How to disagree productively and find common ground | Julia Dhar

368,500 views ・ 2018-12-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Orkuncan Okumuş Gözden geçirme: Ezgisu Karakaya
00:12
Some days, it feels like the only thing we can agree on
0
12871
3732
Kimi günlerde hepimizin uzlaştığı tek şey
00:16
is that we can't agree on anything.
1
16627
2333
hiçbir şeyde uzlaşamamamız gibi geliyor.
00:20
Public discourse is broken.
2
20143
2214
Kamusal söylem bozulmuş durumda.
00:23
And we feel that everywhere --
3
23046
1714
Bunu her yerde hissediyoruz -
00:24
panelists on TV are screaming at each other,
4
24784
2420
televizyondaki konuşmacılar birbirine bağırıyor,
00:27
we go online to find community and connection,
5
27228
3469
insanları ve ilişkileri internette arıyoruz.
00:30
and we end up leaving feeling angry and alienated.
6
30721
3400
Sonrasında da kızgın, yabancılaşmış hissediyoruz.
00:34
In everyday life, probably because everyone else is yelling,
7
34689
4000
Herkes birbirine bağırdığı için
00:38
we are so scared to get into an argument
8
38713
3055
günlük yaşamda bir tartışmaya girmekten öyle korkuyoruz ki
00:41
that we're willing not to engage at all.
9
41792
2666
herhangi bir ilişkide bulunmamayı tercih ediyoruz.
00:44
Contempt has replaced conversation.
10
44895
2944
Sohbetin yerini aşağılama aldı.
00:49
My mission in life is to help us disagree productively.
11
49727
4651
Yaşamdaki amacım; verimli bir şekilde karşıt görüşte olmamıza yardımcı olmak.
00:54
To find ways to bring truth to light, to bring new ideas to life.
12
54752
4547
Gerçeği açığa çıkarmak için yollar bulmak, yaşama yeni fikirler kazandırmak.
01:00
I think -- I hope --
13
60165
1826
Bence - öyle umuyorum -
01:02
that there is a model for structured disagreement
14
62015
2840
hem ikna etmek hem de ikna olmak için gerçek bir isteğe dayalı
01:04
that's kind of mutually respectful
15
64879
3309
karşılıklı saygı içeren
01:08
and assumes a genuine desire to persuade and be persuaded.
16
68212
3825
yapılandırılmış anlaşmazlık için bir model var.
01:12
And to uncover it, let me take you back a little bit.
17
72974
3309
Bunu daha açık hâle getirmek için biraz geriye gidelim.
01:16
So, when I was 10 years old, I loved arguing.
18
76307
4619
10 yaşındayken tartışmaya bayılırdım.
01:21
This, like, tantalizing possibility
19
81442
2419
Yalnızca sözcüklerinin gücüyle
01:23
that you could convince someone of your point of view,
20
83885
2975
birini kendi bakış açına ikna edebilmenin
01:26
just with the power of your words.
21
86884
2266
cezbedici olasılığı.
01:30
And perhaps unsurprisingly,
22
90225
1485
Tahmin edilebileceği gibi
01:31
my parents and teachers loved this somewhat less.
23
91734
3475
ebeveynlerim ve öğretmenlerim buna o kadar da bayılmadı.
01:35
(Laughter)
24
95233
1193
(Gülüşmeler)
01:36
And in much the same way as they decided
25
96450
2034
Tıpkı dört yaşındaki Julia'nın
01:38
that four-year-old Julia might benefit from gymnastics to burn off some energy,
26
98508
4204
enerji atmak için jimnastikten yararlanabileceğine karar vermeleri gibi,
01:42
they decided that I might benefit from joining a debate team.
27
102736
3047
bir münazara grubuna katılmamın yararlı olabileceğine karar verdiler.
01:45
That is, kind of, go somewhere to argue where they were not.
28
105807
3611
Bu biraz da; tartışmak için bizim olmadığımız bir yere git demek gibiydi.
