David Pogue: Cool new things you can do with your mobile

David Pogue: David Pogue ile telefon hileleri üzerine.

Çeviri: serdar onuk Gözden geçirme: Sancak Gülgen

I'm the weekly tech critic for the New York Times.

New York Times'in haftalık teknoloji yazarıyım.

I review gadgets and stuff.

Kullanışlı alet ve benzeri ürünleri incelerim.

And mostly what good dads should be doing this time of year

Aslına bakılırsa yılın bu zamanları, iyi babalar çocuklarıyla vakit geçirmeli

is nestling with their kids and decorating the Christmas tree.

ve yeni yıl ağacını süslüyor olmalı.

What I'm mostly doing this year

Ben ise

is going on cable TV and answering the same question:

kablolu televizyona çıkıp aynı soruya cevap veriyorum:

"What are the tech trends for next year?"

"Gelecek senenin teknoloji trendleri neler olacak?"

And I'm like, "Didn't we just go through this last year?"

Sonra da, "İyi de bunu daha geçen sene söylememiş miydik?" oluyorum.

But I'm going to pick the one that interests me most, and that is the

Ama şimdi bunların arasından en çok dikkatimi çekeni seçeceğim ve bu da

completed marriage of the cell phone and the Internet.

cep telefonu ile internetin tamamlanmış evliliği olacak.

You know, I found that volcano on Google Images,

Biliyorsunuz, şu volkanı Google görsellerden buldum,

not realizing how much it makes me look like the cover of Dianetics.

tabi ki Dianetik kitabının kapak resmine ne kadar benzediğini farketmemiştim.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Anyway, this all started a few years ago,

Neyse, bütün her şey birkaç yıl önce başladı.

when they started carrying your voice over the Internet rather than over a phone line,

Sesimizi bir telefon hattı yerine internet üzerinden taşımaya başladılar

and we've come a long way since that.

ve o günlerden bu zamana uzun bir yol katedildi.

But that was interesting in itself. This is companies like Vonage.

Fakat bu kendi başına bile enteresan bir şeydi. Vonage gibi şirketler örneğin.

Basically you take an ordinary telephone, you plug it into this little box

Aslında sıradan bir telefonu alıyorsunuz, fişini bu küçük kutuya takıyorsunuz

that they give you and the box plugs into your cable modem.

ki bu kutuyu şirket size veriyor, onu da kablolu modeminize bağlıyorsunuz.

Now, it works just like a regular phone.

İşte, aynen normal bir telefon gibi çalışıyor.

So you can pick up the phone, you hear a dial tone,

Ahizeyi kaldırıyorsunuz, çevir sesini duyuyorsunuz,

but its just a fake-out. It's a WAV file of a dial tone,

ama biraz uyduruk bir ses. Çevir sesinin WAV dosyası halinde kaydı,

just to reassure you that the world hasn't ended.

sadece dünyanın sonunun gelmediğinden emin olmanız için.

It could be anything. It could be salsa music

Herşey olabilir. Salsa veya komedi

or a comedy routine -- it doesn't matter.

programı müziği olabilir -- mesele değil.

The little box has your phone number.

Bu küçük kutu sizin telefon numaranıza sahip.

So that's really cool -- you can take it to London or Siberia,

Süper bir şey değil mi -- bu kutuyu Londra'ya veya Sibirya'ya götürebilirsiniz

and your next door neighbor can dial your home number and your phone will ring,

ve komşunuz ev telefon numaranızı çevirdiğinde telefonunuz çalar,

because it's got everything in the box.

çünkü gerekli olan her şey kutuda.

They've got every feature known to man in there,

İnsanlık tarafından bilinen tüm özellikler onun içinde mevcut

because adding a new feature is just software.

Çünkü yeni bir özellik eklemek sadece bir yazılım işi.

And as a result of Voice Over IP --

IP Üzerinden Ses Transferi'nin sonucunda --

I hate that term -- Voice Over Internet --

-- İnternet Üzerinden Ses -- ki bu terimden nefret ediyorum,

land-line home-phone service has gone down 30 percent in the last three years.

son üç senede sabit ev telefon hat talebinde yüzde 30'luk düşüş meydana geldi.

I mean, no self-respecting college kid has home phone service anymore.

Yani, artık kendisine saygısı olan hiçbir üniversite öğrencisi ev telefonu kullanmıyor.

This is what college kids are more likely to have. It's the most popular

İşte size, o gençlerin büyük olasılıkla sahip olacağı şey. Dünyanın en popüler

VOIP service in the world: It's Skype.

VOIP servisi: Skype.

It's a free program you download for your Mac or PC,

Mac veya PC'nize bu ücretsiz programı yüklüyorsunuz

and you make free phone calls anywhere in the world

ve dünyanın her yeri ile bedava görüşmeler yapıyorsunuz.

The downside is that you have to wear a headset like a nerd.

İşin kötü tarafı, inek öğrenci gibi bir kulaklık takmak zorundasınız.

It's not your phone -- it's your computer.

O sizin telefonuz değildir -- bilgisayarınızdır.

But nonetheless, if you're a college kid and you have no money,

Fakat yine de, eğer bir üniversite öğrencisi iseniz ve paranız yoksa,

believe me, this is better than trying to use your cell phone.

inanın bana, bu cep telefonunuzu kullanmaya çalışmaktan çok daha iyi birşey.

It's really cute seeing middle-aged people

Benim gibi orta yaşlı insanları, Skype'ı ilk defa

like me, try out Skype for the first time,

denerken görmek çok hoş bir şey

which is usually when their kid goes away for a semester abroad.

ki genelde bu çocuklarının yarıyıl tatili için yurt dışına çıktıkları zamandır.

They don't want to pay the international fees,

Onlar uluslarası görüşme ücreti ödemek istemezler,

so they're like, "Timmy! Is that you?"

o yüzden şöyle konuşurlar, "Timmy! Sen misin?"

(Laughter)

(Gülüşmeler)

It's really cute.

Gerçekten, çok sevimli.

But I -- at least it was when I did it --

Fakat ben -- en azından ben yaptığımda öyleydi --

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I think where VOIP is really going to get interesting

Sanırım, VOIP servisinin en ilgi çekici olmaya başladığı zaman

is when they start putting it on cell phones.

onun, cep telefonlarının içine yerleştirilebildiği andır.

Imagine if you had an ordinary cell phone,

Düşünsenize, sıradan bir cep telefonunuz var

and any time you were in a wireless hotspot --

ve kablosuz bağlantı bulduğunuz zaman,

free calls anywhere in the world,

dünyanın her yerine bedava arama yapabilirsiniz

never pay the cellular company a nickel.

üstelik cep telefonu şirketlerine bir kuruş bile ödemeden.

