The paradox of efficiency | Edward Tenner

255,402 views ・ 2020-01-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Mina Erik Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:12
Who doesn't love efficiency?
0
12542
2184
Verimliliği kim sevmez?
00:14
I do.
1
14750
1268
Ben.
00:16
Efficiency means more for less.
2
16042
3351
Verimlilik daha azına daha çok demek.
00:19
More miles per gallon, more light per watt,
3
19417
3892
Litre başına daha çok kilometre, vat başına daha fazla ışık.
00:23
more words per minute.
4
23333
1459
Dakika başina daha çok kelime.
00:25
More for less is the next best thing
5
25917
2476
Daha azıyla daha fazla üretmeye çalışmak
00:28
to something for nothing.
6
28417
1541
hiçbir şeyle bir şey üretmek neredeyse.
00:31
Algorithms, big data, the cloud are giving us more for less.
7
31000
5059
Algoritmalar, büyük veriler, bulut bize daha azına daha fazla veriyor.
00:36
Are we heading toward a friction-free utopia
8
36083
3643
Problemsiz bir ütopyaya doğru mu
00:39
or toward a nightmare of surveillance?
9
39750
2809
yoksa gözetlenme kabusuna doğru mu gidiyoruz?
00:42
I don't know.
10
42583
1268
Bilmiyorum.
00:43
My interest is in the present.
11
43875
1500
Ben şu an ile ilgileniyorum.
00:46
And I'd like to show you
12
46208
2101
Size göstermek istediğim şey de
00:48
how the past can help us understand the present.
13
48333
3976
geçmişin, şu anı anlamamıza nasıl yardımcı olabileceği.
00:52
There's nothing that summarizes
14
52333
2643
Aslında hiçbir şey aynı anda
00:55
both the promise and the danger of efficiency
15
55000
2768
verimliliğin hem vaatlerini hem de tehlikesini özetleyemez,
00:57
like the humble potato.
16
57792
1976
mütevazı patates dışında.
00:59
The potato originated in the Andes
17
59792
2517
Patates Andes'te ortaya çıktı
01:02
and it spread to Europe from the ancient Inca.
18
62333
5143
ve Antik Inca'dan Avrupa'ya yayıldı.
01:07
The potato is a masterpiece of balanced nutrition.
19
67500
4750
Patates bir dengeli besin şaheseri.
01:13
And it had some very powerful friends.
20
73458
2459
Ayrıca patatesin çok güçlü birkaç arkadaşı vardı.
01:16
King Frederick the Great of Prussia
21
76792
2684
Büyük Prusya Kralı Frederick
01:19
was the first enthusiast.
22
79500
3143
ilk hayranıydı.
01:22
He believed that the potato could help
23
82667
2351
O patatesin sağlıklı Prusya nüfusunun artmasına
01:25
increase the population of healthy Prussians.
24
85042
3101
yardımcı olacağına inandı.
01:28
And the more healthy Prussians,
25
88167
3267
Daha sağlıklı Prusyalı demek,
01:31
the more healthy Prussian soldiers.
26
91458
2726
daha sağlıklı Prusyalı asker demekti.
01:34
And some of those healthy Prussian soldiers
27
94208
2310
Bu sağlıklı Prusya askerlerinden bir kısmı
01:36
captured a French military pharmacist named Parmentier.
28
96542
3791
Parmentier adlı bir Fransız askeri eczacısını ele geçirdi.
01:41
Parmentier, at first, was appalled
29
101292
2517
Parmentier ilk başta
01:43
by the morning, noon and night diet
30
103833
3768
savaş esirlerinin diyeti olan
01:47
fed to POWs of potatoes,
31
107625
3559
olan sabah, öğle, akşam patatesten dehşete düştü
01:51
but he came to enjoy it.
32
111208
1976
ama sonra bundan hoşlandı.
01:53
He thought they were making him a healthier person.
33
113208
3310
Onu daha sağlıklı biri yaptıklarını düşündü.
