A lyrical bridge between past, present and future | David Whyte

198,504 views ・ 2017-09-08

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gözde Zülal Solak Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
The youthful perspective on the future,
0
12865
3619
Gençliğin, geleceğe dair görüşü,
00:17
the present perspective on the future
1
17128
2534
şimdiki zamanın geleceğe dair görüşü
00:19
and the future, mature perspective on the future --
2
19686
4547
ve gelecek, olgunluğun geleceğe dair görüşü --
00:24
I'd like to try and bring all those three tenses together
3
24800
3978
Bu akşam, bu üç zamanı tek kimlikte bir araya getirmeyi
00:28
in one identity tonight.
4
28802
2129
deneyeceğim.
00:31
And you could say that the poet, in many ways,
5
31517
3245
Şairin, "gerçekliğin etkileşimli doğası" adını verdiğim o şeye
00:34
looks at what I call "the conversational nature of reality."
6
34786
3792
birçok yönden baktığını söyleyebilirsiniz.
00:39
And you ask yourself:
7
39156
1702
Ve kendinize sorarsınız:
00:40
What is the conversational nature of reality?
8
40882
2231
Gerçekliğin etkileşimli doğası nedir?
00:43
The conversational nature of reality is the fact
9
43706
2749
Gerçekliğin etkileşimli doğası,
00:46
that whatever you desire of the world --
10
46479
3170
dünyadan istediğiniz herhangi bir şeyin --
00:50
whatever you desire of your partner in a marriage or a love relationship,
11
50290
3787
bir evlilikte ya da ilişkide partnerinizden istediğiniz,
00:54
whatever you desire of your children,
12
54101
2007
çocuklarınızdan istediğiniz, sizin için
00:56
whatever you desire of the people who work for you or with you,
13
56132
3813
veya sizinle birlikte çalışan insanlardan ya da dünyanızdan istediğiniz
00:59
or your world --
14
59969
1348
herhangi bir şeyin --
01:01
will not happen exactly as you would like it to happen.
15
61341
4482
tam olarak, olmasını istediğiniz şekilde olmayacağı gerçeğidir.
01:06
But equally,
16
66831
1188
Aynı şekilde,
01:08
whatever the world desires of us --
17
68612
1723
dünyanın bizden istediği --
01:10
whatever our partner, our child, our colleague,
18
70359
3975
partnerimizin, çocuğumuzun, iş arkadaşımızın,
01:14
our industry,
19
74358
1189
işimizin, geleceğimizin
01:15
our future demands of us,
20
75571
2687
bizden istediği -- şeyler de
01:18
will also not happen.
21
78282
1694
gerçek olmayacak.
01:20
And what actually happens
22
80000
1953
Gerçekte olan şey,
01:21
is this frontier between what you think is you
23
81977
4380
olduğunuzu düşündüğünüz şey ile olmadığınızı düşündüğünüz şey
01:26
and what you think is not you.
24
86381
1836
arasındaki sınırdır.
01:28
And this frontier of actual meeting
25
88787
2591
Benlik adını verdiğimiz şey ile dünya adını verdiğimiz
01:31
between what we call a self and what we call the world
26
91402
3094
şey arasındaki gerçek buluşma sınırı, aslında, her şeyin
01:34
is the only place, actually, where things are real.
27
94520
2718
gerçek olduğu tek yer.
01:37
But it's quite astonishing,
28
97664
1586
Fakat bu etkileşimli sınırda
01:39
how little time we spend at this conversational frontier,
29
99274
4181
çok az vakit geçiriyoruz ve herhangi bir strateji, bizi ondan
01:43
and not abstracted away from it in one strategy or another.
30
103757
5381
soyutlayamıyor; bu oldukça şaşırtıcı.
01:49
I was coming through immigration,
31
109636
4741
Geçen yıl ABD'ye göç yoluyla geldim,
ki bu şu anda oldukça dramatik bir sınır
01:54
which is quite a dramatic border at the moment,
32
114401
3500
01:57
into the US last year,
33
117925
2457
ve bilirsiniz,
02:00
and, you know, you get off an international flight
34
120935
2436
Atlas okyanusu üzerindeki uluslararası uçak
02:03
across the Atlantic,
35
123395
1152
yolculuğunuz bittiğinde,
02:04
and you're not in the best place;
36
124571
1695
en iyi yerde değilsinizdir;
02:06
you're not at your most spiritually mature.
37
126290
2553
ruhen en olgun halinizde değilsinizdir.
02:08
You're quite impatient with the rest of humanity, in fact.
38
128867
3265
Aslında, insanlığın geri kalanıyla, oldukça sabırsız haldesinizdir.
02:12
So when you get up to immigration with your shirt collar out
39
132156
4375
Gömleğinizin yakası dışarıda, bir gündür uzamış sakalınız ile
02:16
and a day's growth of beard,
40
136555
1489
göçe kalkıştığınızda
02:18
and you have very little patience,
41
138068
3339
ve sabrınız tükenmek üzere olduğu anda,
02:21
and the immigration officer looked at my passport
42
141431
2728
göçmenlik bürosu memuru pasaportuma baktı ve şöyle dedi;
02:24
and said, "What do you do, Mr. Whyte?"
43
144183
2108
"Ne iş yapıyorsunuz, bay Whyte?"
02:26
I said, "I work with the conversational nature of reality."
44
146315
5142
ve ben de, "gerçekliğin etkileşimli doğasıyla çalışıyorum" dedim.
02:31
(Laughter)
45
151481
3911
(Gülüşmeler)
02:36
And he leaned forward over his podium
46
156964
2269
Masasının üzerinden bana doğru eğildi,
02:39
and he said, "I needed you last night."
