English Addict Ep 358 -🔴LIVE stream / Wednesday 16th APRIL 2025 / Join the LIVE Chat & Learn English

We have rain.

Yağmurumuz var.

We have wind.

Rüzgarımız var.

We have grey skies.

Gri gökyüzümüz var.

And only seven Celsius.

Ve sadece yedi Santigrat.

Seven Celsius?

Yedi santigrat mı?

That's not very warm.

Bu pek de sıcak değil.

Mr. Duncan, what has happened to your lovely spring weather? I don't know where it's gone.

Bay Duncan, güzel bahar havanıza ne oldu? Nereye gittiğini bilmiyorum.

Hopefully it will be returning very soon.

Umarım çok yakında geri döner.

I am missing it already.

Zaten özlüyorum.

Don't worry, because we are here. We are back.

Merak etmeyin çünkü biz buradayız. Geri döndük.

And yes, this is English addict coming to you.

Ve evet, bu size gelen İngiliz bağımlısı.

Live and direct from the birthplace of the English language.

İngilizce dilinin doğduğu yerden canlı ve doğrudan.

You know where it is?

Nerede olduğunu biliyor musun?

I know where it is. We all know where it is.

Nerede olduğunu biliyorum. Nerede olduğunu hepimiz biliyoruz.

Come on, Mr. Duncan.

Haydi Bay Duncan.

Get on with it. And.

Devam et. Ve.

And I'm.

Ve ben.

Here we are.

İşte buradayız.

That we are back together again.

Tekrar bir araya geldiğimizi.

Oh my goodness.

Aman tanrım.

Hi, everybody. This is Mr. Duncan in England.

Merhaba millet. Bu İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today? Are you okay?

Bugün nasılsın? İyi misin?

I hope so. Are you happy?

Umarım. Mutlu musun?

Are you feeling happy today? I hope you are feeling good.

Bugün mutlu musun? Umarım iyi hissediyorsunuzdur.

There is a word.

Bir kelime var.

Good.

İyi.

You feel good, I feel good.

Sen iyi hissediyorsun, ben de iyi hissediyorum.

I can't complain despite the fact that the weather is not very good.

Havanın pek iyi olmamasına rağmen şikayet edemem.

It has really changed over the past couple of days from glorious sunshine with beautiful mild temperatures

Geçtiğimiz birkaç gün içinde hava gerçekten çok değişti, güzel ılıman sıcaklıklarla muhteşem güneş ışığından

to wind and rain, and the temperature has dropped,

rüzgar ve yağmura dönüştü ve sıcaklık düştü,

which is interesting because this weekend, of course, for those who are following that particular festival,

ki bu ilginç çünkü bu hafta sonu, tabii ki, o festivali takip edenler için,

it is Easter this weekend and a couple of people, said Mr.

bu hafta sonu Paskalya ve birkaç kişi, dedi Bay

Duncan, why did you not mention that it was Palm Sunday?

Duncan, neden Palmiye Pazarı olduğundan bahsetmediniz?

Last Sunday I did forget.

Geçen Pazar unuttum.

So for those who have your palms ready, you're waving them around.

Yani avuçlarınız hazır olanlar için onları sallıyorsunuz.

Happy Palm Sunday for last Sunday.

Geçen Pazar günü Palmiye Pazarınız kutlu olsun.

Unfortunately, I don't have any palms growing anywhere nearby, so that is the reason why I forgot.

Ne yazık ki yakınlarda yetişen palmiye ağacım yok, bu yüzden unuttum.

That is my excuse and I am sticking to it.

Bu benim bahanem ve buna bağlı kalacağım.

So we have Easter next Sunday.

Yani önümüzdeki pazar Paskalya'mız var.

I know a lot of you might be busy with the Easter Festival.

Çoğunuzun Paskalya Festivali ile meşgul olabileceğini biliyorum.

I will be here.

Burada olacağım.

Of course, I am never too busy for you so I will be here on Sunday also. Mr.

Elbette senin için asla çok meşgul değilim bu yüzden pazar günü de burada olacağım. Bay

Steve will be with us as well on Sunday hopefully.

Steve de umarım Pazar günü bizimle birlikte olacaktır.

I am really hoping that

Size de göstereceğim çok güzel, büyük bir Paskalya yumurtası olmasını

I will have a lovely big Easter egg to show you as well.

gerçekten umuyorum .

Easter.

Paskalya.

An interesting time, a religious festival and traditionally lots of people will give gifts to each other.

İlginç bir zaman, dini bir bayram ve geleneksel olarak birçok insan birbirine hediye verecek.

Mostly chocolate.

Çoğunlukla çikolata.

I have to say most of the gifts do consist of chocolate.

Hediyelerin çoğunun çikolatadan oluştuğunu söylemeliyim.

We often think of certain animals at this time of year.

Yılın bu zamanında sıklıkla belirli hayvanları düşünürüz.

As spring arrives and then summer approaches, we think of all sorts of animals rabbits.

Bahar gelip yaz yaklaşırken aklımıza her türlü hayvan, tavşan gelir.

Ducks.

Ördekler.

Are you sure about that, Mr. Duncan?

Bundan emin misiniz Bay Duncan?

Yes, ducks.

Evet ördekler.

I think you heard of the Easter duck.

Sanırım Paskalya ördeğini duymuşsundur.

And then, of course, we have baby chicks as well.

Ve tabii ki yavru civcivlerimiz de var.

Quite often this time of year, what happens is many animals are born.

Yılın bu zamanlarında sıklıkla birçok hayvan doğar.

Many animals come into the world and say hello for the first time, including

Kuzular dahil birçok hayvan dünyaya ilk kez merhaba der

lambs.

.

Of course, lots of sheep around here are now having lambs, so we often think of Easter as a time of

Tabii ki, buralarda pek çok koyunun artık kuzuları var, bu yüzden Paskalya'yı genellikle doğum zamanı olarak düşünürüz

birth.

.

Rebirth perhaps.

Yeniden doğuş belki.

And you might say that it is sort of connected to the festival of Easter as well.

Ve bunun bir nevi Paskalya festivaliyle de bağlantılı olduğunu söyleyebilirsiniz.

I would imagine that would be accurate.

Bunun doğru olacağını hayal ediyorum.

I don't think it is a mistake.

Bunun bir hata olduğunu düşünmüyorum.

Oh, talking of which, today we are looking at mistakes.

Ha, demişken, bugün hatalara bakıyoruz.

In a few moments from now.

Birkaç dakika sonra.

There are many ways of using the word mistake.

Hata kelimesini kullanmanın birçok yolu vardır.

Also,

Ayrıca

is it a bad thing to ask for help?

yardım istemek kötü bir şey mi?

Some people are very proud in their lives.

Bazı insanlar hayatlarıyla çok gurur duyarlar.

They have a personality that is proud.

Gurur duyan bir kişilikleri var.

That means quite often they will not ask for help.

Bu, çoğu zaman yardım istemeyecekleri anlamına gelir.

However bad the situation is, they will not ask for help.

Durum ne kadar kötü olursa olsun yardım istemezler.

This does happen quite a lot.

Bu oldukça sık oluyor.

Some people are quite proud and especially older people.

Bazı insanlar oldukça gururludur, özellikle de yaşlı insanlar.

Maybe if you are elderly, you might be proud.

Belki yaşlıysanız gurur duyabilirsiniz.

You might want to keep your dignity by not asking for help.

Yardım istemeyerek onurunuzu korumak isteyebilirsiniz.

However, some people believe that if you do have a problem, if you are having some sort of difficulty, then you should ask for help.

Ancak bazı insanlar eğer bir sorununuz varsa, bir tür zorluk yaşıyorsanız o zaman yardım istemeniz gerektiğine inanıyor.

It is something that is a good thing to do,

Bu yapılması iyi bir şey,

so we will be looking at that a little bit later on.

bu yüzden buna biraz sonra bakacağız.

I don't know if you've heard the news, but in the British courts, I believe it is the Supreme Court here in the UK.

Haberi duydunuz mu bilmiyorum ama İngiliz mahkemelerinde, burada, Birleşik Krallık'taki Yüksek Mahkeme'nin olduğunu düşünüyorum.

They have

Cinsiyet Yasası'nı yasalaştırdılar

brought into law the Gender Act.

.

Apparently big controversial thing, people who believe or feel that they were born in the wrong body.

Görünüşe göre büyük bir tartışma konusu, yanlış bedende doğduklarına inanan ya da böyle hisseden insanlar.

Maybe they feel they are female when they are actually male, so maybe they want to become female and of course vice versa.

Belki aslında erkek oldukları halde kadın olduklarını hissediyorlar, dolayısıyla belki de kadın olmak istiyorlar ve tabii ki tam tersi.

A lot of people ask me, they say, Mr. Duncan,

Pek çok insan bana şunu soruyor: Bay Duncan,

we sometimes don't know, are you male or female?

bazen bilmiyoruz, erkek misiniz, kadın mısınız?

To be honest with you, I haven't checked for quite a long time.

Dürüst olmak gerekirse uzun zamandır kontrol etmiyordum.

