Sendhil Mullainathan: Solving social problems with a nudge

Sendhil Mullainathan: Solving social problems with a nudge

70,174 views

2010-02-02 ・ TED


New videos

Sendhil Mullainathan: Solving social problems with a nudge

Sendhil Mullainathan: Solving social problems with a nudge

70,174 views ・ 2010-02-02

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Meral Öztürk Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
As a researcher, every once in a while
0
15260
3000
Bir araştırmacı olarak ara sıra
00:18
you encounter something
1
18260
2000
canınızı sıkacak şeylerle karşılaşırsınız.
00:20
a little disconcerting.
2
20260
2000
Bu şeyler çevrenizdeki dünyayı anlayış biçiminizi değiştirip,
00:22
And this is something that changes your understanding of the world around you,
3
22260
3000
00:25
and teaches you that you're very wrong
4
25260
2000
kat'iyetle inandığınız bir konuda bile
00:27
about something that you really believed firmly in.
5
27260
4000
aslında yanılmış olduğunuzu öğretebilir size.
00:31
And these are unfortunate moments,
6
31260
3000
Bunlar öyle talihsiz anlardır çünkü sabah kalktığınızdan
00:34
because you go to sleep that night
7
34260
2000
daha sersem bir şekilde yatağa girersiniz o gece.
00:36
dumber than when you woke up.
8
36260
3000
00:39
So, that's really the goal of my talk,
9
39260
2000
Evet, konuşmamın asıl amacı da bu olacak:
00:41
is to A, communicate that moment to you
10
41260
2000
A) O anı size nakletmek, ve
00:43
and B, have you leave this session
11
43260
2000
B) bu sunumdan, geldiğinizden daha sersem
00:45
a little dumber than when you entered.
12
45260
2000
bir şekilde çıkmanızı sağlamak.
00:47
So, I hope I can really accomplish that.
13
47260
3000
Umarım bunu başarabilirim.
00:50
So, this incident that I'm going to describe
14
50260
3000
Bahsedeceğim olay bir ishal vakası ile başlıyor.
00:53
really began with some diarrhea.
15
53260
3000
00:56
Now, we've known for a long time the cause of diarrhea.
16
56260
3000
İshale yol açan sebebin ne olduğunu uzun zamandır biliyoruz.
00:59
That's why there's a glass of water up there.
17
59260
3000
Bu yüzden burada bir bardak su var.
01:02
For us, it's a problem, the people in this room.
18
62260
2000
Bizim için, bu salondakiler için yani, ishal alelade bir problem olabilir.
01:04
For babies, it's deadly.
19
64260
3000
Ama bebekler için, ölümcüldür.
01:07
They lack nutrients, and diarrhea dehydrates them.
20
67260
4000
İshal yüzünden besin eksikliği çekerler ve vücutları susuz kalır.
01:11
And so, as a result, there is a lot of death,
21
71260
2000
Nihayetinde, bir çok ölüm gerçekleşir.
01:13
a lot of death.
22
73260
3000
Çok fazla ölüm.
1960'da, Hindistan'da, çocuk ölüm oranı
01:16
In India in 1960,
23
76260
2000
01:18
there was a 24 percent child mortality rate,
24
78260
2000
yüzde 24 seviyelerindeydi,
01:20
lots of people didn't make it. This is incredibly unfortunate.
25
80260
4000
Maalesef bir çok insan hayatını kaybetti.
01:24
One of the big reasons this happened was
26
84260
2000
Bu ölümlerin başlıca sebeplerinden biri ishaldi.
01:26
because of diarrhea.
27
86260
2000
01:28
Now, there was a big effort to solve this problem,
28
88260
3000
Bu problemi çözmek için büyük çaba harcanıyordu
01:31
and there was actually a big solution.
29
91260
4000
ve aslında bir çözümü de vardı.
"Muhtemelen bu yüzyılın en büyük tıbbî ilerlemesi"
01:35
This solution has been called, by some,
30
95260
2000
01:37
"potentially the most important medical
31
97260
2000
01:39
advance this century."
32
99260
3000
diyenler oldu bu çözüm için.
Çözüm oldukça basitti:
01:42
Now, the solution turned out to be simple.
33
102260
3000
Oral Rehidrasyon Tuz Sıvısı. (Ağızdan alınan su kaybı giderici eriyik)
01:45
And what it was was oral rehydration salts.
34
105260
4000
01:49
Many of you have probably used this.
35
109260
2000
Birçoğunuz kullanmışsınızdır. Dahiyane bir şey.
01:51
It's brilliant. It's a way to get sodium
36
111260
2000
Sodyum ve glukozu birlikte almanın bir yoludur
01:53
and glucose together so that when you add it to water
37
113260
3000
ve suyla karıştırıldığında
01:56
the child is able to absorb it even during situations of diarrhea.
38
116260
3000
ishalli çocuğun bünyesi bunu emebilir.
01:59
Remarkable impact on mortality.
39
119260
4000
Ölüm oranına etkisi kayda değerdir.
02:03
Massive solution to the problem.
40
123260
2000
Muazzam bir çözüm.
02:05
Flash forward: 1960, 24 percent child mortality
41
125260
3000
İleriye sararsak, 1960'da yüzde 24 olan çocuk ölümleri
02:08
has dropped to 6.5 percent today.
42
128260
2000
bugün yüzde 6.5'e düşmüştür.
02:10
Still a big number, but a big drop.
43
130260
3000
Hala büyük bir oran ama büyük de bir düşüş.
02:13
It looks like the technological problem is solved.
44
133260
3000
Teknolojik problem çözülmüş gibi görünüyor.
02:16
But if you look, even today
45
136260
2000
Ama, bugün bile baktığınızda sadece Hindistan'da
02:18
there are about 400,000 diarrhea-related deaths
46
138260
2000
ishal kaynaklı 400,000 ölüm olduğu görülüyor.
02:20
in India alone.
47
140260
2000
02:22
What's going on here?
48
142260
2000
Peki neden böyle oldu?
02:24
Well the easy answer is, we just haven't gotten those salts
49
144260
3000
Basit bir yanıt isterseniz,
bu tuzları o insanlara ulaştıramamışız diyebilirsiniz.
02:27
to those people.
50
147260
2000
02:29
That's actually not true.
51
149260
2000
Ancak doğru cevap değil.