It'd be really, really cool -- and yet,

Gerçekten, çok ama çok hoş olurdu -- ama,

even though the technology for this has been available

bunu mümkün kılan teknoloji 5 yıldır var olmasına rağmen

for five years, incredibly,

beş senedir, şaşırtıcı bir şekilde,

the number of standard cell phones

ABD operatörlerinin sağladığı

offered by US carriers with free VOIP

ücretsiz VOIP hizmeti olan standart telefon sayısı

is zero!

sıfırdır!

I can't figure out why!

Nedenini anlayamıyorum!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Actually, I need to update that. There's one now.

Aslına bakılırsa, bu bilgiyi güncellemem gerek. Şu anda bir tane var.

And it's so interesting that I thought I would tell you about it.

Ve o kadar ilginç ki, size söylemem gerektiğini düşündüm.

It comes from T-Mobile.

Bu ürün T-Mobile'dan.

And I am not paid by T-Mobile.

Maaşım T-Mobile tarafından ödenmiyor.

I'm not plugging T-Mobile.

T-Mobile'ı kullanmıyorum.

The New York Times has very rigid policies about that.

The New York Times'ın bu konuda çok katı kuralları var.

Ever since that Jayson Blair jerk ruined it for all of us.

Jayson Blair ahmağının hepimizi mahveden haltı yemesinden beri.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Basically, the reason you haven't heard about this program

Aslında, bu servisi duymamanızın sebebi

is because it was introduced last year

programın geçen sene 29 Haziran'da

on June 29.

hizmete sunulması.

Does anyone remember what else happened on June 29 last year?

İçinizde 29 Haziran'da başka ne olduğunu hatırlıyan var mı?

It was the iPhone. The iPhone came out that day.

iPhone. iPhone da o gün piyasaya çıktı.

I'm like, can you imagine being the

Şimdi beni, T-Mobile'ın halkla ilişkiler

T-Mobile PR lady? You know?

çalışanının yerinde hayal edin. Anlarsınız ya?

"Hi, we have an announcement to -- WAH!!!"

"Merhaba, bir duyurumuz olacak ---- VAYY!!!"

(Laughter)

(Gülüşmeler)

But it's actually really, really cool. You have a choice of phones,

Aslında çok hoş. Önünüzde bir sürü telefon var

and we're not talking smartphones --

ve burada akıllı telefonlardan bahsetmiyoruz --

ordinary phones, including a Blackberry, that have Wi-Fi.

içinde Wi-Fi özelliği olan, Blackberry'nin de olduğu sıradan telefonlar.

The deal is, any time you're in a Wi-Fi hotspot,

Konu şu, Wi-Fi noktasında olduğunuz her an

all your calls are free.

yapacağınız bütün görüşmeler bedava olacaktır.

And when you're out of the hotspot, you're on the regular cellular network.

Ve bölgenin dışına çıktığınızda da, normal şebekeye bağlanıyorsunuz.

You're thinking, "Well, how often am I in a hotspot?"

Şimdi diyorsun, "Ne zaman Wi-Fi noktasında olacağım?"

The answer is, "All the time!"

Cevap şu ki, "Her zaman!"

Because they give you

Çünkü size

a regular wireless router that works with the phone,

evinizde kullandığınız telefonunuz ile çalışan

for your house.

bir kablosuz modem veriyorlar.

Which is really ingenious, because we all know that

Bu hakikaten çok zekice, çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki

T-Mobile is the most pathetic carrier.

diğer servis sağlayıcılar arasında T-Mobile en ümitsiz olanı.

They have coverage like the size of my thumbnail.

Baş parmağım kadar kapsama alanları var.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

But it's a hundred million dollars to put up one of those towers. Right?

Fakat, hani şu kulelerden birisi için yüz milyon dolar harcamak gerekir. Değil mi?

They don't have that kind of money. Instead they give each of us

Tabi, buna harcayacak paraları yoktur. Onun yerine bize

a seven-dollar-and-95-cent box. They're like a stealth tower installation program.

yedi dolar 95 sentlik bir kutu veriyorlar. Adeta görünmez birer yükleme tesisi gibiler.

We're putting it in our homes for them!

Onlar için evlerimize koyuyoruz!

Anyway, they have Wi-Fi phones in Europe.

Neyse, Avrupa'da Wi-Fi telefonlar var.

But the thing that T-Mobile did that nobody's done before

Ama mesele şu ki, T-Mobile daha önce kimsenin yapmadığı birşeyi yaptı.

is, when you're on a call an you move from Wi-Fi into cellular range,

telefonla konuşuyorken Wi-Fi sahasından çıkıp normal şebeke alanına girdiğinizde,

the call is handed off in mid-syllable,

konuşma sorunsuz bir şekilde bir servisten diğerine aktarılıyor,

seamlessly. I'll show you the advanced technologies

pürüzsüzce. Size şimdi bu ileri teknolojiyi göstereceğim,

we use at the New York Times to test this gear.

bizim bu donanımı New York times'da test etmek için kullandığımız teknolojiyi.

This is me with a camcorder on a phone

Elinde kamera telefona bakarak

going like this.

giden bu adam benim.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

As I walk out of the house from my Wi-Fi hotspot

Wi-Fi noktasından normal şebekeye geçmek üzere

into the cellular network on a call with my wife --

evin dışına çıktığımda yürüyor o anda da eşimle konuşuyorum--

look at the upper left. That's the Wi-Fi signal.

sol üste bakın. Bu gördüğünüz Wi-Fi sinyali.

(Video): Jennifer Pogue: Hello?

(Video): Jennifer Pogue: Alo?

David Pogue: Hi babes, it's me.

David Pogue: Merhaba bebeğim, benim.

JP: Oh, hi darling, how are you?

JP: Oh, merhaba aşkım, nasılsın?

DP: You're on Wi-Fi. How does it sound?

DP: Wi-Fi ile konuşuyorsun. Ses nasıl?

JP: Oh, it sounds pretty good.

JP: Oh, oldukça güzel.

Now, I'm leaving the house. DP: I'm going for a walk -- do you mind?

DP: Şimdi, yürüyüşe çıkmak için evden ayrılıyorum - bir sakıncası yok değil mi?

JP: No not at all. I'm having a great day with the kids.

JP: Hayır, kesinlikle, ben de çocuklarla harika bir gün geçiriyorum.

DP: What are you guys doing?

DP: Ne yapıyorsunuz?

Right there!

Bakın, tam burda!

It just changed to the cellular tower in mid-call.

Konuşmanın tam ortasında Wi-Fi'dan cep telefonu şebekesine geçiş yaptı.

I don't know why my wife says I never listen to her. I don't get that.

Eşimin kendisini hiç dinlemediğimi söyleyip durmasını anlamıyorum. Hakikaten anlamıyorum.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

The bottom line is that the boundaries,

İşin temeline inince şu sınırlar ve kısıtlamalar

because of the Internet plus cell phone, are melting.

internet ve telefonun birlikte kullanımı ile eriyor artık.

