Learn English Vocabulary Daily #13.5 — British English Podcast

Hello, and welcome to The English Like a Native Podcast.

Merhaba, Yerli Gibi İngilizce Podcast'ine hoş geldiniz.

My name is Anna and you're listening to Week 13, Day 5 of your English Five a Day.

Benim adım Anna ve şu anda İngilizce Five a Day dersinizin 13. Hafta 5. Gününü dinliyorsunuz. Bu

This is a series that aims to increase your active vocabulary by deep

, pazartesiden cumaya haftanın her günü beş parçaya derinlemesine dalarak

diving into five pieces every day of the week from Monday to Friday.

aktif kelime dağarcığınızı arttırmayı amaçlayan bir seridir

Let's start this episode with a verb and it is to propose, propose.

. Bu bölüme bir fiille başlayalım ve o da önermek, önermek.

We spell this P R O P O S E, propose, propose.

Bu PROP OSE'yi heceliyoruz, öneriyorum, öneriyorum.

To propose is to ask someone to marry you.

Teklif etmek, birine evlenme teklif etmektir.

Okay.

There are other proposals that you can make, but often if you say to someone,

Tamam aşkım. Yapabileceğiniz başka teklifler de vardır, ancak çoğu zaman birine,

oh, this person proposed, and just leave it at that, then the assumption

ah, bu kişi teklif etti derseniz ve bunu burada bırakırsanız, o zaman

is that they have proposed marriage, so they've asked someone to marry them.

onun evlenme teklif ettiği, yani birinden kendisiyle evlenmesini istediği varsayımı olur.

Now, in the past, it was always the tradition that the man would

Geçmişte

propose to the woman in the UK.

İngiltere'de erkeğin kadına evlenme teklif etmesi bir gelenekti.

These days, it's not uncommon for a woman to propose to a man.

Günümüzde bir kadının bir erkeğe evlenme teklif etmesi alışılmadık bir durum değil.

Obviously, times change and traditions evolve, and so it's not uncommon for

Açıkçası, zaman değişiyor ve gelenekler gelişiyor ve bu nedenle bir kadının bir erkeğe onunla evlenme teklif etmesi

a woman to ask a man to marry her.

alışılmadık bir durum değil .

Okay, so have you been proposed to or have you proposed?

Peki, sana teklif mi edildi, yoksa teklif ettin mi?

Do any of you have any amazing and romantic stories

Herhangi birinizin

about an amazing proposal?

harika bir teklifle ilgili şaşırtıcı ve romantik hikayeleri var mı?

Here's an example sentence.

İşte örnek bir cümle.

"Do you think I was right to propose to Dan so soon after meeting?

"Tanıştıktan bu kadar kısa süre sonra Dan'e evlenme teklif etmemde haklı olduğumu mu düşünüyorsun?

I hope I haven't rushed into it."

Umarım bu konuda acele etmemişimdir."

Now, I personally receive multiple proposals via my DMs on

Artık kişisel olarak Instagram'daki DM'lerim

Instagram and via email as well.

ve e-posta yoluyla birden fazla teklif alıyorum.

It's the one thing that I found really peculiar when I started

Yüzümü internete koymaya

putting my face on the internet.

başladığımda gerçekten tuhaf bulduğum tek şey bu

The idea that people who don't know me, who have never met me would ask me to

. Beni tanımayan, benimle hiç tanışmamış insanların bana

marry them, flattering, and a little bit disconcerting, but yes I have been

evlenme teklif etmesi fikri gurur verici ve biraz da endişe verici ama evet bana

proposed to many times via text message.

defalarca mesaj yoluyla teklif edildi.

So, I have had experience there.

Yani orada deneyimim oldu.

Okay.

Next on our list is an adjective and it is customary, customary.

Tamam aşkım.

Listemizde bir sonraki sıfat bir sıfattır ve o adettir, adettir.

Customary spelled C U S T O M A R Y.

Geleneksel olarak yazılan CUSTOMAR Y.

Customary.

Geleneksel.

Customary.

Geleneksel.

If something is described as customary then it is usual.

Bir şey gelenek olarak tanımlanıyorsa o şey olağandır.

It is normal, or it could be the tradition.

Bu normaldir ya da gelenek olabilir.

It's customary.

Bu bir gelenek.

Here's an example sentence.

İşte örnek bir cümle.

"It's customary in some countries to ask the father's permission before

"Bazı ülkelerde birine evlenme teklif etmeden

proposing marriage to someone."

önce babanın iznini almak gelenektir

Many years ago, I was in a serious relationship, a long term relationship,

." Yıllar önce, bir adamla ciddi, uzun süreli bir ilişki içindeydim

with a chap, and I was getting cold feet in the relationship.

ve bu ilişkiden çekiniyordum.

