A letter to all who have lost in this era | Anand Giridharadas

98,780 views ・ 2016-09-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gözde Zülal Solak Gözden geçirme: Yunus ASIK
00:12
June 29, 2016.
0
12870
4320
29 Haziran 2016.
00:19
My dear fellow citizen:
1
19150
1852
Sevgili yurttaşım:
00:22
I write to you today,
2
22775
2301
Bugün sana,
00:26
to you who have lost in this era.
3
26393
3556
bu çağın kaybedenine yazıyorum.
00:31
At this moment in our common life,
4
31708
3843
Ortak yaşamımızda, şu anda,
00:35
when the world is full of breaking
5
35950
1870
dünya parçalanırken,
00:38
and spite
6
38425
1270
kin ve öfkeyle
00:40
and fear,
7
40239
1266
doluyken,
00:43
I address this letter
8
43385
1744
ikimiz de bu "sen" kelimesinin
00:45
simply to you,
9
45863
1781
ardında birçok sen olduğunu ve
00:48
even though we both know
10
48494
1568
bu "ben" kelimesinin ardında
00:50
there are many of you behind this "you,"
11
50086
4142
birçok ben olduğunu bilsek de, bu mektubu
00:55
and many of me behind this "I."
12
55306
3718
yalnızca sana yazıyorum.
01:02
I write to you because at present,
13
62525
2556
Sana yazıyorum çünkü şu anda paylaştığımız
01:06
this quaking world we share scares me.
14
66478
4321
sarsılan bu dünya, beni korkutuyor.
01:12
I gather it scares you, too.
15
72819
1991
Duyduğuma göre, seni de korkutuyor.
01:16
Some of what we fear, I suspect,
16
76618
3029
Sanırım, benzer şeylerden
01:19
we fear in common.
17
79671
1355
korkuyoruz.
01:22
But much of what we fear seems to be each other.
18
82169
4365
Ancak görünen o ki, çoğunlukla birbirimizden korkuyoruz.
01:28
You fear the world I want to live in,
19
88736
2920
Sen, benim yaşamak istediğim dünyadan korkuyorsun
01:32
and I fear your visions in turn.
20
92529
3888
ve ben de senin görüşlerinden.
01:37
Do you know that feeling you get when you know it's going to storm
21
97673
4773
Fırtına öncesinde, fırtınanın geleceğini hissetmenin nasıl
01:42
before it storms?
22
102470
1547
bir şey olduğunu biliyor musun?
01:46
Do you also feel that now,
23
106001
2468
Peki bunu şu anda da hissediyor musun
01:49
fellow citizen?
24
109276
1240
sevgili yurttaşım?
01:52
That malaise and worry
25
112435
2722
Bu rahatsızlık ve endişeyi
01:56
that some who know
26
116181
1589
tanıyanlara,
01:59
feel reminds them of the 1930s?
27
119517
2666
1930'ları hatırlatmıyor mu?
02:03
Perhaps you don't,
28
123878
1869
Belki de bilmiyorsun,
02:06
because our fears of each other
29
126493
1907
çünkü birbirimize dair korkularımız
02:08
are not in sync.
30
128424
1519
eşzamanlı değil.
02:11
In this round, I sense that your fears of me,
31
131325
3476
Bu noktada, direndiğim dünyaya ve bana dair korkularının
02:15
of the world that I have insisted is right for us both,
32
135655
3352
ikimiz için de doğru olduğunu ve bütün bir nesil üzerinden
02:20
has gathered over a generation.
33
140856
1830
oluştuğunu hissediyorum.
02:24
It took time for your fears to trigger my fears,
34
144017
4119
Senin korkularının, benim korkularımı harekete geçirmesi zaman aldı,
02:28
not least because at first,
35
148868
2758
bunun nedeni ilk başta senden
02:31
I never thought I needed to fear you.
36
151666
2689
korkmam gerektiğini asla düşünmemiş olmamdı.
