Newton Aduaka: The story of Ezra, a child soldier

Newton Aduaka Ezra'nın hikayesini anlatıyor

14,676 views ・ 2008-11-04

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: YASEMIN YILMAZ Gözden geçirme: Meric Aydonat
00:12
This is very strange for me, because I’m not used to doing this:
0
12160
3000
Bu benim için biraz garip, bunu yapmaya pek alışkın değilim,
00:15
I usually stand on the other side of the light,
1
15160
3000
Genellikle ışıkların diğer tarafında dururum.
00:18
and now I'm feeling the pressure I put other people into. And it's hard ...
2
18160
7000
ve şimdi diğer insanlara yaptığım baskıyı hissedebiliyorum, bu zor birşey.
00:25
The previous speaker has, I think,
3
25160
3000
Bir önceki konuşmacı, sanırım,
00:28
really painted a very good background as to
4
28160
6000
bazı konuların ne olduğuna dair gerçekten çok iyi bir zemin çizdi.
00:34
the impulse behind my work and what drives me, and my sense of loss,
5
34160
6000
Özellikle de çalışmalarımı yapmamı sağlayan itici güç ve kaybetme hissime dair
00:40
and trying to find the answer to the big questions.
6
40160
6000
ve önemli sorulara cevap bulmaya çalışmam hakkında.
00:46
But this, for me, I mean, coming here to do this,
7
46160
5000
Fakat bu, benim için, yani, buraya gelip bunu yapmak,
00:51
feels like -- there’s this sculptor that I like very much, Giacometti,
8
51160
8000
öyle bir his ki -- çok beğendiğim bir heykeltraş var, Giacometti,
00:59
who after many years of living in France -- and learning, you know,
9
59160
5000
yıllarca Fransa'da yaşadıktan ve öğrendikten sonra, bilirsiniz
01:04
studying and working -- he returned home and he was asked, what did you produce?
10
64160
7000
okuduktan ve çalıştıktan sonra, eve dönünce "ne ürettin?" diye sormuşlar
01:11
What have you done with so many years of being away?
11
71160
4000
yıllarca uzakta yaşadın, neler yaptın demişler.
01:15
And he sort of, he showed a handful of figurines.
12
75160
3000
o da onlara bir avuç dolusu heykelcik göstermiş.
01:18
And obviously they were, "Is this what you spent years doing?
13
78160
5000
onlar da doğal olarak "Yıllarını bunun için mi harcadın?" diye sormuşlar.
01:23
And we expected huge masterpieces!"
14
83160
5000
"Biz kocaman şaheserler görmeyi beklemiştik!"
01:28
But what struck me is the understanding that in those little pieces
15
88160
6000
Fakat beni etkileyen, o küçük parçalarda
01:34
was the culmination of a man’s life, search, thought, everything --
16
94160
6000
bir adamın yaşam arayışının, düşüncelerinin, her şeyinin sonuçlarının olduğunu anlamaktır.
01:40
just in a reduced, small version.
17
100160
2000
Sadece biraz daha küçültülmüş bir versiyon olarak.
01:42
In a way, I feel like that.
18
102160
2000
Bir şekilde, ben de böyle hissediyorum.
01:44
I feel like I’m coming home to talk about
19
104160
3000
Eve, 20 yıldır uzakta neler yaptığımı
01:47
what I’ve been away doing for 20 years.
20
107160
4000
anlatmaya gelmiş gibi hissediyorum şimdi.
01:51
And I will start with a brief taster of what I’ve been about:
21
111160
6000
Ve buna benim ne hakkında çalıştığımı gösteren kısa bir tanıtım ile başlayacağım.
01:57
a handful of films -- nothing much,
22
117160
2000
Bir avuç film, çok fazla birşey değil,
01:59
two feature films and a handful of short films.
23
119160
3000
İki uzun metrajlı film ve birkaç kısa metrajlı film.
02:02
So, we’ll go with the first piece.
24
122160
4000
Öyleyse, ilk parça ile başlayalım.
02:06
(Video) Woman: "I destroy lives," mum said.
25
126160
9000
Video: Ben insanların hayatlarını yıkıyormuşum, annem öyle dedi.
02:15
I love her, you know.
26
135160
2000
Onu seviyorum, biliyorsun.
02:19
She’s not even my real mum.
27
139160
2000
Gerçek annem bile değil.
02:21
My real mum and dad dumped me
28
141160
4000
Gerçek anne babam beni terketti.
02:25
and fucked off back to Nigeria.
29
145160
2000
ve Nijerya'ya defolup gittiler.
02:32
The devil is in me, Court.
30
152160
4000
İçimde şeytan var, Court.
02:36
Court: Sleep.