I was starting to feel we'd been together for quite a few years and I

Birkaç yıldır birlikte olduğumuzu hissetmeye başlıyordum ve

was starting to think, I don't think this relationship is right for me.

bu ilişkinin bana uygun olmadığını düşünmeye başlıyordum.

This man isn't the man I want to spend my life with, but he

Bu adam hayatımı birlikte geçirmek istediğim adam değil ama

was completely the opposite.

tam tersiydi.

He was starting to decide that he did want to settle down with me and he'd

Benimle barışmak istediğine karar vermeye başlamıştı ve

invited me to go to Paris for New Year, for the New Year celebrations and I had

beni Yeni Yıl için, Yeni Yıl kutlamaları için Paris'e davet etmişti ve

an inkling, I had a suspicion about how he was feeling and that he might propose.

ben onun nasıl hissettiğine dair bir şüpheye kapılmıştım ve teklif edebilir.

So, I phoned my mum and I said,

Annemi aradım ve şöyle dedim:

"Mum, I think this man is going to propose to me.

"Anne, sanırım bu adam bana evlenme teklif edecek.

And I think I want to leave him actually.

Ve sanırım ben aslında ondan ayrılmak istiyorum.

I think I want to dump him.

Sanırım onu ​​terk etmek istiyorum.

I want to end the relationship.

İlişkiyi bitirmek istiyorum.

And I think he's going to propose.

Ve Sanırım evlenme teklif edecek.

This is terrible.

Bu çok kötü.

I need to do it soon."

Bunu bir an önce yapmam lazım."

And she said,

Ve dedi ki,

"Yes, you do because he phoned me and he's asked my permission.

"Evet, çünkü o beni aradı ve benden izin istedi.

He's asked for my blessing to marry you.

Seninle evlenmek için benden izin istedi.

So, I know that he's going to propose to you."

Yani sana evlenme teklif edeceğini biliyorum."

And I was like,

Ben de

"Oh no!"

"Ah hayır!" dedim.

So, he did ask my mother for her blessing in advance.

Bu yüzden önceden annemin onayını istedi.

Now it's not customary necessarily to ask the mother, but at the time

Artık anneye sormak alışılagelmiş bir şey değil ama o zamanlar

my father wasn't very much involved so, my mother was the person to ask.

babam bu konuyla pek ilgili değildi, bu yüzden soracak kişi annemdi.

And, if you're desperate to know the ending of the story, I'll tell you what

Ve eğer hikayenin sonunu merak ediyorsanız podcast'in sonunda

happened at the end of the podcast.

size ne olduğunu anlatacağım

So, let's move on to our next phrase on the list.

. O halde listedeki bir sonraki ifademize geçelim.

This is an idiom and it is pop the question, to pop the question.

Bu bir deyimdir ve soruyu patlatmak, soruyu patlatmaktır.

This is spelled P O P, pop.

Buna POP diye yazılır, baba.

The, T H E.

TH E.

Question, Q U E S T I O N, pop the question.

Sorusu, SORU, soruyu açın.

To pop the question is an idiomatic way of saying to propose,

Soruyu sormak, evlenme teklif etme,

to ask someone to marry you.

birine seninle evlenme teklif etme demenin deyimsel bir yoludur.

Here's an example.

İşte bir örnek.

"I'm going to pop the question to Dawn when we go away.

"Gittiğimizde bu soruyu Dawn'a soracağım.

I just need to plan how I'm going to do it.

Sadece bunu nasıl yapacağımı planlamam gerekiyor.

Next on the list is a noun and it is fiancée, fiancée.

Listede bir sonraki isim bir isim ve nişanlısı, nişanlısı.

Now, fiancée is spelled F I A N C E E, but the first E in fiancée has

Şimdi, nişanlı FIANC EE diye yazılıyor ama nişanlı sözcüğündeki ilk E'nin

that little accent above it — fiancée.

üzerinde o küçük aksan var: nişanlı.

A fiancée is a woman who is engaged to be married.

Nişanlı, evlenmek üzere nişanlanan kadındır.

Fiancée.

Nişanlım.

We have the same word for a man who is engaged to be married

Evlenmek üzere olan bir adam için de aynı kelimeye sahibiz

but it has a different spelling.

ama yazılışı farklı.

I believe it's just with one E at the end but I think it sounds the same.

Sonunda sadece bir E olduğuna inanıyorum ama kulağa aynı geliyor.

Fiancé.

Nişanlı.

Fiancé.

Nişanlı.

Sounds like Beyoncé, but with an F.

Beyoncé'ye benziyor ama F.

Fiancée.

Nişanlısı var.

OK, here's an example sentence.

Tamam, işte örnek bir cümle.

"Please let me introduce you to my fiancée, Lucy.

