How whistle-blowers shape history | Kelly Richmond Pope

105,290 views ・ 2018-11-02

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Selda Yener Gözden geçirme: Merve Kılıç
00:13
How many of us have ever seen something,
0
13520
2776
Kaçımız ihbar etmeyi düşündüğü
00:16
thought that we should report it, but decided not to?
1
16320
2560
bir şey gördü ve bunu yapmamaya karar verdi?
00:21
And not that I need to see a show of hands,
2
21120
2016
Kalkan elleri görmem gerekmiyor
00:23
but I'm sure this has happened to someone in this room before.
3
23160
3056
ama bunun bu salondan birinin başına daha önce geldiğine eminim.
00:26
In fact, when this question was asked to a group of employees,
4
26240
3176
Aslında bu soru bir grup çalışana sorulduğunda
00:29
46 percent of them responded by saying that they had seen something
5
29440
3496
%46'sı bir şey gördüğünü ama bunu ihbar etmemeye
00:32
and decided not to report it.
6
32960
1616
karar verdiğini söyledi.
00:34
So if you raised your hand, or quietly raised your hand,
7
34600
3136
Yani elinizi kaldırmışsanız veya yavaşça kaldırmışsanız
00:37
don't feel bad, you're not alone.
8
37760
2296
kötü hissetmeyin, yalnız değilsiniz.
00:40
This message of if you see something to say something
9
40080
3376
"Bir şey görürsen söyle mesajı"
00:43
is really all around us.
10
43480
1776
etrafımızı sarmış durumda.
00:45
Even when driving down the highway, you see billboards like this,
11
45280
3696
Yolda araba sürerken bile bu gibi reklam panolarını görürsünüz,
00:49
encouraging us to report crime without revealing ourselves.
12
49000
3456
kendimizi ifşa etmeden suçu ihbar etmeye bizi teşvik ederler.
00:52
But I still feel like a lot of us are really uncomfortable
13
52480
2736
Fakat hâlâ birçoğumuzun hakikat namına ortaya çıkmaktan
00:55
coming forward in the name of the truth.
14
55240
2176
rahatsız olduğunu hissediyorum.
00:57
I'm an accounting professor, and I do fraud research.
15
57440
2576
Ben muhasebe profesörüyüm, yolsuzlukları araştırıyorum.
01:00
And in my class, I encourage my students to come forward with information
16
60040
4176
Sınıfımda da öğrencilerimi bir şey görürlerse bildiklerini
ortaya çıkarmaya teşvik ediyorum.
01:04
if they see it.
17
64240
1216
01:05
Or in other words, encouraging my students to become whistle-blowers.
18
65480
3736
Diğer bir deyişle öğrencilerimi itirafçı olmaya cesaretlendiriyorum.
01:09
But if I'm being completely honest with myself,
19
69240
3056
Fakat, tamamen dürüst olmak gerekirse
01:12
I am really conflicted with this message that I'm sending to my students.
20
72320
3616
öğrencilerime verdiğim bu mesajla kesinlikle çelişiyorum.
01:15
And here's why.
21
75960
1200
Sebebi şu:
01:18
Whistle-blowers are under attack.
22
78000
2800
İtirafçılar saldırıya maruz kalıyor.
01:21
Headline after headline shows us this.
23
81560
3200
Manşet üstüne atılan manşetler bunu gösteriyor.
01:25
Many people choose not to become whistle-blowers
24
85960
2376
Çoğu kimse itirafçı olmayı tercih etmiyor,
01:28
due to the fear of retaliation.
25
88360
2256
kısasa kısastan korkuyor çünkü.
01:30
From demotions to death threats,
26
90640
3696
Rütbelerin düşürülmesinden ölüm tehditlerine,
01:34
to job loss --
27
94360
1896
işini kaybetmekten
01:36
perpetual job loss.
28
96280
1856
kalıcı işsizlik korkusuna kadar.
01:38
Choosing to become a whistle-blower is an uphill battle.
29
98160
3376
İtirafçı olmayı seçmek en zorlu savaş.
01:41
Their loyalty becomes into question.
30
101560
2416
Sadakatleri sorgulanır.
01:44
Their motives, their trustworthiness.
31
104000
3216
Güdüleri, güvenilirlikleri de.
