The fundamental right to seek asylum | Melanie Nezer

45,210 views ・ 2019-08-28

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eda Nur Şahaner Gözden geçirme: Merve Kılıç
00:12
Last summer, I got a call from a woman named Ellie.
0
12852
3173
Geçen yaz, Ellie isimli bir kadın beni aradı.
Güney sınırında ailelerin ayrı düştüklerini duymuş
00:16
And she had heard about the family separations at the southern border
1
16049
3240
00:19
and wanted to know what she could do to help.
2
19313
2502
ve yardım etmek için ne yapabileceğini sordu.
00:21
She told me the story of her grandfather and his father.
3
21839
3949
Dedesinin ve babasının hikâyesini anlattı.
00:26
When they were kids in Poland,
4
26285
2088
Çocukluğunda, Polonya'da oğlunun güvenliğinden endişelenen babası,
00:28
their father,
5
28397
1243
00:29
fearing for his son's safety,
6
29664
1904
00:31
gave them a little bit of money and told them to walk west,
7
31592
3134
onlara bir miktar para vermiş
ve Avrupa boyunca batıya doğru yürümelerini söylemiş.
00:34
to just keep walking west across Europe.
8
34750
2360
00:37
And they did.
9
37134
1159
Onlar da bunu yapmışlar, Avrupa boyunca tüm yolu yürümüşler.
00:38
They walked all the way west across Europe,
10
38317
2018
00:40
and they got on a boat and they got to America.
11
40359
3026
Ardından, bir bota binmişler ve Amerika'ya ulaşmışlar.
00:44
Ellie said that when she heard the stories of the teens
12
44159
4020
Ellie, Meksika boyunca yürüyen gençlerin hikâyesini duyduğunda
00:48
walking up across Mexico,
13
48203
2396
00:50
all she could think about was her grandfather and his brother.
14
50623
4601
düşünebildiği tek şeyin dedesi ve erkek kardeşi olduğunu
00:55
She said that for her, the stories were exactly the same.
15
55248
3688
ve kendisine göre, bu hikâyelerin tamamen aynı olduğunu söyledi.
00:59
Those brothers were the Hassenfeld Brothers --
16
59841
3591
Bu kardeşler, Hassenfeld kardeşlerdi;
01:03
the "Has" "bros" --
17
63456
1904
"Has" ve "Bros"
01:06
the Hasbro toy company,
18
66596
2173
yani, Hasbro oyuncak şirketi.
01:08
which, of course, brought us Mr. Potato Head.
19
68793
3151
Bu da bizi Bay Patates Kafa'ya götürüyor.
01:13
But that is not actually why I'm telling you this story.
20
73254
3127
Ama bu, aslında bu hikâyeyi anlatma sebebim değil.
01:17
I'm telling you this story because it made me think
21
77302
3260
Size bunu anlatıyorum çünkü bu hikâye bana, kendi üç çocuğumu
01:20
about whether I would have the faith,
22
80586
3217
01:23
the courage,
23
83827
1545
böyle bir yolculuğa yollamak için inancım ve cesaretim olur muydu diye düşündürdü.
01:25
to send my teens -- and I have three of them --
24
85396
3419
01:28
on a journey like that.
25
88839
1328
01:31
Knowing that they wouldn't be safe where we were,
26
91169
3407
Eskiden güvenli olduğumuz yerde artık güvenli olamayacaklarını bilerek
01:34
would I be able to watch them go?
27
94600
2086
gitmelerini izleyebilir miydim?
01:38
I started my career decades ago at the southern US border,
28
98995
4879
Kariyerime, onlarca yıl önce, Güney ABD sınırında
01:43
working with Central American asylum seekers.
29
103898
2519
Orta Amerikalı sığınmacılarla çalışarak başladım.
01:46
And in the last 16 years, I've been at HIAS,
30
106928
3566
Son 16 yılda, avukat olarak HIAS'ta bulundum.
01:50
the Jewish organization that fights for refugee rights around the world,
31
110518
4101
Bu, dünya çapında mülteci hakları için mücadele eden bir Yahudi organizasyonu.
