oluyor.

Genel olarak, protein, lif ve su açısından

zengin yiyecekler, uzun süre tok hissetmenizi sağlayacaktır.

Fakat bu tokluk hissi sonsuza dek sürmeyecek.

Birkaç saat sonra, bağırsaklarınız ve beyniniz yine iletişime geçecek.

Boş mideniz başka hormonlar da üretir;

hipotalamusta açlık hissine neden olan

sinir hücrelerinin etkinliğini arttıran Gilerin gibi.

Sonuçta, açlık denilen o canavar yeniden uyanır.

Neyse ki buna karşı güvenilir bir panzehir var.

Bu video, Patreon'daki topluluğumuz sayesinde yapılabildi.

Sağlık ve besin değeri ile ilgiliyseniz, bu oynatma listesine göz atın.