How shocking events can spark positive change | Naomi Klein

69,613 views ・ 2018-03-29

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ozge Demirci-Richardson Gözden geçirme: Gözde Zülal Solak
00:12
There's a question I've been puzzling over and writing about
0
12880
3336
Neredeyse tüm yetişkin hayatım boyunca,
00:16
for pretty much all of my adult life.
1
16240
3080
çözmeye çalıştığım ve üzerinde yazdığım bir soru var.
00:20
Why do some large-scale crises
2
20200
3216
Bazı büyük ölçekli krizler,
00:23
jolt us awake and inspire us to change and evolve
3
23440
4735
bizi birden uyandırıp bize ilham verirken,
00:28
while others might jolt us a bit,
4
28200
2896
diğerlerinden neden birazcık sarsılıp
00:31
but then it's back to sleep?
5
31120
2000
sonra tekrar uykuya döneriz?
00:33
Now, the kind of shocks I'm talking about are big --
6
33600
3416
Büyük şoklardan bahsediyorum --
00:37
a cataclysmic market crash, rising fascism,
7
37040
4576
piyasalardaki büyük çöküş, artan faşizm,
00:41
an industrial accident that poisons on a massive scale.
8
41640
4440
büyük ölçüde zehirlemeye yol açan endüstriyel bir kaza.
00:46
Now, events like this can act like a collective alarm bell.
9
46880
5216
Böyle olaylar, toplu bir ikaz alarmı gibi gerçekleşebilir.
00:52
Suddenly, we see a threat, we get organized.
10
52120
3240
Birden bir tehdit görüp organize oluruz.
00:55
We discover strength and resolve that was previously unimaginable.
11
55800
4680
Önceden hayal bile edemediğimiz gücü ve kararlılığı keşfederiz.
01:01
It's as if we're no longer walking, but leaping.
12
61240
3640
Sanki artık yürümüyoruz da, sıçrıyormuşuz gibi.
01:06
Except, our collective alarm seems to be busted.
13
66240
4000
Fakat, kolektif alarmımız bozulmuş gibi.
01:11
Faced with a crisis, we often fall apart, regress
14
71320
4136
Bir krizle karşı karşıya geldiğimizde, genellikle dağılıp gerileriz
01:15
and that becomes a window for antidemocratic forces
15
75480
3976
ve bu da antidemokratik güçlere,
01:19
to push societies backwards, to become more unequal and more unstable.
16
79480
6000
toplumları geriletme, daha adaletsiz ve daha istikrarsız yapma fırsatı verir.
01:26
Ten years ago, I wrote about this backwards process
17
86240
3816
On yıl önce, bu ters süreç hakkında yazdım
01:30
and I called it the "Shock Doctrine."
18
90080
1770
ve adını "Şok Doktrini" koydum.
01:32
So what determines which road we navigate through crisis?
19
92680
5576
Peki kriz boyunca hangi yolu seçtiğimizi ne belirler?
01:38
Whether we grow up fast and find those strengths
20
98280
3376
Hızlıca büyüyüp bu güçleri bulmak mı,
01:41
or whether we get knocked back.
21
101680
1840
devrilip düşmek mi?
01:44
And I'd say this is a pressing question these days.
22
104360
3856
Bunun da, hemen yanıtlanması gereken bir soru olduğunu söyleyebilirim.
01:48
Because things are pretty shocking out there.
23
108240
2120
Çünkü olanlar oldukça sarsıcı şeyler.
01:51
Record-breaking storms, drowning cities,
24
111200
3416
Görülmemiş büyüklükte fırtınalar, su altında kalan şehirler,
01:54
record-breaking fires threatening to devour them,
25
114640
3936
yerle bir eden büyük yangınlar,
01:58
thousands of migrants disappearing beneath the waves.
26
118600
4080
dalgalarda kaybolup giden binlerce göçmen.
02:03
And openly supremacist movements rising,
27
123320
3216
Açıkça yükselen üstün ırk hareketleri,
02:06
in many of our countries there are torches in the streets.
28
126560
3960
birçok ülkemizde sokaklarda yangınlar var.
02:11
And now there's no shortage of people who are sounding the alarm.
29
131440
4440
Şimdi de alarmı duyuran yeterince insan yok.
