How we're using drones to deliver blood and save lives | Keller Rinaudo

150,723 views ・ 2017-12-18

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Fatih Yürekli Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
Most people think
0
12857
2682
Birçok insan
00:17
that new technology or advanced technology can never start in Africa.
1
17469
3759
Afrika'da hiçbir zaman yeni veya gelişmiş teknolojinin başlamayacağını düşünür.
00:22
Instead, they think that the best way to help the continent advance
2
22149
3704
Bunun yerine, kıtanın gelişimine yardım etmenin en iyi yolunun
00:25
is by providing aid or services
3
25877
2572
kıtanın kendisi için sağlayamadığı yardım ve hizmeleri
00:28
that the continent can't provide for itself.
4
28473
2650
sağlayarak olacağını düşünürler.
00:31
So while we see advanced technology like robotics
5
31864
3329
Bu nedenle biz üssel olarak büyüyen robotik ve yapay zeka gibi
00:35
and artificial intelligence
6
35217
1343
gelişmiş teknolojileri
00:36
growing exponentially in the developed world,
7
36584
2808
gelişmiş dünyada görürken
00:39
those same people are worried
8
39416
1558
bu aynı insanlar teknolojik olarak
00:40
that a technologically backward Africa is falling behind.
9
40998
3107
geri kalmış Afrika'nın geriye düşmesinden endişe duyuyorlar.
00:45
That attitude couldn't be more wrong.
10
45190
2810
Bu davranış bundan daha yanlış olamazdı.
00:49
I'm a robotics entrepreneur who's spent a lot of time here in Africa.
11
49585
3420
Ben zamanın büyük bölümünü Afrika'da geçiren bir robotik girişimcisiyim.
00:53
And in 2014 we created Zipline,
12
53433
4320
2014 yılında Zipline'yi geliştirdik,
00:57
which is a company that uses electric autonomous aircraft
13
57777
4105
ki bu firma elektrikli otonom hava araçlarını, istek üzerine
01:01
to deliver medicine to hospitals and health centers on demand.
14
61906
3652
sağlık merkezlerine, hastanelere, ilaç dağıtmak için kullanan bir firmadır.
01:05
Last year, we launched the world's first automated delivery system
15
65582
4171
Geçen yıl, ulusal ölçekte dünyanın ilk otomatik dağıtım
01:09
operating at national scale.
16
69777
1682
sistemini başlattık.
01:11
And guess what?
17
71928
1234
Tahmin edin neresi?
01:13
We did not do that in the US,
18
73692
2375
Bunu ABD'de yapmadık,
01:16
we didn't do it in Japan,
19
76661
1446
Japonya'da yapmadık
01:18
and we didn't do it in Europe.
20
78131
1505
ve Avrupa'da da yapmadık.
01:20
It was actually President Paul Kagame
21
80035
3223
Aslında başkan Paul Kagame
01:23
and the Rwandan Ministry of Health
22
83282
2792
ve Ruanda Sağlık Bakanlığı,
01:26
that made a big bet on the potential of this technology
23
86098
3346
bu teknolojinin potansiyeli üzerine büyük bahis yaptılar
01:29
and signed a commercial contract
24
89468
1680
ve talep üzerine ülkedeki kanın
01:31
to deliver a majority of the country's blood on demand.
25
91172
3934
büyük çoğunluğunu dağıtmak için ticari sözleşme imzaladılar.
01:35
(Applause)
26
95695
2659
(Alkışlar)
01:41
Yeah, they deserve the applause.
27
101395
1951
Evet, onlar alkışı hak ediyorlar.
01:44
So why is blood important?
28
104780
1776
Peki, kan neden önemlidir?
01:46
Rwanda collects between 60- and 80,000 units of blood a year.
29
106580
3883
Rwanda yılda 60 ila 80 bin ünite kan topluyor.
01:50
So this is a product that when you need it,
30
110487
2000
Bu nedenle siz buna ihtiyacınız olduğunda
01:52
you really, really need it.
31
112511
1613
gerçekten ve gerçekten ihtiyacınız vardır.
01:54
But blood is also challenging,
32
114668
2151
Fakat kanın zorlu bir tarafı da var
01:56
because it has a very short shelf life,
33
116843
2664
çünkü çok az bir raf ömrü vardır,
01:59
there are lots of different storage requirements,
34
119531
2646
birbirinden farklı çok çeşitli depolama ihtiyaçları vardır,
02:02
and it's really hard to predict the demand
35
122201
2360
ve hasta gerçekten bir şeylere ihtiyaç duymadan önce,
02:04
for all of these different blood groups
36
124585
1922
tüm farklı kan grupları için
02:06
before a patient actually needs something.
37
126531
2250
ihtiyacı tahmin etmek gerçekten zordur.
