Science didn't understand my kids' rare disease until I decided to study it | Sharon Terry

74,510 views ・ 2017-07-18

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Esra Çakmak Gözden geçirme: Suleyman Cengiz
00:12
The best Christmas my children ever had
0
12260
3136
Çocuklarımın geçirdiği en iyi Noel,
00:15
was also the worst Christmas my husband and I ever had.
1
15420
3320
ben ve eşim için, yaşadığımız en korkunç Noel'di.
00:19
Elizabeth, age seven,
2
19620
1816
Yedi yaşındaki Elizabeth
00:21
and her brother, Ian, age five,
3
21460
2856
ve beş yaşındaki kardeşi Ian,
00:24
couldn't imagine why they were getting everything they wanted for Christmas.
4
24340
3719
Noel için istedikleri her şeyi elde etmenin şaşkınlığını yaşıyorlardı.
00:29
The reason Santa was so generous
5
29060
2720
Noel Baba'nın elinin bol olmasının sebebi,
00:32
was because of something my husband Pat and I knew
6
32580
3256
eşim Pat ve benim bildiğim, fakat çocukların
00:35
and the kids couldn't comprehend.
7
35860
1840
idrak edemeyeceği bir şeydi.
00:38
Something that we had just learned, and it terrified us.
8
38260
3160
Yeni aldığımız bir haberden dolayıydı, korkmuştuk.
00:43
This was 1994
9
43380
2256
Yıl 1994'tü
00:45
and the story actually starts a few years earlier.
10
45660
2360
ve hikâye birkaç yıl öncesine dayanıyordu.
00:48
For a couple of years I had noticed a rash on the sides of Elizabeth's neck
11
48620
4800
Birkaç yıl boyunca Elizabeth'in boyun kenarlarında isiliğe benzeyen
00:54
that looked like prickly heat.
12
54220
1480
kızarıklar olduğunu fark ettim.
00:56
For those same years, my father and brother both died of cancer,
13
56780
3880
Aynı dönemde, babam ve erkek kardeşimi kanserden kaybetmiştim
01:01
and I was probably overanxious about illness.
14
61420
2680
ve hastalık konusunda muhtemelen fazla hassas davranıyordum.
01:04
The doctors assured us there was nothing wrong
15
64940
2776
Doktorlar hiçbir sorun olmadığını ve endişe etmemem
01:07
and I shouldn't worry,
16
67740
1736
gerektiğini söylediler,
01:09
but I wasn't so sure.
17
69500
1400
ama ben o kadar emin değildim.
01:12
And so without a referral, and paying out-of-pocket,
18
72020
3096
Başka bir hastaneye sevk edilmeden ve cebimden ödeme yaparak,
01:15
I took Elizabeth to a dermatologist.
19
75140
2199
Elizabeth'i cildiyeye götürdüm.
01:18
She was probably just allergic to something,
20
78380
2336
Büyük ihtimalle bir şeye alerjisi vardı,
01:20
but why did it appear just on the sides of her neck, this rash?
21
80740
4400
ama bu kızarıklıklar, neden sadece boyun kenarlarında kendini gösteriyordu?
01:26
So it's two days before Christmas,
22
86660
1936
Noel'den iki gün öncesi,
01:28
1994,
23
88620
1200
1994 yılı
01:31
and the dermatologist takes a quick look at her neck and says,
24
91020
3376
ve doktor boynuna şöylece bir bakıp şunları söyledi:
01:34
"She has pseudoxanthoma elasticum."
25
94420
2040
''Kızınızda psödoksantoma elastikum var.''
01:37
And then he shuts off the lights and looks in her eyes.
26
97460
3600
Hemen ardından ışıkları kapattı ve gözlerine baktı.
01:42
It turns out, by chance,
27
102140
1656
Şans eseri, bu dermatolog
01:43
this dermatologist also trained in ophthalmology.
28
103820
3120
oftalmoloji alanında da eğitim görmüştü.
01:47
Our lucky day.