Bu tuzların bedava veya çok ucuz,
02:31
If you look in areas where these salts are completely available,
52
151260
3000
kolaylıkla temin edilebilir olduğu bölgelere bakarsanız,
02:34
the price is low or zero, these deaths still continue abated.
53
154260
3000
bu tür ölümler hala var.
02:37
Maybe there's a biological answer.
54
157260
2000
Belki de biyolojik bir cevap vardır
02:39
Maybe these are the deaths that simple rehydration
55
159260
2000
Belki de bu ölümler, basit rehidrasyon ile çözülemeyecek olanlardır.
02:41
alone doesn't solve. That's not true either.
56
161260
3000
Aslında bu da doğru değil.
02:44
Many of these deaths were completely preventable,
57
164260
5000
Bu ölümlerin birçoğu kesinlikle önlenebilirdi.
İşte "can sıkıcı" diye düşünmek istediğim şey,
02:49
and this what I want to think of as the disconcerting thing,
58
169260
3000
02:52
what I want to call "the last mile" problem.
59
172260
2000
bu "son mil problemi".
02:54
See, we spent a lot of energy, in many domains --
60
174260
4000
Bakınız, önemli toplumsal problemlere
teknolojik çözümler bulmak için,
02:58
technological, scientific, hard work,
61
178260
2000
teknoloji, bilim, çalışkanlık, yaratıcılık ve icat kabiliyeti gibi
03:00
creativity, human ingenuity --
62
180260
2000
03:02
to crack important social problems with technology solutions.
63
182260
4000
bir çok alanda büyük gayretler sarfettik.
03:06
That's been the discoveries of the last 2,000 years,
64
186260
2000
Bunlar son 2000 yılın keşifleri.
03:08
that's mankind moving forward.
65
188260
2000
Bu insanoğlulun ilerleyişi.
03:10
But in this case we cracked it,
66
190260
3000
Fakat bu durumda, çözümü bulmamıza rağmen
03:13
but a big part of the problem still remains.
67
193260
2000
sorunun büyük kısmı yerinde duruyor.
03:15
Nine hundred and ninety-nine miles went well,
68
195260
2000
999 mil gayet iyi geçti.
03:17
the last mile's proving incredibly stubborn.
69
197260
3000
Son mil ise olağanüstü inatçı görünüyor.
03:20
Now, that's for oral rehydration therapy.
70
200260
4000
Bu Rehidrasyon Tuz Eriyiği için.
03:24
Maybe this is something unique about diarrhea.
71
204260
2000
Belki de durum sadece ishale özgüdür.
03:26
Well, it turns out -- and this is where things get really disconcerting --
72
206260
2000
İşte şimdi durum gerçekten can sıkıcı hale geliyor.
03:28
it's not unique to diarrhea.
73
208260
2000
Bu sadece ishale özgü değil.
03:30
It's not even unique to poor people in India.
74
210260
2000
Sadece Hindistan'daki fakirlerle bile özgü değil.
03:32
Here's an example from a variety of contexts.
75
212260
3000
Burada çeşitli durumlardan örnekler var.
03:35
I've put a bunch of examples up here.
76
215260
2000
Buraya bir takım örnekler koydum.
03:37
I'll start with insulin, diabetes
77
217260
3000
İnsulin ile başlayacağım.
Amerika'daki diabet ilacı ile.
03:40
medication in the U.S.
78
220260
2000
03:42
OK, the American population.
79
222260
2000
Pekala, Amerikan nüfusu.
03:44
On Medicaid -- if you're fairly poor you get Medicaid,
80
224260
2000
Fakirler için Medicaid planındaysanız,
03:46
or if you have health insurance -- insulin is pretty straightforward.
81
226260
2000
ya da sağlık sigortanız varsa
03:48
You get it, either in pill form or you get it as an injection;
82
228260
4000
insülin oldukça basittir.
Hap veya iğne olarak alabilirsiniz.
03:52
you have to take it every day to maintain your blood sugar levels.
83
232260
2000
Kan şekeri seviyenizi korumak için her gün almalısınız.
03:54
Massive technological advance:
84
234260
2000
Muazzam teknolojik gelişim,
03:56
took an incredibly deadly disease, made it solvable.
85
236260
2000
ciddi ölümcül bir hastalığı alıp çözülebilir hale getirdi.
03:58
Adherence rates. How many people are taking their insulin every day?
86
238260
3000
Peki kaç kişi insülinini her gün alıyor?
04:01
About on average, a typical person is taking it 75 percent of the time.
87
241260
4000
Tipik bir hasta ortalama olarak %75 oranında düzenli kullanıyor.
04:05
As a result, 25,000 people a year go blind,
88
245260
5000
Sonuçta yılda 25000 kişi kör kalıyor,
Yüzbinlercesi bir uzvunu kaybediyor.
04:10
hundreds of thousands lose limbs, every year,
89
250260
2000
Her yıl! Çaresi olan bir şey için!
04:12
for something that's solvable.
90
252260
2000
04:14
Here I have a bunch of other examples,
91
254260
2000
Burada hepsi de "son mil" probleminden muzdarip bir çok örnek var.
04:16
all suffer from the last mile problem.
92
256260
2000
04:18
It's not just medicine.
93
258260
2000
Bu sadece tıp alanında değil.
04:20
Here's another example from technology:
94
260260
2000
Teknolojiden başka bir örnek: Ziraat.
04:22
agriculture. We think
95
262260
2000
Yiyecek sıkıntısı olduğunu düşünüyorsak yeni tohumlar üretiriz.
04:24
there's a food problem, so we create new seeds.
96
264260
2000
04:26
We think there's an income problem, so we create
97
266260
2000
Gelir problemi olduğunu düşünüyorsak,
04:28
new ways of farming that increase income.
98
268260
3000
tarımda geliri artırmak için yeni yöntemler buluruz.
04:31
Well, look at some old ways, some ways that we'd already cracked.
99
271260
3000
Zaten çözüm olarak bulunmuş bazı eski yöntemlere bakalım.
04:34
Intercropping. Intercropping really increases income.
100
274260
2000
Farklı türleri aynı zamanda ekmek geliri bayağı artırır.
04:36
Sometimes in rice we found incredible increases in yield
101
276260
3000
Bazen farklı pirinç cinslerini yan yana ektiğinizde
04:39
when you mix different varieties of rice side by side.
