How I help free innocent people from prison | Ronald Sullivan

51,630 views ・ 2017-08-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: kutay dimitoka Gözden geçirme: Ramazan Şen
Arka koltuğunuzda iki çocukla beraber Disney World'e gitmek için
00:12
So, imagine that you take a 19-hour, very long drive
0
12510
6993
19 saat sürecek uzun bir
00:19
to Disney World,
1
19842
1320
00:21
with two kids in the back seat.
2
21186
1504
yola çıktığınızı hayal edin.
00:24
And 15 minutes into this 19-hour trip,
3
24076
5132
19 saatlik yolculuğun ilk 15 dakikasından
itibaren doğanın değişmez kanunları
00:30
the immutable laws of nature dictate
4
30351
2714
00:33
that you get the question:
5
33089
2056
size şu soruyu dikte ettirir:
00:35
"Are we there yet?"
6
35169
1364
"Gelmedik mi hala?"
00:36
(Laughter)
7
36557
1257
(Gülüşmeler)
00:38
So you answer this question a hundred more times, easily,
8
38369
3457
Bu soruyu yüzlerce kez kolayca ve
00:41
in the negative,
9
41850
1159
kızgınlıkla cevaplarsınız
00:43
but you finally arrive.
10
43033
1400
fakat sonunda varırsınız.
00:44
You have a wonderful, wonderful, wonderful trip.
11
44457
2773
Harika bir yolculuk yapmışsınızdır.
00:47
You drive 19 long hours back home.
12
47254
4777
19 saatte eve dönersiniz.
00:53
And when you get there,
13
53358
1537
Oraya vardığınızda
00:54
the police are waiting on you.
14
54919
1617
polisler sizi bekliyordur.
00:57
They accuse you of committing a crime
15
57041
2388
Florida'da olduğunuz sırada
00:59
that occurred while you were away in Florida.
16
59453
3267
işlenen bir suç için sizi suçluyorlardır.
01:03
You tell anybody and everybody who will listen,
17
63684
2882
Sizi dinleyecek herkese şunu dersiniz:
01:06
"I didn't do it!
18
66590
1463
"Onu ben yapmadım!
01:08
I couldn't have done it!
19
68077
1351
Yapamazdım!
Ben çocuklarımla Mickey ve Minnie ile takılıyordum!"
01:10
I was hanging out with Mickey and Minnie and my kids!"
20
70502
2788
01:14
But no one believes you.
21
74504
1319
Fakat hiçkimse size inanmaz.
01:17
Ultimately, you're arrested,
22
77104
1841
Sonuçta, tutuklanırsınız,
01:19
you're tried,
23
79624
1243
çabalarsınız,
01:20
you're convicted
24
80891
1300
hüküm giyersiniz
01:22
and you are sentenced.
25
82215
1293
ve ceza alırsınız.
01:24
And you spend 25 years in jail,
26
84098
3004
Ve 25 yıl hapiste yattıktan sonra
01:28
until someone comes along and proves --
27
88054
3378
birisi ortaya çıkıp
- ispat edecek delille birlikte -
01:33
has the evidence to prove --
28
93384
1424
01:34
that you actually were in Florida
29
94832
3644
cinayet işlendiği sırada
01:38
when this crime was committed.
30
98500
1769
aslında Florida'da olduğunuzu ispat eder.
01:41
So.
31
101626
1160
İşte böyle.
01:43
So, I'm a Harvard Law professor,
32
103651
1654
Ben bir Harvard hukuk profesörüyüm,
01:45
and the last several years, I have worked on
33
105329
4141
geçtiğimiz birkaç yılda,
01:50
winning the release of innocent people
34
110105
2539
çocukları ile Disney World'de iken,
01:53
who've been wrongfully convicted --
35
113193
2193
Brooklyn, New York' da işlenen bir
cinayet nedeniyle 24 yıl 8 ayını
01:56
people like Jonathan Fleming,
36
116041
1752
hapiste geçiren Jonathan Fleming gibi
01:58
who spent 24 years, eight months in jail
37
118582
3289
02:01
for a murder that was committed in Brooklyn, New York,
38
121895
3598
yanlışlıkla suçlanan masum insanların
02:05
while he was in Disney World
39
125517
3483
serbest bırakılmasının üzerinde
çalışıyorum.
02:09
with his kids.
40
129024
1273
02:10
How do we know this?
41
130966
1150
Bunu nereden biliyoruz?