"Lütfen sizi nişanlım Lucy ile tanıştırmama izin verin.

We're trying to decide whether to get married at home or abroad."

Yurt içinde mi yoksa yurt dışında mı evleneceğimize karar vermeye çalışıyoruz."

And then last on our list is a verb and it is to celebrate, celebrate, and we

Ve listemizin sonuncusu bir fiildir ve kutlamak, kutlamaktır ve

spell that C E L E B R A T E, celebrate.

KUTLAMAK, kutlamak diye heceleriz. Bir şeyi kutlamak

To celebrate something is to take part in a special, often enjoyable activity

, bir şeyin önemli olduğunu göstermek için özel ve genellikle eğlenceli bir etkinliğe katılmaktır

to show that something's important.

.

So, for example, a birthday, especially an important birthday or a big birthday,

Örneğin, bir doğum günü, özellikle önemli bir doğum günü veya büyük bir doğum günü,

like your 40th or your 18th birthday.

örneğin 40. veya 18. yaş gününüz.

That's quite a special one.

Bu oldukça özel bir şey.

Your 21st birthday, people will often celebrate those milestones.

21. yaş gününüz, insanlar genellikle bu dönüm noktalarını kutlayacaklar.

When I hit a million subscribers, there will be a celebration.

Bir milyon aboneye ulaştığımda bir kutlama olacak.

I will celebrate because it's something I've worked towards for a long time.

Kutlayacağım çünkü bu uzun zamandır üzerinde çalıştığım bir konu.

So, I'll take part in a special activity to mark that occasion, to show that

Bu nedenle, bu olayı kutlamak ve bu olayın benim için özellikle önemli olduğunu

occasion is particularly important to me.

göstermek için özel bir etkinliğe katılacağım

Here's an example.

. İşte bir örnek.

"I can't believe I finally got engaged!

"Sonunda nişanlandığıma inanamıyorum! Hadi

Let's go out and celebrate.

dışarı çıkıp kutlayalım.

I'm paying."

Parayı ödüyorum."

Okay, so, let's recap.

Tamam, o halde özetleyelim.

We had the verb propose, which is to ask someone to marry you.

Birine seninle evlenme teklif etmek anlamına gelen evlenme teklifi fiilimiz vardı.

Then we had the adjective customary, customary, to say something is

Daha sonra bir şeyin olağan , normal veya gelenek

usual, normal, or the tradition.

olduğunu söylemek için adet, gelenek sıfatını aldık

Then we had the idiom, pop the question, to pop the question,

. Daha sonra şu deyimi bulduk: Soruyu patlat, soruyu sor,

to ask someone to marry you.

birine seninle evlenme teklif et.

Then we had the noun — fiancée which is the name we give to the

Daha sonra evlenmek üzere nişanlanan kadına

woman who is engaged to be married.

verdiğimiz isim olan nişanlısı adını aldık

We then had the verb, celebrate, celebrate, which is to take part in

. Daha sonra , belirli bir olayın önemli olduğunu göstermek için özel bir etkinliğe

a special activity to show that a particular occasion is important.

katılmak anlamına gelen kutlamak, kutlamak fiilini kullandık

Let's now do this for pronunciation purposes.

. Şimdi bunu telaffuz amacıyla yapalım.

Repeat after me.

Benden sonra tekrar et.

Propose.

Teklif etmek, önermek.

Propose.

Teklif etmek, önermek.

Customary.

Geleneksel.

Customary.

Geleneksel.

Pop the question.

Soruyu aç.

Pop the question.

Soruyu aç.

Fiancée.

Nişanlım.

Fiancée.

Nişanlım.

Celebrate.

Kutlamak.

Celebrate.

Kutlamak.

Fantastic.

Fantastik.

Now I'm going to ask you a few questions to see if you can

Şimdi size bugün anlattıklarımızı hatırlayıp

remember what we've covered today.

hatırlayamayacağınızı görmek için birkaç soru soracağım

What's the idiomatic way of saying that someone asked someone to marry them?

. Birinin birine evlenme teklif ettiğini söylemenin deyimsel yolu nedir?

Pop the question.

Soruyu aç.

And what's another way of saying pop the question?

Peki soruyu sormanın başka bir yolu nedir?

Just a general verb.

Sadece genel bir fiil.

Propose.

Teklif etmek, önermek.

Fantastic.

Fantastik.

When you propose to a woman and she says yes, she becomes your...

Bir kadına evlenme teklif ettiğinde ve o da evet derse, o senin...

fiancée.

nişanlın olur.

Very good.

Çok güzel.