31
156160
2000
Court: Uyu.
02:40
Woman: Have you ever been?
32
160160
2000
Kadın: Hiç gittin mi?
02:42
Court: Where?
33
162160
2000
Court: Nereye?
02:44
Woman: Nigeria.
34
164160
2000
Kadın: Nijerya'ya.
02:48
Court: Never.
35
168160
2000
Court: Hiç gitmedim.
02:50
My mum wanted to,
36
170160
3000
Annem istemişti
02:53
couldn’t afford it.
37
173160
2000
ama parası yetmedi.
02:56
Woman: Wish I could.
38
176160
2000
Kadın: Keşke gidebilsem.
02:58
I have this feeling I’d be happy there.
39
178160
3000
Orada mutlu olacakmışım gibi bir his var içimde.
03:08
Why does everyone get rid of me?
40
188160
2000
Niye herkes benden kurtulmak istiyor?
03:12
Court: I don't want to get rid of you.
41
192160
2000
Court: Ben senden kurtulmak istemiyorum.
03:14
Woman: You don't need me.
42
194160
4000
Kadın: Bana ihtiyacın yok.
03:18
You’re just too blind to see it now.
43
198160
3000
Sadece şimdi bunu göremeyecek kadar körsün.
03:23
Boy: What do you do all day?
44
203160
3000
Çocuk: Bütün gün ne yaparsın?
03:27
Marcus: Read.
45
207160
2000
Marcus: Okurum.
03:29
Boy: Don't you get bored?
46
209160
2000
Çocuk: Hiç sıkılmıyor musun?
03:31
And how come you ain't got a job anyway?
47
211160
3000
Nasıl oluyor da çalışmıyorsun ki sen?
03:34
Marcus: I am retired.
48
214160
2000
Marcus: Emekliyim ben.
03:36
Boy: So?
49
216160
2000
Çocuk: Yani?
03:38
Marcus: So I've done my bit for Queen and country, now I work for myself.
50
218160
3000
Marcus: Yani Kraliçe için ve bu ülke için kendi payıma düşeni yaptım, şimdi kendim için çalışıyorum.
03:41
Boy: No, now you sit around like a bum all day.
51
221160
2000
Çocuk: Hayır, şimdi bütün gün aylak aylak oturuyorsun.
03:43
Marcus: Because I do what I like?
52
223160
3000
Marcus: İstediğim şeyi yaptığım için mi?
03:46
Boy: Look man, reading don't feed no one.
53
226160
2000
Çocuk: Bak adamım, okumak kimseyi doyurmuyor.
03:48
And it particularly don't feed your spliff habit.
54
228160
2000
Ve özellikle de senin şu esrar alışkanlığını doyurmaz.
03:50
Marcus: It feeds my mind and my soul.
55
230160
4000
Marcus: Benim aklımı ve ruhumu doyuruyor ama.
03:54
Boy: Arguing with you is a waste of time, Marcus.
56
234160
7000
Çocuk: Seninle tartışmak zaman kaybı, Marcus.
04:01
Marcus: You’re a rapper, am I right?
57
241160
2000
Marcus: Sen rapçisin, doğru mu?
04:03
Boy: Yeah.
58
243160
1000
Çocuk: Evet.
04:04
Marcus: A modern day poet.
59
244160
1000
Marcus: Modern zamanların şairi
04:05
Boy: Yeah, you could say that.
60
245160
1000
Çocuk: Evet, öyle de denebilir.
04:06
Marcus: So what do you talk about?
61
246160
2000
Marcus: Peki ne hakkında konuşuyorsun?
04:08
Boy: What's that supposed to mean?
62
248160
2000
Çocuk: O ne demek oluyor?
04:10
Marcus: Simple. What do you rap about?
63
250160
2000
Marcus: Basit. Ne hakkında rap yaparsın?
04:12
Boy: Reality, man.
64
252160
2000
Çocuk: Gerçekler, adamım.
04:14
Marcus: Whose reality?
65
254160
1000
Marcus: Kimin gerçeği.
04:15
Boy: My fuckin' reality.
66
255160
2000
Çocuk: Benim lanet olası gerçeğim.
04:17
Marcus: Tell me about your reality.
67
257160
2000
Marcus: Senin gerçeğinden bahset bana.
04:19
Boy: Racism, oppression, people like me not getting a break in life.
68
259160
4000
Çocuk: Irkçılık, depresyon, benim gibi insanların hayatta hiçbir yere gelememesi.
04:23
Marcus: So what solutions do you offer? I mean, the job of a poet is not just --
69
263160
3000
Marcus: Peki ne gibi çözümler öneriyorsun? Yani, bir şairin işi sadece bu değildir...
04:26
Boy: Man, fight the power! Simple: blow the motherfuckers out of the sky.