29
107900
1200
Şanslı günümüzdeydik.
01:51
I am sick to my stomach.
30
111220
1760
Midem bulanmaya başladı.
01:53
"Oma?"
31
113460
1256
''OMA?''
01:54
Oma's like melanoma, lymphoma --
32
114740
2896
OMA melanom, lenfoma, kanser
01:57
cancer.
33
117660
1200
gibi bir şey.
01:59
"Why are you looking in her eyes for a skin rash?"
34
119660
3736
''Cilt kızarıklığı için neden gözlerini inceliyorsun?''
02:03
I scream and make no sound.
35
123420
2080
Çığlık attım ve sesim çıkmadı.
02:06
So there it is.
36
126540
1200
Durum böyle.
02:08
Elizabeth has pseudoxanthoma elasticum,
37
128620
3560
Elizabeth'de psödoksantoma elastikum var,
02:13
PXE for short.
38
133260
1560
kısaca PKE.
02:16
Questions mix with fear
39
136700
2296
Sorular korkuyla karıştı
02:19
and erupt like bile in my throat.
40
139020
2200
ve boğazıma yumruk gibi oturdu.
02:21
Why are you looking in her eyes?
41
141739
1721
Neden gözlerine bakıyorsun?
02:24
What do you know about this? How do you know for sure?
42
144660
2976
Bu konuda ne biliyorsun? Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
02:27
What is the prognosis?
43
147660
1480
Hastalığın tanısı nedir?
02:30
My training in pastoral counseling did not prepare me for this.
44
150020
3720
Pastoral danışmanlık alanındaki eğitimim beni buna hazırlamadı.
02:35
Dr. Bercovitch tells us everything he knows about PXE.
45
155500
3880
Dr. Bercovitch, PKE hakkında bildiği her şeyi bizimle paylaştı.
02:40
It's a rare genetic disorder,
46
160660
1760
Nadir görülen bir kalıtsal bozukluk,
02:43
it's systemic,
47
163620
1200
sistemle alakalı,
02:45
it's a slowly progressing, premature aging disease.
48
165860
3920
yavaş ilerleyen, erken yaşlanma hastalığı.
02:50
It causes loose wrinkly skin in the flexor areas.
49
170660
3560
Fleksör bölgelerde sarkık, kırışmış deriye sebep oluyor.
02:55
It causes legal blindness,
50
175420
1936
Sarı nokta hastalığı gibi
02:57
like macular degeneration,
51
177380
1720
yasal körlüğe ve beraberinde
02:59
and a host of cardiovascular problems.
52
179780
2720
birçok kardiyovasküler problemlere yol açıyor.
03:03
Little is known about this disease,
53
183500
2080
Bu hastalık hakkında pek fazla bilgi yok
03:06
and some people die in their 30s,
54
186420
2816
ve o dönemin bulgularına göre
03:09
say some of the reports at the time.
55
189260
2480
bazı insanlar 30'larında hayatlarını kaybediyor.
03:13
He then just glances at our son and says,
56
193260
2800
Doktor oğluma göz ucuyla bakıp
03:17
"He has it, too."
57
197940
1200
''Onda da var'' dedi.
03:21
We want to flee back to the land of normal.
58
201220
4840
Her şeyin normal olduğu zamanlara ışınlanmak istedik.
03:30
Two days after Christmas,
59
210740
1416
Noel'den iki gün sonra,
03:32
researchers come from a university in Boston,
60
212180
3016
Boston'daki bir üniversiteden araştırmacılar geldi,
03:35
and they take blood from us and our children
61
215220
2496
hastalık genini belirlemeye yönelik araştırma
03:37
for a research project focused on finding the gene.
62
217740
2640
projesi için bizden ve çocuklardan kan örneği aldılar.
03:41
A few days later,
63
221180
1376
Birkaç gün sonra, New York
03:42
researchers come from a medical center in New York
64
222580
2416
tıp merkezinden araştırmacılar geldi
03:45
and say they want blood, too.