01:54
as a lawyer and an advocate.
32
114643
1689
01:56
And one thing I've learned is that, sometimes,
33
116919
3493
Öğrendiklerimden biri şuydu:
Bizim daha güvenli ve daha güçlü olmamızı sağladığı söylenen şeyler,
02:01
the things that we're told make us safer and stronger
34
121229
3890
02:05
actually don't.
35
125143
1205
bazen bunu sağlamaz.
02:07
And, in fact, some of these policies have the opposite of the intended results
36
127262
4939
Hatta bu ilkelerin bazıları, istenenin tam tersi sonuçlara sahip
02:12
and in the meantime, cause tremendous and unnecessary suffering.
37
132225
5103
ve bu esnada büyük ve gereksiz ızdıraplara neden oluyor.
02:18
So why are people showing up at our southern border?
38
138571
3137
Öyleyse neden insanlar güney sınırımıza geliyor?
02:21
Most of the immigrants and refugees that are coming to our southern border
39
141732
3478
Güney sınırımıza gelen mülteci ve göçmenlerin çoğu şu üç ülkeden kaçıyor:
02:25
are fleeing three countries: Guatemala, Honduras and El Salvador.
40
145234
4114
Guatemala, Honduras ve El Salvador.
02:29
These countries are consistently ranked
41
149952
2408
Bu ülkeler sürekli olarak dünyanın en şiddetli ülkeleri arasında sıralanıyor.
02:32
among the most violent countries in the world.
42
152384
3311
02:35
It's very difficult to be safe in these countries,
43
155719
2367
Kendiniz ve aileniz için gelecek kurmayı bırakın,
02:38
let alone build a future for yourself and your family.
44
158110
3265
bu ülkelerde güvende olmanız bile çok zor.
02:42
And violence against women and girls is pervasive.
45
162180
2977
Kadınlara ve kızlara karşı şiddet yaygın.
02:46
People have been fleeing Central America
46
166021
3270
İnsanlar Orta Amerika'dan nesillerdir kaçıyor.
02:49
for generations.
47
169315
1580
02:50
Generations of refugees have been coming to our shores,
48
170919
2608
ABD'nin son derece dahil olduğu 1980'lerin sivil savaşlarından kaçan mülteciler
02:53
fleeing the civil wars of the 1980s,
49
173551
4761
02:58
in which the United States was deeply involved.
50
178336
2232
nesillerden beri kıyılarımıza geliyor.
03:01
This is nothing new.
51
181227
1357
Bu yeni bir durum değil.
03:03
What's new is that recently, there's been a spike in families,
52
183169
4768
Yeni olan şey, son zamanlarda ailelerin ve çocukların
03:07
children and families, showing up at checkpoints
53
187961
2794
kontrol noktalarına gelip iltica talebinde bulunmalarındaki ani artış.
03:10
and presenting themselves to seek asylum.
54
190779
2335
03:14
Now, this has been in the news lately,
55
194262
2166
Bunlar, son zamanlarda haberlerde yer aldı,
03:16
so I want you to remember a few things as you see those images.
56
196452
3318
bu yüzden bu resimleri gördüğünüzde şunları hatırlamanızı istiyorum:
03:19
One, this is not a historically high level of interceptions at the southern border,
57
199794
6094
İlki, bu alıkoymalar, güney sınırında yapılan en üst düzey alıkoymalar değil
03:25
and, in fact, people are presenting themselves at checkpoints.
58
205912
3111
ve aslında insanlar kendilerini kontrol noktalarında tanıtıyorlar.
03:29
Two, people are showing up with the clothes on their backs;
59
209444
4871
İkincisi, insanlar sırtlarında kıyafetleri ile geliyorlar.
03:34
some of them are literally in flip-flops.
60
214339
2342
Bazıları parmak arası terlikle geliyor.
03:36
And three, we're the most powerful country in the world.
61
216705
2946
Üçüncüsü, biz dünyanın en güçlü ülkesiyiz.
03:40
It's not a time to panic.
62
220204
1604
Panik yapmanın zamanı değil.