02:09
But the cool thing is that using this technology,
38
129477
2528
Fakat burada harika olan şey şu; bu teknolojiyi kullanarak
02:12
Rwanda has been able to keep more blood centralized
39
132029
3532
Ruanda merkezileştirilmiş olarak daha fazla kan bulundurabilir
02:15
and then provide it when a patient needs something
40
135585
2711
ve ardından 20-30 dakika mesafedeki hastane veya sağlık merkezinde
02:18
to any hospital or health center in an average of just 20 or 30 minutes.
41
138320
4234
bulunan bir hasta ihtiyaç duyduğunda bunu sağlayabilir.
Bunun nasıl olduğunu görmek ister misiniz?
02:23
Do you guys want to see how it works?
42
143032
1807
02:24
(Audience) Yes.
43
144863
1155
(Seyirciler) Evet.
Tamam, kimse bana inanmıyor, yani en iyisi göstermek.
02:26
All right. Nobody believes me, so ... better to show.
44
146042
2919
02:28
This is our distribution center,
45
148985
1524
Burası bizim dağıtım merkezimiz,
02:30
which is about 20 kilometers outside of Kigali.
46
150533
3783
Kigali'nin yaklaşık 20 kilometre uzağında.
02:34
This actually used to be a cornfield nine months ago,
47
154340
2948
Burası 9 ay önce mısır tarlası olarak kullanılıyordu
02:37
and with the Rwandan government,
48
157312
1525
ve Ruanda hükumeti ile birlikte
02:38
we leveled it and built this center in a couple weeks.
49
158861
2714
orayı düzledik ve birkaç hafta içerisinde bu merkezi inşa ettik.
02:41
So when a patient is having an emergency,
50
161599
2356
Hastaların acil bir durumu olduğunda,
02:43
a doctor or a nurse at that hospital can send us a WhatsApp,
51
163979
3320
hastanedeki doktor veya hemşire bize WhatsApp ile mesaj atıyor,
02:47
telling us what they need.
52
167323
1641
neye ihtiyacı olduğunu bize iletiyor.
02:48
And then our team will immediately spring into action.
53
168988
2765
Ardından takımımız acilen hareket geçiyor.
02:51
We pull the blood from our stock,
54
171777
1678
Ulusal Kan Bankası tarafından teslim edilmiş olan kanı
02:53
which is delivered from the National Center for Blood Transfusion;
55
173479
3191
depolarımızdan çekiyoruz,
bu kanı sistemimize kayıt ediyoruz,
02:56
we scan the blood into our system
56
176694
1838
02:58
so the Ministry of Health knows where the blood is going;
57
178556
3093
bu şekilde Sağlık Bakanlığı kanın nereye gittiğini biliyor
03:01
and then we'll basically pack it into a Zip,
58
181673
2259
ve ardından temel olarak Zip olarak adlandırdığımız
03:03
which is what we call these little autonomous airplanes
59
183956
2720
batarya ile çalışan otonom hava araçlarının
03:06
that run on batteries.
60
186700
1311
içine koyuyoruz.
03:08
And then once that Zip is ready to go,
61
188035
2015
Ardından Zip gitmeye hazır olduğunda
03:10
we accelerate it from zero to 100 kilometers an hour
62
190074
3207
yakalaşık yarım saniye içinde
onu 0'dan 100 km/s'ye hızlandırıyoruz.
03:13
in about half of a second.
63
193305
1460
03:18
(Audience) Whoa!
64
198711
1157
(Seyirciler) Whoa!
03:19
And from the moment it leaves the end of the launcher,
65
199892
2684
Ve fırlatıcıyı terk etmesinden itibaren
tamamen otonomdur.
03:22
it's completely autonomous.
66
202600
1376
03:24
(Video: Air traffic controller directs traffic)
67
204000
2862
(Video: Hava trafik kontrolörü trafiği yönlendirir)
03:26
This is our air traffic controller calling it in
68
206886
2379
Bu bizim hava trafik kontrolörümüz Kigali Uluslar Arası Hava Alanına
03:29
to Kigali International Airport.
69
209289
1842
çağrı yapıyor.
03:31
And when the Zip arrives at the hospital,
70
211155
1953
Zip hastaneye vardığında,
03:33
it descends to about 30 feet and drops the package.
71
213132
2724
9 metreye kadar alçalıyor ve paketi bırakıyor.
03:35
We use a really simple paper parachute -- simple things are best --
72
215880
3550
Gerçekten basit bir kağıt paraşüt kullanıyoruz -basit şeyler en iyisidir-
03:39
that allows the package to come to the ground gently and reliably
73
219454
3049
ve bu, paketin her seferinde aynı yere
yumuşak ve güvenli iniş yapmasını sağlıyor.
03:42
in the same place every time.