47
159257
2930
dedi ki, "dün gece sana ihtiyacım vardı."
02:42
(Laughter)
48
162211
2388
(Gülüşmeler)
02:44
(Applause)
49
164623
2304
(Alkış)
02:48
And I said, "I'm sorry,
50
168363
1150
Dedim ki, "Üzgünüm,
02:49
my powers as a poet and philosopher only go so far.
51
169537
3083
şair ve filozof olarak güçlerim bir yere kadar yetişebiliyor.
02:52
I'm not sure I can --"
52
172644
1213
Sanırım yapamam --"
02:53
But before we knew it,
53
173881
1537
Farkında olmadan,
02:55
we were into a conversation about his marriage.
54
175442
3430
evliliği hakkında bir sohbete girmiştik.
02:58
Here he was in his uniform,
55
178896
1673
Orada üniformasıyla duruyordu
03:00
and the interesting thing was,
56
180593
1468
ve ilginç olan şuydu ki,
03:02
he was looking up and down the row of officers
57
182085
2213
yöneticisinin gerçek bir sohbete girdiğini
03:04
to make sure his supervisor didn't see
58
184322
3029
görmediğinden emin olmak için,
03:07
that we was having a real conversation.
59
187375
2490
oradaki memurlara bakıp duruyordu.
03:11
But all of us live at this conversational frontier
60
191228
2845
Fakat hepimiz, bu etkileşimli gelecek
03:14
with the future.
61
194097
2088
sınırında yaşıyoruz.
03:16
I'd like to put you in the shoes of my Irish niece,
62
196209
3754
Kendinizi İrlandalı yeğenim Marlene McCormack'in yerine
03:19
Marlene McCormack,
63
199987
1751
koymanızı istiyorum,
03:21
standing on a cliff edge on the western coast of Spain,
64
201762
3444
İspanya'nın batı yakasındaki bir uçurumun kenarında duruyor,
03:25
overlooking the broad Atlantic.
65
205230
2007
engin Atlas okyanusuna bakıyor.
03:27
Twenty-three years old, she's just walked 500 miles
66
207261
3757
Yirmi üç yaşında, Pireneler'in Fransa kısmındaki Saint Jean de Port'tan
03:31
from Saint Jean Pied de Port on the French side of the Pyrenees,
67
211042
3582
başlayarak, Kuzey İspanya boyunca, Camino de Santiago de Compostela --
03:34
all the way across Northern Spain,
68
214648
1777
Santiago de Compostela'ya
03:36
on this very famous, old and contemporary pilgrimage
69
216449
4011
giden yol -- adlı şu çok meşhur, eski
03:40
called the Camino de Santiago de Compostela --
70
220484
3535
ve modern hac yolu üzerinden
03:44
the Path to Santiago of Compostela.
71
224043
2916
804 kilometre yürüdü.
03:47
And when you get to Santiago, actually,
72
227593
3838
Aslında, Santiago'ya vardığınız zaman,
03:51
it can be something of an anticlimax,
73
231455
1775
bu bir tür düş kırıklığı olabilir,
03:53
because there are 100,000 people living there
74
233254
2322
çünkü orada, şehre geldiğiniz için
03:55
who are not necessarily applauding you as you're coming into town.
75
235600
3191
sizi alkışla karşılamayan 100,000 insan yaşıyor.
03:58
(Laughter)
76
238815
1001
(Gülüşmeler)
03:59
And 10,000 of them are trying to sell you a memento of your journey.
77
239840
4327
Bunlardan 10,000 tanesi size yolculuk hatırası satmaya çalışıyor.
04:04
But you do have the possibility of going on for three more days
78
244719
5587
Fakat, üç gün daha kalıp, İspanyolcada Finisterre,
04:10
to this place where Marlene stood, called, in Spanish, Finisterre,
79
250330
6395
İngilizcede de Finisterre olarak bilinen ve Latincede
04:16
in English, Finisterre,
80
256749
1977
"dünyanın sonu" anlamına gelen o yere;
04:18
from the Latin, meaning "the ends of the earth,"
81
258750
3417
toprağın okyanusa dönüştüğü,
04:22
the place where ground turns to ocean;
82
262191
3047
şu anınızın ise geleceğe dönüştüğü o yere
04:25
the place where your present turns into the future.
83
265262
4385
gitme olasılığınız da var.
04:30
And Marlene had walked this way --
84
270598
1658
Marlene bu yoldan yürüdü --
04:32
she just graduated as a 23-year-old from the University of Sligo
85
272280
3694
23 yaşında, Sligo Üniversitesinden İrlanda Tiyatrosu
04:35
with a degree in Irish drama.
86
275998
2377
diplomasıyla mezun oldu.
04:38
And she said to me, "I don't think the major corporations of the world
87
278399
3392
Bana dedi ki, "Dünyanın en büyük şirketlerinin gelip de kapımı
04:41
will be knocking on my door."
88
281815
1405
çalacağını zannetmiyorum."
04:43
I said, "Listen, I've worked in corporations all over the world
89
283244
3072
Ben de, "Dinle, onlarca yıldır dünyanın her yerinden şirketlerle
04:46
for decades;
90
286340
1153
çalıştım;
04:47
a degree in drama is what would most prepare you for the adult --
91
287517
3727
tiyatro diploması seni yetişkinliğe hazırlayacak en iyi şeydir --
04:51
(Laughter)
92
291268
1017
(Gülüşmeler)
04:52
corporate world."
93
292309
1155
yani şirket dünyasına." dedim.