Fortunately, I have this so I can have a quick look, so I'm just going to check because I can't remember to be honest with you.

Şans eseri, elimde bu var, böylece hızlıca bakabilirim, o yüzden kontrol edeceğim çünkü sana karşı dürüst olacağımı hatırlamıyorum.

Just a moment. Let me just have a quick look.

Bir dakika. Hemen bir göz atayım.

Okay.

Tamam aşkım.

I need something stronger.

Daha güçlü bir şeye ihtiyacım var.

Excuse me.

Affedersin.

We can.

Yapabiliriz.

Oh that's better.

Ah bu daha iyi.

I can see there.

Orada görebiliyorum.

Yes, yes I can, I can definitely confirm that I, that I am

Evet, evet yapabilirim, erkek olduğumu kesinlikle doğrulayabilirim

male. Yes, definitely.

. Evet, kesinlikle.

It's been such a long time since I've looked down on the.

Aşağıya bakmayalı o kadar uzun zaman oldu ki.

So now we not.

Yani şimdi değiliz.

But it's a big thing, a controversial thing.

Ama bu büyük bir şey, tartışmalı bir şey.

A lot of people,

Pek çok insan zaten

already fighting and arguing over

tüm bunlar yüzünden kavga ediyor ve tartışıyor

all of that.

You say my name is Duncan, by the way, I teach English.

.

Adımın Duncan olduğunu söylüyorsun, bu arada, İngilizce öğretiyorum.

I've been doing this for ever such a long time.

Bunu çok uzun zamandır yapıyorum.

18 years.

18 yıl.

Some people say, Mr.

Bazıları diyor ki Bay

Duncan, how have you managed to stay sane on YouTube for 18 years?

Duncan, 18 yıldır YouTube'da aklı başında kalmayı nasıl başardınız?

My answer to that is I have no idea.

Buna cevabım hiçbir fikrim yok.

There have been some wonderful happy moments and some bad moments during my 18 years on YouTube,

YouTube'da geçirdiğim 18 yıl boyunca bazı harika mutlu anlar ve bazı kötü anlar yaşadım,

so it

dolayısıyla

has been a long journey with my time on YouTube.

YouTube'da geçirdiğim süre boyunca uzun bir yolculuk oldu.

But I am still here. I am not going anywhere.

Ama hâlâ buradayım. Hiçbir yere gitmiyorum.

I don't think artificial intelligence is going to take my job because there is no substitute

Yapay zekanın işimi elimden alacağını düşünmüyorum çünkü

for a real human being, a real man.

gerçek bir insanın, gerçek bir adamın yerini tutacak hiçbir şey yok.

Oh wait there a moment.

Ah, orada biraz bekle.

Yeah.

Evet.

Yes, definitely a real man.

Evet, kesinlikle gerçek bir erkek.

There is your confirmation.

Onayınız var.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Hello live chat.

Merhaba canlı sohbet.

It's nice to have you here today.

Bugün burada olmanız çok güzel.

It is lovely to have your company on this Wednesday.

Bu çarşamba günü yanınızda olmak çok güzel.

I couldn't remember what day it was then Wednesday it says Wednesday behind me.

Çarşamba hangi gündü hatırlayamadım, arkamda çarşamba yazıyor.

Can I just tell you something?

Sana bir şey söyleyebilir miyim?

I've had some problems with this.

Bu konuda bazı sorunlar yaşadım.

Can you see where it says Wednesday?

Çarşamba nerede yazıyor görebiliyor musun?

I have had a lot of problems because yesterday it kept falling over.

Dün sürekli düştüğü için pek çok sorun yaşadım.

It kept collapsing on the floor.

Yere çökmeye devam ediyordu.

So I hope today I hope it doesn't collapse on the floor.

O yüzden bugün umarım yere çökmez.

Today.

Bugün.

Of course, there is no substitute

Elbette

for the human emotion, the human feelings.

insani duygunun, insani duyguların yerini tutabilecek hiçbir şey yoktur.

A machine will never take over that.

Bir makine bunu asla devralamaz.

I can tell you now, straight away

Şimdi size şunu söyleyebilirim ki, hemen

we have the live chat.

canlı sohbete başlıyoruz.

Of course, it would not be English addict without you watching out there in YouTube land.

Elbette YouTube diyarında izlemeden İngilizce bağımlısı olmazdınız.

Hello, live chat.

Merhaba canlı sohbet.

Nice to see you here. It's lovely to have you.

Seni burada görmek çok güzel. Sana sahip olmak çok güzel.

Who was first on today's live chat?

Bugünkü canlı sohbette ilk kim oldu?

I wonder if I take a look over there.

Acaba oraya bir göz atabilir miyim?

Oh, let's have a look, shall we?

Ah, bir bakalım, olur mu?

Oh, oh, very interesting in first place today we have

Ah, çok ilginç, bugün ilk sırada Beatrice

Beatrice.

var

Congratulations, Beatrice.

. Tebrikler Beatrice.

I want to have a dance.

Dans etmek istiyorum.

I want to listen to some disco music from the 1970s.

1970'lerden biraz disko müziği dinlemek istiyorum.

What is a good disco track?

İyi bir disko parçası nedir?

Is there a good disco track? A track or a song

İyi bir disko pisti var mı? Şu anda

that is good to dance to

dans edilmesi güzel olan

now, I would imagine a lot of people will say, Mr.

bir parça ya da şarkının

Duncan, there is no question.

pek çok insanın Bay

It has to be the Bee Gees

Duncan, buna şüphe yok

and Night Fever.

diyeceğini tahmin ediyorum

Or maybe the Bee Gees and.

. Bee Gees ve Night Fever olmalı . Ya da belki Bee Gees ve.

Stayin alive, Stayin Alive, which is something I try to do every day, to be honest with you.

Hayatta kalmak, Hayatta Kalmak, sana karşı dürüst olmak gerekirse, her gün yapmaya çalıştığım bir şey bu.

Congratulations.

Tebrikler.

Also, in second place, he has the second fastest finger on the internet.

Ayrıca ikinci sırada internetin en hızlı ikinci parmağına sahip.

Vitesse. Hello to you.

Vitesse. Sana merhaba.

Also we have sash.

Ayrıca kanadımız var.

Sash is here today as well. Thank you very much for joining me.

Sash bugün de burada. Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

We have Brazil.

Brezilya'mız var.

Hello. Hola to Brazil. It's nice to have you here today.

Merhaba. Brezilya'ya merhaba. Bugün burada olmanız çok güzel.

Hello, Brazil.

Merhaba Brezilya.

Kiko is here watching in Brazil, I wonder whereabouts.

Kiko burada Brezilya'da izliyor, nerede olduğunu merak ediyorum.

Where are you in Brazil, I wonder?

Brezilya'nın neresindesin acaba?

Also we have Nadia. Hello, Nadia.

Bir de Nadia'mız var. Merhaba Nadia.

Nice to see you back as well. And of course he is here.

Seni tekrar görmek de güzel. Ve elbette o burada.

You know who I mean?

Kimi kastettiğimi biliyor musun?

Luis Mendez is

Luis Mendez

is here today. Hello, Louis.

bugün burada. Merhaba Louis.

Nice to see you back as well.

Seni tekrar görmek de güzel.

I am in a very good mood today.

Bugün çok iyi bir ruh halindeyim.

I don't know why, because the weather is terrible, but at least

Nedenini bilmiyorum çünkü hava çok kötü ama en azından

when it rains, I find that my hayfever, my allergies start to disappear.

yağmur yağdığında saman nezlemin, alerjimin kaybolmaya başladığını görüyorum.

Which makes me a very happy person, to be honest with you.

Dürüst olmak gerekirse bu beni çok mutlu bir insan yapıyor.

So I hope you're feeling happy today.

Bu yüzden umarım bugün kendinizi mutlu hissediyorsunuzdur.

We have a lot of things to talk about asking for help and make mistakes.

Yardım istemek ve hata yapmak konusunda konuşacak çok şeyimiz var.

Don't forget there is still a chance for you to join me

Paris'te bana katılman için hâlâ bir şansın olduğunu unutma

in Paris.

.

We are going to be in Paris on the 1st of June, and if you want to come along to say hi, maybe you would like to speak to me face to face.

1 Haziran'da Paris'te olacağız ve eğer gelip merhaba demek istersen, belki benimle yüz yüze konuşmak istersin.

Perhaps there is something you wish to get off your chest in person.

Belki şahsen göğsünüzden çıkarmak istediğiniz bir şey vardır.

Well guess what?

Peki tahmin et ne oldu?

On the 1st of June, you will have the chance to do just that.

1 Haziran'da tam da bunu yapma şansınız olacak.

If you want to meet up in Paris on the 1st of June.

1 Haziran'da Paris'te buluşmak istiyorsanız.

Well, guess what? You will have the chance to do that.

Peki tahmin et ne oldu? Bunu yapma şansınız olacak.

You will have the chance to get up close and personal.

Yakın ve kişisel olma şansınız olacak.

If you really want to. Yes, that music is good.