01:56
And so, when he was released,
34
116542
1767
Serbest bırakıldığında da
01:58
he took it on himself to spread the potato to France.
35
118333
4976
patatesi Fransa'ya yaymayı kendine görev tanıdı.
02:03
And he had some powerful friends.
36
123333
2476
yanında bazı güçlü arkadaşları da vardı.
02:05
Benjamin Franklin advised him to hold a banquet,
37
125833
4810
Benjamin Franklin ona
02:10
at which every dish included potatoes.
38
130667
3250
her yemeğin patatesli olduğu bir ziyafet hazırlamasını tavsiye etti.
02:15
And Franklin was a guest of honor.
39
135083
2417
Franklin ziyafetin onur konuğuydu.
02:18
Even the king and queen of France
40
138250
1893
Fransa'nın kral ve kraliçesi bile
02:20
were persuaded to wear potatoes,
41
140167
4142
patates giymeye ikna edilmişti,
02:24
potato flowers, pardon me.
42
144333
1643
patates çiçekleri, pardon.
02:26
(Laughter)
43
146000
1268
(Kahkaha)
02:27
The king wore a potato flower in his lapel,
44
147292
4476
Kral yakasına bir patates çiçeği taktı
02:31
and the queen wore a potato flower in her hair.
45
151792
3976
ve kraliçe de saçına patates çiçeği taktı.
02:35
That was a truly great public relations idea.
46
155792
3851
Bu tamamen harika bir halkla ilişkiler fikriydi.
02:39
But there was a catch.
47
159667
1809
Ama bu işte bir iş vardı.
02:41
The potato was too efficient for Europe's good.
48
161500
3559
Patates Avrupa'nın hayrı için fazla verimliydi.
02:45
In Ireland, it seemed a miracle.
49
165083
2310
İrlanda'da bir mucize gibi görünüyordu.
02:47
Potatoes flourished, the population grew.
50
167417
3142
Patatesin yıldızı parladı, nüfus arttı.
02:50
But there was a hidden risk.
51
170583
1935
Ama burada gizli bir risk vardı.
02:52
Ireland's potatoes were genetically identical.
52
172542
3309
Irlanda'nın patatesleri genetik olarak aynıydı.
02:55
They were a very efficient breed, called the Lumper.
53
175875
3768
Lumper adında çok verimli bir türdü.
02:59
And the problem with the Lumper
54
179667
2351
Ve Lumper'ın problemi şuydu:
03:02
was that a blight from South America
55
182042
3851
Güney Amerika'dan bir patatesi
03:05
that affected one potato
56
185917
1684
etkileyen bir hastalık
03:07
would affect them all.
57
187625
1375
bütün patatesleri etkilerdi.
03:09
Britain's exploitation and callousness played a role,
58
189958
3476
Britanya'nın istismarı ve acımasızlığı bir rol oynadı
03:13
but it was because of this monoculture
59
193458
3351
fakat bu monokültür yüzünden
03:16
that a million people died
60
196833
2351
bir milyon insan öldü
03:19
and another two million were forced to emigrate.
61
199208
3542
ve iki milyon insan göç etmeye mecbur bırakıldı.
03:23
A plant that was supposed to end famine
62
203542
2517
Kıtlığı sonlandırması gereken bir bitki
03:26
created one of the most tragic ones.
63
206083
2542
en trajik kıtlıklardan birini yarattı.
03:29
The problems of efficiency today
64
209750
1893
Verimliliğin günümüzdeki problemleri
03:31
are less drastic but more chronic.
65
211667
2517
daha şiddetsiz ama daha kronik.
03:34
They can also prolong the evils
66
214208
1976
Çözmeyi amaçladıkları
03:36
that they were intended to solve.
67
216208
1768
kötülükleri de uzatabilirler.
03:38
Take the electronic medical records.
68
218000
2268
Elektronik tıbbi kayıtları ele alın.