04:53
(Applause)
94
293488
1540
(Alkış)
04:55
But she said, "I'm not interested in that, anyway.
95
295740
2371
Fakat dedi ki, "Ben yine de ilgilenmiyorum.
04:58
I don't want to teach drama, I want to become a dramatist.
96
298135
3623
Tiyatro öğretmek, tiyatrocu olmak istemiyorum.
05:01
I want to write plays.
97
301782
1632
Ben oyunlar yazmak istiyorum.
05:04
So I walked the Camino in order to give myself some courage,
98
304132
4491
Bu yüzden, cesaretlenmek ve geleceğime gitmek için
05:08
in order to walk into my future."
99
308647
2179
Camino'yu yürüdüm."
05:10
And I said, "What was the most powerful moment you had on the whole Camino,
100
310850
3646
"Camino'da yaşadığın en etkileyici şey neydi,
05:14
the very most powerful moment?"
101
314520
1544
en, en etkileyici an?" diye sordum.
05:16
She said, "I had many powerful moments,
102
316088
1908
Dedi ki, "Birçok etkileyici an yaşadım,
05:18
but you know, the most powerful moment was post-Camino,
103
318020
4020
ama biliyor musun, en etkileyici olanı Camino sonrasıydı,
05:22
was the three days you go on from Santiago and come to this cliff edge.
104
322064
4252
Santiago'dan bu uçurum kenarına gelinen o üç gün.
05:26
And you go through three rituals.
105
326340
1616
Üç ritüelden geçiyorsun.
05:27
The first ritual is to eat a tapas plate of scallops" --
106
327980
4621
Birincisi bir küçük tabak dolusu deniz tarağı yemek" --
05:32
or if you're vegetarian,
107
332625
1565
veya, eğer vejetaryen iseniz,
05:34
to contemplate the scallop shell.
108
334214
2453
deniz kabuğu üzerine düşünmek.
05:36
(Laughter)
109
336691
1451
(Gülüşmeler)
05:38
Because the scallop shell has been the icon and badge of your walk,
110
338166
4288
Çünkü deniz kabuğu, yürüyüşünüzün simgesi ve rozeti
05:42
and every arrow that you have seen along that way
111
342478
2777
ve o yolda gördüğünüz her ok işareti,
05:45
has been pointing underneath a scallop shell.
112
345279
4065
bir deniz kabuğunun altından işaret ediyor.
05:49
So really, this first ritual is saying:
113
349368
2085
Yani ilk ritüel gerçekten şunu söylemek:
05:51
How did you get to this place?
114
351477
1908
Bu yere nasıl geldiniz?
05:53
How did you follow the path to get here?
115
353409
2836
Buraya gelmek için yolu nasıl takip ettiniz?
05:56
How do you hold the conversation of life when you feel unbesieged,
116
356963
5122
Kuşatılmadığınızda, korkmadığınızda, kendinizle baş başa kaldığınızda
06:02
when you're unbullied,
117
362109
1158
yaşamla nasıl
06:03
when you're left to yourself?
118
363291
1408
iletişim kurdunuz?
06:04
How do you hold the conversation of life that brings you to this place?
119
364723
4913
Sizi buraya getiren yaşamınızla iletişiminizi nasıl sürdürdünüz?
06:10
And the second ritual is that you burn something that you've brought.
120
370217
4412
İkinci ritüel de, oraya götürdüğünüz bir şeyi yakmanız.
06:15
I said, "What did you burn, Marlene?"
121
375168
2442
"Sen ne yaktın, Marlene?" diye sordum.
06:17
She said, "I burned a letter and two postcards."
122
377634
2440
"Bir mektup ve iki kartpostal yaktım" dedi.
06:20
I said, "Astonishing.
123
380639
1173
"Şaşırtıcı.
06:21
Twenty-three years old and you have paper.
124
381836
2044
Yirmi üç yaşındasın ve mektubun var.
06:23
I can't believe it."
125
383904
1176
İnanamıyorum." dedim.
06:25
(Laughter)
126
385104
1310
(Gülüşmeler)
06:26
I'm sure there's a Camino app
127
386438
1651
Bence travmatik bir mesajı
06:28
where you can just delete a traumatic text, you know?
128
388113
4408
silebileceğimiz bir Camino uygulaması vardır kesin, değil mi?
06:32
(Laughter)
129
392545
1532
(Gülüşmeler)
06:34
It will engage the flashlight,
130
394101
2016
Işığı açar,
06:36
imbue it with color
131
396141
1632
ışık renklerle dolar
06:37
and disappear in a firework of flames.
132
397797
3144
ve alevler içinde yok olur.
06:42
But you either bring a letter or you write one there,
133
402157
3183
Ya oraya bir mektup götürüyorsunuz ya da orada yazıyorsunuz
06:45
and you burn it.
134
405364
1173
ve onu yakıyorsunuz.
06:46
And of course we know intuitively what is on those letters and postcards.
135
406561
4344
Elbette o mektuplarda ve kartpostallarda ne yazdığını sezebiliyoruz.
06:50
It's a form of affection and love that is now no longer extant, yeah?
136
410929
5692
Artık var olmayan bir şefkatin ve sevginin formu, değil mi?
06:58
And then the third ritual:
137
418434
1559
Üçüncü ritüel ise:
07:01
between all these fires are large piles of clothes.
138
421194
4437
bu büyük ateşlerin ortasında kıyafet yığınları var.
07:06
And you leave an item of clothing
139
426405
2453
Siz de oraya gitmenizi sağlayan
07:08
that has helped you to get to this place.
140
428882
2388
bir kıyafet parçası bırakıyorsunuz.