02:12
Because when he was arrested,
42
132702
1651
Çünkü o tutuklandığında,
02:15
among his property in his back pocket
43
135108
2791
arka cebinden çıkanlar arasında
02:18
was a receipt --
44
138686
1241
bir fiş vardı --
02:20
time-stamped receipt
45
140865
1817
Disney World'de olduğunu gösteren
02:22
that showed that he was in Disney World.
46
142706
2861
tarihili bir fiş vardı.
02:26
That receipt was put in the police file,
47
146142
3125
Bu fiş polis dosyasına konuldu,
02:29
a copy of it was put in the prosecutor's file,
48
149291
2626
bir kopyası da savcının dosyasına konuldu
02:31
and they never gave it to his public defender.
49
151941
3232
fakat onlar bu fişi savunma avukatına hiç vermediler.
Aslında hiç kimse orada olduğunu bilmiyordu.
02:35
In fact, nobody even knew it was there.
50
155197
1942
02:37
It just sat there for 20-some-odd years.
51
157163
2739
Sadece 20 yıl boyunca orada öyle durdu.
02:40
My team looked through the file, and we found it,
52
160746
3551
Ekibim dosyayı inceledi ve fişi buldu,
02:45
did the rest of the investigation,
53
165227
1722
soruşturmanın geri kalanını yaptılar
02:46
and figured out someone else committed the crime.
54
166973
2287
ve başkasının suçu işlediğini ortaya çıkardılar.
02:49
Mr. Fleming was in Disney World,
55
169284
3140
Bay Fleming Disney World' teydi
02:52
and he is now released.
56
172448
1939
ve şu anda serbest.
02:54
Let me give you a little bit of context.
57
174971
1952
Konu hakkında size biraz bilgi vereyim.
02:57
So about three years ago, I got a call from the Brooklyn District Attorney.
58
177622
4138
Yaklaşık 3 yıl önce, Brooklyn Bölge Savcısından bir telefon aldım.
03:01
He asked whether I'd be interested in designing a program
59
181784
4083
"Mahkumiyet inceleme birimi" adında bir programın tasarlanması ile
03:05
called a "conviction review unit."
60
185891
1978
ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sordu.
03:07
So I said yes.
61
187893
1281
Ben de evet dedim.
03:09
A conviction review unit is essentially a unit in a prosecutor's office
62
189198
4667
Mahkumiyet inceleme birimi geçmiş davalarda hata yapılıp
03:13
where prosecutors look at their past cases
63
193889
3117
yapılmadığının savcılar tarafından belirlendiği
03:17
to determine whether or not they made mistakes.
64
197030
2611
savcılık ofisindeki bir birimdir.
03:20
Over the course of the first year,
65
200285
2032
İlk yıl boyunca,
03:22
we found about 13 wrongful convictions,
66
202341
3094
yaklaşık 13 yanlış tutuklama tespit ettik.
03:25
people having been in jail for decades,
67
205459
2535
İnsanlar onlarca yıldır hapiste tutuluyorladı
03:28
and we released all of them.
68
208018
1635
ve onları serbest bıraktırdık.
03:29
It was the most in New York history.
69
209677
2678
New York tarihinde bir ilk.
03:32
The program is still going on,
70
212379
1492
Program hala devam ediyor
03:33
and they're up to 21 releases now --
71
213895
3267
ve şu ana kadar 21 kişi oldu --
03:37
21 people who spent significant time behind bars.
72
217186
4356
yıllarını parmaklılar arkasında geçiren 21 kişi serbest kaldı.
03:42
So let me tell you about a couple other of the men and women
73
222077
5454
Müsaadenizle bu program kapsamında iletişime geçtiğim
03:47
that I interacted with in the course of this program.
74
227555
3284
diğer kadın ve erkekleri anlatayım.
03:50
One name is Roger Logan.
75
230863
2375
Bunlardan biri Roger Logan.
03:54
Mr. Logan had been in jail 17 years
76
234019
3103
Bay Logan bana bir mektup yazdığında
03:57
and wrote me a letter.
77
237146
1480
17 yıldır hapisteydi.
03:58
It was a simple letter; it basically said,
78
238650
2143
Sade bir mektuptu ve kısaca şöyleydi:
04:00
"Professor Sullivan, I'm innocent. I've been framed.
79
240817
3054
"Profesör Sullivan, ben masumum. Bana komplo kuruldu.
04:03
Can you look at my case?"
80
243895
1355
Davama bakabilir misiniz?"
