A funny look at the unintended consequences of technology | Chuck Nice

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

Future tech always comes with two things: promise

Gelecek teknoloji her zaman iki şeyi beraberinde getirir:

and unintended consequences.

vaatler ve istenmeyen sonuçlar.

And it's those consequences that I want to explore.

Ben bu sonuçları irdelemek istiyorum.

And before we get to how future tech may affect us,

Gelecek teknolojinin bizi nasıl etkileyebileceğine gelmeden

I'd like to spend a little time exploring the unintended consequences

yeni teknolojinin bir kısmının istenmeyen sonuçları

of some of our recent tech,

üzerinde durmak istiyorum,

namely, social media.

mesela sosyal medya.

Social media, a few short years ago, was the tech of future you.

Birkaç yıl önce sosyal medya gelecekteki sizin teknolojisiydi.

Now it just is you.

Şimdiyse sadece sizsiniz.

Social media was supposed to bring us together

Sosyal medyanın bizi hiç tahmin edemeyeceğimiz şekillerde

in ways we could never imagine.

bir araya getirmesi gerekiyordu.

And the predictors were correct.

Tahminler doğru çıktı.

These three girls are talking to one another

Bu üç kız göz göze gelme sıkıntısı olmadan

without the awkward discomfort of eye contact.

birbirleriyle konuşuyorlar mesela.

(Laughter)

(Kahkahalar)

I call that advancement.

İşte buna ilerleme diyorum.

We were supposed to be caught up in a communication tsunami,

Bir iletişim tsunamisine yakalanmamız gerekiyordu,

the likes of which the world has never seen.

dünyanın eşi ve benzerini hiç görmediği türden.

And that did happen.

Bu da gerçekleşti.

And so did this.

Hatta bu da.

(Sings) One of these things is not like the other.

♫ Bunlardan biri diğerleri gibi değil. ♫

(Speaks) Now, look at this picture.

Şu fotoğrafa bir bakın.

If you picked the guy with the book, you’re wrong --

Kitabı olan adamı seçtiyseniz, yanıldınız.

or, as a certain president would say, "Wrong!"

Hatta bildiğimiz bir başkanın dediği gibi, ''Yanıldınız!''

(Laughter)

(Kahkahalar)

Clearly, three of these guys are reading,

Belli ki bu adamların üçü bir şey okuyor,

and one guy, on the end, is listening to music

uçtaki diğeriyse müzik dinliyor

and playing "Candy Crush."

ve Candy Crush oynuyor.

(Laughter)

(Kahkahalar)

So are we more connected,

Birbirimize daha mı bağlıyız,

or are we just more connected to our devices?

yoksa cihazlarımıza mı daha çok bağlıyız?

Social media was supposed to place us in a veritable town square,

Sosyal medya bizi tamamen bir kent meydanında toplayacaktı,

where we could engage one another with challenging ideas and debates.

fikir ve tartışmalarla hepimiz etkileşime geçecektik.

And instead what we got were trolls.

Onun yerine elimize geçen şey troller.

This is an actual tweet that I received.

Bu bana gelen gerçek bir tivit.

"Chuck, no one wants to hear your stupid, ill-informed political views!

''Chuck, kimse senin aptal, hastalıklı siyasi görüşlerini duymak istemiyor!

I hope you get leprosy and die.

Umarım leporsi olur ve ölürsün.

Love, Dad"

Sevgiler, Baban.''

(Laughter)

(Kahkahalar)

Now, the great thing about that tweet if you look at it,

Bu tivitin harika yanı,

just like most trolls, it's not that bad,

tıpkı çoğu trol gibi çok da kötü değil

because he wished "leporsy" on me instead of "leprosy,"

çünkü bana ''leporsi'' dilemiş, ''leprosi'' (cüzzam) değil

and "leporsy" is not dangerous at all.

ve ''leporsi'' hiç de tehlikeli değil.

(Laughter)

(Kahkahalar)

(Applause)

(Alkışlar)

Along with trolls, we got a brand new way of torturing teenagers --

Trollerle birlikte gençler için yepyeni bir işkence yöntemi edindik--

cyberbullying.

siber zorbalık.

A concept that my 75-year-old mother just can't seem to wrap her head around.

75 yaşındaki annemin bir türlü anlayamadığı bir konu.

"So, uh, did they hit him?"

''Yani... ona vurdular mı?''

"No, Mom, they didn't hit him."

''Hayır anne, ona vurmadılar.''

"Did they take his money?"

''Parasını mı aldılar?''

"No, Mom, they didn't take his money."