07:12
And I said to Marlene, "What did you leave at the cliff edge?"
141
432179
2964
Marlene'e, "Uçurumun kenarına ne bıraktın?" diye sordum.
07:15
She said, "I left my boots --
142
435167
1425
O da dedi ki, "Botlarımı --
07:16
the very things that I walked in, actually.
143
436616
2151
yani aslında, yürümemi sağlayan şeyleri.
07:18
They were beautiful boots, I loved those boots,
144
438791
2475
Botlarım güzeldi, onları seviyordum,
07:21
but they were finished after seven weeks of walking.
145
441290
2986
fakat yedi haftalık yürüyüş sonrasında bitmişlerdi.
07:24
So I walked away in my trainers,
146
444300
1525
Spor ayakkabılarımla devam ettim
07:25
but I left my boots there."
147
445849
1287
ve botlarımı bıraktım."
07:27
She said, "It was really incredible.
148
447160
1881
Şöyle söyledi, "Bu gerçekten muhteşemdi.
07:29
The most powerful moment was, the sun was going down,
149
449533
3916
En etkileyici an şuydu, güneş batıyordu,
07:33
but the full moon was coming up behind me.
150
453473
2706
fakat dolunay arkamdan geliyordu.
07:37
And the full moon was illuminated by the dying sun in such a powerful way
151
457190
5416
Batan güneş, dolunayı öyle güçlü bir şekilde aydınlatıyordu ki,
07:42
that even after the sun had dropped below the horizon,
152
462630
2678
güneş, ufuk çizgisinde kaybolduktan sonra bile
07:45
the moon could still see that sun.
153
465332
2239
ay hâlâ güneşi görebiliyordu.
07:49
And I had a moon shadow,
154
469657
1507
Benim de ay gölgem olmuştu
07:52
and I was looking at my moon shadow walking across the Atlantic,
155
472090
5118
ve Atlas okyanusu boyunca, yürüyen ay gölgeme
07:57
across this ocean.
156
477232
1787
bakıyordum.
07:59
And I thought,
157
479614
1151
Şöyle düşündüm,
08:00
'Oh! That's my new self going into the future.'
158
480789
2596
'Ah! Yeni benliğim geleceğe doğru gidiyor.'
08:03
But suddenly I realized the sun was falling further.
159
483939
5455
Fakat birden, güneşin daha da uzaklaştığını fark ettim.
08:09
The moon was losing its reflection,
160
489418
4121
Ay, yansımasını kaybediyordu
08:13
and my shadow was disappearing.
161
493563
2264
ve gölgem kayboluyordu.
08:15
The most powerful moment I had on the whole Camino
162
495851
3112
Camino'da yaşadığım en etkileyici an, geleceğime doğru ilerleyen
08:18
was when I realized I myself had to walk across that unknown sea
163
498987
5988
o bilinmez denizde tek başıma yürümem gerektiğini fark ettiğim
08:24
into my future."
164
504999
1407
andı."
08:27
Well, I was so taken by this story,
165
507831
1822
Bu hikâyeden öyle etkilendim ki,
08:29
I wrote this piece for her.
166
509677
1325
onun için bir parça yazdım.
08:31
We were driving at the time;
167
511026
1505
O zamanlar arabayla gidiyorduk;
08:32
we got home, I sat on the couch,
168
512555
1673
eve vardık, koltuğa oturdum,
08:34
I wrote until two in the morning --
169
514252
1777
sabah ikiye kadar yazdım --
08:36
everyone had gone to bed --
170
516053
1394
herkes uyuyordu --
08:37
and I gave it to Marlene at breakfast time.
171
517471
2847
ve kahvaltıda onu Marlene'e verdim.
08:40
It's called, "Finisterre," for Marlene McCormack.
172
520342
3171
İsmi "Finisterre", Marlene McCormack için.
08:46
"The road in the end
173
526322
1406
"Sondaki yol
08:47
the road in the end taking the path the sun had taken
174
527752
4732
sondaki yol güneşin yolundan giden
08:52
the road in the end taking the path the sun had taken
175
532508
3691
sondaki yol kaçışın yolundan giden
08:56
into the western sea
176
536223
2394
batı denizine doğru
08:58
the road in the end taking the path the sun had taken
177
538641
2965
sondaki yol güneşin yolundan giden
09:01
into the western sea
178
541630
1858
batı denizine doğru
09:03
and the moon
179
543512
1167
ve ay
09:04
the moon rising behind you
180
544703
2286
ay ardından yükseliyor
09:07
as you stood where ground turned to ocean:
181
547013
4358
sen toprağın okyanusa dönüştüğü yerde dururken:
09:11
no way to your future now
182
551395
1908
şimdi geleceğe yol yok
09:13
no way to your future now
183
553327
1192
şimdi geleceğe yol yok
09:14
except the way your shadow could take,
184
554543
2763
gölgenin alabildiği yol dışında,
09:17
walking before you across water, going where shadows go,
185
557330
3313
önünde, suyun üzerinden yürüyen, gölgelerin gittiği yere giderek,
09:20
no way to make sense of a world that wouldn't let you pass
186
560667
4826
geçmene izin vermeyen bir dünyanın anlam kazanmasının yolu yok
09:25
except to call an end to the way you had come,
187
565517
3715
geldiğin yola son vermen dışında,
09:30
to take out each letter you had brought
188
570442
5119
aldığın her mektubu çıkar
09:35
and light their illumined corners;
189
575585
2465
ve ışıltılı kenarlarını yak;
09:38
and to read them as they drifted on the late western light;
190
578074
5084
batının akşam ışığında sürüklenirken onları okumak için;
09:43
to empty your bags
191
583182
1205
çantanı boşaltmak için
09:44
to empty your bags;
192
584411
1553
çantanı boşaltmak için;
09:45
to sort this and to leave that
193
585988
2729
bunu ayırmak ve onu bırakmak için
09:48
to sort this and to leave that;
194
588741
2341
bunu sıralamak ve onu bırakmak için;
09:52
to promise what you needed to promise all along
195
592121
4224
istediğin şeye söz vermek için daima söz vermek için
09:56
to promise what you needed to promise all along,
196
596369
2836
istediğin şeye söz vermek için daima söz vermek için
09:59
and to abandon the shoes that brought you here
197
599229
4684
ve seni oraya getiren ayakkabıları suyun kenarına
10:03
right at the water's edge,
198
603937
1849
terk etmek için,
10:05
not because you had given up
199
605810
1561
umudunu kestiğin için değil
10:07
not because you had given up
200
607395
1621
umudunu kestiğin için değil
10:09
but because now,
201
609040
1841
fakat şu anda yürüyecek
10:10
you would find a different way to tread,
202
610905
2183
farklı bir yol bulduğun için
10:13
and because, through it all,
203
613112
1743
ve şu anda, bir kısmın hâlâ
10:14
part of you would still walk on,
204
614879
2401
tamamını yürüyebileceği için,
10:17
no matter how,
205
617304
1484
herhangi bir şekilde,
10:18
over the waves."