74
222527
1525
03:44
So it's just like ride sharing;
75
224425
2334
Yani bu, ortak kullanım gibi birşey;
03:46
the doctors get a text message one minute before we arrive, saying,
76
226783
3266
biz varmadan bir dakika önce doktor şöyle bir mesaj alıyor:
"Dışarı çık ve teslimatını al."
03:50
"Walk outside and receive your delivery."
77
230073
1958
03:52
(Laughter)
78
232055
1067
(Gülüşme)
03:53
And then --
79
233146
1355
Ardından--
03:54
(Applause)
80
234525
4414
(Alkışlar)
04:01
and then the doctors have what they need to save a patient's life.
81
241892
3638
Doktor hastanın hayatını kurtarmak için gerekli olan şeye sahip oluyor.
04:05
This is actually watching a delivery happen from our distribution center;
82
245554
3817
Bu aslında dağıtım merkezinden teslimat olayının görüntüleri;
04:09
this vehicle is about 50 kilometers away.
83
249395
2623
Bu araç yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta.
04:12
We're able to watch the vehicle as it makes a delivery at a hospital
84
252042
4031
Aracı hastaneye teslimat yaparken gerçek zamanlı
04:16
in real time.
85
256097
1189
izliyebiliyoruz.
04:17
You may have noticed there are pings
86
257310
2230
Ekrandaki araçtan gelen vızıltıyı
04:19
that are coming off of that vehicle on the screen.
87
259564
2552
farketmiş olabilirsiniz.
Bu vızıltılar aslında bizim cep telefonu
04:22
Those pings are actually data packets
88
262140
1777
04:23
that we're getting over the cell phone networks.
89
263941
2281
şebekesinden aldığımız veri paketleridir.
04:26
So these planes have SIM cards just like your cell phone does,
90
266246
3186
Bu uçak üzerinde cep telefonunuzda olduğu gibi sim kart var
04:29
and they're communicating over the cell network
91
269456
2201
ve bize nerede olduklarını ve ne yaptıklarını her zaman iletmek için
04:31
to tell us where they are and how they're doing at all times.
92
271681
2879
telefonu şebekesini kullanıyorlar.
04:34
Believe it or not, we actually buy family plans --
93
274584
2420
İster inanın ister inanmayın, aslında araç filosu için --
04:37
(Laughter)
94
277028
1010
(Gülüşmeler)
04:38
for this fleet of vehicles,
95
278062
1356
aile tarifesi aldık
04:39
because that's how we get the best rates.
96
279442
2047
çünkü en uygun tarife buydu.
04:41
(Laughter)
97
281513
1083
(Gülüşmeler)
04:42
It's actually not a joke.
98
282620
1416
Aslında şaka değil.
04:44
(Laughter)
99
284060
1487
(Gülüşmeler)
04:47
So today, we're delivering about 20 percent
100
287700
3300
Yani bugün, Ruanda'nın Kigali dışındaki ulusal kan ihtiyacının
04:51
of the national blood supply of Rwanda
101
291024
2238
neredeyse yüzde 20'sini
04:53
outside of Kigali.
102
293286
1456
biz dağıtıyoruz.
04:55
We serve about 12 hospitals,
103
295339
1674
12 hastaneye hizmet veriyoruz
04:57
and we're adding hospitals to that network at an accelerating rate.
104
297037
3512
ve hızla artan bir oranda bu hastane ağına yenilerini ekliyoruz.
05:00
All of those hospitals only receive blood in this way,
105
300573
3002
Bu hastanelerin tamamı sadece bu şekilde kanları alıyorlar
05:03
and most of those hospitals actually place multiple orders every day.
106
303599
4231
ve bu hastanelerin bir çoğu aslında her gün çoklu siparişler veriyorlar.
05:09
So the reason --
107
309289
1196
Bunun nedeni--
05:10
in all of health care logistics,
108
310509
1526
Tüm sağlık hizmeti lojistiğinde,
05:12
you're always trading off waste against access.
109
312059
3050
sürekli olarak israf ile erişim arasında değiş tokuş yaparsınız.
05:15
So if you want to solve waste, you keep everything centralized.
110
315637
4071
Eğer israf konusunu çözmek istiyorsanız, her şeyi merkezileştirirsiniz.
05:19
As a result, when patients are having emergencies,
111
319732
2990
Sonuç olarak, hastaların acil bir durumu olduğunda,
05:22
sometimes they don't have the medical product they need.
112
322746
3090
bazen ihtiyaç duydukları sağlık ürünlerini bulamazlar.
05:25
If you want to solve access, you stock a lot of medicine at the last mile,
113
325860
3479
Erişim konusunu çözmek istiyorsanız, son düzlükteki hastane veya
sağlık merkezinde çok ilaç depolar
05:29
at hospitals or health centers,
114
329363
1521
05:30
and then patients have the medicine they need.
115
330908
2164
ve hastalara ilaçları verirsiniz.