The cool thing about the T-Mobile phones

T-Mobile telefonların en hoş olan yanı ise

is that although switching technologies is very advanced,

kablosuzdan normal GSM kullanımına geçiş teknolojilerinin hayli ilerlemiş olmasına rağmen

the billing technology has not caught up.

faturalandırma teknolojisinin çok geride kalmış olmasıdır.

So what I mean is that you can start a call

Demek istiyorum ki; aramayı başlatıyorsunuz

in your house in the Wi-Fi hotspot,

evinizde, Wi-Fi çekim alanı içinde,

you can get in your car and talk until the battery's dead --

arabanıza geçebilir telefon piliniz bitene kadar konuşabilirsiniz --

which would be like 10 minutes --

yani yaklaşık 10 dakika kadar --

(Laughter)

(Gülüşmeler)

And the call will continue to be free.

Ve yaptığınız arama hala bedava olacak.

Because they don't, they haven't --

Çünkü, bunu yapacak faturalandırma sistemleri yok --

well, no, wait! Not so fast.

yoo, durun bekleyin! Öyle hemen bitirmeyelim.

It also works the other way.

Tersinde de aynı şey sözkonusu.

So if you start a call on your cellular network

Normal GSM servisinizle konuşmaya başlarsanız

and you come home, you keep being billed.

ve evinize Wi-Fi çekim alanına girseniz bile, faturalandırılacaksınız.

Which is why most people with this service

Onun için bu servisi kullanan birçok kişi

get into the habit of saying,

şu duyacağınız cümleyi söyleme alışkanlığını edinir,

"Hey, I just got home. Can I call you right back?"

"Hey, tam şimdi eve girdim. Kapatıp geri arayabilir miyim?"

Now you get it.

Şimdi anladınız.

It's also true that if you use one of these phones overseas,

Eğer, bu tür telefonlardan birini Avrupa'da kullanırsanız,

it doesn't know what Internet hotspot you're in.

hangi internet noktasında olduğunuzu anlamayacaktır.

On the Internet nobody knows you're a dog,

İnternetteyken kimse nasıl bir çakal olduğunuzu bilmez.

right? Nobody knows you're in Pakistan.

Değil mi? Kimse Pakistan'da olduğunuzu bilmeyecektir.

You can make free unlimited calls

Evinizden Amerika ile

home to the US with these phones. So, very, very interesting.

sınırsız bedava görüşme yapmak bu telefonlarla mümkün. Çok, çok ilginç.

This is another favorite of mine.

Bu benim bir başka favorim.

Does anyone here have a working cell phone

Burada, şu anda telefonu çeken birisi

that's on, with coverage, who can make a call right now without a lot of fussing?

beni tam şu anda arayabilir mi?

OK. Would you call me please right now? [Phone number given.]

Tamam. Beni arar mısınız, lütfen?

TELEFON NUMARASI VERİLMİŞTİR

Ama, Bakın! Sakın sabahın üçünde yazıcınızı tamir etmemi istemek için aramayın.

And don't you all call me at three a.m. asking me to fix your printer.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I have two cell phones, so this going to be very odd, if it works.

Benim iki tane cep telefonum var, eğer işe yararsa çok sıradışı birşey olacak.

I should know not to do technology demos

Aslında teknolojik örnek gösteriler yapmamalıyım,

in front of an audience. It's just, like, absurd.

yani seyircilerin önünde yapmamalıyım. Yani, nasıl desem? Saçma.

This one is going off. And -- oh, I have the ringer off. Tsh! Great.

Bu telefon çalıyor. Ve -- oh, Zili kapalıymış. Püfff! Harika(!)

Anyway, this one is also going off. So they're both ringing at the same time.

Neyse, bu telefon da çalıyor. Yani, ikisi de aynı anda çalmaya başlıyor.

Excuse me one second.

Afedersiniz, bir saniye.

Hello?

Alo?

Oh. Where are you calling from?

Oh. Nereden arıyorsunuz?

No, no just kidding. There he is. Thank you very much for doing that.

Hayır, hayır sadece şakaydı. İşte buyrun. Çok teşekkür ederim bunu yaptığınız için.

I didn't even know it was you -- I was looking at this guy.

Siz olduğunu anlamadım bile. Ben şuradaki adama bakıyordum.

Oh great! Yeah. Yeah you can all stop calling now!

Oh harika! Evet. Evet, aramayı sonlandırabilirsiniz artık!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

All right! We've made the point.

Tamam! Anlaşıldı!

All right. Ringer off. Everyone wants in on the action.

Tamam. Zil kapalı. Herkes hareketin içinde olmak istiyor.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So this is Grand Central at work -- it's a --

Şimdi, bu iş yerinizde herşeyin kalbinin attığı yer. - O bir...

oh, for gods sake!

Hadi ama, Allah aşkına!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I have your numbers now!

Şimdi bende numaralarınız var!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

You will pay.

Siz ödeyeceksiniz.

Grand Central is this really brilliant idea

Büyük Merkez fikri sizce çok parlak bir fikir mi?

where they give you a new phone number,

Size yeni bir telefon numarası verirler

and then at that point one phone number rings all your phones at once.

ve bu noktada bir telefon numarası tüm telefonlarınızı çaldırır.

Your home phone, your work phone, your cell phone, your yacht phone

Ev telefonunuzu, iş telefonunuzu, cep telefonunuzu, yat telefonunuzu.

(this is the EG crowd).

Bu EG kalabalığıdır.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

The beauty of that is you never miss a call.

Bu olayın güzelliği ise tek bir aramayı bile kaçırmamanızdır.

I know a lot of you are like,

Biliyorum, birçoğunuz şimdi,

"Ooh, I don't want to be reached at any hour."

"Günün her saati ulaşılmak istemem doğrusu." diyorsunuz.

But the beauty is it's all going through the internet,

Fakat işin güzelliği tüm bu olan bitenin internet üzerinden olmasıdır,

so you get all of these really cool features --

yani tüm bu güzel özellikleri --

like you can say, I want these people to be able to call me only during these hours.

örneğin, ben şu şahısların bana şu saatlerde ulaşabilmesını istiyorum diyebilirsiniz

And I want these people to hear this greeting,

Ve ben bu insanların şu karşılama mesajını duymalarını istiyorum.

"Hi boss, I'm out making us both some money. Leave a message."

"Merhaba patron, dışardayım, ikimiz için de para kazanıyorum. Mesajını bırak."

And then your wife calls, and, "Hi honey, leave me a message."

Ve sonra eşiniz arıyor ve: "Merhaba tatlım, mesajını bırak."

Very, very customizable.

Çok hoş, isteğinize göre ayarlanabilir.

Google bought it, and they've been working on it for a year.

Bunu Google satın aldı ve bir yıldır üzerinde çalışıyorlar.

They're supposed to come out with it very shortly in a public method.

Yakın bir zamanda hizmete sunacaklardır.

By the way, this is something that really bothers me.

Yeri gelmişken, bu da beni baya rahatsız eden birşey.