02:16
But as a society, I don't think we can honestly say
30
136560
4536
Ama toplum olarak,
02:21
that we're responding with anything like the urgency
31
141120
3936
bu üst üste gelen krizlere gerektiği gibi bir aciliyetle
02:25
that these overlapping crises demand from us.
32
145080
3080
karşılık verdiğimizi dürüstçe söyleyebileceğimizi sanmıyorum.
02:29
And yet, we know from history
33
149560
1896
Ama, tarihten biliyoruz ki,
02:31
that it is possible for crisis to catalyze a kind of evolutionary leap.
34
151480
6776
krizlerin bir çeşit evrimsel sıçrayışa yol açması mümkün.
02:38
And one of the most striking examples of this progressive power of crisis
35
158280
6176
Krizin bu artan gücünün en çarpıcı örneklerinden biri,
02:44
is the Great Crash of 1929.
36
164480
2560
1929'daki Büyük İflas'tır.
02:47
There was the shock of the sudden market collapse
37
167520
2776
Piyasanın ani çöküşünün getirdiği şoku takip eden
02:50
followed by all of the aftershocks,
38
170320
2096
artçı sarsıntılarla,
02:52
the millions who lost everything thrown onto breadlines.
39
172440
4096
her şeyini kaybeden milyonlarca insan açlık sınırına itildi.
02:56
And this was taken by many as a message that the system itself was broken.
40
176560
5736
Birçok kişi bundan sistemin bozuk olduğu mesajını aldı.
03:02
And many people listened and they leapt into action.
41
182320
4576
Bir sürü insan da buna kulak verip harekete geçti, sıçradı.
03:06
In the United States and elsewhere, governments began to weave a safety net
42
186920
5096
Birleşik Devletler'de ve başka yerlerde, hükümetler güvenlik ağı örmeye başladılar
03:12
so that the next time there was a crash
43
192040
2216
böylece bir daha iflas olduğunda,
03:14
there would be programs like social security to catch people.
44
194280
3320
insanları yakalayacak sosyal güvenlik gibi sistemler olacaktı.
03:18
There were huge job-creating public investments
45
198240
3456
İskan, elektrik ve taşımada
03:21
in housing, electrification and transit.
46
201720
3360
istihdam yaratan büyük yatırımlar yapıldı.
03:25
And there was a wave of aggressive regulation
47
205800
3496
Bankalarda gücü elde tutmak için tüzükte,
03:29
to reign in the banks.
48
209320
1296
ciddi artış yaşandı.
03:30
Now, these reforms were far from perfect.
49
210640
2736
Şimdi, bu reformlar mükemmel olmaktan çok uzaktı.
03:33
In the US, African American workers, immigrants and women
50
213400
3736
ABD'de, Afrikalı Amerikalı işçiler, göçmenler ve kadınlar
03:37
were largely excluded.
51
217160
1640
büyük ölçüde hariç tutuldu.
03:39
But the Depression period,
52
219880
1456
Fakat, Buhran dönemi,
03:41
along with the transformation of allied nations and economies
53
221360
4056
müttefik devletler ve ekonomilerin, 2. Dünya Savaşı çabası esnasındaki
03:45
during the World War II effort,
54
225440
2136
dönüşümü ile birlikte
03:47
show us that it is possible for complex societies
55
227600
4256
bize, kompleks toplumların
03:51
to rapidly transform themselves in the face of a collective threat.
56
231880
4680
toplu tehdit karşısında hızlıca dönüşüme uğrayabileceğini gösteriyor.
03:57
Now, when we tell this story of the 1929 Crash,
57
237240
3896
Şimdi, 1929 İflası'nı anlatırken,
04:01
that's usually the formula that it follows --
58
241160
3256
genellikle takip edilen formül şu --
04:04
that there was a shock and it induced a wake-up call
59
244440
5096
bir şok meydana geldi ve bu bir uyarı işaretine neden oldu
04:09
and that produced a leap to a safer place.
60
249560
3456
ve bu da daha güvenli bir yere doğru bir sıçrayış yarattı.
04:13
Now, if that's really what it took,
61
253040
2096
Peki, bu sıçrayış için bunlar gerektiyse,
04:15
then why isn't it working anymore?
62
255160
2816
bu artık neden işe yaramıyor?