Fakat çok fazla ilaç göndermiş olursunuz
05:33
But you end up throwing a lot of medicine out,
116
333096
2172
ki bu da aşırı maliyetlidir.
05:35
which is very expensive.
117
335292
1203
Harika olan şey, Ruanda hükumetinin
05:36
What's so amazing is that the Rwandan government has been able
118
336519
2945
bu döngüyü kalıcı olarak kırabilmesidir.
05:39
to break this cycle permanently.
119
339488
2471
05:41
Because doctors can get what they need instantly,
120
341983
3448
Çünkü doktorlar neye ihtiyaç duyuyorlarsa anında alabiliyorlar
05:45
they actually stock less blood at the hospitals.
121
345455
2586
ve gerçekten hastanede çok az kan depoluyorlar.
05:48
So although use of blood products has increased substantially
122
348818
3810
Yani, bizim hizmet verdiğimiz hastanelerde kan kullanımı
05:52
at all the hospitals we serve,
123
352652
1681
önemli ölçüde artmasına rağmen,
05:54
in the last nine months, zero units of blood have expired
124
354357
4061
son dokuz ay içinde, herhangi bir hastanede
sıfır ünite kanın zamanı geçmiştir.
05:58
at any of these hospitals.
125
358442
1785
06:00
(Applause)
126
360579
3642
(Alkışlar)
06:06
That's an amazing result.
127
366666
1845
Bu muhteşem bir sonuç.
06:08
That's actually not been achieved by any other health care system
128
368535
3128
Bu dünyada herhangi bir sağlık sisteminde
henüz başarılamamıştır
06:11
on the planet,
129
371687
1154
06:12
and it happened here.
130
372865
1590
ama burada oldu.
06:15
But obviously, when we're talking about delivering medical products instantly,
131
375375
4402
Fakat açıkçası, anlık olarak sağlık ürünleri dağıtımından bahsederken,
06:19
the most important thing is patients.
132
379801
1838
en önemli unsur hastalardır.
06:22
Let me give you an example.
133
382267
2259
Size bir örnek vereyim.
06:24
A couple months ago, a 24-year-old mother came into one of the hospitals
134
384550
3624
Bir kaç ay önce, 24 yaşındaki bir anne bizim hizmet verdiğimiz
bir hastaneye geldi
06:28
that we serve,
135
388198
1168
06:29
and she gave birth via C-section.
136
389390
1714
ve sezaryen doğum yaptı
06:31
But that led to complications, and she started to bleed.
137
391749
2944
fakat bu bazı komplikasyonlara neden oldu ve kanamaya başladı.
06:35
Luckily, the doctors had some blood of her blood type on hand
138
395366
3892
Şans eseri doktorun elinde kadının kan grubundan
06:39
that had been delivered via Zipline's routine service,
139
399282
2960
Zipline rutin servisi ile dağıtılmış bir miktar kan vardı
06:42
and so they transfused her with a couple units of blood.
140
402266
3027
ve bu sayede kadına bir kaç ünite kan verdiler.
06:45
But she bled out of those units in about 10 minutes.
141
405317
2660
Fakat kadın verilen kanı yaklaşık 10 dakikada kaybetti.
06:49
In this case, that mother's life is in grave danger --
142
409199
4306
Bu durumda, bu annenin hayatı dünyanın herhangi bir hastanesinde
06:53
in any hospital in the world.
143
413529
2091
büyük tehlikededir.
06:56
But luckily, the doctors who were taking care of her
144
416952
2941
Fakat şans eseri kadınla ilgilenen doktorlar
06:59
immediately called our distribution center,
145
419917
2377
acilen bizim dağıtım merkezimizi aradılar,
07:02
they placed an emergency order,
146
422318
2090
çok acil bir sipariş geçtiler
07:04
and our team actually did emergency delivery after emergency delivery
147
424432
4412
ve takımımız acil dağıtımın ardından yine acil dağıtım ve ardından
07:08
after emergency delivery.
148
428868
1698
yine acil dağıtım yaptı.
07:10
They ended up sending seven units of red blood cells,
149
430590
2544
Sonuçta yedi ünite kırmızı kan hücresi,
dört ünite plazma
07:13
four units of plasma
150
433158
1314
07:14
and two units of platelets.
151
434496
1325
ve iki ünite trombosit gönderdiler.
07:15
That's more blood than you have in your entire body.
152
435845
2703
Bu, vücudunuzun tamamında bulunan kandan daha fazlasıdır.
07:19
All of it was transfused into her,
153
439164
2054
Bunları hepsi kadına verildi,
07:21
the doctors were able to stabilize her,
154
441242
2159
doktorlar kadını stabil duruma getirebildi
07:23
and she is healthy today.
155
443425
2233
ve kadın bugün gayet sağlıklı.
07:26
(Applause)
156
446095
2868
(Alkışlar)
07:32
Since we launched, we've done about 400 emergency deliveries like that,
157
452645
4872
Bizim başladığımızdan bu yana, yaklaşık buna benzer 400 acil dağıtım yaptık
07:37
and there's a story like that one behind most of those emergencies.
158
457541
3263
ve bu acil durumların çoğunun arkasında bunun gibi bir hikaye vardır.
07:40
Here are just a couple of the moms
159
460828
1839
Burada son bir kaç ayda,
07:42
who have received transfusions in this way
160
462691
2145
bu şekilde kan alan
07:44
in the last couple months.
161
464860
1528
bir kaç anneyi görüyorsunuz.
07:47
We're always reminded: when we can help a doctor save a mom's life,
162
467132
4100
Şu hep aklımızda; bir doktorun bir annenin hayatını kurtarmasına yardım ettiğimizde
07:51
it's not just her life that you're saving.
163
471256
2475
sadece anneyi kurtarmış olmuyorsunuz.
07:53
That's also a baby boy or a baby girl
164
473755
3091
Büyürken anneye sahip olan
07:56
who has a mother while they're growing up.
165
476870
2494
erkek veya kız bebeğin hayatını da kurtarıyorsunuz.
08:00
(Applause)
166
480757
2969
(Alkışlar)
08:05
But I want to be clear:
167
485507
1247
Fakat açık olmak istiyorum,
08:06
postpartum hemorrhaging -- it's not a Rwanda problem,
168
486778
2582
doğum sonrası kanama -- sadece Ruanda'nın problemi değil,
08:09
it's not a developing-world problem --
169
489384
1847
sadece gelişen dünyanın problemi değil
08:11
this is a global problem.
170
491255
1221
global bir problem.
08:12
Maternal health is a challenge everywhere.
171
492500
2061
Anne sağlığı her yerde problem.
08:14
The main difference is that Rwanda was the first country
172
494585
2923
Temel fark, bunun hakkında bir şeyler yapmak için
08:17
to use radical technology to do something about it.
173
497532
3227
radikal teknolojiyi kullanan ilk ülkenin Ruanda olması.
08:20
And that's the reason this attitude of Africa being disrupted
174
500783
4304
Ve bu yüzden Afrika'nın altüst olduğu veya
gelişmiş teknolojinin burada çalışmaması veya yardıma
08:25
or advanced technology not working here
175
505111
1913
ihtiyaçları olduğu düşüncesi
08:27
or needing aid
176
507048
1178
08:28
is so totally wrong.
177
508250
1385
tamamen yanlış.
08:29
Africa can be the disrupter.
178
509659
2094
Afrika dağıtıcı olabilir.
08:32
These small, agile, developing economies can out-innovate large, rich ones.
179
512423
5259
Bu küçük, çevik, gelişen ekonomiler büyük ve zenginleri geride bırakabilir.
08:37
And they can totally leapfrog over the absence of legacy infrastructure
180
517706
3880
Daha yeni ve iyi sistemler için miras kalan altyapının bulunmaması
08:41
to go straight to newer and better systems.
181
521610
2098
sıçrayış yapmalarını sağlayabilir.
08:44
In 2000,
182
524237
1442
2000 yılında,
08:45
if you had said that high-quality cellular networks were about to roll out
183
525703
3816
yüksek kalitede hücresel ağ tüm Afrika'da
08:49
across all of Africa,
184
529543
1236
ortaya çıkmak üzere deselerdi,
08:50
people would have told you that you were crazy.
185
530803
2666
insanlar sizin çılgın olduğunuzu söylerdi.
08:53
And yet, no one anticipated
186
533493
2976
Fakat, bu ağın insanları bu kadar hızlı birleştireceğini ve güçlendireceğini
08:56
how fast those networks were going to connect and empower people.
187
536493
4434
hiç kimse öngöremedi.
09:00
Today, 44 percent of the GDP of Kenya flows through M-Pesa,
188
540951
3926
Bugün, Kenya'nın GSYİH'nin %44'ü mobil ödeme platformu
09:04
their mobile payment platform.
189
544901
1673
M-Pesa'ya akıyor.
09:06
And not only that,
190
546598
1308
Ve sadece bu değil,
09:07
but our autonomous fleet of vehicles relies on that cellular network.
191
547930
3596
bizim otonom araç filomuz da cep telefonu şebekesine dayanmaktadır.
09:11
Over the next few years as we start serving private health care facilities,
192
551550
3894
Önümüzdeki bir kaç yıl içinde, özel sağlık hizmetini sunmaya başladığımızda
yine teslimatların ücretlerini toplamak için
09:15
we'll also use that mobile payment platform
193
555468
2270
09:17
to collect fees for deliveries.
194
557762
1665
bu mobil ödeme platformunu kullanacağız.
09:19
So innovation leads to more innovation leads to more innovation.
195
559965
3785
Yani, yenilik daha fazla yeniliğe, o da daha fazla yeniliğe yol açıyor.
09:23
And meanwhile,
196
563774
1855
Ve aynı zamanda,
09:25
most people who live in developed economies
197
565653
3006
bırakın bunun Doğu Afrika'da ulusal seviyede yapılmasını,
09:28
think that drone delivery is technologically impossible,
198
568683
3770
gelişmiş ülkelerde yaşayan bir çok insan
09:32
let alone happening at national scale in East Africa.
199
572477
3214
drone ile teslimatın imkansız olduğunu düşünüyor.
09:36
And I do mean East Africa, not just Rwanda.
200
576335
3378
Burada kastettiğim Doğu Afrika, sadece Ruanda değil.
09:40
On Thursday, just a couple days ago,
201
580483
2270
Perşembe günü, birkaç gün önce,
09:42
the Tanzanian Ministry of Health announced
202
582777
2559
Tanzanya Sağlık Bakanlığı
ülkede ilaca ulaşmakta zorluk çeken 10 milyon insana
09:45
that they are going to use this same technology
203
585360
2732
09:48
to provide instant delivery of a wide range of medical products
204
588116
3588
geniş çaplı sağlık ürünlerinin anlık olarak teslimatını yapmak için
09:51
to 10 million of the hardest to reach people in the country.
205
591728
3679
aynı teknolojiyi kullanacaklarını duyurdu.
09:55
(Applause)
206
595789
3219
(Alkışlar)
10:02
It's actually going to be the largest autonomous system anywhere in the world.
207
602387
4214
Bu gerçekten dünyadaki en büyük otonom sistem olacaktır.
10:06
To give you a sense of what this looks like,
208
606625
2099
Size bir fikir vermesi için,
bu bizim ilk dağıtım merkezlerimizden biri.
10:08
this is one of the first distribution centers.
209
608748
2198
10:10
You can see a 75-kilometer service radius around the distribution center,
210
610970
3554
Dağıtım merkezi çevresindeki 75 km'lik servis yarıçapını görebilirsiniz
ve bu bize tek bir dağıtım merkezinden tamamı kırsal kesimde olan yüzlerce
10:14
and that allows us to serve hundreds of health facilities and hospitals,
211
614548
3548
sağlık tesisine ve hastaneye hizmet etmemize
10:18
all of which are rural,
212
618120
1266
10:19
from that single distribution center.
213
619410
1893
imkan sağlıyor.
10:21
But to serve over 20 percent of the population of Tanzania,
214
621327
3036
Fakat Tanzanya nüfusunun yüzde 20'sine hizmet verebilmek için
10:24
we're going to need multiple distribution centers.
215
624387
2459
çoklu dağıtım merkezlerine ihtiyacımız olacaktır.
10:26
We'll actually need four.
216
626870
1341
Aslından 4 taneye ihtiyacımız var.
10:28
And from these distribution centers,
217
628235
2037
Bu dağıtım merkezlerinden,
10:30
we expect to be doing several hundred lifesaving deliveries every day,
218
630296
5238
her gün yüzlerce hayat kurtaran teslimatlar yapılmasını bekliyoruz
10:35
and this system will ultimately serve over 1,000 health facilities
219
635558
4239
ve bu sistem ülkedeki 1.000'den fazla sağlık tesisine ve hastaneye
10:39
and hospitals in the country.
220
639821
1850
hizmet verecektir.
10:41
So yeah, East Africa is moving really fast.
221
641695
3095
Yani, Doğu Afrika gerçekten hızlı hareket ediyor.
10:47
One thing that people, I think, often miss
222
647179
2784
Bence, insanların genellikle kaçırdığı şey
10:49
is that these kinds of leaps generate compounding gains.
223
649987
3232
bu tür sıçramaların ortak kazançlar meydana getirdiğidir.
10:53
For example, Rwanda, by investing in this infrastructure for health care,
224
653243
4585
Örneğin; Ruanda, sağlık hizmeti altyapısına yatırım yaparak
10:57
now has an aerial logistics network that they can use
225
657852
3885
şimdi, tarım veya e-ticaret gibi ekonominin diğer bölümlerini de
11:01
to catalyze other parts of their economy,
226
661761
3383
kolaylaştırmak için kullanabileceği
11:05
like agriculture or e-commerce.
227
665168
2062
hava lojistik sistemine sahiptir.
11:07
Even more importantly,
228
667254
1287
Hatta daha da önemlisi,
11:08
100 percent of the teams we hire at these distribution centers are local.
229
668565
5292
bu dağıtım tesislerinde işe aldığımız takımın tümü yerli insanlardır.
11:13
So here's our Rwandan team,
230
673881
1680
İşte Ruanda'daki bu takımımızda
11:15
which is a group of extraordinary engineers and operators.
231
675585
3380
olağanüstü mühendis ve operatörlerimiz var.