02:36
I heard you
37
156882
1337
Seni duydum,
02:39
but did not listen,
38
159737
1333
ama sen yıllarca, bu harika
02:41
all these years when you said that this amazing new world
39
161731
4997
yeni dünyanın senin için, çoğunuz için harika olmadığını
02:48
wasn't amazing for you,
40
168204
1550
söylediğinde seni dinlemedim;
02:50
for many of you,
41
170879
1604
endüstrileşmiş dünyada
02:52
across the industrialized world;
42
172507
2523
keyif aldığım bu açık, saydam,
02:55
that the open, liquid world I relished,
43
175918
2821
insanlarla, eşyalarla ve özgür bir teknolojiyle dolu,
02:58
of people and goods and technologies flowing freely,
44
178763
4303
insanların küresel olarak istedikleri yere gittikleri
03:03
going where they pleased, globally,
45
183090
2440
bu dünya,
03:07
was not, for you, an emancipation.
46
187019
4260
senin için bir kurtuluş değildi.
03:13
I have walked through your towns
47
193453
2441
Şehirlerinizde yürüdüm ve
03:17
and, while looking, failed to see.
48
197442
3740
baktım, fakat görmeyi başaramadım.
03:22
I did notice in Stephenville, Texas,
49
202799
3931
Stephenville, Texas'ta, hapishanenin
03:27
that the town square was dominated
50
207791
2307
içinde ve dışında dönüp duran insanlardan dolayı,
03:30
by one lawyer's office after another,
51
210122
3243
avukat ofislerinin
03:34
because of all the people rotating in and out of the prison.
52
214394
3001
kent meydanına hükmettiklerini fark ettim.
03:38
I did notice the barren shops in Wagner, South Dakota,
53
218224
4078
Wagner, Güney Dakota'daki boş dükkanları ve bir topluluk
03:43
and the VFW gathering hall
54
223925
3478
hayaliyle alay eden VFW
03:48
that stood in mockery
55
228314
1792
toplantı salonunu
03:50
of a community's dream to endure.
56
230934
2791
fark ettim.
03:55
I did notice
57
235352
1214
Lancester, Pensilvanya
03:57
at the Lancaster, Pennsylvania Wal-Mart,
58
237323
3425
Wal-Mart'ta, 20 ve 30'lu yaşlarda
04:01
that far too many people in their 20s and 30s
59
241445
4359
çoğu insanın yamalı, yıpranmış ciltleri ve
04:05
looked a decade or two from death,
60
245828
2507
seyrek, tel gibi saçları
04:09
with patchy, flared-up skin
61
249295
2346
ve kahverengi, aşınmış dişleri
04:11
and thinning, stringy hair
62
251665
2476
ve gözlerinde bir kaybolmuşlukla birlikte
04:14
and browning, ground-down teeth
63
254165
1652
ölümlerinin üzerinden 10 ya da 20 yıl
04:15
and a lostness in their eyes.
64
255841
3261
geçmiş gibi göründüklerini fark ettim.
04:20
I did notice that the young people I encountered in Paris,
65
260160
4610
Paris'te, Floransa'da, Barselona'da karşılaştığım
04:24
in Florence, in Barcelona,
66
264794
1951
genç insanların,
04:26
had degrees but no place to take them,
67
266769
3510
diplomalarının olduğunu fakat onları alacak bir yerin olmadığını,
04:31
living on internships well into their 30s,
68
271712
2964
30'lu yaşlarında stajyerlikle geçindiklerini,
04:35
their lives prevented from launching,
69
275693
2896
zenginlik üreten ama iş üretmeyen
04:39
because of an economy that creates wealth --
70
279868
2746
bir ekonomi yüzünden, bir işe başlayamadıklarını
04:43
just not jobs.
71
283409
1339
fark ettim.
04:45
I did notice the news about those parts of London becoming ghost quarters,
72
285836
6302
Londra'nın bazı kısımlarında, küresel süper-zenginlerin, parayı boş apartmanlara
04:53
where the global super-rich turn fishy money into empty apartments
73
293025
5668
ve yaşam boyu bedelli rezidanslara çevirdiğini ve bu kısımların hayalet
04:59
and price lifelong residents of a city, young couples starting out,
74
299962
4102
yerlere dönüştüğü; gençlerin de evlerinden alıkonuldukları konusunda
05:04
out of their own home.
75
304088
1715
çıkan haberleri fark ettim.
05:08
And I heard that the fabric of your life
76
308332
2921
Yaşam temellerimizin
05:11
was tearing.
77
311277
1245
yıkıldığını duydum.
