Polyglot Explains How To Learn A Language Fast

Learning another language is impressive,  but imagine learning 20 languages.  

Başka bir dil öğrenmek etkileyicidir, ancak 20 dil öğrendiğinizi hayal edin.

Well, this incredible feat has been achieved  by today's guest, Steve Kaufmann from YouTube  

Bu inanılmaz başarı, bugünün konuğu olan YouTube   kanalından Steve Kaufmann

channel, Steve Kaufmann, lingosteve. He's also  the CEO of lingQ, which I will link down below,  

, lingosteve Steve Kaufmann tarafından elde edildi. Aynı zamanda,

which is a fantastic learning resource  for anyone learning another language. 

başka bir dil öğrenen herkes için harika bir öğrenim kaynağı olan  aşağıda bağlantısını vereceğim lingQ'nun CEO'sudur.

So, what can we learn from such an  incredible linguistic brain? Let's find out. 

Peki, böylesine inanılmaz bir dilbilimsel beyinden ne öğrenebiliriz ? Hadi bulalım.

Hello, Steve, it's lovely to meet you, I'd  like you to just spend a few moments telling  

Merhaba Steve, tanıştığımıza memnun oldum. Birkaç dakikanızı ayırarak

my audience a little bit about who you are,  and what you do when it comes to languages.

izleyicilerime biraz kim olduğunuzu ve diller söz konusu olduğunda ne yaptığınızı anlatmanızı istiyorum.

I enjoy learning languages, I've learned  languages, you know, throughout my life  

Dil öğrenmekten zevk alıyorum, dil öğrendim, bilirsiniz, hayatım boyunca

for various reasons. And in particular, in  the last 15 or 16 years, I've been very much  

çeşitli nedenlerle  . Ve özellikle, son 15 veya 16 yılda,

involved with learning languages online, I  have a YouTube channel called lingosteve,  

çevrimiçi dil öğrenmeyle çok ilgilendim, lingosteve adlı bir YouTube kanalım var,

together with my son, I co-founded a platform  for learning languages called link lingq.com.  

oğlumla birlikte dil öğrenmek için link lingq adlı bir platform kurduk. com.

I'm currently learning Arabic and  Persian. And, yeah, I like languages.

Şu anda Arapça ve Farsça öğreniyorum. Ve evet, dilleri severim.

Okay, so how many languages do you actually know?

Pekala, aslında kaç tane dil biliyorsun?

To some extent, I would say 20! I can easily communicate, like right away now  

Bir dereceye kadar 20 derdim! Şu anda olduğu gibi kolayca iletişim kurabiliyorum

10, or 12, and other 8 languages or so that  I did learn well enough to use when I was in  

10 veya 12 ve diğer 8 dil veya böylece ülkedeyken yeterince iyi öğrendim

the country or that I'm in the process  of learning? And it would, you know,  

veya öğrenme sürecindeyim? Ve bilirsiniz,

I'd need a little bit of work to get them  up to a decent level, let's put it that way.

onları iyi bir düzeye çıkarmak için biraz çalışmam gerekir , hadi bu şekilde ifade edelim.

You said you had a method. So, tell me my students  are desperate to know, What is your secret?

Bir yöntemin olduğunu söylemiştin. O halde, öğrencilerimin sırrınız nedir?

I believe that the brain gradually gets used  to a language, you have to be exposed to a  

Beynin yavaş yavaş bir dile alıştığına inanıyorum,

certain amount of the language for the brain  to start to get used to it. And so, I spend  

beynin alışmaya başlaması için belirli bir miktarda dile maruz kalmanız gerekir . Ve bu yüzden,

most of my time in sort of listening and reading  and then when I have the opportunity I speak,  

zamanımın çoğunu bir şekilde dinleyerek ve okuyarak geçiriyorum ve ardından fırsat bulduğumda konuşuyorum

but my focus is on comprehension, accumulating  vocabulary through a lot of listening and  

ancak benim odak noktam anlamaya, çok fazla dinleme ve okuma yoluyla kelime dağarcığı biriktirmeye odaklanıyor

reading. That's the sort of approach that we  have, you know, made, I think, more efficient  

. Bu, lingQ'da bence daha verimli hale getirdiğimiz türden bir yaklaşım

in lingQ. But but the idea is that you have to  give the brain a chance to acquire the language.

. Ancak fikir şu ki, beyne dili edinmesi için bir şans vermelisiniz.

