What we can do to die well | Timothy Ihrig

88,006 views ・ 2016-09-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Muge Kurubas Arslan Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:13
I am a palliative care physician
0
13387
1525
Ben palyatif bakım doktoruyum.
00:14
and I would like to talk to you today about health care.
1
14936
2991
Ve bugün sizinle sağlık hizmetleri hakkında konuşmak istiyorum.
00:18
I'd like to talk to you about the health and care
2
18393
3709
Toplumumuzun en korunmasız bireylerinin
00:22
of the most vulnerable population in our country --
3
22917
2847
sağlık ve bakımları hakkında konuşmak istiyorum.
00:25
those people dealing with the most complex serious health issues.
4
25788
5251
Bu insanlar en karmaşık sağlık problemleri ile uğraşmaktalar.
00:32
I'd like to talk to you about economics as well.
5
32202
2802
Ayrıca, ekonomi hakkında da konuşmak istiyorum.
00:35
And the intersection of these two should scare the hell out of you --
6
35028
4456
Bu ikisinin kesişimi benim ödümü kopardığı gibi,
00:39
it scares the hell out of me.
7
39508
1771
sizde de aynı etkiyi bırakıyor olmalı.
00:42
I'd also like to talk to you about palliative medicine:
8
42199
2675
Palyatif ilaçlar hakkında da konuşmak istiyorum.
00:45
a paradigm of care for this population, grounded in what they value.
9
45835
6317
Toplumun bu kesiminin bakımı, değer verdikleri şeylere dayanıyor.
00:52
Patient-centric care based on their values
10
52544
3197
Onların değerleri üzerine inşa edilen hasta odaklı bakım,
00:55
that helps this population live better and longer.
11
55765
3577
bu insanların daha iyi ve daha uzun yaşamasına yardımcı oluyor.
01:00
It's a care model that tells the truth
12
60458
2350
Bu doğruyu söyleyen ve bulundukları
01:03
and engages one-on-one
13
63744
1240
yerlerde insanlarla birebir
01:05
and meets people where they're at.
14
65008
1821
ilgilenilen bir bakım modeli.
01:09
I'd like to start by telling the story of my very first patient.
15
69460
3763
İlk hastamın hikayesini anlatarak başlamak istiyorum.
01:13
It was my first day as a physician,
16
73247
2036
Uzun, beyaz önlüğümle,
01:15
with the long white coat ...
17
75307
1491
doktor olarak ilk günümdü.
01:17
I stumbled into the hospital
18
77519
1482
Kendimi hastanede bulmuştum
01:19
and right away there's a gentleman, Harold, 68 years old,
19
79025
2800
ve hemen karşımda 68 yaşında bir beyefendi olan Harold
01:21
came to the emergency department.
20
81849
1601
acil departmanına geliyordu.
01:23
He had had headaches for about six weeks
21
83474
1983
6 hafta boyunca gittikçe artan
01:25
that got worse and worse and worse and worse.
22
85481
2149
ve daha da berbat bir hal alan baş ağrıları vardı.
01:28
Evaluation revealed he had cancer that had spread to his brain.
23
88460
3633
Değerlendirmeler, kanserin beynine yayılmış olduğunu ortaya çıkardı.
01:33
The attending physician directed me to go share with Harold and his family
24
93148
5295
Sorumlu hekim beni tanıyı, hastalığın seyrini ve bakım seçeneklerini
01:39
the diagnosis, the prognosis and options of care.
25
99791
3322
Harold ve ailesiyle paylaşmam için gönderdi.
01:44
Five hours into my new career,
26
104114
2954
5 saatlik yeni kariyerimde,
01:47
I did the only thing I knew how.
27
107092
2034
nasıl yapıldığını bildiğim tek şeyi yaptım.
01:49
I walked in,
28
109922
1284
İçeri yürüdüm,
01:51
sat down,
29
111790
1344
oturdum,
01:53
took Harold's hand,
30
113717
1420
Harold'ın elini tuttum
01:55
took his wife's hand
31
115935
1355
eşinin elini tuttum,
01:58
and just breathed.
32
118142
1277
ve sadece nefes aldım.
02:00
He said, "It's not good news is it, sonny?"