05:13
You used to be able to count on work,
78
313574
2404
İşe güvenebiliyordun, ama artık
05:16
and now you couldn't.
79
316840
1329
güvenemiyorsun.
05:18
You used to be able to nourish your children,
80
318977
2840
Çocuklarını büyütebiliyordun ve onların
05:23
and guarantee that they would climb
81
323079
2341
senden daha iyi bir yaşam süreceğinden
05:26
a little bit further in life than you had,
82
326052
3926
emin olabiliyordun,
05:30
and now you couldn't.
83
330002
1293
artık olamıyorsun.
05:32
You used to be made to feel dignity in your work, and now you didn't.
84
332374
5585
İşinde itibarı hissedebiliyordun, artık hissedemiyorsun.
05:39
It used to be normal for people like you to own a home,
85
339795
3396
Senin gibi insanların ev sahibi olmaları normal bir şeydi,
05:44
and now it wasn't.
86
344470
1379
artık değil.
05:47
I cannot say
87
347286
2180
Bu tür şeyleri
05:50
I didn't know these things,
88
350426
1791
bilmediğimi söyleyemem,
05:53
but I was distracted
89
353701
2217
ancak burada, dünyada bile
05:57
creating a future in which we could live on Mars,
90
357569
3418
yaşam mücadelesi veriyorken, Mars'ta yaşayabileceğimiz bir geleceğin
06:03
even as you struggled down here on Earth.
91
363091
3360
yaratılması fikri beni endişelendirdi.
06:08
I was distracted
92
368155
1460
Çoğunuz, ailelerinizden daha
06:10
innovating immortality,
93
370455
1834
kısa bir yaşam süresine sahip olmaya
06:14
even as many of you began to live shorter lives than your parents had.
94
374519
4793
başlamanıza rağmen, ölümsüzlüğün yenilenmesi beni endişendirdi.
06:21
I heard all of these things, but I didn't listen.
95
381301
3059
Tüm bunları duydum, ama dinlemedim.
06:25
I looked
96
385528
1199
Baktım,
06:27
but didn't see.
97
387566
1571
ama görmedim.
06:29
I read, didn't understand.
98
389161
3125
Okudum, ama anlamadım.
06:33
I paid attention
99
393370
1206
Yalnızca oy vermeye ve
06:35
only when you began to vote and shout,
100
395389
3872
bağırmaya başladığında, oylarının ve bağrışlarının,
06:40
and when your voting and shouting, when the substance of it,
101
400428
3064
bunların ana fikri beni tehdit etmeye başladığı zaman
06:43
began to threaten me.
102
403516
2483
dikkatimi verdim.
06:48
I listened only when you moved toward shattering continental unions
103
408235
4993
Yalnızca kıta birliklerini yıkmaya ve kaba halk avcılarını seçmeye doğru
06:53
and electing vulgar demagogues.
104
413252
2261
ilerlediğin zaman seni dinledim.
06:56
Only then did your pain become of interest
105
416704
3904
Ancak o zaman senin acın benim
07:01
to me.
106
421343
1165
ilgimi çekti.
07:04
I know that feeling hurt
107
424317
1954
Kalbin kırılması, yalnızca
07:06
is often prologue to dealing hurt.
108
426295
3293
bu kırıkla başa çıkmanın bir önsözüdür.
07:11
I wonder now
109
431664
1380
Merak ediyorum,
07:14
if you would be less eager to deal it
110
434408
2278
eğer başa çıkma isteğin daha az olsaydı,
07:17
if I had stood with you
111
437438
1940
eğer onu hissettiğinde yanında dursaydım
07:19
when you merely felt it.
112
439402
2284
ne olurdu.
07:23
I ask myself
113
443313
1277
Kendime soruyorum,
07:25
why I didn't stand with you then.
114
445355
2093
öyleyse neden yanında durmadım.
07:28
One reason is that I became entranced
115
448874
3377
Birinci sebep; değişim mürşitleri beni
07:32
by the gurus of change,
116
452275
2089
mest etti, değişiklik adına
07:35
became a worshiper of the religion of the new for novelty's sake,
117
455187
4335
yenilik dinine ve küreselleşme, açık sınır ve sürekli değişen
07:39
and of globalization and open borders
118
459546
2153
ayrımcılık dinine tapınan
07:41
and kaleidoscopic diversity.
