How jails extort the poor | Salil Dudani

89,557 views ・ 2017-03-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: A. Berfin Güney Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
One summer afternoon in 2013,
0
12498
2596
2013 yazı, bir öğleden sonra,
00:15
DC police detained, questioned and searched a man
1
15118
3128
DC polisi bir adamı şüpheli ve potansiyel tehlikeli göründüğü için
00:18
who appeared suspicious and potentially dangerous.
2
18270
3092
tutukladı, sorguladı ve aradı.
00:22
This wasn't what I was wearing the day of the detention, to be fair,
3
22136
3445
Dürüst olmak gerekirse tutuklanma gününde bunları giymiyordum,
00:25
but I have a picture of that as well.
4
25605
1823
ama o günden bir resmim var.
00:27
I know it's very frightening -- try to remain calm.
5
27452
2696
Bayağı korkutucu olduğunu biliyorum, sakin kalmaya çalışın.
00:30
(Laughter)
6
30172
1093
(Gülüşler)
00:31
At this time, I was interning
7
31289
2422
O günlerde, Washington DC'de
00:33
at the Public Defender Service in Washington DC,
8
33735
2732
Kamu Savunma Hizmetleri'nde staj yapıyordum
00:36
and I was visiting a police station for work.
9
36491
2419
ve de iş için karakolu ziyaret ediyordum.
00:38
I was on my way out,
10
38934
1160
Tam yola koyulmuştum ki
00:40
and before I could make it to my car,
11
40118
1992
arabama gidene kadar
00:42
two police cars pulled up to block my exit,
12
42134
2301
iki polis arabası çıkışı kapatmak için önüme doğru çekildi
00:44
and an officer approached me from behind.
13
44459
2331
ve bir polis memuru arkamdan yaklaştı.
00:46
He told me to stop, take my backpack off
14
46814
2272
Durmamı, sırt çantamı çıkarmamı
00:49
and put my hands on the police car parked next to us.
15
49110
3076
ve yanımızda duran polis arabasına ellerimi koymamı söyledi.
00:52
About a dozen officers then gathered near us.
16
52620
2995
Yaklaşık bir düzine polis memuru etrafımızda toplanmıştı.
00:55
All of them had handguns,
17
55639
1247
Hepsinin silahları vardı,
00:56
some had assault rifles.
18
56910
1340
bazılarının ise taarruz tüfekleri.
00:58
They rifled through my backpack.
19
58274
1734
Çantamı silahlarla aradılar.
01:00
They patted me down.
20
60032
1405
Pata küte üstümü aradılar.
01:01
They took pictures of me spread on the police car,
21
61461
2361
Polis arabasına uzanmış hâlimin resmini çektiler
01:03
and they laughed.
22
63846
1156
ve güldüler.
Ve bütün bunlar yaşanırken,
01:05
And as all this was happening --
23
65026
1540
01:06
as I was on the police car trying to ignore the shaking in my legs,
24
66590
3250
polis aracında titreyen bacaklarımı görmezlikten gelmeye çalışırken,
01:09
trying to think clearly about what I should do --
25
69864
2335
ne yapmam gerektiği hakkında düşünmeye çalışırken,
01:12
something stuck out to me as odd.
26
72223
1999
bir şey garibime gitti.
01:14
When I look at myself in this photo,
27
74246
1994
Kendime bu resimde baktığımda,
01:16
if I were to describe myself,
28
76264
1835
eğer kendimi tanıtsaydım,
01:18
I think I'd say something like,
29
78123
1787
şöyle bir şey söylerdim;
01:19
"19-year-old Indian male, bright T-shirt, wearing glasses."
30
79934
5389
"19 yaşlarında Hintli genç, renkli tişört, gözlük takıyor."
01:25
But they weren't including any of these details.
31
85347
2281
Ama onlar ise bu detayların hiçbirini polis radyolarında
01:27
Into their police radios as they described me,
32
87652
2250
beni tanıtırken söylememişlerdi;
01:29
they kept saying, "Middle Eastern male with a backpack.
33
89926
2632
Sürekli: "Orta doğulu, sırt çantalı bir adam.
01:32
Middle Eastern male with a backpack."
34
92582
2029
Orta doğulu, sırt çantalı bir adam." deyip durmuşlardı.
01:34
And this description carried on into their police reports.
35
94635
3073
Bu tasvir de polis tutanaklarına taşındı.
