The myth of Jason and the Argonauts - Iseult Gillespie

Çeviri: Nihal Aksakal Gözden geçirme: Gözde Alpçetin

Hercules, the strongest man alive

Muazzam bir kalbe sahip, yaşayan en güçlü adam, Herkül.

with a mighty heart to match.

Orpheus, charmer of nature and master of music.

Doğa büyücüsü ve müzik ustası, Orpheus.

Castor and Pollux, the twin tricksters hatched from an egg.

Tek yumurta ikizleri ve hilebazlar, Castor ve Pollux.

The Boreads, sons of the North Wind

Hızla uçabilen, Kuzey Rüzgarının oğulları, Boread'lar.

who could hurtle through the air.

For untold times these heroes had roamed ancient Greece,

Bilinmeyen bir zamanda bu kahramanlar antik Yunan'da gezdiler,

creating new legends wherever they went.

gittikleri yerlerde yeni efsaneler yarattılar.

But none of their adventures was so great as when they joined forces

Fakat hiçbir maceraları, Jason adında genç bir adam uğruna

for the sake of a young man named Jason.

güçlerini birleştirdikleri zaman kadar muhteşem değildi.

Years before,

Yıllar önce, Jason'ın amcası Pelias,

Jason’s uncle Pelias had ruthlessly usurped

Jason'ın büyük babasının tahtını insafsızca gasp etti.

the throne of Thessaly from Jason’s grandfather.

When Jason returned to his father’s stolen court,

Jason, babasının yasaklı mahkemesine gittiğinde

the cowardly king set him a seemingly impossible task:

korkak kral ona görünürde imkansız bir görev verdi:

cross the teeming seas to Colchis,

hareketli Kolhis denizini geçmek

and steal the golden fleece of a flying ram

ve Kral Aeetes'in burnunun altında uçan bir koçun altın postunu çalmak.

under King Aeetes’ nose.

If Jason retrieved the Fleece,

Jason postu getirdiği takdirde,

Pelias promised to relinquish the throne.

Pelias tahtı terk edeceğine söz verdi.

Touched by his heroic mission,

Kahramanca görevden etkilenen tanrılar,

the Gods spread Jason’s call for help,

Jason'ın yardım çağrısını yaydılar

and soon he had assembled a not-so-motley crew.

ve kısa sürede, çok da renkli olmayan bir takımı bir araya getirdiler.

These heroes,

Bu kahramanlar, sayısız denizcinin, kahin ve isyancı yarı tanrının yanı sıra,

alongside countless sailors, soothsayers, and rebel demigods,

named themselves the Argonauts after their sturdy ship.

kendilerini sağlam gemilerinin adı olan Argonautlar olarak adlandırdılar.

But the path ahead was marked with untold terrors–

Ancak önlerindeki yol, en sert kahramanları bile test etmek için

enough to test even the fiercest heroes.

yeterince açık olmayan dehşetlerle işaretlendi.

Their first stop was Lemnos,

İlk durakları adanın tüm erkeklerini öldüren bir kadın adası olan Lemnos'tur.

an isle of women who had killed all the island’s men.

As punishment,

Ceza olarak, Afrodit onları rahatsız edici bir koku ile lanetlemiş,

Aphrodite had cursed them with a sickening stench–

but that didn’t stop Jason fathering twins with the queen.

ancak bu, Jason'ın kraliçeyle ikiz çocuk sahibi olmasını engellememişti.

The rest of the crew also found themselves embroiled in new romances;

Herkül, kahramanlar gibi davranmadıkları için onları cezalandırana kadar

until Hercules chastised them for not behaving like heroes.

mürettebatın geri kalanı kendilerini yeni romantizmlerde buldular.

Eventually, they sailed on to the Mount of Bears,

Sonunda, bir grup eski, altı silahlı canavarın

an island where a group of ancient, six-armed monsters

barışçıl Doliones ile birlikte yaşadığı bir ada olan

lived alongside the peaceful Doliones.

Bears Dağı'na doğru yola çıktılar.

While the clan welcomed the Argonauts with open arms,

Klan Argonautları açık kollarıyla karşıladı,

the monsters surged down from the mountains

canavarlar dağlardan aşağıya doğru ilerledi

and hurled rocks at the docked ship.

ve rıhtımdaki gemiye kayaları fırlattı.

Hercules held them off single-handedly,

Herkül, yoldaşları münakaşaya girmeden,

before his comrades joined the fray.

canavarları tek başına uzaklaştırdı.

