How sampling transformed music | Mark Ronson

Çeviri: Orkuncan Okumuş Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

I'm assuming everyone here has watched

Buradaki herkesin

a TED Talk online at one time or another, right?

bir kez de olsa internetten TED Talks izlediğini varsayıyorum.

So what I'm going to do is play this.

Şimdi size şunu çalacağım.

This is the song from the TED Talks online.

Bu, TED Talks'tan bir müzik.

(Music)

(Müzik)

And I'm going to slow it down

Yavaşlatıyorum

because things sound cooler when they're slower.

çünkü yavaşken daha havalı oluyor.

(Music)

(Müzik)

Ken Robinson: Good morning. How are you?

Ken Robinson: Günaydın. Nasılsınız?

Mark Applebaum: I'm going to -- Kate Stone: -- mix some music.

Mark Applebaum: Şimdi -- Kate Stone: -- buna biraz müzik katacağım.

MA: I'm going to do so in a way that tells a story.

MA: Böylece bir hikaye anlatacak.

Tod Machover: Something nobody's ever heard before.

Tod Machover: Daha önce kimsenin duymadığı bir şey.

KS: I have a crossfader.

KS: Bir crossfader'ım var.

Julian Treasure: I call this the mixer.

Julian Treasure: Adı karıştırıcı.

KS: Two D.J. decks.

KS: İki dj ünitesi.

Chris Anderson: You turn up the dials, the wheel starts to turn.

Chris Anderson: Düğmeleri açarsın, tabla dönmeye başlar.

Dan Ellsey: I have always loved music.

Dan Ellsey: Müziği hep sevdim.

Michael Tilson Thomas: Is it a melody or a rhythm or a mood or an attitude?

Michael Thomas: Bu bir melodi, ritim, hal veya tavır mı?

Daniel Wolpert: Feeling everything that's going on inside my body.

Daniel Wolpert: Vücudumda olan her şeyi hissetmek.

Adam Ockelford: In your brain is this amazing musical computer.

Adam Ockelford: Bu harika müzikal bilgisayar zihninin içinde.

MTT: Using computers and synthesizers to create works. It's a language that's still evolving.

MTT: Üretirken bilgisayar ve sentezleyici kullanmak. Bu hâlâ evrilen bir dil.

And the 21st century.

21. yüzyıl.

KR: Turn on the radio. Pop into the discotheque.

KR: Radyoyu aç. Diskoya git.

You will know what this person is doing: moving to the music.

Bu insanın ne yaptığını öğrenin: müziğe geçiş yapıyor.

Mark Ronson: This is my favorite part.

Mark Ronson: En sevdiğim bölüm bu.

MA: You gotta have doorstops. That's important.

MA: Kapı tamponun olmalı. Bu önemli.

TM: We all love music a great deal.

TM: Hepimiz müziği çok seviyoruz.

MTT: Anthems, dance crazes, ballads and marches.

MTT: İlahiler, dans parçaları, türküler ve marşlar.

Kirby Ferguson and JT: The remix: It is new music created from old music.

Kirby Ferguson ve JT: Remix: Eski müzikten yaratılan yeni bir müzik.

Ryan Holladay: Blend seamlessly.

Ryan Holladay: Kusursuzca harmanla.

Kathryn Schulz: And that's how it goes.

Kathryn Schulz: İşte böyle.

MTT: What happens when the music stops?

MTT: Müzik kesildiğinde ne olur?

KS: Yay!

KS: Oley!

(Applause)

(Alkışlar)

MR: Obviously, I've been watching a lot of TED Talks.

MR: Gördüğünüz gibi, çokça TED Talks izliyorum.

When I was first asked to speak at TED,

TED'de konuşmam istediğinde, başlangıçta

I wasn't quite sure what my angle was, at first,

bakış açımın ne olduğundan emin değildim,

so yeah, I immediately started watching tons of TED Talks,

hemen tonlarca TED Talks videosu izlemeye başladım

which is pretty much absolutely

ki bu kesinlikle

the worst thing that you can do

yapabileceğiniz en kötü şey

because you start to go into panic mode, thinking,

çünkü henüz Kuzey Kutbu'na doğru başarılı bir yolculuk

I haven't mounted a successful expedition to the North Pole yet.

gerçekleştirmedim diye düşünerek panik havasına giriyorsunuz.

Neither have I provided electricity

Köyüme yaratıcı bir yolla

to my village through sheer ingenuity.

elektrik de sağlamadım.