01:38
I never expected to be described by my own government in these terms:
36
98239
4606
Kendi devletim tarafından hiçbir zaman şu şekilde tasvir edilmeyi beklemezdim:
01:42
"lurking,"
37
102869
1258
"sinsi,"
01:45
"nefarious,"
38
105121
1231
"hain,"
01:47
"terrorist."
39
107652
1160
"terörist."
01:48
And the detention dragged on like this.
40
108836
1943
Ve gözaltı böyle devam etti.
01:50
They sent dogs trained to smell explosives to sweep the area I'd been in.
41
110803
3878
Bulunduğum yeri taramaları için eğitilmiş köpekler gönderdiler.
01:54
They called the federal government to see if I was on any watch lists.
42
114705
3427
Herhangi bir izleme listesinde olup olmadığımı
kontrol için federal hükûmeti aradılar.
01:58
They sent a couple of detectives to cross-examine me on why,
43
118156
2851
Çapraz sorgu yapmaları için birkaç detektif gönderdiler.
02:01
if I claimed I had nothing to hide,
44
121031
2116
Saklayacak bir şeyim yoksa
02:03
I wouldn't consent to a search of my car.
45
123171
2046
neden arabamın aranmasına razı olmadım diye.
02:05
And I could see they weren't happy with me,
46
125241
2061
Görebiliyordum ki benden memnun değillerdi,
02:07
but I felt I had no way of knowing what they'd want to do next.
47
127326
3083
yine de devamında ne yapacakları hakkında fikrim olmadığını hissettim.
02:10
At one point, the officer who patted me down
48
130433
2897
Bir noktada beni arayan polis
02:13
scanned the side of the police station to see where the security camera was
49
133354
3530
ne kadarının kayıt edildiğini görmek için karakolda
02:16
to see how much of this was being recorded.
50
136908
2872
güvenlik kamerasını aradı.
02:19
And when he did that,
51
139804
1168
Bunu yaptığında,
02:20
it really sank in how completely I was at their mercy.
52
140996
3470
o zaman tamamen insaflarına kaldığım kafama dank etti.
02:24
I think we're all normalized from a young age
53
144490
2423
Sanıyorum ki çoğumuz küçük yaştan beri
02:26
to the idea of police officers and arrests and handcuffs,
54
146937
3753
polislerin var olmalarına, tutuklamalara ve kelepçelere alıştık ki
02:30
so it's easy to forget how demeaning and coercive a thing it is
55
150714
3942
başka bir insanın bedenini ele geçirmenin
02:34
to seize control over another person's body.
56
154680
2905
ne kadar da aşağılayıcı ve zorlayıcı olduğunu unuttuk.
02:37
I know it sounds like the point of my story
57
157609
2045
Hikâyemin ana konusu rengim yüzünden ne kadar
02:39
is how badly treated I was because of my race --
58
159678
2442
kötü davranıldığımmış gibi gelebilir,
02:42
and yes, I don't think I would've been detained if I were white.
59
162144
3120
belki de evet, beyaz olsaydım tutuklanacağımı sanmazdım.
02:45
But actually, what I have in mind today is something else.
60
165288
2739
Ama aslında, bugün aklımda olan başka bir şey.
Aklımda olan, varlıklı olmasaydım
02:48
What I have in mind is how much worse things might've been
61
168051
2718
işlerin ne kadar daha kötü olacağı.
02:50
if I weren't affluent.
62
170793
1164
02:51
I mean, they thought I might be trying to plant an explosive,
63
171981
2918
Yani, oraya bir patlayıcı yerleştirmeye çalıştığımı düşündüler
02:54
and they investigated that possibility for an hour and a half,
64
174923
3169
ve bu olasılığı bir buçuk saat boyunca araştırdılar
02:58
but I was never put in handcuffs,
65
178116
1712
ama hiçbir zaman kelepçe takılmadı
02:59
I was never taken to a jail cell.
66
179852
2012
ya da bir hücreye girmedim.
03:01
I think if I were from one of Washington DC's poor communities of color,
67
181888
4060
Bence Washington DC'nin beyaz olmayan yoksul topluluklarından olsaydım
03:05
and they thought I was endangering officers' lives,
68
185972
2423
ve memurların hayatlarını tehlikeye attığımı düşünselerdi
03:08
things might've ended differently.
69
188419
1621
işler daha farklı sona erebilirdi.
03:10
And in fact, in our system, I think it's better to be an affluent person
70
190064
3404
Ve işin doğrusu, sistemimizde daha küçük suçlarla yargılanan
03:13
suspected of trying to blow up a police station
71
193492
2288
fakir bir insan olmaktan çok,
03:15
than it is to be a poor person
72
195804
1667
karakolu havaya uçurmayı denemekle yargılanan
03:17
who's suspected of much, much less than this.