Eğer gerçekten istiyorsan. Evet bu müzik güzel.

I have to say, I was just talking about a piece of music that is good to dance to, and then I think that piece of music

Şunu söylemeliyim ki, dans etmek için güzel bir müzik parçasından bahsediyordum ve sonra bu müzik parçasının

is pretty good to have a dance to Easter this weekend.

bu hafta sonu Paskalya'da dans etmek için oldukça iyi olduğunu düşünüyorum.

Oh yes, I can't wait to find out

Ah evet, Paskalya yumurtamın ne kadar büyük olacağını

how big my Easter egg will be.

öğrenmek için sabırsızlanıyorum .

Will it be a big one?

Büyük bir olay mı olacak?

Will it be huge?

Çok büyük olacak mı?

Maybe it will be gigantic.

Belki devasa olacak.

Imagine that something that is gigantic

Devasa bir şeyin

is big.

büyük olduğunu hayal edin.

It's bigger than big. It's larger than huge.

Büyükten de büyük. Devasadan da büyük.

It's gigantic.

Devasa bir şey.

Something that is very, very big.

Çok çok büyük bir şey. Bu yüzden Pazar günü Bay

So I am hoping that my Easter egg on Sunday that Mr.

Steve'in benim için Paskalya yumurtasını alacağını

Steve is going to buy for me.

umuyorum .

I hope it will be a really, really big one.

Umarım gerçekten çok büyük bir olay olur.

Can I say hello to the live chat?

Canlı sohbete merhaba diyebilir miyim?

Because I've noticed I have some new viewers.

Çünkü yeni izleyicilerim olduğunu fark ettim.

Diana, Diana

Diana, Diana

Davila Celia says it is my first time here.

Davila Celia buraya ilk gelişim olduğunu söylüyor.

Hello Diana, it is lovely to have you here on my life chat.

Merhaba Diana, hayat sohbetimde seni burada görmek çok güzel.

This is now live at 90 minutes.

Bu şimdi 90. dakikada yayında.

In fact, it's now 2:20 o'clock on a Wednesday.

Aslında saat şu anda çarşamba günü saat 2:20.

The 16th of April.

16 Nisan.

I've just realised

Paris'te buluşmamıza sadece altı hafta kaldığını

we only have around six weeks before we meet up in Paris.

fark ettim .

Time is going by very quickly.

Zaman çok hızlı geçiyor.

You know I like words.

Kelimeleri sevdiğimi biliyorsun.

I love the English language so much and there are lots of interesting words

İngilizceyi o kadar çok seviyorum ki,

to be found in English, including this one that is on your screen right now.

şu anda ekranınızdaki bu kelime de dahil olmak üzere İngilizce'de bulunabilecek pek çok ilginç kelime var.

The word is mistake.

Kelime hatadır.

Mistake.

Hata.

An interesting word.

İlginç bir kelime.

We often use this word when we have made some sort of error.

Bu kelimeyi genellikle bir tür hata yaptığımızda kullanırız.

Or maybe we have got something wrong.

Ya da belki bir şeyleri yanlış anladık.

But Mr. Duncan, can you please give us the definition of this word?

Ama Bay Duncan, lütfen bize bu kelimenin tanımını verebilir misiniz?

Well, I will first of all, you can use it as a noun and also as a verb.

Öncelikle bunu isim olarak kullanabileceğiniz gibi fiil olarak da kullanabilirsiniz.

The naming word, the thing, the name of the thing, and also the doing word, which is the verb.

İsimlendirme kelimesi, şey, şeyin adı ve aynı zamanda fiil olan yapma kelimesi.

And also it can be modified as an adjective, as well.

Ayrıca sıfat olarak da değiştirilebilir.

The word mistake.

Kelime hatası.

I will give you the definition, because I'm sure that is the reason why you are here today.

Size tanımını vereceğim çünkü bugün burada olmanızın nedeninin bu olduğundan eminim.

As a noun, an error in action, calculation, opinion or judgement caused by poor reasoning, carelessness

İsim olarak zayıf muhakeme, dikkatsizlik veya yetersiz bilgiden kaynaklanan eylem, hesaplama, fikir veya muhakeme hatası

or insufficient knowledge is mistake.

hatadır.

The mistake is the thing you make as a noun.

Hata, isim olarak yaptığınız şeydir.

So when we look at things that we've done or said that were done, but maybe we should not have done them,

Yani yaptığımız ya da yapıldığını söylediğimiz şeylere baktığımızda belki yapmamalıydık

or maybe we said something that we thought was correct, but in fact it is not correct.

ya da belki doğru olduğunu düşündüğümüz bir şey söyledik ama aslında doğru değil.

You are wrong.

Hatalısınız.

You've made a mistake as a noun, an error,

İsim olarak bir hata yaptınız, bir hata,

judgement, or maybe poor reasoning.

bir yargıda bulundunuz veya belki de kötü bir muhakeme yaptınız.

When we talk about reasoning, we are often talking about thinking.

Akıl yürütme hakkında konuştuğumuzda, genellikle düşünmekten bahsediyoruz.

So maybe the way you think or perhaps the conclusion that you come to about something.

Yani belki düşünme şekliniz ya da bir şey hakkında vardığınız sonuç.

So maybe you make a decision, some sort of decision.

Belki bir karar verirsin, bir tür karar.

You decide something, but you made the wrong choice.

Bir şeye karar verdin ama yanlış seçim yaptın.

Your reasoning is wrong.

Mantığınız yanlış.

It is a mistake.

Bu bir hata.

So maybe you are careless.

Yani belki dikkatsizsin.

Quite often we will make mistakes if we are careless.

Dikkatsiz olursak sıklıkla hata yaparız.

A person who is careless is someone who is doing something without concentrating, without using all of their concentration.

Dikkatsiz kişi, bir şeyi konsantre olmadan, tüm konsantrasyonunu kullanmadan yapan kişidir.

Mistakes can happen especially when you are not concentrating.

Özellikle konsantre olmadığınızda hatalar meydana gelebilir.

We often refer to that as carelessness.

Buna genellikle dikkatsizlik diyoruz.

And of course, mistakes are moments

Ve elbette hatalar,

where you say something that is not right, it is inaccurate.

doğru olmayan, yanlış olan bir şeyi söylediğiniz anlardır.

It is not right, it is not correct.

Bu doğru değil, doğru değil.

Sometimes a person with a little bit of knowledge in their brain might decide that they know everything.

Bazen beyninde biraz bilgi olan bir kişi, her şeyi bildiğine karar verebilir.

They might make a mistake.

Hata yapabilirler.

The mistake might be something they believe they know or they think is right.

Hata, bildiklerine inandıkları veya doğru olduğunu düşündükleri bir şey olabilir.

But because their knowledge is only small, they only have a small amount of knowledge

Ancak bilgileri çok az olduğu için bilgileri de çok az.

about one particular thing, then they will often make a mistake.

Belirli bir şey hakkında konuşurlarsa sıklıkla hata yaparlar.

And that is what we talk about when we talk about when we talk about making a mistake

İsim olarak hata yapmaktan bahsettiğimizde de bundan bahsediyoruz

as a noun, a mistake is the thing done

, hata yanlış yapılan şeydir

incorrectly, something that is incorrect is not accurate.

, yanlış olan şey doğru değildir.

It is not right.

Bu doğru değil.

To do it incorrectly means the thing you have done

Yanlış yapmak, yaptığınız

or the thing you are doing is being done incorrectly.

veya yapmakta olduğunuz şeyin yanlış yapılması anlamına gelir.

You are not doing it right.

Doğru yapmıyorsun.

A mistake made to make a mistake.

Hata yapmak için yapılan hata.

You make an error.

Bir hata yapıyorsun.

I love that word. By the way. Error. We often talk about,

Bu kelimeyi seviyorum. Bu arada. Hata.

to is human

Sıklıkla hata yapmanın insani bir şey olduğundan bahsederiz

to make mistakes, which is where the word error comes from.

, hata kelimesi de buradan gelir.

And then we have a misstep.

Ve sonra bir yanlış adımımız var.

When we talk about missteps, we often refer to something that has been done that is a mistake, a misstep.

Yanlış adımlardan bahsettiğimizde, çoğunlukla yapılmış olan bir hatadan, yanlış adımdan bahsediyoruz.

So it doesn't have to be a person walking and falling over.

Yani yürüyen ve düşen bir insan olmak zorunda değil.

It can be anything that you do that is a mistake.

Yaptığınız her şey hata olabilir.

We can describe it as a misstep.

Bunu bir yanlış adım olarak tanımlayabiliriz.

And of course we can refer to the mistake as the error made.

Ve tabii ki hatayı yapılan hata olarak adlandırabiliriz.

And to be human means quite often we will make mistakes.

Ve insan olmak çoğu zaman hata yapacağımız anlamına gelir.

You don't have to worry in life.

Hayatta endişelenmenize gerek yok.

Some people spend too much of their life worrying about mistakes.

Bazı insanlar hayatlarının çoğunu hatalar konusunda endişelenerek geçirirler.