In fact, I've pretty much wasted most of my life

Aslında, yaşamımın çoğunu

DJing in night clubs

gece kulüplerinde dj'lik yapıp

and producing pop records.

pop şarkılar üreterek boşa geçirdim.

But I still kept watching the videos,

Yine de videoları izlemeye devam ettim

because I'm a masochist,

çünkü bir mazoşistim,

and eventually, things like Michael Tilson Thomas

en sonunda, Michael Tilson Thomas ve Tod Machover gibi kişiler

and Tod Machover, and seeing

ve müzikten konuştukları sıradaki

their visceral passion talking about music,

içsel tutkularını görmek

it definitely stirred something in me,

kesinlikle içimde bir şey canlandırdı.

and I'm a sucker for anyone talking devotedly

Kendini adayarak müziğin gücüyle ilgili

about the power of music.

konuşan herkese bayılıyorum.

And I started to write down on these little note cards

Bam telimi titreten veya kullanabileceğimi düşündüğüm

every time I heard something

bir şey duyduğumda

that struck a chord in me, pardon the pun,

bu ufak not kartlarına yazmaya başladım,

or something that I thought I could use,

sözcük oyunu için kusura bakmayın,

and pretty soon, my studio looked like this,

kısa süre içinde stüdyom böyle gözükmeye başladı,

kind of like a John Nash, "Beautiful Mind" vibe.

Akıl Oyunları filmindeki John Nash havasında.

The other good thing about watching TED Talks,

TED Talks izlemenin diğer iyi yönü şu ki,

when you see a really good one,

iyi bir konuşmaya rastladığında,

you kind of all of a sudden wish the speaker

birdenbire konuşmacının en yakın arkadaşın

was your best friend, don't you? Like, just for a day.

olmasını diliyorsun, öyle olmuyor mu? Bir günlüğüne de olsa.

They seem like a nice person.

İyi biri gibi gözüküyorlar.

You'd take a bike ride, maybe share an ice cream.

Bisiklet sürersin, belki dondurmanı paylaşırsın.

You'd certainly learn a lot.

Kesinlikle çok şey öğrenirsin.

And every now and then they'd chide you,

Bazen de sürekli konuştukları

when they got frustrated that you couldn't really

teknik şeylerin yarısına bile

keep up with half of the technical things they're banging on about all the time.

yetişemediğin için hüsrana uğradıklarında seni azarlarlar.

But then they'd remember that you're but a mere human

Sonra sadece sıradan, üniversite bitirmemiş

of ordinary, mortal intelligence

ölümlü bir zekaya sahip

that didn't finish university,

biri olduğunuzu hatırlar

and they'd kind of forgive you,

ve sizi affedip

and pet you like the dog.

size bir köpeği sever gibi davranırlar.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Man, yeah, back to the real world,

Gerçek dünyada, muhtemelen Bay Ken Robinson ve ben

probably Sir Ken Robinson and I

iki yakın arkadaş olamayacağız.

are not going to end up being best of friends.

O Los Angeles'ta yaşıyor

He lives all the way in L.A. and I imagine is quite busy,

ve sanırım oldukça meşgul ama sahip olduğum araçlar

but through the tools available to me -- technology

- teknoloji ve doğuştan gelen

and the innate way that I approach making music --

müziğe yaklaşım şeklim - sayesinde,

I can sort of bully our existences

sizin de gördüğünüz gibi, varoluşumuzu

into a shared event,

ortak bir olguya doğru

which is sort of what you saw.

dönüştürmeye zorlayabilirim.

I can hear something that I love in a piece of media

Radyonun bir yerinde sevdiğim bir şey duyabilir,

and I can co-opt it

onu alıp

and insert myself in that narrative,

o öyküye kendimi yerleştirebilir,

or alter it, even.

hatta onu değiştirebilirim.

In a nutshell, that's what I was trying to do

Kısacası, bu şeylerle

with these things, but more importantly,

yapmaya çalıştığım da bu ama daha önemlisi,

that's what the past 30 years of music has been.

müziğin son 30 yılı da bu şekilde.

That's the major thread.

Ana başlık bu.

See, 30 years ago, you had the first digital samplers,

30 yıl önce ilk dijital örnekleyiciler çıktı

and they changed everything overnight.

ve bu bir gecede her şeyi değiştirdi.

All of a sudden, artists could sample

Birden sanatçılar trampetten,

from anything and everything that came before them,

Funky Meters'tan, Ron Carter'ın bas dizilimine,

from a snare drum from the Funky Meters,

"The Price Is Right" müziğine kadar

to a Ron Carter bassline,

rastladıkları her şeyi

the theme to "The Price Is Right."

örnekleyebilir duruma geldi.

Albums like De La Soul's "3 Feet High and Rising"

De La Soul'dan "3 Feet High and Rising"

and the Beastie Boys' "Paul's Boutique"

ve Beastie Boys'tan "Paul's Boutique"

looted from decades of recorded music

gibi albümler, kendi zamanlarının Sgt. Pepper'ları olan

to create these sonic, layered masterpieces

sessel, katmanlı başyapıtlar oluşturmak için kayıtlı müziğin

that were basically the Sgt. Peppers of their day.

onlarca yılı arasından talan edildi.

And they weren't sampling these records

Bu parçaları örneklemiyorlardı

because they were too lazy to write their own music.

çünkü kendi şarkılarını yazmak için fazla tembellerdi.

They weren't sampling these records to cash in on

Bu parçaları orijinalinin şöhretinden

the familiarity of the original stuff.

yararlanmak için örneklemiyorlardı.

To be honest, it was all about sampling

Doğrusu, asıl iş

really obscure things,

hepimizin bildiği Vanilla Ice

except for a few obvious exceptions

ve "doo doo doo da da doo doo"

like Vanilla Ice and "doo doo doo da da doo doo"

gibi birkaç istisna dışında pek bilinmeyen

that we know about.

şeyleri örneklemekti.

But the thing is,

Durum şu ki,

they were sampling those records

o parçaları örnekliyorlardı

because they heard something in that music

çünkü bu müzikte o anda kendilerine

that spoke to them

ve müziklerinin hikayesine

that they instantly wanted to inject themselves

katmak istedikleri, onlarla konuşan

into the narrative of that music.

bir şey duyuyorlardı.

They heard it, they wanted to be a part of it,

Onu duyup onun bir parçası olmak

and all of a sudden they found themselves

istediler ve birden kendilerini

in possession of the technology to do so,

bunu yapacak teknolojiye sahip olarak buldular.

not much unlike the way the Delta blues

Delta blues'un the Stones, the Beatles

struck a chord with the Stones and the Beatles and Clapton,

ve Clapton'ı anımsatması gibi bir durumdu bu

and they felt the need to co-opt that music

ve kendi zamanlarının cihazları adına bu müziği

for the tools of their day.

alma gereksinimini hissettiler.

You know, in music we take something that we love

Bildiğiniz gibi, müzikte sevdiğimiz bir şeyi alır

and we build on it.

ve ona eklemeler yaparız.

I'd like to play a song for you.

Size bir şarkı çalmak istiyorum.

(Music: "La Di Da Di" by Doug E. Fresh & Slick Rick)

(Müzik: Doug E. Fresh & Slick Rick - La Di Da Di)

That's "La Di Da Di" and it's the fifth-most sampled

Bu "La Di Da Di" ve tüm zamanların beşinci

song of all time.

en çok örneklenen şarkısı.

It's been sampled 547 times.

547 kez örneklendi.

It was made in 1984 by these two legends of hip-hop,

1984'te hip-hop'ın bu iki efsanesi Slick Rick

Slick Rick and Doug E. Fresh,

ve Doug E. Fresh tarafından yapıldı,

and the Ray-Ban and Jheri curl look is so strong.

Ray-Ban ile Jheri tarzı saç biçimi çok esaslı.

I do hope that comes back soon.

Umarım bu moda geri döner.

Anyway, this predated the sampling era.

Neyse, bu örnekleme döneminin başlangıcını öne aldı.

There were no samples in this record,

Bu parçada örnekleme yoktu,

although I did look up on the Internet last night,

gerçi geçen gece, daha doğrusu birkaç ay önce

I mean several months ago,

internete baktığımda gördüm ki

that "La Di Da Di" means, it's an old

"La Di Da Di" 1800'lerin sonlarındaki İngiltere'de

Cockney expression from the late 1800s in England,

kullanılan eski bir Doğu Londra ifadesi.

so maybe a remix with Mrs. Patmore

Belki yakında veya bir ara

from "Downton Abbey" coming soon,

"Downton Abbey"den Bayan Patmore ile

or that's for another day.

bir remix çıkar.

Doug E. Fresh was the human beat box.

Doug E. Fresh bir ritim makinesi,

Slick Rick is the voice you hear on the record,

Slick Rick de parçada duyduğun sesti.

and because of Slick Rick's sing-songy,

Slick Rick'in uyumlu ve akılda kalıcı vokalleri sayesinde

super-catchy vocals, it provides endless sound bites

sonraki pop şarkılar için

and samples for future pop records.

sınırsız parça alıntıları ve örneklemeler sağladı.

That was 1984.

1984 yılıydı.

This is me in 1984, in case you were wondering

1984'teki halim, nasıl olduğumu merak ediyorsanız diye,

how I was doing, thank you for asking.

sorduğunuz için teşekkürler.

It's Throwback Thursday already.

Geçmişe bir bakış gibi.

I was involved in a heavy love affair

Kıyafetimden de görebileceğiniz gibi,

with the music of Duran Duran,

Duran Duran'in müziğine

as you can probably tell from my outfit.

tutkuyla bağlanmıştım.

I was in the middle.

Ortada duruyorum.

And the simplest way that I knew

Kendime bir şekilde o şarkıda yer alma

how to co-opt myself into that experience

deneyimini yaşatma isteğim konusunda

of wanting to be in that song somehow

bildiğim en kolay yol

was to just get a band together of fellow nine-year-olds

dokuz yaşındaki arkadaşlarla bir grup kurup

and play "Wild Boys" at the school talent show.

okulun yetenek gösterisinde "Wild Boys" çalmaktı.

So that's what we did, and long story short,

Biz de öyle yaptık ve uzun lafın kısası,

we were booed off the stage,

yuhalanarak sahneden indik.

and if you ever have a chance to live your life

Eğer yaşamınızı, yuhalayan ikinci ve üçüncü sınıf

escaping hearing the sound of an auditorium

öğrencileriyle dolu bir konferans salonu sesi duymaktan

full of second- and third-graders booing,

kaçınarak sürdürme olanağınız olursa,

I would highly recommend it. It's not really fun.

hiç eğlenceli olmadığı tavsiyesini verebilirim.

But it didn't really matter,

Yine de pek önemi yok

because what I wanted somehow

çünkü istediğim şey bir dakika için

was to just be in the history of that song for a minute.

o şarkının tarihinde bir yere sahip olmaktı.

I didn't care who liked it.

Kimin beğendiğini umursamadım.

I just loved it, and I thought I could put myself in there.

Şarkıyı çok sevdim ve orada yer alabileceğimi düşündüm

Over the next 10 years, "La Di Da Di"

"La Di Da Di" 10 yıl sonra

continues to be sampled by countless records,

"Here Comes the Hotstepper"

ending up on massive hits like "Here Comes the Hotstepper"

ve "I Wanna Sex You Up" gibi büyük hit şarkılar dahil sayısız parçada

and "I Wanna Sex You Up."

örneklenmeye devam ediyor.

Snoop Doggy Dogg covers this song

Snoop Doggy Dogg bu şarkıyı

on his debut album "Doggystyle" and calls it "Lodi Dodi."

ilk albümü "Doggystyle"da "Lodi Dodi" adıyla tekrar yorumladı.

Copyright lawyers are having a field day at this point.

Bu noktada, telif hakkı avukatları oldukça memnun.

And then you fast forward to 1997,

1997'ye gittiğinizde,

and the Notorious B.I.G., or Biggie,

the Notorious B.I.G. veya diğer adıyla Biggie

reinterprets "La Di Da Di"

"La Di Da Di"yi "Hypnotize" adlı bir numaralı hit şarkısında

on his number one hit called "Hypnotize,"

yeniden yorumladı. Şimdi bir kısmını çalacağım,

which I will play a little bit of

onu nereden aldıklarını

and I will play you a little bit of the Slick Rick

size göstermek için

to show you where they got it from.

Slick Rick'ten de biraz çalıyorum.

(Music: "Hypnotize" by The Notorious B.I.G.)

(Müzik: The Notorious B.I.G - Hypnotize)

So Biggie was killed

Biggie, bu şarkı bir numaraya yükselmeden haftalar önce,

weeks before that song made it to number one,

hip-hop tarihinin büyük trajedilerinden

in one of the great tragedies of the hip-hop era,

birinde öldürüldü.

but he would have been 13 years old

"La Di Da Di" ilk çıktığında

and very much alive when "La Di Da Di" first came out,

13 yaşında ve hayattaydı.

and as a young boy

Brooklyn'de büyüyen

growing up in Brooklyn,

genç bir çocuk olarak,

it's hard not to think that that song probably held

bu şarkının onun için güzel hatıralar

some fond memories for him.

barındırdığını düşünmek pek zor değil.

But the way he interpreted it, as you hear,

Duyduğunuz gibi, onu yorumlama şekli

is completely his own.

tamamen kendine özgü.

He flips it, makes it,

Onu kendince farklılaştırıp oluşturuyor,

there's nothing pastiche whatsoever about it.

öykünme gibi bir durum yok.

It's thoroughly modern Biggie.

Baştan aşağı modern Biggie bu.

I had to make that joke in this room,

Bu salonda bu şakayı yapmalıydım

because you would be the only people that I'd ever have a chance of getting it.

çünkü şakayı anlama olasılığı olan tek topluluk sizsiniz.

And so, it's a groaner. (Laughter)

Bayat bir şakaydı. (Gülüşmeler)

Elsewhere in the pop and rap world,

Pop ve rap dünyasının başka bir bölümünde

we're going a little bit sample-crazy.

biraz örnekleme çılgınlığı yaşıyoruz.

We're getting away from the obscure samples that we were doing,

Önceki belirsiz örneklemelerden uzaklaşıyoruz ve birden herkes

and all of a sudden everyone's taking

"Bowie - Let's Dance" gibi

these massive '80s tunes like Bowie, "Let's Dance,"

belirgin 80'ler müzikleriyle tüm bu disko parçalarını

and all these disco records, and just rapping on them.

kullanıp onların üstüne rap yapıyor.

These records don't really age that well.

Bu parçaların eskime süreci bu kadar hoş olmaz.

You don't hear them now, because they borrowed

Onları artık duymazsınız

from an era that was too steeped

çünkü alındıkları dönem

in its own connotation.

kendi bağlamlarıyla fazlasıyla doludur.

You can't just hijack nostalgia wholesale.

Öylece gidip nostaljinin elde ettiği satışı gasp edemezsiniz.

It leaves the listener feeling sickly.

Bu dinleyiciye kendini kötü hissettirir.

You have to take an element of those things

Onların bir unsurunu alıp ona taze

and then bring something fresh and new to it,

ve yeni bir şey eklemeniz gerekir.

which was something that I learned

Merhum, muhteşem Amy Winehouse ile

when I was working with the late,

"Back to Black" albümü

amazing Amy Winehouse

üstünde çalışırken

on her album "Back to Black."

öğrendiğim bir şey.

A lot of fuss was made about the sonic of the album

Albümün sesine dair, çoktandır duyulmamış bu sese nasıl ulaştığımızla ilgili

that myself and Salaam Remi, the other producer,

benle diğer yapımcı Salaam Remi'nin

achieved, how we captured this long-lost sound,

üstesinden geldiği itirazlar yapıldı.

but without the very, very 21st-century personality

Ama tam da bir 21. yüzyıl insanı ve sorun çıkaran tip olan

and firebrand that was Amy Winehouse

Amy Winehouse ile onun rehabilitasyon

and her lyrics about rehab and Roger Moore

ve Roger Moore hakkındaki, hatta Slick Rick'ten bahseden

and even a mention of Slick Rick,

şarkı sözleri olmasa

the whole thing would have run the risk

açıkçası tüm bu iş

of being very pastiche, to be honest.

oldukça taklit havasında olma tehlikesine girerdi.

Imagine any other singer from that era over it

Bu dönemdeki bir şarkıcının o altyapı üstüne

singing the same old lyrics.

aynı, eski sözleri söylediğini düşünün.

It runs a risk of being completely bland.

Tamamen yavan tarzda olma riskine girerdi.

I mean, there was no doubt that Amy

Amy, ben ve Salaam'ın gospel, soul, blues

and I and Salaam all had this love

ve caz sevdiğine şüphe yoktu

for this gospel, soul and blues and jazz

ve aranjmanları dinlediğinizde

that was evident listening to the musical arrangements.

bu çok belirgindi.

She brought the ingredients that made it urgent

Albümü dikkate değer ve o döneme ait yapan

and of the time.

unsurları katan Amy idi.

So if we come all the way up to the present day now,

Günümüze gelirsek,

the cultural tour de force that is Miley Cyrus,

Miley Cyrus isimli kültürel başarı simgesi

she reinterprets "La Di Da Di"

"La Di Da Di"yi tamamen kendi kuşağı için

completely for her generation,

yeniden yorumluyor.

and we'll take a listen to the Slick Rick part

Slick Rick'in kısmını biraz dinleyelim

and then see how she sort of flipped it.

ve Miley'nin parçayı ne şekilde değiştirdiğini görelim.

(Music: "La Di Da Di" by Slick Rick & Doug E. Fresh)

(Müzik: Doug E. Fresh & Slick Rick - La Di Da Di)

(Music: "We Can't Stop" by Miley Cyrus)

(Müzik: Miley Cyrus - We Can't Stop)

So Miley Cyrus,

"La Di Da Di" bestelendiğinde

who wasn't even born yet when "La Di Da Di" was made,

Miley Cyrus da şarkının diğer söz yazarları da

and neither were any of the co-writers on the song,

henüz doğmamıştı bile.

has found this song that somehow

Bu şarkının bir şekilde pop müziğin

etched its way into the collective consciousness of pop music,

ortak bilincine doğru olan kendi yolunu inşa edebilmiş olduğunu

and now, with its timeless playfulness of the original,

fark ettiler ve şimdi de orijinalinin her döneme hitap eden

has kind of translated to a whole new generation

dinlenebilirliği ile birlikte,

who will probably co-opt it as their own.

muhtemelen onu kendilerinin olarak kabul edecek yeni bir nesle aktardılar.

Since the dawn of the sampling era,

Örnekleme döneminin başlangıcından beri örnekleme içeren müziklerin

there's been endless debate

geçerliliği konusunda

about the validity of music that contains samples.

bitmeyen bir tartışma sürüyor.

You know, the Grammy committee says that

Bildiğiniz gibi, Grammy kurulu,

if your song contains some kind of pre-written

şarkınız önceden bestelenmiş veya var olan

or pre-existing music,

bir müzik içeriyorsa,

you're ineligible for song of the year.

yılın şarkısı seçilme hakkınız olmadığını söylüyor.

Rockists, who are racist

Yalnızca konu rock müziğe geldiğinde

but only about rock music,

ırkçı oluveren rock'çılar

constantly use the argument to —

sürekli bu iddiayı kullanır —

That's a real word. That is a real word.

Böyle bir sözcük var. Gerçek bir sözcük.

They constantly use the argument to devalue rap

Rap ve çağdaş pop'u küçümsemek için

and modern pop,

sürekli bu iddiayı kullanırlar

and these arguments completely miss the point,

ve bu iddialar asıl noktayı tamamen gözden kaçırır

because the dam has burst.

çünkü artık olan oldu.

We live in the post-sampling era.

Artık örnekleme sonrası dönemde yaşıyoruz.

We take the things that we love

Sevdiğimiz şeyleri alıp üzerlerine

and we build on them.

yeni bir şey inşa ediyoruz.

That's just how it goes.

Bu böyle sürüp gidiyor.

And when we really add something significant and original

Dikkate değer ve özgün olan bir şey eklediğimizde

and we merge our musical journey with this,

ve müzikal yolcuğumuzu bununla birleştirdiğimizde,

then we have a chance to be

sevdiğimiz müziğin evriminin

a part of the evolution of that music that we love

bir parçası olma ve o artık yeni bir şeye dönüştüğünde

and be linked with it once it becomes something new again.

onunla bir bağa sahip olma şansımız oluyor.

So I would like to do one more piece

Bu gece sizin için hazırladığım ve göstermek istediğim

that I put together for you tonight,

bir parça daha var

and it takes place with two

ve bu da karşılaştığım oldukça ilham verici

pretty inspiring TED performances that I've seen.

iki TED performansıyla birlikte gerçekleşiyor.

One of them is the piano player Derek Paravicini,

Bunlardan biri kör

who happens to be a blind,

ve otistik bir piyano dahisi olan

autistic genius at the piano,

piano sanatçısı Derek Paravicini,

and Emmanuel Jal, who is an ex-child soldier

diğeri de Güney Sudan'dan

from the South Sudan,

eski bir çocuk asker olan,

who is a spoken word poet and rapper.

sözsel şair ve rapçi Emmanuel Jal.

And once again I found a way to annoyingly

Bir kez daha sinir bozucu bir biçimde

me-me-me myself into the musical history

bu şarkıların müzikal geçmişlerine

of these songs,

kendimi ekleme yolunu buldum.

but I can't help it,

Yapacağım bir şey yok

because they're these things that I love,

çünkü bunlar çok sevdiğim şeyler

and I want to mess around with them.

ve onlarla uğraşmak istiyorum.

So I hope you enjoy this. Here we go.

Umarım seversiniz. İşte.

Let's hear that TED sound again, right?

Şu TED sesini tekrar duyalım.

(Music)

(Müzik)

Thank you very much. Thank you.

Çok teşekkür ederim. Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)