73
197495
2657
varlıklı bir insan olmak daha iyidir.
03:20
I want to give you an example from my current work.
74
200176
2575
Şimdiki işimden size bir örnek vermek istiyorum.
03:23
Right now, I'm working at a civil rights organization in DC,
75
203129
3250
Şu anda DC'de "Equal Justice Under Law" (Kanun Önünde Eşit Adalet) adında
03:26
called Equal Justice Under Law.
76
206403
2332
bir sivil hak örgütünde çalışıyorum.
03:28
Let me start by asking you all a question.
77
208759
2909
Sizlere bir soru sorarak başlayayım.
03:31
How many of you have ever gotten a parking ticket in your life?
78
211692
2987
Kaçınız hayatında bir park cezası aldı?
03:34
Raise your hand.
79
214703
1164
Ellerinizi kaldırın.
03:35
Yeah. So have I.
80
215891
1946
Aynen, ben de aldım.
03:37
And when I had to pay it,
81
217861
1333
Ve ödeme zamanı geldiğinde,
03:39
it felt annoying and it felt bad,
82
219218
2031
sinir bozucu ve kötü hissettirdi,
03:41
but I paid it and I moved on.
83
221273
1916
yine de ödedim ve hayatıma devam ettim.
03:43
I'm guessing most of you have paid your tickets as well.
84
223213
2691
Çoğunuzun da cezalarını yatırdıklarını tahmin ediyorum.
03:46
But what would happen if you couldn't afford the amount on the ticket
85
226436
4287
Peki cezanın tutarını karşılayamayacağınızda
03:50
and your family doesn't have the money either, what happens then?
86
230747
3170
ya aileniz de bu paraya sahip olmadığında ne olur?
03:53
Well, one thing that's not supposed to happen under the law is,
87
233941
2991
Aslında, kanunen olmaması gereken bir şey de
03:56
you're not supposed to be arrested and jailed
88
236956
2104
sadece tutarı ödeyemediğinizden dolayı
03:59
simply because you can't afford to pay.
89
239084
2096
tutuklanıp hapse girmenizdir.
04:01
That's illegal under federal law.
90
241204
1804
Federal yasa uyarınca bu yasal değildir.
04:03
But that's what local governments across the country are doing
91
243032
2928
Ama ülke çapındaki yerel idarelerin fakir insanlara
04:05
to people who are poor.
92
245984
1157
yaptığı şey aynen budur.
04:07
And so many of our lawsuits at Equal Justice Under Law
93
247165
2920
Equal Justice Under Law'da gerçekleşen çoğu dava
04:10
target these modern-day debtors' prisons.
94
250109
2453
bu modern borçlu hapislerini hedefler.
04:13
One of our cases is against Ferguson, Missouri.
95
253591
2721
Bir davamız da Ferguson, Missouri'ye karşı.
04:16
And I know when I say Ferguson,
96
256336
1824
Ferguson dediğimde çoğunun aklına
04:18
many of you will think of police violence.
97
258184
2098
polis şiddeti geleceğinden eminim.
04:20
But today I want to talk about a different aspect
98
260306
2287
Ama bugün vatandaşları ve polis gücü arasındaki ilişkinin
04:22
of the relationship between their police force and their citizens.
99
262617
3466
farklı bir boyutunu konuşmak istiyorum.
04:26
Ferguson was issuing an average of over two arrest warrants,
100
266107
3534
Ferguson zamanında her yıl kişi başına,
genellikle ödenmemiş borçlar için
04:29
per person, per year,
101
269665
2007
ortalama ikiden fazla tutuklama emri gönderiyordu.
04:31
mostly for unpaid debt to the courts.
102
271696
2248
04:34
When I imagine what that would feel like if, every time I left my house,
103
274816
4023
Evimden her çıktığımda,
bir polis memurunun plakamı araştırıp
04:38
there was a chance a police officer would run my license plate,
104
278863
3100
ödenmemiş borç için tutuklama emrim olduğunu görüp
04:41
see a warrant for unpaid debt,
105
281987
1691
04:43
seize my body they way the did in DC
106
283702
2130
DC'de yaptıkları gibi üzerimi arayıp da
04:45
and then take me to a jail cell,
107
285856
1917
bir hücreye götürdüklerini düşündüğümde,
04:47
I feel a little sick.
108
287797
1634
biraz midem bulanıyor.