70
266160
3000
Çocuk: Adamım, güçlülerle savaş. Basit. Orospu çocuklarını havaya uçur.
04:29
Marcus: With an AK-47?
71
269160
1000
Marcus: AK-47 ile mi?
04:30
Boy: Man, if I had one, too fuckin' right.
72
270160
2000
Çocuk: Adamım, bende ondan bi tane olsa, hemen yapardım.
04:32
Marcus: And how many soldiers have you recruited to fight this war with you?
73
272160
3000
Marcus: Peki bu savaşı birlikte yürütmek için kaç tane asker topladın?
04:35
Boy: Oh, Marcus, you know what I mean.
74
275160
3000
Çocuk: Aman, Marcus, ne demek istediğimi biliyorsun.
04:38
Marcus: When a man resorts to profanities,
75
278160
2000
Marcus: Bir adam çareyi küfürde ararsa
04:40
it’s a sure sign of his inability to express himself.
76
280160
4000
bu kendini ifade etmekteki acizliğinin göstergesidir.
04:44
Boy: See man, you’re just taking the piss out of me now.
77
284160
3000
Çocuk: Gördün mü adamım, sen sadece benle dalga geçiyorsun.
04:47
Marcus: The Panthers.
78
287160
2000
Marcus: Panterler
04:49
Boy: Panthers?
79
289160
1000
Çocuk: Panterler?
04:50
Ass kickin' guys who were fed up with all that white supremacist, powers-that-be bullshit,
80
290160
4000
Beyaz üstünlükçü, yetkileri elinde tutanların saçmalıklardan bıkmış, onların canına okuyan adamlardı.
04:54
and just went in there and kicked everybody's arse.
81
294160
3000
ve sadece oraya gittiler ve herkese günlerini gösterdiler.
04:57
Fuckin’ wicked, man. I saw the movie. Bad! What?
82
297160
4000
Çok kötü adamım. Filmi izledim. Berbat! Ne?
05:01
Director 1: I saw his last film.
83
301160
4000
Yönetmen 1: Son filmini gördüm.
05:05
Épuise, right?
84
305160
2000
Epuise, değil mi?
05:07
Woman 1: Yes.
85
307160
1000
Kadın 1: Evet.
05:08
D1: Not to make a bad joke, but it was really épuisé.
86
308160
7000
Y1: Kötü bir espri olacak ama hakikaten epuise idi.
05:15
Epuisé -- tired, exhausted, fed up.
87
315160
7000
Epuise -- yorgun, bitkin, bezgin.
05:22
Director 2: Can you not shut up?
88
322160
2000
Yönetmen 2: Bir susar mısın?
05:24
Now, you talk straight to me, what’s wrong with my films?
89
324160
2000
Şimdi benimle adam gibi konuş, filmlerimin nesi var?
05:26
Let’s go.
90
326160
2000
Hadi gidelim.
05:28
W1: They suck.
91
328160
1000
K1: Berbatlar.
05:29
Woman 2: They suck? What about yours?
92
329160
2000
Kadın 2: Berbat mı? Peki ya seninkiler?
05:32
What, what, what, what about, what?
93
332160
3000
Ne, ne, ne, peki ama, ne?
05:35
What do you think about your movie?
94
335160
2000
Sen filmin hakkında ne düşünüyorsun?
05:37
D1: My movies, they are OK, fine.
95
337160
2000
Y1: Filmlerim, fena değil, iyiler.
05:39
They are better than making documentaries no one ever sees.
96
339160
3000
Kimsenin izlemeyeceği belgeseller yapmaktan iyidir.
05:42
What the fuck are you talking about?
97
342160
2000
Neden bahsediyorsun?
05:44
Did you ever move your fuckin' ass from Hollywood
98
344160
3000
Hollywood'un oradan hiç kıçını kaldırıp
05:47
to go and film something real?
99
347160
2000
gerçek bir film izlemeye gittin mi?
05:49
You make people fuckin' sleep.
100
349160
2000
İnsanları uyutuyorsun.
05:51
Dream about bullshit.
101
351160
2000
Boş laflarla uyutuyorsun.
05:53
(Applause)
102
353160
4000
(Alkış)
05:57
Newton Aduaka: Thank you. The first clip, really, is
103
357160
5000
Newton Aduaka: Teşekkürler. İlk kesit hakikaten
06:02
totally trying to capture what cinema is for me,
104
362160
4000
sinemanın benim için anlamını yakalıyor
06:06
and where I'm coming from in terms of cinema.
105
366160
2000
ve benim sinemaya nereden geldiğimi anlatıyor.