03:42
It's easy from the safety of the destination country
63
222601
2526
Güvenli olan varış ülkesinin, kesin şeyler hakkında düşünmesi kolaydır.
03:45
to think in terms of absolutes:
64
225151
1871
"Bu yasal mı değil mi?"
03:47
Is it legal, or is it illegal?
65
227046
2299
03:49
But the people who are wrestling with these questions
66
229734
2503
Ama bu sorularla boğuşan ve aileleri hakkında bu kararları alan insanlar
03:52
and making these decisions about their families
67
232261
3815
03:56
are thinking about very different questions:
68
236100
2564
çok daha farklı sorular üzerine düşünüyorlar.
03:58
How do I keep my daughter safe?
69
238688
1873
"Kızımı nasıl güvende tutarım?"
04:01
How do I protect my son?
70
241458
1442
"Oğlumu nasıl korurum?"
04:04
And if you want absolutes,
71
244114
2260
Kesin bir şey istiyorsanız
04:06
it's absolutely legal to seek asylum.
72
246398
3013
iltica talebinde bulunmak kesinlikle yasaldır.
04:09
It is a fundamental right in our own laws and in international law.
73
249862
4887
Bu, kendi hukukumuzda ve uluslararası hukukta bulunan temel bir hak.
04:14
And, in fact --
74
254773
1190
Hatta bu hak,
04:15
(Applause)
75
255987
6864
(Alkışlar)
04:22
it stems from the 1951 Refugee Convention,
76
262875
3541
1951 Mülteci Sözleşmesinden doğar.
04:26
which was the world's response to the Holocaust
77
266440
3072
Bu sözleşme, dünyanın Holokost'a tepkisidir
04:29
and a way for countries to say never again would we return people to countries
78
269536
3810
ve ülkelerin, insanları, zarar görecekleri veya öldürülecekleri ülkelere
04:33
where they would harmed or killed.
79
273370
2204
asla geri göndermeyeceklerini söyleme şeklidir.
04:36
There are several ways refugees come to this country.
80
276306
2521
Mültecilerin buraya gelmesinin birkaç yolu var.
04:38
One is through the US Refugee Admissions Program.
81
278851
2804
Bunlardan biri, ABD Mülteci Kabul Programı.
04:41
Through that program, the US identifies and selects refugees abroad
82
281679
4130
Bu programla ABD, yurt dışındaki mültecileri belirliyor,
aralarından seçiyor ve onları ABD'ye getiriyor.
04:45
and brings them to the United States.
83
285833
2056
04:48
Last year, the US resettled fewer refugees
84
288527
3642
ABD geçen yıl, programın başlangıcı olan 1980'den beri
04:52
than at any time since the program began in 1980.
85
292193
3681
herhangi bir zamana kıyasla daha az mülteci yerleştirdi.
04:55
And this year, it'll probably be less.
86
295898
1958
Bu yıl muhtemelen daha da az olacak.
04:58
And this is at a time when we have more refugees in the world
87
298800
2963
Şu an, dünyada, yazılı tarihe geçen herhangi bir zamandan,
05:01
than at any other time in recorded history,
88
301787
2055
2. Dünya Savaşı döneminden bile,
05:03
even since World War II.
89
303866
1389
daha fazla mültecinin olduğu bir zaman.
05:06
Another way that refugees come to this country is by seeking asylum.
90
306020
3767
Mültecilerin ülkeye gelmesinin başka bir yolu iltica talebinde bulunmak.
05:09
Asylum seekers are people who present themselves at a border
91
309811
3285
İltica edenler, sınıra gelen
ve ülkelerine gönderilirlerse zulüm göreceklerini söyleyen kişilerdir.
05:13
and say that they'll be persecuted if they're sent back home.
92
313120
3304
05:16
An asylum seeker is simply somebody who's going through the process
93
316448
3214
İltica eden, mülteci tanımını karşıladığını kanıtlamak için
05:19
in the United States
94
319686
1159
05:20
to prove that they meet the refugee definition.
95
320869
2538
ABD'de bir süreçten geçer.
05:25
And it's never been more difficult to seek asylum.