03:40
It seemed to be the answer to the problem of doctors' handwriting,
69
220292
4059
Doktorların el yazısı problemine bir cevap gibi göründü
03:44
and it had the benefit
70
224375
1559
ve tedavilere çok daha iyi
03:45
of providing much better data for treatments.
71
225958
3310
bilgi sunma avantajı vardı.
03:49
In practice, instead, it has meant
72
229292
2101
Ama uygulandığında bu çok daha
03:51
much more electronic paperwork
73
231417
1809
fazla elektronik evrak demekti
03:53
and physicians are now complaining that they have less,
74
233250
3268
ve doktorlar şimdi her hastayı görmeye
03:56
rather than more time to see patients individually.
75
236542
4333
daha az zamanı olduklarından yakınıyorlar.
04:01
The obsession with efficiency can actually make us less efficient.
76
241750
3792
Verimlilik bağımlılığı aslında bizi daha az verimli yapabilir.
04:06
Efficiency also bites back with false positives.
77
246292
3226
Verimlilik ayrıca yanlış pozitiflerle de bize zarar verir.
04:09
Hospitals have hundreds of devices registering alarms.
78
249542
3684
Hastanaler alarmları kaydeden yüzlerce cihaza sahip.
04:13
Too often, they're crying wolf.
79
253250
2059
Çoğu kez, yanlış alarm gönderiyorlar.
04:15
It takes time to rule those out.
80
255333
1935
Bunların ayrımını yapmak zaman ister.
04:17
And that time results in fatigue, stress and, once more,
81
257292
4892
Ve bu zaman yorgunluğa, strese ve bir kere daha,
04:22
the neglect of the problems of real patients.
82
262208
3584
gerçek hastaların problemlerinin ihmal edilmesine neden olur.
04:26
There are also false positives in pattern recognition.
83
266625
3351
Model tanımada da yanıltan pozitifler vardır.
04:30
A school bus, viewed from the wrong angle,
84
270000
2143
Yanlış açıdan bakılan bir okul servisi,
04:32
can resemble a punching bag.
85
272167
2125
kum torbasına benzeyebilir.
04:35
So precious time is required
86
275083
2226
Bu yüzden yanlış tanımlamları yok etmek için
04:37
to eliminate misidentification.
87
277333
2935
değerli zaman gereklidir.
04:40
False negatives are a problem, too.
88
280292
2601
Yanlış negatifler de bir problem.
04:42
Algorithms can learn a lot -- fast.
89
282917
2767
Algoritmalar çok hızlı bir şekilde çok şey öğrenebilir.
04:45
But they can tell us only about the past.
90
285708
2768
Ama bize sadece geçmiş hakkında bilgi verebilirler.
04:48
So many future classics get bad reviews, like "Moby Dick,"
91
288500
5101
Bir sürü gelecek klasiği "Moby Dick" gibi kötü yorum alır
04:53
or are turned down by multiple publishers,
92
293625
2184
veya "Harry Potter" serisi gibi
04:55
like the "Harry Potter" series.
93
295833
1810
birden fazla yayıncı tarafından reddedilir.
04:57
It can be wasteful to try to avoid all waste.
94
297667
4351
Tüm israftan kaçınmaya çalışmak, israfa neden olabilir.
05:02
Efficiency is also a trap when the opposition copies it.
95
302042
3684
Verimlilik ayrıca zıtlık onu kopyaladığında bir tuzak.
05:05
Take the late 19th-century
96
305750
2143
19. yüzyılın sonlarında
05:07
French 75-millimeter artillery piece.
97
307917
3059
Fransız 75 milimetre topçusunu ele alın.
05:11
It was a masterpiece of lethal design.
98
311000
2934
Ölümcül tasarımın bir başyapıtıydı.
05:13
This piece could fire a shell every four seconds.
99
313958
4226
Bu eser her dört saniyede bir mermi fırlatabilirdi.
05:18
But that wasn't so unusual.
100
318208
1351
Ama bu çok da sıra dışı değildi.