04:18
Why do today's non-stop shocks --
63
258000
3456
Günümüzün durmak bilmeyen şokları neden --
04:21
why don't they spur us into action?
64
261480
2976
neden bizi harekete geçirmiyor?
04:24
Why don't they produce leaps?
65
264480
1696
Neden sıçrayış yaratmıyorlar?
04:26
Especially when it comes to climate change.
66
266200
2560
Özellikle de konu küresel ısınmaya gelince.
04:29
So I want to talk to you today
67
269720
1775
Bugün sizlere,
04:31
about what I think is a much more complete recipe for deep transformation
68
271519
4777
sarsıcı olayların yol açtığı derin dönüşümler için bence neyin daha eksiksiz
04:36
catalyzed by shocking events.
69
276320
2136
bir çözüm olacağını anlatmak istiyorum.
04:38
And I'm going to focus on two key ingredients
70
278480
2536
Tarih kitaplarında genellikle yer verilmeyen
04:41
that usually get left out of the history books.
71
281040
3920
İki temel unsura odaklanacağım.
04:45
One has to do with imagination, the other with organization.
72
285680
5416
Biri hayal gücüyle, diğeri de organize olmakla alakalı.
04:51
Because it's in the interplay between the two
73
291120
2976
Çünkü devrimsel güç,
04:54
where revolutionary power lies.
74
294120
2776
bu iki unsurun etkileşiminde yatıyor.
04:56
So let's start with imagination.
75
296920
1600
Hayal gücüyle başlayalım.
04:59
The victories of the New Deal didn't happen just because suddenly
76
299360
4056
Yeni Düzen'in zaferleri, herkesin serbest ekonomi anlayışının gaddarlığını
05:03
everybody understood the brutalities of laissez-faire.
77
303440
3720
bir anda anladığı için meydana gelmedi.
05:07
This was a time, let's remember, of tremendous ideological ferment,
78
307720
5336
O dönemin, toplumların nasıl organize edileceğine dair
05:13
when many different ideas about how to organize societies
79
313080
3056
birçok farklı fikrin, meydanlarda çatıştığı, muazzam bir
05:16
did battle with one another in the public square.
80
316160
3296
ideolojik karmaşa dönemi olduğunu hatırlayalım.
05:19
A time when humanity dared to dream big
81
319480
2856
İnsanlığın farklı gelecekler hayal etme cüretinde bulunduğu
05:22
about different kinds of futures,
82
322360
2256
ve birçoğunun da radikal bir şekilde,
05:24
many of them organized along radically egalitarian lines.
83
324640
4496
eşitlikçi çizgide organize olduğu bir dönem.
05:29
Now, not all of these ideas were good
84
329160
2736
Şimdi, bu fikirlerin hepsi iyi fikir değildi;
05:31
but this was an era of explosive imagining.
85
331920
3960
fakat o dönem ses getiren hayal kurma dönemiydi.
05:36
This meant that the movements demanding change
86
336480
2816
Bu, değişim talep eden akımların, neye karşı olduklarını --
05:39
knew what they were against -- crushing poverty, widening inequality --
87
339320
3976
şiddetli yoksulluk, büyüyen eşitsizlik -- bildikleri gibi,
05:43
but just as important, they knew what they were for.
88
343320
3416
neleri savunduklarını da bildikleri anlamına geliyordu.
05:46
They had their "no" and they had their "yes," too.
89
346760
3960
"Hayır"ları olduğu gibi, "evet,"leri de vardı.
05:51
They also had very different models of political organization
90
351600
3456
Ayrıca, bugünkü politik örgütlenmeden çok daha farklı
05:55
than we do today.
91
355080
1536
örgütlenme modelleri vardı.
05:56
For decades, social and labor movements
92
356640
2456
Yıllardır, toplumsal ve işçi hareketleri,
05:59
had been building up their membership bases,
93
359120
2616
hedeflerini birleştirerek ve güçlerini arttırarak,
06:01
linking their causes together and increasing their strength.
94
361760
3760
üye tabanlarını oluşturmaktalar.