96
325407
3436
İltica talebinde bulunmak hiçbir zaman bu kadar zor olmamıştı.
05:28
Border guards are telling people when they show up at our borders
97
328867
3078
Sınır muhafızları, insanlar sınırlarımıza geldiklerinde onlara,
05:31
that our country's full, that they simply can't apply.
98
331969
2549
ülkemizin dolu olduğunu ve başvuru yapamayacaklarını söylüyorlar.
05:34
This is unprecedented and illegal.
99
334542
1811
Bunun benzeri görülmedi ve yasal değil.
05:36
Under a new program,
100
336828
2240
Orwellci gibi bir başlığı olan
05:39
with the kind of Orwellian title "Migrant Protection Protocols,"
101
339092
4166
"Göçmen Koruma Protokolleri" adlı yeni bir program altında,
05:44
refugees are told they have to wait in Mexico
102
344472
2656
dosyaları ABD mahkemelerinde yer edinene kadar -ki bu işlem aylar, yıllar alabilir-
05:47
while their cases make their way through the courts in the United States,
103
347152
3478
mültecilere Meksika'da beklemek zorunda oldukları söyleniyor.
05:50
and this can take months or years.
104
350654
1656
05:52
Meanwhile, they're not safe,
105
352334
1819
Bu süre içinde güvende değiller ve avukatlara erişimleri de yok.
05:54
and they have no access to lawyers.
106
354177
2023
05:57
Our country, our government, has detained over 3,000 children,
107
357830
4360
Ülkemiz, hükûmetimiz, iltica taleplerinden caymaları için
06:02
separating them from their parents' arms,
108
362214
2577
3 binden fazla çocuğu ebeveynlerinin kollarından ayırarak alıkoydu.
06:04
as a deterrent from seeking asylum.
109
364815
2086
06:07
Many were toddlers,
110
367723
1409
Birçoğu daha küçük çocuktu
06:09
and at least one was a six-year-old blind girl.
111
369913
2644
ve aralarında görme engelli 6 yaşında bir kız vardı.
06:12
And this is still going on.
112
372581
1481
Bu hâlâ devam ediyor.
06:14
We spend billions to detain people in what are virtually prisons
113
374812
3868
Hiçbir suçu olmayan insanları
cezaevlerinde fiilî olarak alıkoymak için milyarlar harcıyoruz.
06:18
who have committed no crime.
114
378704
1537
06:22
And family separation has become the hallmark of our immigration system.
115
382799
5431
Aileleri ayırmak, göç sistemimizi diğerlerinden ayıran bir nitelik oldu.
06:28
That's a far cry from a shining city on a hill or a beacon of hope
116
388603
5058
Bu, tepede parlayan bir şehirden, bir umut ışığından
ya da kendimizi ve değerlerimizi anlatma şekillerimizden oldukça farklı.
06:33
or all of the other ways we like to talk about ourselves and our values.
117
393685
3839
06:38
Migration has always been with us, and it always will be.
118
398137
3248
Göç her zaman bizimleydi ve her zaman bizimle olacak.
06:41
The reasons why people flee -- persecution, war, violence,
119
401899
3679
İnsanların kaçma nedenleri, yani zulüm, savaş, şiddet,
06:45
climate change
120
405602
1513
iklim değişikliği
06:47
and the ability now to see on your phone what life is like in other places --
121
407139
4290
ve telefonunuzdan başka yerlerde hayatın nasıl olduğunu görebilme imkânı;
06:51
those pressures are only growing.
122
411453
1816
bu baskılar gün geçtikçe artıyor.
06:54
But there are ways that we can have policies that reflect our values
123
414602
5677
Ama dünyadaki gerçeklik düşünüldüğünde
mantıklı ve değerlerimizi yansıtan politikalar oluşturmamızın yolları var.
07:00
and actually make sense, given the reality in the world.
124
420303
2915
07:03
The first thing we need to do is dial back the toxic rhetoric
125
423980
6083
Yapmamız gereken ilk şey,
uzun zamandır ulusal tartışmamızın bu konudaki temeli olan
07:10
that has been the basis of our national debate on this issue for too long.