01:47
So how can I, as a professor who really cares about her students
32
107240
3736
O halde gerçekten öğrencilerini düşünen bir profesör olarak
onları itirafçı olmaları için nasıl teşvik edebilirim,
01:51
encourage them to become whistle-blowers,
33
111000
2096
01:53
when I know how the world truly feels about them?
34
113120
2560
üstelik dünyanın onlar hakkında aslında ne düşündüğünü bilerek?
01:56
So, one day I was getting ready for my annual whistle-blower lecture
35
116720
3216
Bir gün, öğrencilerimle yıllık itirafçılık ders planıma
01:59
with my students.
36
119960
1216
hazırlanıyordum.
02:01
And I was working on an article for "Forbes,"
37
121200
2136
"Forbes" için "Wells Fargo ve Y Kuşağı İtirafçılık. Onlara Ne Diyelim?"
02:03
entitled "Wells Fargo and Millennial Whistle-blowing.
38
123360
2496
başlıklı bir makale üzerinde
02:05
What Do We Tell Them?"
39
125880
1216
çalışıyordum.
02:07
And as I was working on this piece and reading about the case,
40
127120
3056
Bu konu üzerinde çalıştıkça ve durumu okudukça
02:10
I became outraged.
41
130200
1376
sarsıldım.
02:11
And what made me angry was when I came to the fact and realized
42
131600
4136
İtirafçı olmayı deneyen çalışanların kovulduğu gerçeğini görmek
02:15
that the employees that tried to whistle-blow
43
135760
2656
ve bunu fark etmek
02:18
were actually fired.
44
138440
1696
beni kızdıran şey oldu.
02:20
And it really made me think
45
140160
1336
Bu, bana ciddi ciddi
02:21
about the message that I was sharing with my students.
46
141520
2736
öğrencilerimle paylaştığım mesajı düşündürttü.
02:24
And it made me think: What if my students had been Wells Fargo employees?
47
144280
4816
Ayrıca, ya öğrencilerim Wells Fargo çalışanı olsaydı diye düşündüm.
02:29
On the one hand, if they whistle-blew, they would have gotten fired.
48
149120
4136
Bir yandan, itirafta bulunsalardı kovulacaklardı.
02:33
But on the other hand,
49
153280
1336
Öte yandan,
02:34
if they didn't report the frauds that they knew,
50
154640
2696
bildikleri yolsuzlukları ihbar etmezlerse de
02:37
the way current regulation is written,
51
157360
2336
mevcut kanunlarda yazılana göre
02:39
employees are held responsible
52
159720
2576
bir şey bildiği halde bunu ihbar etmediyse
02:42
if they knew something and didn't report it.
53
162320
2296
çalışanlar sorumlu tutuluyor.
02:44
So criminal prosecution is a real option.
54
164640
2976
Yani, cezai kovuşturma gerçek bir ihtimal.
02:47
What's a person supposed to do with those type of odds?
55
167640
3176
Bu tür olasılıklar karşısında bir insandan ne yapması beklenir?
02:50
I of all people know the valuable contributions
56
170840
3936
İtirafçıların yaptığı değerli katkıları
02:54
that whistle-blowers make.
57
174800
1536
çok iyi biliyorum.
02:56
In fact, most frauds are discovered by them.
58
176360
3536
Aslında, birçok yolsuzluğu onlar su yüzüne çıkardı.
02:59
Forty two percent of frauds are discovered by a whistle-blower
59
179920
2936
Yolsuzlukların %42'si, ölçüm değerlendirmeleri
03:02
in comparison to other methods,
60
182880
1856
ve harici teftişler gibi diğer metotlara kıyasla
03:04
like measurement review and external audit.
61
184760
2576
bir itirafçı tarafından ortaya çıkarıldı.
03:07
And when you think about some of the more classic
62
187360
2336
Daha klasik veya tarihi yolsuzluk vakalarını
03:09
or historical fraud cases,
63
189720
1616
düşünürseniz,
03:11
it always is around a whistle-blower.
64
191360
2736
mutlaka bir itirafçı vardır.
03:14
Think Watergate -- discovered by a whistle-blower.
65
194120
2736
Bir itirafçının ortaya çıkardığı Watergate'i düşünün.
03:16
Think Enron -- discovered by a whistle-blower.
66
196880
2896
Bir itirafçının ortaya çıkardığı Enron'ı düşünün.