119
461723
2937
birisi oldum.
07:46
Once change became my totalizing faith,
120
466928
3908
Değişim bir kez benim tümleyici inancım haline gelseydi,
07:52
I could be blind.
121
472415
1402
kör olabilirdim.
07:55
I could fail to see change's consequences.
122
475143
3534
Değişimin sonuçlarını göremeyebilirdim.
07:59
I could overlook the importance
123
479866
1937
Kökenlerin, geleneklerin, ritüellerin,
08:01
of roots, traditions, rituals, stability --
124
481827
3102
sabitliğin -- ve ait olmanın -- önemini
08:04
and belonging.
125
484953
1343
gözden kaçırabilirdim.
08:07
And the more fundamentalist I became
126
487501
3315
Değişim ve açıklığa olan inancımda
08:10
in my worship of change and openness,
127
490840
3742
ne kadar çok tutucu olursam,
08:16
the more I drove you towards the other polarity,
128
496090
3230
seni de aynı derecede diğer kutuplaşmaya,
08:20
to cling,
129
500074
1160
tutunmaya,
08:21
to freeze,
130
501632
1157
orada kalmaya,
08:23
to close,
131
503277
1171
yaklaşmaya,
08:25
to belong.
132
505100
1159
ait olmaya çekerdim.
08:28
I now see as I didn't before
133
508138
2716
Eskiden göremediğimi artık görüyorum;
08:30
that not having the right skin or right organ
134
510878
3941
doğru tene ya da doğru organa sahip olmamak,
08:34
is not the only varietal of disadvantage.
135
514843
3923
tek dezavantaj türü değildir.
08:39
There is a subtler, quieter disadvantage
136
519722
3590
Bu ayrıcalıklı özelliklere sahip olmanın
08:43
in having those privileged traits
137
523336
3315
içerisinde derin, daha sessiz bir
08:46
and yet feeling history to be moving away from you;
138
526675
4383
dezavantaj var ve geçmiş, senin gibi insanlara misafirperverken,
08:51
that while the past was hospitable to people like you,
139
531082
3393
gelecek de diğer insanlara karşı daha misafirperver olacakken,
08:54
the future will be more hospitable
140
534499
2398
gün geçtikçe dünya daha az
08:56
to others;
141
536921
1393
tanıdık ve
08:58
that the world is growing less familiar,
142
538338
2453
daha az senin oluyorken, bu, tarihin
09:00
less yours day by day.
143
540815
2866
uzaklaştığını hissetmektir.
09:05
I will not concede for a moment that old privileges should not dwindle.
144
545865
5682
Eski ayrıcalıkların önemsizleştiğini bir an bile kabullenmeyeceğim.
09:12
They cannot dwindle fast enough.
145
552055
2746
Bu kadar hızlı önemsizleşemezler.
09:15
It is for you to learn to live in a new century in which
146
555785
3500
Doğru ten ya da doğru organ üzerinden gösteriş yapmanın bir avantaj
09:19
there are no bonuses for showing up with the right skin and right organs.
147
559310
4824
kazandırmadığı yeni bir yüzyılda yaşamayı öğrenmek, senin için.
09:25
If and when your anger turns to hate,
148
565277
2427
Öfken nefrete dönüşürse ve dönüştüğünde,
09:27
please know that there is no space for that in our shared home.
149
567729
4230
bilmelisin ki, paylaştığımız bu evde buna yer yok.
09:33
But I will admit, fellow citizen,
150
573642
3348
Fakat kabul ediyorum, sevgili yurttaşım,
09:38
that I have discounted the burden of coping with the loss of status.
151
578140
5539
statü kaybıyla başa çıkma yükünü dikkate almadım.
09:44
I have forgotten
152
584163
1769
Sosyal açıdan gerekli olanın,
09:45
that what is socially necessary can also be personally gruelling.
153
585957
4745
kişisel açıdan zahmetli bir şey olabileceğini unuttum.
09:52
A similar thing happened
154
592919
1505
Paylaştığımız ekonomiye de
09:55
with the economy that you and I share.
155
595217
3624
benzer bir şey oldu.