''Hayır anne, parasını almadılar.''

"Did they put his face in the toilet?"

''Kafasını tuvalete mı soktular?''

"No, Mom, they didn't --"

''Hayır anne, öyle bir--''

"Well, what did they do?"

''E peki ne yaptılar?''

"They attacked him on the internet."

''İnternette ona saldılardılar.''

"Attacked him on the internet?"

''İnternette mi saldırdılar?''

(Laughter)

(Kahkahalar)

"Well, why don't you just turn off the internet?"

''E öyle bir şey olduğunda interneti kapasana?''

(Laughter)

(Kahkahalar)

"Your whole generation is a bunch of wussies."

''Senin tüm neslin hanım evladı.''

(Laughter)

(Kahkahalar)

She's got a point.

Aslında hakkı var.

(Laughter)

(Kahkahalar)

She's got a point.

Hakkı var.

And I don't even want to talk about what social media has done to dating.

Sosyal medyanın randevulaşmaya ne yaptığından bahsetmiyorum bile.

I was on Grindr until I found out it wasn't a sandwich app.

Sandviç uygulaması olmadığını fark edene kadar Grindr'a giriyordum.

(Laughter)

(Kahkahalar)

And I can't even tell you about Tinder,

Tinder'dan bahsetmemeyim bile,

except for the fact that if you think there is a limit

ama şunu söylemeden edemem, artık bu gezegende

to the amount of anonymous sex we can have on this planet,

isimsiz seks sayısının bir sınırı olduğunu düşünüyorsanız

you are sadly mistaken.

üzücü şekilde yanılıyorsunuz.

(Laughter)

(Kahkahalar)

So where do we go from here?

Peki bundan sonra nereye gidiyoruz?

Well, let's just jump right in and play the hits.

Hemen göze çarpanları ele alalım.

Driverless cars.

Sürücüsüz arabalar.

Something that has already been around for many years,

Uzun yıllardır aslında zaten var olan bir şey,

just without the assistance of computers.

olmayan şey bilgisayar desteğiydi.

(Laughter)

(Kahkahalar)

(Applause)

(Alkışlar)

Because for years, we have been driving while texting,

Yıllardır mesajlaşırken araba kullanıyoruz,

putting on makeup,

makyaj yapıyoruz,

shaving, reading -- actually reading --

traş oluyoruz, kitap okuyoruz, gerçekten okuyoruz,

that would be me.

ben okuyorum mesela.

(Laughter)

(Kahkahalar)

The other thing is that since driverless cars will be shared,

Sürücüsüz arabalar paylaşılacağı için

most people won't own cars,

çoğu kişinin arabası olmayacak,

and that means the DMV will go away.

yani Motorlu Araçlar Dairesi ortadan kalkacak.

The DMV -- I know what you're saying right now.

İçinizden şöyle dediğinizi biliyorum.

"There's no way this guy is going to stand up here

''Bu adam karşımıza dikilip bu daire hakkında

and make a case for the DMV."

yorum yapıyor olamaz.''

Well, I don't know about you, but I do not want to live in a world

Sizi bilmiyorum ama...

where harsh fluorescent lights,

ben yoğun florasan ışıklı,

endless lines,

bitmeyen sıraların olduğu,

terrible forms to fill out

doldurulacak berbat formların olduğu,

and disaffected, soulless bureaucrats remind me

ruhsuz bürokratların burada çalışmamak için

that I am pretty damn lucky not to work here.

çok şanslı olduğumu söyleyeceği bir dünyada yaşamak istemiyorum.

(Laughter)

(Kahkalar)

That is the real service they provide.

Sağladıkları asıl hizmet bu.

The DMV:

Motorlu Araçlar Dairesi:

come for the registration renewal,

kayıt yenileme için gelirsiniz,

stay for the satisfaction of knowing you made some pretty good life choices.

çok iyi hayat tercihleri yaptığınızı bilmenin tatminlik duygusunu tadarsınız.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Nobody will own their car in the future,

Gelecekte kimse araba sahibi olmayacak

and that means teenagers will not have a place to make out.

ve bu da demek oluyor ki gençlerin öpüşecek yerleri olmayacak.

So you know what that means.

Bu ne demek biliyorsunuz.

That means they will order driverless cars to do just that.

Bunu yapmak için sürücüsüz araba çağıracaklar.

I do not want to step into a vehicle and ask the question:

Ben bir araca adım atıp şöyle demek istemiyorum:

"Why does this car smell like awkwardness, failure and shame?"

''Neden burası sakarlık, başarısızlık ve utanç kokuyor?''

