9 English Idioms with Explanations and Examples | Learn English Vocabulary Lesson

(electronic music)

- Hello, everyone!

Selam, millet!

And welcome back to English With Lucy.

Ve Lucy ile İngilizce'ye tekrar hoş geldiniz.

I have been testing out

İnstagram'ın yeni anket işlevini

the new poll function on Instagram.

test ediyordum

If you don't already follow me

Eğer beni halen takip etmiyorsanız

it's @LearnEnglishWithLucy.

İşte @LearnEnglishWithLucy

Somebody already took EnglishWithLucy

Birisi çoktan EnglishWithLucy almış

so I had to add learn, I'm sorry.

Bu yüzden 'learn' eklemek zorundaydım, üzgünüm.

So yes, on my Instagram Stories

Yani evet, benim İnstagram hikayelerimde

I've been asking you guys

Size soruyordum

what you want to see in my videos.

videolarımda ne görmek istiyorsunuz diye

I'm going to be talking to you

Gerçekten bazı hoş ifadeler ve deyimler hakkında

about some really lovely expressions and idioms.

sizinle konuşacağım

And I've decided that I'm going to talk about

Ve konuşacağım ifadelerin ve deyimlerin hayvanlar ile ilgili

expressions and idioms that relate to animals.

olmasına karar verdim

Because in a lot of our daily conversation,

Çünkü biz çoğu günlük konuşmamızda

we mention animals

hayvanlara değiniyoruz

but we don't always intend to talk about animals.

fakat her zaman hayvanlar hakkında konuşmak niyetinde değiliz

So let's talk about that today.

Yani hadi bugün bunun hakkında konuşalım.

Quickly, before we get started,

Çabucak, başlamadan önce,

I'd just like to thank the sponsor of today's video,

Ben bugünün videosunun sponsoruna teşekkür etmek istiyorum,

it is Lingoda.

Bu Lingoda.

You guys should already know this.

Siz bunu çoktan biliyor olmalısınız.

Lingoda is an online language academy.

Lingoda online bir dil akademisi.

You can learn English, Spanish, German, and French.

İngilizce, İspanyolca, Almanca ve Fransızca öğrenebilirsiniz.

And you have real face-to-face video lessons

Ve gerçek yüz yüze video dersleriniz var

both with private tutors and with groups as well.

hem özel öğretmenler ve hem de gruplar ile

You sign up on a monthly subscription package basis.

Aylık abonelik temel paketine üye olursunuz.

And they've given me a very special offer for you.

Ve onlar bana çok özel bir öneri verdiler sizin için.

You can get 50 Euros or $50 off your first month at Lingoda.

Lingoda'dan ilk ayınız için 50 euro ya da 50 dolar indirim alabilirsiniz.

All you have to do is click on the link

Tek yapmanız gereken tanım kutusundaki linke

in the description box

tıklamanız

and use the code LUCY2.

ve LUCY2 kodu kullanın.

Right, let's get started with the lesson.

Tamam, hadi derse başlayalım.

Now the first one,

Şimdi ilki,

what am I talking about

ne hakkında konuşuyorum

if I talk about the birds and the bees?

Eğer ben kuşlar ve arılar hakkında konuşursam?

So I might say something like,

Yani şöyle bir şey söyleyebilirim,

"I learned about the birds and the bees

"Okulda arkadaşlarımdan

"from my friends at school."

kuşlar ve arılar hakkında öğrendim."

Or "My mom refused to teach me

Ya da "Annem kuşlar ve arılar hakkında

"about the birds and the bees."

bana öğretmeyi reddetti."

What could it possibly mean?

Bu muhtemelen ne olabilir?

It means sex education or sometimes just sex.

Bu cinsel eğitim anlamında ya da bazen sadece seks.

If I ask you, "Where did you learn

Eğer size, "Kuşlar ve arılar hakkında

"about the birds and the bees?"

nereden öğrendin?" sorarsam

I'm asking you, "Where did you learn

Örneğin size, "Bebeklerin nasıl yapıldığını

"about how babies are made?", for example.

nereden öğrendin?", soruyorumdur.

It's an important one to know

Bu öğrenmeniz için önemli bir tanesi

to avoid any awkward situations.

herhangi bir garip durumu önlemek için.

I don't want somebody to ask you

Ben birisinin size kuşlar ve arılar hakkında

about the birds and the bees

sormasını istemiyorum

and for you to start talking about honey and parrots.

ve sizin bal ve papağanlar hakkında konuşmanızı.

(laughing)

(gülüyor)

The next one is to have ants in one's pants.

Sıradaki cebinde karıncalar olması. (İçi içine sığmamak)

I wonder if this one translates into your language.

Bunun senin diline çevrilip, çevrilmediğini merak ediyorum.

Comment below if this one is the same in your language.

Eğer senin dilinde aynısı ise aşağıya yorum yaz.

But if you have ants in your pants,

Ama eğer senin cebinde karıncalar varsa,

it means that you are full of nervous energy,

Bu gerginlikten dolayı enerjiyle dolu olduğun anlamındadır,

you can't stop moving,

hareket etmeyi durduramazsın,

you're maybe a little bit hyperactive.

belki biraz hiperaktifsin.