Just in the same way, I guess that children  when they're learning to speak, do they are  

Aynı şekilde, sanırım çocuklar konuşmayı öğrenirken

absorbing the language all around them,  aren't they before they even start to  

çevrelerindeki dili özümsüyorlar mı, daha başlamadan

really try to communicate back with us.

bizimle gerçekten iletişim kurmaya çalışmıyorlar mı?

Right! And we have a big advantage  over children. And we already have  

Sağ! Ve çocuklara göre büyük bir avantajımız var . Ve

a large vocabulary in our own language, whatever  language that may be. So, we have concepts,  

hangi dil olursa olsun kendi dilimizde zaten geniş bir kelime dağarcığımız var . Dolayısıyla,

words in our own language that the children aren't  even aware of in their own language. So, we do  

kendi dilimizde çocukların kendi dillerinde farkında bile olmadığı kavramlar, sözcükler var. Bu nedenle,

have a head start over the kids, although they  are more natural and less inhibited. Let's say.

daha doğal ve daha az çekingen olmalarına rağmen çocuklara göre avantajlıyız. Diyelimki.

I think that's one of the biggest things I  try and teach my students in particular is to  

Bence bu, özellikle öğrencilerime öğretmeye çalıştığım en büyük şeylerden biri,

try not to let your fear of mistakes hold  you back. I think it's important to try and  

hata yapma korkunuzun sizi engellemesine izin vermemeye çalışmaktır . Bence denemek ve

just, just make mistakes and put  yourself out there and try to use  

sadece hatalar yapmak, kendinizi ortaya koymak ve

the language as much as possible. I fully agree with that. Yeah.

dili mümkün olduğunca kullanmaya çalışmak önemlidir. Buna tamamen katılıyorum. Evet.

You are a native English speaker, right?  So, what motivated you? What was the first  

Anadili İngilizce olan birisin, değil mi? Peki, seni ne motive etti? İlk

language you learnt? What motivated  you to learn so many languages.

öğrendiğiniz dil neydi? Sizi bu kadar çok dili öğrenmeye motive eden şey neydi?

I was born in Sweden. So, for the first five years  of my life, I spoke Swedish. Now, I've been in  

İsveç'te doğdum. Böylece, hayatımın ilk beş yılında İsveççe konuştum.

Canada for 71 years. So, I mean, English is my  natural language. It's my native language. It's  

71 yıldır Kanada'dayım. Yani İngilizce benim doğal dilim. Bu benim anadilim.

the one that I speak the best, most naturally. But I think the fact that I was exposed to  

Doğal olarak en iyi konuştuğum odur. Ama

another language when I was a small child probably  helped, you know, as a 1617 year old in Montreal,  

küçük bir çocukken başka bir dile maruz kalmamın muhtemelen yardımcı olduğunu düşünüyorum, bilirsiniz, Montreal'de 1617 yaşında biri olarak, sahip olduğumuz

I got very interested in French because of a  professor that we had, and I ended up going to  

bir profesör sayesinde Fransızca'ya çok ilgi duymaya başladım ve sonunda bitirdim. Fransa'ya gitmek

France spent three years there did my university  education in France. And then after that,  

üç yılımı orada geçirdim, üniversite eğitimimi Fransa'da yaptım. Ondan sonra

I worked for the Canadian government, and they  were looking to train people in Mandarin Chinese. 

Kanada hükümeti için çalıştım ve insanları Mandarin Çincesi konusunda eğitmek istiyorlardı.

So, I was selected, and I was sent to Hong Kong  to learn Mandarin Chinese. And then thereafter, I  

Böylece seçildim ve Mandarin Çincesi öğrenmek için Hong Kong'a gönderildim. Ve ondan sonra

learned I lived in Japan, my family, my wife, and  kids, we lived in Japan. And so, once you realize  

Japonya'da yaşadığımı öğrendim, ailem, karım ve çocuklarım Japonya'da yaşıyordu. Ve böylece,

that, in fact, is not that difficult to learn  languages, then it's something I like to do. And  

aslında dil öğrenmenin o kadar da zor olmadığını fark ettiğinizde , bu benim yapmaktan hoşlandığım bir şey. Ve

I've continued doing. And particularly in the last  15, 16 years, since the age of 60, I decided to  

yapmaya devam ettim. Ve özellikle son 15, 16 yılda, 60 yaşımdan beri,

learn Russian and after Russian then Czech and you  know, I learned Ukrainian and Korean and Greek and  

Rusça öğrenmeye karar verdim ve Rusça'dan sonra Çekçe ve bilirsiniz, Ukraynaca, Korece ve Yunanca öğrendim ve bu

so I put more effort into it the last 15, 16 years  than I than I did in the previous sort of period  

yüzden son 15, 16'da daha fazla çaba sarf ettim.

of my life where I was mostly working didn't  have so much time to spend on language learning.

hayatımın çoğunlukla çalıştığım önceki döneminden daha uzun yıllar dil öğrenmeye ayıracak çok fazla zamanım olmadı.

