The unforeseen consequences of a fast-paced world | Kathryn Bouskill

158,629 views ・ 2020-01-08

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Furkan Zonturoğlu Gözden geçirme: Esra Çakmak
00:12
Do you ever wonder why we're surrounded with things that help us do everything
0
12686
3898
Etrafımızın neden işlerimizi hızlı, daha da hızlı yapmamıza
00:16
faster and faster and faster?
1
16608
3003
yardımcı olan şeylerle çevrili olduğunu hiç düşündünüz mü?
00:20
Communicate faster,
2
20294
1241
Daha hızlı iletişime geçelim,
00:21
but also work faster, bank faster,
3
21559
2946
aynı zamanda daha hızlı çalışalım,
banka işlerini daha hızlı yapalım,
00:24
travel faster, find a date faster,
4
24529
2934
daha hızlı seyahat edelim,
daha hızlı flört bulalım,
00:27
cook faster, clean faster and do all of it all at the same time?
5
27487
4832
daha hızlı yemek, temizlik yapalım
ve bunların hepsini aynı anda yapalım.
00:32
How do you feel about cramming even more into every waking hour?
6
32803
4514
Uyanık olduğumuz her saati tamamıyla doldurma konusunda ne hissediyorsunuz?
00:38
Well, to my generation of Americans,
7
38690
2213
Benim jenerasyonumdaki Amerikalılar için hız,
00:40
speed feels like a birthright.
8
40927
2249
doğuştan gelen bir hak gibidir.
00:43
Sometimes I think our minimum speed is Mach 3.
9
43200
3343
Bazen minimum hızımızın Mach 3 olduğunu düşünüyorum.
00:46
Anything less, and we fear losing our competitive edge.
10
46567
3397
Bu hızdan yavaşında rekabetçi yanımızı kaybetmekten korkuyoruz.
00:50
But even my generation is starting to question
11
50634
2627
Ama benim neslim bile
00:53
whether we're the masters of speed
12
53285
2487
biz mi hızın efendisiyiz, yoksa hız mı bizim efendimiz
00:55
or if speed is mastering us.
13
55796
2526
diye sorgulamaya başladı.
00:59
I'm an anthropologist at the Rand Corporation,
14
59475
2422
Rand Corporation'da bir antropoloğum.
01:01
and while many anthropologists study ancient cultures,
15
61921
2775
Antropologların çoğu antik kültürlerle çalışırken
01:04
I focus on modern day cultures and how we're adapting
16
64720
3018
ben ise günümüzdeki kültürlere
ve dünyanın değişimine nasıl uyum sağladığımıza odaklandım.
01:07
to all of this change happening in the world.
17
67762
3197
01:11
Recently, I teamed up with an engineer, Seifu Chonde, to study speed.
18
71681
5304
Geçenlerde bir mühendis olan Seifu Chonde ile hızı araştırmak için bir araya geldik.
01:17
We were interested both in how people are adapting to this age of acceleration
19
77009
5034
Hem insanların hızlanma çağına nasıl adapte olduğuyla
hem de çağın getirdiği güvenlik ve politika sorunlarına ilgiliydik.
01:22
and its security and policy implications.
20
82067
3006
01:25
What could our world look like in 25 years
21
85556
2460
Eğer bu değişim hızı giderek artsaydı
01:28
if the current pace of change keeps accelerating?
22
88040
2883
dünyamız 25 yıl içinde nasıl olurdu?
01:30
What would it mean for transportation,
23
90947
1865
Bu; taşıma ya da eğitim,
01:32
or learning, communication,
24
92836
2396
iletişim, üretim,
01:35
manufacturing, weaponry
25
95256
2437
silahlar ve hatta doğal seleksiyon için ne anlama gelirdi?
01:37
or even natural selection?
26
97717
1922
01:40
Will a faster future make us more secure and productive?
27
100253
3591
Daha hızlı bir gelecek bizi daha güvenli ve üretken mi yapacak?
01:44
Or will it make us more vulnerable?
28
104279
2338
Yoksa bizi daha da savunmasız hâle mi getirecek?
01:47
In our research, people accepted acceleration as inevitable,
29
107203
4004
Araştırmamızda insanların hızlanmayı ve beraberinde gelen heyecanı
01:51
both the thrills and the lack of control.
30
111231
2669
ve kontrolsüzlüğü kaçınılmaz olarak kabul ettiğini gördük.
01:53
They fear that if they were to slow down,
31
113924
2137
İnsanlar eğer yavaşlarlarsa
01:56
they might run the risk of becoming obsolete.