102
279260
2000
mahsulde inanılmaz artış olabiliyor.
04:41
Some people are doing that,
103
281260
2000
Bazı insanlar bunu yaparken, çoğu da yapmıyor.
04:43
many are not. What's going on?
104
283260
2000
Peki neden?
04:45
This is the last mile.
105
285260
2000
İşte bu "son mil".
04:47
The last mile is, everywhere, problematic.
106
287260
2000
Son mil sorunu her yerde.
04:49
Alright, what's the problem?
107
289260
2000
Peki, problem nedir?
04:51
The problem is this little three-pound machine
108
291260
3000
Problem, gözlerinizin arkasında,
iki kulağınız arasındaki bu 1350 gramlık küçük makina.
04:54
that's behind your eyes and between your ears.
109
294260
4000
Bu makina gerçekten tuhaf,
04:58
This machine is really strange,
110
298260
2000
05:00
and one of the consequences is that people are weird.
111
300260
4000
ve bunun sonuçlarından biri ise insanların acayip olmaları.
05:04
They do lots of inconsistent things.
112
304260
4000
Tutarsız birçok şey yapıyorlar.
05:08
(Applause)
113
308260
2000
(Alkışlar)
05:10
They do lots of inconsistent things.
114
310260
3000
Tutarsız birçok şey yapıyorlar.
05:13
And the inconsistencies
115
313260
2000
Ve tutarsızlıklar, temel olarak
05:15
create, fundamentally, this last mile problem.
116
315260
3000
"son mil" problemini yaratıyor.
05:18
See, when we were dealing with our biology, bacteria,
117
318260
3000
Biyolojimizle, bakterilerle, içimizde olanlarla uğraşmak,
05:21
the genes, the things inside here, the blood?
118
321260
3000
kan filan, zor ama baş edilebilir bir iş.
05:24
That's complex, but it's manageable.
119
324260
3000
05:27
When we're dealing with people like this?
120
327260
3000
Böyle insanlarla uğraşırken,
beyin çok daha karmaşık.
05:30
The mind is more complex.
121
330260
2000
O kadar baş edilebilir değil. Çektiğimiz zorluk bu.
05:32
That's not as manageable, and that's what we're struggling with.
122
332260
2000
05:34
Let me go back to diarrhea for a second.
123
334260
3000
Müsadenizle, bir saniye için ishale geri dönelim.
05:37
Here's a question that was asked in the National Sample Survey,
124
337260
3000
Hindistan'da, Ulusal Örnekleme Anketi'nde bir çok kadına sorulmuş.
05:40
which is a survey asked of many Indian women:
125
340260
2000
05:42
"Your child has diarrhea.
126
342260
2000
"Çocuğunuz ishal olduğunda, sıvı vermeyi
05:44
Should you increase, maintain or decrease the number of fluids?"
127
344260
3000
artırmalı mı, sabit mi tutmalı, yoksa azaltmalı mı?"
05:47
Just so you don't embarrass yourselves, I'll give you the right answer:
128
347260
3000
Sizi utandırmamak için, doğru cevabı ben veriyorum.
05:50
It's increase.
129
350260
2000
Artırmalısınız.
İshal biraz ilginç, çünkü binlerce yıldır,
05:54
Now, diarrhea's interesting
130
354260
1000
05:55
because it's been around for thousands of years,
131
355260
2000
05:57
ever since humankind really
132
357260
3000
yani insanoğlu birarada yaşayıp
suyu kirletmeye başladığından beri var.
06:00
lived side by side enough to have really polluted water.
133
360260
3000
06:03
One Roman strategy that was very interesting
134
363260
2000
Romalıların, onlara nispeten üstünlük sağlayan
06:05
was that -- and it really gave them a comparative advantage --
135
365260
2000
çok ilginç bir taktiği vardı
06:07
they made sure their soldiers didn't drink
136
367260
3000
Zerre kadar çamurlu olsa askerlerine suyu içirmezlerdi.
06:10
even remotely muddied waters.
137
370260
2000
06:12
Because if some of your troops get diarrhea they're not that effective
138
372260
3000
Çünkü taburunuzun bir kısmı ishalse,
savaş alanında o kadar da etkili olmayacaklardır.
06:15
on the battlefield.
139
375260
2000
06:17
So, if you think of Roman comparative advantage part of it was the breast shields,
140
377260
2000
Yani, Romalıların nispi üstünlüğü kısmen göğüslükleri, zırhları
06:19
the breastplates, but part of it was drinking the right water.
141
379260
4000
kısmen de doğru suyu içiyor olmalarıydı.
06:23
So, here are these women. They've seen their parents
142
383260
2000
Bir de bu kadınlar var.
Ebeveynlerinin ishalle mücadelesini gördüler.
06:25
have struggled with diarrhea, they've struggled with diarrhea,
143
385260
2000
Kendileri ishal oldular.
06:27
they've seen lots of deaths. How do they answer this question?
144
387260
3000
Bir sürü ölüm gördüler.
Bu soruya nasıl cevap verdiler?
06:30
In India, 35 to 50 percent say "Reduce."
145
390260
4000
Hindistan'da %35 ila %50 "azaltırım" dedi.
06:34
Think about what that means for a second.
146
394260
2000
Bir saniye bunun ne anlama geldiğini düşünün.
06:36
Thirty-five to 50 percent of women
147
396260
2000
Kadınların %35 ila %50 si!
06:38
forget oral rehydration therapy,
148
398260
2000
Oral rehidrasyon terapisini boş verin,
06:40
they are increasing --
149
400260
2000
Bu kadınlar, (riski) artırıyorlar.
06:42
they are actually making their child
150
402260
3000
Davranışlarıyla, resmen çocuklarının ölme riskini artırıyorlar.
06:45
more likely to die through their actions.
151
405260
3000
06:48
How is that possible?
152
408260
2000
Bu nasıl mümkün olabilir?
06:50
Well, one possibility -- I think that's how most people respond to this --
153
410260
3000
Muhtemel bir cevap
--Sanırım çoğu insanın tepkisi böyle olacaktır --
06:53
is to say, "That's just stupid."
154
413260
4000
"bu anca aptallıktır" demektir.
06:57
I don't think that's stupid.
155
417260
2000
Ben aptalca olduğunu sanmıyorum.
06:59
I think there is something very profoundly right in what these women are doing.