03:19
And who can forget about Bernard Madoff, discovered by a whistle-blower?
67
199800
4576
Yine bir itirafçının ortaya çıkardığı Bernard Madoff'ı unutabilen var mı?
03:24
It takes a tremendous amount of courage to come forward in the name of the truth.
68
204400
4456
Hakikat adına ortaya çıkmak büyük cesaret ister.
03:28
But when we think about the term whistle-blower,
69
208880
2696
Ama "itirafçı" kelimesini düşününce
03:31
we often think of some very descriptive words:
70
211600
3656
genellikle daha betimsel kelimeler aklımıza gelir:
03:35
rat,
71
215280
1200
Fare,
03:37
snake,
72
217360
1200
yılan,
03:39
traitor,
73
219200
1616
hain,
03:40
tattletale, weasel.
74
220840
2376
gammazcı, çakal.
03:43
And those are the nice words, the ones I can say from the stage.
75
223240
3576
Bunlar sahnede söyleyebildiğim kibar kelimeler.
03:46
And so when I'm not in class,
76
226840
1416
Dersim yokken
03:48
I go around the country and I interview white-collar felons,
77
228280
2896
ülkeyi gezip beyaz yakalı zalimlerle,
itirafçılarla ve yolsuzluk mağdurlarıyla görüşmeler yapıyorum.
03:51
whistle-blowers and victims of fraud.
78
231200
2016
03:53
Because really I'm trying to understand what makes them tick
79
233240
2936
Çünkü onları neyin harekete geçirdiğini anlamaya
03:56
and to bring those experiences back into the classroom.
80
236200
2600
ve bu deneyimleri sınıfa taşımaya çalışıyorum.
03:59
But it's my interviews with whistle-blowers that really stick with me.
81
239680
3856
Fakat beni asıl şaşırtan itirafçılarla yaptığım görüşmeler.
04:03
And they stick with me,
82
243560
1216
Beni şaşırtıyorlar
04:04
because they make me question my own courage.
83
244800
2296
çünkü bana kendi cesaretimi sorgulattırıyorlar.
04:07
When given the opportunity, would I actually speak up?
84
247120
3856
Fırsat olsa konuşur muydum?
04:11
And so, this is a couple stories that I want to share with you.
85
251000
2976
Sizinle paylaşmak istediğim birkaç hikâye var.
04:14
This is Mary.
86
254000
1216
Bu Mary.
04:15
Mary Willingham is the whistle-blower from the University of North Carolina
87
255240
3696
Mary Willingham, Chapel Hill North Carolina Üniversitesi'ndeki
04:18
at Chapel Hill, academic fraud case.
88
258960
3176
akademik yolsuzluk vakasının itirafçısı.
04:22
And Mary was a learning specialist at the university,
89
262160
3456
Mary üniversitede öğrenme uzmanıydı,
04:25
and she worked with students, primarily student athletes.
90
265640
3016
öğrencilerle çalışırdı, özellikle de sporcu öğrencilerle.
04:28
And what she noticed, when she was working with students,
91
268680
2695
Öğrencilerle çalışırken fark ettiği şey
04:31
is they were turning in term papers
92
271399
2737
sınav kağıtlarının
04:34
that seemed well beyond their reading levels.
93
274160
3096
okuma düzeylerinin çok ötesinde olduğuydu.
04:37
She started to ask a couple of questions
94
277280
1936
Bazı sorular sormaya başladı
04:39
and she found out that there was a database
95
279240
2016
ve sporcu öğrencilerin sınav kağıtlarını ele geçirip
04:41
where the student athletes could retrieve papers and turn them in.
96
281280
3376
geri teslim eden bir veritabanı olduğunu keşfetti.
04:44
And then she found out that some of her colleagues
97
284680
2456
Ayrıca bazı meslektaşlarının sırf öğrencileri
04:47
were funneling students into fake classes, just to keep them eligible to play.
98
287160
6216
oyunlara seçilebilsin diye onları sahte sınıflara yerleştirdiğini keşfetti.
04:53
Now, when Mary found this out, she was outraged.
99
293400
2736
Mary bunu öğrenince şaşkına dönmüştü.
04:56
And so what she tried to do was go to her direct supervisor.
100
296160
2936
Doğruca üstüyle görüşmeyi denedi.