32
116085
2658
demode olmaktan korkuyorlar.
01:58
They say they'd rather burn out than rust out.
33
118767
2823
Paslanmaktansa yıpranmayı tercih ettiklerini söylüyorlar.
02:02
Yet at the same time,
34
122285
1291
Ama aynı zamanda,
02:03
they worry that speed could erode their cultural traditions
35
123600
3193
hızın eski gelenekleri ve yuva hissini
02:06
and their sense of home.
36
126817
1716
tüketeceğinden korkuyorlar.
02:09
But even people who are winning at the speed game
37
129524
2352
Ancak hız oyununda kazanan insanlar bile
02:11
admit to feeling a little uneasy.
38
131900
1884
huzursuz hissettiklerini itiraf ediyor.
02:13
They see acceleration as widening the gap between the haves,
39
133808
3599
Onlar da hızlanmanın bizim sahip olduklarımızla
02:17
the jet-setters who are buzzing around,
40
137431
2495
dijital dünyadan başka yerde görmediğimiz jet sosyetenin
02:19
and the have-nots,
41
139950
1366
02:21
who are left in the digital dust.
42
141340
2382
sahip oldukları arasındaki farkı açtığını düşünüyorlar.
02:24
Yes, we have good reason to forecast that the future will be faster,
43
144984
4064
Evet, geleceğimizin daha hızlı olacağını öngörmek için sağlam sebeplerimiz var
02:29
but what I've come to realize
44
149072
1723
fakat fark ettim ki
02:30
is that speed is paradoxical,
45
150819
2523
hız paradoksaldır
02:33
and like all good paradoxes,
46
153366
1808
ve tüm iyi paradokslar gibi,
02:35
it teaches us about the human experience,
47
155198
2699
ne kadar absürt ve karmaşık olursa olsun,
02:37
as absurd and complex as it is.
48
157921
3088
bize insanların deneyimleri hakkında bilgi verir.
02:41
The first paradox is that we love speed,
49
161899
2412
İlk paradoks, hızı sevmemiz
02:44
and we're thrilled by its intensity.
50
164335
2081
ve yoğunluğundan heyecan duymamız.
02:46
But our prehistoric brains aren't really built for it,
51
166440
3672
Fakat prehistorik beynimiz aslında buna uygun değil.
02:50
so we invent roller coasters and race cars and supersonic planes,
52
170136
4467
Hız trenler, süpersonik uçaklar icat ediyoruz
02:54
but we get whiplash, carsick,
53
174627
3125
ama omurgamız zedeleniyor, araba tutuyor,
02:57
jet-lagged.
54
177776
1160
ve jetlag oluyoruz.
02:59
We didn't evolve to multitask.
55
179584
2277
Çoklu görev yapabilecek şekilde evrilmedik.
03:01
Rather, we evolved to do one thing with incredible focus,
56
181885
4104
Bir işe muazzam şekilde odaklanmak üzere evrildik,
avlanmak gibi.
03:06
like hunt -- not necessarily with great speed
57
186013
2894
İlla hızlı olmak gerekmiyor,
03:08
but with endurance for great distance.
58
188931
2750
büyük mesafeleri katedebilecek bir dayanıklılık gerekiyor
03:11
But now there's a widening gap between our biology and our lifestyles,
59
191705
4146
ama artık biyoloji ve yaşayışımız arasında
giderek artan bir uyuşmazlık olduğundan
03:15
a mismatch between what our bodies are built for and what we're making them do.
60
195875
4652
vücudun yapısı ve ondan beklentilerimiz arasında bir uyuşmazlık bulunuyor.
03:20
It's a phenomenon my mentors have called "Stone Agers in the fast lane."
61
200870
5345
Bu, mentorlarımın
"Sol şeritteki taş devri insanları" dedikleri bir olgu.
03:26
(Laughter)
62
206239
1227
(Kahkaha)
03:28
A second paradox of speed is that it can be measured objectively. Right?
63
208087
3498
Hızın ikinci paradoksallığı, objektif olarak ölçülmesidir;
03:31
Miles per hour, gigabytes per second.
64
211609
2890
saatler için mil,
saniyeler için gigabaytlar.
03:34
But how speed feels,
65
214939
2240
Fakat hızın ne hissettirdiği
ve hissettiğimiz şeyi sevip sevmediğimiz
03:37
and whether we like it,
66
217203
1452
03:38
is highly subjective.
67
218679
1660
oldukça öznel.
03:40
So we can document
68
220717
1763
Yeni teknolojilere adapte olma hızımızın
03:42
that the pace at which we are adopting new technologies is increasing.