65
225020
1520
ve yine kan istediler.
03:47
"These are children.
66
227340
1400
''Bunlar daha çocuk.
03:49
They're five and seven years old.
67
229380
2096
Yedi ve beş yaşındalar.
03:51
Don't make them face the needle twice.
68
231500
2000
İkinci kez iğneye maruz bırakmayın.
03:54
Go and get your share from the other researchers."
69
234180
3040
Gidin diğer araştırmacılardan örneği paylaşın.''
03:58
They laugh, incredulous.
70
238260
2216
Şaşkınlık içinde gülmeye başladılar.
04:00
"Share?"
71
240500
1200
''Paylaşalım?''
04:03
It is then that we learn that there is little sharing in biomedical research.
72
243020
4400
Biyomedikal araştırmalarda, çok az bilgi paylaşımı olduğunu o zaman öğrendim.
04:08
This moment, more than any other,
73
248340
2696
En çok işte tam o anda,
04:11
lit a fire beneath my husband Pat and me.
74
251060
2640
eşim Pat ve benim eteklerimiz tutuştu.
04:15
Pat and I went to a medical school library
75
255460
2176
Pat'le beraber tıp bölümü kütüphanesine gittik
04:17
and we copied every article we could find on PXE.
76
257660
2960
ve PKE hakkında bulabildiğimiz her makalenin örneğini aldık.
04:21
We didn't understand a thing.
77
261540
1960
Hiçbir şey anlamadık.
04:24
We bought medical dictionaries and scientific textbooks
78
264660
2736
Tıp terimler sözlüğü ve bilimsel ders kitapları aldık
04:27
and read everything we could get our hands on.
79
267420
2143
ve elimize geçen bütün her şeyi okuduk.
04:30
And though we still didn't understand,
80
270380
1856
Yine de anlayamıyorduk,
04:32
we could see patterns,
81
272260
1856
belli dizinler görebiliyorduk
04:34
and it became quickly apparent within a month
82
274140
3376
ve bir ay içerisinde anladık ki
04:37
that there was no systematic effort to understand PXE.
83
277540
3960
PKE'yi anlamak için gerçekleştireceğimiz belirli bir çalışma düzeni yoktu.
04:42
In addition,
84
282820
1216
Üstüne üstlük,
04:44
the lack of sharing that we experienced was pervasive.
85
284060
3240
gördüğümüz bu paylaşımsızlık, bizi çepeçevre sarıyordu.
04:48
Researchers competed with each other
86
288300
2280
Araştırmacılar birbirleriyle yarışıyorlar,
04:51
because the ecosystem was designed to reward competition
87
291460
4040
çünkü bu ekosistem rekabeti ödüllendirmek için tasarlanmıştı,
04:56
rather than to alleviate suffering.
88
296380
1960
ızdıraba ve yüreklere su serpmeye değil.
04:59
We realized that we would have to do work on this condition ourselves
89
299660
5016
Kendimize ve bizler gibilere çıkış yolu bulabilmek adına,
05:04
to find solutions for ourselves and others like us.
90
304700
3520
bu işe bizzat el atmamız gerektiğini fark ettik.
05:09
But we faced two major barriers.
91
309380
2336
İki büyük engel ile yüz yüze geldik.
05:11
The first one:
92
311740
1496
İlki,
05:13
Pat and I have no science background.
93
313260
2360
Pat ve benim bilim geçmişimiz yoktu.
05:16
At the time, he's the manager of a construction company,
94
316740
3416
O dönemde, yapı şirketinde yöneticiydi
05:20
and I'm a former college chaplain stay-at-home mom --
95
320180
3856
ve ben de kolej papazlığı yapmış, evde oturan bir anneydim,
05:24
hardly the backgrounds to take the research world by storm.
96
324060
3640
araştırma dünyasını kasıp kavuracak geçmiş değillerdi.
05:29
The second barrier:
97
329300
1680
İkinci engelse,
05:32
researchers don't share.
98
332180
1480
araştırmacıların paylaşmaması.
