Richard Preston: Climbing the world's biggest trees

Richard Preston dev ağaçları anlatıyor

44,528 views ・ 2008-12-03

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Öykü Yağcı Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:18
The north coast of California has rainforests --
0
18330
5000
Kaliforniya'nın kuzey kıyıları yağmur ormanlarıyla kaplı.
00:23
temperate rainforests -- where it can rain more than 100 inches a year.
1
23330
5000
Bu ormanlar, yılda 2.5 metreden daha fazla yağış alan ılıman kuşakta yer alıyor.
00:28
This is the realm of the Coast Redwood tree.
2
28330
4000
Burası, Sahil Sekoya ağacının diyarıdır.
00:32
Its species name is Sequoia sempervirens.
3
32330
3000
Latinca tür ismi, Sequoia sempervirens'tir.
00:35
Sequoia sempervirens is the tallest living organism on Earth.
4
35330
4000
Sequoia sempervirens, Dünya üzerinde yaşayan en uzun canlı organizmadır.
00:39
The range of the species goes up to as much as 380 feet tall.
5
39330
5000
Bu türün, 116 metre yüksekliğe ulaşan bireyleri vardır.
00:44
That's 38 stories tall.
6
44330
2000
Neredeyse 38 katlı bir bina yüksekliğinde.
00:46
These are trees that would stand out in midtown Manhattan.
7
46330
4000
Bunlar, Manhattan şehir merkezinde bile göze çarpabilecek ağaçlardır.
00:50
Nobody knows how old the oldest living Coast Redwoods are
8
50330
4000
Yaşayan en yaşlı Sahil Sekoyasının yaşını kimse bilmiyor
00:54
because nobody has ever drilled into any of them
9
54330
2000
çünkü bugüne kadar kimse ağaçların içini delip
00:56
to count their annual growth rings, and, in any case,
10
56330
3000
yıllık büyüme halkalarını saymadı. Ancak her halükarda,
00:59
the centers of the oldest individuals appear to be hollow.
11
59330
4000
en yaşlı bireylerin ortaları boş görünüyor.
01:03
But it's believed that the oldest living Redwoods
12
63330
3000
Ancak yaşayan en yaşlı Sekoyanın
01:06
are perhaps 2,500 years old -- roughly the age of the Parthenon --
13
66330
6000
2500 yaşında olduğu düşünülüyor; neredeyse Partenon Tapınağı kadar eski.
01:12
although it's also suspected that there may be individual trees
14
72330
3000
Fakat ondan daha yaşlı ağaçların
01:15
that are older than that.
15
75330
2000
olduğu da düşünülüyor.
01:17
You can see the range of the Coast Redwoods. It's here, in red.
16
77330
4000
Sahil Sekoyalarının dağılımını, kırmızıyla işaretli yerde görebilirsiniz.
01:21
The largest individuals of this species,
17
81330
2000
Bu türlerin en iri bireyleri,
01:23
the dreadnoughts of their kind, live just on the north coast of California,
18
83330
5000
yani türün en dayanıklıları, Kaliforniya'nın kuzey sahillerinde bulunur.
01:28
where the rain is really intense.
19
88330
3000
Yağmurun en yoğun olduğu bölgede...
01:31
In recent historic times, about 96 percent of the Coast Redwood forest
20
91330
6000
Yakın geçmişte, Sahil Sekoyalarının yaklaşık yüzde 96'sı,
01:37
was cut down, especially in a series of bursts of intense liquidation logging,
21
97330
7000
yoğun tomrukçuluk faaliyetleri nedeniyle kesildi;
01:44
clear-cutting that took place in the 1970s through the early 1990s.
22
104330
6000
özellikle de 1970'lerden 1990'ların başına kadar olan tıraşlama sürecinde...
01:50
Even so, about four percent of the primeval Redwood rainforest remains intact,
23
110330
8000
Yine de, kadim Sekoya yağmur ormanlarının yüzde 4'ü hala el değmemiş halde duruyor.
01:58
wild and now protected -- entirely protected --
24
118330
4000
Yabani ve tamamı koruma altında olan,
02:02
in a chain of small parks strung out like pearls
25
122330
3000
inci gibi sıralanmış küçük park dizileri şeklinde,
02:05
along the north coast of California, including Redwood National Park.
26
125330
4000
Redwood Ulusal Parkı'nı da içine alarak, Kaliforniya'nın kuzey sahillerinde uzanıyor.
02:09
But curiously, Redwood rainforests, the fragments that we have left,
27
129330
5000
Ama ilginç bir şekilde, parça parça kalan Sekoya yağmur ormanları,
02:14
to this day remain under-explored.
28
134330
3000
bugüne kadar hala yeterince keşfedilemedi.
02:17
Redwood rainforest is incredibly difficult to move through,
29
137330
5000
Sekoya yağmur ormanlarında ilerlemek oldukça güçtür
02:22
and even today, individual trees are being discovered
30
142330
3000
ve bugün bile, daha önce hiç görülmemiş yeni yeni bireyler keşfediliyor.
02:25
that have never been seen before, including, in the summer of 2006,
31
145330
4000
Bunlar arasında, 2006 yazında farkedilen,
02:29
Hyperion, the world's tallest tree.
32
149330
3000
dünyanın en uzun ağacı Hyperion da var.
02:32
I'm going to do a little Gedanken experiment.
33
152330
3000
Şimdi ufak bir Gedanken deneyi yapacağım.
02:35
I'm going to ask you to imagine what a Redwood really is as a living organism.
34
155330
4000
Sekoyayı, yaşayan canlı bir organizma olarak nasıl hayat ettiğinizi öğrenmek istiyorum.
02:39
And, Chris, if I could have you up here? I have a tape measure.
35
159330
6000
Chris, yardım eder misin? Mezurayla bir ölçüm yapalım.
02:47
It's a kind loaner from TED.
36
167330
2000
Mezurayı, oldukça düşünceli davranan TED ekibinden ödünç aldım.
02:49
And Chris, if you could take the end of that tape measure?
37
169330
4000
Chris, ucundan tutabilir misin?