How do you navigate switching  between the languages when you  

if you ever in a situation where  you do have to switch? How do you  

Geçiş yapmak zorunda olduğunuz bir durumda diller arasında geçiş yaparken nasıl gezinirsiniz?

navigate that? And do you have any tips or  tricks for switching into a different language?

Bunda nasıl gezinirsiniz? Farklı bir dile geçmek için herhangi bir ipucunuz veya püf noktanız var mı?

I mean, you just have to get going in the language  and the brain will take over. Like I trust my  

Demek istediğim, sadece dile alışmak zorundasın ve beyin işi devralacak. Sanki beynime   güveniyorum

brain and and I'll make mistakes you know the  language is.. I'm obviously.. my Spanish is a  

ve ve hata yapacağım, dilin ne olduğunu biliyorsunuz... Açıkçası öyleyim.. İspanyolcam

lot stronger than my Portuguese so when I speak  Spanish, I will or at least Portuguese I'll mix  

Portekizcemden   çok daha güçlü bu yüzden İspanyolca konuştuğumda konuşacağım veya en azından Portekizce karıştıracağım

in Spanish. If I'm with Portuguese people  more or Brazilian people more than there'll  

ispanyolca'da. Portekizlilerle daha fazla veya Brezilyalılarla birlikte olursam,

be less of a mixture. I never worry about  that the main objective is communicating.  

daha az karışım olur. Asıl amacın iletişim kurmak olduğu konusunda asla endişelenmem.

Communication. And, and of course, my  goal is comprehension. So as long as I  

İletişim. Ve tabii ki amacım anlamaktır.

have that level of comprehension, and I can  understand what the person is saying, I don't  

Bu seviyede bir kavrayışa sahip olduğum ve kişinin ne dediğini anlayabildiğim sürece,

really worry too much about how you know elegantly  I express myself how many mistakes I make,  

nasıl zarif bir şekilde bildiğiniz konusunda çok fazla endişelenmiyorum. Kaç hata yaptığımı kendimi ifade ediyorum,

it doesn't really bother me. I don't consciously  switch. It's not something that I deliberately do.

bu beni gerçekten rahatsız etmiyor . Bilinçli olarak geçiş yapmıyorum. Bu isteyerek yaptığım bir şey değil.

Ok. I know when my background previously was  in acting, and I would, I would learn different  

Tamam. Daha önce oyunculuk geçmişimin olduğunu biliyorum ve farklı

accents. And I had a trick, which was to or just  have a phrase that belonged to each accent that  

aksanlar öğrenirdim. Ve bir numaram vardı, her bir aksana ait olan ve

would give me the target sounds for that accent  that I would say that phrase, and that would  

bana o aksan için hedef sesleri veren bir cümleye sahip olan bir numaram vardı, o cümleyi söylerdim ve bu,

help me to sit into it. But it's not I guess it's  not the same when you have different languages.

onun içine oturmama yardımcı olurdu. Ama farklı dilleriniz olduğunda bu aynı değildir sanırım.

No, no, no, no, I think that's true.  Sometimes, if you're having trouble switching,  

Hayır, hayır, hayır, hayır, bence bu doğru. Bazen, geçiş yapmakta zorlanıyorsanız,

you got to find a word or a phrase, in that new  language, I gotta find something that I can say  

o yeni dilde bir kelime veya deyim bulmanız gerekir , ben de Çince konuşabildiğim için artık Rusça söyleyebileceğim bir şey bulmalıyım

in Russian now because I've been speaking  Chinese. And so, I'll say that and then  

. Bunu söyleyeceğim ve sonra

stumble a bit and slowly I'll slide into the  Russian. So yeah, I think that's a good strategy.

biraz tökezleyeceğim ve yavaşça Rusça'ya geçeceğim . Yani evet, bence bu iyi bir strateji.

You mentioned age, but you didn't say how old you  are. Do you mind me asking how old you are now?

Yaştan bahsettiniz, ancak kaç yaşında olduğunuzu söylemediniz . Şimdi kaç yaşında olduğunu sormamın bir sakıncası var mı?

Yeah. I'm 76.

Evet. 76

Wow. 76! And what age were you when  you picked up your last language?

yaşındayım. 76! Ve son dilinizi öğrendiğinizde kaç yaşındaydınız?