06:06
Which meant that by the time the Crash happened,
95
366160
2576
Bu da, İflas gerçekleşmeden önce,
06:08
there was already a movement that was large and broad enough
96
368760
3736
yalnızca fabrikaları kapatmak için değil, tüm şehri kapatmak için
06:12
to, for instance, stage strikes that didn't just shut down factories,
97
372520
4816
halihazırda yeterince geniş ve kapsamlı
06:17
but shut down entire cities.
98
377360
2080
hareketlerin olduğu anlamına geliyor.
06:20
The big policy wins of the New Deal were actually offered as compromises.
99
380120
5576
Yeni Düzen'in büyük politika kazanımları aslında, tavizler olarak sunulmuştu.
06:25
Because the alternative seemed to be revolution.
100
385720
3400
Çünkü tek alternatif, devrim gibi görünüyordu.
06:30
So, let's adjust that equation from earlier.
101
390080
3760
O zaman, az önceki denklemi düzeltelim.
06:34
A shocking event plus utopian imagination
102
394480
3736
Sarsıcı bir olay artı ütopik hayal gücü
06:38
plus movement muscle,
103
398240
1616
artı hareket kası,
06:39
that's how we get a real leap.
104
399880
2400
işte bu şekilde gerçek bir sıçrayış elde ederiz.
06:43
So how does our present moment measure up?
105
403120
2856
Öyleyse şu anki durum bu denklem için ne kadar iyi?
06:46
We are living, once again, at a time of extraordinary political engagements.
106
406000
4696
Bir kez daha, olağan dışı siyasi ilişkilerin olduğu bir dönemde yaşıyoruz.
06:50
Politics is a mass obsession.
107
410720
2120
Siyaset, kitlesel bir takıntı.
06:53
Progressive movements are growing and resisting with tremendous courage.
108
413560
5416
İlerici hareketler, muazzam cesaretle büyüyor ve direniyor.
06:59
And yet, we know from history that "no" is not enough.
109
419000
4040
Ama tarihten de biliyoruz ki "hayır" yeterli değil.
07:03
Now, there are some "yeses" out there that are emerging.
110
423640
3256
Yeni yeni ortaya çıkan bazı "evet"ler de var.
07:06
And they're actually getting a lot bolder quickly.
111
426920
3376
Hem de hızlıca, çok daha cesur hale geliyorlar.
07:10
Where climate activists used to talk about changing light bulbs,
112
430320
3776
İklim aktivistleri önceden ampulleri değiştirmekten bahsederken,
07:14
now we're pushing for 100 percent of our energy
113
434120
2696
artık tüm enerjimizin Güneş, rüzgar ve dalgalardan gelmesini
07:16
to come from the sun, wind and waves,
114
436840
3176
ve bunun hızlıca gerçekleştirilmesini
07:20
and to do it fast.
115
440040
1680
şiddetle talep ediyorlar.
07:22
Movements catalyzed by police violence against black bodies
116
442440
3736
Siyahilere karşı uygulanan polis şiddetinden ortaya çıkan hareketler,
07:26
are calling for an end to militarized police, mass incarceration
117
446200
4816
askerileşmiş polislere, toplu hapsetmelere ve hatta kölelik için telafilerin
07:31
and even for reparations for slavery.
118
451040
2560
son bulmasını talep ediyorlar.
07:34
Students are not just opposing tuition increases,
119
454360
3456
Öğrenciler yalnızca okul harçlarının artmasına karşı çıkmıyor,
07:37
but from Chile to Canada to the UK,
120
457840
3216
Şile'den Kanada'ya, Birleşik Krallık'a,
07:41
they are calling for free tuition and debt cancellation.
121
461080
3640
öğrenciler ücretsiz eğitim ve borçların silinmesini talep ediyor.
07:46
And yet, this still doesn't add up
122
466040
2016
Yine de, bizden öncekilerin sahip olduğu,
07:48
to the kind of holistic and universalist vision
123
468080
4096
farklı bir dünyanın bütüncül, evrenselci türde bir görüşe
07:52
of a different world than our predecessors had.
124
472200
3376
denk gelmiyor.
07:55
So why is that?
125
475600
1200
Peki bunun sebebi ne?
07:57
Well, very often we think about political change
126
477880
3016
Günümüzde, siyasi değişikliği sıklıkla,
08:00
in defined compartments these days.
127
480920
2816
tanımlanmış bölmelerde düşünüyoruz.