01:49
(Laughter)
29
109442
1979
(Gülüşmeler)
01:51
For the uninitiated,
30
111445
1548
Konunun yabancısı olanlar için
01:53
the premises of formal debate are really straightforward:
31
113017
2766
kurallarına uygun bir münazaranın öncülleri çok açıktır:
01:55
there's a big idea on the table --
32
115807
2049
masada büyük bir fikir olur --
01:57
that we support civil disobedience, that we favor free trade --
33
117880
4451
sivil itaatsizliği veya serbest ticareti desteklediğimiz gibi --
02:02
and one group of people who speaks in favor of that idea,
34
122355
3294
Ayrıca bu fikirden yana ve bu fikre karşı olarak konuşan
02:05
and one against.
35
125673
1388
bir grup insan.
02:08
My first debate
36
128665
1211
Canberra Kız Dil Bilgisi Okulu'ndaki
02:09
in the cavernous auditorium of Canberra Girls Grammar School
37
129900
2947
devasa toplantı salonundaki ilk münazaram
02:12
was kind of a bundle of all of the worst mistakes
38
132871
3135
kablolu kanalların haberlerinde gördüğünüz
02:16
that you see on cable news.
39
136030
2031
o en fena hatalardan bir demet gibiydi.
02:18
It felt easier to me to attack the person making the argument
40
138085
4340
Tartışmayı yapan kişinin üstüne gitmek
02:22
rather than the substance of the ideas themselves.
41
142449
2866
sunulan fikirlerin kendisinin üstüne gitmekten daha kolay geldi.
02:25
When that same person challenged my ideas,
42
145792
3301
Aynı kişi benim fikirlerime meydan okuduğunda
02:29
it felt terrible, I felt humiliated and ashamed.
43
149117
3452
berbat, aşağılanmış ve mahcup hissettim.
02:33
And it felt to me like the sophisticated response to that
44
153125
3619
Buna verilecek sofistike yanıt
02:36
was to be as extreme as possible.
45
156768
2428
olabildiğince aşırı olmalıymış gibi geldi.
02:40
And despite this very shaky entry into the world of debate, I loved it.
46
160736
4778
Münazara dünyasına bu zayıf girişe rağmen ona bayıldım.
02:45
I saw the possibility, and over many years worked really hard at it,
47
165538
4444
Olasılığı gördüm ve yıllar boyunca çok sıkı çalıştım.
02:50
became really skilled at the technical craft of debate.
48
170006
3976
Münazaranın teknik hüneri konusunda gerçekten becerili oldum.
02:54
I went on to win the World Schools Debating Championships three times.
49
174006
3626
Dünya Okulları Tartışma Şampiyonası'nı üç kez kazanmaya devam ettim.
Böyle bir şey olduğunu ilk kez duyuyorsunuz, biliyorum.
02:58
I know, you're just finding out that this is a thing.
50
178053
2548
03:00
(Laughter)
51
180625
3508
(Gülüşmeler)
03:04
But it wasn't until I started coaching debaters,
52
184157
3428
Bunu ancak tartışmacıları,
03:07
persuaders who are really at the top of their game,
53
187609
3460
kendi alanlarının zirvesinde olan ikna edici kişileri
03:11
that I actually got it.
54
191093
1534
eğitmeye başladığımda anladım.
03:13
The way that you reach people is by finding common ground.
55
193188
4845
İnsanlara ulaşmanız ortak bir zemin bulmakla olur.
03:18
It's by separating ideas from identity
56
198450
2865
Bu da fikirleri kimliklerden ayırarak
03:21
and being genuinely open to persuasion.
57
201339
2952
ve iknaya gerçek anlamda açık olarak gerçekleşir.
03:24
Debate is a way to organize conversations about how the world is, could, should be.
58
204927
6971
Münazara; dünyanın nasıl olduğu, olacağı, olması gerekenine dair konuşmalardır.
03:32
Or to put it another way,
59
212525
1210
Başka türlü söyleyelim.
03:33
I would love to offer you my experience-backed,
60
213759
3269
Size bir sonraki aile yemeğinde
03:37
evidence-tested guide to talking to your cousin about politics
61
217052
3553
kuzeninizle siyaset hakkında nasıl konuşacağınıza dair
deneyimlerimle kanıtlanmış bir rehber sunmayı çok isterim.