02:53
We're going to show you what the diameter
38
173330
2000
Şimdi size, göğüs hizasındayken
02:55
at breast height of a big Redwood is.
39
175330
3000
bir Sekoyanın çapının ne kadar büyük olduğunu göstereceğiz.
02:58
Unfortunately, this tape isn't long enough -- it's only a 25-foot tape.
40
178330
9000
Maalesef bu mezura yalnızca 7.62 metre; yeteri kadar uzun değil.
03:07
Chris, could you extend your arm out that way? There we go. OK.
41
187330
5000
Chris, o yöne doğru kolunu uzatır mısın? Tamam, şimdi oldu.
03:12
And maybe about here, about 30 feet, is the diameter of a big Redwood.
42
192330
8000
Belki biraz da bu tarafa doğru gidersek, büyük bir Sekoya'nın yarıçapının yaklaşık 9 metre olduğunu gösterebiliriz.
03:20
Now, let your imagination go upward into space.
43
200330
3000
Şimdi hayalgücünüzü serbest bırakmanızı istiyorum.
03:23
Think about this tree, rising upward into Redwood space, 325 feet,
44
203330
10000
99 metre uzunluğuyla Sekoya evrenine uzayıp giden bu ağacı düşünün.
03:33
32 stories, an individual living organism articulating its forms
45
213330
5000
32 katlı bir bina yüksekliğindeki kendine özgü bu canlı organizma,
03:38
upward into space over long periods of time.
46
218330
4000
yüzyıllardır gökyüzüne doğru yol alıyor.
03:42
The Redwood species seems to exist in another kind of time:
47
222330
5000
Sekoya türleri bambaşka bir zaman diliminde yaşıyor gibidir:
03:47
not human time, but what we might call Redwood time.
48
227330
4000
Bizim algıladığımız insan zamanında değil, kendilerine özgü bir Sekoya zamanında...
03:51
Redwood time moves at a more stately pace than human time.
49
231330
5000
Sekoya zamanı, bildiğimiz insan zamanından çok daha heybetli bir hızda işliyor.
03:56
To us, when we look at a Redwood tree, it seems to be motionless and still,
50
236330
5000
Bir Sekoyaya baktığımızda, onun hareketsiz ve sabit olduğunu düşünürüz
04:01
and yet Redwoods are constantly in motion,
51
241330
3000
ama aslında Sekoyalar sürekli hareket halindedir;
04:04
moving upward into space, articulating themselves
52
244330
5000
gökyüzüne doğru ilerler ve binlerce yıllık Sekoya zamanı süresince
04:09
and filling Redwood space over Redwood time, over thousands of years.
53
249330
5000
Sekoya evrenini bir bir doldururlar.
04:14
Plant this small seed, wait 2,000 years, and you get this:
54
254330
4000
Bu ufak tohumu ekip 2000 yıl beklerseniz, sonunda
04:18
the Lost Monarch.
55
258330
2000
bir "Lost Monarch"ınız olur.
04:20
It dwells in the Grove of Titans on the north coast,
56
260330
2000
1998 yılında keşfedilen bu "Kayıp Hükümdar",
04:22
and was discovered in 1998.
57
262330
3000
kuzey sahilinde yer alan Titan Koruluğu'nda (Grove of Titans) yaşıyor.
04:25
And yet, when you look at the base of a Redwood tree,
58
265330
2000
Bir Sekoyanın tabanına baktığınızda
04:27
you're not seeing the organism.
59
267330
2000
bu canlının tamamına hakim olamazsınız.
04:29
You're like a mouse looking at the foot of an elephant,
60
269330
3000
Daha çok kendinizi, bir filin ayağına bakan fare gibi hissedersiniz
04:32
and most of the organism is overhead, unseen.
61
272330
3000
çünkü bu canlının görülemeyen çok daha büyük bir bölümü tepenizdedir.
04:35
I became very interested, and I wrote about a couple.
62
275330
4000
Yakın zamanda ilgimi çeken bir çift hakkında bir yazı yazdım.
04:39
Steve Sillett and Marie Antoine are the principal explorers
63
279330
3000
Steve Sillett ve Marie Antoine, Sekoya ormanlarının zirvelerini keşfeden
04:42
of the Redwood forest canopy. They're world-class athletes,
64
282330
3000
en önemli kişilerdir. Yalnızca dünya standartlarında atletler değil,
04:45
and they also are world-class forest ecology scientists.
65
285330
6000
aynı zamanda birinci sınıf orman ekologlarıdır.
04:51
Steve Sillett, when he was a 19-year-old college student
66
291330
3000
Steve Sillett, 19 yaşında Reed Üniversitesi'nde okurken,
04:54
at Reed College, had heard that the Redwood forest canopy
67
294330
4000
Sekoya tepelerinin "Sekoya çölü"
04:58
is considered to be a so-called Redwood desert.
68
298330
3000
olarak anıldığını öğrenmiş.
05:01
That is to say, at that time it was believed
69
301330
2000
Yani, o zamanlarda Sekoya dalları dışında
05:03
that there was nothing up there except the branches of Redwood trees.
70
303330
4000
bu bölgede başka hiçbir şeyin olmadığı sanılırmış.
05:07
And with a friend of his, he took it upon himself to free-climb a Redwood
71
307330
3000
Bir gün, bir arkadaşını da yanına alarak, yukarıda ne olduğunu görmek için
05:10
without ropes or any equipment to see what was up there.
72
310330
3000
hiç halat ve alet kullanmadan bir Sekoya'nın tepesine tırmanmaya karar vermiş.
05:13
He climbed up a small tree next to this giant Redwood,
73
313330
3000
Önce, dev Sekoya'nın yanında dikilen ufak bir ağaca tırmanmış
05:16
and then he leaped through space and grabbed a branch with his hands,
74
316330
6000
ve kendini boşluğa bırakarak yandaki bir dala tutunmuş
05:22
and ended up hanging, like catching a bar of a trapeze.
75
322330
3000
ve trapez çubuğuna tutunur gibi, öylece havada asılı kalmış.
