The history of the world according to corn - Chris A. Kniesly

Çeviri: Gözde Alpçetin Gözden geçirme: Nevaz Mescioğlu

Corn currently accounts for more than one tenth of our global crop production.

Mısır şu anda küresel mahsul üretiminin onda birinden fazlasını oluşturuyor.

The United States alone has enough cornfields to cover Germany.

Sadece ABD'nin Almanya'yı kaplayacak kadar mısır tarlaları var.

But while other crops we grow come in a range of varieties,

Ancak yetiştirdiğimiz diğer mahsuller çok çeşitli olsa da

over 99% of cultivated corn is the exact same type: Yellow Dent #2.

ekili mısırların %99'undan fazlası birebir aynı: 2 numaralı sarı mısır.

This means that humans grow more Yellow Dent #2

Bu, insanların gezegende başka herhangi bir bitkiden daha fazla

than any other plant on the planet.

2 numaralı sarı mısır yetiştirdikleri anlamına geliyor.

So how did this single variety of this single plant

O hâlde bu tek bitkinin bu tek çeşidi

become the biggest success story in agricultural history?

nasıl tarım tarihinin en büyük başarı hikâyesi hâline geldi?

Nearly 9,000 years ago, corn, also called maize,

Yaklaşık 9 bin sene önce, aynı zamanda darı da denen mısır

was first domesticated from teosinte, a grass native to Mesoamerica.

Mezoamerika'ya özgü bir ot olan teosinteden ilk kez yetiştirildi.

Teosinte’s rock-hard seeds were barely edible,

Teosintenin kaya gibi tohumları neredeyse hiç yenilebilir değildi

but its fibrous husk could be turned into a versatile material.

ancak lifli kabuğu çok yönlü bir malzemeye dönüştürülebilirdi.

Over the next 4,700 years, farmers bred the plant into a staple crop,

Sonraki 4.700 yıl boyunca çiftçiler bitkiyi daha geniş koçanları

ve yenilebilir çekirdekleriyle birlikte temel bir mahsule dönüştürdü.

with larger cobs and edible kernels.

As maize spread throughout the Americas, it took on an important role,

Mısır, Amerika kıtalarında yayıldıkça önemli bir role büründü,

with multiple indigenous societies revering a “Corn Mother”

birçok yerli toplum, tarımı yaratan tanrıça olarak "Mısır Ana"ya taptılar.

as the goddess who created agriculture.

When Europeans first arrived in America, they shunned the strange plant.

Avrupalılar ilk kez Amerika'ya vardıklarında garip bitkiden çekindiler.

Many even believed it was the source of physical and cultural differences

Birçoğu, Mezoamerikalılar ve kendileri arasındaki

fiziksel ve kültürel farklılıkların kaynağı olduğuna bile inandı.

between them and the Mesoamericans.

However,

Yine de

their attempts to cultivate European crops in American soil quickly failed,

Amerika toprağına Avrupa mahsullerini ekip biçme çabaları çabucak başarısız oldu

and the settlers were forced to expand their diet.

ve oraya yerleşenler beslenme biçimlerini genişletmek zorunda kaldılar.

Finding the crop to their taste, maize soon crossed the Atlantic,

Mahsulün tadını aldıktan sonra mısır kısa bir süre sonra Atlantik'i geçecek

where its ability to grow in diverse climates made it a popular grain

ve çeşitli iklimlerde yetişme kabiliyeti

onu birçok Avrupa ülkesinde popüler bir tahıl yapacaktı.

in many European countries.

But the newly established United States was still the corn capital of the world.

Ama yeni kurulan ABD, hâlâ dünyanın mısır başkentiydi.

In the early 1800’s, different regions across the country

1800'lerin başlarında ülke genelinde farklı bölgeler

produced strains of varying size and taste.

boyut ve tat açısından çeşitlilik gösteren türler üretti.

In the 1850’s, however,

Ancak 1850'lerde bu benzersiz çeşitler tren makinistlerin paketlemesi

these unique varieties proved difficult for train operators to package,

and for traders to sell.

ve tüccarların da satması için zor hâle geldi.

Trade boards in rail hubs like Chicago encouraged corn farmers

Chicago gibi demir yolu merkezlerindeki ticaret merkezleri mısır çiftçilerini

to breed one standardized crop.

tek tip hâle getirilmiş bir mahsul yetiştirmeye teşvik etti.

This dream would finally be realized at 1893’s World’s Fair,

Bu rüya en sonunda James Reid'in sarı mısırının Mavi Kurdele'yi kazandığı

where James Reid’s yellow dent corn won the Blue Ribbon.

1893 Dünya Fuarı'nda fark edilecekti.

Over the next 50 years, yellow dent corn swept the nation.

Sonraki 50 yıl boyunca sarı mısır ülkeyi kasıp kavurdu.