I don't know if you realize this. When you call 411 on your cell phone,

Bilmiyorum farkında mısınz? Cep telefonunuzdan 411'i aradığınızda,

they charge you two bucks.

bu size 2 dolara mal oluyor.

Did you know that? It's an outrage.

Biliyor muydunuz bunu? Akıl almaz birşey!

I actually got a photograph of the Verizon employee right there.

Aslına bakarsanız tam burda Verizon çalışanının bir fotoğrafı var elimde.

I'm going to tell you how to avoid that now.

Şimdi size bu parayı vermemenin yolunu söyleyeceğim.

What you're going to use is Google Cellular.

Kullanacağınız şey Google cep telefonu.

It's totally free -- there's not even ads.

Tamamıyla bedava -- reklam bile yok.

If you know how to send a text message, you can get the same information for free.

Eğer kısa mesaj atmayı biliyorsanız, aynı bilgiyi bedava olarak edinebilirsiniz.

I'm about to change your life. So here's me doing it.

Hayatınızı değiştirmek üzereyim. Evet, seyredin yapıyorum.

You send a text message to the word "Google,"

"Googl" kelimesine bir kısa mesaj atıyorsunuz

which turns out to be 46645.

kelimeyi rakam olarak görecek olursak bu "46645" olur.

Leave off the last "e" for savings.

Sondaki "e" harfini sonra kullanmak üzere saklayın.

Anyway, so lets say you need a drugstore near Chicago.

Neyse, Şikago yakınında bir eczaneye ihtiyacınız var.

You type "pharmacy Chicago," or the zip code.

"eczane Şikago," veya posta kodunu yazıyorsunuz.

You hit send, and in five seconds,

Gönder'e basın, ve beş saniye sonra,

they will send you back the two closest drugstores,

size en yakın iki eczanenin ismini göndereceklerdir.

complete with name address and phone number.

Tam ad, adres ve telefon numaraları ile...

Here it comes.

İşte buyrun.

And it's already written down -- so, like, if you're driving,

Yazılı olarak geldi bile -- yani, eğer araba kullanıyorsanız,

you don't have to do one of these things, "Uh huh, uh huh, uh huh."

"Peki, tamam." deyip kafa sallamak zorunda kalmazsınız.

It works with weather, too.

Hava durumunda da işe yarıyor.

You can say "Weather," and the name of the city you're going to travel to.

"Hava" ve seyahat edeceğiniz şehri yazıyorsunuz.

And then in five seconds, they send you back

Ve beş saniye sonra, size bilgiyi gönderiyorlar

the complete weather forecast for that town.

yani şehrin tüm hava tahmin ayrıntılarını raporu.

Shortly I'll tell you why I was in Milan.

Kısaca size neden Milano'da olduğumu söyleyeyim.

Here we go. And those are just the beginning.

İşte. Ve bunlar sadece başlangıç.

These are all the different things that you can text to Google and they will --

Bunlar, Google kısa mesaj atıp sorabileceğiniz tüm şeyler ve onlar size --

yeah! You're all trying to write this down.

evet! Hepiniz not almaya çalışıyorsunuz.

That's cute. I do have an email address. You can just ask me.

Çok hoş. Tabi ki e-posta adresim var. İstediğiniz zaman yazıp sorabilirsiniz.

It's absolutely phenomenal. The only downside

Bu kesinlikle olağanüstü. Tek kötü tarafı

is that it requires you to know how to text --

mesaj yazmayı bilmek zorunda olmanız--

send a text message. Nobody over 40 knows how to do that.

Mesaj göndermeyi 40 yaşının üstündeki kimse bilmiyor.

So I'm going to teach you something even better.

O halde ben de size daha iyi bir şey göstereyim.

This is called Google Info.

Bunun adı Google Bilgilendirme.

They've just launched this voice-activated version of the same thing.

Sesli bağlantı servisine de geçiş yapmış bulunmaktalar.

It's speech recognition like you've never heard before.

Daha önce hiç duymadığınız bir ses tanıma sistemine sahip.

So lets say I'm in Monterey,

Diyelim ki Monterey'deyim,

and I want what?

ve ne isteyeyim?

I want to find what? Bagels. OK.

Neyi bulmak isteyeyim? Bagel (bir çeşit simit). Tamam.

Google: Say the business and the city and state.

Google: İşi, şehri ve bölgeyi belirtiniz.

DP: Bagels, Monterey, California.

DP: Bagel, Montrey, California.

I got the Chinese line.

Baharat yolundayım.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Google: Bagels, Monterey, California.

Google: Bagel, Montrey, California.

Top eight results: Number one,

En iyi sekiz sonuç: Bir numara,

Bagel Bakery on El Dorado Street.

Bagel Fırını, El Dorado Sokağı'nda.

To select number one, you can press one or say "number one."

Bir numarayı seçmek için 1'e basın ya da "bir numara" deyiniz.

Number two: Bagel Bakery, commissary department.

İki Numara: Bagel Fırını, malzeme bölümü.

Number Two. Number Two. Two.

İki Numara. İki Numara. İki.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Why do I listen to people in the audience?

Neden seyirciyi dinliyorum ki?

Well anyway -- oh! Here we go!

Her neyse -- oh! İşte oldu!

Google: ... commissary department on McClellan Avenue, Monterey.

Google: ... malzeme bölümü McClellan Avenue üzerinde.

I'll connect you, or say "details," or "go back."

Sizi bağlayacağım, ya da "detaylar" veya "geri dön" deyiniz.

DP: He's connecting me! He doesn't even tell me the phone number.

DP: Beni bağlıyor! Numarayı bile söylemeden.

He's just connecting me directly. It's like having a personal valet.

Beni direk bağlıyor. Cüzdanında taşımak gibi.

Google: Hold on.

Google: Bekleyin.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

DP: Hi, could I have 400 with a schmear?

DP: Selam, 400 adet peynirli istiyorum.

No, no, no -- just kidding, no no.

Hayır, hayır. Sadece şaka yapıyorum, hayır, hayır.

So anyway, you never even find out the number.

Neyse, numarayı görmüyorsunuz bile.

It's just so amazing.

Tek kelime ile muhteşem.

And it has incredible, incredible accuracy.

Tam anlamıyla muhteşem bir doğruluğu var.

This is even more amazing. Put this in your speed dial.

Bu ise çok daha harika. Hızlı arama seçeneklerinize ekleyin.

This you can ask by voice any question.

İstediğiniz her soruyu sorun.

Who won the 1958 World Series?

1958 Serilerini kim kazandı?

What's the recipe for a certain cocktail?

İyi bir kokteylin tarifi nedir?

It's absolutely amazing -- and they text you back the answer.

Kesinlikle harika bir şey ve cevabı size mesaj olarak geri gönderiyorlar.

I tried this this morning just to make sure it's still alive.

Hala işe yarıyor mu görmek için daha bu sabah denedim.

"Which actors have played James Bond?"

