Apple's promise to be carbon neutral by 2030 | Lisa Jackson and Liz Ogbu

Transcriber: TED Translators Admin Reviewer: Mirjana Čutura

Çeviri: Yusuf Kerem Sağlam Gözden geçirme: Nihal Aksakal

Liz Ogbu: So Lisa,

Liz Ogbu: Pekala Lisa,

Apple is on target to become carbon neutral

Apple 2030 yılına kadar

across its entire business and manufacturing supply chain

tüm faaliyet ve üretim tedarik zincirinde

karbon nötr olmayı hedefliyor.

by 2030.

Can you explain exactly what that means?

Bunun tam olarak ne anlama geldiğini açıklayabilir misin?

Lisa Jackson: Sure.

Lisa Jackson: Elbette.

So today Apple is carbon neutral for all of our own operations.

Bugün Apple, tüm operasyonlarımızda karbon nötr durumda.

And we're running on 100 percent renewable energy

Kurumsal kampüslerimizde, mağazalarımızda

for our corporate campuses,

ve veri merkezlerimizde

for our stores

yüzde 100 yenilenebilir enerjiyle çalışıyoruz.

and for our data centers.

So we know how to do this work.

Yani bu işin nasıl yapılacağını biliyoruz.

The challenge for 2030 is to convert our supply chain,

2030 için iddiamız, tedarik zincirimizi dönüştürmek

ve bu çalışma çoktan başladı.

and that work has already begun.

We already have 70 suppliers,

Halihazırda tedarik zincirimizde,

over eight gigawatts of energy coming online

çevrim içi olarak gelen

sekiz gigawatt'tan fazla enerji ile

in our supply chain,

and then our last piece

70 tedarikçimiz bulunuyor

will be to convert the energy that our customers use

ve son adım, müşterilerimizin

to charge our devices

cihazlarını şarj etmek için kullandıkları enerjiyi

to clean energy.

temiz enerjiye dönüştürmek olacak.

LO: What are some of the biggest changes

Apple'ın bu hedeflere ulaşabilmek için

that Apple's going to need to make in its business operations

operasyonlarında yapması gereken

in order to be able to achieve those goals?

en büyük değişikliklerden bazıları neler?

LJ: So imagine if instead of mining material

Apple ürünlerini üretmek için

madencilik yerine

to go into Apple products,

geri dönüştürülmüş malzemeler kullandığımızı hayal edin.

we actually started with recycled material.

So we're not going all the way back to the mine

Madencilik sırasında yapılan

eritme, ulaştırma ve işleme aşamalarının hiçbirini yapmayacağız.

through smelting, transportation, processing.

Instead, we're really talking about reprocessing to some degree

Bunun yerine, bazı aşamalarda

bu materyalleri ürünlerimize direk koymayı düşünüyoruz.

and putting that material right back into products --

super important with things like conflict metals or rare earths.

Metaller ve nadir elementler için inanılmaz önemli.

So Apple has been doing that work now for several years.

Apple bu işi birkaç yıldır yapıyor.

We've actually promised

Aslında, bütün ürünlerimizi geri dönüşmüş ve yenilenebilir materyallerden

that we want to make all of our products out of recycled and renewable materials.

yapmanın sözünü veriyoruz.

And so that investment

Bu yatırım ayrıca

also means we get to take away all the carbon emissions

geri dönüştürülmüş materyalin oluşmasına kadar olan

associated with everything up until the point of the recycled material.

karbon emisyonunu ortadan kaldırmış oluyor.

LO: So it strikes me that you actually hold a really interesting perspective.

Bu bana gerçekten enteresan bir görüşe sahip olduğun izlenimi veriyor.

You know, you're now at Apple

Şu anda Apple'dasın

and, like, deep in the business world around these things,

ve iş dünyasının içerisinde bu şeylerle sarılmışsın,

but formerly, you actually led the US Environmental Protection Agency

ancak eskiden Obama yönetimi altında

ABD Çevre Koruma Ajansını yönettin,

under the Obama administration,

so you've seen the government side as well.

böylece olayın hükûmet tarafını da gördün.

What, in your mind, is the right way

Şu anda aklınızda

to look at the respective roles of the state and the market

ülkede ve markette küresel ısınmaya karşı olan savaşta

in fighting the climate crisis?

ne tarz saygı değer rollerde bulunmak var?

LJ: I don't think there's anything that business can do

Bence bu şirketin yapabileceği hiçbir şey

that replaces the role of government and leadership.

hükûmetin rolünün ve liderliğinin yerine geçemez.

Yes, I ran the EPA,

Evet, ABD Çevre Koruma Ajansını yönettim

but the other part of my history is I worked there almost 20 years

fakat işteki geçmişime bakarsak ABD Çevre Koruma Ajansının

before I became the head of the EPA.

başına geçene kadar neredeyse yirmi yıl orada çalıştım.