10:00
Just as I cannot and don't wish
156
600191
2432
Eşitlik ve farklılık zamanına
10:02
to turn back to the clock on equality and diversity,
157
602647
3627
dönemem ve dönmeyi de istemem,
10:06
and yet must understand
158
606298
2329
fakat bunların ortaya çıkarabileceği
10:08
the sense of loss they can inspire,
159
608651
2766
kayıp hissini anlamalıyım ve
10:13
so, too, I refuse and could not if I wished
160
613027
4158
daha sıkı bir biçimde örülmüş, bağlantılı dünyaya ve icat edilip durulan
10:17
turn back the clock on an ever more closely knit, interdependent world,
161
617970
4141
yeniliklere dair zamana geri dönmeyi dileseydim eğer,
10:22
and on inventions that won't stop being invented.
162
622135
3390
bunu yine reddederdim.
10:26
And yet I must understand your experience of these things.
163
626520
5234
Senin bu konuya dair deneyimlerini anlamalıyım.
10:33
You have for years been telling me that your experience of these things
164
633032
3419
Bu konuya dair deneyimlerinin, benim teorilerimin öngördüğü kadar iyi
10:36
is not as good as my theories forecast.
165
636475
3142
olmadığını yıllardır söylüyorsun.
10:40
Yet before you could finish a complaining sentence
166
640528
3858
Sen düzensiz evlerde yaşamanın zorluğu, düzensiz ödemeler,
10:46
about the difficulty of living with erratic hours, volatile pay,
167
646116
5488
kaybolan fırsatlar, gece 3'e kadar olan vardiyanı tamamlamak için
10:51
vanishing opportunities,
168
651628
1626
çocuğunu 24 saatlik bakım evine
10:53
about the pain of dropping your children off at 24-hour day care
169
653278
4258
bırakmanın acısı hakkında bir sızlanma cümlesi kurmadan önce,
10:57
to make your 3am shift,
170
657560
1763
cümleni bitirmeden,
11:00
I shot back at you -- before you could finish your sentence --
171
660319
3913
ben seni kendi inancımla vuracağım;
11:04
my dogma,
172
664256
1342
tecrübe ettiğin şeyin
11:05
about how what you are actually experiencing was flexibility
173
665622
4430
ne tür bir esneklik ve özgürlük
11:10
and freedom.
174
670794
1286
olduğunu soracağım.
11:14
Language is one of the only things that we truly share,
175
674591
4571
Dil, gerçekten paylaştığımız şeylerden birisi ve
11:20
and I sometimes used this joint inheritance
176
680549
3479
ben bu ortak mirası bazen
11:24
to obfuscate
177
684052
1211
şaşırtmak ve yön
11:25
and deflect
178
685821
1204
değiştirmek için,
11:27
and justify myself;
179
687479
1516
kendimi meşrulaştırmak için;
11:29
to re-brand what was good for me
180
689933
1880
"ekonomi paylaşımı" ve "parçalanma"
11:31
as something appearing good for us both,
181
691837
2792
gibi terimler kullandığım zaman,
11:35
when I threw around terms like "the sharing economy,"
182
695324
3986
benim için iyi olanı, ikimiz için de iyi olduğunu göstermek amacıyla
11:40
and "disruption"
183
700135
1175
değiştirmek için
11:41
and "global resourcing."
184
701845
1845
kullanıyorum.
11:45
I see now that what I was really doing,
185
705224
2371
Şimdi, o zamanlar ne yaptığımı
11:48
at times,
186
708229
1246
görebiliyorum;
11:49
was buying your pain on the cheap,
187
709894
3104
senin acını ucuza alıp
11:53
sprucing it up
188
713892
1212
ona çeki düzen vererek,
11:55
and trying to sell it back to you
189
715772
1972
onu sana özgürlük olarak
11:58
as freedom.
190
718244
1206
geri satmayı deniyordum.
12:01
I have wanted to believe and wanted you to believe
191
721712
3259
Sistemin benim için iyi olduğuna,
12:07
that the system that has been good to me,
192
727683
2109
yaşamımı kusursuz hale soktuğuna
12:09
that has made my life ever more seamless,
193
729816
2673
ve ayrıca senin için de en iyi sistemin bu
12:13
is also the best system for you.
194
733229
2895
olduğuna inanmamızı istemiştim.