04:06
At first blush, the case seemed like it was open and shut,
81
246099
3144
İlk bakışta, davayı incelemeye bile gerek yoktu
04:09
but my research had shown
82
249267
2033
fakat araştırmalarım gösterdi ki
04:12
that single-witness identification cases
83
252312
2623
tek şahitli teşhis davaları
04:14
are prone to error.
84
254959
1278
hatalı olma eğilimindedir.
04:17
It doesn't mean he was innocent,
85
257197
1799
Bu onun masum olduğunu göstermez,
04:19
it just means we ought to look a little bit closer at those cases.
86
259020
3317
sadece bu tip davaları daha dikkatli incelememiz gerektiğini gösterir.
04:22
So we did.
87
262361
1310
Biz de öyle yaptık.
04:23
And the facts were relatively simple.
88
263695
2001
Ve gerçekler nazaran basitti.
04:25
The eyewitness said she heard a shot,
89
265720
3082
Görgü tanığı bir silah sesi duyduğunu söylemiş
04:28
and she ran to the next building and turned around and looked,
90
268826
3051
ve bitişik binaya koşmuş ve arkasını dönüp bakmış
04:31
and there was Mr. Logan.
91
271901
1581
ve o sırada Bay Logan'ı görmüş.
04:34
And he was tried and convicted and in jail for 17-some-odd years.
92
274252
4284
O yargılandı, mahkum edildi ve 17 yıl boyunca hapishanedeydi.
04:38
But it was a single-witness case, so we took a look at it.
93
278560
2814
Fakat tek tanıklı dava olarak, onu tekrar ele aldık.
04:41
I sent some people to the scene, and there was an inconsistency.
94
281398
3120
suç mahaline adamlarımı gönderdim ve bir tutarsızlık tespit ettiler.
04:44
And to put it politely:
95
284542
5137
Kibarca söylemek gerekirse:
04:49
Usain Bolt couldn't have run from where she said she was
96
289703
3659
Usain Bolt bile onun söylediği noktadan
04:53
to the other spot.
97
293386
1188
diğerine koşmuş olamazdı.
04:54
Right?
98
294598
1152
Gerçekten doğru!
04:55
So we knew that wasn't true.
99
295774
2417
Sonuçta biz bunun Doğru olmadığını biliyorduk.
04:58
So it still didn't mean that he didn't do it,
100
298745
2097
Bu hala onun yapmadığını göstermiyordu
05:00
but we knew something was maybe fishy about this witness.
101
300866
3984
fakat tanık hakkında bir şeylerin şüpheli olabileceğini biliyorduk.
05:05
So we looked through the file,
102
305454
2034
Böylece dosyayı incelemeye başladık,
05:07
a piece of paper in the file had a number on it.
103
307512
2339
dosyadaki bir kağıt üzerinde bir numara vardı.
05:09
The number indicated that this witness had a record.
104
309875
2966
Bu sayı tanığın bir rekoru olduğunu belirtiyordu.
05:12
We went back through 20 years of non-digitized papers
105
312865
3808
20 sene öncenin dijitalleştirilmemiş kağıtlarına
05:16
to figure out what this record was about,
106
316697
2576
bu rekorun ne hakkında olduğunu çözmek için döndük
05:19
and it turned out -- it turned out --
107
319297
2487
ve ortaya çıktı ki
05:21
the eyewitness was in jail
108
321808
3508
görgü tanığı gördüğüne tanıklık
05:25
when she said she saw what she saw.
109
325340
1919
ettiği zamanda hapisteydi.
05:29
The man spent 17 years behind bars.
110
329538
2213
Adam 17 yılını parmaklıklar arkasında geçirdi.
05:33
The last one is a case about two boys,
111
333296
4767
Son dosyamız ise 2 çocuk hakkında bir dosya,
05:38
Willie Stuckey, David McCallum.
112
338087
1821
Willie Stuckey, David McCallum.
05:40
They were arrested at 15,
113
340822
1585
15 yaşlarında tutuklandılar
05:43
and their conviction was vacated 29 years later.
114
343140
4200
ve suçlamalar 29 yıl sonra düştü.
05:48
Now this was a case,
115
348685
1794
Şimdi bu dava da yine --
05:50
once again -- first blush, it looked open and shut.
116
350503
2804
İlk bakışta incelemeye bile gerek yok gibi görünüyordu.
05:53
They had confessed.
117
353331
1272
Onlar itiraf etmişlerdi.