In fact, you don't have to worry about making mistakes ever, because we all do them, including me.

Aslında hata yapma konusunda endişelenmenize gerek yok çünkü ben de dahil hepimiz hata yapıyoruz.

If you've been watching my live stream often,

Eğer canlı yayınımı sık sık izliyorsanız

you sometimes find that I will make mistakes because I am only a human being.

bazen sadece bir insan olduğum için hata yapacağımı görürsünüz.

Unfortunately.

Maalesef.

To make a mistake is to get something wrong.

Hata yapmak bir şeyi yanlış anlamaktır.

A thing said or done that is wrong or inaccurate.

Söylenen ya da yapılan bir şeyin yanlış ya da hatalı olması.

Something inaccurate is a thing that is wrong.

Doğru olmayan bir şey yanlış olan bir şeydir.

Maybe you'll watch.

Belki izlersin.

You might talk about your watch.

Saatiniz hakkında konuşabilirsiniz.

Perhaps your watch is telling the wrong time.

Belki de saatiniz yanlış zamanı gösteriyordur.

You might look at your watch and you think that is the real time, but it isn't because your watch is inaccurate.

Saatinize baktığınızda bunun gerçek zaman olduğunu düşünebilirsiniz, ancak bunun nedeni saatinizin hatalı olması değildir.

And then you also are inaccurate because you are telling the time from your watch.

Ayrıca saati saatinizden söylediğiniz için de hatalısınız.

So to be mistaken, quite often we can use mistaken things said or done that is wrong or inaccurate.

Yani yanılmak için, çoğu zaman yanlış ya da hatalı söylenen ya da yapılan hatalı şeyleri kullanabiliriz.

Is mistaken

Yanlıştır

and we are using this as an adjective.

ve bunu sıfat olarak kullanıyoruz.

So mistaken.

Çok yanlış.

Something mistaken is the form of a thing that is in the process of being done wrong.

Yanlış olan bir şey, yanlış yapılma sürecinde olan bir şeyin biçimidir.

Mistake can be the action of making a mistake.

Hata, hata yapma eylemi olabilir.

So in this sense we are using it as a verb.

Yani bu anlamda onu fiil olarak kullanıyoruz.

So as I said earlier, we can use the word mistake as a noun and a verb so you can mistake something as an action.

Daha önce de söylediğim gibi, error kelimesini bir isim ve bir fiil olarak kullanabiliriz, böylece bir şeyi bir eylem olarak yanlış anlayabilirsiniz.

You might mistake one thing for something else.

Bir şeyi başka bir şeyle karıştırabilirsiniz.

Perhaps there are two things that exist that look very similar.

Belki birbirine çok benzeyen iki şey vardır.

You might mistake one thing for something else because they look similar.

Benzer göründükleri için bir şeyi başka bir şeyle karıştırabilirsiniz.

Mistake and the past participle is mistook.

Hata ve geçmiş katılımcı yanlış anlaşılıyor.

You mistook something.

Bir şeyi yanlış anladın.

I mistook you for my next door neighbour.

Seni yan komşum sanmıştım.

I mistook my neighbour for you.

Komşumu sana benzettim.

You look very similar to each other, you see.

Gördüğünüz gibi birbirinize çok benziyorsunuz.

So the word mistake has a lot of meanings to mistake one person for someone else.

Yani hata kelimesinin bir kişiyi başkasıyla karıştırmak için pek çok anlamı vardır.

This has happened a lot.

Bu çok oldu.

I have met people in the past, and then later I've seen that person in the street or from far away.

Geçmişte insanlarla tanıştım, sonra o kişiyi sokakta ya da uzaktan gördüm.

And I think,

Ve sanırım,

I'm sure that is my friend from years ago.

onun yıllar önceki arkadaşım olduğundan eminim.

Oh no it isn't. No it isn't.

Ah hayır değil. Hayır değil.

It's a mistake, a mistake.

Bu bir hata, bir hata.

I mistake one thing for something else.

Bir şeyi başka bir şeyle karıştırıyorum.

And of course, as the past tense mistake

Ve elbette geçmiş zaman hatası olarak

to mistake something is to misinterpret.

bir şeyi yanlış yapmak yanlış yorumlamaktır.

So if you misinterpret something, it means you make a mistake in that particular action.

Yani eğer bir şeyi yanlış yorumlarsanız, bu o eylemde hata yaptığınız anlamına gelir.

Perhaps you see a beautiful girl walking along the road and she looks at you

Belki yolda yürüyen güzel bir kız görüyorsunuz ve

as she's walking along.

yürürken size bakıyor.

And you think, oh, I think she likes me.

Ve sen, sanırım benden hoşlanıyor diye düşünüyorsun.

But you are wrong.

Ama yanılıyorsun.

You misinterpret her glance.

Onun bakışını yanlış yorumluyorsun.

You think there is something more happening than there is.

Olanlardan daha fazlası olduğunu düşünüyorsun.

So we can always misinterpret something.

Yani her zaman bir şeyleri yanlış yorumlayabiliriz.

We get something wrong.

Bir şeyleri yanlış anlıyoruz.

You might get

Olayı yanlış anlayabilirsin

the thing wrong. You get it wrong.

. Yanlış anladın.

Maybe you are trying to add up some numbers.

Belki bazı sayıları toplamaya çalışıyorsunuzdur.

And this is the moment where I tell you I am terrible at mathematics.

İşte bu an size matematikte berbat olduğumu söylediğim an.

So quite often I will make mistakes when I am trying to do maths,

Bu nedenle, matematik yapmaya çalışırken,

especially in my head.

özellikle de kafamda sıklıkla hatalar yapacağım.

I am not very good at doing maths in my head,

Kafamda matematik yapmakta pek iyi değilim,

so I often get it wrong when I am trying to work out some calculation using numbers, I will often make a mistake.

bu yüzden sayıları kullanarak bazı hesaplamalar yapmaya çalıştığımda sıklıkla yanlış anlıyorum, sıklıkla hata yapacağım.

I will often get it wrong.

Çoğu zaman yanlış anlayacağım.

And then of course, if you mistake one thing for something else, we can say that you misidentify

Ve elbette, eğer bir şeyi başka bir şeyle karıştırırsanız,

something to misidentify something means to look and you guess that thing wrongly.

bir şeyi yanlış tanımladığınızı, bir şeyi yanlış tanımladığınızı, bakmak anlamına geldiğini ve o şeyi yanlış tahmin ettiğinizi söyleyebiliriz

You make a mistake.

. Bir hata yapıyorsun.

So it does happen quite often.

Yani bu oldukça sık oluyor.

And as I always say, I've said it before and I have a feeling I will say it another million times.

Ve her zaman söylediğim gibi, bunu daha önce de söyledim ve milyonlarca kez daha söyleyeceğimi hissediyorum.

Never be afraid to make mistakes.

Hata yapmaktan asla korkmayın.

We all make them.

Hepimiz onları yapıyoruz.

To, is human, to forgive divine.

Affetmek insanidir, affetmek ilahidir.

So quite often we do it. Yes, I think so.

Bu yüzden bunu sıklıkla yapıyoruz. Evet, öyle düşünüyorum.

We often make mistakes in life. We all do it.

Hayatta sıklıkla hata yaparız. Hepimiz yapıyoruz.

The test says

Test,

that awkward moment when your entire maths class is discussing whether the result, whether the result is 16

tüm matematik sınıfınızın sonucun 16 olup olmadığını

and your answer is -1053.

ve cevabınızın -1053 olup olmadığını tartıştığı o tuhaf anı söylüyor.

Yes. That's it.

Evet. İşte bu.

I was terrible at mathematics at school, I really was.

Okulda matematikte berbattım, gerçekten de öyleydi.

It was my worst subject.

En kötü dersimdi.

One of the reasons was my maths teacher,

Sebeplerden biri matematik öğretmenim

Mr. West.

Bay West'ti.

Mr. West, he did not like me and that happens sometimes.

Bay West, benden hoşlanmadı ve bu bazen oluyor.

I have noticed

Yıllar önce öğretmenliğe başladığımdan beri şunu

since I started teaching many years ago, I have noticed that sometimes

farkettim ki, bazen

you find that maybe some of your students.

bazı öğrencilerinizin bunu yaptığını fark ettim.

Are a little bit annoying.

Biraz sinir bozucular.

So I have a feeling when I was at school, perhaps I was annoying

Okuldayken şöyle bir his var içimde, belki de

to some of my teachers, including my mathematics teachers,

matematik öğretmenlerim de dahil olmak üzere bazı öğretmenlerimi

or one of them. Anyway, Mr.

veya onlardan birini sinirlendiriyordum. Neyse Bay

West, he did not like me.

West, benden hoşlanmadı.

I don't know why, but he really did not like me.

Nedenini bilmiyorum ama beni gerçekten sevmiyordu.

I suppose one of the reasons was I used to daydream a lot in his class.

Sanırım bunun nedenlerinden biri onun sınıfında çok fazla hayal kurmamdı.

I would sit in the class and I would stare out the window.

Sınıfta oturup pencereden dışarı bakardım.

Watching the world go by.