69
222504
4259
arttığını belgeleyebiliriz.
03:46
For example, it took 85 years from the introduction of the telephone
70
226787
5182
Mesela telefonun icadından 85 yıl sonra,
03:51
to when the majority of Americans had phones at home.
71
231993
2950
Amerikalıların çoğunluğu ev telefonu sahibi oldu.
03:55
In contrast, it only took 13 years for most of us to have smartphones.
72
235438
4713
Buna karşın, çoğumuzun akıllı telefon sahibi olması 13 yıl sürdü.
04:00
And how people act and react to speed
73
240627
2599
İnsanların hıza karşısındaki tutumları ve tepkileri
04:03
varies by culture and among different people within the same culture.
74
243250
4977
kültürlere ve aynı kültürün içindeki farklılıklara göre değişiklik gösterir.
04:08
Interactions that could be seen as pleasantly brisk and convenient
75
248251
3157
Bazı kültürlerde enerjik ve makul
04:11
in some cultures
76
251432
1319
görülen etkileşimler,
04:12
could be seen as horribly rude in others.
77
252775
2025
başkalarında oldukça kaba görülebilir.
04:14
I mean, you wouldn't go asking for a to-go cup at a Japanese tea ceremony
78
254824
4407
Japonların çay seremonisi sırasında,
hemen bir sonraki turistik mekana gitmek için
04:19
so you could jet off to your next tourist stop.
79
259255
2512
al-götür bardak istemezdiniz,
04:21
Would you?
80
261791
1193
değil mi?
04:23
A third paradox is that speed begets speed.
81
263968
4272
Üçüncü paradoks ise, hızın hızı doğurması.
Ne kadar hızlı yanıt verirsem o kadar çok yanıt alırım,
04:28
The faster I respond, the more responses I get,
82
268264
2256
04:30
the faster I have to respond again.
83
270544
1983
yine hızla yanıt vermek zorunda kalırım.
04:33
Having more communication
84
273241
1950
Parmaklarımızın ucunda daha fazla
04:35
and information at our fingertips
85
275215
2239
iletişime ve bilgiye sahip olmak
04:37
at any given moment
86
277478
1619
ve bunun daimi olması,
04:39
was supposed to make decision-making easier and more rational.
87
279121
3881
karar vermemizi kolaylaştırmalı ve mantıklı hâle getirmeliydi.
04:44
But that doesn't really seem to be happening.
88
284209
2344
Ancak gerçekler böyle değil gibi.
04:47
Here's just one more paradox:
89
287759
2135
Son bir paradoks ise
04:50
If all of these faster technologies were supposed to free us from drudgery,
90
290601
5470
tüm bu hızlı teknolojiler bizi angarya işlerden kurtaracaktıysa
04:56
why do we all feel so pressed for time?
91
296095
2871
neden zamansızlıktan bu kadar şikayetçiyiz?
04:58
Why are we crashing our cars in record numbers,
92
298990
2735
Neden gelen mesaja hemen cevap vermemiz gerektiğini düşündüğümüz için
05:01
because we think we have to answer that text right away?
93
301749
3398
rekor oranda trafik kazaları yapıyoruz?
05:05
Shouldn't life in the fast lane feel a little more fun
94
305878
3496
Sol şeritte hayatın daha eğlenceli
05:09
and a little less anxious?
95
309398
1607
ve daha az gergin olması gerekmez mi?
05:11
German speakers even have a word for this:
96
311464
2484
Almanların bunun için bir kelimesi bile var:
05:13
"Eilkrankheit."
97
313972
1444
"Eilkrankheit."
05:15
In English, that's "hurry sickness."
98
315440
3014
İngilizcede buna "ivedilik hastalığı" denir.
05:19
When we have to make fast decisions,
99
319055
2689
Hızlı kararlar vermemiz gerektiğinde
05:21
autopilot brain kicks in,
100
321768
1822
otomatik pilotta beyin devreye giriyor
05:23
and we rely on our learned behaviors,
101
323614
2638
ve öğrenilmiş davranışlarımıza,
05:26
our reflexes, our cognitive biases,
102
326276
3822
reflekslerimize, bilişsel ön yargılarımıza güvenerek
05:30
to help us perceive and respond quickly.
103
330122
2912
hızlı algılama ve cevaplandırmada onlardan yararlanıyoruz.
05:33
Sometimes that saves our lives, right?
104
333502
2001
Bazen bu hayatımızı kurtarır.
05:35
Fight or flight.