11:19
They run the world's only automated delivery system
232
679489
5303
Bunlar ulusal seviyede işletilen
dünyanın tek otomatik dağıtım sistemini yürütüyorlar.
11:24
operating at national scale.
233
684816
1633
11:27
They have been able to master something
234
687099
2203
Dünyadaki en büyük teknoloji firmalarının
11:29
that the largest technology companies in the world
235
689326
2873
henüz gerçekleştiremediği bir şeyde
11:32
have not yet been able to figure out.
236
692223
2008
bu arkadaşlar ustalık kazandılar.
11:34
So they are total heroes.
237
694679
1597
Hepsi tamamen kahramandır.
11:36
(Applause)
238
696300
2996
(Alkışlar)
11:41
They're total heroes.
239
701015
1467
Onlar kahramanlardır.
11:42
Our team's mission is to deliver basic access to medicine
240
702971
4414
Takım misyonumuz, dünyadaki yedi milyar insanın
11:47
to all seven billion people on the planet,
241
707409
2089
ulaşım ne kadar zor olsa dahi
11:49
no matter how hard it is to reach them.
242
709522
2239
ilaca temel erişimini sağlamaktır.
11:51
We often tell people about that mission,
243
711785
1955
Bu görevi insanlara anlattığımızda:
11:53
and they say, "That's so generous of you, it's so philanthropic."
244
713764
3119
"Ne kadar cömertsiniz, çok hayırlı bir iş." diyorlar.
11:56
No!
245
716907
1362
Hayır.
11:58
Philanthropy has nothing to do with it.
246
718293
2030
Bunun hayırseverlikle bir alakası yok.
12:00
Because of the commercial contracts that we sign with ministries of health,
247
720347
3614
Çünkü sağlık bakanlığı ile imzalamış olduğumuz bir kontrat var,
12:03
these networks are 100 percent sustainable and scalable.
248
723985
3567
bu ağ %100 sürdürülebilir ve ölçeklenebilir.
12:08
And the reason we feel so strongly about correcting that misperception
249
728019
3563
Ve bu yanlış anlamayı düzeltmekle ilgili çok güçlü hissetmemizin sebebi
12:11
is that entrepreneurship is the only force in human history
250
731606
3055
girişimciliğin milyonlarca insanı sefaletten kurtaracak
12:14
that has lifted millions of people out of poverty.
251
734685
2721
insan tarihindeki tek güç olmasıdır.
12:17
(Applause)
252
737430
2765
(Alkışlar)
12:21
No amount of foreign aid is going to sustainably employ
253
741987
3873
250 milyon Afrikalı Genci sürdürülebilir bir şekilde istihdam edecek
12:25
250 million African youth.
254
745884
2951
her hangi bir yabancı yardım miktarı yoktur.
12:30
And the jobs that these kids may have gotten 10 years ago
255
750734
4468
Bu çocukların 10 yıl önce almış oldukları bu işler
12:35
are largely being automated
256
755226
1438
büyük çapta otomatikleşiyor
12:36
or are being changed dramatically by technology.
257
756688
2457
veya teknoloji tarafından çarpıcı bir şekilde değişiyor.
12:39
So they are looking for new skill sets,
258
759169
2162
Bu nedenle yeni yetenekleri,
12:41
new competitive advantages.
259
761355
1568
yeni rekabet avantajları arıyorlar.
12:42
They're looking for start-ups.
260
762947
1547
Yenilikçi şirketler arıyorlar.
12:45
So why aren't there more start-ups that are tackling these global problems
261
765097
5696
Peki niçin gelişmiş ülkelerdeki milyarlarca insanın yüz yüze kaldığı
12:50
that are faced by billions of people in developing economies?
262
770817
3073
küresel problemleri ele alan daha fazla girişim yok?
12:54
The reason is that investors and entrepreneurs are totally blind
263
774933
3064
Bunun sebebi yatırımcıların ve girişimcilerin fırsata karşı
12:58
to the opportunity.
264
778021
1278
tamamen kör olmaları.
12:59
We think these problems are the domain of NGOs or governments,
265
779323
4353
Bu problemlerin özel şirketlerin değil de STK veya hükümetlerin ilgi alanı
13:03
not private companies.
266
783700
1538
olduğunu düşünürüz.
13:05
That's what we have to change.
267
785262
1856
İşte bunu değişmemiz gerek.
13:09
You may have noticed I left something out of the video
268
789693
2787
Belki fark etmişsinizdir, size gösterdiğim videoda
13:12
that I showed you.
269
792504
1526
bazı şeyleri es geçtim.
13:14
I didn't show you how the planes land
270
794054
1845
Uçakların merkeze geri geldiklerinde
13:15
when they get back to the distribution center.
271
795923
2549
nasıl indiklerini size göstermedim.
13:18
So, it might be obvious to you:
272
798496
2680
Size apaçık ortada gelebilir:
13:21
none of our planes have landing gear.