Well, you know, right now I'm working on I  say Persian and Arabic, the Arabic is tougher,  

Biliyorsunuz, şu anda üzerinde çalışıyorum, Farsça ve Arapça diyorum, Arapça daha zor,

because I'm doing a bit of Egyptian and a bit  of Levantine and a bit of Standard Arabic. And  

çünkü biraz Mısır, biraz  Levanten ve biraz da Standart Arapça yapıyorum. Ve

it's hard. The Arabic is difficult.  Persian. Those are the two languages  

bu zor. Arapça zordur. Farsça.

that I'm working on right now. With the  Persian it's not that bad, actually. 

Şu anda üzerinde çalıştığım iki dil bunlar. Farsça ile aslında o kadar da kötü değil. Burada, Vancouver'da

I understand a lot of podcasts, newscasts I  talk if I there's a lot of Iranian immigrants  

çok sayıda İranlı göçmen varsa

here in Vancouver, and I can chat with them.  And they're very encouraging when I do that.

ve onlarla sohbet edebiliyorsam, konuştuğum birçok podcast'i, haber yayınını anlıyorum. Ve bunu yaptığımda çok cesaretlendirici oluyorlar. Herhangi bir dili öğrenmenin

What do you think is the biggest obstacle for  learning any language, just a blanket obstacle?

önündeki en büyük engelin ne olduğunu düşünüyorsunuz , sadece genel bir engel mi?

The important thing is to put in the time, put  in the time with the language however you do it,  

Önemli olan zaman koymak, dile zaman ayırmak, nasıl yaparsanız yapın,

you can watch TV programs, you can read, you can  talk to people, just spend time with the language 

TV programları izleyebilir, okuyabilir, insanlarla konuşabilirsiniz, sadece dil ile zaman geçirin.

Don't worry about things you don't  understand, there's always going to be  

anlamıyorsun, her zaman

things you don't understand. And some people  will pronounce better, and some people will  

anlamadığın şeyler olacak. Ve bazı insanlar daha iyi telaffuz edecek ve bazı insanlar daha

pronounce less well. And it really  doesn't matter. I think the main thing is  

az iyi telaffuz edecek. Ve gerçekten önemli değil. Bence asıl mesele

to just stay with it and keep  going you will continue to improve.

bununla devam etmek ve devam etmek gelişmeye devam edeceksin.

Have you approached every language in the same way  

Her dile aynı şekilde mi yaklaştınız

or like your method, your your resource that  you'd like to use? Has it all been a very similar  

veya yönteminiz, kaynağınız kullanmak istediğiniz gibi mi? Kullandığınız çok benzer bir

strategy that you've used? Or have, you had to  adjust your strategy, depending on the language?

strateji miydi? Ya da dile bağlı olarak stratejinizi ayarlamak zorunda kaldınız mı?

The strategy has been the same, you have to do a  lot of reading, reading and listening, reading and  

Strateji aynıydı, çok fazla okuma, okuma ve dinleme, okuma ve

listening. That's what I did. Long before I had  ever heard of Stephen Krashen, who, of course, you  

dinleme yapmanız gerekiyor. Ben de öyle yaptım.

know, is the great guru of input-based learning.  But it was obvious to me that that's what I had  

Girdiye dayalı öğrenmenin büyük gurusu olan Stephen Krashen'ı duymamdan çok önce, tabii ki bilirsiniz. Ama yapmam gereken şeyin bu olduğu benim için açıktı

to do. And I let the speaking kind of look at,  you know, look after itself. It's not something  

. Ve konuşmanın kendine bakmasına izin verdim, bilirsiniz, kendi başının çaresine baksın. Endişelendiğim bir şey değil

I worry about. It'll develop gradually through,  you have to speak a lot to speak well, you can't,  

. Yavaş yavaş gelişir, iyi konuşmak için çok konuşmanız gerekir, yapamazsınız,

you know, I like some I remember speaking  to a group of immigrants here in Vancouver,  

bilirsiniz, bazılarının burada Vancouver'da Çin'den gelen bir grup göçmenle konuştuğunu hatırlıyorum

who were from China. And they wanted  to learn enough English so that  

. Ve

they could speak to their kids’ teacher, or if  ever a policeman stopped them on the highway,  