(Laughter)

(Kahkahalar)

If I want to ask that question, I'll walk into my own bedroom.

Ben bu soruyu sormak istesem kendi odama geçerim.

(Laughter)

(Kahkahalar)

So what else do we have to look forward to?

Dört gözle beklediğimiz başka ne var?

That's right, artificial intelligence.

Ah doğru, yapay zekâ.

Artificial intelligence, yes.

Yapay zekâ, aynen öyle.

You know, there was a time when artificial intelligence was a joke.

Yapay zekânın bir şaka olduğu bir zaman vardı.

I mean, literally a quip that you would hear at a cocktail party

Olur da biri içkili bir partide sohbet esnasında

when somebody would bring it up in conversation:

biri konusunu açtığında duyacağınız bir espri:

"Artificial intelligence.

''Yapay zekâ.

The only real artificial intelligence is our American Congress.

Tek gerçek yapay zekâ bizim Amerikan Kongresi.

Ha, ha, ha, ha, ha."

Ha, ha, ha, ha.''

Well, it's not funny anymore.

Bak işte artık komik değil.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Stephen Hawking, Elon Musk and Bill Gates have all gone on record

Stephen Hawking, Elon Musk ve Bill Gates hepsi çıkıp

expressing grave reservations about artificial intelligence.

yapay zekâyla ilgili dehşet verici şeyler paylaştı.

That's like Jesus, Moses and Muhammad coming together and saying,

Bu tıpkı İsa, Musa ve Muhammed'in bir araya gelip şöyle demesi gibi,

"Guy, guys -- here's something we can all believe in."

''Hey çocuklar, bakın bu hepimizin inanabileceği bir şey.''

(Laughter)

(Kahkahalar)

You might want to go with that, is all I'm saying.

Bunu dikkate almak isteyebilirsiniz.

We are actually teaching machines how to think,

Makinelere gerçekten de düşünmeyi öğretiyoruz,

how to understand our behavior,

davranışlarımızı anlamayı,

how to defend themselves and even practice deception.

kendilerini savunmayı ve hatta aldatmayı.

What could possibly go wrong?

Ters gidecek ne olabilir ki?

(Laughter)

(Kahkahalar)

The one thing that's for sure:

Kesin olan bir şey var:

the creation always despises its creator.

Yaratılan her zaman yaratıcısından nefret eder.

OK?

Değil mi?

The Titans rose up against the gods;

Titanlar tanrılara karşı ayaklandılar;

Lucifer against Jehovah.

Şeytan Yehova'ya karşı.

And anybody who has a teenager has heard these words:

Genç bir çocuğu olan herkes şu sözleri duymuştur:

"I hate you and you're ruining my life!

''Hayatımı mahvediyorsun!

I hate you!"

Senden nefret ediyorum!''

Now just imagine that sentiment with a machine that can outthink you

Sizden daha iyi düşünen ve silahlarla donanmış bir makinenin

and is heavily armed.

bu duyguyu gösterişini hayal edin.

(Laughter)

(Kahkahalar)

The result?

Sonuç mu?

Absolutely.

Kesinlikle.

(Laughter)

(Kahkahalar)

What we need to do before we perfect artificial intelligence

Yapay zekâyı mükemmel kılmadan önce

is perfect artificial emotions.

yapay duyguları mükemmel kılmamız lazım.

That way, we can teach the robots or machines

Bu sayede robotlara ve makinelere

how to love us unconditionally,

karşılıksız sevmeyi öğretebiliriz,

so that when they figure out that the only real problem on this planet

böylece bu gezegendeki asıl sorunun biz olduğunu

is us,

anladıkları zaman,

instead of destroying us --

bizi yok etmek yerine

which, by the way, is totally logical --

ki bu oldukça mantıklı olurdu,

they will find us adorable --

bizi çok sevimli bulacaklar,

(Laughter)

(Kahkahalar)

like baby poop.

tıpkı bebek kakası gibi.

(Laughter)

(Kahkahalar)

"Oh my god, I just love the way you just destroyed the planet.

''Aman tanrım, gezegeni mahvedişine bayıldım.

I can't stay mad at you, you're so cute!

Sana kızamam ben, çok tatlısın!

You're so cute!"

O kadar tatlısın ki!''

(Laughter)

(Kahkahalar)

Can't talk about this without talking about robotics. OK?

Robotik hakkında konuşmadan bunun hakkında konuşamam.

Remember when you thought robotics were cool?

Çok güzel olduklarını düşünüyordunuz hani?