105
335527
1194
Savaş ya da sıvış.
05:37
But sometimes, it leads us astray in the long run.
106
337134
3345
Ama bazen de uzun vadede bizi yanlışa sürükler.
05:41
Oftentimes, when our society has major failures,
107
341443
3491
Genellikle toplumumuzdaki muazzam hatalar,
05:44
they're not technological failures.
108
344958
2898
teknoloji kaynaklı hatalar değil;
05:47
They're failures that happen when we made decisions too quickly
109
347880
3821
otopilotta çabucak verilmiş kararlardan
05:51
on autopilot.
110
351725
1515
doğan hatalardır.
05:53
We didn't do the creative or critical thinking required
111
353264
2811
Noktaları birleştirmek, yanlış bilgiyi elemek
05:56
to connect the dots
112
356099
1395
05:57
or weed out false information
113
357518
1817
karmaşıklığı anlamlandırmak için
05:59
or make sense of complexity.
114
359359
2214
yaratıcı ve mantıklı şekilde düşünmemişizdir.
06:02
That kind of thinking can't be done fast.
115
362352
3337
Bu tarz bir düşünme şekli hızlı yapılamaz.
06:05
That's slow thinking.
116
365713
1882
Bu yavaş düşünmektir.
06:08
Two psychologists, Daniel Kahneman and Amos Tversky,
117
368218
3062
Daniel Kahneman ve Amos Tversky isimli iki psikolog,
06:11
started pointing this out back in 1974,
118
371304
3225
bu konuya 1974'te dikkat çekmeye başlamıştı.
06:14
and we're still struggling to do something with their insights.
119
374553
3446
Biz hâlâ onların fikirlerini anlamlandırmaya çalışıyoruz.
06:19
All of modern history can be thought of as one spurt of acceleration after another.
120
379340
4430
Modern tarihin tamamı bir andan diğerine vites arttırmak olarak görülebilir.
06:23
It's as if we think if we just speed up enough,
121
383794
2337
Bir nevi hızlanırsak
06:26
we can outrun our problems.
122
386155
2011
sorunlarımızdan kaçabilirmişiz gibi.
06:28
But we never do.
123
388797
1533
Ama asla kaçamayız.
06:30
We know this in our own lives,
124
390354
1801
Bunu kendi hayatlarımızdan biliyoruz
06:32
and policymakers know it, too.
125
392179
2211
ve siyasete yön verenler de bunu biliyor.
06:34
So now we're turning to artificial intelligence
126
394940
2307
Daima genişleyen veri evrenini işleyebilmek,
06:37
to help us make faster and smarter decisions
127
397271
2409
daha hızlı ve daha zekice kararlar alabilmek için
06:39
to process this ever-expanding universe of data.
128
399704
3504
artık yapay zekaya başvuruyoruz.
06:44
But machines crunching data are no substitute
129
404412
3412
Fakat veri işleyen makinalar;
dürtülerini bir kenara bırakmak
06:47
for critical and sustained thinking
130
407848
2442
ve fikir akışının sağlamak için
06:50
by humans,
131
410314
1210
06:51
whose Stone Age brains need a little time to let their impulses subside,
132
411548
4861
zamana ihtiyacı olan Taş Devri beyinlere sahip insanların
06:56
to slow the mind
133
416433
1707
kritik ve sürdürülebilir düşünce şeklinin yerini alamaz.
06:58
and let the thoughts flow.
134
418164
1712
07:01
If you're starting to think that we should just hit the brakes,
135
421040
3172
Frene basmamız gerektiğini düşünürseniz
07:04
that won't always be the right solution.
136
424236
3153
bu her zaman doğru karar olmayabilir.
07:07
We all know that a train that's going too fast around a bend can derail,
137
427413
4097
Viraja çok hızlı giren bir trenin raydan çıkacağını hepimiz biliyoruz.
07:11
but Seifu, the engineer,
138
431534
1962
Ancak bir mühendis olan Seifu,
07:13
taught me that a train that's going too slowly around a bend can also derail.
139
433520
4721
bana viraja çok yavaş giren bir trenin de raydan çıkabileceğini öğretti.
07:18
So managing this spurt of acceleration starts with the understanding
140
438860
4953
Demek ki bu hız artışını yönetmek,
hız üzerinde bireysel ve toplumsal olarak
07:23
that we have more control over speed than we think we do,
141
443837
3536
düşündüğümüzden daha fazla kontrol sahibi olduğumuzu
07:27
individually and as a society.
142
447397
3181
anlamakla başlıyor.
07:30
Sometimes, we'll need to engineer ourselves to go faster.