156
419260
3000
Bence bu kadınların yaptığında ziyadesiyle doğru bir mantık var.
07:02
And that is, you don't put water
157
422260
2000
O da "sızdıran kovaya su konmaz."
07:04
into a leaky bucket.
158
424260
2000
07:06
So, think of the mental model that goes behind reducing the intake.
159
426260
4000
Sıvı alımını azaltmanın altında yatan zihinsel modeli düşünün.
07:10
Just doesn't make sense.
160
430260
2000
Hiç ama hiç aklımıza yatmıyor.
07:12
Now, the model is intuitively right.
161
432260
3000
Ama bu model sezgisel olarak doğru.
07:15
It just doesn't happen to be right about the world.
162
435260
4000
Sadece elimizdeki gerçekliğe uymuyor.
07:19
But it makes a whole lot of sense at some deep level.
163
439260
3000
Fakat ilkel bir seviyede gayet mantıklı geliyor.
07:22
And that, to me, is the fundamental challenge
164
442260
3000
İşte, bence, son mildeki temel zorluk bu.
07:25
of the last mile.
165
445260
5000
07:30
This first challenge is what I refer to as the persuasion challenge.
166
450260
3000
Bu ilk zorluğa ikna zorluğu diyorum.
07:33
Convincing people to do something --
167
453260
2000
İnsanları birşey yapmaya ikna etmek.
07:35
take oral rehydration therapy, intercrop, whatever it might be --
168
455260
2000
Oral rehidrasyon terapisi, farklı ekinler ekmek, ne olursa...
07:37
is not an act of information:
169
457260
3000
bilmekle olacak şeyler değildir.
07:40
"Let's give them the data,
170
460260
2000
"Haydi onlara veriyi verelim.
07:42
and when they have data they'll do the right thing."
171
462260
2000
Bilgiye sahip olduklarında doğru olanı yaparlar"
07:44
It's more complex than that.
172
464260
2000
İş o kadar basit değil.
07:46
And if you want to understand how it's more complex
173
466260
2000
Neden daha karmaşık olduğunu anlamak isterseniz
07:48
let me start with something kind of interesting.
174
468260
4000
biraz ilginç birşeyle başlamama müsaade edin.
07:52
I'm going to give you a little math problem,
175
472260
2000
Size küçük bir matematik problemi vereceğim.
07:54
and I want you to just yell out the answer as fast as possible.
176
474260
3000
Cevabı olabildiğince hızlı bağırmanızı istiyorum.
07:57
A bat and a ball together cost $1.10.
177
477260
2000
Raket ve topun birlikte fiyatı 1.10 dolar.
07:59
The bat costs a dollar more than the ball.
178
479260
3000
Raket, toptan bir dolar daha fazlaysa, topun fiyatı nedir?
08:02
How much does the ball cost? Quick.
179
482260
3000
Hızlıca.
08:05
So, somebody out there says, "Five."
180
485260
2000
Pekala, oralarda birisi beş dedi.
08:07
A lot of you said, "Ten."
181
487260
2000
Çoğunuz ise 10 dediniz.
08:09
Let's think about 10 for a second.
182
489260
3000
Gelin şu 10'u bir düşünelim.
08:12
If the ball costs 10, the bat costs...
183
492260
4000
Eğer top 10 sentse, raket...
08:16
this is easy, $1.10.
184
496260
2000
çok kolay, 1.10 dolar tutar.
08:18
Yeah. So, together they would cost $1.20.
185
498260
3000
Öyleyse ikisi birlikte 1.20 dolar eder.
08:21
So, here you all are, ostensibly educated people.
186
501260
3000
Hepiniz, güya eğitimli insanlarsınız.
08:24
Most of you look smart.
187
504260
3000
Çoğunuz akıllı görünüyorsunuz.
08:27
The combination of that produces
188
507260
3000
Bu ikisinin birleşiminden ortaya çıkansa..
08:30
something that is actually, you got this thing wrong.
189
510260
2000
probleme yanlış cevap verdiniz.
08:32
How is that possible? Let's go to something else.
190
512260
3000
Bu nasıl olabilir?
Haydi başka birşey deneyelim.
08:35
I know algebra can be complicated.
191
515260
3000
Biliyorum cebir karmaşık olabiliyor.
08:38
So, let's dial this back. That's what? Fifth grade? Fourth grade?
192
518260
3000
Biraz basitleştirelim.
Ne kadar? 5i'nci sınıf? 4'üncü sınıf?
08:41
Let's go back to kindergarten. OK?
193
521260
3000
Haydi anaokuluna dönelim. Tamam mı?
08:44
There's a great show on American television that you have to watch.
194
524260
2000
Amerika'da harika bir TV programı var. Mutlaka izlemelisiniz.
08:46
It's called "Are You Smarter Than a Fifth Grader?"
195
526260
2000
"5'inci sınıf öğrencisinden daha akıllı mısınız?"
08:48
I think we've learned the answer to that here.
196
528260
3000
Sanırım burada cevabımızı aldık.
Anaokuluna dönelim.
08:51
Let's move to kindergarten. Let's see if we can beat five-year-olds.
197
531260
3000
Bakalım 5 yaşındakileri geçebilecek miyiz?
08:54
Here's what I'm going to do: I'm going to put objects on the screen.
198
534260
3000
Şimdi ekrana birtakım nesneler koyacağım.
08:57
I just want you to name the color of the object.
199
537260
4000
Sizden sadece nesnenin rengini söylemenizi istiyorum.
09:01
That's all it is. OK?
200
541260
2000
Sadece bu kadar. Tamam mı?
09:03
I want you to do it fast, and say it out loud with me,
201
543260
3000
Hızlı olmanızı istiyorum.
Benimle birlikte yüksek sesle.
09:06
and do it quickly. I'll make the first one easy for you.
202
546260
2000
Hızlıca yapın.
İlk nesneyi sizin için kolay yapacağım.
09:08
Ready? Black.
203
548260
2000
Hazır mısınız?
09:10
Now the next ones I want you to do quickly and say it out loud.
204
550260
2000
Siyah.
Diğerlerini hızlıca ve yüksek sesle istiyorum.
09:12
Ready? Go.
205
552260
2000
Hazır? Başla.
Seyirciler: Kırmızı.
09:14
Audience: Red. Green.
206
554260
2000
Yeşil.
09:16
Yellow. Blue. Red.
207
556260
2000
Sarı.