12:17
I have condescended to you
195
737544
2261
İlgi alanlarını biliyormuş gibi,
12:19
with the idea that you are voting against your economic interests --
196
739829
3896
ilgi alanlarının ve ekonomik ilgi alanlarının aleyhinde oy kullandığın
12:24
voting against your interests,
197
744207
1788
fikriyle seni
12:27
as if I know your interests.
198
747621
3223
küçümsedim.
12:32
That is just my dogmatic economism talking.
199
752296
4317
Bu yalnızca benim dogmatik ekonomi konuşmam.
12:37
I have a weakness
200
757723
1777
İnsanların ekonomik ilgi alanlarının
12:39
for treating people's economic interests as their only interest,
201
759524
5385
onların tek ilgi alanı olduğunu düşünmek gibi bir zayıflığım var;
12:44
ignoring things like belonging and pride
202
764933
3524
ait olma, erdem ve seni gözardı edenlere
12:48
and the desire to send a message to those who ignore you.
203
768481
3774
mesaj gönderme isteğini görmezden geliyorum.
12:52
So here we are,
204
772688
2731
Şimdi buradayız;
12:56
in a scary but not inexplicable moment
205
776243
4626
korkunç fakat anlaşılır olan bir
13:01
of demagoguery, fracture,
206
781507
2323
demagoji, parçalanma, yabancı düşmanlığı
13:04
xenophobia, resentment and fear.
207
784481
3886
kızgınlık ve korku anındayız.
13:09
And I worry for us both if we continue down this road,
208
789628
4030
Benim dinlemediğim, senin de dinlenmediğini hissettiğin,
13:14
me not listening,
209
794358
1396
dinlemem için bana bağırdığın
13:16
you feeling unheard,
210
796305
1851
bu yolda devam edersek eğer,
13:18
you shouting to get me to listen.
211
798180
2549
ben ikimiz için de korkarım.
13:22
I worry when each of us is seduced by visions of the future
212
802779
3451
Her birimiz diğer şeylere yer vermeyen bir gelecek hayali üzerinden
13:26
that have no place for the other.
213
806254
2660
kandırıldığımızda, endişeleniyorum.
13:29
If this goes on,
214
809731
2088
Bu devam ederse,
13:33
if this goes on,
215
813655
1375
böyle devam ederse,
13:36
there may be blood.
216
816053
1479
ortaya kan çıkabilir.
13:39
There are already hints of this blood
217
819290
2685
Bu kan, gazetelerde her gün
13:42
in newspapers every day.
218
822915
1340
üstü kapalı gösteriliyor.
13:44
There may be roundups, raids,
219
824967
2585
Yakalamalar, baskınlar,
13:47
deportations, camps, secessions.
220
827586
3075
sürgünler, kamplar, ayrılmalar olabilir.
13:51
And no, I do not think that I exaggerate.
221
831494
2921
Hayır, abarttığımı düşünmüyorum.
13:56
There may be even talk of war
222
836236
1921
Savaşla işlerinin bittiğinden emin olan
13:58
in places that were certain they were done with it.
223
838181
3550
yerlerde bile savaştan bahsedilebilir.
14:03
There is always the hope of redemption.
224
843483
3746
Kurtarılma umudu her zaman vardır.
14:07
But it will not be a cheap, shallow redemption
225
847764
3278
Fakat bu, hepimizin bir arada olduğu saçmalıklar aracılığıyla gelen
14:11
that comes through blather about us all being in it together.
226
851066
3671
ucuz, sığ bir kurtarılma olmayacak.
14:15
This will take more.
227
855312
1856
Daha fazlası gerekecek.
14:18
It will take accepting that we both made choices to be here.
228
858396
5192
Burada olmak için seçimler yaptığımızı kabul etmemizi gerektirecek.
14:25
We create our "others."
229
865863
3103
Kendi "diğerimizi", kendimiz yaratırız.
14:29
As parents, as neighbors, as citizens,
230
869975
3680
Aile, komşu, yurttaş olarak birbirimizin
14:34
we witness and sometimes ignore each other
231
874503
4331
varlığını gözlemler ve bazen de
14:38
into being.
232
878858
1240
gözardı ederiz.
14:41
You were not born vengeful.
233
881268
3050
Kindar doğmadık.