04:59
But they didn't do anything.
101
299120
1856
Ama hiçbir şey yapmadılar.
05:01
And then Mary tried to go to some internal university administrators.
102
301000
3816
Ardından Mary üniversite içi yöneticilerden bazılarına ulaşmayı denedi.
05:04
And they didn't do anything.
103
304840
1616
Onlar da hiçbir şey yapmadı.
05:06
So, what happens when nobody listens?
104
306480
2376
Peki kimse kale almayınca ne olur?
05:08
You blog.
105
308880
1216
Blog yazarsınız.
05:10
So Mary decided to develop a blog.
106
310120
1856
Mary de blog yazmaya karar verdi.
05:12
Her blog went viral within 24 hours,
107
312000
2656
Açtığı blog 24 saat içinde internete yayılınca
05:14
and she was contacted by a reporter.
108
314680
2496
bir gazeteci kendisiyle iletişime geçti.
05:17
Now, when she was contacted by this reporter,
109
317200
2296
Bu gazeteci ona ulaşınca
05:19
her identity was known.
110
319520
1776
kimliği açığa çıktı.
05:21
She was exposed.
111
321320
1336
İfşa olmuştu.
05:22
And when she was exposed, she received a demotion,
112
322680
3816
İfşa edilince de rütbesi indirildi,
05:26
death threats, over collegiate sports.
113
326520
3040
üniversite sporları yüzünden ölüm tehditleri aldı.
05:30
Mary didn't do anything wrong. She didn't participate in the fraud.
114
330280
3816
Mary yanlış bir şey yapmamıştı. Yolsuzluğa karışmamıştı.
05:34
She really thought that she was giving voice
115
334120
2216
Aslında sessiz öğrencilerin sesini
05:36
to students that were voiceless.
116
336360
2296
dile getirdiğini düşünüyordu.
05:38
But her loyalty was questioned.
117
338680
2376
Fakat onun sadakati sorgulanmıştı.
05:41
Her trustworthiness and her motives.
118
341080
2640
Güvenilirliği ve güdüleri de.
05:45
Now, whistle-blowing doesn't always have to end
119
345480
3376
İtirafçılık her zaman rütbe indirme veya ölüm tehditleriyle
05:48
in demotions or death threats.
120
348880
1696
sonuçlanmıyor.
05:50
Actually, in 2002, this was the cover of "Time" magazine,
121
350600
3936
Bu konu 2002 yılında Time dergisine kapak olmuştu,
05:54
where we were actually honoring three brave whistle-blowers
122
354560
3336
hakikat uğruna ortaya çıkma kararı alan
05:57
for their decision to come forward in the name of the truth.
123
357920
2936
üç cesur itirafçıyı tanıdığımız yıldı.
06:00
And when you look at the research,
124
360880
1656
Araştırmalara baktığınızda
06:02
22 percent of whistle-blowers actually report retaliation.
125
362560
3576
itirafçıların %22'si aslında misilleme olarak ihbarda bulunmuş.
06:06
So there is a huge population of people that report and are not retaliated against
126
366160
5456
Yani ihbarda bulunan ve misillemede bulunmayan
çok kişinin olması beni umutlandırıyor.
06:11
and that gives me hope.
127
371640
1520
06:14
So this is Kathe.
128
374280
1656
Bu Kathe.
06:15
Kathe Swanson is a retired city clerk from the city of Dixon.
129
375960
4416
Kathe Swanson, Dixon ilçesi emekli ilçe sekreteri.
06:20
And one day, Kathe was doing her job, just like she always did,
130
380400
3656
Bir gün, Kathe her zamanki gibi işini yapıyordu
06:24
and she stumbled upon a pretty interesting case.
131
384080
3736
ve ilginç bir durumla karşılaştı.
06:27
See, Kathe was at the end of the month,
132
387840
1856
Kathe ay sonuna gelmişti,
06:29
and she was doing her treasures report for the city,
133
389720
2776
ilçenin hazine raporunu hazırlıyordu
06:32
and typically, her boss, Rita Crundwell, gave her a list of accounts and said,
134
392520
4056
ve her zaman olduğu gibi şefi Rita Crundwell bir hesap listesi vererek
06:36
"Kathe, call the bank and get these specific accounts."
135
396600
2976
"Kathe bankayı ara ve şu spesifik hesapları hazırla." dedi.
