"Accents" by Denice Frohman

I'm Denice Frohman,

Çeviri: Can Boysan Gözden geçirme: Gözde Alpçetin

Ben Denice Frohman

and this is "Accents."

ve bu da "Aksanlar."

my mom holds her accent like a shotgun,

Annem aksanını iki hamarat eliyle

with two good hands.

tıpkı bir tüfek gibi tutuyor.

her tongue, all brass knuckle

Dili, dudakları arasında kayan bir muşta.

slipping in between her lips

her hips, are all laughter and wind clap.

Kalçaları bol kahkahalı ve rüzgarın gümbürtüsü.

she speaks a sanchocho of spanish and english,

İspanyolca ve İngilizcenin Sanchocho aksanını,

pushing up and against one another,

birini yükseltip birini azaltarak

in rapid fire

seri bir ateş gibi konuşuyor.

there is no telling my mama to be "quiet,"

Anneme "sessiz" olmasını söylemek mümkün değil.

my mama don't know "quiet."

Annem "sessiz" olmayı bilmiyor.

her voice is one size better fit all

Onun sesi tüm bedenlere uyar

and you best not tell her to hush,

ve ona susmasını söylemeseniz iyi olur.

she waited too many years for her voice to arrive

Sesi için düzeltme yapılması

to be told it needed house keeping.

gerektiğinin söylenmesi için yıllarca bekledi.

English sits in her mouth remixed

İngilizce, onun ağzında karışmış bir şekilde duruyor.

so "strawberry" becomes "eh-strawbeddy"

Bu yüzden, "çilek," "eh-çilek" oluyor,

and "cookie" becomes "eh-cookie"

"kurabiye," "eh-kurabiye" oluyor

and kitchen, key chain, and chicken all sound the same.

ve "mutfak" da "mut fak" ya da "muftak" oluyor.

my mama doesn't say "yes"

Annem "evet" demez.

she says, "ah ha"

O "ah ha" der

and suddenly the sky in her mouth becomes a Hector Lavoe song.

ve ağzındaki gökyüzü aniden bir Hector Lavoe şarkısına dönüşür.

her tongue can't lay itself down flat enough

Onun dili, İngilizce konuşurken

kendi halinde düz duramaz

for the English language,

it got too much hip

çünkü çok havalıdır,

too much bone

çok kemiklidir,

too much conga

çok tumba içerir,

too much cuatro

iki adımlı

to two step

çok cuatro içerir,

got too many piano keys

dişlerinin arasında

in between her teeth,

çok fazla piyano tuşu vardır,

it got too much clave

çok ritmlidir,

too much hand clap

çok fazla el çırpması vardır,

got too much salsa to sit still

uslu durmak için çok salsa vardır,

it be an anxious child wanting to

oyun hamuruyla oynamak isteyen

make Play-Doh out of concrete

kaygılı çocuktur.

English be too neat for

İngilizce, onun gibi harika birisi için

her kind of wonderful.

çok düzgündür.

her words spill in conversation

Konuşma esnasında onun sözcükleri,

between women whose hands are all they got

işleri başından aşkın olan kadınlar arasında,

sometimes our hands are all we got

bazen de bizim aramızda saçılır.

and accents that remind us that we are still

Aksanlar, hâlâ bomba gibi olduğumuzu

bomba, still plena

hâlâ dolu olduğumuzu bize hatırlatır.

you say "wepa"

Siz "wepa" dersiniz

and a stranger becomes your hermano,

ve bir yabancı sizin "hermano"nuz olur.

you say "dale"

Siz "dale" dersiniz

and a crowd becomes a family reunion.

ve bir kalabalık aile haline gelir.

my mother's tongue is a telegram from her mother

Annemin dili, ülkenin kurbağalarıyla süslenmiş

decorated with the coqui's of el campo

ve onun annesinden kalan bir telgraf.

so even when her lips can barely

Bu yüzden

dudaklarını zorlukla açabildiği İngilizce'de bile

stretch themselves around english,

her accent is a stubborn compass

aksanı, ona evi işaret eden inatçı bir pusula gibidir.

always pointing her

towards home.