05:25
And then, from there, he climbed directly up the bark
76
325330
3000
Oradan da ağacın gövdesine geçiş yaparak
05:28
until he got to the top of the tree.
77
328330
2000
sonunda en tepeye ulaşmış.
05:30
His friend, a guy named Marwood Harris, was following behind.
78
330330
4000
Arkadaşı Marwood Harris de arkadan onu takip ediyormuş.
05:34
Neither one of them had noticed that there was
79
334330
2000
Her ikisi de, Steve'in atladığı dalda duran ve
05:36
a Yellow Jacket wasp's nest the size of a bowling ball
80
336330
4000
bowling topu büyüklüğündeki
05:40
hanging from the branch that Steve had jumped into.
81
340330
2000
sarı yaban arılarının yuvasını farketmemiş.
05:42
And when Marwood made the jump, he was covered with wasps
82
342330
4000
Marwood o büyük atlayışı yaptığında, arılar dört bir yanını sarmış ve
05:46
stinging him in the face and eyes. He nearly let go.
83
346330
4000
onu, yüzünden, gözlerinden sokmuşlar. Marwood neredeyse kendini bırakıyormuş.
05:50
He would have fallen to his death, being 75 feet above the ground.
84
350330
3000
Yerden 22 metre yükseklikten düşmek, tam da ölümüne düşmek olurdu.
05:53
But they made it to the top, and what they found
85
353330
2000
Ancak bir şekilde yukarı ulaşmışlar ve gördükleri şey
05:55
was not a Redwood desert, but a lost world --
86
355330
3000
Sekoya çölü değil, kayıp bir dünyaymış.
05:58
a kind of three-dimensional labyrinth in the air, filled with unknown life.
87
358330
4000
Gökyüzünde üç boyutlu bir labirent gibi asılı duran ve içinde türlü yaşamlar barındıran bir dünya...
06:02
Now, I had been working on other topics:
88
362330
4000
Yakın zamanda başka konulara da odaklandım:
06:06
the emergence of infectious diseases,
89
366330
3000
Bunlardan biri, Dünya'nın doğal ekosistemlerinin yarattığı
06:09
which come out of the natural ecosystems of the Earth,
90
369330
3000
bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkışı ve
06:12
make a trans-species jump, and get into humans.
91
372330
3000
türler arası bir sıçrama yaparak insanlara geçişiydi.
06:15
After three books on this, it got to be a bit much, in a way.
92
375330
4000
Bu konuda üç kitap yazdıktan sonra şimdilik yeterli olduğunu düşündüm.
06:19
My wife and I adore our children.
93
379330
3000
Eşim ve ben çocuklarımıza tapıyoruz.
06:22
And I began climbing trees with my kids as just something to do with them,
94
382330
5000
Son zamanlarda, çocuklarımla vakit geçirmenin bir yolu olarak onlarla ağaca tırmanmaya başladım
06:27
using the so-called arborist climbing technique,
95
387330
3000
ve "ağaç uzmanı tekniği" denilen yöntemle,
06:30
with ropes. You use ropes to get yourself up into the crown of a tree.
96
390330
4000
halat kullanarak ağaç tepelerine kadar çıktık.
06:34
Children are incredibly adept at climbing trees.
97
394330
3000
Çocuklar ağaca tırmanma konusunda çok yeteneklidir.
06:37
That's my son, Oliver.
98
397330
2000
Fotoğraftaki, oğlum Oliver.
06:39
They don't seem to suffer from the same fear of heights that humans do.
99
399330
4000
Anlaşılan, büyüklerin yaşadığı yükseklik korkusu onların yanından bile geçmiyor.
06:43
(Laughter)
100
403330
4000
(Kahkaha)
06:47
If ontogeny recapitulates phylogeny, then children
101
407330
4000
Birey oluş soyoluşu tekrar ediyorsa, çocukların da, bu açıdan
06:51
are somewhat closer to our roots as primates in the arboreal forest.
102
411330
5000
ağaçlarda yaşayan primat atalarımıza çok daha yakın olduğunu söyleyebiliriz.
06:56
Humans appear to be the only primates that I know of
103
416330
4000
Yükseklik korkusu olan tek primat türü,
07:00
that are afraid of heights.
104
420330
2000
bildiğim kadarıyla insan.
07:02
All other primates, when they're scared,
105
422330
2000
Diğer primatlar korktuklarında,
07:04
they run up a tree, where they feel safe.
106
424330
3000
kendilerine güvende hissetmek için ağaçların tepesine kaçarlar.
07:07
We camped overnight in the trees, in tree boats.
107
427330
4000
Biz de çocuklarla ağaçların tepelerinde, ağaç botlarının içinde kamp yaptık.
07:11
This is my daughter Laura, then 15, looking out of a tree boat.
108
431330
3000
Bu fotoğrafta, ağaç botundan çevreyi izleyen kişi, kızım Laura. O zaman 15 yaşındaydı.
07:14
She's, by the way, tied in with a rope so she can't fall.
109
434330
5000
Ağaca halatla bağlı olduğu için düşme ihtimali yok bu arada.
07:19
Looking out of a tree boat in the morning and hearing birdsong
110
439330
3000
Böyle zamanlarda tek yaptığımız, ağaç botunun içinden etrafı izlemek ve
07:22
coming in three dimensions around us.
111
442330
2000
üç boyutlu şekilde çevremizi saran kuş seslerini dinlemekti.
07:24
We had been visited in the night by flying squirrels,
112
444330
3000
Geceleri, daha önce hiç ağaç tepesinde insan türü görmedikleri için
07:27
who don't seem to recognize humans for what they are
113
447330
3000
bizi "insan" olarak algılamayan
07:30
because they've never seen them in the canopy before.
114
450330
2000
uçan sincapların ziyaretlerine şahit olduk.
07:32
And we practiced advanced techniques like sky-walking,
115
452330
3000
Bazen de gökyüzünde yürüme denemeleri yaptık, ileri düzey teknikler geliştirdik;
07:35
where you can move from tree to tree through space,
116
455330
3000
daha çok Spiderman gibi, ağaçtan ağaca atlayarak
07:38
rather like Spiderman.