çocuklarının öğretmeniyle konuşabilecek kadar İngilizce öğrenmek istediler veya bir polis onları otoyolda durdursa bile,

you can't just, you know, get enough English so  that in a particular situation, once a month,  

bilirsin, belirli bir durumda, bir kez bir kez ay,

you can use it, it's not going to happen. If they really want to get good in English, they  

kullanabilirsiniz, olmayacak. İngilizcede gerçekten iyi olmak istiyorlarsa, girmek zorunda

have to watch English television that they have  to get in, you know, spend a lot of time with the  

oldukları İngiliz televizyonunu izlemeleri , bilirsiniz, dille çok zaman geçirmeleri gerekir

language. So, the only thing that I did a little  differently was when I was learning Mandarin  

. Yani, biraz farklı yaptığım tek şey Mandarin  Çincesi öğrenirken oldu

Chinese. In order to learn the characters, I  used spaced repetition system for the first  

. Karakterleri öğrenmek için ilk 1000 karakter aralıklı tekrar sistemi kullandım

1000 characters. That was a system that I designed  by myself. But it was based on the principle that  

. Bu, kendi başıma tasarladığım bir sistemdi . Ancak

I had to keep on relearning, relearning, those  that I thought I learned, I put them aside, then  

yeniden öğrenmeye devam etmem gerektiği, öğrendiğimi düşündüklerimi yeniden öğrenmem gerektiği, onları bir kenara koyduğum, sonra

I worked with the others and stuff. It was a form  of spaced repetition, I won't go into details.

diğerleriyle falan çalıştığım ilkesine dayanıyordu. Aralıklı bir tekrar biçimiydi, ayrıntılara girmeyeceğim.

And the other thing that's changed, of course,  is lingQ because all of those activities are now  

Ve değişen diğer bir şey de elbette lingQ'dur çünkü tüm bu faaliyetler artık

more efficient. They’re taking advantage of you  know, modern technology, mp3, online dictionaries,  

daha verimlidir. Biliyorsunuz modern teknolojiden, mp3'ten, çevrimiçi sözlüklerden,

the ability to bring in content from YouTube,  from Netflix, you know, everything that  

YouTube'dan,  Netflix'ten içerik getirme yeteneğinden, bilirsiniz, dil öğrenmek

the internet makes available to us now for  language learning. So that has changed.

için internetin bize sunduğu her şeyden yararlanıyorlar . Yani bu değişti.

You said that you're learning  two languages at the moment.  

Şu anda iki dil öğrendiğinizi söylediniz.

In general, if someone has aspirations  to learn many languages, do you recommend  

Genel olarak, bir kişinin birden fazla dil öğrenme isteği varsa,

learning more than one language at a time? Or  do you think that's.. No. ..quite tricky to do?

aynı anda birden fazla dil öğrenmesini önerir misiniz? Veya bunun... Hayır... ..oldukça zor olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Not a good thing to do. I don't know why I did  it. I initially I also had Turkish in there,  

Yapılacak iyi bir şey değil. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum . Başlangıçta orada da Türkçem vardı

too. I said, I don't know much about the  Middle East. I'm going to try to learn Persian,  

. Orta Doğu hakkında pek bir şey bilmiyorum dedim . Farsça,

Arabic and Turkish. So, I was sort of three  months on one. Three months on the other.  

Arapça ve Türkçe öğrenmeye çalışacağım. Yani, birinde üç aylıktım. Diğerinde üç ay.

I dropped Turkish because because it's written  in the Latin alphabet, essentially, it's going  

Türkçeyi bıraktım çünkü Latin alfabesiyle yazıldığı için aslında daha

to be easier. On the other side. Sometimes  people get tired of learning one language  

kolay olacak. Diğer tarafta. Bazen insanlar bir dili öğrenmekten sıkılır

they feel they aren't getting anywhere. You  can't keep on doing the same thing all the time.  

hiçbir yere varamadıklarını düşünürler. Her zaman aynı şeyi yapmaya devam edemezsiniz.

The brain likes variety. So, to that  extent, occasionally moving off into  

Beyin çeşitliliği sever. Bu nedenle , ara sıra

another language can be a good thing,  but it slows you it slows you down.

başka bir dile geçiş yapmak iyi bir şey olabilir, ancak bu sizi yavaşlatır. Daha önce öğrendiğiniz dilleri

Do you do anything to maintain the  languages that you've previously  

korumak için herhangi bir şey yapıyor musunuz

learned? So, you're now working on new  languages, but do you continue to listen  

? Yani, şu anda yeni diller üzerinde çalışıyorsunuz , ancak

to different languages and just keep a  hand in to make sure you don't go rusty?

farklı dilleri dinlemeye devam ediyor ve paslanmadığınızdan emin olmak için yardım ediyor musunuz?