05:19
What was really brilliant was that because of the recoil mechanism,
101
319583
4143
Gerçekten parlak olan şey şuydu ki geri tepme mekanizması sayesinde
05:23
it could return to the exact same position
102
323750
2851
geri alınmasına gerek kalmadan
05:26
without having to be reaimed.
103
326625
1518
tam aynı konuma dönebilirdi.
05:28
So the effective rate of firing was drastically increased.
104
328167
3851
Etkin atış hızı önemli ölçüde artmıştı.
05:32
Now, this seemed to be a way for France
105
332042
2517
Bu, tekrar bir savaş olduğunda
05:34
to defeat Germany the next time they fought.
106
334583
3750
Almanya'yı yenmesi için bir yol gibi goründü.
05:39
But, predictably, the Germans were working
107
339042
3351
Ama, tahmin edildiği gibi, Almanlar
05:42
on something very similar.
108
342417
1642
benzer bir şeyin üstünde çalışıyordu.
05:44
So when the First World War broke out,
109
344083
2310
Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde
05:46
the result was the trench warfare
110
346417
2934
sonuç herkesin beklediğinden
05:49
that lasted longer than anybody had expected.
111
349375
3434
daha uzun süren siper savaşıydı.
05:52
A technology that was designed to shorten the war, prolonged it.
112
352833
4209
Savaşı kısaltmak için tasarlanan teknoloji, savaşı uzattı.
05:58
The biggest cost of all may be missed opportunities.
113
358125
3601
En büyük maliyet kaçırılmış fırsatlar olabilir.
06:01
The platform economy connecting buyers and sellers
114
361750
3643
Platform ekonomisinin alıcıları ve satıcıları birleştirmesi
06:05
can be a great investment,
115
365417
1476
iyi bir yatırım olabilir
06:06
and we have seen that in the last few weeks.
116
366917
2934
ve bunu son birkaç haftada gördük.
06:09
Companies that are still losing hundreds of millions of dollars
117
369875
3559
Hala yüz milyonlarca dolar kaybeden şirketler
06:13
may be creating billionaires with initial public offerings.
118
373458
3750
halka arz ile milyarderler yaratıyor olabilir.
06:18
But the really difficult inventions
119
378875
3268
Ama gerçekten zor icatlar
06:22
are the physical and chemical ones.
120
382167
2559
fiziksel ve kimyasal olanlar.
06:24
They mean bigger risks.
121
384750
2226
Onlar daha büyük riskler demek.
06:27
They may be losing out, because hardware is hard.
122
387000
3309
Kaybedebilirler çünkü donanım zor.
06:30
It's much harder to scale up a physical or chemical invention
123
390333
4185
Fiziksel veya kimyasal bir icatı çoğaltmak yazılım tabanlı
06:34
than it is a software-based invention.
124
394542
2708
yazılım tabanlı bir icatı çoğaltmaktan daha kolay.
06:38
Think of batteries.
125
398000
1476
Bataryaları düşünün.
06:39
Lithium-ion batteries in portable devices and electric cars
126
399500
4143
Taşınabilir cihaz ve elektrikli arabalarda bulunan lityum iyon bataryalar
06:43
are based on a 30-year-old principle.
127
403667
2666
30 yıllık bir prensibe dayanıyor.
06:47
How many smartphone batteries today
128
407042
2434
Bugün kaç akıllı telefon bataryası
06:49
will last a full day on a single charge?
129
409500
3292
tek bir dolumda tam gün dayanır?
06:53
Yes, hardware is hard.
130
413542
1625
Evet, donanım zor.
06:56
It took over 20 years for the patent
131
416583
2976
Chester Carlsun'un 1938 yılında
06:59
on the principle of dry photocopying,
132
419583
2351
kuru fotokopi prensibiy patenti
07:01
by Chester Carlson in 1938,
133
421958
3185
20 yıldan fazla sürdü
07:05
to result in the Xerox 914 copier introduced in 1959.
134
425167
6916
ve sonuç 1959'da tanıtılan Xerox 914 fotokopi makinesiydi.