14:45
I have some role
234
885339
2007
İntikama susadığınız her anda
14:47
in whatever thirst you now feel for revenge,
235
887370
3501
benim de bazı rollerim var ve bu susama duygusu
14:51
and that thirst now tempts me
236
891685
1913
şimdi beni ortak yaşamımızdan,
14:53
to plot ever more elaborate escapes
237
893622
2518
okullardan ve komşulardan,
14:56
from our common life,
238
896164
1919
hava alanlarından ve lunaparklardan,
14:58
from the schools and neighborhoods
239
898107
1869
eskiden paylaştımız alanlardan
15:00
and airports and amusement parks
240
900000
1931
kaçış için daha ayrıntılı planlar
15:01
that we used to share.
241
901955
1641
yapmaya teşvik ediyor.
15:05
We face, then,
242
905659
2988
Bu durumda, bu büyük, kişisel olmayan
15:08
a problem not of these large, impersonal forces.
243
908671
3774
güçlere ait olmayan bir sorunla karşılaşıyoruz.
15:14
We face a problem of your and my relations.
244
914366
4152
Senin ve benim ilişkimize dair bir sorunla karşılaşıyoruz.
15:19
We chose ways of relating to each other
245
919815
3138
Bizleri buraya getiren, birbirimizle ilişki kurma yollarını
15:24
that got us here.
246
924345
1151
seçiyoruz.
15:25
We can choose ways of relating
247
925896
2749
Bizi etkisiz hale getiren
15:28
that get us out.
248
928669
1606
ilişki yollarını seçebiliriz.
15:31
But there are things we might have to let go of,
249
931361
3269
Fakat bırakmamız gereken şeyler var,
15:35
fellow citizen,
250
935418
1181
sevgili yurttaşım,
15:37
starting with our own cherished versions of reality.
251
937674
5606
el üstünde tuttuğumuz kendi gerçeklik biçimlerinden başlamalıyız.
15:45
Imagine if you let go of fantasies
252
945035
3869
Bu insanlardan arındırılmış bir toplum
15:48
of a society purged of these or those people.
253
948928
3858
fantezisinden vazgeçtiğinizi düşünün.
15:53
Imagine if I let go of my habit
254
953561
3653
Ardındaki dünyayı kurtarma ve
15:57
of saving the world behind your back,
255
957755
3070
eskiden güvenli olmayan iş yerinizin
16:01
of deliberating on the future
256
961833
1397
yiyeceklerinizin,
16:03
of your work,
257
963254
1475
ve diğer yerlerin geleceğini
16:05
your food,
258
965260
1246
düşünme alışkanlığımdan
16:06
your schools,
259
966530
1470
vazgeçtiğimi
16:08
in places where you couldn't get past security.
260
968024
3010
düşünün.
16:12
We can do this only if we first accept
261
972386
4346
Öncelikle birbirimizi ihmal ettiğimizi
16:17
that we have neglected each other.
262
977347
2643
kabul edersek, bunu yapabiliriz.
16:21
If there is hope to summon
263
981971
3214
Bu kötü zamanlarda eğer bir
16:25
in this ominous hour,
264
985930
1350
çağrı umudu varsa,
16:28
it is this.
265
988202
1191
o budur.
16:30
We have, for too long,
266
990870
1702
Uzun zamandır, birbirimize dair
16:33
chased various shimmering dreams
267
993547
3369
kurduğumuz yapıcı hayal pahasına,
16:37
at the cost of attention to the foundational dream of each other,
268
997818
5864
birbirimize yönelme hayali pahasına,
16:45
the dream of tending to each other,
269
1005101
2568
birbirimizin mucizelerini serbest bırakmak
16:47
of unleashing each other's wonders,
270
1007693
2863
ve tarihte beraber yürümek pahasına
16:50
of moving through history together.
271
1010580
2545
çeşitli, pırıltılı hayallerin peşindeydik.
16:54
We could dare to commit to the dream of each other
272
1014046
4269
Neon bir yazının ardındaki bir şeymiş gibi,
16:59
as the thing that matters before every neon thing.
273
1019009
4707
birbirimizin hayallerini üstlenmeye cesaret edebiliriz.
17:04
Let us dare.
274
1024476
1482
Cesaret edelim.
17:06
Sincerely yours,
275
1026467
1160
Saygılarımla,
17:08
a fellow citizen.
276
1028067
1176
bir yurttaş.
17:09
(Applause)
277
1029683
5625
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7