126
430087
4691
zehirleyici söylemi kaldırmak.
07:15
(Applause)
127
435437
5114
(Alkışlar)
07:22
I am not an immigrant or a refugee myself,
128
442702
3144
Ben bir göçmen ya da mülteci değilim
07:25
but I take these attacks personally, because my grandparents were.
129
445870
4000
ama bu saldırıları üzerime alınıyorum
çünkü dedelerim de göçmendi.
07:31
My great-grandmother Rose didn't see her kids for seven years,
130
451211
4548
Büyük büyükannem Rose, çocuklarını Polonya'dan New York'a gönderirken
07:35
as she tried to bring them from Poland to New York.
131
455783
2462
onları 7 yıl görmemiş.
Dedem 7 yaşındayken onu bırakmış ve 14 yaşına kadar onu hiç görmemiş.
07:38
She left my grandfather when he was seven
132
458269
1931
07:40
and didn't see him again until he was 14.
133
460224
2021
07:42
On the other side of my family,
134
462269
1596
Ailemin diğer tarafında ise büyükannem Aliza,
07:43
my grandmother Aliza left Poland in the 1930s
135
463889
3637
Filistin'deki İngiliz Mandasına gitmek için 1930'larda Polonya'dan ayrılmış
07:47
and left for what was then the British Mandate of Palestine,
136
467550
2873
ve ailesini ve arkadaşlarını bir daha görmemiş.
07:50
and she never saw her family and friends again.
137
470447
2246
07:53
Global cooperation as a response to global migration and displacement
138
473741
5054
Küresel göç ve yerinden edilmeye tepki olarak küresel iş birliğinin,
07:58
would go a long way towards making migration something that isn't a crisis
139
478819
4485
göçün kriz değil, sadece göç olmasında ve insanların bunu birlikte halletmesinde
08:03
but something that just is,
140
483328
1353
08:04
and that we deal with as a global community.
141
484705
2548
çok katkısı vardır.
08:08
Humanitarian aid is also critical.
142
488488
2405
İnsani yardım da önem teşkil ediyor.
08:10
The amount of support we provide to countries in Central America
143
490917
3001
Mülteci ve göçmen gönderen Orta Amerika ülkelerine sağladığımız desteğin boyutu
08:13
that are sending refugees and migrants
144
493942
2429
08:16
is a tiny fraction of the amount we spend on enforcement and detention.
145
496395
5195
zorlama ve alıkoymaya harcadığımız masrafın ufacık bir kısmı.
08:22
And we can absolutely have an asylum system that works.
146
502756
3769
İşe yarayan bir iltica sistemimiz kesinlikle olabilir.
08:27
For a tiny fraction of the cost of a wall,
147
507460
2720
Sınır duvarı maliyetinin ufacık bir kısmı ile
08:30
we could hire more judges,
148
510204
1381
daha çok hakim işe alabilir, sığınmacılara avukat sağlayabilir
08:31
make sure asylum seekers have lawyers
149
511609
2230
08:33
and commit to a humane asylum system.
150
513863
2521
ve insancıl bir iltica sistemi oluşturabiliriz.
08:36
(Applause)
151
516955
4666
(Alkışlar)
08:45
And we could resettle more refugees.
152
525090
2566
Daha fazla mülteci yerleştirebiliriz.
08:48
To give you a sense of the decline in the refugee program:
153
528118
3173
Mülteci programındaki düşüş hakkında size fikir vermesi için,
08:51
three years ago, the US resettled 15,000 Syrian refugees
154
531315
4259
dünyadaki en geniş çaplı mülteci krizine karşılık olarak
08:55
in response to the largest refugee crisis on earth.
155
535598
2639
ABD üç yıl önce 15 bin Suriyeli mülteci yerleştirdi.
08:58
A year later, that number was 3,000.
156
538261
3117
Bir yıl sonra bu sayı 3 bin oldu.
09:01
And last year, that number was 62 people.
157
541402
3435
Geçen yıl ise 62'ydi.
09:06
62 people.
158
546109
1731
62 kişi.