206
618812
1552
dalgaların üzerinden."
10:22
"Finisterre."
207
622511
1435
"Finisterre."
10:23
For Marlene McCormack --
208
623970
1354
Marlene McCormack için --
10:25
(Applause)
209
625348
6341
(Alkış)
10:35
who has already had her third play performed
210
635052
2785
kendisinin üçüncü oyunu -- Dublin'de --
10:37
in off-off-off-off-Broadway --
211
637861
3115
Broadway'de sahne
10:41
in Dublin.
212
641000
1165
aldı bile.
10:42
(Laughter)
213
642189
1013
(Gülüşmeler)
10:43
But she's on her way.
214
643226
1374
Fakat yoluna devam ediyor.
10:45
This is the last piece.
215
645460
1905
Bu son parça.
10:47
This is about the supposed arrival at the sum of all of our endeavors.
216
647389
6122
Tüm çabalarımızın zirveye ulaşması olarak görülen varış ile ilgili.
10:53
In Santiago itself --
217
653922
1412
Santiago'nun içinde --
10:55
it could be Santiago,
218
655358
1238
Santiago olabilir,
10:56
it could be Mecca,
219
656620
1305
Mekke olabilir,
10:57
it could be Varanasi,
220
657949
1168
Varanasi olabilir,
10:59
it could be Kyoto,
221
659141
1562
Kyoto olabilir,
11:00
it could be that threshold you've set for yourself,
222
660727
4267
kendinize biçtiğiniz başlangıç olabilir,
11:05
the disturbing approach to the consummation of all your goals.
223
665588
6760
tüm hedeflerinizi gerçekleştirmeye yaklaştığınızdaki rahatsızlık.
11:13
And one of the difficulties about walking into your life,
224
673121
4560
Yaşamına adım atmakla ilgili, bu vücuda girmekle ilgili,
11:17
about coming into this body,
225
677705
1433
tamamen bu dünyaya adım
11:19
into this world fully,
226
679162
2371
atmakla ilgili zorluklardan birisi şudur;
11:22
is you start to realize
227
682057
1941
diğer insanların,
11:24
that you have manufactured three abiding illusions
228
684022
6307
zamanın başlangıcından beri seninle paylaşıp durduğu
11:30
that the rest of humanity has shared with you since the beginning of time.
229
690353
4022
üç daimi yanılgı ürettiğinizi fark etmek.
11:34
And the first illusion is that you can somehow construct a life
230
694399
4808
Birinci yanılgı, bir şekilde, zayıf olmadığınızı gösteren bir yaşam
11:39
in which you are not vulnerable.
231
699231
2183
oluşturmuş olmanızdır.
11:42
You can somehow be immune to all of the difficulties
232
702655
4816
İnsanlığın, zamanın başlangıcından beri maruz kaldığı zorlukların,
11:47
and ill health and losses
233
707495
4184
hastalıkların ve kayıpların tamamına
11:51
that humanity has been subject to since the beginning of time.
234
711703
4348
bir şekilde bağışık olabilirsiniz.
11:56
If we look out at the natural world,
235
716075
1716
Doğal dünyaya baktığımız zaman,
11:57
there's no part of that world
236
717815
1504
öncelikle başlangıç
11:59
that doesn't go through cycles of, first, incipience,
237
719343
3952
veya gizlilik; sonra büyüme, bütünlük;
12:03
or hiddenness,
238
723319
1202
fakat daha sonra
12:04
but then growth, fullness,
239
724545
2429
öncelikle güzel bir kayboluş
12:07
but then a beautiful, to begin with, disappearance,
240
727713
3522
ve sonra çok yalın, bütün bir kayboluş içeren
12:11
and then a very austere, full disappearance.
241
731259
3023
o döngüden geçmeyen hiçbir yer yoktur.
12:14
We look at that, we say, "That's beautiful,
242
734306
2107
Buna bakarız ve deriz ki, "Bu çok güzel,
12:16
but can I just have the first half of the equation, please?
243
736437
4273
fakat bu denklemin yalnızca ilk yarısı alabilir miyim lütfen?
12:20
And when the disappearance is happening,
244
740734
1995
Böylece, kayboluş gerçekleşirken,
12:22
I'll close my eyes and wait for the new cycle to come around."