Dünyanın geçip gidişini izlemek.

So that might be one of the reasons.

Yani nedenlerden biri bu olabilir.

One of the reasons why I was never very good at mathematics.

Matematikte hiçbir zaman pek iyi olamamamın nedenlerinden biri.

And guess what?

Ve tahmin et ne oldu?

I'm still not very good at mathematics.

Matematikte hâlâ pek iyi değilim.

Hello, Mr. Duncan, do you want any maths lessons?

Merhaba Bay Duncan, matematik dersi ister misiniz?

Thank you. Kevin, are you a maths teacher?

Teşekkür ederim. Kevin, matematik öğretmeni misin?

I can do basic maths.

Temel matematik işlemlerini yapabiliyorum.

Adding up,

Toplama, çıkarma,

taking away addition, subtraction.

toplama, çıkarma.

I can do those things as long as the numbers are very small.

Sayılar çok küçük olduğu sürece bunları yapabilirim.

There aren't too many of them.

Sayıları çok fazla değil.

Hello, Claudia. Hello, Mr.

Merhaba Claudia. Merhaba Bay

Duncan, I overslept today.

Duncan, bugün uyuyakalmışım.

Oh, really? What happened? Why did you go to bed late last night?

Gerçekten mi? Ne oldu? Dün gece neden geç yattın?

Perhaps you were up during the night. Maybe you could not get to sleep.

Belki gece uyanıktın. Belki uyuyamadın.

Perhaps you were dreaming

Belki de işini

about your job.

hayal ediyordun .

A lot of people have their own special way of falling to sleep

Pek çok insanın uykuya dalmak için kendine özel bir yöntemi vardır

because it is a problem.

çünkü bu bir sorundur.

Sometimes it is hard sometimes to go to sleep at night, especially when you have lots of things going on in your brain.

Bazen geceleri uyumak zordur, özellikle de beyninizde birçok şey olup biterken.

It can be very difficult.

Bu çok zor olabilir.

Perhaps you could count teeth,

Belki dişleri sayabilirsiniz,

so maybe you can imagine someone's mouth open in front of you,

belki karşınızda birinin ağzının açık olduğunu hayal edebilirsiniz

and you can count their teeth.

ve dişlerini sayabilirsiniz.

I. As long as you don't do it whilst you're actually at work, that's the problem.

I. Bunu gerçekten işteyken yapmadığınız sürece sorun budur.

So you might be actually doing your job.

Yani aslında işinizi yapıyor olabilirsiniz.

You might be looking into someone's mouth and you will be counting their teeth.

Birinin ağzına bakıyor olabilirsiniz ve dişlerini sayıyor olabilirsiniz.

You will.

Olacaksın.

You'll be checking all of the blood gum density

Tüm kan sakızı yoğunluğunu kontrol edeceksiniz

and you might fall asleep whilst doing it. You see, it might.

ve bunu yaparken uykuya dalabilirsiniz. Görüyorsun, olabilir.

Claudia says.

Claudia diyor.

I was reading a book last night.

Dün gece kitap okuyordum.

That is the reason why,

Bu yüzden çok

I used to be

gececiydim

very nocturnal.

.

I did in my younger years.

Gençlik yıllarımda yapmıştım.

I used to love staying up until very, very late.

Çok ama çok geç saatlere kadar ayakta kalmayı severdim.

I can't do it nowadays because of my age, but I used to love staying up until very late.

Yaşımdan dolayı bugünlerde yapamıyorum ama geç saatlere kadar ayakta kalmayı severdim.

But now, sadly, I can't do it.

Ama şimdi maalesef bunu yapamıyorum.

By the time 11 p.m.

Saat 23.00 geldiğinde

comes, my body is already going to sleep.

bedenim çoktan uykuya dalmış oluyor.

Unfortunately.

Maalesef.

Christina,

Christina,

I haven't said hello to you today.

bugün sana merhaba demedim.

Christina, please forgive me. Please.

Christina, lütfen beni affet. Lütfen.

Hello, Christina.

Merhaba Christina.

Nice to see you here as well.

Seni de burada görmek çok güzel.

In a moment, we are going to talk about an interesting subject.

Birazdan ilginç bir konu hakkında konuşacağız.

The subject of health.

Sağlık konusu.

To give help, to ask for help.

Yardım etmek, yardım istemek.

There are many ways of using that particular word.

Belirli bir kelimeyi kullanmanın birçok yolu vardır.

All of that coming up in a few moments from now. Don't go away.

Bunların hepsi birkaç dakika sonra ortaya çıkacak. Sakın gitme.

This is English addict. And guess what?

Bu İngiliz bağımlısı. Ve tahmin et ne oldu?

I am coming to you live from England.

Size İngiltere'den canlı olarak geliyorum.

I'm a big boy now.

Artık büyük bir çocuğum.

English addict is with you today.

İngilizce bağımlısı bugün sizlerle.

I hope you are having a super duper one.

Umarım süper bir kandırmaca yaşıyorsunuzdur.

Super duper.

Süper kandırmaca.

Yes, we are here today.

Evet bugün buradayız.

And I hope you are having a Super Wednesday. We have Good Friday.

Umarım Süper bir Çarşamba geçiriyorsunuzdur. Hayırlı Cumalarımız var.

On Friday we also have Easter next Sunday and as a special bonus, Mr.

Cuma günü de önümüzdeki pazar Paskalya'mız var ve özel bir bonus olarak Bay

Steve is taking a break from his work from tomorrow.

Steve yarından itibaren işine ara veriyor. Yani Steve

So Steve is going to have five days off

yarından itibaren beş gün izinli olacak

from tomorrow.

.

So that might be one of the reasons why I am excited.

Heyecanlanmamın nedenlerinden biri de bu olabilir.

Even though the weather is going to be ...

Her ne kadar hava güzel olsa da...

The weather

Paskalya'da hava

is not going to be very good over Easter.

pek iyi olmayacak.

This is something a lot of people say about British weather. They always say

Bu, birçok insanın Britanya'daki hava durumu hakkında söylediği bir şey.

during the public holidays,

Özellikle İngiltere'de resmi tatillerde hep derler

especially in England, they often say it always rains during public holidays in England.

, İngiltere'de resmi tatillerde hep yağmur yağdığını söylerler.

And guess what? They might be right.

Ve tahmin et ne oldu? Haklı olabilirler.

So Steve is going to be taking a little bit of time off over the Easter period.

Yani Steve Paskalya döneminde biraz ara verecek.

By the way, if you want you can subscribe and like please don't forget this seems like a very simple thing,

Bu arada isterseniz abone olup beğenebilirsiniz lütfen unutmayın bu çok basit bir şey gibi görünse

but it makes a big difference in my little life.

de küçük hayatımda büyük bir fark yaratıyor.

Just think of the next time.

Sadece bir dahaki sefere düşün.

If you click on that, you you will make me so happy.

Eğer ona tıklarsan beni çok mutlu edeceksin.

It will make my day.

Bu benim günümü güzelleştirecek.

just a little click. It’s all I ask.

sadece küçük bir tıklama. Tek istediğim bu.

It’s all I ask, just a little click.

Tek istediğim bu, sadece küçük bir tıklama.

Like subscribe and you will never miss another one of my lessons.

Abone olmayı beğenin ve hiçbir dersimi asla kaçırmayacaksınız.

Talking of which, by the way, there are lots of new English lessons right now on my YouTube channel this month.

Bahsetmişken, bu ay YouTube kanalımda pek çok yeni İngilizce dersi var.

I have made lots and lots of new lessons, and before the end of this month, guess what?

Pek çok yeni ders yaptım ve bu ay bitmeden tahmin edin ne oldu?

They will be? Lots and lots more lessons.

Olacaklar mı? Daha bir sürü ders.

I've been so busy over the past two weeks, I can't begin to tell you how busy I've been.

Son iki haftadır o kadar meşguldüm ki, ne kadar meşgul olduğumu size anlatamam.

Help is something we often want, something.

Yardım sıklıkla istediğimiz bir şeydir, bir şeydir.

Sometimes we need it. Sometimes we have to ask for help.

Bazen buna ihtiyacımız var. Bazen yardım istememiz gerekir.

Maybe you see another person in trouble and perhaps you offer help to them.

Belki başka birinin başının belada olduğunu görüyorsunuz ve belki ona yardım teklif ediyorsunuz.

So help is something that is, I suppose you might say it is transitive

Yani yardım öyle bir şeydir ki, onu verebildiğinize göre

in the fact that you can give it.

geçişli olduğunu söyleyebilirsiniz

You can ask for it, you can give help, you can receive help.

. İsteyebilirsin, yardım edebilirsin, yardım alabilirsin.

You might have to search for help.

Yardım aramanız gerekebilir.

Sometimes.

Bazen.

Some people are very willing to help.

Bazı insanlar yardım etmeye çok isteklidir.

Other people are not so willing. Unfortunately.

Diğer insanlar o kadar istekli değil. Maalesef.

But we are lucky that in this world there are many people who will give help, including me.