04:50
I've met many of the people in Ferguson who have experienced this,
109
290658
3156
Ferguson'da bunu yaşamış olan çoğu insanla tanıştım
04:53
and I've heard some of their stories.
110
293838
1787
ve hikâyelerini dinledim.
04:55
In Ferguson's jail,
111
295649
1368
Ferguson hücrelerinde,
04:57
in each small cell, there's a bunk bed and a toilet,
112
297041
3109
her bir hücrede bir adet ranzayla tuvalet bulunmasına rağmen
05:00
but they'd pack four people into each cell.
113
300174
2302
dört kişiyi tek bir hücreye sıkıştırıyorlar.
05:02
So there'd be two people on the bunks and two people on the floor,
114
302500
3115
Yani iki kişi ranzada yatarken, diğer ikisi yerde yatıyor;
05:05
one with nowhere to go except right next to the filthy toilet,
115
305639
2927
biri hiçbir zaman temizlenmemiş pis tuvaletin yanından başka
05:08
which was never cleaned.
116
308590
1160
hiçbir yerde kalamıyor.
05:09
In fact, the whole cell was never cleaned,
117
309774
2163
Aslında, hücrenin tamamı hiçbir zaman temizlenmemiş ki
05:11
so the floor and the walls were lined with blood and mucus.
118
311961
3555
yerler ve duvarlar kan ve balgamla kaplı.
05:15
No water to drink,
119
315908
1150
Tuvalete bağlı fıçı tapasından gelen sudan başka
05:17
except coming out of a spigot connected to the toilet.
120
317082
2704
içilecek su yok.
05:19
The water looked and tasted dirty,
121
319810
1720
Suyun görüntüsü de tadı da kötüydü,
05:21
there was never enough food,
122
321554
1515
asla yeteri kadar yiyecek yoktu,
05:23
never any showers,
123
323093
1548
herhangi bir duş yeri yoktu,
05:24
women menstruating without any hygiene products,
124
324665
2790
kadınlar hiçbir hijyen ürünü olmadan regl oluyorlardı,
05:27
no medical attention whatsoever.
125
327479
1694
herhangi bir tıbbi yardımsa hak getire.
05:29
When I asked a woman about medical attention,
126
329197
2180
Bir kadına tıbbi müdahale hakkında sorduğumda,
05:31
she laughed, and she said, "Oh, no, no.
127
331401
2395
güldükten sonra şöyle dedi; "Ah, hayır, hayır.
05:33
The only attention you get from the guards in there is sexual."
128
333820
3145
Gardiyanlardan ancak cinsel müdahale alırsın."
05:37
So, they'd take the debtors to this place and they'd say,
129
337658
2720
Yani, borçluları buraya getirip de dedikleri şey;
05:40
"We're not letting you leave until you make a payment on your debt."
130
340402
3536
"Borcunda herhangi bir ödeme yapana kadar seni çıkartmıyoruz."
05:43
And if you could -- if you could call a family member
131
343962
2630
Birkaç kuruş ile gelebilecek bir aile üyesini
05:46
who could somehow come up with some money,
132
346616
2141
ararsanız, ki arayabilirseniz,
05:48
then maybe you were out.
133
348781
1393
belki de çıkabilirsiniz.
05:50
If it was enough money, you were out.
134
350198
2159
Yeteri kadar para olsaydı, çıkmıştınız.
05:52
But if it wasn't, you'd stay there for days or weeks,
135
352381
3318
Ama yeteri kadar değilse, orada günlerce ya da haftalarca kalabilir
05:55
and every day the guards would come down to the cells
136
355723
2786
ve her gün gardiyanların hücrelere gelip
05:58
and haggle with the debtors about the price of release that day.
137
358533
3387
çıkış ücreti hakkında pazarlık etmesini görebilirdiniz.
06:02
You'd stay until, at some point, the jail would be booked to capacity,
138
362445
4122
Hapishanenin kapasitesi bir noktada dolana kadar
ve yeni birini bulmak istedikleri ana kadar orada kalırdınız.
06:06
and they'd want to book someone new in.
139
366591
1950
Ve o noktada,
06:08
And at that point, they'd think,
140
368565
1561
"Tamamdır, bu adamın parayla gelmesi olanaksız,
06:10
"OK, it's unlikely this person can come up with the money,
141
370150
2755
yeni gelende herhalde vardır." derler.
06:12
it's more likely this new person will."
142
372929
1860
Siz çıkarsınız, yenileri gelir ve makine böyle işlemeye devam eder.
06:14
You're out, they're in, and the machine kept moving like that.