07:12
The small, brave company, Haloid in Rochester, NY
135
432958
4976
Rochester, NY'deki küçük, cesur şirket Haloid
07:17
had to go through what most corporations would never have tolerated.
136
437958
4935
çoğu şirketin asla tolere edemeyeceği şeylere katlanmak zorunda kaldı.
07:22
There was one failure after another,
137
442917
1809
Birbiri ardına başarısızlık oldu
07:24
and one of the special problems was fire.
138
444750
3268
ve bu özel sorunlardan biri de yangındı.
07:28
In fact, when the 914 was finally released,
139
448042
3809
Hatta 914 sonunda piyasaya sürüldüğünde
07:31
it still had a device that was called a scorch eliminator
140
451875
4893
hala aşırı ısı giderici olarak adlandırılan bir cihaza sahipti
07:36
but actually it was a small fire extinguisher built in.
141
456792
4291
ama aslında küçük bir yangın söndürücüydü.
07:42
My answer to all these questions is: inspired inefficiency.
142
462167
4642
Benim bütün bu sorulara cevabım: ilham verimsizliği.
07:46
Data and measurement are essential, but they're not enough.
143
466833
4060
Veri ve ölçüm gerekli ama yeterli değil.
07:50
Let's leave room for human intuition and human skills.
144
470917
3934
Insan içgüdüsü ve becerisi için de yer bırakalım.
07:54
There are seven facets of inspired inefficiency.
145
474875
3809
İlham verimsizliğinin yedi yönü var.
07:58
First, take the scenic route, say yes to serendipity.
146
478708
3768
İlk, doğal yolu ele alın, güzel tesadüfe evet deyin.
08:02
Wrong turns can be productive.
147
482500
2559
Yanlış dönüşler verimli olabilir.
08:05
Once, when I was exploring the east bank of the Mississippi,
148
485083
3101
Bir keresinde, Mississippi'nin doğu yakasını keşfederken
08:08
I took the wrong turn.
149
488208
1976
yanlış yöne döndüm.
08:10
I was approaching a toll bridge crossing the great river,
150
490208
3685
Büyük nehri geçen ücretli bir köprüye yaklaşıyordum
08:13
and the toll collector said I could not turn back.
151
493917
3476
ve gişe görevlisi geri dönemeyeceğimi söyledi.
08:17
So I paid my 50 cents -- that's all it was at the time --
152
497417
3434
50 sentimi ödedim -- o zamanlar bu kadardı --
08:20
and I was in Muscatine, Iowa.
153
500875
3309
ve Iowa’daki Muscatine'deydim.
08:24
I had barely heard of Muscatine,
154
504208
1893
Muscatine'i hemen hemen hiç duymamıştım
08:26
but it proved to be a fascinating place.
155
506125
3143
ama büyüleyici bir yer olduğunu kanıtladı.
08:29
Muscatine had some of the world's richest mussel beds.
156
509292
4309
Muscatine dünyanın en zengin midye yataklarından bazılarına sahipti.
08:33
A century ago, a third of the world's buttons
157
513625
3101
Yüz yıl önce, dünya düğmelerinin üçte biri
08:36
were produced in Muscatine,
158
516750
1809
Muscatine'de üretildi,
08:38
1.5 billion a year.
159
518583
2560
yılda 1,5 milyar tane.
08:41
The last plants have closed now,
160
521167
2267
Son fabrikalar şimdi kapalı
08:43
but there is still a museum of the pearl button industry
161
523458
3518
ama hala dünyanın en alışılmadıklarından biri olan
08:47
that's one of the most unusual in the world.
162
527000
2976
inci düğmesi endüstrisinin bir müzesi var.
08:50
But buttons were only the beginning.
163
530000
1809
Ancak düğmeler sadece başlangıçtı.
08:51
This is the house in Muscatine
164
531833
1893
Bu Muscatine'deki
08:53
where China's future president stayed in 1986,
165
533750
3059
Çin'in gelecek başkanının 1986'da kaldığı ev,
08:56
as a member of an agricultural delegation.