09:08
Despite the harsh rhetoric and efforts to block immigration,
159
548819
3900
Göçü engellemek ve mültecileri ülke dışında tutmak için
09:12
keep refugees out of the country,
160
552743
1937
kullanılan sert söylemler ve çabalara rağmen
09:14
support for refugees and immigrants in this country, according to polls,
161
554704
3381
anketlere göre, ülkedeki mülteciler ve göçmenlere destek
hiç bu kadar yüksek olmamıştı.
09:18
has never been higher.
162
558109
1243
09:19
Organizations like HIAS, where I work,
163
559376
1941
Çalıştığım yer olan HIAS gibi örgütler,
09:21
and other humanitarian and faith-based organizations,
164
561341
2508
insani yardım örgütleri ve inanç temelli örgütler
09:23
make it easy for you to take a stand
165
563873
2147
destek veya muhalif olmaya değer bir yasa
09:26
when there's a law that's worth opposing
166
566044
2570
ya da denetime ihtiyacı olan bir politika olduğunda
09:28
or a law that's worth supporting or a policy that needs oversight.
167
568638
3377
taraf tutmanızı kolaylaştırıyor.
09:32
If you have a phone,
168
572485
1351
Telefonunuz varsa bir şeyler yapabilirsiniz,
09:33
you can do something,
169
573860
1323
daha fazlasını yapmak isterseniz, yapabilirsiniz.
09:35
and if you want to do more, you can.
170
575207
1748
09:36
I will tell you that if you see one of these detention centers
171
576979
3596
Kıyı boyunca içinde çocukların olduğu bu alıkoyma merkezlerini görürseniz,
09:40
along the border
172
580599
1255
09:41
with children in them -- they're jails --
173
581878
1957
ki bunlar cezaevleri,
09:43
you will never be the same.
174
583849
1473
eskisi gibi olamazsınız.
09:47
What I loved so much about my call with Ellie
175
587320
2595
Ellie ile yaptığım görüşmede hoşuma giden şey,
09:50
was that she knew in her core that the stories of her grandparents
176
590792
3856
dedesinin ve büyükannesinin hikâyelerinin
09:55
were no different than today's stories,
177
595537
2139
bugünkü hikâyelerden farklı olmadığını bilmesiydi
09:57
and she wanted to do something about it.
178
597700
2066
ve o buna dair bir şeyler yapmak istedi.
10:00
If I leave you with one thing,
179
600974
2346
Buradan ayrılırken size bir şey bırakacaksam,
10:03
beyond the backstory for Mr. Potato Head,
180
603344
2402
Bay Patates Kafa'nın geçmişinden başka,
10:05
which is, of course, a good story to leave with,
181
605770
3428
tabii Bay Patates Kafa da ayrılmak için güzel bir hikâye,
10:09
it's that a country shows strength
182
609222
4148
bu şu olacaktır: Bir ülke, gücünü
10:14
through compassion and pragmatism,
183
614522
2317
şefkat ve yararcılık ile gösterir;
10:16
not through force and through fear.
184
616863
1907
baskı ve korku ile değil.
10:19
(Applause)
185
619448
5993
(Alkışlar)
10:29
These stories of the Hassenfelds and my relatives and your relatives
186
629139
4166
Hassenfeldlerin hikâyeleri, akrabalarımın ve akrabalarınızın hikâyeleri
10:33
are still happening today; they're all the same.
187
633329
2550
günümüzde hâlâ yaşanıyor, hepsi aynı.
10:37
A country is strong when it says to the refugee,
188
637269
3277
Bir ülke, mültecilere "Çekip git." dediği zaman değil,
10:40
not, "Go away," but,
189
640570
3197
"Tamam, seni aldık. Güvendesin." dediği zaman güçlüdür.
10:43
"It's OK, we've got you, you're safe."
190
643791
2817
10:47
Thank you.
191
647112
1163
Teşekkür ederim.
10:48
(Applause)
192
648299
2825
(Alkışlar)
10:51
Thanks.
193
651148
1206
Teşekkürler.
10:52
(Applause)
194
652378
1361
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7