Bolstered by their victory, the triumphant heroes sailed onward–

Zaferleri ile desteklenen muzaffer kahramanlar,

only to be blown back to the island several stormy nights later.

birkaç fırtınalı geceden sonra adaya geri gönderilmek üzere yola çıktılar.

In the tempest,

Tapınaktaki Doliones, bu yeni gelenleri istilacılar olarak düşündü.

the Doliones thought these new arrivals invaders.

The Argonauts were similarly unaware of their surroundings,

Argonautlar benzer şekilde çevrelerinden habersizdi

and fought blunderingly in the dark, slaying wave after wave of foe.

ve düşman dalgasından sonra karanlıkta, öldürücü dalgalarla telaşla savaştı.

But the morning light revealed a horrible truth:

Ancak sabah ışığı korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı:

their victims were none other than their previous hosts.

kurbanları önceki ev sahiplerinden başkaları değildi.

Yet again,

Yine de Jason bu sefer korkunç bir bedelle

Jason had allowed the crew to be distracted,

this time at a terrible cost.

mürettebatın dikkatinin dağılmasına izin vermişti.

Ashamed at his conduct,

Davranışından utandı ve yalnızca posta odaklanmaya karar verdi,

he resolved to focus only on the Fleece,

but even this haste proved ruinous.

ama bu acele bile yıkıcı oldu.

When Hercules’ squire was abducted by a water nymph,

Hercules’in toprak beyi bir su perisi tarafından kaçırıldığı zaman,

Jason sailed on–

Jason en güçlü mürettebatının yokluğuna habersiz bir şekilde yelken açtı.

oblivious to the absence of his most powerful crewmate.

The remaining Argonauts continued their quest,

Kalan Argonautlar, gaddarlık girdabıyla çevrili yaşlı bir adamı

until stopping at the sight

görünce durana kadar arayışlarına devam etti.

of an old man surrounded by a swirl of harpies.

This was Phineas, a seer cursed by Zeus

Bu, Zeus'un kehanetlerini bıraktığı için sonsuz bir yaşlılığa, körlüğe

to endure old age, blindness, and endless torture

ve işkenceye dayanması için lanetlediği bir hakem olan Phineas'tı.

for giving away his prophecies.

Moved by his plight, the wind brothers set upon the flock,

Kötü durumundan etkilenen rüzgar kardeşleri sürülerle oturdular

providing Phineas with a brief respite from his punishment.

ve Phineas'ın cezasından kısa bir süre vazgeçtiler.

In return,

Karşılık olarak,

the seer told them how to overcome the terrifying trial that lay ahead:

kehanetçi, gelecekteki korkunç olayın nasıl üstesinden gelineceğini anlattı:

the Symplegades,

Symplegades, gemilerine çarpan ve kıymıklara dönüştüren bir çift kaya.

a pair clashing rocks that reduced ships to splinters.

But first,

Ama önce, Argonauts cehennemin ağzından, kana susamış Amazonların çevresinden

the Argonauts would have to maneuver past the mouth of hell,

around the island of the bloodthirsty Amazons,

ve hayal gördüren gökyüzü altında manevra yapmak zorunda kalacaktı.

and under psychedelic skies.

These adventures cost the crew both in men and morale–

Bu maceralar mürettebata hem çalışan hem de moral kaybına mal oldu

and some feared they might be losing their minds.

ve bazıları akıllarını kaybedeceklerinden korktu.

Upon reaching the clashing rocks, the exhausted crew quaked with fear.

Çarpışan kayalara ulaşırken, tükenmiş mürettebat korkuyla sarsıldı.

But Phineas’ advice rang in their heads.

Ancak Phineas’ın tavsiyesi akıllarına geldi.

The Argonauts released a single dove

Argonautlar tek bir güvercin serbest bıraktı

and sped through in its wake to emerge unscathed.

ve iz bırakmadan yolundan gittiler.

With this narrow escape,

Bu ucuz kurtulmayla birlikte, sonunda manzaralarında Colchis vardı.

the Argonauts finally had Colchis in their sights.

Yet while Jason rested and celebrated with his crew,

Fakat, Jason ekibi dinlenirken ve kutlama yaparken,

he could feel his time among them was drawing to a close.

aralarındaki zamanın sona erdiğini hissedebiliyordu.

As the fleece gleamed in his mind,

Post aklında parıldadığında, onu yalnız almak zorunda kalacağını biliyordu.

he knew he would have to retrieve it alone.

But he could not guess that this final task

Ancak bu son görevin hepsinden korkunç bedele sahip olacağını tahmin edemezdi.

would have the most horrible price of all.