Ama şanslıyız ki bu dünyada ben de dahil olmak üzere yardım edecek birçok insan var.

By the way, I will give you help with your English if you don't mind.

Bu arada, eğer sakıncası yoksa sana İngilizce konusunda yardım edeceğim.

Here we go then. We are looking at the word help.

İşte başlıyoruz o zaman. Yardım kelimesine bakıyoruz.

That is what this is all leading up to.

Bütün bunlar buna varıyor.

By the way, in case you are wondering, Mr.

Bu arada, merak ediyorsanız söylüyorum Bay

Duncan, where are you going with what you're talking about?

Duncan, bu sözlerinizle nereye varmak istiyorsunuz?

Well, I'm going here.

Peki, buraya gidiyorum.

You see, this is where I'm going.

Görüyorsun ya, ben de buraya gidiyorum.

Asking for and giving help.

Yardım istemek ve vermek.

We will have a look at the ways of using help.

Yardımı kullanma yollarına bir göz atacağız.

I think it is a very human thing to give help.

Yardım etmenin çok insani bir davranış olduğunu düşünüyorum.

The word help can be used in many ways as a verb

Yardım sözcüğü, yapma

doing

fiili olarak

and also as a noun naming, and also in some phrases as well.

, isim adlandırma olarak ve ayrıca bazı ifadelerde birçok şekilde kullanılabilir

So there are some phrases that we use in English that also use help.

. İngilizce'de kullandığımız ve yardımdan da yararlanan bazı ifadeler var.

As a verb, the word help means to give or provide what is necessary

Fiil olarak yardım kelimesi, bir görevi gerçekleştirmek veya bir ihtiyacı karşılamak için

to accomplish a task or satisfy a need.

gerekli olanı vermek veya sağlamak anlamına gelir

You give help.

. Sen yardım et.

You help that person.

Sen o kişiye yardım et.

So again, we are using it in a transitive way.

Yani yine geçişli bir şekilde kullanıyoruz.

We are saying that that thing is being given. You are doing it.

O şeyin verildiğini söylüyoruz. Sen yapıyorsun.

It is a verb to give or provide what is necessary to accomplish a task or satisfy a need.

Bir görevi gerçekleştirmek veya bir ihtiyacı karşılamak için gerekli olanı vermek veya sağlamak bir fiildir.

And I suppose really help is often needed.

Ve sanırım gerçekten yardıma sıklıkla ihtiyaç duyuluyor.

When we have a problem, there is something we need to solve or sort out,

Bir sorunumuz olduğunda, çözmemiz veya halletmemiz gereken bir şey vardır

and you might need a person to help you

ve

with that thing to give assistance in the form of joining in or providing a needed thing.

bu konuda size yardımcı olacak, katılmak veya ihtiyaç duyulan bir şeyi sağlamak şeklinde yardım sağlayacak

Again, as a verb, we are saying that you are helping them so that thing is actually happening.

birine ihtiyacınız olabilir . Yine fiil olarak, o şeyin gerçekleşmesi için onlara yardım ettiğinizi söylüyoruz.

Help is occurring.

Yardım gerçekleşiyor.

You give assistance.

Yardım veriyorsun. Yine, bir başka güzel kelime olan yardım

Again, another nice word assistance is the action of actually giving help

, bir göreve yardımcı olmak veya ihtiyaç duyulan veya gerekli bir şeyin elde edilmesine yardımcı olmak için

as a verb

fiil olarak

to help with a task or help with obtaining something needed or required.

yardım etme eylemidir .

So maybe if you need something, maybe if you want help with something,

Yani belki bir şeye ihtiyacınız varsa, belki bir konuda yardım istiyorsanız,

that person will help you, help you, you need it.

o kişi size yardım edecektir, yardım edecektir, buna ihtiyacınız var.

You help with a task or help with obtaining something needed or required.

Bir göreve yardım edersiniz veya ihtiyaç duyulan veya gerekli bir şeyin elde edilmesine yardımcı olursunuz.

And of course, there are many examples of that type of action.

Ve elbette bu tür eylemlerin pek çok örneği var.

Help is being done as an action,

Yardım eylem olarak yapılıyor,

as a verb,

fiil olarak yapılıyor,

I will help you.

sana yardım edeceğim.

I am offering that service.

Ben bu hizmeti sunuyorum.

Will you help me? Will you help me?

Bana yardım edecek misin? Bana yardım edecek misin?

I help you with your English.

İngilizce konusunda sana yardımcı oluyorum.

So you might say that thing is happening right now.

Yani bu şeyin şu anda gerçekleştiğini söyleyebilirsiniz.

So as you watch me, I help you with your English

Yani siz beni izlerken, ben size İngilizce konusunda yardımcı

will help you.

olacağım.

Maybe if there are more people, maybe a crowd of people are agreeing to give you help will help you.

Belki daha fazla insan varsa, belki bir insan kalabalığının size yardım etmeyi kabul etmesi size yardımcı olacaktır.

Help is something that is given as a service.

Yardım, hizmet olarak verilen bir şeydir.

We have the use of help in real time.

Gerçek zamanlı yardımdan faydalanabiliyoruz.

You are helping.

Yardım ediyorsun.

So as you are doing that thing, we can say you are helping.

Yani siz bunu yaparken yardımcı olduğunuzu söyleyebiliriz.

Helping again, we are showing that that thing is occurring, helping.

Tekrar yardım ederek, o şeyin gerçekleştiğini, yardım ettiğini gösteriyoruz.

You can see that person over there helping that old lady off the bus.

Orada yaşlı kadının otobüsten inmesine yardım eden kişiyi görebilirsiniz.

As an adjective,

Sıfat olarak

we can also say that someone is assisting another person.

birisinin başka bir kişiye yardım ettiğini de söyleyebiliriz.

You might find that someone is in the garden with Mr.

Bahçede Bay Steve'le birlikte birisinin olduğunu görebilirsiniz

Steve. You might say he is in the garden helping Steve.

. Bahçede Steve'e yardım ettiğini söyleyebilirsin.

You can see that's where he is.

Onun nerede olduğunu görebilirsin.

You can visualise that thing taking place as an adjective.

O şeyin bir sıfat olarak gerçekleştiğini gözünüzde canlandırabilirsiniz.

You are showing it is occurring and it is a statement of something happening.

Onun gerçekleştiğini gösteriyorsunuz ve bu bir şeyin gerçekleştiğinin ifadesidir.

You are giving assistance.

Yardım yapıyorsunuz.

So I've already used this word today.

Yani bu kelimeyi bugün zaten kullandım.

I know I have already used this word assistance is help.

Bu yardım kelimesini zaten kullandığımı biliyorum.

You are giving assistance. You are helping.

Yardım yapıyorsunuz. Yardım ediyorsun.

You might ask a person to help you succeed.

Bir kişiden başarılı olmanıza yardım etmesini isteyebilirsiniz.

Help is the thing you are asking for.

Yardım, aradığınız şeydir.

You want a person to help you.

Birinin sana yardım etmesini istiyorsun.

Can you help me to pass my driving test?

Direksiyon sınavımı geçmeme yardım eder misin?

You might ask a person to help you with a certain thing you wish to improve on.

Geliştirmek istediğiniz belirli bir konuda bir kişiden size yardım etmesini isteyebilirsiniz.

Help is something that is given

Yardım, bir kişinin

as a way of helping a person

bir şeyi bilmesine veya bir şey hakkında bilgi sahibi olmasına

know something or know about something.

yardımcı olmanın bir yolu olarak

In this particular case, it is driving a car.

verilen bir şeydir . Bu özel durumda, araba sürüyor.

You can help someone in trouble or distress.

Başı belada veya sıkıntıda olan birine yardım edebilirsiniz.

Maybe there is a person who is having difficulty in some sort of situation.

Belki bir tür durumda zorluk yaşayan biri vardır.

Help, help

Yardım et, yardım et

help me.

bana yardım et.

Please help me.

Bana yardım edin lütfen.

A call for help.

Yardım çağrısı.

Someone might be needing assistance.

Birisinin yardıma ihtiyacı olabilir.

You call for help.

Yardım çağırıyorsun.

Help?

Yardım? Ya da belki

Or maybe you hear

bir yardım çağrısı

a call for help. Oh!

duyarsınız . Ah!

Ow ow ow ow ow ow.

Ah, ah, ah, ah.

So calling for help can be you doing it or another person doing it.

Yani yardım çağırmak, bunu siz yapıyor olabilirsiniz veya başka bir kişi yapıyor olabilir.

You hear a person calling for help?

Yardım isteyen birini duydun mu?

I might need your help.

Yardımına ihtiyacım olabilir.

I might also call for help.

Ayrıca yardım çağırabilirim.

Help me.

Bana yardım et.

I'm falling.

Düşüyorum.

Help me!

Bana yardım et!

I'm falling. I'm.

Düşüyorum. Ben.

You are asking for help.

Yardım istiyorsun.

In that particular case, we are talking about a type of emergency.

Bu özel durumda, bir tür acil durumdan bahsediyoruz.

Help is to assist during a difficult moment.