03:40
at your next family dinner;
62
220629
2004
03:42
reorganizing the way in which your team debates new proposals;
63
222657
3841
Takımınızın yeni önerileri nasıl tartışacağını yeniden düzenlemesi gibi;
03:46
thinking about how we change our public conversation.
64
226522
3261
kamusal alandaki konuşmamızı nasıl değiştirdiğimizi hesaba katarak.
03:50
And so, as an entry point into that:
65
230617
2135
Buna bir giriş kapısı olarak
03:52
debate requires that we engage with the conflicting idea,
66
232776
4357
münazara; aykırı fikirlerle doğrudan, saygılı biçimde,
03:57
directly, respectfully, face to face.
67
237157
3499
yüz yüze bir bağlantı kurmamızı gerektirir.
04:01
The foundation of debate is rebuttal.
68
241093
2491
Münazaranın temeli karşı fikri çürütmedir.
04:03
The idea that you make a claim and I provide a response,
69
243608
3763
Bir fikir öne sürersiniz, ben yanıt veririm.
04:07
and you respond to my response.
70
247395
2066
Siz de benim yanıtıma yanıt verirsiniz.
04:10
Without rebuttal, it's not debate, it's just pontificating.
71
250022
3397
Çürütme olmadan tartışma olmaz, yalnızca ahkam kesmek olur.
04:14
And I had originally imagined that the most successful debaters,
72
254449
4452
Aslında en başarılı tartışmacıların,
04:18
really excellent persuaders,
73
258925
1904
mükemmel iknacıların,
04:20
must be great at going to extremes.
74
260853
3159
aşırıya kaçma konusunda harika olduklarını hayal etmiştim.
04:24
They must have some magical ability to make the polarizing palatable.
75
264339
5570
Kutuplaştıran şeyi makul hâle getirmek için büyülü bir becerileri olmalıydı.
04:31
And it took me a really long time to figure out
76
271101
3101
Gerçeğin tam tersi olduğunu anlamam
04:34
that the opposite is actually true.
77
274226
3200
gerçekten çok uzun zaman aldı.
04:38
People who disagree the most productively start by finding common ground,
78
278014
5492
En verimli biçimde karşıt görüşte olanlar işe ortak bir zemin bularak başlar.
04:43
no matter how narrow it is.
79
283530
1976
Bu zemin ne kadar ufak olursa olsun.
04:45
They identify the thing that we can all agree on
80
285530
2928
Hepimizin üstünde uzlaşabileceği şeyi belirler
04:48
and go from there:
81
288482
1635
ve oradan yola çıkarlar:
04:50
the right to an education, equality between all people,
82
290141
4836
eğitim hakkı, insan eşitliği,
04:55
the importance of safer communities.
83
295001
2642
daha güvenli toplumların önemi.
04:58
What they're doing is inviting us
84
298160
1599
Yaptıkları şey,
04:59
into what psychologists call shared reality.
85
299783
3583
bizi psikologların ortak gerçeklik dedikleri şeye davet etmek.
05:04
And shared reality is the antidote to alternative facts.
86
304263
4878
Ortak gerçeklik alternatif gerçekler için bir panzehirdir.
05:10
The conflict, of course, is still there.
87
310438
2746
Anlaşmazlık tabii ki hâlâ oradadır.
05:13
That's why it's a debate.
88
313208
1667
Bunun münazara olmasının nedeni de o.
05:15
Shared reality just gives us a platform to start to talk about it.
89
315212
4400
Ortak gerçeklik bize bununla ilgili konuşmaya başlamak için ortam sunar.
05:20
But the trick of debate is that you end up doing it directly,
90
320465
3691
Ancak tartışmanın püf noktası; bunu doğrudan, yüz yüze,
05:24
face to face, across the table.
91
324180
2000
masada taraf tarafa yapmanız.
05:26
And research backs up that that really matters.
92
326656
3298
Araştırmalar bunun gerçekten önemli olduğunu destekliyor.