I mean, I would love to, but there's just not  enough time in the day. You know, I like to  

Yani, çok isterdim ama gün içinde yeterli zaman yok. Biliyorsunuz,

play golf with my wife, I have other activities  and have an hour and a half, two hours a day,  

karımla golf oynamayı seviyorum, başka aktivitelerim var ve günde bir buçuk saat,

maybe at most to spend on language. If I were to  spend that time on reviewing languages that I'm  

belki de en fazla iki saatim var. O zamanı, bildiğiniz gibi

you know, would like to improve in or  whatever, maintain, I just don't have the time. 

, geliştirmek istediğim veya her neyse, dilleri gözden geçirmek için harcasaydım, devam edin, zamanım yok.

That's one interesting thing. When you  relearn something that you've forgotten,  

Bu ilginç bir şey. Unuttuğunuz bir şeyi yeniden öğrendiğinizde,

you end up better. And so, everything that I  put into it is all there it's stored. I can't  

daha iyi olursunuz. Ve böylece, içine koyduğum her şey orada saklanıyor.

bring it up right away, but I can go back  to it, quickly bring it up to where it was,  

Hemen gündeme getiremem, ancak ona geri dönebilir , hızlı bir şekilde eski konumuna getirebilir

and just move on. So, I don't worry  about maintaining my languages, no.

ve yoluma devam edebilirim. Yani, dilime hakim olma konusunda endişelenmiyorum, hayır.

You mentioned that you have a  YouTube channel as well as LingQ. 

LingQ'nun yanı sıra bir YouTube kanalınız olduğundan bahsettiniz.

Right. Yeah. What do you do on your YouTube channel? So,  

Sağ. Evet. YouTube kanalınızda ne yapıyorsunuz? Yani,

if my guys want to come over and see what  you do over there, what do you offer there?

adamlarım gelip orada ne yaptığınızı görmek isterse , orada ne önerirsiniz?

What I try to do is encourage people. You know,  relax, you can learn. Put in the time. Enjoy it. 

Yapmaya çalıştığım şey insanları cesaretlendirmek. Bilirsiniz, rahatlayın, öğrenebilirsiniz. Zamanı koyun. Tadını çıkar.

That's the message. I mean, I and I cover it in  different ways, different aspects of how we can  

Mesaj bu. Demek istediğim, ben ve ben bunu farklı şekillerde, dil öğrenmenin keyfini nasıl çıkarabileceğimizin farklı yönleriyle ele alıyoruz

enjoy our language learning. Because enjoyment  is the key. If you enjoy it, you're gonna stay  

. Çünkü keyif anahtardır. Eğer hoşuna giderse,

with it. If you stay with it, you'll improve. It's  that simple. I think a lot of language teachers,  

onunla kalacaksın. Onunla kalırsan, iyileşirsin. Bu kadar basit. Bence pek çok dil öğretmeni,

sometimes they overcomplicate things, there's  too much of an emphasis on trying to get people  

bazen işleri aşırı derecede karmaşık hale getiriyorlar, insanların

to master stuff, master the grammar. First of  all, you can't master anything, but you're not  

bir şeyler   konusunda uzmanlaşmasını sağlamaya, dil bilgisi konusunda uzmanlaşmaya çok fazla önem veriyorlar. Her şeyden önce , hiçbir şeyde ustalaşamazsınız, ancak kendinizi dile yeterince maruz bırakmadıysanız,

going to get very good at incorporating, you know,  different aspects of grammar or even vocabulary,  

dilbilgisinin ve hatta kelime dağarcığının farklı yönlerini dahil etmede çok iyi olmayacaksınız

if you haven't been exposing yourself enough  to the to the language. And that's the message. 

. Ve mesaj bu.

Most of my videos are in English. I try to speak  clearly. And I think many people who are learning  

Videolarımın çoğu İngilizce. Açıkça konuşmaya çalışıyorum . Ve İngilizce öğrenen birçok kişinin

English, listen to my videos. And of course, the  script, the transcript is available on LingQ,  

videolarımı dinlediğini düşünüyorum. Ve elbette, senaryo, transkript LingQ'da mevcuttur,

so they can actually study those as lessons in  LingQ. They listened to improve their English.  

böylece bunları gerçekten LingQ'da ders olarak çalışabilirler . İngilizcelerini geliştirmek için dinlediler.

Many say they find me easier  to understand that many,  

Çoğu kişi, beni anlamayı daha kolay bulduğunu söylüyor,

you know, average native speakers that they  run into, but I also speak another language.

bilirsiniz, ortalama anadili İngilizce olan kişilerle karşılaştıklarında ama ben başka bir dil de konuşuyorum.