Following the technological developments of World War II,

İkinci Dünya Savaşı'nın teknolojik gelişmeleri sonrasında

mechanized harvesters became widely available.

makineleşmiş biçerdöverler geniş ölçüde yaygın hâle geldi.

This meant a batch of corn that previously took a full day to harvest by hand

Bu, daha önce elle ekip biçmenin tüm bir günü alan bir yığın mısırın

could now be collected in just 5 minutes.

şimdi sadece 5 dakikada toplanılması anlamına geliyordu.

Another wartime technology, the chemical explosive ammonium nitrate,

Diğer bir savaş zamanı teknolojisi olan kimyasal patlayıcı amonyum nitrat da

also found new life on the farm.

aynı zamanda tarımda yeni bir hayat buldu.

With this new synthetic fertilizer,

Bu yeni sentetik gübre ile birlikte mahsulleri dönüşümlü olarak ekme

farmers could plant dense fields of corn year after year,

ve topraktaki nitrojeni yenileme ihtiyacı duymadan

without the need to rotate their crops and restore nitrogen to the soil.

çiftçiler yıldan yıla yoğun mısır tarlaları ekebiliyordu.

While these advances made corn an attractive crop to American farmers,

Bu gelişmeler, Amerikalı çiftçiler için mısırı çekici bir mahsul yaparken

US agricultural policy limited the amount farmers could grow

ABD tarım politikası, yüksek satış fiyatı sağlamak için

çiftçilerin yetiştirebileceği miktarı sınırladı.

to ensure high sale prices.

But in 1972, President Richard Nixon removed these limitations

Ancak 1972'de Sovyetler Birliği'yle büyük çapta bir tahıl satışı için görüşülürken

while negotiating massive grain sales to the Soviet Union.

Başkan Richard Nixon bu kısıtlamaları kaldırdı.

With this new trade deal and WWII technology,

2. Dünya Savaşı teknolojisi ve bu yeni ticari anlaşma birlikte

corn production exploded into a global phenomenon.

mısır üretimi küresel bir olaya dönüştü.

These mountains of maize inspired numerous corn concoctions.

Bu mısır dağları, birçok mısır karışımına ilham verdi.

Cornstarch could be used as a thickening agent for everything from gasoline to glue

Mısır nişastası, benzinden tutun tutkala kadar

her şey için kıvamlaştırıcı madde olarak kullanılabilir

or processed into a low-cost sweetener known as High-Fructose Corn Syrup.

ya da yüksek fruktozlu mısır şurubu olarak bilinen

düşük bütçeli tatlandırıcıya yapılabilir.

Maize quickly became one of the cheapest animal feeds worldwide.

Mısır çabucak tüm dünyadaki en ucuz hayvan yemlerinden biri hâline geldi.

This allowed for inexpensive meat production,

Bu da ucuz et üretimi sağladı,

which in turn increased the demand for meat and corn feed.

dolayısıyla mısır yemi ve et için talep de arttı.

Today, humans eat only 40% of all cultivated corn,

Günümüzde insanlar tüm ekili mısırın sadece %40'ını tüketiyorlar,

while the remaining 60% supports consumer good industries worldwide.

geri kalan %60 ise tüm dünyadaki tüketim ürünleri endüstrilerini destekliyor.

Yine de bu harika mahsulün yayılımının bir bedeli var.

Yet the spread of this wonder-crop has come at a price.

Global water sources are polluted by excess ammonium nitrate from cornfields.

Küresel su kaynakları mısır tarlalarından gelen

aşırı amonyum nitrat yüzünden kirleniyor.

Corn accounts for a large portion of agriculture-related carbon emissions,

Bir bakıma yüksek et üretimi yarattığından dolayı

partly due to the increased meat production it enables.

mısır, tarıma bağlı karbon emisyonlarının büyük bir kısmını oluşturuyor.

The use of high fructose corn syrup may be a contributor to diabetes and obesity.

Yüksek fruktozlu mısır şurubunun kullanımı diyabete ve obeziteye katkıda bulunuyor.

And the rise of monoculture farming

Monokültür tarımın artışı ise besin kaynaklarımızı tehlikeli ölçüde

has left our food supply dangerously vulnerable to pests and pathogens—

haşere ve patojenlere karşı savunmasız bıraktı—

a single virus could infect the world’s supply of this ubiquitous crop.

tek bir virüs, bu yaygın mahsulün kaynağına hastalık bulaştırabilir.

Corn has gone from a bushy grass

Mısır, bir çalılık olmaktan dünyadaki endüstrilerin ana elementi hâline geldi.

to an essential element of the world’s industries.

But only time will tell if it has led us into a maze of unsustainability.

Ancak bunun bizi bir sürdürülemezlik labirentine

sürükleyip sürüklemediğini sadece zaman söyleyecek.