James Bond'u hangi aktörler canlandırmıştır?

They text me back this: "Sean Connery,

Bana geri gönderdikleri mesaj: Sean Connery,

George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton, Pierce Brosnan, Daniel Craig."

George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton, Pierce Brosnan, Daniel Craig.

Right! And then I was trying to pretend I was like a Valley girl.

Doğru! Ve dahası kasaba kızıymış gibi hareket ettim.

I'm like, "What's the word that means you know, like,

"Şey, bilirsiniz işte, şu kelimenin anlamı nedir, şey gibi,

when the sun, the moon and the earth are, like, all in a line?"

güneş, dünya, ay hani aynı sıraya girerler ya, neydi o?

Just to see how the recognition was.

Sadece tanıma sisteminin nasıl olduğunu anlamak için.

They texted me back, "It's called a syzygy."

Bana gönderdikleri mesaj, "Bu konum olarak adlandırılır."

Which I knew, because it's the word that won me the Ohio spelling bee in 1976.

Ki biliyordum, bu kelime ile 1976'da Ohio heceleme yarışmasını kazanmıştım.

You know, there's a lot of people wondering, "How on earth are they going to

Bilirsiniz, etrafta merak içinde bir dünya insan var, "Yahu bu adamlar

make money doing this?" And the answer is: look at the last line.

nasıl para kazanıyor?" Cevap son satırda yatıyor, bakın.

They put this teeny-weeny little ad, about 10 characters long.

10 karakterlik mini minnacık bir reklam almışlar.

And a lot of people also want to know, "How does it work?

Ve ayrıca bir çok insan, bu şeyin nasıl çalıştıgını bilmek istiyor.

How can it be so good? It's as though there is a human being

Nasıl bu kadar iyi olabiliyor? Hattın diğer ucunda

on the other end of the line."

bekleyen biri varmış gibi.

Because there is one!

Aslında evet birileri var.

They have 10,000 people

10,000 kişi var

who are being paid 20 cents per answer.

verdikleri her cevap karşılığında 20 cent kazanan.

As you can imagine, it's college kids and old people.

Hayal edebileceğiniz gibi, bunlar üniversite öğrencileri ve yaşlı insanlar.

That's who can afford to do that.

Bunu sağlayabilecek olan insanlar.

But it's a human being on the line. And it's gotten me out of so many

Ama yine de hattın diğer ucunda bir "insan" var. Ve bunun beni

tough positions like, "When's the last flight out of Chicago?"

zor durumlardan kurtarmışlığı var, "Chicago'ya giden son uçak ne zaman?

You know. It's just absolutely amazing.

Anlıyorsunuz. Tek kelime ile muhteşem.

Another thing that really bothers me about cell phones today --

Bugün cep telefonları konusunda beni oldukça rahatsız eden bir diğer şey ise --

this is probably my biggest pet peeve in all of technology.

ki bu muhtemelen benim bu konudaki en büyük şikayetim.

When I call to leave you a message,

Sana bir sesli mesaj bırakmak istediğimde,

I get 15 seconds of instructions

15 saniyelik o giriş bölümünü dinliyorum

from a third-grade teacher on Ambien!

bir üçüncü sınıf öğretmeninden!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

"To page this person ... "

"Bu kişiye haber iletmek için..."

Page? What is this, 1975?

Haber iletmek? Hangi yıldayız, 1975 mi?

Nobody has pagers anymore.

Kimse kimseye haber etmiyor artık?

"You may begin speaking at the tone.

"Ton sesini duyduktan sonra mesajınıza başlayabilirsiniz.

When you have finished recording,

Kayıdı bitirdiğinizde,

you may hang up." No!

kapatabilirsiniz." Haaayır!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

And then it gets worse:

Daha da beterleşiyor:

when I call to retrieve my messages,

mesajlarımı dinlemek için aradığımda,

first of all: "You have 87 messages.

ilk duyduğum şu: "87 mesajınız var.

To listen to your messages ... "

Mesajlarınızı dinlemek için..."

Why else am I calling?

Niye arıyorum ki ben?

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Of course I want to listen to the messages!

Tabi ki mesajlarımı dinlemek isityorum!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Oh! You all have cell phones too.

Oh! Hepinizin cep telefonu vardı değil mi?

So last year I went to Milan, Italy,

Geçen yıl Milano'ya gittim, İtalya'ya.

and I got to speak to an audience

Ve dünyanın 200 ülkesinden gelen

of cellular executives from 200 countries around the world.

cep telefonu şirketleri yöneticilerine karşı konferans vermem gerekiyordu.

And I said as a joke -- as a joke, I said,

Şaka olarak dedim ki -- şaka olarak, dedim ki,

"I did the math. Verizon has 70 million customers.

" Hesabını yaptım. Verizon'un 70 milyon müşterisi var.

If you check your voicemail twice a day,

Sesli mesaj kutunuzu günde iki kere kntrol etseniz,

that's 100 million dollars a year.

bu yılda 100 milyon dolar yapar.

I bet you guys are doing this just to run up our airtime, aren't you?"

İddiaya girerim ki siz bunu bizim kontörlerimizi yemek için yapıyorsunuz, değil mi?"

No chuckle. They're like this --

Kimse sırıtmadı bile. Aynen şöyleydiler --

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Where is the outrage, people? Rise up!

Öfke nerde dostlar? Kaldırın yumrukları!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Sorry. I'm not bitter.

Üzgünüm. O kadar da öfkeli değilim.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So now I'm going to tell you how to get out of that.

Size bundan çıkış yolunu göstereceğim.

There are these services that transcribe

Sesli mesajınızı yazıya

your voicemail into text.

çeviren servisler var.

And they send it either to your email

Bunu e-posta adresinize

or as text messages to your phone.

ya da cep telefonunuza mesaj olarak gönderiyorlar.

It is a life-changer.

Hayatınızı değiştirecek bir şey.

And by the way, they don't always get the words right,

Ve bu arada, bazen kelimenin tam anlamıyla çeviri yapamıyorlar,

because it's over the phone and all that.

çünkü telefon üzerinden olan bir şey bu.

So they attach the audio file at the bottom of the email

Ses dosyasını e-postanın altına ekliyorlar

so you can listen to double-check.

kontrol etmek için yeniden dinleyebilesiniz diye.

The services are called things like Spinvox,

Bu hizmet Spinvox olarak adlandırılıyor,

Phonetag -- this is the one I use --

Phonetag -benim kullandığım bu-

Callwave. A lot of people say, "How are they doing this?

Callwave. Bir çok insan diyor ki, "Bunu nasıl yapıyorlar?"

I don't really want people listening in to my calls."

İnsanların benim aramalarımı dinlemelerini istemiyorum."

The executives at these companies told me,

Bu firmaların yöneticilerinin bana söylediği şu,

"Well we use a proprietary B-to-B, best-of-breed, peer-to-peer soluti -- " you know.