Maa...Kırmızııı
09:18
(Laughter)
208
558260
3000
(Gülüşmeler)
Sendhil Mullainathan: Gayet iyiydi.
09:21
Sendhil Mullainathan: That's pretty good.
209
561260
4000
09:25
Almost out of kindergarten.
210
565260
2000
Neredeyse anaokulunu geçtiniz.
09:27
What is all this telling us?
211
567260
2000
Bütün bunlar bize ne anlatıyor?
09:29
You see, what's going on here, and in the bat and ball problem
212
569260
3000
Burada ve raket ile top probleminde olan,
09:32
is that you have some intuitive ways of interacting with the world,
213
572260
3000
dünyayla etkileşirken, bazı sezgisel yöntemleriniz var.
09:35
some models that you use to understand the world.
214
575260
2000
Dünyayı anlamak için kullandığınız bazı modeller.
09:37
These models, like the leaky bucket,
215
577260
2000
Tıpkı sızdıran kova gibi,
09:39
work well in most situations.
216
579260
2000
bu modeller çoğu durumda işe yarıyor.
09:41
I suspect most of you --
217
581260
2000
Tahminimce, yani inşallah, çoğunuz
09:43
I hope that's true for the rest of you --
218
583260
2000
gerçek dünyada gayet iyi toplama çıkarma yapıyorsunuzdur.
09:45
actually do pretty well with addition and subtraction in the real world.
219
585260
4000
Bir problem buldum.
09:49
I found a problem, a specific problem
220
589260
2000
Bu becerinizde bilfiil hata bulan spesifik bir problem
09:51
that actually found an error with that.
221
591260
3000
09:54
Diarrhea, and many last mile problems, are like that.
222
594260
2000
İshal ve birçok son mil problemi de böyle.
09:56
They are situations where the mental model
223
596260
2000
Bunlar zihinsel modelin gerçekle örtüşmediği durumlar.
09:58
doesn't match the reality.
224
598260
2000
10:00
Same thing here:
225
600260
2000
Aynı buradaki gibi.
10:02
You had an intuitive response to this that was very quick.
226
602260
2000
Çok hızlıca sezgisel bir tepki verdiniz.
10:04
You read "blue" and you wanted to say "blue," even though you knew your task was red.
227
604260
3000
Kırmızı demeniz gerektiğini biliyordunuz.
Yine de mavi demek istediniz.
10:07
Now, I do this stuff because it's fun.
228
607260
2000
Bunlar eğlenceli şeyler.
10:09
But it's more profound than fun.
229
609260
4000
Ama eğlenceden ziyade içten.
10:13
I'll give you a good example of how it actually effects persuasion.
230
613260
3000
İknaya bilfiil nasıl etki edeceğine dair iyi bir örnek vereyim.
10:16
BMW is a pretty safe car.
231
616260
3000
BMW oldukça güvenli bir arabadır.
Bulmaya çalıştıkları, "Güvenlik iyidir.
10:19
And they are trying to figure out, "Safety is good.
232
619260
2000
Güvenliğin reklamını nasıl yaparım?"
10:21
I want to advertise safety. How am I going to advertise safety?"
233
621260
2000
10:23
"I could give people numbers. We do well on crash tests."
234
623260
3000
"Sayılardan bahsedebilirim. Çarpışma testlerinde başarılıyız."
10:26
But the truth of the matter is, you look at that car,
235
626260
2000
Ama işin aslı, arabaya bakarsınız,
10:28
it doesn't look like a Volvo,
236
628260
2000
Volvo'ya benzemiyor,
10:30
and it doesn't look like a Hummer.
237
630260
2000
Hummer'a da benzemiyor.
10:32
So, what I want you to think about for a few minutes
238
632260
2000
Şimdi birkaç dakika düşünmenizi istiyorum.
10:34
is: How would you convey safety of the BMW? Okay?
239
634260
3000
Güvenliği nasıl ifade edersiniz?
Tamam mı?
10:37
So now, while you're thinking about that let's move to a second task.
240
637260
3000
Peki şimdi, siz düşünürken ikinci göreve geçelim
10:40
The second task is fuel efficiency. Okay?
241
640260
3000
İkinci görev yakıt verimi. Tamam mı?
10:43
Here's another puzzle for all of you.
242
643260
2000
Hepiniz için bir bulmaca daha.
10:45
One person walks into a car lot,
243
645260
2000
Bir kişi, Toyota Yaris almak niyetiyle araba galerisine gider,
10:47
and they're thinking about buying this Toyota Yaris.
244
647260
3000
Der ki, "Yaris bir galon ile 35 mil gidiyor.
10:50
They are saying, "This is 35 miles per gallon. I'm going to do
245
650260
2000
10:52
the environmentally right thing, I'm going to buy the Prius,
246
652260
2000
Çevre için doğru olanı yapayım, yerine Prius alayım:
10:54
50 miles per gallon."
247
654260
2000
Bir galona 50mil"
10:56
Another person walks into the lot,
248
656260
2000
Başka bir kişi araba galerisine gider.
10:58
and they're about to buy a Hummer, nine miles per gallon,
249
658260
2000
Hummer alacaktır: Bir galona 9 mil.
11:00
fully loaded, luxury.
250
660260
2000
tam donanımlı, lüks.
11:02
And they say, "You know what? Do I need turbo? Do I need this heavyweight car?"
251
662260
4000
Sonra der ki, "Ay bilmem ki? Turboya ihtiyacım var mı?
Bu ağır araca ihtiyacım var mı? Çevre için iyi birşey yapayım.
11:06
I'm going to do something good for the environment.
252
666260
2000
11:08
I'm going to take off some of that weight,
253
668260
2000
Bu ağırlıklardan bazılarını çıkartayım,
11:10
and I'm going to buy a Hummer that's 11 miles per gallon."
254
670260
3000
bir galonla 11mil giden Hummer'ı alayım."
11:13
Which one of these people has done more for the environment?
255
673260
3000
Bu insanlardan hangisi çevreye daha fazla iyilik yaptı?
11:16
See, you have a mental model.
256
676260
2000
Bakın, bir zihinsel modeliniz var.
11:18
Fifty versus 35, that's a big move. Eleven versus nine? Come on.
257
678260
3000
35'e karşı 50, büyük bir fark. 9'a 11? Hadi canım!