05:34
People told us you can't herd cats.
99
334820
2520
Kedilere patronluk taslayamazsın, derler.
05:38
Well, yes you can if you move their food.
100
338460
3536
Mamalarını sakla, gayet tabii olabilirsin.
05:42
(Laughter)
101
342020
2040
(Kahkaha)
05:45
(Applause)
102
345220
3560
(Alkış)
05:49
DNA and clinical data is the food.
103
349220
3000
DNA ve klinik verileri mama oluyor.
05:52
So we would collect blood and medical histories,
104
352780
3136
Kan ve hasta geçmiş verilerini toplayıp
05:55
and require that all scientists using these resources
105
355940
3576
bu kaynakları kullanan bütün bilim insanlarının, sonuçları birbirleri
05:59
would share results with each other and with the people who donated.
106
359540
3680
ve bağış yapan insanlarla paylaşmalarını zorunlu kılacaktık.
06:04
Well before the internet was in common use,
107
364900
2216
İnternet bu kadar popüler olmadan önce,
06:07
Pat and I established PXE International,
108
367140
2856
Pat ve ben Uluslararası PKE'yi kurduk;
06:10
a nonprofit dedicated to initiating research and conducting it on PXE
109
370020
4896
PKE odaklı araştırmalar yapmayı ve düzenlemeyi amaç edinmiş,
06:14
and also supporting individuals with the disease.
110
374940
3480
bu hastalığa sahip bireyleri destekleyen, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş.
06:19
Using traditional media,
111
379660
1336
Klasik medyayı kullanarak
06:21
we garnered around 100-150 people around the world
112
381020
4416
dünyanın farklı yerlerindeki 100-150 insandan,
06:25
who we asked,
113
385460
1256
kan ile doku örneği
06:26
would you give us your blood, your tissue, your medical histories,
114
386740
3256
ve hasta geçmişlerini,
06:30
your medical records?
115
390020
1200
tıbbi kayıtlarını istedik
06:32
And we brought all of that together.
116
392020
1840
ve bütün bulguları bir araya getirdik.
06:34
We quickly learned that this shared resource was not going to be enough.
117
394740
3960
Bu ortak kaynağın yeterli olmayacağının farkına vardık
06:39
And so we decided we had to do hardcore bench science --
118
399740
5336
ve ölümüne, tezgâh çalışmaları ile araştırmalarına başlamak zorunda
06:45
hardcore research.
119
405100
1360
olduğumuza karar verdik.
06:47
So we borrowed bench space at a lab at Harvard.
120
407220
2320
Harvard'daki laboratuvardan düzenek ödünç aldık.
06:50
A wonderful neighbor came a couple times a week
121
410020
2776
Harika bir komşum, haftada birkaç kez gelip
06:52
and sat with the kids from 8pm to 2am
122
412820
4056
Pat ve ben DNA verileri ayıklayıp,
06:56
while Pat and I extracted DNA,
123
416900
2336
test yapıp, jel hesaplayıp,
06:59
ran and scored gels
124
419260
1736
geni ararken, çocuklarla akşam 8'den
07:01
and searched for the gene.
125
421020
1280
gece 2'ye kadar ilgilendi.
07:03
Generous postdocs tutored us as we went along.
126
423060
2480
Bu yolda, cömert doktora sonrası araştırmacılardan
07:06
Within a few years, we found the gene.
127
426460
2200
ders aldık ve birkaç yıl içinde geni saptadık.
07:09
We patented it so that it would be freely available.
128
429180
3016
Herkese açık olsun diye patentini aldık.
07:12
We created a diagnostic test.
129
432220
2056
Teşhis testi geliştirdik.
07:14
We put together a research consortium.
130
434300
2160
Bir araştırma birliği oluşturduk.
07:17
We held research meetings and opened a center of excellence.
131
437420
3200
Araştırma toplantıları düzenledik ve bir mükemmelik merkezi açtık.