So sometimes in the morning

Yani bazen sabahları

I really want to go on my run

Ben gerçekten koşuma gitmek istiyorum

and I have ants in my pants.

ve cebimde karıncalar oluyor.

I can't stop moving until I go on my run

Koşuma gidene kadar hareket etmeyi durduramıyorum

and burn all my energy.

ve tüm enerjimi yakıyorum.

Now the next one is a phrasal verb

Şimdi sıradaki bir deyimsel fiil

and it is to chicken out.

ve bu, tavuk kovmak.

To chicken out.

Tavuk kovmak. (Tırsmak)

I'm going to use it in a sentence for you.

Bu sizin için bir cümlede kullanacağım.

I was going to jump off the cliff but I chickened out.

Uçurumdan atlayacaktım ama tırstım.

It's inseparable.

Bu ayrılamaz.

You can't separate it.

Bunu ayıramazsınız.

It means, to decide not to do something

Bunun anlamanı, korktuğunuzdan dolayı

because you are scared.

bir şeyi yapmamaya karar vermek

It's to avoid doing something because you are scared.

Bu korktuğunuzdan dolayı bir şeyi yapmaktan kaçınmak.

So I was going to jump off the cliff

Yani uçurumdan atlayacaktım

but then I felt afraid so I didn't.

ama sonra korktuğumu hissettim bu yüzden yapmadım.

I chickened out.

Tırstım.

The next one, I've got another phrasal verb for you

Sıradaki, sizin için bir başka deyimsel fiilim var

and this is to clam up.

ve bu midye yükseltmek. (tek bir kelime etmemek)

To clam up.

Midye yükseltmek.

A clam is a shellfish, it's a type of seafood.

Bir midye, kabuklu bir deniz ürünü, bir çeşit deniz mahsulü.

Delicious.

Nefis.

But to clam up has nothing to do with shellfish.

Ama midye yükseltmenin deniz ürünleriyle bir alakası yok.

I could say, "I asked him where he was last night

Diyebilirim ki, "Ona dün gece nerede olduğunu sordum

"and he quickly clammed up."

ve o hızlıca mideyi yükseltti."

If he clammed up it means

Eğer o midyeyi yükseltmişse bu demektir ki,

he shut his mouth, stopped talking.

O ağzını kapattı, konuşmayı durdurdu.

And it means to stop talking quite suddenly and abruptly.

Ve bu aniden ve beklenmedik bir şekilde konuşmayı bıraktı demektir.

Now the next one,

Şimdi sıradaki,

I can't remember if I've mentioned this in a video before.

Daha önce bir videoda bundan bahsedip bahsetmediğimi hatırlayamıyorum.

Maybe, but I think it's very relevant

Belki, ama bence bu konuyla çok ilgili

and important for this video,

ve bu video için önemli,

it is to hold one's horses.

bu, atlarını tutmak. (ağır ol, sabret)

So it could be said as an exclamation,

Bu yüzden bir ünlem olarak söylenmiş olabilir,

"Hold your horses!"

"Ağır ol!"

"Hold your horses!"

"Dur biraz!"

It means "Wait and be patient!

Bunun anlamı "Bekle ve sabırlı ol!

"Stop being impatient."

Sabırsız olmayı bırak."

I remember my mom always used to say this to me,

Annemin bunu bana her zaman kullandığını hatırlıyorum,

especially when it was snowing.

özellikle kar yağıyorken.

I always wanted to get outside,

Her zaman dışarı çıkmak isterdim,

go in the snow and she used to say,

kar'a gitmek isterdim ve o derdi ki,

"Hold your horses.

"Ağır ol.

"If you're going out on the snow,

eğer kar varken dışarı gidiyorsan,

"you need to wear a hat, you need to wear a scarf,

şapka giymen gerek, atkı takmak gerek,

"we need to get your coat on."

montunu giydirmemiz gerekiyor."

And I was too excited, I had ants in my pants.

Ve ben çok heyecanlıydım, cebimde karıncalar vardı. (içim içime sığmıyordu.)

I had to hold my horses and I had to wait and be patient.

Ağır olmak zorundaydım ve beklemek ve sabırlı olmak zorundaydım.

The next one is to be in the dog house.

Sıradaki köpek kulübesinde olmak. (başı dertte olmak)

To be in the dog house.

Köpek kulübesinde olmak.

So I might say, "My dad came back

Yani diyebilirim ki, "Babam dün gece

"very late from the pub last night

bar'dan eve çok geç geldi

"and now he's in the dog house."

ve şimdi o köpek kulübesinde."

To be in the dog house means

Köpek kulübesinde olmanın anlamı

that you are in trouble with another person.

başka biriyle başında beladadır.

So my dad is in trouble with my mom.

Yani babamın, annemle başı belada.

My mom is not happy with my dad

Annem, babamla mutlu değil

and she's put him, not literally, in the dog house.

ve annem onu, gerçekten değil, köpek kulübesine koyar.

Now the next one is such a useful one.

Şimdi sıradaki çok kullanışlı bir tanesi.