06:39
And Kathe did her job.
136
399600
1656
Kathe işini yaptı.
06:41
But this particular day,
137
401280
1376
Başka bir gün,
06:42
Rita was out of town, and Kathe was busy.
138
402680
2456
Rita şehir dışındaydı, Kathe de meşguldü.
06:45
She picks up the phone, she calls the bank and says, "Fax me all of the accounts."
139
405160
5176
Bankaya telefon açıp "Tüm hesapları bana faks ile gönderin." dedi.
06:50
And when she gets the fax, she sees that there is an account
140
410360
3296
Faksı aldığında
para çekip yatırılan bir hesap gördü
06:53
that has some withdrawals and deposits in it
141
413680
2136
06:55
that she did not know about.
142
415840
1456
ve bundan haberi yoktu.
06:57
It was an account controlled only by Rita.
143
417320
3296
Sadece Rita'nın kontrolündeki bir hesaptı.
07:00
So Kathe looked at the information, she reported it to her direct supervisor,
144
420640
3976
Kathe bilgileri inceledi, durumu o zamanlar
07:04
which was then-mayor Burke,
145
424640
2136
Burke belediye başkanı olan bir üstüne bildirdi
07:06
and this led into a huge investigation, a six-month investigation.
146
426800
3760
ve bu altı ay süren büyük bir soruşturmanın başlamasına yol açtı.
07:11
Come to find out, Kathe's boss, Rita Crundwell, was embezzling money.
147
431200
5016
Sonuçta Kathe'nin patronu Rita Crundwell zimmetine para geçiriyordu.
07:16
Rita was embezzling 53 million dollars over a 20-year period,
148
436240
5216
Yirmi yıl gibi bir sürede Rita zimmetine 53 milyon dolar geçirmişti
07:21
and Kathe just happened to stumble upon it.
149
441480
2480
ve Kathe bunu rastgele öğrenmişti.
07:25
Kathe is a hero.
150
445080
2936
Kathe bir kahraman.
07:28
And actually, I had the opportunity
151
448040
1696
"All the Queen's Horses"
07:29
of interviewing Kathe for my documentary, "All the Queen's Horses."
152
449760
3376
adlı belgeselim için Kathe ile röportaj yapma fırsatım oldu.
07:33
And Kathe wasn't seeking fame.
153
453160
2336
Kathe şöhret aramıyordu.
07:35
In fact, she really didn't want to talk to me for a really long time,
154
455520
3456
Aslında uzun bir süre benimle görüşmeyi de istememişti
07:39
but through strategic stalking, she ended up doing the interview.
155
459000
3096
ama stratejik takipler sayesinde sonunda röportajı yaptı.
07:42
(Laughter)
156
462120
1136
(Kahkahalar)
07:43
But she was seeking fairness, not fame.
157
463280
2216
Aradığı şey şöhret değil adaletti.
07:45
And if it wasn't for Kathe,
158
465520
1616
Kathe olmasaydı
07:47
who's to say this fraud would have ever been discovered?
159
467160
2640
bu yolsuzluğu kim keşfedecekti?
07:51
So, remember that "Forbes" article I was talking about,
160
471120
2616
Az önce bahsettiğim, ders öncesi üzerinde çalıştığım
07:53
that I was working on before my lecture?
161
473760
1905
"Forbes" makalesini hatırlayın.
07:55
Well, I posted it and something really fantastic happened.
162
475689
3567
Makaleyi gönderdim, sonrasında şahane şeyler oldu.
07:59
I started receiving emails from whistle-blowers all over the world.
163
479280
4696
Tüm dünyadaki itirafçılardan e-postalar almaya başladım.
08:04
And as I was receiving these emails and responding back to them,
164
484000
3576
E-postaları okuyup cevapladıkça
08:07
there was a common theme in the message that I received,
165
487600
2656
aldığım mesajlarda ortak bir konu olduğunu gördüğüm
08:10
and this is what it was:
166
490280
1216
şu mesajı aldım:
08:11
they all said this, "I blew the whistle, people really hate me now.
167
491520
4376
Hepsi "Her şeyi ortaya çıkardım, insanlar artık benden nefret ediyor.
08:15
I got fired, but guess what?
168
495920
2176
Kovuldum, ne mi oldu?
08:18
I would do it all over again if I could."