166
536833
2685
tarım heyetinin bir üyesi olarak.
08:59
It is now the Sino-US Friendship House,
167
539542
3101
Şimdi Çin-ABD Dostluk Evi
09:02
and it's a pilgrimage site for Chinese tourists.
168
542667
3101
ve Çinli turistler için hac bölgesi.
09:05
How could I have foreseen that?
169
545792
1726
Bunu nasıl öngörebilirdim?
09:07
(Laughter)
170
547542
1250
(Kahkaha)
09:09
Second, get up from the couch.
171
549958
3643
İkincisi, koltuktan kalk.
09:13
Sometimes it can be more efficient
172
553625
2184
Bazen bazı şeyleri zor yolunda yapmak
09:15
to do things the hard way.
173
555833
1560
daha verimli olabilir.
09:17
Consider the internet of things.
174
557417
1934
Nesnelerin internetini düşünün.
09:19
It's wonderful to be able to control lights,
175
559375
2643
Işıkları kontrol edebilmek harika,
09:22
set the thermostat, even vacuum the room
176
562042
2976
yerinden bile kalkmadan
09:25
without leaving one's seat.
177
565042
1851
termostatı ayarla, hatta odayı süpür.
09:26
But medical research has shown
178
566917
2226
Ama aslında tıbbi araştırmalara göre
09:29
that actually fidgeting, getting up, walking around
179
569167
3226
kıpırdamak, kalkmak, yürümek
09:32
is one of the best things you can do for your heart.
180
572417
3184
kalbin için yapabileceğin en iyi şeylerden biri.
09:35
It's good for the heart and the waistline.
181
575625
2083
Kalp ve bel için iyi.
09:38
Third, monetize your mistakes.
182
578917
3017
Üçüncü olarak, hatalarınızdan paraya çevirin.
09:41
Great forms can be created
183
581958
1726
Harika formlar
09:43
by imaginative development of accidents.
184
583708
3143
kazaların yaratıcı gelişiminden oluşturulabilir.
09:46
Tad Leski, an architect of the Metropolitan Opera
185
586875
2934
Lincoln Center'da Metropolitan Operası
09:49
at Lincoln Center,
186
589833
1268
mimarı Tad Leski,
09:51
was working on a sketch and some white ink fell on the drawing.
187
591125
3917
bir eskiz üzerinde çalışıyordu ve çizimin üzerine beyaz mürekkep döküldü.
09:56
Other people might just have thrown it away,
188
596125
2934
Başka insanlar olsa çöpe atmış olabilirlerdi
09:59
but Leski was inspired to produce a starburst chandelier
189
599083
4810
ama Leski ilhamlanıp büyük ihtimalle
10:03
that was probably the most notable of its kind of the 20th century.
190
603917
4500
20. yüzyılın en dikkat çeken starbust model avizesini üretmişti.
10:09
Fourth, sometimes try the hard way.
191
609292
2892
Dördüncüsü, bazen zor yolu deneyin.
10:12
It can be more efficient to be less fluent.
192
612208
3351
Daha az akıcı olmak daha verimli olabilir.
10:15
Psychologists call this desirable difficulty.
193
615583
2810
Psikologlar buna arzu edilen zorluk derler.
10:18
Taking detailed notes with a keyboard
194
618417
2434
Bir klaveye ile detaylı not almak
10:20
would seem to be the best way to grasp what a lecturer is saying,
195
620875
3434
öğretmenin soylediklerini sonra kelimesi kelimesine anlayıp
10:24
to be able to review it verbatim.
196
624333
3143
tekrar etmek için en iyi yol gibi görünebilir.
10:27
However, studies have shown that when we have to abbreviate,
197
627500
3976
Ama araştırmalar gösteriyor ki bir şeyi kısaltmak zorunda kaldığımızda,
10:31
when we have to summarize what a speaker is saying,
198
631500
3059
bir konuşmacının söylediğini özetlemek zorunda kaldığımızda,
10:34
when we're taking notes with a pen or a pencil on paper,
199
634583
4393
kalemle kağıt kullanarak not aldığımızda
10:39
we're processing that information.