I use it all the time.

Bunu her zaman kullanırım.

It is to kill two birds with one stone.

Bu bir taşla iki kuş öldürmek.

And you might be able to work out what it means actually.

Ve aslında ne demek olduğunu çözebilirsiniz.

And I'd love to know as well

Ve ben de bilmek isterim

if you have an alternative for this in your language.

sizin dilinizde bunun bir alternatifi varsa.

Please, please, please comment below.

Lütfen, lütfen, lütfen aşağıya yorum yapın.

I love it when you talk about

Deyimlerin sizin dilinizde aynı oluşu hakkında

idioms being the same in your language.

konuşmanızı seviyorum.

To kill two birds with one stone

Bir taşla iki kuş vurmak

is to get two things done,

iki şeyin yapılmasıdır,

to complete two tasks with just one effort.

iki görevi tek çabayla tamamlamak.

If I pick up my friend from school

Eğer arkadaşımı okuldan alırsam

and I go shopping on the same trip,

ve aynı yolculukta alışverişe gidersem,

I killed two birds with one stone

bir taşla iki kuş öldürmüş olurum

because I've done two things with just one trip.

çünkü sadece tek bir yolculuk ile iki iş hallettim.

Okay, what's my next one?

Tamam, sıradaki şeyim ne?

Straight from the horse's mouth.

Doğrudan atın ağzından. (en yetkili ağızdan öğrenilmiş.)

If you hear something straight from the horse's mouth

Eğer doğrudan atın ağzından diye bir şey duyarsanız

it means that you are hearing it from the original source.

Bunun anlamı, bunu orijinal kaynaktan duyuyorsunuzdur.

So if someone asks me, "Are you sure you're right

Yani eğer biri sana sorarsa, "O haberler hakkında

"about that piece of news?"

doğru olduğundan emin misin?"

I'll say, "I heard it straight from the horse's mouth.

Diyeceğim ki, "En yetkili ağızdan duydum.

"They told me directly."

Onlar bana direkt söylediler."

And the last one is to smell a rat.

Ve sonuncusu fare koklamak. (burnuna kötü kokular gelmek)

"Hmm, I smell a rat here."

"Hmm, burada bir fare kokluyorum."

Now, I actually really like rats

Şimdi, ben aslında gerçekten fareleri severim

and they're actually quite clean and shouldn't smell.

ve onlar aslında epey temizler ve kokmamalılar.

But if you smell a rat,

Ama eğer bir fare koklarsan,

it means that you suspect trickery

bu demektir ki sen hileden şüpheleniyorsun

or wrongdoing in a situation.

ya da bir durumda görevi kötüye kullanıyorsun.

So if something is maybe too good to be true,

Yani eğer bir şey belki gerçek olmayacak kadar çok iyiyse,

like for example I've just had a Nigerian prince

Örneğin gibi az önce bir Nijeryalı prens

tell me that I've won 20 million dollars

bana 20 milyon dolar kazandığımı söylemişti

and all I have to do is send him my bank details.

ve tek yapmam gereken ona banka detaylarımı göndermemdi.

My mom might say to me, "Lucy, I smell a rat.

Annem bana söyleyebilir, "Lucy, bir fare kokluyorum.

"I think there's trickery going on here."

Bence orada bir hilekarlık var."

Yeah, so to smell a rat is to suspect trickery

Evet, bu yüzden bir fare koklamak hileden şüphelenmektir

or malicious intent.

ya da kötü niyettir.

Right guys, that's it for today's lesson.

Tamam çocuklar, bugünün dersi için bu kadar.

As I've said before,

Daha önce de söylediğim gibi,

if you have any of the translations for these idioms

Bu deyimler için kendi dilinizde çevirilerden

in your own language,

herhangi birine sahipseniz,

please comment them below

lütfen aşağıya onları yazın

and remember to mention which language you're talking about.

ve konuştuğunuz dilin hangisi olduğundan bahsetmeyi unutmayın.

Also, if you'd like to contribute subtitle translations,

Ayrıca, eğer altyazı çevirisine katkıda bulunmak isterseniz,

you can do that by following the link in the description box

açıklama kutusundaki linki takip ederek bunu yapabilirsiniz

and you can translate the subtitles for this video

ve bu video için altyazıyı kendi dilinize

into your own language,

çevirebilirsiniz,

so you can help people

böylece sizin kadar yüksek düzeyde olmayan

who aren't at such a high level as you are.

insanlara yardım edebilirsiniz.

Also, don't forget to check out Lingoda.

Ayrıca, Lingoda'yı kontrol etmeyi unutmayın.

The link is also in the description box

Link de açıklama kutusunda

and you can use the code that I mentioned before.

ve daha önce bahsettiğim kodu kullanabilirsiniz.

Don't forget to connect with me

Benimle sosyal medyada

on all of my social media.

bağlantı kurmayı unutmayın.

I've got my Facebook, I've got my Instagram,

Facebook'um ve İnstagram'ım var,

and I've got my Twitter.

ve Twitter'ım var.

And I will see you soon for another lesson.

Ve yakında başka bir derste görüşeceğiz.

Mwah!

(electronic music)