245
742753
3052
gözlerimi kapatacağım ve yeni döngünün gelmesini bekleyeceğim."
12:25
Which means most human beings are at war with reality
246
745829
3992
Bu da, insanların çoğunun zamanın yüzde 50'si boyunca gerçeklikle
12:29
50 percent of the time.
247
749845
1808
savaş halinde olduğunu anlamına gelir.
12:32
The mature identity
248
752804
4797
Olgun kimlik, döngünün
12:37
is able to live in the full cycle.
249
757625
3234
tamamında yaşayabilir.
12:40
The second illusion is,
250
760883
1653
İkinci yanılgı da,
12:42
I can construct a life in which I will not have my heart broken.
251
762560
3527
kalbimin kırılmayacağı bir yaşam oluşturabiliyor olmamdır.
12:47
Romance is the first place we start to do it.
252
767102
2648
Bunu yapmaya başladığımız yer, romantizmdir.
12:49
When you're at the beginning of a new romance or a new marriage,
253
769774
3424
Yeni bir romantizmin ya da yeni bir evliliğin başındayken şöyle dersiniz,
12:53
you say, "I have found the person who will not break my heart."
254
773222
4139
"kalbimi kırmayacak kişiyi buldum."
12:57
I'm sorry;
255
777805
1345
Üzgünüm;
12:59
you have chosen them out unconsciously for that exact core competency.
256
779174
5398
onları bilinçsiz olarak, tam da bu temel yetkinlik için seçtiniz.
13:04
(Laughter)
257
784596
1310
(Gülüşmeler)
13:05
They will break your heart.
258
785930
1337
Kalbinizi kıracaklar.
13:07
Why?
259
787291
1156
Neden?
13:08
Because you care about them.
260
788471
1610
Çünkü onları önemsiyorsunuz.
13:10
You look at parenting, yeah?
261
790105
2166
Ebeveynliğe bakıyorsunuz değil mi?
13:12
Parenting: "I will be the perfect mother and father."
262
792295
3128
Ebeveynlik: "Mükemmel bir anne ve baba olacağım."
13:16
Your children will break your heart.
263
796049
2313
Çocuğunuz kalbinizi kıracak.
13:18
And they don't even have to do anything spectacular or dramatic.
264
798386
3754
Hatta şaşırtıcı veya dramatik bir şeyler yapmalarına da gerek yok.
13:23
But usually, they do do something spectacular or dramatic --
265
803077
3909
Ama genelde, şaşırtıcı veya dramatik bir şeyler yaparlar --
13:27
(Laughter)
266
807010
1021
(Gülüşmeler)
13:28
to break your heart.
267
808055
1278
kalbinizi kırmak için.
13:30
And then they live with you as spies and saboteurs for years,
268
810095
3376
Yıllarca sizinle ajan ve sabotajcı olarak yaşarlar,
13:33
watching your every psychological move,
269
813495
2838
her psikolojik hareketinizi izlerler
13:36
and spotting your every weakness.
270
816357
2698
ve zayıflıklarınızı tespit ederler.
13:39
And one day,
271
819079
1166
Bir gün,
13:40
when they're about 14 years old,
272
820269
2128
ortalama 14 yaşına geldiklerinde,
13:42
with your back turned to them,
273
822421
1470
mutfakta, onlara arkanız
13:43
in the kitchen,
274
823915
1244
dönükken,
13:45
while you're making something for them --
275
825183
2163
onlar için bir şeyler hazırlarken --
13:47
(Laughter)
276
827370
1008
(Gülüşmeler)
13:48
the psychological stiletto goes in.
277
828402
2507
size psikolojik hançer saplanacak.
13:50
(Laughter)
278
830933
3035
(Gülüşmeler)
13:53
(Applause)
279
833992
3281
(Alkış)
13:58
And you say, "How did you know exactly where to place it?"
280
838682
4070
Diyeceksiniz ki, "Onu nereye saplayacağını nasıl bildin?"
14:02
(Laughter)
281
842776
1015
(Gülüşmeler)
14:03
And they say,
282
843815
1159
Diyecekler ki,
14:04
"I've been watching you for --
283
844998
1525
"Seni izliyordum --
14:06
(Laughter)
284
846547
1011
(Gülüşmeler)
14:07
a good few years."
285
847582
1346
yıllardır."
14:11
And then we hope that our armored, professional personalities
286
851667
5405
Sonra zırhlı, profesyonel kişiliklerimizin, iş üstündeyken
14:17
will prevent us from having our heart broken in work.
287
857096
3136
kalbimizin kırılmasına mani olmasını umut ederiz.
14:20
But if you're sincere about your work,
288
860865
2405
Fakat işiniz konusunda samimiyseniz,
14:23
it should break your heart.
289
863977
1610
kalbinizi kırması gerekir.
14:26
You should get to thresholds
290
866173
1788
Nasıl ilerleyeceğinizi bilmediğiniz
14:27
where you do not know how to proceed.
291
867985
3519
eşiklere ulaşmanız gerekir.
14:32
You do not know how to get from here to there.
292
872032
3356
Buradan oraya nasıl gideceğinizi bilmiyorsunuz.
14:36
What does that do?
293
876799
1164
Bu ne işe yarar?
14:37
It puts you into a proper relationship with reality.
294
877987
3252
Bu, sizi gerçeklikle düzenli bir ilişkiye sokar.
14:41
Why?
295
881263
1150
Neden?
14:42
Because you have to ask for help.
296
882437
1827
Çünkü yardım istemeniz gerekir.
14:50
Heartbreak.
297
890959
1388
Kalp kırıklığı.