05:30
Professor Juliana Schroeder at UC Berkeley and her colleagues
93
330260
3838
Berkeley Kaliforniya Üniversitesi'ndeki
Profesör Juliana Schroeder ve meslektaşlarının
05:34
have research that suggests that listening to someone's voice
94
334122
3929
hararetli bir tartışmada bulunan birinin sesini dinlemenin
05:38
as they make a controversial argument
95
338075
2444
adeta insanileştirici olduğunu öne süren bir araştırmaları var.
05:40
is literally humanizing.
96
340543
1960
05:42
It makes it easier to engage with what that person has to say.
97
342847
4200
Bu, o kişinin söyleyeceği şeyle bağlantı kurmayı kolaylaştırır.
05:47
So, step away from the keyboards, start conversing.
98
347617
3710
Klavyeden biraz uzaklaşın, sohbete başlayın.
05:52
And if we are to expand that notion a little bit,
99
352077
2652
Bu kavramı biraz daha genişletirsek,
05:54
nothing is stopping us from pressing pause on a parade of keynote speeches,
100
354753
6856
açılış konuşmaları, nazik açık oturumlar silsilesi içinde
06:01
the sequence of very polite panel discussions,
101
361633
3706
bizi durdur tuşuna basmaktan ve bunun bir kısmını
yapılandırılmış münazara ile değiştirmekten alıkoyan hiçbir şey yok.
06:05
and replacing some of that with a structured debate.
102
365363
2960
06:09
All of our conferences could have, at their centerpiece,
103
369030
3293
Konferanslarımızın hepsi merkezlerinde, o alandaki en büyük ve çekişmeli
06:12
a debate over the biggest, most controversial ideas in the field.
104
372347
3968
fikirlerle ilgili bir münazara barındırabilir.
06:17
Each of our weekly team meetings could devote 10 minutes
105
377022
4045
Haftalık ekip buluşmalarımızın her birinde, ekibin çalışma şeklini
06:21
to a debate about a proposal to change the way in which that team works.
106
381091
4463
değiştirme hakkındaki bir öneriye ilişkin bir münazaraya 10 dakika ayrılabilir.
06:26
And as innovative ideas go, this one is both easy and free.
107
386329
5194
Yenilikçi fikirler ortaya çıktıkça, bu fikir hem basit hem de ücretsiz.
06:31
You could start tomorrow.
108
391547
1722
Yarın başlayabilirsiniz.
06:33
(Laughter)
109
393293
1150
(Gülüşmeler)
06:34
And once we're inside this shared reality,
110
394872
2587
Bu ortak gerçekliğin içine bir kez girdiğimizde
06:37
debate also requires that we separate ideas
111
397483
3920
yaptığımız münazara,
fikirleri, onları ele alan insanın kimliğinden ayırmamızı da gerektirir.
06:41
from the identity of the person discussing them.
112
401427
3266
06:45
So in formal debate, nothing is a topic unless it is controversial:
113
405014
4381
Kural uygun münazarada, tartışmalı olmayan hiçbir şey konuyu oluşturmaz:
06:49
that we should raise the voting age, outlaw gambling.
114
409419
4227
oy verme yaşının yükseltilmesi, yasa dışı kumar gibi.
06:54
But the debaters don't choose their sides.
115
414575
3820
Ancak tartışmacılar taraflarını seçmez.
06:58
So that's why it makes no sense to do what 10-year-old Julia did.
116
418419
4055
Bu yüzden 10 yaşındaki Julia'nın yaptığını yapmanın bir anlamı yok.
07:02
Attacking the identity of the person making the argument is irrelevant,
117
422791
4406
Tartışmadaki insanın kimliğine saldırmak çok yersizdir
07:07
because they didn't choose it.
118
427221
1975
çünkü bunu onlar seçmedi.
07:09
Your only winning strategy
119
429220
3412
Tek kazanma stratejiniz fikrin en iyi, en açık
07:12
is to engage with the best, clearest, least personal version of the idea.
120
432656
6175
ve en az kişisel olan hâli ile bir bağlantı kurmak.
07:20
And it might sound impossible or naive to imagine
121
440292
3881
Bu kavramı lisenin toplantı salonunun dışına taşıyabilmeyi hayal etmek
07:24
that you could ever take that notion outside the high school auditorium.