And you see firsthand, right,

İlk elden görüyorsun ki

that only government is really charged with protecting its citizens.

gerçek anlamda yalnızca hükûmet vatandaşlarını korumakta yetkili.

We always think protection, and we think the military,

Korumayı her zaman askeri olarak düşünürüz

but I think the protection of the Environmental Protection Agency

fakat bence ABD Çevre Koruma Ajansı,

or the Air Quality Board in California

Kaliforniya'daki ABD Hava Kalite Kurulu,

or a local health department

ya da yerel bir sağlık merkezi

is as important to the day-to-day life of the people in that jurisdiction

diğer güvenlik tipli korumanın sağlayabileceği şeyler kadar

as anything that the other security-type protection can provide.

günlük hayatta önemli.

Now, business is a different story.

Ticaret başka bir hikaye.

I think business has an incredibly important role to play in leading,

Bence özellikle bu zamanda

ticaret liderlik etmekte inanılmaz önemli bir role sahip.

especially at this time.

So when Apple said its goal is 2030 carbon neutral --

Apple, karbon nötr hedefinin 2030 olduğunu söylediğinde-

obviously the UN is saying 2050 carbon neutral --

açıkça Birleşmiş Milletler hedefin 2050 olduğunu söylüyor-

we decided to challenge ourselves to go as fast as we could possibly do it

kendimizle rekabet ederek yapılabileceğin en hızlısını yapmaya karar verdik,

so that other businesses wouldn't have an excuse to say,

böylece diğer şirketler

''Daha fazlasına ihtiyacım var,

çok, çok daha fazlasına ihtiyacım var.'' gibi bahaneler bulamasın.

"I need longer.

I need much, much longer."

I think it's great to see this moment

Bence bu anı görmek harika,

aniden iklim değişikliği politikalarında

where suddenly there seems to be a realization

that climate change policy cannot be foisted on others,

diğerlerine yüklenmemenin gerektiğini idrak ettik

but that, in fact, it has to be organic,

aslında bu daha iyi bir dünya ihtiyacı için organik olmalı.

you know, for lack of a better word.

And it's not an either-or.

Ayrıca bu ya şu ya da şu durumu değil.

It's always been this weird, you know, belief that we're taught from little

Küçüklükten itibaren bize öğretilen,

ya başarılı olur ya da doğru şeyi yaparsın inancı her zaman garipti.

that you can either be successful or you can do the right thing.

There's no difference between the two; it's a false choice.

İkisi arasında bir fark yok. Bu yanlış bir tercih.

LO: Although a lot of us have been talking about justice for some time,

Çoğumuz ara sıra adalet hakkında konuşsak da

it is only recently that I think

son zamanlarda düşünüyorum ki

this idea of justice as it relates to the environment and climate

çevre ve iklimle alakalı bu adalet fikri

is making appearance in a forum such as this.

bu tarz forumlarda ortaya çıkıyor.

You've personally described systemic racism and climate change

Şahsen sistemik ırkçılık ve iklim değişikliğinden

bağlantılı konular gibi bahsettin,

as interconnected issues,

and I think it would be great to hear more.

bence dahasını duymak harika olur.

LJ: To me, they're just the same thing.

Bence ikisi de aynı şey.

There is no climate justice without real justice.

Gerçek bir adalet olmadan iklim adaleti olmaz.

There is no climate change remedy that is going to be made and stick

Adalet dahil olmadan

iklim değişikliğine yapılabilecek ve kalacak bir ilaç yok.

that doesn't involve justice.

And sometimes, more and more, I'm starting to think

Gittikçe daha çok

iklim değişikliği yerine

that we shouldn't attack climate change,

adalet ve adaletsizliğe saldırmamız gerektiğini düşünüyorum,

we should attack justice and injustice,

and if we did, climate change would take care of itself.

eğer bunu yaparsak iklim değişikliği kendi kendine çözülecek.

For me, it's always come down to

Bana göre bu durum her zaman

restoring people to the center of the discussion of solutions

çözüm arayışındaki kişileri geri getirmek

and restoring representation

ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenmiş olan toplulukların fikirlerini

for the communities most impacted by climate change

çözüm üretme masasında

at the table of solution-making.

tekrar konuşmak şeklinde sonuçlanıyor.

LO: Well, thank you. I appreciate it.

Teşekkür ederim. Bunu takdir ediyorum.

It's been a real pleasure to speak with you today,

Seninle bugün konuşmak gerçekten harikaydı

ve konuştuğun konular hakkındaki gayretlerini geliştirmeni görmeyi

and I look forward to seeing

how you advanced the efforts you talked about.

dört gözle bekliyorum.

LJ: And thank you for the voice you've been.

Sesimiz olduğun için teşekkür ederim.

I think it's super important that leadership look like us,

Bence liderliğin bizim gibi görünmesi

fakat senin gibi ses çıkarması çok önemli.

but also sound like you.

So thank you.

Teşekkür ederim.