33
120500
2201
''Haberler iyi değil, değil mi evlat?'' dedi.
02:03
I said, "No."
34
123132
1408
''Hayır.'' dedim.
02:04
And so we talked and we listened and we shared.
35
124564
3351
Sonra konuştuk, dinledik paylaşımda bulunduk.
02:08
And after a while I said,
36
128867
1233
Bir süre sonra,
02:10
"Harold, what is it that has meaning to you?
37
130124
3225
''Harold, senin için gerçekten büyük bir anlamı olan şey nedir?
02:13
What is it that you hold sacred?"
38
133373
1629
Senin için kutsal olan şey nedir?'' dedim.
02:15
And he said,
39
135026
1315
Ve şöyle yanıt verdi,
02:16
"My family."
40
136365
1404
''Ailem."
02:18
I said, "What do you want to do?"
41
138525
2021
''Ne yapmak istiyorsun?'' dedim.
02:20
He slapped me on the knee and said, "I want to go fishing."
42
140570
3167
Dizime elini koydu ve ''Balığa gitmek istiyorum.'' dedi.
02:23
I said, "That, I know how to do."
43
143761
1871
''İşte bunu yapabilirim.'' dedim.
02:26
Harold went fishing the next day.
44
146646
1954
Harold, ertesi gün balığa gitti.
02:29
He died a week later.
45
149760
1632
1 hafta sonra hayatını kaybetti.
02:32
As I've gone through my training in my career,
46
152455
2619
Kariyerimdeki öğrenme sürecim boyunca,
02:35
I think back to Harold.
47
155098
1487
geriye dönüp Harold'ı düşündüm.
02:36
And I think that this is a conversation
48
156609
2420
Ve bu tarz bir konuşma
02:40
that happens far too infrequently.
49
160782
2184
çok ender olur.
02:43
And it's a conversation that had led us to crisis,
50
163737
3765
Bu, bize bir krizi işaret eden konuşmadır.
02:48
to the biggest threat to the American way of life today,
51
168173
2664
Bir Amerikalı'nın yaşam tarzının en büyük tehdidi olan,
02:50
which is health care expenditures.
52
170861
2106
sağlık bakımı masraflarını.
02:53
So what do we know?
53
173926
1177
Peki, ne biliyoruz?
02:55
We know that this population, the most ill,
54
175127
2929
Hastalığı çok ağır olan bu popülasyonun,
02:58
takes up 15 percent of the gross domestic product --
55
178080
2584
yaklaşık 2.3 trilyon dolar,
03:00
nearly 2.3 trillion dollars.
56
180688
2794
yani gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 15'ini, oluşturduğunu biliyoruz.
03:04
So the sickest 15 percent take up 15 percent of the GDP.
57
184307
3560
En hasta yüzde 15'e GSYİH'in yüzde 15'i.
03:07
If we extrapolate this out over the next two decades
58
187891
3165
1946 ve 1964 arasında doğanların büyümesiyle beraber,
03:11
with the growth of baby boomers,
59
191755
1991
bu tahmin için
03:14
at this rate it is 60 percent of the GDP.
60
194838
3916
gelecek 20 yılı değerlendirirsek, bu gidişle GSYİH'nin yüzde 60'ı olacak.
03:20
Sixty percent of the gross domestic product
61
200177
2279
Amerika Birleşik Devletleri'nin
gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 60'ı.
03:22
of the United States of America --
62
202480
1624
03:24
it has very little to do with health care at that point.
63
204128
2694
Bu noktada, bunun sağlık hizmetleriyle fazla ilgisi yok.
03:27
It has to do with a gallon of milk,
64
207148
1814
Dört litre süt ile,
03:29
with college tuition.
65
209540
1524
üniversite masrafları ile ilgisi var.
03:31
It has to do with every thing that we value
66
211625
2463
Şu an değer verdiğimiz ve bildiğimiz
03:34
and every thing that we know presently.
67
214112
3125
her şeyle ilgisi var.
03:38
It has at stake the free-market economy and capitalism
68
218514
4191
ABD'nin serbest piyasa ekonomisiyle
03:42
of the United States of America.
69
222729
1754
ve kapitalizmiyle ilgisi var.