Yardım, zor bir anda yardımcı olmaktır.

A moment of time where help is needed.

Yardıma ihtiyaç duyulan bir an.

Help is to assist during a difficult moment.

Yardım, zor bir anda yardımcı olmaktır.

You might help pay off a debt.

Bir borcun ödenmesine yardımcı olabilirsiniz.

Maybe a friend of yours owes some money. You will help them.

Belki bir arkadaşınızın biraz borcu vardır. Onlara yardım edeceksin.

You help them to pay off

Borçlarını ödemelerine yardımcı oluyorsun

a debt.

.

You do that thing for a person.

Bunu bir insan için yapıyorsun.

You might ask someone please help me to lose weight.

Birinden kilo vermem için bana yardım etmesini isteyebilirsiniz.

You are asking for help or maybe you are asking for advice.

Yardım istiyorsunuz ya da belki tavsiye istiyorsunuz.

So don't forget, help can be anything that is

Bu yüzden unutmayın, yardım,

used as assistance to assist, to help.

yardım etmek, yardım etmek için yardım olarak kullanılan herhangi bir şey olabilir.

So perhaps you have some good advice for your friend to help them lose weight.

Belki de arkadaşınıza kilo vermesine yardımcı olacak iyi bir tavsiyeniz vardır.

Help comes in many different varieties.

Yardım birçok farklı çeşitte gelir.

A useful thing to be helped by someone.

Birinin yardım etmesi yararlı bir şey.

It is nice.

Çok hoş.

It is nice to have a person who is close to you or nearby, maybe a friend or relative

Yakınınızda veya yakında

who is willing to give you help or to help you.

size yardım etmeye veya yardım etmeye istekli bir arkadaşınızın veya akrabanızın olması güzel bir şey.

Something that might help you to carry out a certain test or a certain job.

Belirli bir testi veya belirli bir işi yapmanıza yardımcı olabilecek bir şey.

I will help me.

Bana yardım edeceğim.

But will it? Will it really?

Ama olacak mı? Gerçekten olacak mı?

There is no substitute for a real human being.

Gerçek bir insanın yerini hiçbir şey tutamaz.

I've said it already.

Zaten söyledim.

There is no substitute for humanity.

İnsanlığın alternatifi yoktur.

So maybe artificial intelligence will be useful for certain things, but not everything,

Yani belki yapay zeka bazı şeyler için yararlı olabilir ama her şey için değil

because you can't recreate the human spirit.

çünkü insan ruhunu yeniden yaratamazsınız.

A useful gadget

Yararlı bir gadget

can be something that helps.

yardımcı olan bir şey olabilir.

It also can be a help.

Aynı zamanda bir yardım da olabilir.

It is something that is providing assistance.

Yardım sağlayan bir şeydir.

It is a useful thing.

Bu yararlı bir şey.

My smartphone will help me to find my way home because I'm lost

Akıllı telefonum evimin yolunu bulmamda bana yardımcı olacak çünkü kayboldum

and it's dark

, hava karanlık

and I can't find my way back home.

ve eve dönüş yolunu bulamıyorum.

My smartphone will help me to find my way back home,

Akıllı telefonum eve dönüş yolumu bulmamda bana yardımcı olacak,

so anything that gives you assistance, it doesn't have to be a person.

bu yüzden size yardım eden herhangi bir şeyin bir insan olmasına gerek yok.

It can be anything. Anything whatsoever.

Her şey olabilir. Ne olursa olsun.

Something that gives you help.

Sana yardım edecek bir şey.

As a noun, it is the action named.

İsim olarak isimlendirilen eylemdir.

So don't forget. In this sense we are using help as a noun.

O yüzden unutma. Bu anlamda yardım sözcüğünü isim olarak kullanıyoruz.

The help given, the help needed, the help

Verilen yardım, ihtiyaç duyulan yardım,

offered so you can give help.

sizin yardım edebilmeniz için sunulan yardım.

You might need help.

Yardıma ihtiyacınız olabilir.

Or you can offer help.

Veya yardım teklif edebilirsiniz. Bu kelimeyi

Many ways of using that word

farklı eylemler ve türde eylemler kullanarak

using different actions and type of actions give,

kullanmanın birçok yolu , vermek,

need, offer give is to

ihtiyaç duymak, teklif etmek, karşılık olarak

hand over something without wanting anything else

başka bir şey istemeden bir şeyi teslim etmektir

in response.

.

You don't want a reward, you just give something.

Ödül istemezsin, sadece bir şeyler verirsin.

So maybe you give help.

Belki yardım edersiniz.

Need is a requirement, something you have to have need.

İhtiyaç bir gerekliliktir, ihtiyaç duymanız gereken bir şeydir.

You might need help.

Yardıma ihtiyacınız olabilir.

And of course, if you are a very generous person, you might offer help.

Ve elbette, eğer çok cömert bir insansanız, yardım teklif edebilirsiniz.

I will give you all the help you want

Bu cümlede istediğin tüm yardımı sana vereceğim

in that particular sentence.

.

I will give you all the help you want.

Sana istediğin tüm yardımı vereceğim.

I need help with my homework.

Ödevimde yardıma ihtiyacım var.

In this particular sentence we are asking for help.

Bu özel cümlede yardım istiyoruz.

I need help

Yardıma ihtiyacım var

and maybe we are agreeing or offering to help someone in the future.

ve belki gelecekte birine yardım etmeyi kabul ediyoruz veya teklif ediyoruz.

I can give you help tomorrow if you need it.

Eğer ihtiyacın olursa yarın sana yardım edebilirim.

So in this final sentence we are offering help.

Yani bu son cümlede yardım teklif ediyoruz.

The first one give help.

İlki yardım eder.

The second sentence need help.

İkinci cümlenin yardıma ihtiyacı var.

The third sentence offer help.

Üçüncü cümle yardım teklif ediyor.

You are offering help to someone.

Birine yardım teklif ediyorsun.

To be unable to stop doing something.

Bir şeyi yapmayı bırakamamak.

Oh yes, this is something a lot of people say.

Ah evet, bu birçok insanın söylediği bir şey.

Maybe they have a bad habit, or perhaps there is something they can't stop themselves from doing.

Belki kötü bir alışkanlıkları vardır ya da yapmaktan kendilerini alıkoyamadıkları bir şey vardır.

We all have something we enjoy doing

Hepimizin yapmaktan hoşlandığı bir şey vardır

and sometimes it is hard to stop doing it.

ve bazen bunu yapmayı bırakmak zordur.

I cannot help myself from eating junk food.

Abur cubur yemekten kendimi alamıyorum.

I cannot help myself from eating junk food.

Abur cubur yemekten kendimi alamıyorum.

If you cannot help yourself, that means you are unable able to resist.

Eğer kendinize yardım edemiyorsanız, bu karşı koyamadığınız anlamına gelir.

You can't stop yourself from doing it.

Kendinizi bunu yapmaktan alıkoyamazsınız.

I cannot help myself from eating junk food, to be unable

Abur cubur yemekten, direnememekten

to resist or stop oneself from doing something.

, bir şeyi yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum.

I can't help the way I feel.

Hislerime engel olamıyorum.

This also is an interesting way of using help.

Bu aynı zamanda yardımdan yararlanmanın ilginç bir yoludur.

I can't help that. Think I can't help it.

Buna yardım edemem. Engel olamayacağımı düşün.

It is something that I can't control, something you can't help is something you can't control

Bu benim kontrol edemediğim bir şey, senin yardım edemediğin bir şey bu anlamda

in this particular sense,

kontrol edemediğin bir şey ,

you might help someone as an assistant.

birine asistan olarak yardım edebilirsin.

You help that person as an assistant.

O kişiye asistan olarak yardım ediyorsunuz.

Perhaps it's your job.

Belki de bu sizin işinizdir.

Maybe you work in an office, or maybe you are an assistant to your boss.

Belki bir ofiste çalışıyorsunuz, belki de patronunuzun asistanısınız.

You help them with.

Sen onlara yardım et.

All of their tasks.

Hepsinin görevleri.

I will help you with your order.

Siparişiniz konusunda size yardımcı olacağım.

This is a person who is willing.

Bu istekli bir kişidir.

They are offering to help you.

Size yardım etmeyi teklif ediyorlar.

You might help someone choose a new coat.

Birisinin yeni bir palto seçmesine yardımcı olabilirsiniz.

Perhaps you are going shopping with your best friend

Belki en yakın arkadaşınızla alışverişe çıkıyorsunuz

and she needs your help.

ve onun yardımınıza ihtiyacı var.

She wants to choose a new coat.

Yeni bir ceket seçmek istiyor.

You help someone choose a new coat.

Birinin yeni bir palto seçmesine yardım ediyorsun.

You are giving them assistance or advice.

Onlara yardım veya tavsiye veriyorsunuz.

Maybe I will help you to your table.

Belki masana gitmene yardım ederim.

I will help you to your table.

Masana gitmene yardım edeceğim.

This is a situation that might arise in a cafe or a restaurant you walk in.

Girdiğiniz bir kafede ya da restoranda karşılaşabileceğiniz bir durum bu.