143
374813
2978
06:17
I met a man who,
144
377815
2026
Dokuz yıl önce Walgreens'te
06:19
nine years ago, was arrested for panhandling in a Walgreens.
145
379865
4267
dilenmekten tutuklanan bir adamla tanıştım.
06:24
He couldn't afford his fines and his court fees from that case.
146
384156
4056
Cezalarını ve mahkeme ücretini karşılayamamıştı.
06:28
When he was young he survived a house fire,
147
388236
2996
Gençken, üçüncü kattaki bir pencereden atlayabildiği için,
06:31
only because he jumped out of the third-story window to escape.
148
391256
2973
bir ev yangınından kurtulmuş.
Ama düşüşü beynine ve bacağıyla birlikte
06:34
But that fall left him with damage to his brain
149
394253
2201
vücudunun çeşitli taraflarında hasara sebep olmuştu.
06:36
and several parts of this body, including his leg.
150
396478
2435
06:38
So he can't work,
151
398937
1159
Yani çalışamıyor
ve yaşamak için sosyal güvenlik ödemelerine dayanıyordu.
06:40
and he relies on social security payments to survive.
152
400120
2502
06:42
When I met him in his apartment,
153
402646
1686
Apartmanında kendisiyle tanıştığımda,
06:44
he had nothing of value there -- not even food in his fridge.
154
404356
2879
orada kayda değer hiçbir şey yoktu, dolabında yemek bile bulunmuyordu.
06:47
He's chronically hungry.
155
407259
1165
Sürekli açtı.
06:48
He had nothing of value in his apartment except a small piece of cardboard
156
408448
3479
Çocuklarının adını yazdığı bir karton parçasından başka
06:51
on which he'd written the names of his children.
157
411951
2238
apartmanında değerli sayılabilecek bir şey yoktu.
Kartona çok değer veriyordu. Bana göstermekten mutluluk duyuyordu.
06:54
He cherished this a lot. He was happy to show it to me.
158
414209
2572
06:56
But he can't pay his fines and fees because he has nothing to give.
159
416811
3150
Yine de vereceği bir şeyi olmadığından ötürü cezalarını ödeyemiyordu.
06:59
In the last nine years, he's been arrested 13 times,
160
419995
3366
Geçtiğimiz dokuz yıl boyunca 13 defa tutuklanmış,
07:03
and jailed for a total of 130 days on that panhandling case.
161
423385
4331
sadece dilencilik davasından toplam 130 gün boyunca içeride kalmıştı.
07:08
One of those stretches lasted 45 days.
162
428479
3048
Tek bir hapis süresi 45 gün sürüyordu.
07:11
Just imagine spending from right now until sometime in June
163
431551
4406
Birkaç dakika önce size bahsettiğim şu andan Haziran'a kadar
07:15
in the place that I described to you a few moments ago.
164
435981
2796
öyle bir yerde kaldığınızı bir düşünün.
07:20
He told me about all the suicide attempts he's seen in Ferguson's jail;
165
440436
4081
Ferguson hapishanesinde gördüğü her bir intihar girişiminden bahsetti;
07:24
about the time a man found a way to hang himself
166
444541
2273
bir keresinde bir adam mahkûmların ulaşamadığı bir yerde
07:26
out of reach of the other inmates,
167
446838
1660
kendisini asmanın bir yolunu bulmuş,
07:28
so all they could do was yell and yell and yell,
168
448522
3162
onlar da ancak muhafızların ilgisini çekmek için
07:31
trying to get the guards' attention
169
451708
1740
bağırıp çağırmışlar ki
07:33
so they could come down and cut him down.
170
453472
1993
gelip de ipini kesebilsinler diye.
07:35
And he told me that it took the guards over five minutes to respond,
171
455489
3436
Bana muhafızların cevap vermelerinin beş dakikayı aldığını
07:38
and when they came, the man was unconscious.
172
458949
2268
ve geldiklerinde adamın kendinde olmadığını söyledi.
07:41
So they called the paramedics and the paramedics went to the cell.
173
461241
3171
Sağlık görevlilerini aradıktan sonra görevliler hücreye gelmiş.
07:44
They said, "He'll be OK,"
174
464436
1332
"Normale döner." deyip
07:45
so they just left him there on the floor.
175
465792
2204
adamı yerde bırakmışlar.
07:48
I heard many stories like this and they shouldn't have surprised me,
176
468020
3294
Böyle çok hikâye duydum ve bu beni şaşırtmamalıydı,
07:51
because suicide is the single leading cause of death in our local jails.
177
471338
3552
çünkü intihar yerel hapishanelerde en önde gelen ölüm nedenidir.