122
444197
4183
kulağa olanaksız veya fazla saf gelebilir.
07:28
We spend so much time dismissing ideas as democrat or republican.
123
448946
5883
İster demokrat ister cumhuriyetçi olalım, çoğu zaman fikirleri önemsemiyoruz.
07:35
Rejecting proposals because they came from headquarters,
124
455216
3702
Teklifleri, sırf genel merkezden veya bizimkine benzemediğini
07:38
or from a region that we think is not like ours.
125
458942
3016
düşündüğümüz bir bölgeden geldiği için reddediyoruz.
07:42
But it is possible.
126
462815
1267
Ama bu mümkün.
07:44
When I work with teams, trying to come up with the next big idea,
127
464482
4341
Ekiplerle çalıştığımda, yeni bir büyük fikir bulmaya
07:48
or solve a really complex problem,
128
468847
2524
veya karmaşık bir sorunu çözmeye çabalarken
07:51
I start by asking them, all of them, to submit ideas anonymously.
129
471395
5455
işe onların her birinden anonim kalarak fikir vermelerini isteyerek başlıyorum.
07:57
So by way of illustration, two years ago,
130
477355
2403
Örnek vermek gerekirse, iki yıl önce,
07:59
I was working with multiple government agencies
131
479782
2692
uzun vadeli işsizliği azaltmaya dair yeni çözümler bulmak için
08:02
to generate new solutions to reduce long-term unemployment.
132
482498
3918
birçok devlet kurumuyla çalışıyordum.
08:06
Which is one of those really wicked,
133
486440
2067
Bu da gerçekten kötü, kurtulması zor,
08:08
sticky, well-studied public policy problems.
134
488531
3678
üstünde iyice çalışılmış kamu düzeni sorunlardan biri.
08:12
So exactly as I described, right at the beginning,
135
492543
2574
Tıpkı anlattığım gibi, tam da başlangıçta,
08:15
potential solutions were captured from everywhere.
136
495141
3400
olası çözümler her yerden önümüze geliyordu.
08:18
We aggregated them,
137
498942
1834
Onları bir araya topladık,
08:20
each of them was produced on an identical template.
138
500800
2634
her biri de aynı şablon üzerinde oluşturulmuştu.
08:23
At this point, they all look the same, they have no separate identity.
139
503458
3405
Bu noktada hepsi aynı görünüyor, ayırt edici bir tarafları yok.
08:27
And then, of course, they are discussed, picked over,
140
507252
3738
Bu durumda da tartılışır, özenle seçilir, düzenlenir
08:31
refined, finalized.
141
511014
1547
ve son şekline getirilirler.
08:33
And at the end of that process, more than 20 of those new ideas
142
513022
3753
Bu sürecin sonunda, bu yeni fikirlerin 20'den fazlası
08:36
are presented to the cabinet ministers responsible for consideration.
143
516799
3854
değerlendirmeden sorumlu olan bakanlara sunulur.
08:41
But more than half of those, the originator of those ideas
144
521982
5524
Ama bu fikirlerin yarısından fazlasının mucidi
08:47
was someone who might have a hard time getting the ear of a policy advisor.
145
527530
4452
bir siyasi danışmana kendini dinletme konusunda zorluk yaşayabilecek biriydi.
08:52
Or who, because of their identity,
146
532006
1805
Ya da dinletebilse bile,
08:53
might not be taken entirely seriously if they did.
147
533835
3520
kimliği yüzünden, tam olarak ciddiye alınmayabilecek biri.
08:57
Folks who answer the phones, assistants who manage calendars,
148
537379
4079
Telefonlara bakan kişiler, takvimleri düzenleyen yardımcılar,
09:01
representatives from agencies who weren't always trusted.
149
541482
3867
kurumların her zaman güvenilmeyen temsilcileri.
09:07
Imagine if our news media did the same thing.
150
547371
2206
Haber organlarının da aynı şeyi yaptığını düşünün.
09:09
You can kind of see it now -- a weekly cable news segment
151
549601
3688
Şu anda da bunu kısmen görebilirsiniz --
09:13
with a big policy proposal on the table
152
553313
2655
masada liberal veya muhafazakar olarak tanımlanmayan büyük bir plan teklifi olan
09:15
that doesn't call it liberal or conservative.
153
555992
3400
haftalık kablolu haber kanalları bölümü.
09:19
Or a series of op-eds for and against a big idea
154
559766
5335
Ya da yazarların çalıştığı yeri içermeyen,
büyük bir fikirden yana ve ona karşı yazıların olduğu bir serbest kürsü dizisi.
09:25
that don't tell you where the writers worked.
155
565125
3066
09:28
Our public conversations, even our private disagreements,
156
568703
3683
Kamusal alandaki konuşmalarımız, hatta kendi aramızdaki anlaşmazlıklarımız
09:32
can be transformed by debating ideas, rather than discussing identity.
157
572410
5608
kimlikler yerine fikirleri tartışarak dönüşüme uğrayabilir.
09:40
And then, the thing that debate allows us to do as human beings
158
580041
3628
Bu durumda, münazaranın biz insanlara izin verdiği şey de
09:43
is open ourselves, really open ourselves up
159
583693
3864
kendimizi yanılmış olabileceğimiz ihtimaline
09:47
to the possibility that we might be wrong.
160
587581
3000
gerçek anlamda açmak.
09:50
The humility of uncertainty.
161
590605
2587
Belirsizliğin alçak gönüllülüğü.
09:54
One of the reasons it is so hard to disagree productively
162
594375
4143
Verimli biçimde karşıt görüşte olmanın oldukça zor olmasının nedenlerinden biri
09:58
is because we become attached to our ideas.
163
598542
2841
kendimizi fikirlerimize bağlı hissetmemiz.
10:01
We start to believe that we own them and that by extension, they own us.
164
601407
5809
Onlara sahip gibi hissetmeye başlarız, dolayısıyla onlar da bize sahip olur.
10:08
But eventually, if you debate long enough,
165
608132
3024
Ancak sonuç olarak, yeterince uzun münazara ederseniz
10:11
you will switch sides,
166
611180
1286
taraf değiştirirsiniz,
10:12
you'll argue for and against the expansion of the welfare state.
167
612490
3730
refah devletinin yayılmasından yana ve ona karşı olarak tartışırsınız.
10:16
For and against compulsory voting.
168
616244
2267
Zorunlu oy kullanımından yana ve ona karşı.
10:19
And that exercise flips a kind of cognitive switch.
169
619331
4365
Bu alıştırma bilişsel bir değişime yol açar.
10:24
The suspicions that you hold
170
624231
2259
Sizin katılmadığınız düşünceleri benimseyen insanlara dair
10:26
about people who espouse beliefs that you don't have, starts to evaporate.
171
626514
4976
sahip olduğunuz şüpheler buharlaşıp gitmeye başlar.
10:31
Because you can imagine yourself stepping into those shoes.
172
631514
3650
Çünkü onun yerinde olduğunuzu hayal edebilirsiniz.
10:35
And as you're stepping into those,
173
635188
2580
Onun yerindeyken
10:37
you're embracing the humility of uncertainty.
174
637792
2570
belirsizliğin alçak gönüllüğünü kucaklarsınız.
10:40
The possibility of being wrong.
175
640386
2067
Yanılmış olma ihtimali.
10:43
And it's that exact humility that makes us better decision-makers.
176
643411
4626
Bizi daha iyi karar vericiler yapan tam da bu alçak gönüllülük.
10:48
Neuroscientist and psychologist Mark Leary at Duke University and his colleagues
177
648061
5270
Duke Üniversitesi'ndeki sinirbilimci ve psikolog Mark Leary ile meslektaşları,
araştırmacıların entelektüel alçak gönüllülük olarak adlandırdığı şeyi
10:53
have found that people who are able to practice --
178
653355
2381
10:55
and it is a skill --
179
655760
1436
uygulayabilen insanların
10:57
what those researchers call intellectual humility
180
657220
3294
-ki bu bir beceri-
11:00
are more capable of evaluating a broad range of evidence,
181
660538
3801
geniş bir yelpazedeki bulguları değerlendirmede daha becerili,
11:04
are more objective when they do so,
182
664363
2253
bunu yaparken daha tarafsız
11:06
and become less defensive when confronted with conflicting evidence.
183
666640
4675
ve aykırı bir bulguyla karşılaştıklarında daha az savunmacı olduklarını keşfetti.
11:11
All attributes that we want in our bosses,
184
671339
3210
Patronlarımızda, çalışma arkadaşlarımızda,
11:14
colleagues, discussion partners, decision-makers,
185
674573
3163
tartışmada bulunduğumuz kişilerde, karar vericilerde olmasını istediğimiz
11:17
all virtues that we would like to claim for ourselves.
186
677760
3667
tüm nitelikler, kendimize yakıştırdığımız tüm erdemler.
11:22
And so, as we're embracing that humility of uncertainty,
187
682688
3564
Belirsizliğin alçak gönüllülüğünü kucaklarken
11:26
we should be asking each other, all of us, a question.
188
686276
3847
birbirimize, herkese bir soru sormamız gerek.
11:30
Our debate moderators, our news anchors should be asking it
189
690696
3429
Münazara başkanlarımız, haber sunucularımız,
bunu seçim temsilcilerimiz ve devlet kurumu adaylarımızdan da istemeli.
11:34
of our elective representatives and candidates for office, too.
190
694149
3192
11:38
"What is it that you have changed your mind about and why?"
191
698355
4816
"Fikriniz neye ilişkin ve neden değişti?"
"Hangi belirsizlik konusunda alçak gönüllüsünüz?"
11:44
"What uncertainty are you humble about?"
192
704982
3930
11:50
And this by the way, isn't some fantasy
193
710221
2030
Bu, kamusal yaşam ve kamusal sohbetlerimizin
11:52
about how public life and public conversations could work.
194
712275
3875
nasıl olması gerektiğiyle ilgili bir tür kurgu değil.
11:56
It has precedent.
195
716174
1325
Buna dair bir örnek var.
11:57
So, in 1969,
196
717982
1834
1969'da,
11:59
beloved American children's television presenter Mister Rogers
197
719840
3612
Çok sevgili Amerikalı çocuk programı sunucusu Mister Rogers,
12:03
sits impaneled
198
723476
1503
ABD iletişim kongresi alt komitesinden önce,
12:05
before the United States congressional subcommittee on communications,
199
725003
3963
görünüşe göre bunu hiç istemeyen John Pastore'nin verdiği yetkiyle
12:08
chaired by the seemingly very curmudgeonly John Pastore.
200
728990
4226
jüri olarak oturuyordu.
12:13
And Mister Rogers is there to make a kind of classic debate case,
201
733651
3135
Mister Rogers klasik bir münazara ortamı oluşturmak,
12:16
a really bold proposal:
202
736810
1880
cesur bir öneride bulunmak için oradaydı.
12:18
an increase in federal funding for public broadcasting.
203
738714
3921
Kamu yayıncılığı için federal fonda bir artış.
12:23
And at the outset,
204
743815
1191
Başlangıçta,
12:25
committee disciplinarian Senator Pastore is not having it.
205
745030
2761
kuruldaki disiplin yanlısı Senatör Pastore buna katılmadı.
12:27
This is about to end really poorly for Mister Rogers.
206
747815
3048
Süreç Mister Rogers için oldukça kötü bir şekilde bitmek üzereydi.
12:31
But patiently, very reasonably, Mister Rogers makes the case
207
751792
5388
Ancak Mister Rogers sabırla ve mantıklı bir şekilde
12:37
why good quality children's broadcasting,
208
757204
3389
çocuklara yönelik iyi kalitedeki yayıncılığın;
12:40
the kinds of television programs that talk about the drama that arises
209
760617
4333
en sıradan ailelerden bahseden
12:44
in the most ordinary of families,
210
764974
2341
televizyon programlarının,
neden hepimiz için önemli olduğunu ortaya koydu.
12:47
matters to all of us.
211
767339
1889
12:49
Even while it costs us.
212
769252
2206
Bize belli bir masrafa mal olsa bile.
12:51
He invites us into a shared reality.
213
771927
2880
Bizi ortak bir gerçekliğe davet ediyor.
12:55
And on the other side of that table,
214
775593
1938
Masanın diğer tarafında,
12:57
Senator Pastore listens, engages and opens his mind.
215
777555
6706
Senatör Pastore kulak veriyor, bağlantı kuruyor ve zihnini buna açıyor.
13:05
Out loud, in public, on the record.
216
785333
4227
Yüksek sesle, halka açık olarak, kayıt altındayken.
13:10
And Senator Pastore says to Mister Rogers,
217
790604
2769
Senatör Pastore Mister Rogers'a diyor ki:
13:13
"You know, I'm supposed to be a pretty tough guy,
218
793397
2492
"Aslında sert bir adam olmam gerek
13:15
and this is the first time I've had goosebumps in two days."
219
795913
3727
ama iki gün içinde ilk kez tüylerim diken diken oldu."
13:19
And then, later, "It looks like you just earned the 20 million dollars."
220
799664
5559
Sonra da ekliyor: "Görüşüne göre 20 milyon dolar kazandın."
13:26
We need many more Mister Rogers.
221
806307
3508
Bize çok daha fazla Mister Rogers gerek.
13:29
People with the technical skills of debate and persuasion.
222
809839
3348
Münazara ve ikna konusunda teknik becerileri olan insanlar.
13:33
But on the other side of that table,
223
813768
1960
Masanın diğer tarafında da
13:35
we need many, many, many more Senator Pastores.
224
815752
5205
daha fazla Senatör Pastore olmalı.
13:41
And the magic of debate is that it lets you, it empowers you
225
821585
3825
Münazaranın gücü aynı anda hem Mister Rogers
13:45
to be both Mister Rogers and Senator Pastore simultaneously.
226
825434
5344
hem de Senatör Pastore olmak için size izin ve yetkiyi vermesi.
13:51
When I work with those same teams that we talked about before,
227
831800
3158
Daha önce bahsettiğim ekiplerle çalışırken
13:54
I ask them at the outset to pre-commit to the possibility of being wrong.
228
834982
4860
yanılmış olma ihtimalini önceden üstlenmelerini istedim.
14:00
To explain to me and to each other what it would take to change their minds.
229
840323
5024
Fikirlerinin değişmesi için ne gerektiğini bana ve birbirlerine söylemelerini de.
14:05
And that's all about the attitude, not the exercise.
230
845782
3182
Bu tamamen tavırla ilgili, alıştırmayla değil.
14:09
Once you start thinking about what it would take to change your mind,
231
849655
3277
Fikrinizi değiştirmek için gerekeni bir kez düşündüğünüzde
14:12
you start to wonder why you were quite so sure in the first place.
232
852956
4293
başlangıçta neden bu kadar emin olduğunuzu merak etmeye başlarsınız.
14:17
There is so much that the practice of debate
233
857996
3652
Münazara pratiği yapmanın bize sunacağı
nasıl verimli biçimde karşıt görüşte olunacağına dair çok fazla şey var.
14:21
has to offer us for how to disagree productively.
234
861672
2913
14:24
And we should bring it to our workplaces,
235
864894
2175
Bunu çalışma ortamımıza, konferanslarımıza,
14:27
our conferences, our city council meetings.
236
867093
2468
belediye meclisi toplantılarımıza taşımalıyız.
14:30
And the principles of debate can transform the way that we talk to one another,
237
870085
5182
Münazara ilkeleri; konuşmayı bırakıp dinlemeye başlamamızı sağlamak adına
14:35
to empower us to stop talking and to start listening.
238
875815
4245
birbirimizle konuşma şeklimizi dönüştürebilir.
14:40
To stop dismissing and to start persuading.
239
880410
3343
Aldırmamaktan vazgeçip ikna etmeye başlamak adına.
14:44
To stop shutting down and to start opening our minds.
240
884156
4079
Zihnimizi dışarıya kapatmayı bırakıp açmaya başlamak adına.
14:48
Thank you so much.
241
888759
1222
Çok teşekkürler.
14:50
(Applause)
242
890005
4995
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7