Biz kişiye özel B-to-B kullanıyoruz, türünün en iyisi,

kullanıcıdan kullanıcıya çözüm..." anlıyorsunuz.

I think basically it's like these guys in India with headsets, you know, listening in.

Sanırım bu beyler Hindistan'da kafalarına kulaklıklarını takmış dinliyorlar.

The reason I think that is that

Böyle düşünmeme sebep

on the first day I tried one of these services,

bu servisi denediğim ilk günde,

I got two voicemail messages. One was from a guy named Michael Stevenson,

İki sesli posta mesajı aldım. Bunlardan biri Micheal Stevenson'dandı,

which shouldn't be that hard to transcribe, and it was misspelled.

çevirmesi çok zor olmaması gereken bir taneydi, ama yanlış yazılmıştı.

The other was from my video producer at the Times, whose name is Vijaiy Singh,

Diğeri benim Times'daki video yapımcımdandı, adı Vijaiy Singh,

with the silent 'h'. Nailed that one.

sessiz "h" ile, onu bile yakalamış.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So you be the judge.

Siz karar verin.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Anyway, this service, Callwave, promises

Her neyse, bu hizmet, Callwave, bunun tamamının

that it's all software -- nobody is listening to your messages.

sadece bir yazılım olduğunu söylüyor, kimse mesajınızı dinlemiyor.

And they also promise that they're going to transcribe only the gist

Ve taahhüt ettikleri bir diğer şey ise size mesajınınızın sadece

of your messages.

kısaltılmışını gönderecekleri.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So I thought I'd see how that goes.

Bunun nasıl çalıştığını anlayabileceğimi düşündüm.

This is me testing it out.

Şu deneyen adam benim.

(Video): Hello, this is Michael.

(Video): Merhaba, ben Micheal.

Hope you're doing well. I'm fine here. Everything's good.

Umarım iyisinizdir. Ben de iyiyim. Her şey güzel.

Hey, I was walking along the street and the sky was blue.

Hey, sokaktan aşağıya yürüyordum ve gökyüzü maviydi.

And your daughter broke her leg at soccer practice.

Ve kızın top oynarken bacağını kırdı.

I'm going to have a sandwich for lunch.

Ben öğle yemeği için bir sandviç alacağım.

She's in room -- emergency room 53W.

O şimdi acil serviste 53w numaralı odada.

OK, talk to you later -- bye.

Tamam, sonra görüşürüz-- güle güle.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I love my job.

İşimi seviyorum.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So a couple minutes later, this I got by email.

Bir kaç dakika sonra şu e-postayı aldım.

It's a very good transcription. But a couple minutes after that,

Harika bir deşifre. Ama bir kaç dakika sonra,

I got the text message version. Now remember,

cep telefonuma mesaj olarak geldi. Şimdi hatırlayın,

a text message can only be 160 characters long.

bir cep telefonu sadece 160 karakter uzunluğunda olabilir.

So it had better be the gist of the gist, right?

Özetin özeti olsa daha iyi olur. Değil mi?

I'm not kidding you. The message said,

Şaka yapmıyorum. Mesaj diyor ki,

"Was walking along the street" and "sky was blue" and "emergency"!

"Sokaktan aşağıya yürümek" ve "gökyüzü maviydi" ve "acil" !

(Laughter)

(Gülüşmeler)

What the f -- ?

Hay ---?

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Well I guess that was the gist.

Sanırım özet buydu.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

And lastly, I just have to talk about this one.

Son olarak, bunun hakkında bir kaç şey söyleyeceğim.

This is my favorite of all time. It's called Popularitydialer.com.

Bu her zaman benim favorim olmuştur. Bunun adı Popularitydialer.com.

Basically, you're going to go on some

Temel olarak, şüpheli bir buluşmaya gideceksiniz,

iffy date, or a potentially bad meeting.

ya da potansiyel olarak kötü bir yemeğe.

So you go and you type in your phone number,

Servise girip ve telefon numaranızı girersiniz,

and at the exact minute where you want to be called --

ve kesin olarak aranmak istediğiniz dakikayı

(Laughter)

(Gülüşmeler)

And at that moment your phone will ring.

Ve tam o anda telefonunuz çalacaktır.

And you're like, "I'm sorry. I've got to take this."

Siz de, "Üzgünüm. Buna cevap vermem gerekiyor." yaparsınız.

The really beautiful thing is,

Güzel olan şey şu ki,

you know how when somebody's sitting next to you, sometimes they can sort of

yanınızda oturan kişinin sizi arayanın sesini

hear a little bit of the caller.

iyi kötü duyacağını bilmenizdir.

So they give you a choice

Servis size seçenekler sunar

of what you want to hear on the other end.

diğer taraftan duymak istediklerinizle ilgili.

Here's the girlfriend.

İşte bu kız arkadaş modeli.

Phone: Hey you, what's going on?

Telefon: Hey sen, naber?

DP: I'm kinda, like, giving a talk right now.

DP: Şimdi sana bir şeyler söylüyorum.

Phone: Well, that's good.

Phone: Anladım, güzel.

DP: What are you doing?

DP: Sen ne yapıyorsun?

Phone: I was just wondering what you were up to.

Phone: Senin ne yaptığını merak ediyordum.

DP: Right, I can't really talk right now.

DP: Şu anda seninle gerçekten konuşamam.

This is the -- I love this -- the boss call.

Bu da -bunun hastasıyım- patron araması.

Phone: Hey, this is Mr. Johnson calling from the office.

Phone: Hey, ben Johnson, ofisten arıyorum.

DP: Oh, hi, sir.

DP: Oh, merhaba, efendim.

Phone: Did you complete that thing about a month ago? That photocopier training?

Phone: Geçen ay verdiğmiz şeyi tamamladın mı? Şu fotokopi makinası eğitimini?

DP: Oh -- sorry I forgot.

DP: Oh, üzgünüm unuttum.

Phone: Yeah, well so when was the last time you used the photocopier?

Phone: Evet, fotokopi makinasını en son ne zaman kullanmıştın?

DP: It was like three weeks ago.

DP: Üç hafta falan önceydi.

Phone: Well, I don't know if you heard, you might have heard from Lenny, but --

Phone: Anladım, duydun mu bilmiyorum, Lenny'den duymuş olman lazım, ama-

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I think the biggest change when Internet met phone

Sanırım internet ile telefonun birleşmesindeki en büyük değişim

was with the iPhone.

iPhone ile oldu.

Not my finest moment in New York Times journalism.

Benim New York Tımes gazeteciliğimdeki en harika an değil.

It was when in the fall of 2006,

2006'nın sonbaharı idi.

I explained why Apple would never do a cell phone.