117
458330
2000
boşlukta süzüldük durduk.
07:40
It became a writing project.
118
460330
2000
Daha sonra tüm bunları bir yazıda toparladım.
07:42
When Steve Sillett gets up into a big Redwood, he fires an arrow,
119
462330
4000
Steve Sillett, Sekoyanın tepesine çıktığında, bir ok fırlatır
07:46
which trails a fishing line, which gets over a branch in the tree,
120
466330
3000
ve oka bağlı misina da bir ağacın dalına takılarak rotayı çizer.
07:49
and then you ascend up a rope which has been dragged into the tree by the line.
121
469330
4000
Ardından, rotayı takip edecek şekilde, halatı gövde boyunca yukarı çeker.
07:53
You ascend 30 stories.
122
473330
2000
Böylece 30 kat çıkmış kadar olursunuz.
07:55
There are two people climbing this tree, Gaya,
123
475330
3000
Gaya adı verilen ve en yaşlı Sekoyalardan biri olduğu bilinen
07:58
which is thought to be one of the oldest Redwoods. There they are.
124
478330
3000
bu ağaca tırmanabilen iki kişi var. Fotoğrafta gördüğünüz gibi...
08:01
They are only one-seventh of the way up that tree.
125
481330
3000
Bulundukları nokta, o ağacın yalnızca 1/7'si.
08:05
You do feel a sense of exposure.
126
485330
2000
Oradayken ifşa olmuş gibi hissediyorsunuz.
08:07
There is a small person right down there on the ground.
127
487330
3000
Yerde de, ağacın dibinde ufacık görünen biri var.
08:10
You feel like you're climbing a wall of wood.
128
490330
2000
Aynı zamanda tahtadan bir duvara tırmanıyormuş gibi hissediyorsunuz.
08:12
But then you enter the Redwood canopy,
129
492330
2000
Ama hemen sonra, tepelerde bir yerde, Sekoyanın örtüsünün içine dalıyorsunuz;
08:14
and it's like coming through a layer of clouds.
130
494330
3000
tıpkı bulut katmanlarının arasından çıkmış gibi...
08:17
And all of a sudden, you lose sight of the ground,
131
497330
3000
Bir anda artık tabanı göremediğinizi farkediyorsunuz.
08:20
and you also lose sight of the sky,
132
500330
2000
Aynı şekilde gökyüzünü de...
08:22
and you're in a three-dimensional labyrinth in the air
133
502330
3000
Havada asılı üç boyutlu bir labirentin içindeymiş gibi,
08:25
filled with hanging gardens of ferns growing out of soil,
134
505330
3000
topraktan doğan ve gökyüzünde asılı bir eğreltiotu bahçesine,
08:28
which is populated with all kinds of small organisms.
135
508330
4000
her türlü ufak canlının arasına giriyorsunuz.
08:32
There are epiphytes, plants that grow on trees.
136
512330
3000
Burada, ağaç tepelerinde yeşeren "epifit"ler var.
08:35
These are huckleberry bushes.
137
515330
2000
Bunlar da yaban mersini çalılıkları.
08:37
Many species of mosses, and then all sorts of lichens just plastering the tree.
138
517330
6000
Burada, ağaçları saran bir sürü yosun türüne ve her türlü likene de rastlayabilirsiniz.
08:43
When you get near the top of the tree, you feel like you can't fall --
139
523330
3000
Ağacın en tepesine yaklaştığınızda artık düşemeyeceğinizi hissediyorsunuz;
08:46
in fact, it's difficult to move.
140
526330
2000
hareket etmek oldukça zorlaşıyor.
08:48
You're worming your way through branches which are crowded
141
528330
3000
Dalların arasından bir solucan gibi kendinize yol açmaya çalışıyorsunuz
08:51
with living things that don't occur near the ground.
142
531330
3000
ve karada görmediğiniz canlıların arasında geziniyorsunuz.
08:54
It's like scuba diving into a coral reef,
143
534330
2000
Bu, mercan resifine dalmak gibi birşey.
08:56
except you're going upward instead of downward.
144
536330
2000
Tek farkı, aşağı değil, yukarı doğru ilerlemeniz.
08:58
And then the trees tend to flare out into platform-like areas at the top.
145
538330
4000
Çok geçmeden, ağaçların bir düzlük üzerinde gittikçe genişleyerek uzandığını görüyorsunuz.
09:02
Maria's sitting on one of them.
146
542330
2000
Maria da fotoğrafta bu ağaçların birinde oturuyor.
09:04
These limbs could be five to six hundred years old.
147
544330
2000
Bu dalların, 500-600 yaşında olduğu düşünülüyor.
09:06
Redwoods grow very slowly in their tops.
148
546330
3000
Sekoyalar üstten çok yavaş büyürler.
09:09
They also have a feature: thickets of huckleberry bushes
149
549330
3000
Bir özellikleri daha vardır: tepelerinde yetişen
09:12
that grow out of the tops of Redwood trees
150
552330
2000
yaban mersini çalılıklarına da ev sahipliği yaparlar.
09:14
that are technically known as huckleberry afros,
151
554330
3000
Bunlara "yaban mersini 'afro'su" da denir.
09:17
and you can sit there and snack on the berries while you're resting.
152
557330
4000
Üzerlerine rahatlıkla oturabilir ve dinlenirken bir miktar yaban mersini atıştırabilirsiniz.
09:21
Redwoods have an enormous surface area that extends upward into space
153
561330
5000
Sekoyaların, yukarı doğru genişleyen kocaman yüzey alanları vardır.
09:26
because they have a propensity to do something called reiteration.
154
566330
4000
Çünkü her seferinde kendilerini yinelerler.
09:30
A Redwood is a fractal. And as they put out limbs,
155
570330
4000
Sekoyanın fraktal bir yapısı vardır ve çıkan her dal
09:34
the limbs burst into small trees, copies of the Redwood.
156
574330
5000
ufak ağaçlara dönüşür, Sekoya'nın kopyaları olurlar.