03:46
Let's forget all the statistics for a minute, forget the numbers.
70
226965
3156
Bir dakikalığına bütün bu istatistikleri ve sayıları unutalım.
Harcadığımız paradan elde ettiğimiz faydayı konuşalım.
03:50
Let's talk about the value we get for all these dollars we spend.
71
230145
3380
03:54
Well, the Dartmouth Atlas, about six years ago,
72
234822
2593
Altı yıl önce Darmouth Atlas,
03:57
looked at every dollar spent by Medicare --
73
237439
2753
sağlık sigortasının yaptığı tüm harcamaları inceledi --
04:00
generally this population.
74
240216
1611
genelde bu popülasyona harcanmış.
04:01
We found that those patients who have the highest per capita expenditures
75
241851
3936
Kişi başı masrafları en yüksek olan bu hastalar,
04:08
had the highest suffering, pain, depression.
76
248050
3375
aynı zamanda en çok acı çeken ve depresyona sahip olanlar.
04:12
And, more often than not, they die sooner.
77
252182
2561
Ve hayata genellikle daha erken veda edenler.
04:15
How can this be?
78
255824
1525
Bu nasıl olabiliyor?
04:17
We live in the United States,
79
257789
1404
Birleşik devletlerde yaşıyoruz.
04:19
it has the greatest health care system on the planet.
80
259217
2490
Yeryüzündeki en mükemmel sağlık hizmetlerine sahip ülke.
04:21
We spend 10 times more on these patients
81
261731
2505
Bu hastalara, bu konuda bizden sonra gelen ülkeden
04:24
than the second-leading country in the world.
82
264260
2186
10 kat daha fazla para harcıyoruz.
04:27
That doesn't make sense.
83
267196
1453
Bu hiç mantıklı değil.
04:29
But what we know is,
84
269764
1359
Ama bildiğimiz bir şey var:
04:31
out of the top 50 countries on the planet
85
271147
3171
organize edilmiş sağlık sistemi olan
04:34
with organized health care systems,
86
274342
3583
ilk 50 ülkede
04:37
we rank 37th.
87
277949
2098
37. sıradayız.
04:42
Former Eastern Bloc countries and sub-Saharan African countries
88
282017
4286
Kalite ve değer bakımından eski doğu bloğu ülkelerinden
04:46
rank higher than us as far as quality and value.
89
286327
3536
ve Sahra'daki Afrika ülkelerinden daha alt sıralardayız.
04:52
Something I experience every day in my practice,
90
292485
2538
Her gün deneyimlediğim bir şey var ki, eminim siz de
04:55
and I'm sure, something many of you on your own journeys have experienced:
91
295047
4053
kendi yolculuğunuzda deneyimliyorsunuzdur:
04:59
more is not more.
92
299927
2880
fazla, fazla değildir.
05:04
Those individuals who had more tests,
93
304196
1989
Daha fazla test,
daha fazla uğultu, daha fazla kemoterapi,
05:06
more bells, more whistles,
94
306209
1270
05:07
more chemotherapy, more surgery, more whatever --
95
307503
2428
daha fazla ameliyat,
05:09
the more that we do to someone,
96
309955
2449
kısaca her şeyden daha fazla uygulanması,
05:13
it decreases the quality of their life.
97
313283
2597
bireyin yaşam kalitesini düşürüyor.
05:17
And it shortens it, most often.
98
317422
2271
Ve genellikle kısaltıyor da.
05:21
So what are we going to do about this?
99
321896
1825
Peki bu konuda ne yapacağız?
05:23
What are we doing about this?
100
323745
1403
Ne yapıyoruz?
05:25
And why is this so?
101
325461
1612
Ve bu neden böyle?
05:27
The grim reality, ladies and gentlemen,
102
327097
1904
Baylar ve bayanlar, acı gerçek şu ki
05:29
is that we, the health care industry -- long white-coat physicians --
103
329025
3398
sağlık hizmetleri endüstrisi, uzun beyaz ceketli doktorlar,
05:32
are stealing from you.
104
332447
1410
sizden çalıyorlar.