11:21
Turns out, go home and do the math,
258
681260
3000
Meğer... Eve gidin, hesabı yapın,
11:24
the nine to 11 is a bigger change. That person has saved more gallons.
259
684260
3000
9'a 11 daha büyük bir fark.
Onu alan daha fazla tasarruf yaptı.
11:27
Why? Because we don't care about miles per gallon, we care about
260
687260
2000
Neden? Çünkü 1 galonla kaç mil gittiği değil,
11:29
gallons per mile.
261
689260
2000
1 milde kaç galon harcadığı önemli.
11:31
Think about how powerful that is if you're trying to encourage fuel efficiency.
262
691260
3000
Yakıt verimini teşvik etmeye çalışırken
bunun ne kadar etkili olacağını bir düşünün.
11:34
Miles per gallon is the way we present things.
263
694260
2000
Tanımlar hep galon başına mil şeklinde.
11:36
If we want to encourage change of behavior,
264
696260
3000
Davranış değişikliğini teşvik etmek istiyorsak,
bir milde kaç galon harcadığımız çok daha etkili olurdu.
11:39
gallons per mile would have far more effectiveness.
265
699260
2000
11:41
Researchers have found these type of anomalies.
266
701260
3000
Araştırmacılar bu tip gariplikler buldular.
11:44
Okay, back to BMW. What should they do?
267
704260
3000
Peki, BMW'ye geri dönelim. Ne yapmalılar?
11:47
The problem BMW faces is this car looks safe.
268
707260
3000
BMW'nin problemi şu ki, bu araç güvenli gözüküyor.
11:50
This car, which is my Mini, doesn't look that safe.
269
710260
4000
Bu araç, Mini, pek güvenli gözükmüyor.
Bakın BMW'nin reklam kampanyasında cisim bulan dahiyane feraseti.
11:54
Here was BMW's brilliant insight, which they embodied into an ad campaign.
270
714260
3000
11:57
They showed a BMW driving down the street.
271
717260
2000
Yolda giden bir BMW var.
11:59
There's a truck on the right. Boxes fall out of the truck.
272
719260
3000
Sağda bir kamyon, kamyondan kutular düşer.
12:02
The car swerves to avoid it, and therefore doesn't get into an accident.
273
722260
5000
Araba kaçmak için ani bir manevra yapar ve
bu sayede kaza yapmaz.
12:07
BWM realizes safety, in people's minds, has two components.
274
727260
4000
BMW, insanların aklında güvenliğin iki unsuru olduğunu görüyor.
12:11
You can be safe because when you're hit, you survive,
275
731260
4000
Kaza yaptığınızda kurtulduğunuz için güvende olabilirsiniz veya
12:15
or you can be safe because you avoid accidents.
276
735260
2000
kazayı önlediğiniz için güvende olabilirsiniz.
12:17
Remarkably successful campaign, but notice the power of it.
277
737260
2000
Fevkalade başarılı bir kampanya.
Etkisine bakın.
12:19
It harnesses something you already believe.
278
739260
3000
Zaten inandığınız birşeyden yararlanıyor.
12:22
Now, even if I persuaded you to do something,
279
742260
4000
Sizi bir şey yapmaya ikna etsem bile,
12:26
it's hard sometimes to actually get action as a result.
280
746260
4000
bazen bunu davranışa çevirmek zordur.
12:30
You all probably intended to wake up,
281
750260
2000
Muhtemelen sabah 6:30-7:00 gibi kalkmaya niyetiniz vardı.
12:32
I don't know, 6:30, 7 a.m.
282
752260
3000
12:35
This is a battle we all fight every day,
283
755260
2000
Bu hepimizin her gün verdiği bir savaş.
12:37
along with trying to get to the gym.
284
757260
3000
Spora gitmeye çalışmak gibi.
Bakın bu savaşın, bir örneği.
12:40
Now, this is an example of that battle,
285
760260
3000
Niyetin her zaman eyleme dönüşmediğini gösteriyor bize.
12:43
and makes us realize intentions don't always translate into action,
286
763260
3000
12:46
and so one of the fundamental challenges
287
766260
2000
Bu yüzden, temel zorluklardan biri
12:48
is how we would actually do that. OK?
288
768260
4000
bunu nasıl gerçekleştireceğimiz.
Şimdi müsadenizle son mil probleminden bahsedeyim.
12:52
So, let me now talk about the last mile problem.
289
772260
3000
Şu ana kadar bayağı negatiftim.
12:55
So far, I've been pretty negative.
290
775260
3000
İnsan davranışındaki acayiplikleri göstermeye çalıştım size.
12:58
I've been trying to show you the oddities of human behavior.
291
778260
3000
13:01
And I think maybe I'm being too negative.
292
781260
2000
Belki de çok negatif konuştum.
13:03
Maybe it's the diarrhea.
293
783260
2000
Belki de ishaldendir.
13:05
Maybe the last mile problem really should be thought of
294
785260
2000
Son mil problemi, belki de son mil fırsatı olarak düşünülmelidir.
13:07
as the last mile opportunity.
295
787260
2000
13:09
Let's go back to diabetes.
296
789260
2000
Diabete dönecek olursak,
13:11
This is a typical insulin injection.
297
791260
3000
Bu tipik bir insülin iğnesi.
13:14
Now, carrying this thing around is complicated.
298
794260
3000
Bunu yanınızda taşımak biraz zahmetli.
Şişesini taşıyacaksınız, şırıngasını taşıyacaksınız.
13:17
You gotta carry the bottle, you gotta carry the syringe.
299
797260
4000
Bir de canınız yanacak.
13:21
It's also painful.
300
801260
2000
13:23
Now, you may think to yourself, "Well, if my eyes depended on it,
301
803260
4000
Diyebilirsiniz ki
"Gözlerimi kaybetmektense, tabii ki her gün kullanırım."
13:27
you know, I would obviously use it every day."
302
807260
2000
13:29
But the pain, the discomfort,
303
809260
2000
Ama acısı, eziyeti, dikkat etmesi,
13:31
you know, paying attention, remembering to put it in your purse
304
811260
2000
13:33
when you go on a long trip:
305
813260
2000
seyahate çıkarken çantaya koymayı unutmamak filan...
13:35
These are the day-to-day of life, and they do pose problems.
306
815260
4000
Bunlar günlük hayatın cilveleri ve zahmet veriyorlar.
13:39
Here is an innovation, a design innovation.