06:08
The first piece was, really, there's a young woman talking about Nigeria,
106
368160
5000
Bu parçada, Nijerya'dan bahseden genç bir kadın var
06:13
that she has a feeling she'll be happy there.
107
373160
3000
orada mutlu olacağını düşünen bir kadın.
06:16
These are the sentiments of someone that's been away from home.
108
376160
3000
Bu hisler, evinden uzaklarda olan birinin yaşayacağı şeyler.
06:19
And that was something that I went through, you know, and I'm still going through.
109
379160
3000
Ve bu benim yaşadığım bir şeydi, hala yaşadığım bir şey.
06:22
I've not been home for quite a while, for about five years now.
110
382160
3000
Ben uzun zamandır eve gitmedim, beş sene kadardır.
06:25
I've been away 20 years in total.
111
385160
2000
Toplam olarak 20 senedir uzaktayım.
06:29
And so it’s really --
112
389160
3000
Ve işte --
06:32
it's really how suddenly, you know, this was made in 1997,
113
392160
6000
bunun 1997'de yapıldığını bilmek
06:38
which is the time of Abacha -- the military dictatorship,
114
398160
4000
ki bu Abacha dönemidir -- askeri diktatörlüğün,
06:42
the worst part of Nigerian history, this post-colonial history.
115
402160
5000
Nijerya tarihinin en kötü zamanı, sömürgecilik sonrası tarihi.
06:47
So, for this girl to have these dreams
116
407160
2000
Yani, bu kızın böyle hayallerinin olması
06:49
is simply how we preserve a sense of what home is.
117
409160
4000
ev hissini nasıl hayatta tuttuğumuzu gösteriyor.
06:53
How -- and it's sort of, perhaps romantic, but I think beautiful,
118
413160
6000
Nasıl -- ve bence biraz romantik ama çok güzel,
06:59
because you just need something to hold on to,
119
419160
4000
çünkü insanın tutunacak bir şeye ihtiyacı var,
07:03
especially in a society where you feel alienated.
120
423160
3000
özellikle de kendini yabancısı hissettiği bir toplumda.
07:06
Which takes us to the next piece, where the young man
121
426160
3000
Bu da bizi ikinci parçaya getiriyor ki burada da genç bir adam
07:09
talks about lack of opportunity: living as a black person in Europe,
122
429160
6000
imkansızlıktan bahsediyor: Avrupa'da siyahi biri olmaktan,
07:15
the glass ceiling that we all know about, that we all talk about,
123
435160
4000
hepimizin bildiği ve bahsettiği cam tavan,
07:19
and his reality.
124
439160
4000
ve onun gerçekleri.
07:23
Again, this was my -- this was me talking about --
125
443160
2000
Tekrarlıyorum, bu ben -- burada bahsetmek istediğim --
07:25
this was, again, the time of multiculturalism in the United Kingdom,
126
445160
4000
İngiltere'de birçok kültürün barındığı bir zaman,
07:29
and there was this buzzword -- and it was trying to say,
127
449160
3000
ve çok kullanılan bir kelime vardı -- şeyi anlatmaya çalışan,
07:32
what exactly does this multiculturalism mean in the real lives of people?
128
452160
4000
insanların hayatlarında bu çok-kültürlülüğün ne anlamı olduğunu.
07:36
And what would a child --
129
456160
3000
Ve bir çocuk --
07:39
what does a child like Jamie -- the young boy -- think,
130
459160
3000
Jamie gibi bir çocuk -- küçük bir oğlan -- ne düşünür,
07:42
I mean, with all this anger that's built up inside of him?
131
462160
4000
yani, içinde büyüyen bütün bu sinir ile?
07:46
What happens with that?
132
466160
2000
Bununla ne olur?
07:48
What, of course, happens with that is violence,
133
468160
2000
Tabii ki, bu sinirle olan şiddettir,
07:50
which we see when we talk about the ghettos
134
470160
4000
ki bunu gettolardan bahsederken görüyoruz
07:54
and we talk about, you know, South Central L.A. and this kind of stuff,
135
474160
4000
ve Los Angeles'in Güney Merkezi'nden bahsederken, ve bu tür şeyler
07:58
and which eventually, when channeled, becomes,
136
478160
3000
sonunda, yönlendirildiğinde,
08:01
you know, evolves and manifests itself as riots --
137
481160
5000
değişir ve ayaklanma olarak ortaya çıkar --
08:06
like the one in France two years ago, where I live,
138
486160
4000
Fransa'da, yaşadığım yerde, iki sene evvel olduğu gibi,
08:10
which shocked everybody, because everyone thought, "Oh well,
139
490160
2000
herkesi şok eder, çünkü herkes "Aman,
08:12
France is a liberal society."
140
492160
2000
Fransa liberal bir toplum," diye düşündü.