273
801200
1812
hiçbir uçağımızda iniş takımları yok.
13:23
We also don't have runways where we operate.
274
803036
2096
Çalıştığımız yerde iniş pisti de yok.
Bu nedenle uçakları yarım saniyede yaklaşık saatte 100 kilometreden
13:25
So we have to be able to decelerate the plane
275
805156
2210
13:27
from about 100 kilometers an hour to zero in half of a second.
276
807390
3372
0 kilometreye yavaşlatmak zorundayız.
13:30
And the way we do that
277
810786
1570
Ve bunu yapmak için,
13:32
is we actually use a wire that tracks that plane as it comes in,
278
812380
3748
santimetre hassasiyetinde uçağı takip eden
13:36
with centimeter-level accuracy.
279
816152
1813
bir tel kullanıyoruz.
13:37
We snag the plane out of the sky,
280
817989
2111
Uçağı havada yakalıyoruz ve
13:40
and then we gently plop it onto an actively inflated cushion.
281
820124
3508
ardından yumuşak bir şekilde şişirilmiş yastığın üstüne düşürüyoruz.
13:44
This is basically a combination of an aircraft carrier
282
824419
2651
Yani bu, esasında hava aracı taşıyıcısıyla
şişme kalenin birleşimidir
13:47
and a bouncy castle.
283
827094
1168
13:48
(Laughter)
284
828286
1150
(Gülüşmeler)
13:50
So let me show you.
285
830063
1434
Size göstereyim.
13:58
(Laughter)
286
838060
2040
(Gülüşmeler)
14:00
(Applause)
287
840773
3282
(Alkışlar)
14:06
And it might be obvious to you why I wanted to end with this video.
288
846990
3236
Neden bu video ile sonlandırmak istediğimi anlamış olabilirsiniz.
Size her gün çit telinin bulunduğu yerde sıralanan
14:10
I wanted to show you the kids and the teenagers
289
850250
2207
14:12
who line up on the fence every day.
290
852481
2235
çocukları ve gençleri göstermek istedim.
14:15
They cheer every launch and every landing.
291
855509
2686
Her kalkış ve inişte tezahürat yapıyorlar.
14:18
(Laughter)
292
858219
1310
(Gülüşmeler)
14:19
(Applause)
293
859553
2418
(Alkışlar)
14:24
Sometimes I actually show up at the distribution center early
294
864436
2874
Bazen uçuş sersemi olduğum için
dağıtım merkezine erken geliyorum.
14:27
because I'm jet-lagged.
295
867334
1164
14:28
I'll show up an hour before we begin operation.
296
868522
2293
Operasyondan bir saat öncesinde merkezde oluyorum
14:30
And there will be kids on the fence getting good seats.
297
870839
2640
ve çocuklar çitlerde güzel yerleri çoktan kapmış oluyor.
14:33
(Laughter)
298
873503
1210
(Gülüşmeler)
14:34
And you go up and you ask them,
299
874737
1526
Yanlarına gidip "Uçaklar hakkında ne düşünüyorsunuz?"
14:36
"What do you think about the planes?"
300
876287
1819
diye sorduğunuzda,
14:38
And they'll say, "Oh, it's a sky ambulance."
301
878130
2129
size: "Bu bir gökyüzü ambulansı." diyeceklerdir.
14:41
So they get it.
302
881757
1151
Yani onlar olayı kavradılar.
14:42
I mean, they get it more than most adults.
303
882932
2031
Onu birçok yetişkinden daha iyi kavradılar.
14:45
So I was asking earlier:
304
885917
1268
Daha önce sormuştum:
14:47
Who is going to be creating the disruptive technology companies of Africa
305
887209
5758
Önümüzdeki on yıl içinde kim Afrika'nın
radikal teknoloji şirketlerini kuracak?
14:52
over the next decade?
306
892991
1482
14:54
Ultimately, it's going to be up to these kids.
307
894987
2529
Eninde sonunda bu iş bu çocuklara kalacak.
14:58
They are the engineers of Rwanda and Africa.
308
898694
3893
Onlar Ruanda ve Afrika'nın mühendisleridir.
15:02
They are the engineers of our shared future.
309
902997
2688
Onlar ortak geleceğimizin mühendisleridir.
15:07
But the only way they can build that future is if we realize
310
907326
3758
Fakat bu geleceği inşa edebilmelerinin tek yolu,
dünyayı değiştiren şirketlerin Afrika'da büyüyebildiğini
15:11
that world-changing companies can scale in Africa,
311
911108
3483
15:14
and that disruptive technology can start here first.
312
914615
3627
ve bu radikal teknolojilerin önce burada başlayabileceğini fark etmemizdir.
15:18
Thanks.
313
918822
1151
Teşekkürler.
15:19
(Applause)
314
919997
3889
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7