I remember when I thought robotics were cool,

Ben de öyle düşünüyordum,

until I figured out that they were going to take everybody's place,

ta ki kargo teslimatı yapan adamdan kalp cerrahına kadar

from the delivery guy down to the heart surgeon.

herkesin yerini akacaklarını fark edene kadar.

The one thing, though, that is very disappointing about robotics

Yine de onlarla ilgili hayal kırıklığı yaratan bir şey var ki

is the holy grail of robotics,

en çok beklenen şey

and it hasn't even happened.

ve bu daha olmadı bile.

I'm talking about the robot girlfriend,

Robot kız arkadaştan bahsediyorum,

the dream of one lonely geek in a windowless basement

penceresiz bodrumda yapayalnız hayal kuran

who vowed one day: "I am going to marry my creation."

ve şöyle yemin eden inek: ''Yarattığım şeyle evleneceğim.''

And there actually is a movement underway to stop this from happening,

Bunu engelleyecek bir çalışma aslında hâlihazırda bekliyor,

for fear of exploitation.

suistimal korkusu nedeniyle.

And I, for one, am against that movement.

Ben şahsen bu çalışmaya karşıyım.

I believe we should have robot girlfriends.

Robot kız arkadaşlarımız olmalı diyorum.

I just believe that they should come with a feminist protocol

Sadece feminist bir bakış açısı ve yapay zekâyla

and artificial intelligence,

donanımlı olmalılar diyorum,

so she can take one look at that guy and go, "I am too good for you.

böylece o adama şöyle bir bakıp şunu ''Senin için fazla iyiyim.

I'm leaving."

Ben gidiyorum.'' diyebilirler.

(Laughter)

(Kahkahalar)

(Applause)

(Alkışlar)

And finally,

Son olarak da

I have to talk about bioengineering,

biyolojik mühendislikten konuşmam lazım,

an area of science that promises to end disease before it even begins,

hastalıkları başlamadan bitireceği vaatini veren bilim alanı,

to help us live longer, fuller, healthier lives.

daha uzun, sağlıklı yaşamamıza yardım edecek.

And when you couple that with implantable hardware,

Bunun da üstüne takılabilen donanım eklediğinizde

you are looking at the next incarnation of human evolution.

insan evriminin bir sonraki canlanışına bakmış oluyorsunuz.

And all of that sounds great,

Bunlar kulağa harika geliyor,

until you figure out where it's really going.

sonra bunun ucu nereye varacak onu görüyorsunuz.

One place:

Bir yere:

designer babies,

tasarım bebekler,

where, no matter where you are on the globe

dünyanın neresinde olursanız olun

or what your ethnicity,

ya da hangi etnik kökenden,

babies will end up looking like that.

bebekler işte buna benzeyecek.

(Laughter)

(Kahkahalar)

That boy is surprised

Bu çocuk şaşırıyor

because he just found out both his parents are black.

çünkü anne babasının siyahi olduğunu yeni fark etti.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Can you imagine him at a cocktail party in 20 years?

Onu 20 yıl sonra içkili bir partide hayal edebiliyor musunuz?

"Yeah, both my parents are black.

''Evet, annem de babam da siyahi.

I mean, it's a little awkward at times,

Yani, bazen garip oluyor...

but you should see my credit rating.

ama kredi puanımı görmeniz lazım.

Impressive, very impressive."

Etkileyici, çok etkileyici.''

(Laughter)

(Kahkahalar)

Now, all of this seems scary,

Tüm bunlar korkutucu

and everybody in this room knows that it isn't.

ve bu salondaki herkes öyle olmadığını biliyor.

Technology isn't scary.

Teknoloji korkutucu değil.

Never has been and it never will be.

Hiç olmadı, olmayacak da.

What's scary is us

Korkutucu olan biziz

and what we will do with technology.

ve teknolojiyle yapacaklarımız.

Will we allow it to expose our humanity,

İnsanlığımızı açığa çıkarmasına izin verecek miyiz?

showing our true selves

Asıl benliklerimizi göstermesine

and reinforcing the fact that we are indeed our brother's keeper?

ve çevremizdekileri gerçekten umursadığımızı göstermesine?

Or will we allow it to reveal our deepest, darkest demons?

Yoksa en derin, en karanlık tutkularımızı açığa çıkarmasına mı izin vereceğiz?

The true question is not whether or not technology is scary.

Asıl soru teknolojinin korkutucu olup olmadığı değil.

The true question is:

Asıl soru şu:

How human

Siz ne kadar

are you?

insansınız?

Thank you.

Teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkışlar)