Why your doctor should care about social justice | Mary Bassett

76,410 views ・ 2016-03-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Deniz Özhan Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:12
When I moved to Harare in 1985,
0
12800
3296
1985 yılında Harare'ye taşındığımda,
00:16
social justice was at the core of Zimbabwe's national health policy.
1
16120
4776
sosyal adalet Zimbabve ulusal sağlık politikalarının merkezindeydi.
00:20
The new government emerged from a long war of independence
2
20920
3696
Yeni hükümet uzun bir bağımsızlık savaşı sonrası yönetimdeydi
00:24
and immediately proclaimed a socialist agenda:
3
24640
2816
ve hemen sosyalist bir gündem ilan ettiler
00:27
health care services, primary education
4
27480
3376
sağlık servisleri, temel eğitim
00:30
became essentially free.
5
30880
1856
ücretsiz hale getirildi.
00:32
A massive expansion of rural health centers
6
32760
3856
Kırsal bölgelerdeki sağlık merkezlerinin sayısının arttırılması,
00:36
placed roughly 80 percent of the population
7
36640
2696
nüfusun neredeyse yüzde 80'ine 2 saatten
00:39
less than a two-hour walk from these facilities,
8
39360
3176
kısa sürede ulaşabileceği mesafede olması
00:42
a truly remarkable accomplishment.
9
42560
2776
kesinlikle olağanüstü bir başarı oldu.
00:45
In 1980, the year of independence,
10
45360
2656
Aynı zamanda bağımsızlığın yılı olan 1980 yılında
00:48
25 percent of Zimbabwean children were fully immunized.
11
48040
4176
Zimbabveli çocukların yüzde 25'inin aşıları tam olarak yapılmıştı.
00:52
By 1990, a mere decade later,
12
52240
3296
1990 yılına gelindiğinde,
00:55
this proportion stood at 80 percent.
13
55560
2720
bu oran yüzde 80'e ulaştı.
00:58
I felt tremendously privileged to be part of this transformation,
14
58920
5176
Kendimi bu dönüşümün, devrimin, bir parçası olduğum için
01:04
a revolution.
15
64120
1456
ayrıcalıklı hissediyordum.
01:05
The excitement, the camaraderie, was palpable.
16
65600
3840
Heyecan, işbirliği, aşikardı.
01:10
Working side by side with brilliant Zimbabweans --
17
70120
3336
Muhteşem Zimbabvelilerle beraber çalışmak
01:13
scientists, doctors, activists --
18
73480
2936
bilim insanları, doktorlar, aktivistler--
01:16
I felt connected not only to an African independence movement,
19
76440
4976
Kendimi sadece Afrika'nın bağımsızlık hareketinin değil,
01:21
but to a global progressive public health movement.
20
81440
4480
ilerici küresel bir sağlık hizmeti oluşumunun parçası olarak hissediyordum.
01:26
But there were daunting challenges.
21
86680
3336
Ama bazı iç karartıcı zorluklar da yok değildi.
01:30
Zimbabwe reported its first AIDS case in 1985, the year I arrived.
22
90040
5576
Zimbabve'ye vardığım 1985 yılında ülkenin ilk AIDS vakası duyuruldu.
01:35
I had taken care of a few patients with AIDS in the early 1980s,
23
95640
3776
1980'li yılların başında tıp eğitimimi yaptığım Harlem hastanesinde
01:39
when I did my medical training at Harlem Hospital, but --
24
99440
3520
birkaç AIDS hastası ile ilgilenmiştim,
01:44
we had no idea what lay in store for Africa.
25
104880
3880
ama Afrika da neler olduğuna dair bir fikrimiz yoktu.
01:49
Infection rate stood at about two percent in my early days there.
26
109600
3736
Bölgede bulunduğum zaman enfeksiyon hızı yüzde 2 civarında seyrediyordu
01:53
These would soar
27
113360
1816
17 yıl sonra Harare'den ayrıldığımda
01:55
to one out of every four adults
28
115200
3376
bu oran her 4 kişiden biri olacak kadar
01:58
by the time I left Harare 17 years later.
29
118600
3440
yükseldi.
02:02
By the mid-1990s,
30
122560
1656
90'lı yılların ortalarında
02:04
I'd told hundreds of people in the prime of life
31
124240
4136
hayatlarının en güzel yıllarında olan yüzlerce insanın
02:08
that they were HIV-positive.
32
128400
2216
HIV pozitif olduğunu gördüm.
02:10
I saw colleagues and friends die,
33
130640
3096
Çalışma arkadaşlarımın, yakın arkadaşlarımın,
02:13
my students, hospital patients, die.
34
133760
4000
öğrencilerimin, hastalarımın ölümüne tanık oldum...
02:18
In response, my colleagues and I set up a clinic.
35
138720
3416
Buna karşılık, meslektaşlarımla bir klinik kurmaya karar verdik.
02:22
We did condom demonstrations.
36
142160
2536
Prezervatifle demonstrasyonlar yaptık.
02:24
We launched school education and workplace interventions.
37
144720
5416
Okullarda ve iş yerlerinde korunma üzerine eğitimler verdik.
02:30
We did research. We counseled the partners of infected men
38
150160
4576
Araştırdık. Hastalığa yakalanan kişilerin partnerlerine nasıl korunabilecekleri
02:34
about how to protect themselves.
39
154760
1616
üzerine tavsiyeler verdik.
02:36
We worked hard, and at the time, I believed that I was doing my best.
40
156400
5536
Gerçekten çok çalıştık. O zaman elimden gelenin en iyisini yaptığıma inanıyordum.
02:41
I was providing excellent treatment,
41
161960
2096
Hastalara mükemmel bir tedavi sağlıyordum.
02:44
such as it was.
42
164080
1200
ki mükemmeldi.
02:45
But I was not talking about structural change.
43
165840
4160
Ama yapısal bir değişiklikten bahsetmiyordum.
02:51
Former UN Secretary Kofi Annan has spoken candidly
44
171240
4136
Eski BM sekreteri Kofi Annan, Ruanda katliamına neden olan hatalarından
02:55
about his personal failure
45
175400
2056
içtenlikte bahsetmiştir.
02:57
leading to the Rwandan genocide.
46
177480
1856
02:59
In 1994, he was head of the UN peacekeeping department.
47
179360
4056
1994 yılında, Annan BM'de barış harekatları bölümünün başkanıydı.
03:03
At a 10-year memorial for the genocide,
48
183440
2536
Katliamın 10. yılında ki anma töreninde,
03:06
he reflected, "I believed at the time I was doing my best,
49
186000
4056
kendini şu şekilde ifade etti, ''O zaman elimden gelenin en iyisini yapıyor
03:10
but I realized after the genocide
50
190080
1896
olduğuma inanmıştım. Fakat katliamdan
03:12
that there was more I could and should have done
51
192000
3960
sonra daha çok destek toplamam
03:16
to sound the alarm and rally support."
52
196760
4480
ve herkesi alarma geçirmek için daha çok çabalamam gerektiğini fark ettim.''
03:22
The AIDS epidemic caught the health community unprepared,
53
202400
4040
AIDS salgını sağlık sektörünü hazırlıksız yakaladı ve Dünya Sağlık Örgütünün
03:27
and today, when the World Health Organization estimates
54
207160
3336
hesaplarına göre bugüne kadar 39 milyon insan bu hastalık yüzünden
03:30
that 39 million people have lost their lives to this disease,
55
210520
5336
hayatını kaybetti. Bu konuda daha erken önlem
03:35
I'm not alone in feeling remorse and regret
56
215880
4096
almadığı için pişmanlık ve vicdan azabı
03:40
at not having done more earlier.
57
220000
2480
duyan tek kişi ben değilim.
03:43
But while living in Zimbabwe,
58
223960
2056
Fakat, Zimbabve'de yaşarken,
03:46
I didn't see my role as an advocacy or a political one.
59
226040
4696
kendimi bir avukat veya politikacı rolünde görmüyordum.
03:50
I was there for my technical skills,
60
230760
1936
Orada bulunmamın nedeni teknik bilgimdi,
03:52
both my clinical and my research epidemiology skills.
61
232720
4456
epidemoloji araştırmalarım ve tıbbi deneyimim olduğu için oradaydım.
03:57
And in my mind, my job was to take care of patients
62
237200
4976
Benim için işim, hastalarımla ilgilenmek
04:02
and to do research to better understand the population patterns of transmission,
63
242200
5136
ve hastalığın ilerleyiş aşamalarını daha iyi anlamak üzere araştırma yapmaktı.
04:07
and I hoped that we'd slow the spread of the virus.
64
247360
3720
Virüsün yayılmasını yavaşlatacağımızı umuyordum.
04:11
I was aware that socially marginalized populations were at disproportionate risk
65
251520
5176
Ötekileştirilmiş topluluklarda hastalığın orantısız artma ve dolayısıyla AIDS'e
04:16
of getting and dying of AIDS.
66
256720
2016
yakalanma riskinin olduğunun farkındaydım.
04:18
And on the sugar plantations,
67
258760
2056
Özellikle şeker kamışı tarlalarında,
04:20
which really more closely resembled feudal fiefdoms
68
260840
3776
ki bunlar ulaşılması güç gruplardan çok
04:24
than any modern enterprise,
69
264640
1976
derebeylikleri andıran topluluklardır,
04:26
60 percent of pregnant women
70
266640
2656
hamile kadınların yüzde 60'ı
04:29
tested HIV-positive.
71
269320
2040
HIV pozitifti.
04:32
I worked to show how getting infected was not a moral failure
72
272279
3897
Hastalığa yakalanmanın ahlaki bir bozukluktan çok,
04:36
but instead related to a culture of male superiority,
73
276200
3776
erkek egemenliğinin olduğu bir kültürle, zorlanan göçmen işçiliği ve
04:40
to forced migrant labor and to colonialism.
74
280000
3536
sömürgecilikle ilgili olduğunu göstermeye çalıştım.
04:43
Whites were largely unscathed.
75
283560
2800
Beyazların çoğu zarar görmemişti.
04:46
As health professionals,
76
286960
1936
Sağlık görevlileri olarak,
04:48
our tools were pitifully weak:
77
288920
3256
araçlarımız çok zayıftı:
04:52
imploring people to change their individual behaviors,
78
292200
3856
insanları kişisel davranışlarını değiştirmeye, prezervatif kullanmaya
04:56
use condoms, reduce number of partners.
79
296080
2856
ve partner sayısını azaltmaya teşvik etmek gibi.
04:58
Infection rates climbed,
80
298960
2600
Salgın artış hızı yükseldi.
05:02
and when treatment became available in the West,
81
302240
3936
ve batıda hastalığa karşı en yetkili silah bulunduğunda
05:06
treatment that remains our most potent weapon
82
306200
2416
ve ulaşılabilir hale getirildiğinde,
05:08
against this virus,
83
308640
1696
Afrikanın kamu sektörü için
05:10
it was unaffordable to the public sector across Africa.
84
310360
4376
uygun maliyetli değildi.
05:14
I didn't speak out
85
314760
1240
Ben bu hayat kurtarıcı
05:16
about the unequal access to these life-saving drugs
86
316520
4656
ilaçların erişilebilirliğinde ki eşitsizliğe ya da
05:21
or about the underlying economic and political systems
87
321200
3656
bunun eşitsizliğin altında yatan ve
05:24
that were driving infection rates
88
324880
2856
bulaşma oranının artmasına sebebiyet veren
05:27
in such huge swaths of the population.
89
327760
4200
politik ve ekonomik sistemlerle ilgili düşüncelerimi dile getirmedim.
05:33
I rationalized my silence
90
333400
2536
Sessizliğimi, kendime bu ülkede bir misafir olduğumu,
05:35
by reminding myself that I was a guest in the country,
91
335960
2936
panik yaratmanın işimden kovulmama neden olacağını, beni işimi
05:38
that sounding the alarm could even get me kicked out,
92
338920
2936
iyi yapmaktan, hastalarımla ilgilenmekten
05:41
keep me from doing good work,
93
341880
1656
ve oldukça gerekli araştırmaları
05:43
taking care of my patients,
94
343560
1496
yapmaktan alıkoyacağını
05:45
doing much-needed research.
95
345080
2760
hatırlatarak rasyonelleştirdim.
05:48
So I didn't speak out
96
348520
1376
Dolayısıyla devletin AIDS'e
05:49
about the government's early stance on AIDS.
97
349920
3120
karşı tutumuyla ilgili eleştiride bulunmadım.
05:53
I didn't voice my concerns loudly enough.
98
353800
3816
Endişelerimi yeterince sesimi yükselterek dile getirmedim.
05:57
Many doctors, health professionals,
99
357640
3176
Birçok doktor ve sağlık çalışanı benim yanlış hiçbir şey
06:00
may think I did nothing wrong.
100
360840
1880
yapmamış olduğumu düşünebilir.
06:03
Our pact with our patients,
101
363520
2016
Hastalarımızla anlaşmalarımız,
06:05
the Hippocratic Oath and its variants,
102
365560
2736
Hipokrat Yemini ve türevleri,
06:08
is about the sanctity of the patient-doctor relationship.
103
368320
4960
doktor ve hasta arasında ki kutsal ilişki ile ilgilidir.
06:13
And I did everything I could
104
373840
2840
Ve ben her bir hastam için elimden gelen
06:17
for each and every patient of mine.
105
377360
3880
her şeyi yaptım.
06:22
But I knew
106
382680
1696
Ama ben biliyordum ki,
06:24
that epidemics emerge along the fissures of our society,
107
384400
3736
salgınlar toplumdaki çatlaklardan
06:28
reflecting not only biology,
108
388160
2016
sadece biyolojiyi değil,
06:30
but more importantly patterns of marginalization, exclusion,
109
390200
5616
ötekileştirme, dışlama, cinsiyet, sınıf ve ırk ayrımcılığını da
06:35
discrimination related to race, gender, sexuality, class and more.
110
395840
5160
yansıtırlar.
06:42
It was true of AIDS.
111
402040
1280
Bu AIDS'in gerçekliğiydi.
06:44
It was true just recently of Ebola.
112
404160
3360
Bu yakın zaman da olan Ebola'nın gerçekliğiydi.
06:48
Medical anthropologists such as Paul Farmer,
113
408880
2536
Paul Farmer gibi medikal antropologlar,
06:51
who worked on AIDS in Haiti,
114
411440
1936
kendisi Haiti'de AIDS üzerine çalıştı,
06:53
call this structural violence:
115
413400
2400
bunu yapısal şiddet olarak betimlerler:
06:56
structural because inequities are embedded
116
416440
4096
yapısaldır çünkü sosyal dünyada adaletsizlik, politik ve ekonomik örgütün
07:00
in the political and economic organization of our social world,
117
420560
4976
içine yerleşmiştir,
07:05
often in ways that are invisible to those with privilege and power;
118
425560
5360
çoğu zaman ayrıcalıklı ve güçlü olanları bulmaz;
07:11
and violence because its impact --
119
431400
3096
ve şiddettir çünkü etkisi--
07:14
premature deaths, suffering, illness -- is violent.
120
434520
5440
erken ölüm, ızdırap, hastalık--şiddettir.
07:21
We do little for our patients
121
441240
2776
Eğer bu sosyal adaletsizliği görmezden
07:24
if we fail to recognize
122
444040
2856
gelirsek, hastalarımız için
07:26
these social injustices.
123
446920
1936
az şey yapmış oluruz.
07:28
Sounding the alarm is the first step towards doing public health right,
124
448880
6336
Alarma geçmek, genel sağlık haklarını sağlamak,
07:35
and it's how we may rally support
125
455240
3056
engelleri aşmak ve gerçek bir değişim yaratmak için
07:38
to break through and create real change together.
126
458320
4080
atılması gereken ilk adımdır.
07:43
So these days, I'm not staying quiet.
127
463440
3040
Bu yüzden, bugünlerde sessiz kalmıyorum.
07:46
I'm speaking up about a lot of things,
128
466840
3176
Birçok konuda sesimi yükseltiyorum.
07:50
even when it makes listeners uncomfortable,
129
470040
3656
Dinleyicileri ve bazen kendi kendimi rahatsız etse de
07:53
even when it makes me uncomfortable.
130
473720
2920
susmuyorum.
07:57
And a lot of this is about racial disparities
131
477360
3096
Bu söylemlerin çoğu ırk ayrımcılığı ve
08:00
and institutionalized racism,
132
480480
1960
kurumsallaşmış ırkçılık gibi artık
08:03
things that we're not supposed to have in this country anymore,
133
483040
3736
bu ülkede, özellikle de sağlık sektöründe
08:06
certainly not in the practice of medicine
134
486800
3336
ve pratiğinde yeri olmaması gereken
08:10
or public health.
135
490160
1216
konular ile ilgili.
08:11
But we have them,
136
491400
1200
Ama bunlara sahibiz
08:13
and we pay for them in lives cut short.
137
493280
4200
ve bedelini erken yitip giden hayatlarla ödüyoruz.
08:18
That's why sounding the alarm
138
498320
2656
İşte bu yüzden, ırkçılığın ABD'deki sağlık
08:21
about the impact of racism on health in the United States,
139
501000
4776
sektörünün, devam etmekte olan
08:25
the ongoing institutional and interpersonal violence
140
505800
4296
kişiler arası ve kurumsal şiddetin,
08:30
that people of color face,
141
510120
1976
beyaz ırktan olmayan insanların
08:32
compounded by our tragic legacy
142
512120
4336
trajik mirasımızın parçası olan
08:36
of 250 years of slavery,
143
516480
2920
250 yıllık kölelik,
08:40
90 years of Jim Crow
144
520000
2240
90 yıllık Jim Crow
08:42
and 60 years of imperfect equality,
145
522800
3896
ve 60 yıllık eşitsizlik,
08:46
sounding the alarm about this
146
526720
2376
konusunda alarma geçirmek
08:49
is central to doing my job right
147
529120
3336
New York şehri sağlık delegesi olarak
08:52
as New York City's Health Commissioner.
148
532480
2439
benim işimin en önemli noktası.
08:55
In New York City, premature mortality -- that's death before the age of 65 --
149
535760
4616
New York şehrinde erken ölüm yaşı 65 ve öncesidir--
09:00
is 50 percent higher for black men than white ones.
150
540400
3776
bu rakam siyahi erkelerde beyaz erkeklere kıyasla %50 daha fazla.
09:04
A black woman in 2012
151
544200
2816
2012 yılında siyahi bir kadın doğum sırasında
09:07
faced more than 10 times the risk of dying related to childbirth
152
547040
4736
beyaz bir kadına göre 10 kat fazla ölme tehlikesiyle
09:11
as a white woman.
153
551800
1320
karşı karşıya kaldı.
09:13
And though we've made enormous strides
154
553880
3016
Bebek ölüm oranını düşürmek konusunda
09:16
in reducing infant mortality rates,
155
556920
3056
büyük adımlar atmış olsak da,
09:20
a black baby still faces
156
560000
2536
siyahi bir bebeğin hayatının
09:22
nearly three times the risk of death in its first year of life
157
562560
4560
ilk yılında ölme riski hala beyaz bir bebeğe kıyasla
09:27
as compared to a white baby.
158
567800
1880
neredeyse üç kat daha fazla.
09:31
New York City's not exceptional.
159
571200
1560
New York bir istisna değil.
09:33
These statistics are paralleled
160
573280
3816
Bu istatistikler
09:37
by statistics found across the United States.
161
577120
4200
ABD'nin diğer eyaletlerindeki istatistiklere paralel.
09:42
A recent New York Times analysis
162
582240
3256
Yakın zamanlı bir New York Times analizi
09:45
reported that there are 1.5 million missing black men across the country.
163
585520
6800
ülke çapında 1.5 milyon siyahi erkeğin kayıp olduğunu duyurdu.
Aynı rapor, günümüzde
09:53
They noted that more than one
164
593640
2080
25 ve 54 yaş arasında
09:56
out of every six black men
165
596600
2296
09:58
who today should be between the ages of 25 and 54 years
166
598920
5296
olabilecek her 6 siyahi erkekten en az birinin, ya hapishaneye
10:04
have disappeared from daily life,
167
604240
2920
girme ya da
erken ölüm yüzünden
10:07
lost either to prison or premature death.
168
607840
3720
hayattan koptuğunu gösteriyor.
10:12
There is great injustice
169
612960
2416
Yakın zamandaki (#BlackLivesMatter) #Siyahihayatlarönemlidir
10:15
in the daily and disproportionate violence faced by young black men,
170
615400
3976
etiketinin odaklandığı üzere,siyahi erkekler günlük hayatta daha çok
10:19
the focus of recent protests under the banner #BlackLivesMatter.
171
619400
5080
orantısız şiddete maruz kalıyor.
10:25
But we have to remember
172
625120
1616
Ama şunu hatırlamalıyız ki,
10:26
that enduring and disparate rates
173
626760
3416
süregelen ve benzeşmeyen oranlar
10:30
and the occurrence and outcome of common medical conditions --
174
630200
3936
ve tıbbi şartların oluşum süreci ve getirdikleri--
10:34
heart disease, cancer, diabetes, HIV --
175
634160
3136
kalp krizi, kanser, diyabet, HIV--
10:37
diseases that may kill slowly and quietly
176
637320
4256
yavaşça ve sessizce ölüme sebebiyet veren hastalıklar,
10:41
and take even more black lives prematurely.
177
641600
4240
en çok siyahi insanları erken hayattan koparıyor.
10:46
As the #BlackLivesMatter movement unfolded,
178
646880
3856
#BlackLivesMatter (#Siyahihayatlarönemlidir)
hareketi daha çok gözler önüne serildikçe
10:50
I felt frustrated and angry
179
650760
3536
araştırmamız sırasında doktorların ''ırkçılık'' kelimesinin
10:54
that the medical community
180
654320
1296
telaffuzundan bile
10:55
has been reluctant to even use the word "racism"
181
655640
4456
kaçınmaları, beni sinirlendirdi
11:00
in our research and our work.
182
660120
2696
ve de bıktırdı.
11:02
You've probably felt something every time I've said it.
183
662840
2880
Muhtemelen her söylediğimde bir şey hissettiniz.
11:06
Our medical students held die-ins in their white coats,
184
666520
3256
Tıp öğrencilerimiz bu ayrımcılığın hastalık profilleri ve ölüm
11:09
but the medical community has largely stood by passively
185
669800
4016
oranı üzerindeki etkisini, iş önlükleri içinde die-in (kişilerin ölü taklidi
11:13
as ongoing discrimination continues to affect
186
673840
3416
yaptığı bir eylem şekli) yaparak protesto ettiklerinde bile, tıp camiası
11:17
the disease profile and mortality.
187
677280
2816
sessiz ve pasif kaldı.
11:20
And I worry
188
680120
1776
Endişe ediyorum ki,
11:21
that the trend towards personalized and precision medicine,
189
681920
4536
kişiselleştirilmiş ve hassas tıbbın bu kadar yayılması,
11:26
looking for biological or genetic targets to better tailor treatment,
190
686480
5176
biyolojik ve genetik çalışmalarla daha iyi tedavi sunulması, resmin bütününü
11:31
may inadvertently cause us to lose sight of the big picture,
191
691680
5016
görmemizi engelleyebilir,
11:36
that it is the daily context,
192
696720
2496
ki bu resim insanların yaşadığı,
11:39
where a person lives, grows,
193
699240
3696
büyüdüğü,
11:42
works, loves,
194
702960
2456
çalıştığı, sevdiği
11:45
that most importantly determines population health,
195
705440
4896
ve de en önemlisi toplum sağlığının iyi olmasını hedeflediği bir yer
11:50
and for too many of us, poor health.
196
710360
2640
fakat çoğumuz için,sağlıksız bir yer.
11:54
As health professionals in our daily work,
197
714360
2920
Sağlık uzmanları olarak, araştırmacı veya klinikte
11:58
whether in the clinic or doing research,
198
718040
3696
çalışıyor olalım, günlük yaşantımızda
12:01
we are witness to great injustice:
199
721760
2520
büyük bir eşitsizliğe tanıklık ediyoruz:
12:05
the homeless person who is unable to follow medical advice
200
725160
3776
daha başka dertleri olduğu için, verdiğimiz tıbbi
12:08
because he has more pressing priorities;
201
728960
2416
tavsiyeleri yerine getiremeyen evsizler;
12:11
the transgender youth who is contemplating suicide
202
731400
4736
baskı yüzünden intihara eğilimli olan trans genç,
12:16
because our society is just so harsh;
203
736160
2616
çünkü toplum bazen acımasızca yargılıyor;
12:18
the single mother who has been made to feel that she is responsible
204
738800
5056
çocuğunun sağlığının zayıf olması kendi suçuymuş gibi
12:23
for the poor health of her child.
205
743880
2560
gösterilen, çocuğunu yalnız büyüten anne.
12:26
Our role as health professionals
206
746960
2416
Sağlık uzmanları olarak görevimiz yalnızca
12:29
is not just to treat our patients
207
749400
3160
hastaları iyileştirmek değil,
12:33
but to sound the alarm
208
753000
1720
alarma geçirmek
12:35
and advocate for change.
209
755360
3040
ve de değişim için mücadele etmek olmalı.
12:39
Rightfully or not,
210
759880
1696
Haklı ya da değil,
12:41
our societal position gives our voices great credibility,
211
761600
3976
toplumda ki yerimiz, anlattıklarımıza inandırıcılık katıyor
12:45
and we shouldn't waste that.
212
765600
1480
ve biz bunu boşa harcamamalıyız
12:48
I regret not speaking up in Zimbabwe,
213
768280
3760
Zimbabve ile ilgili konuşmadığımdan dolayı pişmanım
12:52
and I've promised myself
214
772680
2256
ve kendime bir söz verdim,
12:54
that as New York City's Health Commissioner,
215
774960
2616
New York sağlık delegesi olarak
12:57
I will use every opportunity I have
216
777600
4296
eşit sağlık hakları için her fırsatta
13:01
to sound the alarm
217
781920
1856
destek toplayıp insanları alarma
13:03
and rally support for health equity.
218
783800
2456
geçireceğim.
13:06
I will speak out against racism,
219
786280
2776
Irkçılık hakkında konuşacağım
13:09
and I hope you will join me,
220
789080
2136
ve umarım bana katılırsınız,
13:11
and I will join you when you speak out against sexism
221
791240
3336
bende cinsel ayrımcılık veya diğer eşitsizliklerle ilgili konuştuğunuz
13:14
or any other form of inequality.
222
794600
3256
zaman size katılacağım.
13:17
It's time for us to rise up
223
797880
3416
Artık yapısal eşitsizliğe karşı beraberce
13:21
and collectively speak up
224
801320
2696
sesimizi yükseltme ve de
13:24
about structural inequality.
225
804040
2560
birlik olma zamanı.
13:27
We don't have to have all the answers
226
807640
3296
Değişim istemek için, bütün cevapları
13:30
to call for change.
227
810960
1600
biliyor olmamıza gerek yok.
13:33
We just need courage.
228
813120
2320
Yalnızca cesarete ihtiyacımız var.
13:36
The health of our patients,
229
816320
2240
Hastalarımızın, sizin, benim ve
13:39
the health of us all, depends on it.
230
819480
2680
hepimizin sağlığı buna bağlı.
13:43
(Applause)
231
823600
4880
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7