05:34
Stealing from you the opportunity
105
334877
2191
Sizden, hastalığın şartları ne olursa olsun
05:37
to choose how you want to live your lives
106
337974
2360
istediğiniz gibi yaşamayı seçme
05:40
in the context of whatever disease it is.
107
340358
2481
şansınızı çalıyorlar.
05:42
We focus on disease and pathology and surgery
108
342863
2769
Hastalığa, patolojiye, ameliyata
05:45
and pharmacology.
109
345656
1381
farmakolojiye odaklanıyoruz.
05:49
We miss the human being.
110
349319
2076
Ama insanın insan olduğunu unutuyoruz.
05:53
How can we treat this
111
353434
1527
Bunu anlamadan
05:54
without understanding this?
112
354985
1793
bunu nasıl tedavi edebiliriz?
05:59
We do things to this;
113
359029
1939
Buna bir şeyler yapıyoruz,
06:02
we need to do things for this.
114
362948
3477
fakat bunun için bir şeyler yapmamız gerek.
06:08
The triple aim of healthcare:
115
368161
1780
Sağlık hizmetinin üç amacı vardır:
06:09
one, improve patient experience.
116
369965
3092
Bir, hasta deneyimini iyileştir.
06:13
Two, improve the population health.
117
373081
3194
İki, nüfusun sağlık düzeyini arttır.
06:17
Three, decrease per capita expenditure across a continuum.
118
377467
4783
Üç, süreç boyunca olan kişi başı masrafları azalt.
06:23
Our group, palliative care,
119
383591
1743
Bizim grup yani palyatif bakım,
06:25
in 2012, working with the sickest of the sick --
120
385358
4017
2012'de hastaların en ağırları ile çalıştı --
06:31
cancer,
121
391000
1151
kanser, kalp rahatsızlığı
06:32
heart disease, lung disease,
122
392175
1345
akciğer rahatsızlığı,
06:34
renal disease,
123
394017
1151
böbrek hastalığı,
06:35
dementia --
124
395192
1197
bunama--
06:37
how did we improve patient experience?
125
397681
2158
Onların hasta deneyimini nasıl iyileştirdik?
06:41
"I want to be at home, Doc."
126
401010
1599
''Doktor, evde olmak istiyorum.''
06:42
"OK, we'll bring the care to you."
127
402633
2211
''Tamam senin bakımını evde yaparız.''
06:44
Quality of life, enhanced.
128
404868
1812
Hayat kalitesi: Yükseldi.
06:47
Think about the human being.
129
407732
1358
İnsanoğlunu düşünün.
06:49
Two: population health.
130
409114
1931
İki: Popülasyon sağlığı.
06:51
How did we look at this population differently,
131
411069
2851
Bu nüfusa nasıl farklı bir açıdan baktık
06:53
and engage with them at a different level, a deeper level,
132
413944
2848
ve onları nasıl daha farklı, daha derin bir boyuta ulaştırdık
06:56
and connect to a broader sense of the human condition than my own?
133
416816
3201
ve onları benimkinden daha büyük bir "insanlık" anlayışına nasıl bağladık?
07:01
How do we manage this group,
134
421091
2584
Bu grubu nasıl idare ettik?
07:04
so that of our outpatient population,
135
424584
1769
2012'de, ayakta hastaların yüzde 94'ü,
07:06
94 percent, in 2012, never had to go to the hospital?
136
426377
4898
hastaneye gitmek zorunda kalmadı.
07:11
Not because they couldn't.
137
431919
1633
Yapamayacakları için değil.
07:15
But they didn't have to.
138
435213
1785
Ama yapmaları gerekli değildi.
07:17
We brought the care to them.
139
437022
1729
Bakımı onlara götürdük.
07:19
We maintained their value, their quality.
140
439356
4029
Onların değerlerini ve yaşam kalitelerini sürdürmelerini sağladık.
07:25
Number three: per capita expenditures.
141
445220
3007
Üç: Kişi başına düşen harcamalar.
07:28
For this population,
142
448746
1398
Bu nüfus için bugün 2.3 trilyon dolar
07:30
that today is 2.3 trillion dollars and in 20 years is 60 percent of the GDP,
143
450168
5053
ve 20 yıl içinde GSYİH'in %60,
07:35
we reduced health care expenditures by nearly 70 percent.