Fantastic. Fantastic. So, Steve, if it's  alright with you, I'd like to do a very short,  

Fantastik. Fantastik. Pekala Steve, senin için de sakıncası yoksa çok kısa,

quick fire round of questions if that's  okay. Yeah, please. Yeah. Okay. So.

hızlı bir şekilde sorular sormak istiyorum . Evet, lütfen. Evet. Tamam aşkım. Bu yüzden.

Favorite language to learn?

Öğrenmeyi en sevdiğin dil?

There is no favorite language,  the one I'm on is my favorite.

Favori bir dil yok, kullandığım dil favorim.

Easiest language to learn?

Öğrenmesi en kolay dil? Zaten bildiğiniz bir dilde

The one that has the most common vocabulary  with a language you already know.

en yaygın kelime dağarcığına sahip dil .

Hardest? 

En zoru?

Well, I would say you know, right  now, Arabic but Chinese. I mean,  

Şu anda Arapça ama Çince bildiğinizi söyleyebilirim. Yani,

wherever there is no common vocabulary and  a different script. It's more difficult.

ortak bir kelime dağarcığı ve farklı bir alfabenin olmadığı her yerde. Bu daha zor.

Is a person ever too old to learn a new language?

Bir insan yeni bir dil öğrenmek için çok mu yaşlıdır? Henüz

I haven't reached that age  yet. So, I don't think so.

o yaşa ulaşmadım . Yani, sanmıyorum.

Fantastic. Grammar rules, love them or hate them?

Fantastik. Dilbilgisi kuralları, onları seviyor musun yoksa onlardan nefret mi ediyorsun?

Grammar rules are fun. If you have  enough experience with the language,  

Gramer kuralları eğlencelidir. Dille ilgili yeterli deneyiminiz varsa,

once you're familiar with the language,  

dile aşina olduğunuzda,

it's fun to read grammar rules. And I would like  to see more grammar texts in the target language.

dilbilgisi kurallarını okumak eğlencelidir. Ve hedef dilde daha fazla dilbilgisi metni görmek istiyorum. Şu anda devam ettiğiniz dilleri öğrenmeyi bitirdikten

Will you be learning any more languages after  you finish learning the ones, you're on now?

sonra başka dil öğrenecek misiniz ?

Likely, maybe Indonesia, and maybe Swahili? I  don't know. Whatever, it's fun, I enjoy it. And  

Muhtemelen, belki Endonezya ve belki Swahili? Bilmiyorum. Her neyse, eğlenceli, hoşuma gidiyor. Ve

every time you learn a language, you learn  about the people, the culture, the history.  

bir dili her öğrendiğinizde, insanlar, kültür ve tarih hakkında bilgi edinirsiniz.

So, it's more than just  the language. It's a whole,  

Yani bu sadece dilden daha fazlasıdır . Bu bir bütün,

you know, discovering different  parts of the world sort of thing.

biliyorsunuz, dünyanın farklı bölgelerini keşfetmek gibi bir şey.

Another question that’s just popped into my head,  and you've probably be one of the best people  

Aklıma başka bir soru geldi ve muhtemelen bu soruyu yanıtlayan en iyi insanlardan birisiniz.

to answer the question is I always have  this debate with people about whether or not  

İnsanlarla,

some people who advertise you can  be fluent in a language in 30 days,  

sizin reklamınızı yapan bazı kişilerin 30 gün içinde bir dili akıcı bir şekilde konuşup konuşamayacakları konusunda bu tartışmayı yapıyorum. ,

or you can be fluent in just two  weeks. Do you think that's true? 

veya sadece iki  hafta içinde akıcı konuşabilirsiniz . Sence bu doğru mu?

Not at all. Is it possible?

Hiç de bile. Bu mümkün mü?

Not possible. Well, I shouldn't say  

Mümkün değil.

not possible. I don't. It's not possible for  me. Very hard. It's not possible for me. And I  

Mümkün değil dememeliyim. Yapmıyorum. Benim için mümkün değil . Çok zor. Benim için mümkün değil. Ve bu

don't think there are many people who can learn so  quickly. One of the people I enjoy reading is this  

kadar çabuk öğrenebilen çok fazla insan olduğunu sanmıyorum . Okumaktan keyif aldığım insanlardan biri bu

German neuro scientist, I guess he says the brain  will always learn the brain is always dealing with  