07:21
We found more than 4,000 people around the world who had PXE,
132
441180
5376
Dünya çapında, 4000'den fazla PKE'li insana ulaştık
07:26
and held patient meetings
133
446580
1936
ve hasta toplantıları düzenleyip
07:28
and did clinical trials and studies.
134
448540
2560
klinik araştırma ve çalışmaları yaptık.
07:32
Through all this,
135
452660
1496
Her anımızda,
07:34
we lived with fear.
136
454180
1280
korkuyla yaşadık.
07:36
Fear of the disease breathing down our neck
137
456860
2800
Hastalığın korkusu tepemize binmişti
07:41
while the clock ticked.
138
461180
1320
ve zaman azalıyordu.
07:43
Fear of researchers,
139
463100
2160
Yüksek belgeli ve onlar için
07:46
so well credentialed and positioned in a world made for them.
140
466020
3840
inşa edilmiş bir dünyada, yer edinmiş araştırmacılar korkusu.
07:50
Fear that we were making the wrong choices.
141
470740
2440
Yanlış seçimleri yapıyor olabilme korkumuz.
07:54
Fear that the naysayers were right
142
474260
2336
Bu iş olmaz diyenlerin haklı çıkabilme korkusu
07:56
and the cats would simply find a new food.
143
476620
3120
ve kedilerin yeni mama bulabilme ihtimali.
08:00
But greater than all these fears was our drive to make a difference
144
480620
3176
Çocuklarımız ve bu yolda tanıştığımız herkes için
08:03
for our kids and for all those we had met along the way.
145
483820
3000
farklılık yaratma gayretimiz, bütün bu korkuları alt ediyordu.
08:08
And very quickly,
146
488100
1216
Kısa bir süre içerisinde,
08:09
we also realized what we were doing for one disease,
147
489340
2736
belli bir hastalık için yaptığımız şeyi, her hastalık için
08:12
we should do for all diseases.
148
492100
2120
yapmamız gerektiğini fark ettik.
08:16
We joined with, and I eventually led,
149
496020
1816
Destek olduk ve nihayetinde
08:17
Genetic Alliance --
150
497860
1216
Gen İttifakı'na öncü olduk:
08:19
a network of health advocacy,
151
499100
2296
Sağlık savunması,
08:21
patient advocacy,
152
501420
1216
hasta savunması
08:22
research and health organizations.
153
502660
1640
araştırma ve sağlık örgütleri ağı.
08:24
We built scalable and extensible resources,
154
504980
2456
Tüm hastalıklar için, biyobanka ve destek rehberiyle
08:27
like biobanks and registries and directories of support
155
507460
2816
kayıt birimi gibi, genişletilebilir ve güncellenebilir veri
08:30
for all diseases.
156
510300
1320
kaynak sistemi oluşturduk.
08:32
And as I learned about all those diseases and all those disease communities,
157
512620
4056
Bütün bu hastalıklar ve hastalık toplulukları ile iç içe oldukça,
08:36
I realized that there were two secrets in health care
158
516700
2856
sağlık hizmetlerinde beni derinden etkileyen
08:39
that were impacting me greatly.
159
519580
1800
iki sır olduğunu fark ettim.
08:42
The first:
160
522300
1256
Birincisi,
08:43
there are no ready answers for people like my kids
161
523580
3416
ister sık ister nadir görülen bir durum olsun, benim çocuklarım gibilere
08:47
or all the people I was working with,
162
527020
1935
veya beraber çalıştığım kişilere
08:48
whether common or rare conditions.
163
528979
2041
verilebilecek hazır bir cevap yok.
08:51
And the second secret:
164
531739
1240
İkinci sır ise,
08:53
the answers lie in all of us together,
165
533580
4096
cevapları aslında her birimizin içimizde barındırması,
08:57
donating our data,
166
537700
1480
veri bağışı yapmak,
09:00
our biological samples
167
540060
2296
biyolojik örneklerimizi
09:02
and ultimately ourselves.
168
542380
1720
ve nihayetinde kendimizi.