200
639000
1976
bilgiyi sindiriyoruz.
10:41
We're making that our own,
201
641000
1851
Onu kendimizin yapıyoruz
10:42
and we are learning much more actively
202
642875
2309
ve söylenenleri kopyaladığımız
10:45
than when we were just transcribing
203
645208
3726
zamandan çok daha
10:48
what was being said.
204
648958
1851
aktif öğreniyoruz.
10:50
Fifth, get security through diversity.
205
650833
2726
Beşinci olarak, çeşitlilik yoluyla güvenlik elde edin.
10:53
Monoculture can be deadly.
206
653583
1518
Monokültür ölümcül olabilir.
10:55
Remember the potato?
207
655125
1434
Patatesi hatırlıyor musunuz?
10:56
It was efficient until it wasn't.
208
656583
2060
Verimliydi, ta ki verimsiz olana kadar.
10:58
Diversity applies to organizations, too.
209
658667
2541
Çeşitlilik kuruluşlar için de geçerli.
11:02
Software can tell what has made people in an organization succeed in the past.
210
662042
5684
Yazılım, bir kuruluştakileri geçmişte neyin başarılı yaptığını söyleyebilir.
11:07
And it's useful, sometimes, in screening employees.
211
667750
3143
Ve bazen çalışanların değerlendirilmesinde yararlıdır.
11:10
But remember, the environment is constantly changing,
212
670917
4101
Ama unutmayın, çevre sürekli değişiyor
11:15
and software, screening software, has no way to tell,
213
675042
3934
ve yazılım, tarama yazılımı ve biz
11:19
and we have no way to tell,
214
679000
1434
hiçbir şekilde gelecekte
11:20
who is going to be useful in the future.
215
680458
3476
neyin yararlı olacağını söyleyemeyiz.
11:23
So, we need to supplement whatever the algorithm tells us
216
683958
4851
O yüzden algoritma bize her ne söylüyorsa
11:28
by an intuition and by looking for people
217
688833
2893
sezgimizle ve insanlara bakarak
11:31
with various backgrounds and various outlooks.
218
691750
3476
farklı arka planlar ve bakış açılarıyla bunu takviye etmemiz gerek.
11:35
Sixth, achieve safety through redundancy and human skills.
219
695250
4434
Altıncısı, artıklık ve insan becerileri ile güvenliği sağlayın.
11:39
Why did two 737 Max aircraft crash?
220
699708
3560
İki 737 Max uçağı neden düştü?
11:43
We still don't know the full story,
221
703292
2101
Hâlâ hikayenin tamamını bilmiyoruz
11:45
but we know how to prevent future tragedies.
222
705417
2809
ama gelecekteki trajedileri nasıl önleyeceğimizi biliyoruz.
11:48
We need multiple independent systems.
223
708250
2601
Birden fazla bağımsız sisteme ihtiyacımız var.
11:50
If one fails, then the others can override it.
224
710875
4018
Biri başarısız olursa diğerleri onu geçersiz kılabilir.
11:54
We also need skilled operators to come to the rescue
225
714917
3434
Ayrıca kurtarma için yetenekli operatörlere ihtiyacımız var
11:58
and that means constant training.
226
718375
2559
ve bu sürekli eğitim demek.
12:00
Seventh, be rationally extravagant.
227
720958
3185
Yedinci, rasyonel olarak abartılı olun.
12:04
Thomas Edison was a pioneer of the film industry,
228
724167
2684
Thomas Edison film endüstrisinde öncüydü,
12:06
as well as of camera technology.
229
726875
2393
kamera teknolojisinde de.
12:09
Nobody has done more for efficiency than Thomas Edison.
230
729292
3976
Kimse verimlilik için Thomas Edison'dan daha fazlasını yapmadı.