Apple'ın neden bir cep telefonu yapmayacağını açıkladım.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I looked like a moron. However, my logic was good,

Tam bir gerizekalı gibi göründüm. Ama yine de, mantığım iyiydi.

because -- I don't know if you realize this, but -- until the iPhone came along,

Bunu fark ettiniz mi bilmiyorum, ama iPhone piyasaya çıkana kadar,

the carriers -- Verizon, AT&T, Cingular --

cep telefonu şebekeleri --Verizon, AT&T, Cingular --

held veto power over every aspect

her anlamda tüm telefon modelleri için

of every design of every phone.

hayır deme haklarını ellerinde tutuyorlardı.

I know the people who worked on the Treo.

Treo'da çalışan insanları tanıyorum.

They went around to these carriers and said,

Bu şebekelere gidip dediler ki,

"Look at these cool features." And Verizon is like, "Hmm, no.

Şu harika özelliklere bir bakın." Ve Verizon şöyle dedi, "Hmmm, hayır.

I don't think so."

Sanmıyorum."

It was not very conducive to innovation.

Bu yaratım sürecine pek de yardımcı değildi.

What I didn't anticipate was that Steve Jobs

Tahmin edemediğim Steve Jobs'un etrafta olması

went around and said, "Tell you what -- I'll give you a five-year exclusive

ve "Size ne diyeceğim -- Size beş yıllık özel taahhüt veriyorum

if you'll let me design this phone in peace --

eğer bu telefonu dizayn etmeme müsade ederseniz --

and you won't even see it till it's done."

ve bitene kadar da görmeyeceksiniz."

Actually, even so, he was turned down by Verizon and others.

Böyle olmasına rağmen Verizon ve diğerleri tarafından reddedildi.

Finally Cingular said OK.

En sonunda Cingular "Tamam." dedi.

I'm going to talk about the effect of the iPhone.

iPhone'nun etkilerinden bahsedeceğim.

Please don't corner me at the party tonight

Lütfen gece partide beni gösterip

and go, "What are you? An Apple fan boy?"

"Naber iPhone fanı?" demeyin.

- you know. I'm not.

Biliyorsunuz. Değilim.

You can see what I said about it. It's a flawed masterpiece.

Ne dediğimi duyuyorsunuz. Bu kusurlu bir şaheser.

It's got bad things and good things. Lets all acknowledge that right now.

İyi ve kötü yönleri var. Bunu böyle kabul edelim.

But it did change a few things. The first thing it changed

Ama bir kaç şeyi değiştirdi. Değiştirdiği ilk şey

was that all those carriers saw

tüm şebeke taşıyıcılarının da gördüğü

that they sold 10 million of these things in a year.

bir yıl içinde 10 milyon adet sattıkları.

And they said, "Oh my gosh, maybe we've been doing it wrong.

Ve diyorlar ki, "Aman tanrım, sanırım hata yaptık."

Maybe we should let phone designers design the phones."

Biz de telefonları dizayn işini telefon dizayn edenlere bıraksak iyi olur.

(Applause)

(Alkışlar)

Another thing was that it let 10 million people,

10 milyon insana sağladığı bir diğer şey ise,

for the first time, experience being online all the time.

ilk defa, kesintisiz online kalmalarını sağlamak oldu.

Not using these 60-dollar-a-month

Aylık 60 dolarlık

cellular cards for their laptops.

sim katları kullanmadan.

I don't understand why we're not there yet.

Neden hala buraya gelmiş olmadığımızı anlamış değilim.

When I'm an old man, I'm going to tell my grandchildren,

Yaşlı bir adam olduğumda, torunlarıma şöyle diyeceğim,

"When I was your age, if I wanted to check my email,

"Sizin yaşınızdayken, e-postalarıma bakmak istediğimde,

I used to drive around town looking for a coffee shop. I did!"

arabaya atlar etrafta bir kafe arardım. Aradım!"

(Laughter)

(Gülüşmeler)

"We had wireless base stations that could

"Kablosuz bağlantı istasyonlarımız vardı

broadcast -- yay, about 150 feet across."

yayın yapan -evet, neredeyse 50 metre boyunca."

(Laughter)

(Gülüşmeler)

It's absurd. We have power outlets

Saçma. Güç kaynaklarımız var,

in every room of every building. We have running water.

her evdeki her odada. Akan kaynağımız var.

What's the problem?

Sorun ne o halde?

Anyway -- but this teaches people what it's like.

Neyse. Ama bu insanlara bunun ne olduğunu gösterecek.

You have to go to YouTube

YouTube girin

and type in "iPhone Shuffle."

"iPhone Shuffle" yazın.

This guy did a mock video of one

Biri mizahi bir video yapmış

that's one inch square, like the real iPod Shuffle.

bir santimetrekaralik, gerçek iPod Shuffle gibi.

It's like, "It only has one button.

"Sadece bir tuş,

Touch it and it dials a number at random."

Dokun ve rastgele bir numara çevirsin gibi."

(Laughter)

(Gülüşmeler)

"Who the hell is this?"

"Kim lan bu?"

(Laughter)

(Gülüşmeler)

But the other thing it did

Yaptığı bir diğer şey ise

is it opened up this idea of an app store.

uygulama mağazasının açılması fikrine öncülük etmesi.

It downloads right to the phone.

Direk olarak telefona indirebilirsiniz.

And you can use the tilt sensor

Ve sarsma sensörünü kullabilirsiniz

to steer this car using this game.

oyun oynarken direksiyonu kontrol etmek için.

These programs can use all the components

Bu programlar iPhone' ait tüm programları

of the iPhone -- the touch screen.

kullanabilirler -dokunmatıik ekranla.

This is the Etch-A-Sketch program -- the theme of EG 2008.

Bu Dokunarak-Tasarla programı - EG 2008'in teması.

You know how you erase it?

Nasıl sileceğinizi biliyor musunuz?

Of course. You shake it.

Tabi ki. Sallayın.

Right, of course. We shake it to erase, like this.

Tabi ki. Silmek için sallıyoruz, böyle.

They have 10,000 of these programs.

Bunun gibi 10 bin tane program var.

This is the translator program. They have every language in the world.

Bu da çeviri programı. Dünya üzerindeki bütün diller var.

You type in what you want, and it gives you the translation.

Ne isterseniz yazın, size çevirir.

This is amazing. This is Midomi.

Harika bir şey. Bu da Midomi.

A song is running through your head --

Kafanızın içinde dönüp duran bir şarkı -

you sing it into the thing:

buna söylüyorsunuz:

do do do do do, da da da da da da, da dum ...

do do do do do, da da da da da da da ...

OK, you tap, "Done" and it will find out the song and play it for you.

"Tamam" tuşuna basıyorsunuz ve şarkıyı size bulup çalıyor.

I know. It's insane, right?

Biliyorum. Delilik bu, değil mi?

This is Pandora. Free Internet radio. Not just free Internet radio --

Bu da Pandora. Ücretsiz internet radyosu. Sadece ücretsiz internet radyosu değil,

you type in a band or a song name.

siz grup ya da şarkı ismini yazıyorunuz,

It will immediately play you that song or that band.

anında şarkıyı ya da grubu bulup çalıyor.