14:52
We don't have a choice about heartbreak,
298
892371
2112
Kalp kırıklığı konusunda bir seçeneğimiz yok,
14:54
we only have a choice of having our hearts broken
299
894507
3975
yalnızca önem verdiğimiz insanlar, şeyler ve projeler üzerinden
14:58
over people and things and projects that we deeply care about.
300
898506
5430
kalbimizin kırılması seçeneğimiz var, bu da tek seçenek.
15:05
And the last illusion is,
301
905404
2068
Son yanılgı ise,
15:07
I can somehow plan enough and arrange things
302
907496
4437
Bir şekilde yeterince plan yapabiliyor ve bazı şeyleri düzenleyebiliyorum,
15:11
that I will be able to see the path to the end
303
911957
3615
böylece, durduğum yerden tam da ufka doğru, sona doğru
15:15
right from where I'm standing,
304
915596
1674
giden yolu
15:17
right to the horizon.
305
917294
1634
görebileceğim.
15:20
But when you think about it,
306
920221
1803
Fakat düşündüğünüzde,
15:22
the only environment in which that would be true
307
922048
3399
bunun doğru olabileceği tek ortam,
15:25
would be a flat desert,
308
925471
2443
başka herhangi bir yaşamı barındırmayan
15:28
empty of any other life.
309
928848
2611
dümdüz bir çöl olabilirdi.
15:33
But even in a flat desert,
310
933061
1597
Fakat dümdüz bir çölde bile,
15:34
the curvature of the earth would take the path away from you.
311
934682
3278
dünyanın eğriliği, o yolu sizden uzaklaştıracaktır.
15:38
So, no;
312
938764
1554
Yani, hayır;
15:40
you see the path,
313
940342
1615
yolu görüyorsunuz
15:41
and then you don't
314
941981
1882
ve sonra görmüyorsunuz
15:43
and then you see it again.
315
943887
1935
ve sonra tekrar görüyorsunuz.
15:45
So this is "Santiago,"
316
945846
2120
Bu "Santiago",
15:48
the supposed arrival,
317
948868
1909
aynı zamanda bir tür başlangıca
15:51
which is a kind of return to the beginning all at the same time.
318
951405
3755
dönüş de olan, beklenen varış.
15:55
We have this experience of the journey,
319
955788
2346
Tüm muhteşem manevi geleneklerimizin,
15:58
which is in all of our great spiritual traditions,
320
958158
2706
kutsal yolculuğumuzun içerisinde bulunan bu yolculuk
16:00
of pilgrimage.
321
960888
1153
tecrübesine sahibiz.
16:02
But just by actually standing in the ground of your life fully,
322
962065
4270
Fakat, kendinizi stratejik bir geleceğe soyutlamayı denemeden,
16:06
not trying to abstract yourself into a strategic future
323
966359
4090
yaşamınızın zemininde bir bütün olarak durmak,
16:10
that's actually just an escape from present heartbreak;
324
970473
3657
bu yalnızca şimdiki zamanın kalp kırıklığından kaçıştır;
16:14
the ability to stand in the ground of your life
325
974154
2809
yaşamınızın zemininde durabilmek
16:16
and to look at the horizon that is pulling you --
326
976987
3389
ve sizi çeken ufka bakmak --
16:20
in that moment,
327
980400
1318
o anda,
16:21
you are the whole journey.
328
981742
1478
siz yolculuğun kendisisiniz.
16:23
You are the whole conversation.
329
983244
2355
İletişimin kendisi sizsiniz.
16:27
"Santiago."
330
987743
1150
"Santiago".
16:28
"The road seen, then not seen
331
988917
2982
"Görünen, sonra görünmeyen yol
16:31
the road seen, then not seen
332
991923
3335
görünen, sonra görünmeyen yol
16:36
the hillside hiding then revealing the way you should take
333
996020
4734
yürüyeceğin yolu saklayan, sonra gösteren tepe
16:40
the road seen, then not seen
334
1000778
2750
görünen, sonra görünmeyen yol
16:43
the hillside hiding then revealing the way you should take,
335
1003552
5076
yürüyeceğin yolu saklayan, sonra gösteren tepe
16:48
the road dropping away from you
336
1008652
3650
senden uzaklaşan yol
16:52
as if leaving you to walk on thin air,
337
1012326
4750
seni kayıplara terk ediyor,
16:57
then catching you,
338
1017100
1175
sonra yakalıyor,
16:58
catching you,
339
1018299
1240
yakalıyormuş gibi,
16:59
holding you up, when you thought you would fall,
340
1019563
2825
düşeceğini sandığın anda seni tutuyor,
17:02
catching you,
341
1022412
1163
yakalıyor,
17:03
holding you up, when you thought you would fall,
342
1023599
2336
düşeceğini sandığın anda seni tutuyormuş gibi
17:05
and the way forward
343
1025959
1546
ve önündeki yol
17:07
the way forward always in the end
344
1027529
3607
önündeki yol daima, sonunda
17:11
the way that you came,
345
1031160
1537
geldiğin yol olur,
17:12
the way forward always in the end
346
1032721
1877
önündeki yol daima, sonunda
17:14
the way that you came,
347
1034622
1156
geldiğin yol olur,
17:15
the way that you followed, the way that carried you into your future,
348
1035802
3334
takip ettiğin yol, seni geleceğine götüren yol,
17:19
that brought you to this place,
349
1039160
1720
seni buraya getirmiş olan,
17:20
that brought you to this place,
350
1040904
2463
seni buraya getirmiş olan,
17:23
no matter that it sometimes had to take your promise from you,
351
1043391
5258
her ne kadar bazen senden söz almış olsa da,