08:03
Environment in one box, inequality in another,
128
483760
3616
Çevre bir kutuda, eşitsizlik bir diğerinde,
08:07
racial and gender justice in a couple of other boxes,
129
487400
4096
ırksal ve cinsiyet adaleti başka bir çift kutuda,
08:11
education over here, health over there.
130
491520
3000
eğitim şurada, sağlık burada.
08:15
And within each compartment,
131
495320
1536
Her bir bölmede,
08:16
there are thousands upon thousands of different groups and NGOs,
132
496880
4576
binlerce farklı grup ve STK'lar var
08:21
each competing with one another for credit, name recognition
133
501480
3976
ve bunların da her biri övgü almak, isim bilinirliği ve tabii ki
08:25
and of course, resources.
134
505480
2496
kaynak için birbiriyle yarışıyor.
08:28
In other words, we act a lot like corporate brands.
135
508000
3800
Bir diğer deyişle, tıpkı kurumsal markalar gibi davranıyoruz.
08:32
Now, this is often referred to as the problem of silos.
136
512560
3416
Bu genellikle siloların sorunu olarak adlandırılır.
08:36
Now, silos are understandable.
137
516000
2176
Siloları anlamak mümkündür.
08:38
They carve up our complex world into manageable chunks.
138
518200
4056
Karmaşık dünyamızı daha idare edilebilir bölümlere ayırır.
08:42
They help us feel less overwhelmed.
139
522280
2855
Daha az bunalmış hissetmemize yardımcı olurlar.
08:45
But in the process, they also train our brains to tune out
140
525159
4496
Ama bu süreçte beynimizi, başka birinin sorunu olduğunda
08:49
when somebody else's issue comes up
141
529679
3057
ve başkasının sorunu yardım ve desteğimize ihitiyaç duyduğunda,
08:52
and when somebody else's issue needs our help and support.
142
532760
4296
duymazdan gelmeye alıştırır.
08:57
And they also keep us from seeing glaring connections between our issues.
143
537080
5976
Ayrıca sorunlarımız arasındaki bariz bağlantıları görmemizi engellerler.
09:03
So for instance, the people fighting poverty and inequality
144
543080
3296
Mesela, yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele eden kişiler,
09:06
rarely talk about climate change.
145
546400
1896
nadiren iklim değişikliğinden bahseder.
09:08
Even though we see time and again
146
548320
2376
En yoksul insanların,
09:10
that it's the poorest of people
147
550720
1496
sert havalara karşı
09:12
who are the most vulnerable to extreme weather.
148
552240
3040
en zayıf olduğunu defalarca görmemize rağmen.
09:16
The climate change people rarely talk about war and occupation.
149
556120
3896
İklim değişikliği insanları nadiren savaş ve işgalden bahseder.
09:20
Even though we know that the thirst for fossil fuels
150
560040
2736
Fosil yakıtlara susamışlığın en büyük karmaşa yaratıcı
09:22
has been a major driver of conflict.
151
562800
2720
olduğunu bilmemize rağmen.
09:26
The environmental movement has gotten better at pointing out
152
566400
3176
Çevreci hareketler, iklim değişikliğinin en çok vurduğu ulusların
09:29
that the nations that are getting hit hardest by climate change
153
569600
3456
nüfusunun büyük çoğunluğunun siyah ve kahverengi tenli insanlar
09:33
are populated overwhelmingly by black and brown people.
154
573080
3560
olduğuna işaret etmede daha iyi hale geldiler.
09:37
But when black lives are treated as disposable
155
577320
2696
Ama siyahilerin hayatları hapishanelerde,
09:40
in prisons, in schools and on the streets,
156
580040
3976
okullarda ve sokaklarda kullanıp atılabilir muamelesi gördüğünde,
09:44
these connections are too rarely made.
157
584040
2800
bu bağlantılar neredeyse hiç kurulmuyor.
09:47
The walls between our silos
158
587280
2216
Silolarımız arasındaki duvarlar,
09:49
also means that our solutions, when they emerge,
159
589520
3856
çözümlerimizin, ortaya çıktığında dahi
09:53
are also disconnected from each other.
160
593400
2296
birbirlerinden kopuk oldukları anlamına geliyor.