169
498120
3376
İmkânım olsa yine aynısını yapardım."
08:21
And so as I kept reading this message, all these messages,
170
501520
3216
Mesajları okumaya devam ettikçe
08:24
I wanted to think, what could I share with my students?
171
504760
2816
öğrencilerimle ne paylaşabileceğimi düşünmeye başladım.
08:27
And so, I pulled it all together and this is what I learned.
172
507600
3576
Hepsini bir araya topladım, öğrendiğim şey buydu.
08:31
It's important for us to cultivate hope.
173
511200
3096
Umut aşılamak bizler için önemlidir.
08:34
Whistle-blowers are hopeful.
174
514320
1936
İtirafçılar umutludur.
08:36
Despite popular belief,
175
516280
1416
Yaygın görüşün aksine,
08:37
they're not all disgruntled employees that have a beef with the company.
176
517720
4296
şirketlerinden memnun olmayıp canı sıkılan personel değiller.
08:42
Their hopefulness really is what drives them to come forward.
177
522040
4176
Umut dolu olmaları onları öne çıkmaya iten şey.
08:46
We also have to cultivate commitment.
178
526240
2415
Sadakati aşılamalıyız.
08:48
Whistle-blowers are committed.
179
528679
1856
İtirafçılar sadıktır.
08:50
And it's that passion to their organization
180
530559
2497
Kurumlarına olan tutkuları
08:53
that makes them want to come forward.
181
533080
2416
ortaya atılmak istemelerine neden olan şey.
08:55
Whistle-blowers are humble.
182
535520
1616
İtirafçılar mütevazidir.
08:57
Again, they're not seeking fame, but they are seeking fairness.
183
537160
4056
Tekrar söyleyeyim, şöhret değil adalet arıyorlar.
09:01
And we need to continue to cultivate bravery.
184
541240
2856
Cesaret aşılamamız da gerekiyor.
09:04
Whistle-blowers are brave.
185
544120
1576
İtirafçılar cesurdur.
09:05
Often, they underestimated
186
545720
3696
Genellikle, itirafçı olmanın aileleri üzerindeki etkisini
09:09
the impact whistle-blowing had on their family,
187
549440
2616
önemsiz görürler
09:12
but what they continue to comment on is how hard it is to withhold the truth.
188
552080
4920
ama gerçeği saklamanın ne kadar zor olduğunu konuşmaya devam ederler.
09:17
With that, I want to leave you with one additional name:
189
557960
2816
Bunu söyledikten sonra sizi bir isimle daha tanıştırayım:
09:20
Peter Buxtun.
190
560800
1320
Peter Buxtun.
09:23
Peter Buxtun was a 27-year-old employee for the US Public Health Service.
191
563160
6176
Peter Buxtun 27 yaşında bir ABD Kamu Sağlığı Hizmetleri çalışanı.
09:29
And he was hired to interview people
192
569360
3936
Cinsel yolla bulaşan hastalığı olanlarla
09:33
that had sexually transmitted diseases.
193
573320
2376
görüşme yapmak üzere işe alınmıştı.
09:35
And through the course of his work,
194
575720
2056
İşi sırasında
09:37
he noticed a clinical study that was going on within the organization.
195
577800
3936
kurum içinde yapılan bir klinik araştırmayı fark etti.
09:41
And it was a study that was looking at the progression of untreated syphilis.
196
581760
4096
Tedavi edilmeyen frengi gelişimini inceleyen bir araştırmaydı.
09:45
And so, there were 600 African American males
197
585880
2776
Araştırmada 600 Afro-Amerikan
09:48
that were in this study.
198
588680
1216
erkek vardı.
09:49
They were enticed into the study
199
589920
1576
Ücretsiz sağlık testleri,
09:51
through being given free medical exams, burial insurance.
200
591520
3936
ölüm sigortası karşılığında araştırmaya katılmaya ikna edilmişlerdi.
09:55
And so, what happened through the course of this study,
201
595480
3696
Bu araştırma kanalıyla
09:59
is penicillin was discovered to help treat syphilis.
202
599200
4896
frengi tedavisi için penisilin keşfedilmişti.
10:04
And what Peter noticed was,
203
604120
1936
Peter bu araştırmaya katılanlara
10:06
the participants in this study were not given the penicillin
204
606080
3936
frengilerini tedavi etmek için
penisilin verilmediğini fark etti.