05:55
But my research showed that juvenile confessions
118
355570
2751
Fakat araştırmalarım göstermişti ki
bir ebebeyn yokluğunda yapılan itiraflar
05:58
without a parent present
119
358345
1489
05:59
are prone to error.
120
359858
1435
hatalı olma eğilimindedir.
06:01
The DNA cases proved this several times.
121
361317
2266
DNA dosyaları bunu birkaç kez kanıtladı.
06:03
So we took a close look.
122
363607
1374
Yakından baktık.
06:05
We looked at the confession,
123
365528
1849
İtirafa baktık
06:07
and it turned out,
124
367401
1164
ve görünürde
06:08
there was something in the confession
125
368589
1862
itiraflarda bu çocukların
06:10
that those boys could not have known.
126
370475
1968
bilemeyeceği bir şeyler vardı.
06:12
The only people who knew it were police and prosecutors.
127
372467
2731
Bunu yalnızca polisler ve savcılar bilebilirdi.
Gerçekte ne olduğunu anladık;
06:15
We knew what really happened;
128
375222
2271
06:17
someone told them to say this.
129
377517
1559
birileri onlara bunu söylemişti.
06:19
We don't exactly know who,
130
379100
1869
Bunun kim olduğunu,
06:20
which person did,
131
380993
1467
kimin yaptığını bilmiyorduk,
06:22
but any rate, the confession was coerced,
132
382484
2895
fakat her halükarda itirafın zorla alındığını
06:25
we determined.
133
385403
1354
belirledik.
06:27
We then went back and did forensics
134
387242
1832
Ardından geriye dönüp çok kapsamlı adli
06:29
and did a fulsome investigation
135
389098
1686
bir araştırma yaptık
06:30
and found that two other,
136
390808
1396
ve diğer ikisini bulduk,
06:32
much older, different heights, different hairstyle,
137
392228
2859
daha büyük, farklı boylarda, farklı saç tiplerinde
06:35
two other people committed the crime,
138
395111
2334
ve cinayeti asıl işleyen başka iki çocuk,
06:37
not these two boys.
139
397469
1270
bu ikisi değil.
06:39
I actually went to court that day,
140
399161
2045
O gün "dava düşümü" olarak
06:41
for what's called a "vacatur hearing,"
141
401230
3542
isimlendirilen suçlamaların düştüğü
06:44
where the conviction is thrown out.
142
404796
2111
celse için mahkemeye gittim.
06:46
I went to court; I wanted to see
143
406931
1702
Bay McCallum'un oradan çıktığını
06:49
Mr. McCallum walk out of there.
144
409281
2507
görmek istediğimden, mahkemeye gittim.
06:51
So I went to court,
145
411812
1154
Mahkemedeydim
06:52
and the judge said something that judges say all the time,
146
412990
2769
ve yargıç her zamanki yargıçların söylediği şeyleri söyledi
06:55
but this took on a really special meaning.
147
415783
2209
fakat bu gerçek özel bir anlam içeriyordu.
06:58
He looked up after the arguments and said,
148
418513
2620
Tartışmalardan sonra baktı ve
07:01
"Mr. McCallum,"
149
421157
1203
"Bay McCallum,"
07:02
he said five beautiful words:
150
422928
1889
o iki harika kelimeyi söyledi:
07:05
"You are free to go."
151
425414
3451
"Gitmekte özgürsün."
07:10
Can you imagine?
152
430359
1614
Hayal edebiliyor musunuz?
07:11
After just about 30 years:
153
431997
2378
Yaklaşık 30 yıldan sonra
07:15
"You are free to go."
154
435135
1529
"Gitmekte özgürsün."
07:18
And he walked out of that courtroom.
155
438545
1779
Ve böylece o mahkeme salonundan çıktı.
07:21
Unfortunately, his codefendant, Mr. Stuckey,
156
441415
3179
Ne yazık ki, sanık Bay Stuckey
07:24
didn't get the benefit of that.
157
444619
2129
bunların faydasını göremedi.
07:27
You see, Mr. Stuckey died in prison
158
447297
1858
Lakin Bay Stuckey 34 yaşında iken
hapiste ölmüştü
07:30
at 34 years old,
159
450000
2088
07:32
and his mother sat at counsel table in his place.
160
452112
3392
ve annesi onun yerine savunma masasına oturmuştu.
07:36
I'll never forget this the rest of my life.
161
456718
2558
Geri kalan hayatımda bunu asla unutmayacağım.
07:39
She just rocked at the table, saying,
162
459300
2977
Masada hafifçe sallanarak
07:42
"I knew my baby didn't do this.