08:14
But I lived in England for 18 years.
141
494160
3000
Ama İngiltere'de 18 sene yaşadım.
08:17
I've lived in France for about four, and I feel actually
142
497160
3000
Fransa'da da dört sene kadar yaşadım ve aslında
08:20
thrown back 20 years, living in France.
143
500160
5000
kendimi 20 sene geriye atılmış, Fransa'da yaşıyor gibi hissediyorum.
08:25
And then, the third piece. The third piece for me is the question:
144
505160
3000
Ve sonra üçüncü parça. Üçüncü parçada benim için soru:
08:28
What is cinema to you? What do you do with cinema?
145
508160
3000
Sinema senin için ne? Sinemayla ne yaparsın?
08:31
There's a young director, Hollywood director, with his friends --
146
511160
8000
Genç bir yönetmen var, Hollywood yönetmeni, arkadaşlarıyla beraber --
08:39
fellow filmmakers -- talking about what cinema means.
147
519160
3000
yine filmciler -- sinemanın en anlama geldiğini konuşuyorlar.
08:42
I suppose that will take me to my last piece --
148
522160
4000
Ve işte bu da beni son parçaya götürüyor --
08:46
what cinema means for me.
149
526160
2000
ki bu da sinemanın benim için olan anlamı.
08:48
My life started as a -- I started life in 1966,
150
528160
4000
Benim hayatımın başlangıcı -- hayatım 1966 yılında başladı,
08:52
a few months before the Biafran, which lasted for three years
151
532160
3000
Biafran'dan birkaç ay evvel, ki bu üç sene sürdü
08:55
and it was three years of war.
152
535160
2000
ve tam üç senelik bir savaştı.
08:57
So that whole thing,
153
537160
3000
Ve işte bütün bunlar,
09:00
that whole childhood echoes and takes me into the next piece.
154
540160
6000
bütün bu çocukluğun yankıları beni bir sonraki parçaya götürüyorlar.
09:16
(Video) Voice: Onicha, off to school with your brother.
155
556160
3000
(Video) Ses: Onicha, haydi kardeşinle okula bakalım.
09:19
Onicha: Yes, mama.
156
559160
2000
Onicha: Evet, ana.
10:09
Commander: Soldiers, you are going to fight a battle,
157
609160
7000
Komutan: Askerler, bir muharebede savaşacaksınız,
10:16
so you must get ready and willing to die.
158
616160
3000
bunun için hazırlanmanız ve ölmeyi göze almanız gerekiyor.
10:19
You must get -- ?
159
619160
1000
Bunun için -- ?
10:20
Child Soldiers: Ready and willing to die.
160
620160
3000
Çocuk Askerler: Hazırlanmamız ve ölmeyi göze almamız gerekiyor.
10:23
C: Success, the change is only coming through the barrel of the gun.
161
623160
6000
K: Başarı, değişim yalnız silahın namlusundan geçer.
10:29
CS: The barrel of the gun!
162
629160
2000
ÇA: Silahın namlusundan!
10:31
C: This is the gun.
163
631160
1000
K: Bu silahınız.
10:32
CS: This is the gun.
164
632160
4000
ÇA: Bu silahımız.
10:36
C: This is an AK-47 rifle. This is your life.
165
636160
2000
K: Bu bir AK-47 tüfek. Bu sizin hayatınız.
10:38
This is your life. This is ... this is ... this is your life.
166
638160
6000
Bu sizin hayatınız. Bu ... bu ... bu sizin hayatınız.
10:44
Ezra: They give us the special drugs. We call it bubbles.
167
644160
3000
Ezra: Bize özel ilaçlar veriyorlar. Baloncuk dediğimiz ilaçlar.
10:47
Amphetamines.
168
647160
2000
Amfetaminler.
10:50
Soldiers: Rain come, sun come, soldier man dey go.
169
650160
3000
Askerler: Yağmur olsa, güneş olsa, asker adamlar gider.
10:53
I say rain come, sun come, soldier man dey go.
170
653160
3000
Dedim ki, yağmur olsa, güneş olsa, asker adamlar gider.
10:56
We went from one village to another -- three villages.
171
656160
2000
Bir köyden ötekine gittik -- üç köye.
10:58
I don’t remember how we got there.
172
658160
2000
Oraya nasıl vardığımızı hatırlamıyorum.
11:00
Witness: We walked and walked for two days.
173
660160
3000
Tanık: Yürüdük, iki gün boyunca yürüdük.
11:03
We didn't eat.
174
663160
2000
Bir şey yemedik.
11:05
There was no food, just little rice.
175
665160
4000
Yemek yoktu, yalnızca biraz pilav.
11:09
Without food -- I was sick.