17:28
no matter that it always had to break your heart along the way:
352
1048673
5315
her ne kadar yol boyunca daima kalbini kırmış olsa da:
17:34
the sense
353
1054697
1181
his,
17:35
the sense of having walked from deep inside yourself
354
1055902
4599
içinin derinliklerinden, açıklığa doğru yürümüşsün gibi
17:40
out into the revelation,
355
1060525
2162
bir his,
17:43
to have risked yourself
356
1063482
1742
hem içinde hem de uzağında
17:45
for something that seemed to stand both inside you and far beyond you,
357
1065248
5970
duruyormuş gibi gözüken ve en sonunda seni takip edebileceğin
17:51
and that called you back in the end
358
1071242
2497
tek yola geri çağıran
17:53
to the only road you could follow,
359
1073763
2640
bir şey için kendini riske atman,
17:56
walking as you did, in your rags of love
360
1076427
4353
sevgi kırpıntılarındaki gibi yürümen
18:00
walking as you did, in your rags of love
361
1080804
2892
sevgi kırpıntılarındaki gibi yürümen
18:03
and speaking in the voice that by night became a prayer for safe arrival,
362
1083720
6921
ve bir gecede güvenli varışın duacısı haline gelen sesle konuşman,
18:10
so that one day
363
1090665
1727
böylece bir gün
18:12
one day you realized
364
1092416
2117
bir gün, istediğin şeyin aslında
18:14
that what you wanted had actually already happened
365
1094557
3483
gerçekleştiğini fark ettin
18:18
one day you realized
366
1098064
1952
bir gün, istediğin şeyin aslında
18:20
that what you wanted had actually already happened
367
1100040
2357
gerçekleştiğini fark ettin
18:22
and long ago
368
1102421
1151
ve uzun zaman önce
18:23
and in the dwelling place in which you lived before you began,
369
1103596
3977
ve başlamadan önce yaşadığın yerde
18:27
and that
370
1107597
1156
ve o,
18:28
and that every step along the way,
371
1108777
2616
o yolda attığın her adımda,
18:31
every step along the way,
372
1111417
1647
attığın her adımda,
18:33
you had carried the heart and the mind and the promise
373
1113088
3827
seni yola çıkaran ve sonra yürüten
18:36
that first set you off and then drew you on,
374
1116939
2887
kalbi, aklı ve sözü taşıdın
18:39
and that
375
1119850
1163
ve o,
18:41
and that you were more marvelous
376
1121037
4873
bir yol bulma dileği tuttuğun
18:45
in your simple wish to find a way
377
1125934
2264
anda daha harika oldun
18:48
you were more marvelous in your simple wish to find a way
378
1128222
3977
bir yol bulma dileği tuttuğun anda, ulaşabileceğin herhangi bir
18:52
than the gilded roofs of any destination you could reach
379
1132223
4237
yerin yaldızlı tepelerinden daha harika oldun
18:56
you were more marvelous in that simple wish to find a way
380
1136484
3737
bir yol bulma dileği tuttuğun anda, ulaşabileceğin herhangi bir
19:00
than the gilded roofs of any destination you could reach:
381
1140245
2906
yerin yaldızlı tepelerinden daha harika oldun:
19:03
as if, all along,
382
1143175
1177
sanki, daima,
19:04
you had thought the end point might be a city with golden domes,
383
1144376
3093
son noktanın altın kubbelerle ve neşeli kalabalıklarla dolu bir
19:07
and cheering crowds,
384
1147493
1455
şehir olabileceğini düşündün
19:08
and turning the corner
385
1148972
1947
ve yolun sonu olduğunu
19:10
at what you thought was the end of the road,
386
1150943
4347
düşündüğün o köşeyi döndüğünde,
19:15
you found just a simple reflection,
387
1155314
3113
basit bir yansıma ve geriye bakan
19:19
and a clear revelation beneath the face looking back
388
1159395
3577
yüzün altında net bir ifşa buldun
19:22
and beneath it another invitation,
389
1162996
4328
ve onun altında başka bir davet,
19:27
all in one glimpse
390
1167348
2399
bir anlık bakışta
19:29
all in one glimpse:
391
1169771
1647
bir anlık bakışta:
19:31
like a person
392
1171442
1230
bir insan gibi
19:33
like a person or a place you had sought forever
393
1173729
3417
hep aradığın bir insan veya bir yer gibi
19:37
like a person or a place you had sought forever,
394
1177170
3487
hep aradığın bir insan veya bir yer gibi,
19:40
like a bold field of freedom that beckoned you beyond;
395
1180681
4327
seni ötelere çağıran cüretkâr bir özgürlük ülkesi gibi;
19:45
like another life
396
1185032
1357
başka bir yaşam gibi
19:46
like another life,
397
1186413
1785
başka bir yaşam gibi
19:48
and the road
398
1188222
1267
ve yol
19:49
the road still stretching on."
399
1189513
3292
yol hâlâ uzanıyor."
19:54
(Applause)
400
1194530
1013
(Alkış)
19:55
Thank you.
401
1195567
1154
Teşekkürler.
19:56
(Applause)
402
1196745
3077
(Alkış)
20:01
Thank you.
403
1201379
1151
Teşekkürler.
20:02
(Applause)
404
1202554
3000
(Alkış)
20:07
Thank you very much. Thank you.
405
1207731
2373
Çok teşekkürler. Teşekkürler.
20:10
You're very kind. Thank you.
406
1210128
1547
Çok kibarsınız. Teşekkür ederim.
20:11
(Applause)
407
1211699
2364
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7