163
462301
1960
"Bunu bebeğimin yapmadığını biliyordum.
07:44
I knew my baby didn't do this."
164
464285
2219
Bunu bebeğimin yapmadığını biliyordum." dedi.
07:46
And her baby didn't do this.
165
466528
1383
Onun bebeği bunu yapmamıştı.
07:48
Two other guys did it.
166
468633
1238
Diğer iki adam yapmıştı.
07:50
If there's anything that we've learned, anything that I've learned,
167
470937
3286
Bu hatalı mahkumiyet çalışmalarının bütününden
07:54
with this conviction integrity work,
168
474247
3188
herhangi bir şey öğrendi isem,
07:57
it's that justice doesn't happen.
169
477459
2939
o da adalet kendiliğinden olmadığıdır.
08:01
People make justice happen.
170
481599
3829
İnsanlar adeleti oldururlar.
08:08
Justice is not a thing that just descends from above
171
488261
3895
Adalet sadece yukarından inen ve
08:12
and makes everything right.
172
492180
1380
her şeyi doğru yapan bir şey değildir.
08:14
If it did, Mr. Stuckey wouldn't have died in prison.
173
494422
3983
Eğer öyle olsaydı, Bay Stuckey hapiste ölmeyecekti.
08:19
Justice is something
174
499576
1723
Adalet iyi niyetli insanların
08:21
that people of goodwill make happen.
175
501323
3098
yaptığı bir şeydir.
08:25
Justice is a decision.
176
505705
3595
Adalet bir karardır.
08:32
Justice is a decision.
177
512212
1728
Adalet bir karardır.
08:35
We make justice happen.
178
515281
2340
Biz adaleti oldururuz.
08:38
You know, the scary thing is,
179
518126
1919
İşin korkunç tarafı,
08:40
in each of these three cases I described,
180
520069
2617
anlattığım bu üç davanın her birinde
08:42
it would have only taken just an extra minute --
181
522710
2602
birisinin dosyayı inceleyip bu fişi bulması
08:45
an extra minute --
182
525336
1615
sadece bir dakikasını
08:46
for someone to look through the file
183
526975
2143
- fazladan bir dakika -
08:49
and find this receipt.
184
529142
1488
alacaktı.
08:51
Just one -- to look through the file, find the receipt,
185
531624
3056
Sadece bir kişi dosyayı inceleyecek, fişi bulacak
08:55
give it to the public defender.
186
535504
1867
ve savunma makamına onu verecekti.
08:58
It would have taken someone just a minute
187
538702
2542
Birisinin videodaki itirafa bakıp "O olamaz." demesi
09:01
to look at the video confession and say, "That cannot be."
188
541268
4647
sadece bir dakika sürerdi.
09:06
Just a minute.
189
546999
1286
Sadece bir dakika.
09:09
And perhaps Mr. Stuckey would be alive today.
190
549524
2980
Belki de Bay Stuckey bugün yaşıyor olacaktı.
09:13
It reminds me of one of my favorite poems.
191
553271
3381
Bu bana çok sevdiğim bir şiiri hatırlattı.
09:16
It's a poem that Benjamin Elijah Mays would always recite,
192
556676
4283
Benjamin Elijah Mays'in "Tanrı'nın dakikaları"
09:20
and he called it "God's Minute."
193
560983
1713
isimli şiirini hep okurum.
09:22
And it goes something like this:
194
562720
1573
Şiir şu şekildedir:
09:24
"I have only just a minute,
195
564317
2117
"Benim sadece bir dakikam var,
09:26
only 60 seconds in it,
196
566458
2027
Onun içerisinde sadece 60 saniye,
09:28
forced upon me, can't refuse it,
197
568509
2275
bana dayatılır, red edilemez,
09:30
didn't seek it, didn't choose it.
198
570808
2266
onu aramadınız, onu seçmediniz.
09:33
But it's up to me to use it.
199
573098
1554
Ancak bunu kullanmak bana kalmış.
09:34
I must suffer if I lose it, give account if I abuse it.
200
574676
3438
Kaybedersem acı çekmem, kötüye kullanırsam hesap vermem gerekir.
09:38
Just a tiny little minute,
201
578995
2254
Sadece minik bir dakika,
09:41
but eternity is in it."
202
581925
2480
fakat sonsuzluk onun içerisinde."
09:45
If I were to charge
203
585723
1550
Eğer içimizden her birini
09:47
each and every one of us,
204
587297
1633
suçlayacak olsaydım,
09:49
I would want to say something like,
205
589754
2409
şunu söylemek isterdim:
09:53
"Every day,
206
593782
1152
"Her gün,
09:55
every day,
207
595688
1151
her gün,
09:57
take just one extra minute
208
597755
2064
sadece bir dakika harca
10:01
and do some justice.
209
601620
1376
ve adaleti sağla.
10:04
You don't have to --
210
604752
1402
Yapmak zorunda --
10:06
I mean, some people spend their careers and their lives,
211
606178
4013
Yani, bazı insanlar kariyerlerini ve hayatlarını
savunma avukatı olarak harcıyor
10:10
like public defenders,
212
610215
1238
10:11
doing justice every day.
213
611477
1240
ve her gün adaleti sağlıyorlar.
Fakat profesyonel yaşamınızda, ne yaparsanız yapın
10:14
But in your professional lives, whatever you do,
214
614026
2320
10:16
take time out
215
616370
1690
vaktinizi ayırın
10:18
to just
216
618084
1164
ve biraz
10:20
do some justice.
217
620396
1287
adaleti sağlayın.
10:21
Make a colleague feel better.
218
621707
1714
Bir meslektaşınızı daha iyi hissettirin.
10:23
If you hear something that's sexist,
219
623903
2551
Eğer cinsiyetçi bir şeyler duyarsanız,
10:27
don't laugh, speak up.
220
627208
2157
gülmeyin, ne düşündüğünüzü yüksek sesle söyleyin.
10:30
If someone is down, lift them up,
221
630217
2320
Eğer birileri aşağıda ise, her gün fazladan bir dakika ile
10:32
one extra minute each day,
222
632561
2694
onları ayağa kaldırın.
10:36
and it'll be a great, great place.
223
636073
2322
Ve bu harika olacak.
10:38
I want to show you something.
224
638419
1796
Size bir şey göstermek istiyorum.
10:41
Now, above me is a picture
225
641777
2975
Şimdi arkamda üstte görülen resim
10:44
of David McCallum.
226
644776
1421
David McCallum'a ait.
10:47
This is the day he was released from prison.
227
647173
2880
Hapishaneden serbest bırakıldığı günden bir resim.
10:50
After 30 years, he got to hug a niece
228
650077
3057
30 yıldan sonra, bundan önce
dokunmaya asla fırsat bulamadığı yeğenini kucakladı.
10:53
he had never been able to touch before.
229
653158
2792
Ona şunu sormuştum:
10:57
And I asked him then,
230
657198
1357
10:59
I said, "What's the first thing you want to do?"
231
659383
2699
"Yapmak istediğin ilk şey ne?"
11:02
And he said, "I just want to walk on the sidewalk
232
662106
2379
O da: "Kimseden emir almadan
11:04
without anybody telling me where to go."
233
664509
2181
kaldırımda yürümek istiyorum." dedi.
11:07
Wasn't bitter,
234
667290
1705
Acı değildi,
11:09
just wanted to walk on the sidewalk.
235
669019
1906
sadece kaldırımda yürümek istedi.
11:11
I spoke to Mr. McCallum about two weeks ago.
236
671655
3007
Bay McCallum ile yaklaşık 2 hafta önce konuştum.
11:15
I went to New York.
237
675189
1174
New York'a gitmiştim.
11:16
It was on the two-year anniversary
238
676387
2763
Serbest bırakılmasının üzerinden
11:19
of his release.
239
679174
1570
2 yıl geçmişti.
11:21
And we talked,
240
681100
1640
Konuştuk,
11:22
we laughed, we hugged, we cried.
241
682764
2464
güldük, kucaklaştık, ağladık.
11:25
And he's doing quite well.
242
685855
2205
Ve durumu oldukça iyi.
11:28
And one of the things he said when we met with him
243
688084
3886
Onunla görüştüğümde
hayatını ve kariyerini
11:31
is that he now has dedicated his life
244
691994
3130
haksız yere başka hiç kimsenin
11:35
and his career
245
695148
1369
mahkum edilmemesini sağlamaya adadığını belirtti.
11:36
to ensuring that nobody else is locked up unjustly.
246
696541
4159
11:41
Justice, my friends,
247
701771
2002
Dostlarım, adalet
11:45
is a decision.
248
705416
1249
bir karardır.
11:47
Thank you very much.
249
707346
1207
Çok teşekkürler.
11:48
(Applause)
250
708577
4140
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7