09:06
There is a small groundswell of individuals
169
546260
3336
Bu durumu değiştirmek için çabalayan kişi sayısında,
09:09
who are working to change this.
170
549620
2256
küçük bir patlama yaşanıyor.
09:11
Citizen scientists, activists, hacks
171
551900
3056
İçimizdeki gayriresmî bilim insanları, eylemciler
09:14
who are using crowdsourcing, do-it-yourself science
172
554980
3176
ve bilgisayar korsanları, açık kaynak ve kendin yap kültürü ile
09:18
are changing the game.
173
558180
1200
işin seyrini değiştiriyor.
09:20
Even President Obama and Vice President Biden
174
560420
2920
Başkan Obama ve başkan vekili Biden bile,
09:24
are evangelists for the idea
175
564500
1696
insanları ekip çalışmasına
09:26
that people should be partners in research.
176
566220
2480
itme fikrinde vaiz rolünü üstleniyorlar.
09:29
This is a founding principle of our organization.
177
569500
2600
Kuruluşumuzun temelleri, bu prensibe dayanıyor.
09:32
Sure, it's really hard
178
572780
2136
Tedaviler ve müdahalelerin
09:34
to discover and develop interventions and therapies.
179
574940
3200
keşfi ve geliştirilmesi elbette çok güç.
09:39
The science is hard,
180
579300
2336
Bilim kolay değil,
09:41
the regulatory regime is difficult.
181
581660
2280
mevzuat rejimi de zor.
09:44
There are a lot of stakeholders with lots of interests
182
584780
3016
Büyük çıkarları olan birçok taraf mevcut
09:47
and misaligned incentives like publishing, promotion and tenure.
183
587820
4280
ve yayıncılık, terfi ve kadrolandırma gibi hizasız mükâfatlandırılmalar söz konusu.
09:53
I don't fault scientists for following this path,
184
593180
3416
Bu yolu seçen bilim insanlarını suçlamıyorum,
09:56
but I challenge them and us to do this differently.
185
596620
2840
ama onları ve bizleri farklılığa davet ediyorum.
10:00
To recognize that people are at the center.
186
600220
3160
Odak noktamızın insanlar olduğunu hatırlamaya çağırıyorum.
10:05
Genetic Alliance has experimented
187
605220
1776
Gen İttifakı,
10:07
in what it will take to transform these crusty systems.
188
607020
3480
bu katı düzeni değiştirmek adına çaba gösteriyor.
10:12
Our goal is to work without boundaries.
189
612740
2240
Sınırlar olmadan çalışmak ana hedefimiz.
10:15
That sounds abstract, but for us it's quite practical.
190
615700
3120
Kulağa soyut gelebilir, ama aslında oldukça işlevsel.
10:21
When we're frustrated that entities won't share data --
191
621220
3696
Kurumlar veriyi paylaşmayı reddettiğinde - enerjisini, zamanını,
10:24
data that comes from people who gave their energy, their time, their blood
192
624940
5096
kanını ve hatta gözyaşını veren insanlardan gelen verileri -
10:30
and even their tears --
193
630060
1520
10:32
we need to stop and ask,
194
632340
1616
durup şunu sormamız gerekiyor:
10:33
"How is it true that we could share, but we aren't?"
195
633980
3120
''Paylaşmak mümkünken,
paylaşmamak nasıl doğru olabilir?''
10:37
We're part of this system, too.
196
637660
1520
Biz de bu çarkın parçasıyız.
10:42
How do we make it so that people can share ideas freely?
197
642260
4120
İnsanların fikirlerini özgürce beyan etmeleri için ne yapmamız gerekiyor?
10:47
So that people can take risks and move closer to one another?
198
647220
4480
Bu sayede risk almaktan korkmayıp birbirimize daha yakın olabiliriz.
10:53
This leads to a dissolving of us versus them,
199
653300
3256
Bu, ''Bize karşı onlar dağılımına'' sebep oluyor,
10:56
not only for organizations but also for individuals.