09:39
Now, here we see a reiteration in Chronos, one of the older Redwoods.
157
579330
4000
Burada, eski Sekoyalardan biri olan Chronos'taki yinelenmeyi görüyoruz.
09:43
This reiteration is a huge flying buttress
158
583330
4000
Fotoğraftaki yineleme, ağacın gövdesinden çıkan
09:47
that comes out the tree itself.
159
587330
2000
bir tür dev uçan payanda.
09:49
This buttress is less than halfway up the tree.
160
589330
3000
Bu payanda, ağacın ortasına yakın bir yerde oluşup
09:52
And then it bursts into a forest of Redwoods.
161
592330
3000
sonrasında başlı başına bir Sekoya ormanına dönüşüyor.
09:55
This particular extra trunk is a meter across at the base
162
595330
5000
Gördüğünüz ek gövdenin taban genişliği bir metre
10:00
and extends upward for 150 feet.
163
600330
2000
ve yukarı doğru 45 metre kadar genişliyor.
10:02
It's as big as any of the biggest trees east of the Mississippi River,
164
602330
4000
Mississippi Nehri'nin doğusundaki en büyük ağaçlar kadar büyük neredeyse.
10:06
and yet it's only a minor feature on Chronos.
165
606330
3000
Ama Chronos'un yalnızca ufak bir parçası.
10:09
This three-dimensional map of the crown structure of a Redwood named Iluvatar,
166
609330
6000
Bu gördüğünüz ise, Iluvatar adındaki Sekoyanın tepe yapısını gösteren üç boyutlu bir harita.
10:15
made by Steve Sillett, Marie Antoine and their colleagues, gives you an idea.
167
615330
4000
Haritayı Steve Sillett, Marie Antoine ve çalışma arkadaşları hazırladı.
10:19
What you're seeing here is a hierarchical schematic development
168
619330
4000
Haritada, ağacın gövdeleri arasında hiyerarşik ve sistematik bir gelişim görüyoruz.
10:23
of the trunks of this tree as it has elaborated itself over time into six layers of fractal,
169
623330
6000
Çünkü ağaç, zaman içinde kendini, altı katmanlı fraktal bir yapıya dönüştürmüş.
10:29
of trunks springing from trunks springing from trunks.
170
629330
5000
Yani gövdenin gövdesinden yine, yeni yeni yinelenen gövdeler türemiş.
10:34
I asked Steve to put a human being in this to give a sense of scale.
171
634330
4000
Ölçek hakkında fikir verebilmesi için Steve'den haritaya bir insan yerleştirmesini rica ettim.
10:39
There's the person, right there. The person is waving to us.
172
639330
5000
Tam da sağ tarafta bize el sallayan bir kişi var.
10:44
I've wanted to ask Craig Venter if it would be possible to insert
173
644330
6000
Craig Venter'a hep sormak istemişimdir: Bir insanın vücuduna
10:50
a synthetic chromosome into a human
174
650330
2000
sentetik bir kromozom yerleştirip
10:52
so that we could reiterate ourselves if we wanted to.
175
652330
4000
istediğimiz zaman kendimizi yinelememiz mümkün olur mu diye.
10:56
And if we were able to reiterate, then the fingers of our hand
176
656330
3000
Eğer kendimizi yineleyebilseydik, elimizdeki parmaklar
10:59
would be people who looked like us,
177
659330
4000
bize benzeyen insanlar olurdu.
11:03
and they would have people on their hands and so on.
178
663330
3000
Onların ellerinde de, yine onlara benzeyen insanlar olur, bu böyle devam edip giderdi.
11:06
And if we had Redwood-like biology,
179
666330
2000
Biyolojimiz Sekoyalarınkine benzeseydi,
11:08
we would have six layers of people on our hands, as it were.
180
668330
4000
ellerimizde altı katmanlı insanlar olurdu.
11:12
And it would be a lovely thing to be able to wave to someone
181
672330
2000
O haldeyken birine el sallamak harika olurdu
11:14
and have all our reiterations wave at the same time.
182
674330
4000
ve tüm kopyalarımızın da aynı anda el sallaması...
11:18
(Laughter)
183
678330
2000
(Kahkaha)
11:20
To reiterate the point, let's go closer into Iluvatar.
184
680330
6000
Konuyu pekiştirmek için Iluvatar'a biraz daha yaklaşalım.
11:26
We're looking at that yellow box.
185
686330
3000
Şimdi sarı kutunun olduğu yeri inceleyeceğiz.
11:29
And this hallucinatory drawing shows you --
186
689330
2000
Bu halüsinatif çizimde gördüğünüz her şey
11:31
everything you see in this drawing is Iluvatar.
187
691330
4000
Iluvatar'ın ta kendisi.
11:35
These are millennial structures -- portions of the tree
188
695330
3000
Bunlar bin yıllık yapılar; yani bin yıldan daha yaşlı olduğunu
11:38
that are believed to be more than 1,000 years old.
189
698330
2000
düşündüğümüz ağaç parçaları.
11:40
There are four humans in this shot -- one, two, three, four.
190
700330
8000
Bu karede dört tane insan var: bir, iki, üç ve dört.
11:48
And there's also something that I want to show you.
191
708330
3000
Size göstermek istediğim başka birşey daha var.
11:51
This is a flying buttress.
192
711330
3000
Bu bir uçan payanda.
11:54
Redwoods grow back into themselves as they expand into space,
193
714330
4000
Sekoyalar gökyüzüne doğru genişledikçe kendilerine doğru tekrar büyürler.
11:58
and this flying buttress is a limb shot out of that small trunk,
194
718330
3000
Bu uçan payanda da, o küçük gövdeden çıkıp
12:01
going back into the main trunk and fusing with it.
195
721330
3000
ana gövdeye doğru büyüyen ve yine onunla birleşen bir dal haline gelmiş.
12:04
Flying buttresses, just as in a cathedral, help strengthen the crown of the tree
196
724330
4000
Uçan payandalar, tıpkı katedrallerdeki gibi, ağacın tepesini güçlendirmeye yarar.