176
669160
2000
Yemeksiz -- hastaydım.
11:11
The injection made us not to have mind.
177
671160
3000
İğne aklımızı başımızdan alıyordu.
11:14
God will forgive us.
178
674160
2000
Allah bizi affeder.
11:16
He knows we did not know. We did not know!
179
676160
3000
Bilmediğimizi biliyor. Bilmiyorduk!
11:35
Committee Chairman: Do you remember January 6th, 1999?
180
695160
3000
Heyet Başkanı: 6 Ocak, 1999'u hatırlıyor musun?
11:40
Ezra: I don’t remember.
181
700160
2000
Ezra: Hatırlamıyorum.
11:42
Various Voices: You will die! You will die! (Screaming)
182
702160
3000
Birçok ses: Öleceksin! Öleceksin! (Çığlıklar)
11:45
Onicha: Ezra! (Ezra: Onicha! Onicha!)
183
705160
2000
Onicha: Ezra! (Ezra: Onicha! Onicha!)
11:47
Various Voices: ♫ We don't need no more trouble ♫
184
707160
8000
Birçok ses: ♫ Daha çok bela istemiyoruz ♫
11:55
♫ No more trouble ♫
185
715160
2000
♫ Daha çok bela ♫
11:57
They killed my mother.
186
717160
2000
Annemi öldürdüler.
11:59
The Mende sons of bastards.
187
719160
2000
Mende piçleri.
12:01
(Shouting)
188
721160
2000
(Bağırışmalar)
12:04
Who is she?
189
724160
2000
O kim?
12:06
Me.
190
726160
1000
Benim.
12:07
Why you giving these to me?
191
727160
1000
Bunları neden bana veriyorsun?
12:08
So you can stop staring at me.
192
728160
2000
Bana öyle bakmayı kesmen için.
12:11
My story is a little bit complicated.
193
731160
3000
Hikayem biraz karışık.
12:14
I’m interested.
194
734160
2000
Benim ilgimi çekiyor.
12:16
Mariam is pregnant.
195
736160
2000
Mariam hamile.
12:18
You know what you are? A crocodile.
196
738160
2000
Ne olduğunu biliyor musun? Bir timsah.
12:20
Big mouth. Short legs.
197
740160
2000
Koca bir ağız. Kısa bacaklar.
12:25
In front of Rufus you are Ezra the coward.
198
745160
2000
Rufus'un önünde korkak Ezra'sın.
12:27
He’s not taking care of his troops.
199
747160
2000
Bölüğüyle ilgilenmiyor.
12:29
Troop, pay your last honor. Salute.
200
749160
5000
Bölük, son saygı duruşu. Hazır ol.
12:34
Open your eyes, Ezra.
201
754160
2000
Gözlerini aç Ezra.
12:36
A blind man can see that the diamonds end up in his pocket.
202
756160
2000
Kör bir adam bile elmasların onun cebinde bulunduğunu görebilir.
12:38
♫ We don't need no more trouble ♫
203
758160
8000
♫ Daha çok bela istemiyoruz ♫
12:47
Get that idiot out!
204
767160
2000
Şu budalayı çıkarın buradan!
12:50
I take you are preparing a major attack?
205
770160
3000
Büyük bir saldırı planlıyorsunuz anladığım kadarıyla.
12:53
This must be the mine.
206
773160
1000
Bu maden olmalı.
12:55
Your girl is here.
207
775160
1000
Senin kız burada.
12:56
Well done, well done.
208
776160
4000
Aferin, aferin.
13:01
That is what you are here for, no?
209
781160
2000
Onun için buradasın, öyle değil mi?
13:03
You are planning to go back to fight are you?
210
783160
3000
Tekrar savaşmaya dönmeyi düşünüyorsun, öyle mi?
13:06
♫ We don't need no more trouble ♫
211
786160
7000
♫ Daha çok bela istemiyoruz ♫
13:13
♫ No more trouble ♫
212
793160
2000
♫ Daha çok bela ♫
13:15
♫ We don't need no more trouble ♫
213
795160
10000
♫ Daha çok bela istemiyoruz ♫
13:25
♫ No more trouble. ♫
214
805160
3000
♫ Daha çok bela ♫
13:28
Wake up! Everybody wake up. Road block!
215
808160
3000
Uyanın! Herkes uyansın! Yol kapalı!
13:31
♫ We don't need no more ... ♫
216
811160
3000
♫ Daha çok be... ♫
14:00
Committee Chairman: We hope that, with your help and the help of others, that this commission
217
840160
5000
Heyet Başkanı: Umuyoruz ki, senin yardımınla ve başkalarının yardımıyla, bu heyet
14:05
will go a long way towards understanding the causes of the rebel war.