It has a thumbs-up and a thumbs-down.

Başarılı ya da kötü seçenekleri var.

You say if you like this song or not.

Şarkıyı beğendiginizi ya da beğenemedinizi belirtebilirsiniz.

If you like it, it tries another song on you

Beğenirseniz, size buna benzer şarkılar bulup getiriyor,

from a different band, with the same instrumentation, vocals,

başka bir gruptan, benzer bir enstrümandan, vokalden,

theme and tempo.

aynı tema ve tempoda.

If you like that one, or don't like it,

Bundan hoşlandıysanız ya da hoşlanmadıysanız,

you do thumbs-up and thumbs-down. Over time it tailors the songs

beğenip beğenmediğinizi gösterebilirsiniz. Bir süre sonra şarkıları belirleyip

so that it completely stops playing bad songs.

kötü şarkı çalmayı tamamıyla durdurur.

It eventually only plays songs you like.

En sonunda sadece sevdiğiniz parçaları çalar.

This is Urbanspoon. You're in a city. It knows from GPS where you're standing.

Bu Urbanspoon. Şehirdesiniz. GPS sayesinde nerede olduğunuzu belirleyebiliyor.

You want to find a place to eat. You shake it.

Yemek yemek için bir yer arıyorsunuz. Sallayın.

It proposes a restaurant.

Bir restaurant seçiyor.

It gives you the price, and the location and ratings.

Size fiyatı, mevkiyi ve hakkında kaç oy kullanıldığını gösteriyor.

Video: I'm not going all the way to Flushing.

(Video): Bütün yolu sifonu çekmek için gitmeyeceğim.

Anyway, just amazing, amazing things.

Herneyse, tek kelime ile harika, harika şeyler.

Of course, its not just about the iPhone.

Tabi ki, bu sadece iPhone hakkında değil.

The iPhone broke the dyke, the wall.

iPhone sınırları aştı, duvarları yıktı.

But now it's everybody else. So Google has done their own Android operating system

Ama artık herkeste olacak. Google kendine ait android işletim sistemini yaptı

that will soon be on handsets -- phones from 34 companies.

kısa bir süre içinde de kullanımda olacak -- 34 şirkette bulunacak.

Touch screen -- very, very nice.

Dokunmatik ekran -- çok, çok hoş.

Also with its own app store, where you can download programs.

Ayrıca uygulamaları indirebileceğiniz kendisine ait sanal mağazası da olacak.

This is amazing. In the wake of all this,

Harika bir şey bu. Tüm bunları daha güçlü kılan ise,

Verizon, the most calcified, corporate,

Verizon, en sağlam, çok ortaklı,

conservative carrier of all,

tutucu cep telefonu şirketi,

said, "You can use any phone you want on our network."

"Bizim hatlarımızı istediğiniz her telefonda kullanabilirsiniz." açıklamasında bulundu.

I love the Wired headline:

Wired'ın başlığına hayran kaldım:

Pigs Fly, Hell Freezes Over

Domuzlar Uçar, Cehennem Dondu Gitti

and Verizon Opens Up Its Network -- No. Really.

ve Verizon Şebekesini Açıyor -- Hayır. Gerçekten.

So everything is changing. We've entered

Yani her şey değişiyor. Yeni bir

a new world of innovation, where the cell phone becomes your laptop,

icat çağına girdik, cep telefonlarınızın bilgisayarlarınıza dönüştüğü,

customized the way you want it.

istediğiniz şekilde değiştirebileceğiniz.

Every cell phone is unique. There is software that you can add on.

Her cep telefonu özel. Yükleyebileceğiniz yazılımlar var.

Can I do one more one-minute song? Thank you.

Bir dakikalık bir şarkı daha söyleyebilir miyim? Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)

Just to round it up -- this is the new Apple Power Music Stand.

Henüz derleyip topladım -- Bu yeni Apple Power Music Stand.

It's only three pounds,

Sadece 1,5 kilodur

or 12 if you install Microsoft Office.

ya da 12 kilo ama -eğer öyleyse- Microsoft Office kuruludur.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Sorry, that was mean.

Üzgünüm, bu acımasızdı.

This is a song I did for the New York Times website as a music video.

Bu şarkıyı New York Times internet sitesi için hazırlamıştım.

Ladies and gentlemen, for seven blissful hours

Bayanlar baylar, harika yedi saat.

it was the number one video on YouTube.

YouTube da bir numara olan şarkı.

(To the tune of "My Way")

And now the end is near.

Ve şimdi son yakın.

I'm sick to death

Ölecek kadar hastayım,

of this old cell phone.

bu eski cep telefonlarını kullanmaktan.

Bad sound, the signal's weak,

Kötü ses, zayıf sinyal,

the software stinks.

yazılımlar rezil.

A made-in-Hell phone.

Acayip bir alet yapmışlar.

I've heard there's something new --

Duydum ki yeni bir şey çıkarmışlar --

a million times more rad than my phone.

milyon kere daha hızlı benim telefonumdan.

I too will join the cult.

Ben de katılayım tarikata.

I want an iPhone.

Benim de bir iPhone'um olsun.

Concerns -- I have a few. It's got some flaws;

Kaygılarım -- evet bir kaç tane, kusurları da var;

we may just face it.

olsun yüzleşmeliyiz.

No keys, no memory card,

Anahtarsız, hafıza kartsız,

the battery's sealed --

pilsiz sabit,

you can't replace it.

hiç değiştirmezsiniz.

But God, this thing is sweet.

Ama Tanrım, bu şey çok şeker.

A multitouch, iPod, Wi-Fi phone.

Çok dokunuşlu, iPod, Wi-Fi telefon.

You had me from, "Hello."

Beni, "Merhaba" demeye getirdin.

I want an iPhone.

Bir iPhone'um olsun.

I want to touch its precious screen.

O harika ekranına dokunayım.

I want to wipe the smudges clean.

Lekeleri silip çıkarayım.

I want my friends to look and drool.

Arkadaşlarım baksın ve kıskançlıktan çatlasın.

I want to say, "Look -- now I'm cool"

"Oğlum süperim ben" demek istiyorum.

I stood in line and I'll get mine.

Sıraya girip bir tane de ben alacağım.

I want an iPhone.

Bir iPhone'um olsun.

For what is a man?

Bir erkek için nedir ki?

What has he got? If not iPhone,

Eğer iPhone değilse telefonu, o nedir ki?

then he's got squat.

eziyettir tek çektiği.

It's all the things a phone should be.

Bir telefonun yapabileceği her şey onda.

Who cares if it's AT&T?

AT&T olmuş kimin umurunda?

I took a stand, paid half a grand!

Yerimi aldım, 500$ yatırdım.

And I got an iPhone!

iPhone'u kaptım.

(Applause)

(Alkışlar)

Thank you. Thank you very much.

Teşekürler. Çok teşekürler.

(Applause)

(Alkışlar)