307
819260
3000
İşte bir icat, yenilikçi bir dizayn.
Bu bir kalem. Adı insülin kalemi. Kartuşlu.
13:42
This is a pen, it's called an insulin pen, preloaded.
308
822260
4000
Kartuşlu ve iğnesi oldukça sivri.
13:46
The needle is particularly sharp.
309
826260
1000
13:47
You just gotta carry this thing around.
310
827260
2000
Tek yapmanız gereken, yanınızda bunu taşımak.
13:49
It's much easier to use, much less painful.
311
829260
2000
Kullanımı çok daha kolay, çok daha acısız.
13:51
Anywhere between five and 10 percent increase in adherence,
312
831260
4000
Sadece bunun sayesinde, kullanım yüzde 5-10 artıyor.
13:55
just as a result of this.
313
835260
2000
İşte son mil fırsatı derken bunu kast ediyorum.
13:57
That's what I'm talking about as a last mile opportunity.
314
837260
3000
14:00
You see, we tend to think the problem is solved
315
840260
3000
Yani teknoloji sorununu çözünce sorunun çözüldüğünü sanmaya meyilliyiz.
14:03
when we solve the technology problem.
316
843260
2000
14:05
But the human innovation, the human problem
317
845260
2000
Ama beşeri inovasyon, insan problemi ortadan kalkmıyor.
14:07
still remains, and that's a great frontier that we have left.
318
847260
4000
İşte henüz aşmadığımız büyük sınır bu.
14:11
This isn't about the biology of people;
319
851260
2000
Bunun insan biyolojisiyle ilgisi yok.
14:13
this is now about the brains, the psychology of people,
320
853260
4000
Bu artık insan beyniyle, psikolojisiyle alakalı ve
14:17
and innovation needs to continue all the way through
321
857260
2000
inovasyonun son milin en sonuna kadar devam etmesi gerekiyor.
14:19
the last mile.
322
859260
2000
14:21
Here's another example of this.
323
861260
2000
Bir başka örnek:
Bu Positive Energy(Pozitif Enerji) diye bir şirketten.
14:23
This is from a company called Positive Energy.
324
863260
3000
Enerji verimliliğiyle ilgili bir örnek.
14:26
This is about energy efficiency.
325
866260
2000
14:28
We're spending a lot of time on fuel cells right now.
326
868260
3000
Şu anda yakıt pillerine çok zaman harcıyoruz.
Bu şirket, evlere mektup yollayıp
14:31
What this company does is they send a letter
327
871260
2000
14:33
to households that say, "Here's your energy use,
328
873260
2000
"Bu sizin enerji kullanımınız. Bu da komşunuzunki. Aferin."
14:35
here's your neighbor's energy use: You're doing well." Smiley face.
329
875260
3000
Gülen surat.
14:38
"You're doing worse." Frown.
330
878260
2000
"Sizinki daha fazla" Asık surat.
14:40
And what they find is just this letter, nothing else,
331
880260
3000
Başka hiçbir şey olmadan, sadece bu mektupla
14:43
has a two to three percent reduction in electricity use.
332
883260
2000
elektrik kullanımında %2-3 azalma olduğunu bulmuşlar.
14:45
And you want to think about the social value of that
333
885260
2000
Karbon bedeli ve elektrik kullanımında azalma açısından
14:47
in terms of carbon offsets, reduced electricity,
334
887260
2000
14:49
900 million dollars per year.
335
889260
2000
bunun toplumsal değeri, yılda 900 milyon dolar.
14:51
Why? Because for free,
336
891260
2000
Neden? Çünkü bedava.
14:53
this isn't a new technology, this is a letter --
337
893260
2000
Bu yeni bir teknoloji değil. Bu bir mektup.
14:55
we're getting a Big Bang in behavior.
338
895260
2000
Davranışta "Büyük Patlama" alıyoruz karşılığında.
14:57
So, how do we tackle the last mile?
339
897260
4000
Peki bu son mili nasıl ele alırız?
15:01
I think this tells us there is an opportunity.
340
901260
3000
Bence bu bir fırsatımız olduğunu gösteriyor.
Ve bence, bunu ele almak için,
15:04
And I think to tackle it, we need to combine
341
904260
2000
15:06
psychology,
342
906260
2000
psikoloji, pazarlama ve sanatı birleştirmeliyiz.
15:08
marketing,
343
908260
2000
15:10
art, we've seen that.
344
910260
2000
Bunu gördük.
15:12
But you know what we need to combine it with?
345
912260
2000
Ama en önemlisi ne lazım biliyor musunuz?
15:14
We need to combine this with the scientific method.
346
914260
2000
Bilimsel yöntemle birleştirmeliyiz.
15:16
See what's really puzzling and frustrating about the last mile, to me,
347
916260
4000
Bu son mille ilgili gerçekten kafamı karıştıran ve
sinirimi bozan şey şu:
15:20
is that the first 999 miles are all about science.
348
920260
3000
İlk 999 milin tamamı bilim.
15:23
No one would say, "Hey, I think this medicine works, go ahead and use it."
349
923260
4000
Kimse "Galiba bu ilaç işe yarıyor. Kullan da görelim" demez.
15:27
We have testing, we go to the lab, we try it again, we have refinement.
350
927260
2000
Testlerimiz var, laboratuar var,
defalarca deneyerek mükemmelleştiriyoruz.
15:29
But you know what we do on the last mile?
351
929260
3000
Peki son milde ne yapıyoruz?
15:32
"Oh, this is a good idea. People will like this. Let's put it out there."
352
932260
3000
"Bak bu iyi fikirmiş. İnsanlar sever. Hadi hemen kullanalım"
15:35
The amount of resources we put in are disparate.
353
935260
2000
Ayırdığımız kaynak miktarı tamamen farklı.
15:37
We put billions of dollars into fuel-efficient technologies.
354
937260
3000
Yakıt verimliliği teknolojisine milyarlarca dolar döküyoruz.
15:40
How much are we putting into
355
940260
2000
Enerji kullanımı davranışını değiştirmeye gelince
15:42
energy behavior change
356
942260
2000
15:44
in a credible, systematic, testing way?
357
944260
3000
ne kadar güvenilir, sistemli ve test ederek gidiyoruz?
15:47
Now, I think that we're on the verge of something big.
358
947260
3000
Bence büyük bir şeyin eşiğindeyiz.