200
656580
3360
sadece kuruluşlar için değil, aynı zamanda bireyler için de.
11:00
If I'm going to ask organizations or individuals
201
660540
3376
Kuruluş veya bireylere bu standartlara erişmek için
11:03
to strive for these standards,
202
663940
2216
çaba göstermelerini isteyeceksem,
11:06
then I too need to explore my own being and my practices.
203
666180
4880
ben kendimi ve işlerimi de irdelemem gerekir.
11:11
If I'm going to ask clinicians and researchers and administrators
204
671940
3256
Klinisyen, araştırmacı ve yöneticilerden
11:15
to take risks,
205
675220
1576
risk almalarını isteyeceksem,
11:16
then I, Sharon, need to take risks as well.
206
676820
3000
o zaman Sharon olarak benim de risk almam gerekiyor.
11:20
I need to face my personal fears.
207
680660
2840
İçimdeki korkularla yüzleşmem gerekiyor.
11:24
My fear of not having enough impact.
208
684500
2880
Yeterli etki yaratamama korkumla.
11:29
My fear of not leading well.
209
689220
2480
İyi yönetememe korkumla.
11:32
My fear of not being enough.
210
692820
2920
Yeterli olamama korkumla.
11:38
Just before they entered their teens, our kids stopped us in our tracks
211
698540
3936
Gençliklerinden bir adım önce, çocuklarımız bu yolda bizleri durdurdu
11:42
and said, "You have to stop worrying about making a difference,
212
702500
3696
ve ''Farklılık yaratmak, etki yapmak adına endişe etmeyi bırakmalısınız
11:46
making an impact,
213
706220
1256
11:47
and instead, like us, learn to live with disease
214
707500
3976
ve bunun yerine, bizler gibi,
karşı koymak yerine hastalıkla yaşamayı öğrenmelisiniz,'' dediler.
11:51
rather than fight it."
215
711500
1880
11:56
I have to ask,
216
716420
1296
Sormam gerekiyor,
11:57
where does all my fear come from?
217
717740
2240
bütün korkularım nereden geliyor?
12:01
The kids' declaration shines a spotlight on that fear.
218
721140
3760
Çocukların bu söylemi, bu korkuya ışık tutuyor.
12:05
It arises from a bedrock of love.
219
725580
3080
Saf sevgiden vücut buluyor.
12:09
I love Elizabeth and Ian.
220
729740
2560
Elizabeth ve Ian'ı seviyorum.
12:14
I love people with PXE.
221
734140
2120
PKE'li insanları seviyorum.
12:17
I love people with any disease.
222
737340
2120
Hasta insanları seviyorum.
12:20
I love people.
223
740540
1200
Ben insanları seviyorum.
12:24
Some of my colleagues have discovered that it is not death we fear,
224
744340
4616
Bazı meslektaşlarım, korkumuzun ölümden kaynaklanmadığını,
12:28
it is the enormity of our loving.
225
748980
2200
sevgimizin muazzamlığından doğduğunu söylüyorlar.
12:32
This expansive love opens me to great pain
226
752580
4776
Bu derin sevgi, kayıpla yüzleştiğimde
12:37
as I face loss.
227
757380
1720
beni acıya karşı korunmasız yapıyor.
12:40
As I discover my fear,
228
760860
2360
Korkumu tanıdıkça,
12:43
I discover that I
229
763980
1776
benim ve etrafımdaki herkesin,
12:45
and all those around me
230
765780
1616
sevgiye karşı
12:47
have boundless capacity for love.
231
767420
2720
hudutsuz bir yere sahip olduğunu görüyorum.
12:53
And I also discover
232
773460
1400
Bu korkuyla yakınlaştıkça,
12:56
as I move into this fear,
233
776060
1600
aynı zamanda birçok
12:59
that I can learn many new things
234
779220
2456
yeni şeyler öğrenebileceğimi ve yollar bulabileceğimi keşfediyorum,
13:01
and find paths
235
781700
1360
13:04
to things like practical solutions
236
784140
3856
pratik çözümler ve
13:08
as well as the core of healing and health.