09:55
So progressives now have this long list of demands that I was mentioning earlier,
161
595720
4976
Yani ilericilerin artık az önce bahsettiğim uzun bir talepler listesi var,
10:00
those "yeses."
162
600720
1616
o "evet"ler.
10:02
But what we're still missing
163
602360
1376
Ama hala eksik olan şey,
10:03
is that coherent picture of the world we're fighting for.
164
603760
3376
uğruna mücadele ettiğimiz dünyanın anlaşılabilir bir resmi.
10:07
What it looks like, what it feels like, and most of all, what its core values are.
165
607160
4800
Görünüşü, verdiği hissiyat, temel değerlerinin ne olduğu.
10:12
And that really matters.
166
612720
1736
Bu gerçekten çok önemli.
10:14
Because when large-scale crises hit us
167
614480
2816
Çünkü büyük ölçekli bir kriz bizi vurduğunda
10:17
and we are confronted with the need to leap somewhere safer,
168
617320
4416
ve daha güvenli bir yere sıçrama ihtiyacıyla karşılaştığımızda,
10:21
there isn't any agreement on what that place is.
169
621760
3976
o yerin ne olduğuna dair hiçbir uzlaşmışlığımız yok.
10:25
And leaping without a destination
170
625760
2736
Hedefi olmayan bir sıçrayış da
10:28
looks a lot like jumping up and down.
171
628520
2656
yerimizde zıplayıp durmak gibi.
10:31
(Laughter)
172
631200
1216
(Kahkaha)
10:32
Fortunately, there are all kinds of conversations and experiments going on
173
632440
3576
Neyse ki, bizi ilerleyişimizden alıkoyan ayrılıkları aşmaya çalışan
10:36
to try to overcome these divisions that are holding us back.
174
636040
3256
her türlü görüşme ve deneyler yapılmakta.
10:39
And I want to finish by talking about one of them.
175
639320
2800
Konuşmamı bunlardan birinden bahsederek bitirmek istiyorum.
10:42
A couple of years ago, a group of us in Canada
176
642960
2216
Birkaç yıl önce, Kanada'da bir grubumuz,
10:45
decided that we were hitting the limits
177
645200
2216
çeşitli silolarımızda ulaşabilecek her şeye
10:47
of what we could accomplish in our various silos.
178
647440
3040
ulaştığımıza karar verdik.
10:50
So we locked ourselves in a room for two days,
179
650920
2736
Kendimizi iki gün boyunca bir odaya kilitleyip
10:53
and we tried to figure out what bound us together.
180
653680
3456
bizi birbirimize bağlayan şeylerin ne olduğunu anlamaya çalıştık.
10:57
In that room were people who rarely get face to face.
181
657160
3856
O odadakiler nadiren yüz yüze gelen insanlardı.
11:01
There were indigenous elders with hipsters working on transit.
182
661040
4576
Yerlilerin ileri gelenleriyle, ulaşım üzerinde çalışan hippiler.
11:05
There was the head of Greenpeace
183
665640
1816
Greenpeace'in yöneticisiyle
11:07
with a union leader representing oil workers and loggers.
184
667480
4056
petrol çalışanlarını ve oduncuları temsil eden sendika lideri.
11:11
There were faith leaders and feminist icons and many more.
185
671560
3000
Farklı inançların liderleri, feminist ikonları ve daha fazlası.
11:15
And we gave ourselves a pretty ambitious assignment:
186
675480
3416
Kendimize oldukça azimli bir görev verdik:
11:18
agreeing on a short statement describing the world after we win.
187
678920
5120
kazandıktan sonraki dünyayı açıklayan kısa bir ifade üzerinde anlaşmaya varma.
11:24
The world after we've already made the transition to a clean economy
188
684920
4576
Temiz ekonomiye ve daha adil bir topluma
11:29
and a much fairer society.
189
689520
2256
geçtikten sonraki dünya.
11:31
In other words,
190
691800
1216
Bir diğer deyişle,
11:33
instead of trying to scare people about what will happen if we don't act,
191
693040
4696
harekete geçmezsek ne olacağıyla insanları korkutmak yerine,
11:37
we decided to try to inspire them with what could happen if we did act.
192
697760
5976
harekete geçersek ne olabileceğiyle onlara ilham vermeye karar verdik.