143
450602
3278
Bazen, kendimizi daha hızlı gitmek için programlamamız gerekir.
07:33
We'll want to solve gridlock,
144
453904
1807
Düğümleri çözmek,
07:35
speed up disaster relief for hurricane victims
145
455735
2655
kasırga mağdurlarına yardımları hızlandırmak
07:38
or use 3-D printing to produce what we need on the spot,
146
458414
3418
ya da istediğimiz şeyi anında
07:41
just when we need it.
147
461856
1423
3D yazıcıdan üretmek isteriz.
07:43
Sometimes, though, we'll want to make our surroundings feel slower
148
463955
3941
Bazen de hızlı bir deneyimden doğan kazanın adımlarını yönetebilmek için
07:47
to engineer the crash out of the speedy experience.
149
467920
3387
etrafımızdakilerin yavaşlamasını hissetmek isteriz.
07:51
And it's OK not to be stimulated all the time.
150
471861
3876
Ayrıca sürekli uyarılmamak normaldir.
07:55
It's good for adults
151
475761
1506
Bu hem yetişkinler,
07:57
and for kids.
152
477291
1277
hem de çocuklar için iyidir.
07:59
Maybe it's boring, but it gives us time to reflect.
153
479043
3583
Belki sıkıcı gelebilir ancak bize düşünecek zaman verir.
08:03
Slow time is not wasted time.
154
483258
3480
Yavaş geçen zaman boşa harcanmamış zamandır.
08:08
And we need to reconsider what it means to save time.
155
488142
3749
Zaman kazanmanın ne olduğunu yeniden düşünmeliyiz.
08:12
Culture and rituals around the world build in slowness,
156
492318
3877
Dünyadaki kültür ve ritüeller yavaşlık içinde gelişir;
08:16
because slowness helps us reinforce our shared values and connect.
157
496219
4562
çünkü yavaşlık, ortak değerlerimizi pekiştirip
bağlantı kurmamıza yardımcı olur.
08:20
And connection is a critical part of being human.
158
500805
3257
Bağlantı, insan olmanın kritik bir parçasıdır.
08:25
We need to master speed,
159
505387
1644
Hız konusunda ustalaşmalıyız
08:27
and that means thinking carefully about the trade-offs of any given technology.
160
507055
4179
ve bu, herhangi bir teknolojinin değiş tokuşları hakkında
dikkatlice düşünmek anlamına gelir.
08:31
Will it help you reclaim time that you can use to express your humanity?
161
511629
4417
Bu insanlığınızı ifade etmek için kullanabileceğiniz
zamanı geri kazanmanıza yardımcı olur mu?
08:36
Will it give you hurry sickness? Will it give other people hurry sickness?
162
516070
3786
Bu size ivedilik hastalığını verecek mi?
Peki ya diğer insanlara verecek mi?
08:39
If you're lucky enough to decide the pace that you want to travel through life,
163
519880
4522
Hayatta seyahat etmek istediğiniz hıza karar verecek kadar şanslıysanız,
08:44
it's a privilege.
164
524426
1405
bu bir ayrıcalıktır.
08:46
Use it.
165
526464
1151
Bunu kullanın.
08:48
You might decide that you need both to speed up
166
528250
2717
Hem hızlanmaya hem de yavaş zaman oluşturmaya
08:50
and to create slow time:
167
530991
2003
ihtiyacınız olduğuna karar verebilirsiniz.
08:53
time to reflect,
168
533869
1730
Düşünüp taşınmak için,
08:55
to percolate
169
535623
1629
kendi rahatlığınızda
08:57
at your own pace;
170
537276
1442
analiz yapma zamanı;
08:59
time to listen,
171
539688
1255
Dinleme, empati kurma,
09:01
to empathize,
172
541611
1340
09:03
to rest your mind,
173
543517
1542
zihninizi dinlendirme,
09:05
to linger at the dinner table.
174
545890
1928
yemek masasına yaslanma zamanı.
09:09
So as we zoom into the future,
175
549402
1985
Geleceğe yaklaştıkça
09:11
let's consider setting the technologies of speed,
176
551411
3761
hız teknolojilerini,
09:15
the purpose of speed
177
555196
1881
hızın amacını
09:17
and our expectations of speed
178
557101
2695
ve hız beklentilerimizi
09:19
to a more human pace.
179
559820
2259
daha insani bir hıza ayarlamayı düşünelim.
09:22
Thank you.
180
562760
1153
Teşekkür ederim.
09:23
(Applause)
181
563937
1515
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7