07:55
This is related to the lack of mental health care in our jails.
178
475672
2987
Bu, hapishanelerdeki akıl sağlığı hizmetlerinin yetersizliğindendir.
07:58
I met a woman, single mother of three, making seven dollars an hour.
179
478683
3920
Üç çocuğuna bakan, saati yedi dolara çalışan bekâr bir kadınla tanıştım.
08:02
She relies on food stamps to feed herself and her children.
180
482627
2792
Kendisinin ve çocuklarının beslenmesi gıda puluna bağlı.
08:05
About a decade ago,
181
485928
1544
Yaklaşık on yıl önce,
08:07
she got a couple of traffic tickets and a minor theft charge,
182
487496
3765
birkaç trafik cezası aldı ve küçük bir hırsızlık suçu işledi,
08:11
and she can't afford her fines and fees on those cases.
183
491285
2768
dava ücretlerini ve cezalarını ödeyemedi.
08:14
Since then, she's been jailed about 10 times on those cases,
184
494546
3500
O zamandan beri, aynı davalarda yaklaşık 10 defa hapse girdi,
08:18
but she has schizophrenia and bipolar disorder,
185
498070
2283
aynı zamanda şizofreni ve bipolar bozukluğu var
08:20
and she needs medication every day.
186
500377
2151
ve her gün ilaç kullanması lazım.
08:22
She doesn't have access to those medications in Ferguson's jail,
187
502552
3038
Ferguson hapishanesinde bu ilaçları alamıyordu,
çünkü kimse ilaçlarını alamıyordu.
08:25
because no one has access to their medications.
188
505614
2216
İki haftasını bir hücrede geçirmenin nasıl bir şey olduğunu anlattı;
08:27
She told me about what it was like to spend two weeks in a cage,
189
507854
4026
08:31
hallucinating people and shadows and hearing voices,
190
511904
3553
insanlar ve gölgeler gördüğünü, sesler duyduğunu sanıp
08:35
begging for the medication that would make it all stop,
191
515481
2594
görmezlikten gelmek için
bunları durduracak ilaçlar için bağırıp durduğunu.
08:38
only to be ignored.
192
518099
1370
08:40
And this isn't anomalous, either:
193
520190
1846
Bu hiç de anormal değil:
08:42
thirty percent of women in our local jails have serious mental health needs
194
522060
3525
Yerel hapishanelerdeki kadınların %30'unun tıpkı onun gibi ciddi
08:45
just like hers,
195
525609
1156
akıl sağlığı sorunu var,
08:46
but only one in six receives any mental health care while in jail.
196
526789
4517
fakat yalnızca altıda biri hapisteyken akıl sağlığı hizmeti alabiliyor.
08:51
And so, I heard all these stories about this grotesque dungeon
197
531330
3825
Ferguson'un borçluları için işlettiği
bu acayip zindan hakkındaki tüm hikâyeleri duydum
08:55
that Ferguson was operating for its debtors,
198
535179
2198
ve Ferguson hapishanesine
08:57
and when it came time for me to actually see it
199
537401
2293
08:59
and to go visit Ferguson's jail,
200
539718
1954
gitme fırsatım oluştuğunda
09:01
I'm not sure what I was expecting to see,
201
541696
2040
ne göreceğimden emin olmasam da
09:03
but I wasn't expecting this.
202
543760
1954
bunu beklemiyordum.
09:06
It's an ordinary government building.
203
546315
1839
Sıradan bir devlet binası.
09:08
It could be a post office or a school.
204
548178
2456
Postane ya da bir okul olabilirdi.
09:10
It reminded me that these illegal extortion schemes
205
550658
3692
Bu yasa dışı zorbalık olaylarının gölgeler arkasında
09:14
aren't being run somewhere in the shadows,
206
554374
2088
bir yerlerde dönmediği aklıma düştü;
09:16
they're being run out in the open by our public officials.
207
556486
2716
devlet memurları tarafından açıkça yapılıyordu.
09:19
They're a matter of public policy.
208
559226
1700
Kamu politikasının bir sorunuydu bu.
09:20
And this reminded me that poverty jailing in general,
209
560950
2839
Ve bu bana, genel manada fakirlerin hapsedilmesinin
09:23
even outside the debtors' prison context,
210
563813
2208
borçlu hapsi bağlamının dışında,
09:26
plays a very visible and central role in our justice system.
211
566045
2921
adalet sistemimizde bariz ve merkezi bir rol oynadığını hatırlattı.