And it would be the tradition to ask the father of the bride if he gives his

Ve gelinin babasına onay verip vermediğini sormak bir gelenektir

blessing, if it's allowed for you to pop the question, what other adjective

, eğer size şu soruyu sormanıza izin veriliyorsa,

could we use to describe this tradition?

bu geleneği tanımlamak için başka hangi sıfatı kullanabiliriz?

Customary, customary.

Gelenek, gelenek.

And then when we're all excited about this particular occasion,

Peki hepimiz bu özel olay için heyecanlandığımızda

what are we going to do?

ne yapacağız?

Celebrate.

Of course.

Kutlamak.

Elbette.

Fantastic.

Fantastik.

Right, let's bring everything together in a little story.

Tamam, hadi her şeyi küçük bir hikayede bir araya getirelim.

Fellas, it can be a daunting task, you know you want to spend the rest

Arkadaşlar, bu göz korkutucu bir görev olabilir,

of your life with your partner and you want to give her the best wedding ever,

hayatınızın geri kalanını partnerinizle geçirmek istediğinizi ve ona şimdiye kadarki en iyi düğünü vermek istediğinizi biliyorsunuz,

but just how do you propose to her?

ancak ona nasıl evlenme teklif edeceksiniz?

The moment has to be special, not on a normal Saturday night down

Anın özel olması gerekiyor, normal bir Cumartesi gecesi

the local pub with friends, not via WhatsApp when she's at work, it needs

arkadaşlarla yerel bir barda değil, işteyken WhatsApp aracılığıyla değil,

to be something totally amazing!

tamamen muhteşem bir şey olması gerekiyor!

Then you start to think, will she say yes?

Sonra düşünmeye başlarsın, evet diyecek mi?

What if she says no?

Ya hayır derse?

Should I ask her father's permission first, it is customary in her family, but

Önce babasının iznini mi almalıyım, onun ailesinde bu gelenektir ama

you don't really know him that well yet.

henüz onu o kadar da iyi tanımıyorsunuz.

What if he says no?

Ya hayır derse?

Who will be my best man?

En iyi adamım kim olacak?

What will I say in the wedding day speech?

Düğün günü konuşmasında ne diyeceğim?

All these questions spinning around inside your head.

Bütün bu sorular kafanın içinde dönüp duruyor.

Here are a few tips.

İşte birkaç ipucu.

There are plenty of websites you can go to for advice on how and where to pop

Nasıl ve nereye gidileceği konusunda tavsiye almak için gidebileceğiniz birçok web sitesi var

the question, ask family and friends, you could even speak to a wedding planner.

sorusunu ailenize ve arkadaşlarınıza sorun, hatta bir düğün planlayıcısıyla konuşabilirsiniz.

Think about what she loves doing, does she have a favourite place?

Ne yapmayı sevdiğini düşünün, favori bir yeri var mı?

Is there an activity you'd do together where you could surprise her with

Yarı yoldayken büyük soruyla onu şaşırtabileceğiniz, birlikte yapabileceğiniz bir aktivite var mı

the big question halfway through?

?

Are you due a getaway where you could ask the hotel to decorate an area for you?

Otelden sizin için bir alanı dekore etmesini isteyebileceğiniz bir kaçamağa mı ihtiyacınız var?

However you decide to ask the girl of your dreams to become your forever

Ancak hayallerinizdeki kızdan sonsuza dek

love, do it with confidence and pride.

aşkınız olmasını istemeye karar verirseniz, bunu güvenle ve gururla yapın.

Do it knowing that soon this lady will be your fiancée and you have a lifetime

Bunu, yakında bu kadının nişanlınız olacağını ve ömür boyu biriktirecek

of memories to make and treasure.

ve değer verecek anılarınız olacağını bilerek yapın.

Fast forward.

İleri sar.

Whoo hoo!

Vay be!

Now you're engaged.

Artık nişanlısın.

You can take a deep breath, all of that anxiety and worry was for nothing.

Derin bir nefes alabilirsiniz, tüm bu endişe ve endişeler boşunaydı.

Go out, celebrate, get ready for a life of love, laughter,

Dışarı çıkın, kutlayın, aşkla, kahkahalarla ve kalıcı anılarla dolu

and long-lasting memories...

bir hayata hazırlanın

and make sure your wedding day speech is awesome!

... ve düğün günü konuşmanızın harika olduğundan emin olun!

And that brings us to the end of today's episode and the end of Week 13.

Bu da bizi bugünkü bölümün ve 13. Haftanın sonuna getiriyor.

I do hope you found this week useful.

Umarım bu haftayı faydalı bulmuşsunuzdur.

I look forward to tickling your eardrums once again tomorrow or perhaps next week.

Yarın ya da belki gelecek hafta kulak zarlarınızı bir kez daha gıdıklamayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Until then, take very good care and goodbye.

O zamana kadar kendinize çok iyi bakın ve hoşçakalın.