11:43
Sensible people are always telling us
193
703760
2416
Mantıklı insanlar bize hep,
11:46
that change needs to come in small increments.
194
706200
3936
değişimin küçük artışlarla gelmesi gerektiğini söylüyor.
11:50
That politics is the art of the possible
195
710160
2336
Siyasetin, mümkün olanın sanatı olduğunu
11:52
and that we can't let the perfect be the enemy of the good.
196
712520
3856
ve mükemmel olanı iyi olana düşman etmememiz gerektiğini söylüyorlar.
11:56
Well, we rejected all of that.
197
716400
2496
Biz bunların hepsini reddettik.
11:58
We wrote a manifesto, and we called it "The Leap."
198
718920
3936
Bir manifesto yazdık ve adını "The Leap (Sıçrayış)" koyduk.
12:02
I have to tell you that agreeing on our common "yes"
199
722880
3416
Ortak "evet"imizde anlaşmaya varmak,
12:06
across such diversity of experiences
200
726320
2376
böylesi bir çeşitliliğe sahip grupta,
12:08
and against a backdrop of a lot of painful history
201
728720
4096
çok acılar görmüş tarih bağlamında,
12:12
was not easy work.
202
732840
1576
çok da kolay olmadığını söylemeliyim.
12:14
But it was also pretty thrilling.
203
734440
1856
Ama aynı zamanda çok heyecan vericiydi.
12:16
Because as soon as we gave ourselves permission to dream,
204
736320
3656
Çünkü kendimize hayal etme izni verdiğimiz an,
12:20
those threads connecting much of our work became self-evident.
205
740000
4336
işimizin çoğunu birbirine bağlayan ipler aşikar hale geldi.
12:24
We realized, for instance,
206
744360
1416
Mesela şunu fark ettik,
12:25
that the bottomless quest for profits
207
745800
2576
birçok insanı, güvenceleri olmadan
12:28
that is forcing so many people to work more than 50 hours a week,
208
748400
4256
haftada 50 saatten fazla çalışmak zorunda bırakan
12:32
without security,
209
752680
1496
ve çaresizlik salgınını
12:34
and that is fueling this epidemic of despair
210
754200
3576
körükleyen sonu olmayan kâr arayışı,
12:37
is the same quest for bottomless profits and endless growth
211
757800
4656
ekolojik krizin temelinde yatan
12:42
that is at the heart of our ecological crisis
212
762480
3336
ve gezegenimizi istikrarsızlaştıran sonu olmayan kar
12:45
and is destabilizing our planet.
213
765840
2576
ve bitmek bilmeyen büyüme arayışının aynısı.
12:48
It also became clear what we need to do.
214
768440
2680
Ne yapmamız gerektiği de gayet netleşti.
12:51
We need to create a culture of care-taking.
215
771680
3456
Bir koruma kültürü oluşturmamız gerekli.
12:55
In which no one and nowhere is thrown away.
216
775160
4296
Bu kültürde, hiç kimse ve hiçbir yer bir kenara atılmayacak.
12:59
In which the inherent value of all people and every ecosystem is foundational.
217
779480
5960
Tüm insanların ve her eko-sistemin doğal değerinin temel alındığı bir kültür.
13:06
So we came up with this people's platform,
218
786120
2016
Böylece bu platform fikri ortaya çıktı,
13:08
and don't worry, I'm not going to read the whole thing to you out loud --
219
788160
3456
merak etmeyin, her şeyi okumayacağım --
13:11
if you're interested, you can read it at theleap.org.
220
791640
3016
eğer ilginizi çekerse, theleap.org'da okuyabilirsiniz.
13:14
But I will give you a taste of what we came up with.
221
794680
3376
Ama ortaya çıkanlara dair biraz fikir vereceğim.
13:18
So we call for that 100 percent renewable economy in a hurry,
222
798080
5616
O %100 yenilenebilir ekonomi için acil çağrıda bulunduk,
13:23
but we went further.
223
803720
1656
ama bunun da ötesine gittik.
13:25
Calls for new kinds of trade deals,
224
805400
2296
Yeni türde ticaret anlaşmaları,
13:27
a robust debate on a guaranteed annual income,
225
807720
3056
teminatlı yıllık gelir için güçlü tartışma,
13:30
full rights for immigrant workers,
226
810800
2016
göçmen çalışanlara tüm haklar,
13:32
getting corporate money out of politics,
227
812840
2256
kurumsal paranın siyasetten çekilmesi,
13:35
free universal day care, electoral reform and more.