Alman nörobilimci, sanırım beynin her zaman öğreneceğini söylüyor, beyin her zaman

different experiences forming patterns. And  so, it learns, but the brain learns slowly,  

farklı deneyimler örnekleriyle uğraşıyor. Ve böylece öğrenir, ancak beyin yavaş öğrenir,

the brain learns slowly and I think everyone  learning a language should be patient. Even if the  

beyin yavaş öğrenir ve bence dil öğrenen herkes sabırlı olmalıdır.

vocabulary is very similar, say French and Spanish  or Spanish and Portuguese, it's still going to  

Fransızca ve İspanyolca veya İspanyolca ve Portekizce gibi kelime dağarcığı çok benzer olsa bile, rahat hissetmek için

take a long time to get used to it to develop new  habits to feel comfortable. No, no, one month,  

yeni alışkanlıklar geliştirmek için buna alışmak yine de uzun zaman alacaktır . Hayır, hayır, bir ay,

three months, no, it takes time and you're  never perfect. So, you can always get better.

üç ay, hayır, zaman alır ve asla mükemmel olamazsınız. Böylece her zaman daha iyi olabilirsiniz.

Brilliant. So, the takeaway message for  people learning English because that's  

Muhteşem. Bu nedenle, İngilizce öğrenen kişiler için paket mesaj, çünkü bu

my audience's goal and mission. I know it's  not a language you learn but you're you know,  

benim kitlemin hedefi ve misyonudur. Bunun öğrendiğiniz bir dil olmadığını biliyorum ama siz bilirsiniz,

very well versed in taking on languages. The  takeaway message is to not worry about grammar  

dilleri öğrenmekte çok ustasınız. Buradan çıkarılacak mesaj,

until later down the line. Lots of listening lots  of reading immersion and get speaking and make  

daha sonraya kadar dilbilgisi konusunda endişelenmemenizdir. Bolca dinleme, bol bol okuma, konuşma ve

mistakes and don't worry did I miss anything else? No, no, that's it. Develop your.. You have to  

hata yapma ve endişelenmeyin, başka bir şey kaçırdım mı? Hayır, hayır, işte bu. Kendinizi geliştirin..

develop habits and you will. And there's all  these different tenses in English but and you'll  

Alışkanlıklar geliştirmelisiniz ve geliştireceksiniz. Ve İngilizce'de birçok farklı zaman kipi var ama ve

get comfortable with certain tenses you mean,  and you'll hear other people using them and  

demek istediğiniz belli kiplerde kendinizi rahat hissedeceksiniz ve diğer insanların bunları kullandığını duyacaksınız ve

it's just a gradual process of acclimatizing  yourself and getting used to a language and  

bu sadece yavaş yavaş kendinizi alışma ve bir dile alışma sürecidir ve

don't overanalyze and try to enjoy it. The  more you enjoy it, the better you'll do.

fazla analiz etmeyin ve tadını çıkarmaya çalışın. Bundan ne kadar zevk alırsanız, o kadar iyi yaparsınız.

That's a really great message. Well, Steve,  

Bu gerçekten harika bir mesaj. Steve,

it's been an absolute pleasure. I wish you  all the best of luck with the new language.

bu kesinlikle bir zevkti. Yeni dilde hepinize bol şans diliyorum.

Thank you! And Same to you. Brilliant. Okay, then. Thank you! 

Teşekkür ederim! Ve sana da aynı. Muhteşem. Tamam o zaman. Teşekkür ederim!

Take care. Bye bye. Bye bye.

Dikkatli ol. Güle güle. Güle güle.

Did you enjoy that? I did. If you enjoy watching these  

Bundan zevk aldın mı? Yaptım. Bu röportajları izlemekten keyif alıyorsanız

interviews and have another person in mind that  you would like me to interview them, please  

ve aklınızda başka biriyle röportaj yapmamı istiyorsanız, lütfen

do put their name down in the comments below and  tell me what you'd like me to talk to them about. 

aşağıdaki yorumlara o kişinin adını yazın ve onlarla ne hakkında konuşmamı istediğinizi söyleyin.

I want to say a huge thank you to Steve, please  do go and check out his YouTube Channel and his  

Steve'e çok teşekkür etmek istiyorum, lütfen gidip YouTube Kanalına ve

website the LingQ, which I will link down below. And if you're new here, don't forget to subscribe  

aşağıda bağlantısını vereceğim web sitesi LingQ'ya göz atın. Ve burada yeniyseniz,

before you leave so you don't  miss out on any future lessons. 

ayrılmadan önce abone olmayı unutmayın, böylece gelecekteki dersleri kaçırmazsınız.

Until next time, take care. Bye

Bir dahaki sefere kadar kendine iyi bak. Hoşçakal