12:08
and help the tree exist longer through time.
197
728330
4000
ve o bireyin daha uzun yaşamasını sağlarlar.
12:12
The scientists are doing all kinds of experiments in these trees.
198
732330
4000
Bilim insanları bu ağaçlarda türlü deneyler yapıyorlar.
12:16
They've wired them like patients in an ICU.
199
736330
3000
Yoğun bakımdaki hastalar gibi onları tellerle çevreliyorlar.
12:19
They're finding out that Redwoods can move moisture out of the air
200
739330
3000
Sekoyaların, havadaki nem oranını içlerine çekip
12:22
and down into their trunks,
201
742330
2000
gövdelerine aktardıklarını keşfediyorlar;
12:24
possibly all the way into their root systems.
202
744330
2000
muhtemelen ta köklerine inecek kadar...
12:26
They also have the ability to put roots anywhere in the tree itself.
203
746330
4000
Aynı zamanda bu ağaçların, gövdesinin herhangi bir yerinde kök bırakma özelliği de var.
12:30
If a portion of a Redwood is rotting,
204
750330
2000
Sekoyanın bir parçası çürümeye yüz tuttuğunda,
12:32
the Redwood will send roots into its own form
205
752330
3000
Sekoya, kendi gövdesine kökler yollar ve
12:35
and draw nutrients out of itself as it falls apart.
206
755330
4000
dağılma aşamasındayken, besleyici maddeleri kendine çekerek yaymaya başlar.
12:39
If we had Redwood-like biology, if we got a touch of gangrene in our arm
207
759330
4000
Sekoya gibi bir biyolojimiz olsaydı ve kolumuzda bir kangren başlangıcı olsaydı,
12:43
then we could just, you know,
208
763330
2000
besin maddelerini ve nemi emer,
12:45
extract the nutrients extract the nutrients and the moisture out of it until it fell off.
209
765330
4000
sonunda o bölgenin düşmesine izin verirdik.
12:50
Canopy soil can occur up to a meter deep,
210
770330
3000
Gövdenin yükseldiği toprağın derinliği bir metreye ulaşabilir;
12:53
hundreds of feet above the ground, and there are organisms in this soil
211
773330
4000
yerin onlarca metre üstünde... Aynı toprağın içinde, bugüne kadar isimlendirilmemiş
12:57
that have, as yet, no names.
212
777330
2000
çeşitli organizmalar da vardır.
12:59
This is an unnamed species of copepod. A copepod is a crustacean.
213
779330
5000
Bu, isimlendirilmemiş bir "copepod". Copepod, kabuklu bir hayvandır
13:04
These copepods are a major constituent of the oceans,
214
784330
5000
ve okyanusların önemli bir parçasıdır.
13:09
and they are a major part of the diet of grazing baleen whales.
215
789330
4000
Özellikle de çubuklu balinaların en önemli besin maddelerinden biridir.
13:13
What they're doing in the Redwood forest canopy soil
216
793330
4000
Sekoya ormanlarınının içinde,
13:17
hundreds of feet above the ocean, or how they got there,
217
797330
3000
okyanustan yüzlerce metre yüksekte ne aradıkları, buraya nasıl geldikleri
13:20
is completely unknown.
218
800330
2000
bizim için hala tam bir muamma.
13:22
There are some interesting theories
219
802330
2000
Bununla ilgili çok ilginç teoriler var.
13:24
that, if I had time, I would tell you about.
220
804330
2000
Zamanım olsaydı size bunları anlatmak isterdim.
13:26
But as you go and you look closer at a tree,
221
806330
2000
Ancak biraz daha yaklaşıp ağaca yakından baktığınızda,
13:28
what you see is, you see increasing complexity.
222
808330
3000
gördüğünüz en önemli şey, gittikçe karmaşıklaşan bir yapı.
13:31
We're looking at the very top of Gaya, which is thought to be the oldest Redwood.
223
811330
4000
Şu anda en yaşlı Sekoyalardan biri olan Gaya'nın en tepesini görüyoruz.
13:35
Gaya may be 3,000 to 5,000 years old,
224
815330
5000
Gaya'nın 3 bin ila 5 bin yaşlarında olduğunu düşünüyoruz.
13:40
no one really knows, but its top has broken off
225
820330
3000
Tam olarak söyleyemiyoruz ama tepesi gövdeden kopmuş ve
13:43
and it's been rotting back now.
226
823330
2000
çürümeye yüz tutmuş durumda.
13:45
This little Japanese garden-like creation probably took 700 years
227
825330
6000
Japon bahçelerinden çıkmış gibi görünen bu ufak canlının oluşması
13:51
to form in its complexity that we see right now.
228
831330
4000
ve bugün gördüğümüz formu alması, yaklaşık 700 yıl almış olmalı.
13:55
As you look at a tree, it takes a magnifying glass to see a giant tree.
229
835330
5000
Bir ağaca baktığınızda, onu dev bir bütün olarak görebilmek için bir büyüteç lazım.
14:00
I have to show you something unfortunately very sad
230
840330
3000
Konuşmamın sonuna yaklaşırken, size oldukça üzücü olan
14:03
at the conclusion of this talk.
231
843330
2000
başka birşey daha göstermeliyim.
14:05
The Eastern Hemlock tree has often been described as the Redwood of the East.
232
845330
4000
Kuzeydoğu Amerika ladini, çoğu zaman doğunun Sekoyası olarak tanımlanır.
14:09
And we're moving in a full circle now.
233
849330
2000
Şimdi neredeyse tam bir daire çiziyoruz.
14:11
In the 1950s, a small organism appeared in Richmond, Virginia,
234
851330
5000
1950'lerde Richmond, Virginia'da ufak bir organizma ortaya çıkarıldı
14:16
called the Hemlock woolly adelgid.
235
856330
2000
ve buna "Hemlock wooly adelgid" adı verildi.
14:18
It made a trans-species jump out of some other organism in Asia,
236
858330
4000
Asya'daki başka bir organizmadan türler arası bir sıçrama yaparak,
14:22
where it was living on Hemlock trees in Asia.