09:29
What I have in mind is our policy of bail.
212
569638
2212
Aklımda olan kefalet politikamız.
09:31
In our system, whether you're detained or free,
213
571874
2552
Gözaltında olup olmasanız da, sistemimizde
09:34
pending trial is not a matter of how dangerous you are
214
574450
3130
duruşma süreniz, ne kadar tehlikeli olduğunuza ya da
09:37
or how much of a flight risk you pose.
215
577604
2248
kaçış riskinizin ne kadar olduğuna bağlı değil.
09:39
It's a matter of whether you can afford to post your bail amount.
216
579876
3086
Kefaletinizi ödeyip ödeyemediğinize bağlı.
09:42
So Bill Cosby, whose bail was set at a million dollars,
217
582986
2712
Yani kefaleti milyonlarca dolar olan Bill Cosby
09:45
immediately writes the check, and doesn't spend a second in a jail cell.
218
585722
3460
anında çek yazarak, hücrede bir saniye bile durmuyor.
Ama hapiste ölen Sandra Bland ise
09:49
But Sandra Bland, who died in jail,
219
589206
1732
09:50
was only there because her family was unable to come up with 500 dollars.
220
590962
3998
ailesi 500 dolar bulamadığından oradaydı.
09:54
In fact, there are half a million Sandra Blands across the country --
221
594984
3387
İşin aslı, ülke boyunca yarım milyon Sandra Bland bulunmakta;
09:58
500,000 people who are in jail right now,
222
598395
2266
sadece kefaletlerini ödeyemediklerinden
10:00
only because they can't afford their bail amount.
223
600685
2661
hapiste şu an 500 bin kişi bulunuyor.
10:03
We're told that our jails are places for criminals,
224
603370
3057
Bize hapislerimizin suçlular için olduğu söylense de
10:06
but statistically that's not the case:
225
606451
2013
istatistiksel açıdan asıl olay bu değil:
10:08
three out of every five people in jail right now are there pretrial.
226
608488
4301
Hapiste olan beş insanın üçü ön duruşma süresinde içeride.
10:12
They haven't been convicted of any crime;
227
612813
2182
Herhangi bir suç işlememiş,
10:15
they haven't pled guilty to any offense.
228
615019
2511
bir suçtan hüküm giymemişlerdir.
10:18
Right here in San Francisco,
229
618171
1344
Burada, San Francisco'da
10:19
85 percent of the inmates in our jail in San Francisco
230
619539
3390
San Francisco hapishanesindeki mahkûmların yüzde 85'i
10:22
are pretrial detainees.
231
622953
1744
ön duruşma tutuklusu.
10:24
This means San Francisco is spending something like 80 million dollars
232
624721
3385
Bu San Francisco'nun 80 milyon dolar gibi bir rakamı
her yıl ön duruşma hapsine
10:28
every year
233
628130
1170
10:29
to fund pretrial detention.
234
629324
1716
harcadığı anlamına geliyor.
10:33
Many of these people who are in jail only because they can't post bail
235
633060
4419
Kefaleti ödeyemediği için hapiste olan çoğu insan
10:37
are facing allegations so minor
236
637503
2246
o kadar küçük suçlamalarla karşı karşıyalar ki
10:39
that the amount of time it would take for them to sit waiting for trial
237
639773
3383
bir duruşma için bekleme süreleri
10:43
is longer than the sentence they would receive if convicted,
238
643180
3052
hüküm giyip de çekecekleri ceza süresinden daha fazla,
10:46
which means they're guaranteed to get out faster
239
646256
2268
yani suçlu bulunsalardı daha hızlı çıkacakları
10:48
if they just plead guilty.
240
648548
1284
kesindi.
10:49
So now the choice is:
241
649856
1559
Yani seçim şu:
10:51
Should I stay here in this horrible place,
242
651439
2873
Ailemden ve tanıdıklarımdan uzak,
10:54
away from my family and my dependents,
243
654336
2110
işimi kaybetmem kesinken
10:56
almost guaranteed to lose my job,
244
656470
2477
bu felaket yerde kalmalı
10:58
and then fight the charges?
245
658971
1621
ve suçlamalarla uğraşmalı mıyım?
11:00
Or should I just plead guilty to whatever the prosecutor wants and get out?
246
660616
3569
Ya da savcı ne derse desin suçlu bulunup çıkmalı mıyım?
Bu noktada, onlar ön duruşma tutuklusudur, suçlu değil.
11:04
And at this point, they're pretrial detainees, not criminals.