218
845160
5000
isyancıların savaşının nedenini anlamakta yol katedecektir.
14:10
More than that, begin a healing process and finally to --
219
850160
2000
Dahası, bir tür tedavi dönemi başlayacak ve sonunda --
14:12
as an act of closure to a terrible period in this country’s history.
220
852160
6000
ülke tarihinin bu korkunç dönemini sonlandırıcı bir hareket olacak.
14:18
The beginning of hope.
221
858160
1000
Umudun başlangıcı.
14:19
Mr. Ezra Gelehun, please stand.
222
859160
4000
Bay Ezra Gelehun, lütfen ayağa kalkın.
14:31
State your name and age for the commission.
223
871160
5000
Heyet için adınızı ve yaşınızı söyleyin.
14:36
Ezra: My name is Ezra Gelehun.
224
876160
2000
Ezra: Adım Ezra Gelehun.
14:38
I am 15 or 16. I don’t remember.
225
878160
4000
15 veya 16 yaşındayım. Hatırlamıyorum.
14:42
Ask my sister, she is the witch, she knows everything.
226
882160
5000
Kardeşime sorun, cadı olan o, o herşeyi biliyor.
14:47
(Sister: 16.)
227
887160
5000
(Kız kardeşi: 16.)
14:52
CC: Mr. Gelehun, I’d like to remind you you’re not on trial here
228
892160
3000
HB: Bay Gelehun, burada yargılanmadığınızı hatırlatmak istiyorum
14:55
for any crimes you committed.
229
895160
2000
işlediğiniz herhangi bir suç için.
14:57
E: We were fighting for our freedom.
230
897160
2000
E: Özgürlüğümüz için savaşıyorduk.
14:59
If killing in a war is a crime,
231
899160
3000
Eğer savaşta öldürmek suç ise,
15:02
then you have to charge every soldier in the world.
232
902160
4000
dünyadaki tüm askerleri yargılamanız gerekir.
15:06
War is a crime, yes, but I did not start it.
233
906160
4000
Savaş bir suçtur, evet, ama ben başlatmadım.
15:10
You too are a retired General, not so?
234
910160
4000
Siz de emekli bir generalsiniz, değil mi?
15:14
CC: Yes, correct.
235
914160
2000
HB: Evet, doğrudur.
15:16
E: So you too must stand trial then.
236
916160
2000
E: Öyleyse, siz de yargılanmalısınız.
15:18
Our government was corrupt.
237
918160
4000
Hükümetimiz yozlaşmıştı.
15:22
Lack of education was their way to control power.
238
922160
5000
Cehalet, onların gücü ellerinde tutma yöntemiydi.
15:27
If I may ask, do you pay for school in your country?
239
927160
3000
Müsaadenizle, siz memleketinizde okumak için para veriyor musunuz?
15:30
CC: No, we don’t.
240
930160
5000
HB: Hayır, vermiyoruz.
15:35
E: You are richer than us.
241
935160
2000
E: Bizden daha zenginsiniz.
15:37
But we pay for school.
242
937160
3000
Ama biz okul için para veriyoruz.
15:41
Your country talks about democracy,
243
941160
2000
Sizin ülkeniz demokrasiden bahsediyor,
15:43
but you support corrupt governments like my own.
244
943160
4000
ama benimki gibi yozlaşmış hükümetleri destekliyorsunuz.
15:47
Why? Because you want our diamond.
245
947160
3000
Neden? Çünkü elmasımızı istiyorsunuz.
15:50
Ask if anyone in this room have ever seen real diamond before?
246
950160
4000
Sorun bakalım, bu odadaki hiç kimse hakiki bir elmas gördü mü?
15:54
No.
247
954160
2000
Hayır.
15:56
CC: Mr. Gelehun, I'd like to remind you, you're not on trial here today.
248
956160
6000
HB: Bay Gelehun, size hatırlatmak istiyorum, bugün burada yargılanmıyorsunuz.
16:02
You are not on trial.
249
962160
1000
Yargılanmıyorsunuz.
16:03
E: Then let me go.
250
963160
3000
E: O zaman bırakın gideyim.
16:06
CC: I can't do that, son.
251
966160
3000
HB: Onu yapamam, evlat.
16:09
E: So you are a liar.
252
969160
2000
E: Öyleyse yalancısın.
16:11
(Applause)
253
971160
2000
(Alkış)
16:13
NA: Thank you. Just very quickly to say that my point really here,
254
973160
3000
NA: Teşekkürler. Hemen burada vurgulamak istediğim nokta,
16:16
is that while we’re making all these huge advancements,
255
976160
2000
bir yandan bir sürü gelişme yaparken,
16:18
what we're doing, which for me, you know, I think we should --
256
978160
6000
yaptığımız, ki benim için biliyorsunuz, bence biz --
16:24
Africa should move forward, but we should remember,
257
984160
4000
Afrika da ileriye gitmeli, ama bunları hatırlamalıyız,
16:28
so we do not go back here again.