144
455245
4734
toplam sağlık harcamalarını %70 azalttık.
07:40
They got more of what they wanted based on their values,
145
460873
3449
Üçte iki oranında daha az harcamayla,
07:44
lived better and are living longer,
146
464346
2059
daha iyi ve daha uzun yaşayıp,
07:47
for two-thirds less money.
147
467464
1769
istediklerini daha fazla yapabildiler.
07:54
While Harold's time was limited,
148
474880
2035
Harold'ın zamanı sınırlıydı
07:57
palliative care's is not.
149
477663
1901
ama palyatif bakımınki değildi.
08:00
Palliative care is a paradigm from diagnosis through the end of life.
150
480288
4676
Palyatif bakım, teşhisten hayatın sonuna kadar süren bir paradigma.
08:06
The hours,
151
486677
1177
Saatlerce,
08:08
weeks, months, years,
152
488361
2392
haftalarca, aylarca, yıllarca sürebilir...
08:11
across a continuum --
153
491916
1158
Bu bir süreç
08:13
with treatment, without treatment.
154
493098
1884
tedavi ile, tedavisiz.
08:15
Meet Christine.
155
495006
1356
Christine ile tanıştırayım.
08:17
Stage III cervical cancer,
156
497196
1931
Üçüncü evre rahim ağzı kanseri,
08:19
so, metastatic cancer that started in her cervix,
157
499151
3021
rahim ağzından başlayan kanser metastaz yaparak
bütün vücuduna yayılmış.
08:22
spread throughout her body.
158
502196
1483
08:24
She's in her 50s and she is living.
159
504719
2643
50'li yaşlarında ve yaşıyor.
08:28
This is not about end of life,
160
508743
1593
Bu hayatın sonuyla ilgili değil,
08:30
this is about life.
161
510360
1515
bu hayatın kendisiyle ilgili.
08:33
This is not just about the elderly,
162
513180
1890
Bu sadece yaşlı insanlarla ilgili değil,
08:35
this is about people.
163
515094
1662
bu insanlarla ilgili.
08:37
This is Richard.
164
517929
1212
Bu Richard.
08:39
End-stage lung disease.
165
519706
1641
Son evre akciğer kanseri.
08:42
"Richard, what is it that you hold sacred?"
166
522427
2426
''Richard senin için kutsal olan şey ne?''
08:45
"My kids, my wife and my Harley."
167
525581
3015
''Çocuklarım, eşim ve Harley'im.''
08:49
(Laughter)
168
529094
1011
(Gülüşmeler)
08:50
"Alright!
169
530129
1150
''Tamamdır.
08:52
I can't drive you around on it because I can barely pedal a bicycle,
170
532544
3238
Seni onunla gezdiremem, çünkü bisikleti bile zor sürüyorum.
08:55
but let's see what we can do."
171
535806
1491
Ama ne yapabiliriz bir bakalım.''
08:58
Richard came to me,
172
538385
2537
Richard bana geldi
09:00
and he was in rough shape.
173
540946
2897
ve kötü görünüyordu.
09:04
He had this little voice telling him
174
544444
1781
İçinden bir ses, belki sadece
birkaç haftasının veya ayının olduğunu söylüyordu.
09:06
that maybe his time was weeks to months.
175
546249
2401
09:09
And then we just talked.
176
549488
1266
Sadece konuştuk.
09:10
And I listened and tried to hear --
177
550778
4089
Dinledim ve duymaya çalıştım --
09:14
big difference.
178
554891
1287
bu büyük fark yarattı.
09:16
Use these in proportion to this.
179
556202
2169
Bunları, bundan daha çok kullanın.
09:20
I said, "Alright, let's take it one day at a time,"
180
560479
2525
''Adım adım ilerleyelim." dedim,
09:23
like we do in every other chapter of our life.
181
563028
2527
hayatın diğer tüm alanlarında yaptığımız gibi.
09:26
And we have met Richard where Richard's at day-to-day.
182
566573
4409
Richard'la normal hayat akışında adım adım görüştük.
09:31
And it's a phone call or two a week,
183
571006
3022
Haftada bir veya iki kez telefonda konuşuyoruz,
09:35
but he's thriving in the context of end-stage lung disease.