12:13
But his cost cutting broke down.
231
733292
1833
Ancak maliyet düşürmesi iyi gitmedi.
12:15
His manager hired a so-called efficiency engineer,
232
735958
2976
Yöneticisi sözde verimlilik mühendisi tuttu
12:18
who advised him to save money
233
738958
2310
ve bu muhendis ona çektiği film stoğundan
12:21
by using more of the film stock that he'd shot,
234
741292
3559
daha fazlasını kullanarak
12:24
having fewer retakes.
235
744875
1684
para biriktirmesini tavsiye etti.
12:26
Well, Edison was a genius,
236
746583
1268
Edison bir dahiydi
12:27
but he didn't understand the new rules of feature films
237
747875
3434
ama uzun metrajlı filmlerin yeni kurallarını
12:31
and the fact that failure was becoming the price of success.
238
751333
5351
ve başarısızlığın başarının bedeli hâline geldigini anlamamıştı.
12:36
On the other hand, some great directors, like Erich Von Stroheim,
239
756708
3393
Öte yandan, Erich Von Stroheim gibi bazı büyük yönetmenler
12:40
were the opposite.
240
760125
1268
tam tersiydi.
12:41
They were superb dramatists,
241
761417
1392
Mükemmel dramatistlerdi
12:42
and Stroheim was also a memorable actor.
242
762833
3268
ve Stroheim da unutulmaz bir aktördü.
12:46
But they couldn't live within their budgets.
243
766125
2143
Ama bütçeleri içinde yaşayamazlardı.
12:48
So that was not sustainable.
244
768292
1750
Yani bu sürdürülebilir değildi.
12:51
It was Irving Thalberg, a former secretary with intuitive genius,
245
771208
3976
Rasyonel gösterişi başaran kişi,
sezgisel dehası olan eski bir sekreter Irving Thalberg.
12:55
who achieved rational extravagance.
246
775208
2351
12:57
First at Universal, and then at MGM,
247
777583
3018
Önce Universal'da, sonra MGM'de,
13:00
becoming the ideal of the Hollywood producer.
248
780625
4184
ideal Holywood yapımcısı oldu.
13:04
Summing up, to be truly efficient,
249
784833
3268
Özetle, gerçekten verimli olmak için
13:08
we need optimal inefficiency.
250
788125
2518
optimal verimsizliğe ihtiyacımız var.
13:10
The shortest path may be a curve
251
790667
2601
En kısa yol, düz bir çizgiden ziyade
13:13
rather than a straight line.
252
793292
2142
bir eğri olabilir.
13:15
Charles Darwin understood that.
253
795458
2185
Charles Darwin bunu anladı.
13:17
When he encountered a tough problem,
254
797667
1767
Zor bir sorunla karşılaştığında
13:19
he made a circuit of a trail,
255
799458
1768
patikadan bir sapma yaptı,
13:21
the sandwalk that he'd built behind his house.
256
801250
2875
evinin arkasında yaptığı kum yolu.
13:24
A productive path can be physical, like Darwin's,
257
804875
3226
Üretken bir yol, Darwin'inki gibi fiziksel olabilir
13:28
or a virtual one, or an unforeseen detour
258
808125
3434
ya da sanal bir yol
veya ortaya koyduğumuz bir yoldan beklenmedik bir sapma.
13:31
from a path we had laid out.
259
811583
2476
13:34
Too much efficiency can weaken itself.
260
814083
2435
Çok fazla verimlilik kendini zayıflatabilir.
13:36
But a bit of inspired inefficiency can strengthen it.
261
816542
4434
Ancak biraz ilhamlı verimsizlik onu güçlendirebilir.
13:41
Sometimes, the best way to move forward
262
821000
3976
Bazen ilerlemenin en iyi yolu
13:45
is to follow a circle.
263
825000
1851
bir çemberi takip etmektir.
13:46
Thank you.
264
826875
1309
Teşekkür ederim.
13:48
(Applause)
265
828208
2834
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7