228
815120
3600
ücretsiz evrensel çocuk bakımı, seçim reformu ve daha fazlasına çağrı.
13:39
What we discovered is that a great many of us
229
819760
3216
Birçoğumuzun bir marka gibi değil de,
13:43
are looking for permission to act less like brands and more like movements.
230
823000
6016
bir akım gibi hareket etmek istediğini keşfettik.
13:49
Because movements don't care about credit.
231
829040
2376
Çünkü övgü, akımların umurunda değildir.
13:51
They want good ideas to spread far and wide.
232
831440
3000
İyi fikirlerin geniş bir alana yayılmasını isterler.
13:55
What I love about The Leap
233
835160
1536
The Leap'in sevdiğim yanı,
13:56
is that it rejects the idea that there is this hierarchy of crisis,
234
836720
3776
krizlerin hiyerarşisi fikrini reddediyor ve kimseden
14:00
and it doesn't ask anyone to prioritize one struggle over another
235
840520
4416
bir sıkıntıyı diğerinin üzerinde tutmasını ya da sırasının gelmesini
14:04
or wait their turn.
236
844960
1240
beklemesini istemiyor oluşu.
14:07
And though it was birthed in Canada,
237
847000
2136
Kanada'da ortaya çıkmış olmasına rağmen,
14:09
we've discovered that it travels well.
238
849160
2496
başka yerlere de yayıldığını öğrendik.
14:11
Since we launched, The Leap has been picked up around the world
239
851680
3096
Başladığımızdan beri, The Leap, benzer platformlarla
14:14
with similar platforms,
240
854800
1656
dünya çapında kavranmış,
14:16
being written from Nunavut to Australia,
241
856480
3136
Nunavut'tan Avustralya'ya,
14:19
to Norway to the UK and the US,
242
859640
3176
Norveç'e, Birleşik Krallık'a
14:22
where it's gaining a lot of traction in cities like Los Angeles,
243
862840
3016
ABD'ye ve yerelleştiği Los Angeles gibi şehirlerde çokça
14:25
where it's being localized.
244
865880
2016
ilgi görüyor ve yazılıyor.
14:27
And also in rural communities that are traditionally very conservative,
245
867920
3416
Geleneksel olarak tutucu olan kırsal kesimlerde
14:31
but where politics is failing the vast majority of people.
246
871360
3920
ve siyasetin büyük bir çoğunluğu memnun etmediği yerlerde de görüyoruz.
14:37
Here's what I've learned from studying shocks and disasters for two decades.
247
877240
6600
20 yıl boyunca sarsıntı ve felaketler üzerinde çalışmadan şunu öğrendim,
14:44
Crises test us.
248
884640
1760
Krizler bizi sınar.
14:47
We either fall apart or we grow up fast.
249
887080
3480
Ya dağılırız, ya da hızlıca büyürüz.
14:51
Finding new reserves of strength and capacity that we never knew we had.
250
891400
4600
Yeni güç kaynakları ve varlığından haberimizin olmadığı kapasitemizi bularak.
14:57
The shocking events that fill us with dread today
251
897120
2976
Bugün bizi korkutan sarsıcı olaylar,
15:00
can transform us, and they can transform the world for the better.
252
900120
5240
bizi dönüştürebilir ve dünyayı daha iyiye götürebilir.
15:06
But first we need to picture the world that we're fighting for.
253
906000
3480
Ama ilk önce mücadelesini verdiğimiz dünyanın resmine ihtiyacımız var.
15:10
And we have to dream it up together.
254
910120
2280
Bunun hayalini de birlikte kurmak durumundayız.
15:13
Right now, every alarm in our house is going off simultaneously.
255
913800
4760
Tam şu anda, evimizdeki tüm alarmlar aynı anda çalıyor.
15:19
It's time to listen.
256
919360
1856
Dinleme zamanı.
15:21
It's time to leap.
257
921240
1776
Sıçrama vakti.
15:23
Thank you.
258
923040
1216
Teşekkür ederim.
15:24
(Applause)
259
924280
4600
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7