184
575059
4163
ama son evre akciğer kanserine rağmen oldukça iyi durumda.
09:43
Now, palliative medicine is not just for the elderly,
185
583040
2493
Palyatif tıp sadece yaşlılar
09:45
it is not just for the middle-aged.
186
585557
2604
veya orta yaşlılar için değildir.
09:49
It is for everyone.
187
589535
1531
Herkes içindir.
09:51
Meet my friend Jonathan.
188
591090
1539
Arkadaşım Jonathan ile tanışın.
09:53
We have the honor and pleasure
189
593903
1480
Bugün, Jonathan ve babasının
09:55
of Jonathan and his father joining us here today.
190
595407
2320
burada bulunmasının onurunu ve sevincini yaşıyoruz.
09:57
Jonathan is in his 20s, and I met him several years ago.
191
597751
2832
Jonathan 20'li yaşlarında ve birkaç yıl önce tanıştık.
10:00
He was dealing with metastatic testicular cancer,
192
600607
3322
Beynine yayılan, metastatik testis kanseriyle
mücadele ediyordu.
10:04
spread to his brain.
193
604700
1252
10:06
He had a stroke,
194
606465
1182
Felç geçirdi,
10:08
he had brain surgery,
195
608375
1548
beyin ameliyatı oldu,
10:09
radiation, chemotherapy.
196
609947
2012
radyasyon ve kemoterapi aldı.
10:13
Upon meeting him and his family,
197
613579
1796
Kendisi ve ailesiyle görüştüğümüzde,
10:15
he was a couple of weeks away from a bone marrow transplant,
198
615399
2831
kemik iliği nakline birkaç haftası kalmıştı.
10:18
and in listening and engaging,
199
618254
2261
Görüşmemiz sırasında,
10:20
they said, "Help us understand -- what is cancer?"
200
620539
5046
''Kanserin ne olduğunu anlamamıza yardım edin.'' dediler.
10:27
How did we get this far
201
627764
1653
Neyle uğraştığımızı anlamadan
10:30
without understanding what we're dealing with?
202
630513
2301
nasıl bu kadar ilerledik?
10:33
How did we get this far without empowering somebody
203
633276
2414
Ne ile uğraştıklarını anlamalarını sağlamadan
10:35
to know what it is they're dealing with,
204
635714
1912
nasıl bu kadar ilerledik?
10:37
and then taking the next step and engaging in who they are as human beings
205
637650
3608
İnsani duygularını dikkate alıp sürece dahil etmeden
10:41
to know if that is what we should do?
206
641282
2096
sonraki aşamalara nasıl geçtik?
10:43
Lord knows we can do any kind of thing to you.
207
643402
3079
Böyle bir durumda doktorunuz olarak size her şeyi yapabiliriz.
10:49
But should we?
208
649133
1205
Ama acaba yapmalı mıyız?
10:53
And don't take my word for it.
209
653870
1684
Benim söylediklerimle yetinmeyin.
10:55
All the evidence that is related to palliative care these days
210
655578
4452
Günümüzde palyatif bakımla ilgili tüm veriler
11:00
demonstrates with absolute certainty people live better and live longer.
211
660054
4121
insanların daha kaliteli ve uzun yaşadığını gösteriyor.
11:04
There was a seminal article out of the New England Journal of Medicine
212
664199
3344
2010'da New England Journal of Medicine'in yayımladığı
11:07
in 2010.
213
667567
1150
bir makale vardı.
11:09
A study done at Harvard by friends of mine, colleagues.
214
669621
2664
Harvard'da meslektaşlarımın yaptığı bir çalışma.
11:12
End-stage lung cancer:
215
672309
1381
Son evre akciğer kanseri:
11:13
one group with palliative care,
216
673714
2118
paltayif bakım alan bir grup,
11:16
a similar group without.
217
676695
1682
benzer ama bakım almayan bir grup.
11:19
The group with palliative care reported less pain,
218
679782
3352
Palyatif bakım alan grup daha az acı, daha az
11:23
less depression.
219
683901
1217
moral bozukluğu bildirdi.
11:25
They needed fewer hospitalizations.