237
862330
3000
Asya'daki ladin ağaçlarında yaşamaya başladı.
14:25
When it moved into its new host, the Eastern Hemlock tree,
238
865330
4000
Kuzeydoğu Amerika ladinini yeni evi olarak seçtiğinde,
14:29
it escaped its predators, and the new tree had no resistance to it.
239
869330
4000
doğal düşmanlarından uzaklaşmış oldu ve yeni ağaç da ona daha fazla direnemedi.
14:33
The Eastern Hemlock forest is being considered in some ways
240
873330
4000
Kuzeydoğu Amerika ladinlerinin, bir anlamda,
14:37
the last fragments of primeval rainforest east of the Mississippi River.
241
877330
5000
Mississippi Nehri'nin doğusunda kalan kadim yağmur ormanlarının son parçaları olduğu düşünülüyor.
14:42
I hadn't even known that there were rainforests in the east,
242
882330
3000
Daha önce doğuda yağmur ormanları olduğunu bile bilmiyordum.
14:45
but in Great Smoky Mountains National Park
243
885330
3000
Ancak Great Smoky Dağları Ulusal Parkı
14:48
it can rain up to 100 inches of rain a year.
244
888330
4000
yılda 2.5 metre yağmur alan bir bölge.
14:53
And in the last two to three summers, these invasive organisms,
245
893330
7000
Son iki-üç yazdır bu istilacı organizmalar,
15:00
this kind of Ebola of the trees, as it were,
246
900330
3000
ağaçlardaki bir tür Ebola virüsü gibi,
15:03
has swept through the primeval Hemlock forest of the east,
247
903330
4000
doğunun ladin ormanlarına hızla yayıldı ve
15:07
and has absolutely wiped it out. I climbed there this past summer.
248
907330
5000
bu ormanları tamamen ortadan kaldırdı. Geçtiğimiz yaz orada bir tırmanış yapmıştım.
15:12
This is Great Smoky Mountains National Park,
249
912330
2000
İşte burası, Great Smoky Dağları Ulusal Parkı
15:14
and the Hemlocks are dead as far as the eye can see.
250
914330
5000
ve gördüğümüz ladinler de ölmüş durumda.
15:19
And what we're seeing is not just the potential death
251
919330
3000
Bu, yalnızca Kuzeydoğu Amerikan ladin türlerinin
15:22
of the Eastern Hemlock species --
252
922330
3000
potansiyel ölümü değil;
15:25
that is to say, its extinction from nature due to this invading parasite --
253
925330
4000
yani, bu istilacı parazit yüzünden bu ormanların yeryüzünden silinmesi değil,
15:29
but we're also seeing the death of an incredibly complex ecosystem
254
929330
5000
aynı zamanda çok karmaşık bir ekosistemin de ölümü demek.
15:34
for which these trees are merely the substrate
255
934330
3000
Oysa bu türler, havada asılı duran gökyüzü labirentinin
15:37
for the aerial labyrinth of the sky that exists in their crowns.
256
937330
6000
alt tabakasını oluşturan en önemli yapı taşları.
15:43
It's absolutely heartbreaking to see.
257
943330
3000
Yok olduklarına şahit olmak gerçekten çok üzücü.
15:46
One of the things that is just -- I almost can't conceive it --
258
946330
4000
Bir türlü anlayamadığım şeylerden biri de,
15:50
is the idea that the national news media hasn't picked this up at all,
259
950330
4000
ulusal haber kanallarının bu konuda hiçbir yayın yapmıyor olması.
15:54
and this is the devastation of one of the most important ecosystems in North America.
260
954330
5000
Çünkü Kuzey Amerika'nın en önemli ekosistemlerinden biri çökmek üzere.
16:02
What can the Redwoods tell us about ourselves?
261
962330
3000
Peki, Sekoyalar bize kendimizle ilgili ne anlatabilir?
16:05
Well, I think they can tell us something about human time.
262
965330
3000
Sanıyorum bize, yaşadığımız insan zamanı hakkında birşeyler söyleyebilirler.
16:08
The flickering, transitory quality of human time
263
968330
5000
Bana, yeniden insan zamanının eğretiliğini, faniliğini,
16:13
and the brevity of human life -- the necessity to love.
264
973330
5000
insan yaşamının kısalığını ve sevmenin gerekliliğini hatırlattılar.
16:18
But we're different from trees, and they can also teach us
265
978330
2000
Ama biz ağaçlardan çok farklıyız ve bu nedenle
16:20
something about ourselves in the differences that we have.
266
980330
3000
kendi türümüz arasındaki farklara dair daha fazla bilgi sunabilirler.
16:23
We are human, and we have the capacity to love,
267
983330
3000
Biz insanız ve sevme,
16:26
we have the capacity to wonder, and we have a sort of
268
986330
4000
şaşırma kapasitemiz ve bir çeşit
16:30
boundless curiosity, a restless inquisitiveness
269
990330
5000
sınırsız merakımız ve uslanmaz bir sorgulama özelliğimiz var.
16:35
that so suits us as primates, I think.
270
995330
3000
Primatlar olarak bize en uygun özellikler bunlar bence.
16:38
And at least for me, personally, the trees have taught me
271
998330
4000
Ağaçlar, şahsen bana,
16:42
an entirely new way of loving my children.
272
1002330
3000
çocuklarımı çok daha farklı bir şekilde sevmeyi öğretti.
16:45
Exploring with them the forest canopy
273
1005330
2000
Onlarla birlikte ağaç tepelerini keşfe çıkmak,
16:47
has been one of the most lovely things of my existence on Earth.
274
1007330
4000
yeryüzündeki varoluşumun en keyifli anlarını yaşattı.
16:51
And I think that one of the happiest things is the sense that
275
1011330
5000
Aynı zamanda beni en mutlu eden şey de,
16:56
with my children I've been able to introduce them
276
1016330
3000
bu ağaçlara tırmanacak kadar şanslı,
16:59
into the very small circle of humans who are lucky enough,
277
1019330
4000
ya da enayi olan az sayıda insanla
17:03
or possibly stupid enough, to still climb trees.