258
988160
2000
ki tekrar oraya geri gitmeyelim.
16:30
Thank you.
259
990160
1000
Teşekkürler.
16:31
Emeka Okafor: Thank you, Newton.
260
991160
2000
Emeka Okafor: Teşekkürler, Newton.
16:33
(Applause)
261
993160
3000
(Alkış)
16:36
One of the themes that comes through very strongly
262
996160
4000
Burada bariz şekilde görülen temalardan biri de
16:40
in the piece we just watched is this sense of the psychological trauma of the young
263
1000160
10000
az önce izlediğimiz parça çocuk askerleri oynayan gençlerin
16:50
that have to play this role of being child soldiers.
264
1010160
5000
yaşadığı psikolojik travma.
16:55
And considering where you are coming from,
265
1015160
4000
Ve senin geldiğin yeri göz önünde bulundurursak,
16:59
and when we consider the extent to which it’s not taken as seriously
266
1019160
6000
ve ne kadar ciddiyete alınmadığını göz önüne alırsak,
17:05
as it should be, what would you have to say about that?
267
1025160
4000
alınması gerektiği kadar, bu konuda ne demek istersin?
17:09
NA: In the process of my research, I actually spent
268
1029160
3000
NA: Araştırma sürecimde, aslında
17:12
a bit of time in Sierra Leone researching this.
269
1032160
3000
Sierra Leone'da biraz zaman geçirdim bunu araştırmak için.
17:15
And I remember I met a lot of child soldiers --
270
1035160
5000
Ve hatırlıyorum, birçok çocuk askerle tanıştım --
17:20
ex-combatants, as they like to be called.
271
1040160
4000
eski savaşçılar olarak tanınmak istiyorlardı.
17:26
I met psychosocial workers who worked with them.
272
1046160
5000
Onlarla beraber çalışan psikososyal çalışanlarla tanıştım.
17:31
I met psychiatrists who spent time with them,
273
1051160
3000
Onlarla vakit geçiren psikiyatristlerle tanıştım,
17:34
aid workers, NGOs, the whole lot.
274
1054160
3000
yardımcı çalışanlar, sivil toplum kuruluşları, hepsi.
17:37
But I remember on the flight back on my last trip,
275
1057160
4000
Ama oradan ayrılırken ki son uçuşumu hatırlıyorum da,
17:41
I remember breaking down in tears and thinking to myself,
276
1061160
4000
Gözyaşlarına boğulup kendi kendime düşündüğümü hatırlıyorum,
17:45
if any kid in the West, in the western world,
277
1065160
6000
eğer Batı'dan bir çocuk, batı dünyasından,
17:51
went through a day of what any of those kids have gone through,
278
1071160
5000
bu çocukların yaşadıklarının yalnız bir gününü yaşayacak olsa,
17:56
they will be in therapy for the rest of their natural lives.
279
1076160
6000
geriye kalan hayatlarının tamamını terapide geçirirler.
18:02
So for me, the thought that we have all these children --
280
1082160
5000
Yani benim için, bu çocukların olması,
18:07
it’s a generation, we have a whole generation of children --
281
1087160
3000
bir nesil bu, bir nesil dolusu çocuğumuz var
18:10
who have been put through so much psychological trauma or damage,
282
1090160
7000
inanılmaz psikolojik travma ve zarar görmüş,
18:17
and Africa has to live with that.
283
1097160
2000
ve Afrika bunun bilinciyle yaşamak zorunda.
18:19
But I’m just saying to factor that in,
284
1099160
2000
Ben yalnızca bunu göz önünde bulundurmamız gerektiğini söylüyorum,
18:21
factor that in with all this great advancement,
285
1101160
3000
bütün bu gelişmelerin yanısıra,
18:24
all this pronouncement of great achievement.
286
1104160
2000
bütün bu başarı konuşmalarının yanısıra.
18:28
That’s really my thinking.
287
1108160
2000
Bu benim asıl düşüncem.
18:30
EO: Well, we thank you again for coming to the TED stage.
288
1110160
3000
EO: Peki, tekrar teşekkür ediyoruz TED sahnesinde konuştuğunuz için.
18:33
That was a very moving piece.
289
1113160
2000
Bu çok etkileyici bir konuşmaydı.
18:35
NA: Thank you.
290
1115160
1000
NA: Teşekkürler.
18:36
EO: Thank you.
291
1116160
1000
EO: Teşekkürler.
18:37
(Applause)
292
1117160
1000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7