10:10
to treat their syphilis.
205
610040
1496
10:11
And the participants didn't know.
206
611560
1816
Katılımcılar bundan habersizdi.
10:13
So similar to Mary, Peter tried to report and talk to his internal supervisors,
207
613400
5176
Tıpkı Mary gibi Peter da bunu raporlayıp bölümdeki üstüyle
10:18
but no one listened.
208
618600
1736
konuşmayı denedi ama dinleyen olmadı.
10:20
And so Peter thought this was completely unfair
209
620360
2416
Peter, bunun son derece haksız olduğuna inanıyordu
10:22
and he tried to report again,
210
622800
1576
ve tekrar bildirmeyi denedi,
10:24
and finally talked to a reporter -- very similar to Mary.
211
624400
3656
en sonunda Mary'nin yaptığı gibi bir gazeteciyle görüştü.
10:28
And in 1972, this was the front page of the "New York Times":
212
628080
4296
1972'de "New York Times"ın kapak konusu oldu bu.
10:32
"Syphilis Victims in US Study Went Untreated for 40 Years."
213
632400
4080
"ABD Araştırmasındaki Frengi Mağdurları 40 Yıl Tedavi Edilmedi."
10:37
This is known to us today as the Tuskegee syphilis experiment.
214
637640
4416
Bugün bunu Tuskegee frengi deneyi olarak biliyoruz.
10:42
And Peter was the whistle-blower.
215
642080
2216
Peter da itirafçısıydı.
10:44
What happened to the 600 men, you may wonder, the 600 original men?
216
644320
4056
600 erkeğe ne oldu diye merak edebilirsiniz.
10:48
Twenty eight men died from syphilis.
217
648400
2976
28 tanesi frengiden öldü.
10:51
One hundred died from syphilis complications,
218
651400
3136
100 tanesi frengi komplikasyonlarından öldü,
10:54
forty wives were infected
219
654560
1856
40 eşe frengi bulaştı
10:56
and 10 children were born with congenital syphilis.
220
656440
2856
ve 10 çocuk doğuştan frengi ile dünyaya geldi.
10:59
Who's to say what these numbers would be
221
659320
2336
Peter'ın cesur, korkusuz hareketi olmasaydı
11:01
if it wasn't for the brave, courageous act of Peter?
222
661680
4096
bu rakamlardan kim söz edebilirdi?
11:05
We're all connected to Peter, actually.
223
665800
2496
Hepimizin Peter'la bağlantısı var.
11:08
If you know anybody that's in a clinical trial,
224
668320
2576
Klinik deneylerden geçenleri bilirsiniz,
11:10
the reason why we have informed consent today
225
670920
3176
bugün bizden onay alınmasının sebebi
11:14
is because of Peter's courageous act.
226
674120
2120
Peter'ın bu cesur hareketidir.
11:17
So let me ask you a question.
227
677400
1416
Size bir soru sorayım.
11:18
That original question, a variation of the original question.
228
678840
2896
Orijinal bir soru bu, orijinal sorunun bir çeşidi.
11:21
How many of us have ever used the term
229
681760
3096
Kaçımız şu tabirleri kullandı:
11:24
snitch, rat
230
684880
2976
İspiyoncu, fare,
11:27
tattletale,
231
687880
1576
gammazcı,
11:29
snake,
232
689480
1656
yılan,
11:31
weasel,
233
691160
1496
çakal,
11:32
leak?
234
692680
1200
ifşacı.
11:34
Anybody?
235
694920
1200
Kimse kullanmadı mı?
11:39
Before you get the urge to do that again,
236
699640
3056
Bunu tekrar yapmadan önce
11:42
I want you to think a little bit.
237
702720
1816
biraz düşünmenizi istiyorum.
11:44
It might be the Mary, the Peter, the Kathes of the world.
238
704560
3880
Dünyadaki Mary, Peter, Kathe'ler olabilir.
11:49
You might be the person that could shape history,
239
709480
2936
Siz tarihe yön veren kişi olabilirsiniz
11:52
or they could be the person that shapes yours.
240
712440
2536
veya sizin hayatınıza yön veren birileri olabilir.
11:55
Thank you.
241
715000
1216
Teşekkür ederim.
11:56
(Applause)
242
716240
3760
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7