15:50
We're on the verge of a whole new social science.
359
950260
3000
Yepyeni bir sosyal bilimin eşiğindeyiz.
15:53
It's a social science that recognizes --
360
953260
2000
Tıpkı bilimin, biyolojinin,
15:55
much like science recognizes the complexity of the body,
361
955260
3000
vücudumuzun karmaşıklığını tanıması gibi
15:58
biology recognizes the complexity of the body -- we'll recognize
362
958260
2000
insan zihninin karmaşıklığını tanıyacak bir sosyal bilim.
16:00
the complexity of the human mind.
363
960260
2000
16:02
The careful testing, retesting, design,
364
962260
2000
Dikkatlice test etme, tekrar test etme, tasarım
16:04
are going to open up vistas of understanding,
365
964260
3000
karmaşıklıkları ve zor şeyleri kavrayışımızın kapılarını açacak.
16:07
complexities, difficult things.
366
967260
2000
16:09
And those vistas will both create new science,
367
969260
3000
O kapılar, önümüzdeki yüz senede, hem yeni bilimi yaratacak,
16:12
and fundamental change in the world as we see it, in the next hundred years.
368
972260
4000
hem de bildiğimiz dünyayı kökten değiltirecek.
16:16
All right. Thank you very much.
369
976260
2000
Teşekkür ederim.
16:18
(Applause)
370
978260
2000
(Alkışlar)
16:20
Chris Anderson: Sendhil, thank you so much.
371
980260
2000
16:22
So, this whole area is so fascinating.
372
982260
3000
Chris Anderson: Çok teşekkürler Sendhil.
Bu alan çok büyüleyici. Yani bazen,
16:25
I mean, it sometimes feels, listening to behavioral economists
373
985260
3000
davranış ekonomistlerini dinlerken fark ediyorum ki
16:28
that they are kind of putting into place
374
988260
3000
iyi pazarlamacıların uzun zamandır sezgisel olarak bildiğini
16:31
academically, what great marketers
375
991260
2000
16:33
have sort of intuitively known for a long time.
376
993260
3000
akademik olarak ifade ediyorsunuz sanki.
16:36
How much is your field talking to great marketers
377
996260
4000
İnsan psikolojisiyle ilgili sezgilerini öğrenmek için
alanınızdakiler bu büyük pazarlamacılarla ne kadar iletişim içerisinde?
16:40
about their insights into human psychology?
378
1000260
2000
16:42
Because they've seen it on the ground.
379
1002260
2000
Çünkü bu insanlar işin mutfağındalar.
16:44
Sendhil Mullainathan: Yeah, we spend a lot of time talking to marketers,
380
1004260
2000
SM: Tabii pazarlamacılarla uzun uzun konuşuyoruz ve
16:46
and I think 60 percent of it is exactly what you say,
381
1006260
3000
%60'ı tam da söylediğin gibi:
16:49
there are insights to be gleaned there.
382
1009260
2000
işin içyüzüyle ilgili öğreneceklerimiz var.
16:51
Forty percent of it is about what marketing is.
383
1011260
2000
%40'ı pazarlamanın ne olduğunda dair.
16:53
Marketing is selling an ad to a firm.
384
1013260
5000
Pazarlama, bir firmaya reklam satmak.
Bir anlamda, pazarlama işinin çoğu CEO'yu
16:58
So, in some sense, a lot of marketing is about
385
1018260
2000
17:00
convincing a CEO, "This is a good ad campaign."
386
1020260
3000
reklam kampanyasının iyi olduğuna ikna etmek.
17:03
So, there is a little bit of slippage there.
387
1023260
2000
Yani orada biraz kayma var. Bir öteleme isteği.
17:05
That's just a caveat. That's different from actually having an effective ad campaign.
388
1025260
4000
Bu bilfiil etkili bir reklam kampanyası yapmaktan farklı bir şey.
17:09
And one of the new movements in marketing is: How do we actually
389
1029260
2000
Pazarlamadaki yeni akımlardan biri de "Etkiyi nasıl ölçeriz?"
17:11
measure effectiveness? Are we effective?
390
1031260
2000
"Etkili oluyor muyuz?"
17:13
CA: How you take your insights here
391
1033260
4000
CA: Burada edindiğiniz sezgileri alıp, sahada, mesela Hindistan'da bir köyde
17:17
and actually get them integrated
392
1037260
3000
kullanılabilecek bir iş modeline nasıl dönüştürüyorsunuz?
17:20
into working business models on the ground,
393
1040260
3000
17:23
in Indian villages, for example?
394
1043260
2000
SM: Bahsettiğim bilimsel yöntem çok önemli.
17:25
SM: So, the scientific method I alluded to is pretty important.
395
1045260
3000
17:28
We work closely with companies that have operational capacity,
396
1048260
2000
İşletme kapasitesi olan firmalarla ya da vakıflarla yakın çalışıyoruz.
17:30
or nonprofits that have operational capacity.
397
1050260
2000
17:32
And then we say, "Well, you want to get this behavior change.
398
1052260
2000
Diyoruz ki "Bu davranışı değiştirmek istiyorsunuz.
17:34
Let's come up with a few ideas, test them,
399
1054260
3000
Fikirler üretelim. Hangisinin işe yaradığını test edelim.
17:37
see which is working, go back, synthesize,
400
1057260
2000
Geri dönüp sentez yapalım ve işe yarayan birşey bulmaya çalışalım."
17:39
and try to come up with a thing that works,"
401
1059260
2000
17:41
and then we're able to scale with partners.
402
1061260
2000
Sonra da partnerlerimizle işin hacmine karar verebiliyoruz.
17:43
It's kind of the model that has worked in other contexts.
403
1063260
2000
Bir nevi diğer bağlamlarda işe yaramış bir model yani.
17:45
If you have biological problems
404
1065260
2000
Eğer biyolojik bir sorununuz varsa, çözmeye çalışıyoruz,
17:47
we try and fix it, see if it works, and then work the scale.
405
1067260
2000
bakıyoruz işe yarıyor mu diye, sonra hacime karar veriyoruz.
17:49
CA: Alright Sendhil, thanks so much for coming to TED. Thank you.
406
1069260
3000
CA: Peki Sendhil. Çok teşekkürler. TED'e geldiğin için teşekkür ederiz.
17:52
(Applause)
407
1072260
3000
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7