220
685556
2907
Hastaneye daha az yatmaları gerekti.
11:28
And, ladies and gentlemen,
221
688487
1407
Ve bayanlar baylar,
11:30
they lived three to six months longer.
222
690639
3643
üç-altı ay daha uzun yaşadılar.
11:35
If palliative care were a cancer drug,
223
695805
3441
Eğer palyatif bakım bir kanser ilacı olsaydı,
11:39
every cancer doctor on the planet would write a prescription for it.
224
699867
3417
gezegenimiz üzerindeki her onkolog bu ilacı hastalarına yazardı.
11:44
Why don't they?
225
704845
1214
Neden yazmıyorlar?
11:47
Again, because we goofy, long white-coat physicians
226
707570
3344
Çünkü biz ahmak, uzun beyaz önlüklü doktorlar
11:50
are trained and of the mantra of dealing with this,
227
710938
4046
bununla uğraşmak için eğitildik,
11:56
not with this.
228
716401
1234
bununla değil.
12:02
This is a space that we will all come to at some point.
229
722697
3744
Bir gün hepimizin geleceği yer burası.
12:07
But this conversation today is not about dying,
230
727709
2724
Ama bugünkü konumuz ölümle ilgili değil,
12:10
it is about living.
231
730457
1373
hayatla ilgili.
12:12
Living based on our values,
232
732289
1324
Değerlerimize, kutsallarımıza
12:13
what we find sacred
233
733637
1419
uygun olarak yaşamak
12:15
and how we want to write the chapters of our lives,
234
735080
2417
ve yaşamımızın sayfalarını ister sonuncusu
12:17
whether it's the last
235
737521
1834
ister son beş sayfası olsun
12:19
or the last five.
236
739379
1397
istediğimiz gibi yazmak.
12:22
What we know,
237
742258
1414
Bildiğimiz,
12:24
what we have proven,
238
744277
1387
kanıtladığımız şey şu:
12:26
is that this conversation needs to happen today --
239
746475
2537
bu konuşmanın bugün yapılması gerekiyor --
12:29
not next week, not next year.
240
749946
2059
gelecek hafta veya gelecek yıl değil.
12:32
What is at stake is our lives today
241
752029
2830
İşin ucunda olan şey bugünkü hayatımız,
12:34
and the lives of us as we get older
242
754883
1800
yaşımız ilerledikçe yaşayacaklarımız
12:36
and the lives of our children and our grandchildren.
243
756707
2540
ve çocuklarımızın ve torunlarımızın hayatları.
12:40
Not just in that hospital room
244
760310
1873
Sadece o hastane odasında
12:42
or on the couch at home,
245
762207
1910
veya evdeki o kanepede değil,
12:44
but everywhere we go and everything we see.
246
764141
2388
ama gittiğimiz her yerde ve gördüğümüz her şeyde.
12:48
Palliative medicine is the answer to engage with human beings,
247
768326
5220
Palyatif tıp insanları birbirine bağlamanın,
12:53
to change the journey that we will all face,
248
773570
3454
hepimizin yüzleşeceği yolculuğu daha iyisi ile
12:58
and change it for the better.
249
778304
1500
değiştirmenin anahtarıdır.
13:02
To my colleagues,
250
782148
1407
Meslektaşlarımdan,
13:04
to my patients,
251
784823
1264
hastalarımdan,
13:06
to my government,
252
786702
1174
devletimden,
13:08
to all human beings,
253
788303
2059
tüm insanlardan isteğim şu:
13:10
I ask that we stand and we shout and we demand
254
790386
3370
Alabileceğimiz en iyi bakımı
13:14
the best care possible,
255
794641
1591
talep edelim ki böylece
13:17
so that we can live better today
256
797352
2230
bugün daha iyi yaşayalım,
13:19
and ensure a better life tomorrow.
257
799606
1681
daha iyi bir geleceği garanti altına alalım.
13:21
We need to shift today
258
801311
1967
Bugün bu değişikliği yapalım ki
13:24
so that we can live tomorrow.
259
804452
2881
yarın daha iyi yaşayalım.
13:28
Thank you very much.
260
808838
1151
Çok teşekkür ederim.
13:30
(Applause)
261
810013
1288
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7