247
664209
2935
Ama savunmalarını yaptıktan sonra onlara suçlu deriz,
11:07
But once they take that plea deal, we'll call them criminals,
248
667168
2892
yine de varlıklı bir kişi asla böyle bir duruma düşmeyecektir,
11:10
even though an affluent person would never have been in this situation,
249
670084
3380
çünkü varlıklı bir insan kefaletle hemen serbest kalır.
11:13
because an affluent person would have simply been bailed out.
250
673488
2874
Bu noktada merak ediyor olmalısınız,
11:16
At this point you might be wondering,
251
676386
2090
11:18
"This guy's in the inspiration section, what is he doing --
252
678500
2794
"Bu adam ilham kısmında, ne yapıyor ya --
11:21
(Laughter)
253
681318
1160
(Gülüşler)
11:22
"This is extremely depressing. I want my money back."
254
682502
2806
"Fena hâlde içim karardı, paramı geri istiyorum."
11:25
(Laughter)
255
685332
1206
(Gülüşler)
11:26
But in actuality,
256
686562
2399
Ama işin aslı,
11:28
I find talking about jailing much less depressing than the alternative,
257
688985
4390
diğer şeyleri konuşmaktansa hapsi konuşmanın daha az moral bozucu
11:33
because I think if we don't talk about these issues
258
693399
2436
olduğunu düşünüyorum, ama bu konular hakkında konuşmaz
11:35
and collectively change how we think about jailing,
259
695859
2401
ve hapis hakkında düşündüklerimizi toptan değiştirmezsek,
11:38
at the end of all of our lives,
260
698284
1504
hayatlarımızın sonunda
11:39
we'll still have jails full of poor people who don't belong there.
261
699812
3131
hücrelerimiz oraya ait olmayan yoksul insanlarla dolu olur.
11:42
That really is depressing to me.
262
702967
1554
İşte bu benim içimi karartıyor.
11:44
But what's exciting to me is the thought that these stories can move us
263
704545
3424
Ama beni heyecanlandıran şey ise bu hikâyelerle hapsi farklı şekilde
11:47
to think about jailing in different terms.
264
707993
2043
algılayabileceğimiz düşüncesi.
11:50
Not in sterile policy terms like "mass incarceration,"
265
710060
3371
"Kitlesel hapis" ya da "pasif suçluların cezalandırılması"
11:53
or "sentencing of nonviolent offenders,"
266
713455
1986
terimleri gibi verimsiz açıdan değil de
11:55
but in human terms.
267
715465
1166
insani açıdan değişmesi.
11:56
When we put a human being in a cage for days or weeks or months
268
716655
4585
Bir insanı bir hücreye günler, haftalar, aylar ya da yıllar için
12:01
or even years,
269
721264
1444
koyarsak,
12:02
what are we doing to that person's mind and body?
270
722732
2349
o insanın aklına ve vücuduna ne yapmış oluruz?
12:05
Under what conditions are we really willing to do that?
271
725105
2758
Hangi şartlar altında bunları yapmaya gerçekten isteklisiniz?
12:08
And so if starting with a few hundred of us in this room,
272
728389
2806
Yani bu odadaki birkaç yüz insanla başlasak bile,
12:11
we can commit to thinking about jailing in this different light,
273
731219
3044
hapsi bu farklı yönde düşünebilir
ve önceden sözünü ettiğim normalleştirmeyi geri alabiliriz.
12:14
then we can undo that normalization I was referring to earlier.
274
734287
3480
12:17
If I leave you with anything today, I hope it's with the thought
275
737791
3038
Eğer sizi bugün herhangi bir şeyle bırakıyorsam, umarım ki bu
12:20
that if we want anything to fundamentally change --
276
740853
2432
bir şeyleri kökten değiştirme isteği olur.
12:23
not just to reform our policies on bail and fines and fees --
277
743309
3280
Sadece kefalet, ceza ve ücret politikalarının düzenlenmesi değil,
12:26
but also to make sure that whatever new policies replace those
278
746613
3053
ayrıca fakiri ve marjinali kendi yeni tarzında cezalandırmayan,
12:29
don't punish the poor and the marginalized in their own new way.
279
749690
3051
bunları değiştirecek yeni ilkeler yaratmaktır.
12:32
If we want that kind of change,
280
752765
1632
Öyle bir değişiklik istiyorsak,
12:34
then this shift in thinking is required of each of us.
281
754421
2525
bu düşünce değişiminin her birimizde bulunması gereklidir.
12:36
Thank you.
282
756970
1184
Teşekkür ederim.
12:38
(Applause)
283
758178
3670
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7