237
788020
3160
iyileşme ve sağlığın özüne inme gibi şeylere.
13:14
I don't fear fear the way I used to.
238
794820
3560
Eskiden korktuğum şekilde korkudan korkmuyorum.
13:20
In fact lately, with enormous support from all my fellow journeyers,
239
800380
5136
Bütün yoldaş dostlarımdan gelen muazzam destekle beraber,
13:25
I notice that it's not a warning the way it used to be.
240
805540
3320
geç de olsa, eskiden olduğu şekilde bir uyarı olmadığını fark ettim.
13:29
I notice that instead,
241
809860
2856
Bunun yerine,
ilerlemeye bir davet olduğunu anladım,
13:32
it's an invitation to go forward
242
812740
1896
13:34
because in it lies love and the path to greater love.
243
814660
3240
çünkü beraberinde sevgiyi ve dahasına götürecek yolu barındırıyor.
13:39
If I turn with gentle curiosity toward that fear,
244
819460
3600
Küçük bir merakla korkuya doğru adım atarsam,
13:44
I find enormous wealth within myself and others
245
824620
5056
kendimin ve diğerlerinin içinde büyük bir zenginliğe ve hiçbir zaman
13:49
and the ability to step into challenges that I never thought I could.
246
829700
3320
başaracağımı zannetmediğim zaferlere şahit olurum.
13:54
My kids are ahead of me on that path still.
247
834780
2360
Bu yolda çocuklarım hâlâ önümdeler.
13:58
At ages 29 and 27,
248
838180
1896
29 ve 27 yaşlarındalar
14:00
they declare they are happy and healthy
249
840100
2456
ve PKE'nin göz, deri ve atardamarlarındaki
14:02
despite having manifestations of PXE in their skin and eyes and arteries.
250
842580
5120
belirtilerine rağmen, mutlu ve sağlıklı olduklarını ifade ediyorlar.
14:08
And so I invite you, us, we,
251
848980
3336
Sizleri, bizi ve kendimizi, korkuyu ardımızda bırakmaya
14:12
to turn toward our fear;
252
852340
1576
davet ediyorum;
14:13
to embrace the things that scare us
253
853940
2936
bizi korkutan şeyleri sahiplenip
14:16
and find the love at the center.
254
856900
2136
içindeki sevgiyi kucaklamaya.
14:19
We'll not only find ourselves there
255
859060
2216
Orada yalnızca kendimizi bulmayacağız;
14:21
but we'll also be able to step into the shoes of those we fear
256
861300
3976
aynı zamanda, korktuğumuz veya korkuttuğumuz kişiler ile
14:25
and those who fear us.
257
865300
1360
empati kurmuş da olacağız.
14:27
If we breathe into that fear
258
867260
2080
O korkuya can verirsek
14:30
and are vulnerable with the systems and people who challenge us,
259
870380
4656
ve bize meydan okuyan sistem ile kişilere karşı savunmasız olursak,
14:35
our power as changemakers grows exponentially.
260
875060
4080
değişimciler olarak gücümüz katbekat büyür.
14:40
And when we realize
261
880220
1256
Görürüz ki,
14:41
that working on our inner life is working on our outer life
262
881500
3656
içimiz üzerine çalışmak, dışarıdaki hayat üzerine çalışmak olacak
14:45
and outer work is inner work,
263
885180
2736
ve ikisi eşitlenecek,
14:47
we get down to what is real
264
887940
2136
hakikate erişeceğiz
14:50
and shit gets done.
265
890100
1416
ve her şeyi halledeceğiz.
14:51
(Laughter)
266
891540
1456
(Kahkaha)
14:53
There is no limit to what we can accomplish together.
267
893020
3816
El birliğiyle yapamayacağımız şey yok.
14:56
Thank you.
268
896860
1216
Teşekkürler.
14:58
(Applause)
269
898100
2560
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7