278
1023330
4000
çocuklarımı tanıştırabilmiş olmak.
17:07
Thank you very much.
279
1027330
2000
Çok teşekkür ederim.
17:09
(Applause)
280
1029330
11000
(Alkış)
17:20
Chris Anderson: I think at a previous TED,
281
1040330
3000
Chris Anderson: Daha önceki bir TED konuşmasında,
17:23
I think it was Nathan Myhrvold who told me that it was thought that
282
1043330
4000
sanıyorum Nathan Myhrvold bana şöyle demişti:
17:27
because these trees are like, 2,000 years and older,
283
1047330
3000
Bu ağaçlar 2 bin yaşından daha fazla oldukları için,
17:30
on many of them there are ecosystems where there are species
284
1050330
3000
birçoğunun üzerinde öylesine farklı ekosistemler var ki,
17:33
that are not found anywhere on the Earth
285
1053330
2000
yeryüzünde görülmeyen birçok değişik türü barındırıyorlar.
17:35
except on that one tree. Is that correct?
286
1055330
3000
O tek ağaç dışında... Bu doğru mu?
17:38
Richard Preston: Yes, that is correct. I mentioned Hyperion, the world's tallest tree.
287
1058330
5000
Richard Preston: Evet, doğru. Dünyanın en uzun ağacı olan Hyperion'dan bahsettim.
17:43
And I was a member of a climbing team that made the first climb of it, in 2006.
288
1063330
5000
2006 yılında bu ağaca ilk kez tırmanan ekibin içinde yer almıştım.
17:48
And while we were climbing Hyperion, Marie Antoine spotted
289
1068330
4000
Hyperion'a tırmanırken, ağacı yarıladığımızda, Marie Antoine,
17:52
an unknown species of golden-brown ant about halfway up the trunk.
290
1072330
6000
daha önce hiç bilinmeyen kızıl kahverengi bir karınca türü gördü.
17:58
Ants are not known to occur in Redwood trees, curiously enough,
291
1078330
3000
Şaşırtıcı bir biçimde Sekoyaların üzerinde karıncaların yaşamadığı bilinir.
18:01
and we wondered whether this ant, this species of ant,
292
1081330
3000
Bu nedenle biz de, bu karınca türünün
18:04
was only endemic to that one tree, or possibly to that grove.
293
1084330
4000
yalnızca o tek ağaca ya da koruluğa özgü endemik bir tür olup olmadığını düşündük.
18:08
And in subsequent climbs they could never find that ant again,
294
1088330
3000
Sonrasında yaptığımız tırmanışlarda o karıncayı bir daha göremedik;
18:11
and so no specimens have ever been collected.
295
1091330
2000
örnek bile toplayamadık.
18:13
We don't know what it is -- we just know it's there.
296
1093330
4000
Hala ne olduğunu bilmiyoruz ama oralarda bir yerde olduğunu biliyoruz.
18:17
CA: So, you have to wonder when, you know,
297
1097330
2000
CA: Bu durumda şunu merak etmeden de yapamıyoruz:
18:19
if some other species than us was recording the stories that mattered on Earth,
298
1099330
6000
Bizden başka türler, Dünya için önem taşıyan öyküleri kayda geçirseydi,
18:25
you know, our stories are about Iraq and war and politics and celebrity gossip.
299
1105330
6000
öykülerimiz, Irak'tan, savaştan, politikadan ve magazinden ibaret olurdu.
18:31
You've just told us a different story of this tragic arms race that's happening,
300
1111330
4000
Sen bize, bu trajik silahlanma yarışında bambaşka bir öykü anlattın.
18:35
and maybe whole ecosystems gone forever.
301
1115330
3000
Belki de tüm ekosistemin ortadan kalkacağı gerçeğini aktardın.
18:38
It's an amazing sense of wonder you've given me,
302
1118330
2000
Bu konuda bende çok büyük bir merak uyandırdın
18:40
and a sense of just how fragile this whole thing is.
303
1120330
3000
ve tüm bu düzenin aslında ne kadar da hassas olduğunu hatırlattın.
18:43
RP: It is fragile, and you know, I think about emerging human diseases --
304
1123330
4000
RP: Gerçekten de hassas. Hele ki, insanlarda ortaya çıkan yeni hastalıkları ve
18:47
parasites that move into the human species.
305
1127330
3000
insana geçen parazitleri de düşünürsek...
18:50
But that's just a very small facet
306
1130330
3000
Ama bu, çok daha büyük bir sorun olan istilacı türlerin dünya çapında yayılışının,
18:53
of a much greater problem of invasions of species worldwide,
307
1133330
4000
tüm ekosistemleri ve Dünya'yı etkileyişinin
18:57
all through the ecosystems, and you know, the Earth itself --
308
1137330
2000
yalnızca çok ufak bir kesiti.
18:59
CA: Partly caused by us, inadvertently.
309
1139330
3000
CA: Bir ölçüde, farkında olmasak da bunun sorumlusu bizleriz.
19:02
RP: Caused by humans. Caused by the movement of humans.
310
1142330
3000
RP: Asıl sorumlu insan ve insanın faaliyetleri.
19:05
You can think of the Earth's biosphere as a palace,
311
1145330
5000
Biyosferi, dünyanın sarayı olarak düşünebiliriz.
19:10
and the continents are rooms in the palace,
312
1150330
3000
Kıtalar da bu sarayın içindeki odalar.
19:13
and the islands are small rooms.
313
1153330
2000
Adalar ise, küçük odacıklar.
19:15
But lately, the doors of the palace have been flung open,
314
1155330
4000
Ancak son zamanlarda sarayın kapıları sonuna kadar açıldı
19:19
and the walls are coming down.
315
1159330
3000
ve duvarlar da tek tek çökmeye başladı.
19:22
CA: Richard Preston, thank you very much, I think.
316
1162330
2000
CA: Richard Preston, çok teşekkür ederiz.
19:24
RP: Thank you.
317
1164330
2000
RP: Ben teşekkür ederim.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7