Someone will help you to your table.

Birisi masanıza gelmenize yardımcı olacaktır.

They will show you the way.

Size yolu gösterecekler.

Help can be expressed in many interesting ways.

Yardım birçok ilginç yolla ifade edilebilir.

Help is the thing.

Önemli olan yardımdır.

Assisting.

Yardımcı oluyorum.

It can also be the thing that is giving the help.

Aynı zamanda yardım sağlayan şey de olabilir.

Help will be on its way soon.

Yardım yakında yolda olacak.

Perhaps there has been an accident and there is a person lying in the road injured.

Belki bir kaza olmuştur ve yolda yaralanan bir kişi vardır.

You might say to them, don't worry, relax.

Onlara, endişelenmeyin, rahatlayın diyebilirsiniz.

Help will be on its way soon.

Yardım yakında yolda olacak.

That means someone is coming.

Bu birisinin geleceği anlamına geliyor.

They are on their way to give you help.

Size yardım etmek için yoldalar.

You might describe someone as the help a person who assist you in your office or in your job.

Birini, ofisinizde veya işinizde size yardımcı olan kişi olarak tanımlayabilirsiniz.

Or maybe you have someone who comes to your house to clean the house.

Ya da belki evinizi temizlemek için evinize gelen biri vardır.

Maybe you have a maid.

Belki bir hizmetçin vardır.

Wouldn't that be lovely?

Çok hoş olmaz mıydı?

I wish I could have someone come to the house,

Keşke birisinin eve gelmesini,

to clean the house and do all of those horrible jobs.

evi temizlemesini ve tüm o korkunç işleri yapmasını sağlayabilseydim

I really do,

. Gerçekten öyle,

so quite often we might use the term help as a noun to describe the person who is helping you.

bu yüzden sıklıkla yardım terimini size yardım eden kişiyi tanımlamak için bir isim olarak kullanabiliriz.

The help, the help.

Yardım, yardım.

The assistant, the person who is giving you some sort of service.

Asistan, size bir tür hizmet veren kişi.

Susan will be your help today.

Susan bugün sana yardım edecek.

So maybe if you go into a shop, someone might offer help

Yani belki bir mağazaya giderseniz, birisi

with someone else, another person, so they might introduce another person to you to give you help.

başka biriyle, başka bir kişiyle yardım teklif edebilir, böylece size yardım etmesi için başka bir kişiyi tanıştırabilir.

Perhaps if you go into a restaurant, you might say, Susan will be your help today.

Belki bir restorana giderseniz, bugün Susan'ın size yardımcı olacağını söyleyebilirsiniz.

She will be the person to give you all the assistance you need.

İhtiyacınız olan tüm yardımı size verecek kişi o olacaktır.

She will be your help.

O senin yardımın olacak.

As a phrase, you might give a helping hand to someone.

Bir deyim olarak birine yardım eli uzatabilirsiniz.

If you give a helping hand to someone, it means you are giving support or you are giving assistance to someone.

Birine yardım eli uzatıyorsanız, destek veriyorsunuz ya da birine yardım ediyorsunuz demektir.

You give a helping hand.

Yardım eli uzatırsın.

You are giving assistance.

Yardım yapıyorsunuz.

You might give someone a help up.

Birine yardım edebilirsin.

Now this can be both literal and figurative so we can use help up

Şimdi bu hem gerçek hem de mecazi olabilir, böylece help up'ı gerçek anlamda

in a literal sense.

kullanabiliriz

If you are helping a person to climb up some steps, but we can also use this figuratively

. Bir kişinin bazı basamakları tırmanmasına yardım ediyorsanız, ancak bunu mecazi

as well to mean give assistance in something a person wants to do.

olarak da kişinin yapmak istediği bir şeye yardım etmek anlamında kullanabiliriz.

You might be able to give them a help up in their career.

Onlara kariyerlerinde yardımcı olabilirsiniz.

You might be able to find a really good job for them, so you can give that person a help up

Onlar için gerçekten iyi bir iş bulabilirsin, böylece o kişiye yardım edebilirsin

and that is using it figuratively.

ve bu da onu mecazi olarak kullanmaktır.

And then of course, you can give someone to help down.

Ve sonra elbette yardım etmesi için birini verebilirsiniz.

This is often used literally to mean you are helping a person step up or step down from something.

Bu genellikle kelimenin tam anlamıyla, bir kişinin bir şeyden yukarı çıkmasına veya aşağı inmesine yardım ettiğiniz anlamına gelir.

You give someone a help down.

Birine yardım ediyorsun.

And of course you can give someone a hand as well.

Ve elbette birine de yardım edebilirsiniz.

If you give someone a hand, it means you are offering assistance or you are actually helping them.

Birine yardım ettiğinizde bu, yardım teklif ettiğiniz ya da aslında ona yardım ettiğiniz anlamına gelir.

Many ways of using that particular phrase to give someone a hand,

Birine yardım etmek için bu özel ifadeyi kullanmanın birçok yolu vardır,

you give them help

onlara bir ifade olarak yardım edersiniz

as a phrase, we can help out someone.

, biz de birine yardım edebiliriz.

You give them assistance.

Sen onlara yardım et.

You help that person out.

Sen o kişiye yardım et.

Quite often we will use it figuratively.

Çoğu zaman bunu mecazi anlamda kullanacağız.

If we are offering help or support in some way.

Bir şekilde yardım veya destek sunuyorsak.

You might also say help yourself.

Kendinize yardım edin de diyebilirsiniz.

That means you can do that thing on your own.

Bu, o şeyi kendi başınıza yapabileceğiniz anlamına gelir.

You don't need anyone else to do it for you.

Bunu sizin için başkasının yapmasına ihtiyacınız yok.

So perhaps you go to a restaurant where they have lots of food out.

Belki dışarıda bol miktarda yiyecek bulunan bir restorana gidersiniz.

You might ask, do I have to be served this food?

Bu yemeğin bana servis edilmesi gerekiyor mu diye sorabilirsiniz.

And they might reply with no, help yourselves.

Ve hayır diye cevap verebilirler, kendinize yardım edin.

That means you can serve yourself.

Bu, kendinize hizmet edebileceğiniz anlamına gelir.

Help yourself.

Kendine yardım et.

These things are there for you to have or take.

Bunlar sahip olmanız veya almanız için oradadır.

You can help yourself.

Kendine yardım edebilirsin.

Don't worry.

Merak etme.

You might say that you cannot help but do something.

Bir şeyler yapmadan duramayacağınızı söyleyebilirsiniz.

So this is what I mentioned earlier.

Yani daha önce bahsettiğim şey bu.

If you cannot help but do something, that means you have no control over it, you cannot help but

Eğer bir şeyi yapmaktan vazgeçemiyorsanız, bu onun üzerinde hiçbir kontrolünüz olmadığı anlamına gelir,

eat chocolate.

çikolata yemekten kendinizi alıkoyamazsınız.

I can't help it.

Elimde değil.

I can't help it.

Elimde değil.

I have no control over my urge to eat chocolate.

Çikolata yeme isteğimi kontrol edemiyorum.

I have no control.

Hiçbir kontrolüm yok.

We can often say that every little bit helps.

Çoğu zaman her zerrenin işe yaradığını söyleyebiliriz.

So perhaps if you need help from lots of people, each person might just give a little bit of help.

Yani belki de çok sayıda insanın yardımına ihtiyacınız varsa, herkes biraz yardım edebilir.

But each

Ancak her

little bit of help

küçük yardım

can help you in a big way.

size büyük ölçüde yardımcı olabilir.

So it's quite often a thing that happens these days when a person needs help or support from a group of people or from their friends.

Bu, bir kişinin bir grup insandan veya arkadaşlarından yardıma veya desteğe ihtiyaç duyduğu bu günlerde sıklıkla yaşanan bir durumdur.

So maybe

Yani belki

all of your friends can help you.

tüm arkadaşlarınız size yardımcı olabilir.

Each person will do something to help you in a small way, but the result will be big.

Herkes size küçük bir şekilde yardımcı olmak için bir şeyler yapacaktır, ancak sonuç büyük olacaktır.

So we often say that every little bit, every little thing can help.

Bu yüzden sık sık her küçük şeyin, her küçük şeyin yardımcı olabileceğini söyleriz.

Even if it is small, it can still be very helpful indeed.

Küçük olsa bile gerçekten çok faydalı olabilir.

As a phrase, as a phrase, to be unable to help, it means you have no control over something.

Bir deyim olarak, yardım edememek, bir şey üzerinde kontrolünüz olmadığı anlamına gelir.

Once again, if you can't help it, it means that thing is out of your control.

Bir kez daha, eğer engel olamıyorsanız bu, olayın sizin kontrolünüzden çıktığı anlamına gelir.

I have no control over that. I can't help it.

Bunun üzerinde hiçbir kontrolüm yok. Elimde değil.

I can't help it.

Elimde değil.

It is something I have no control over.

Bu benim kontrolümde olmayan bir şey.

I can't help it. If it rains tomorrow.

Elimde değil. Yarın yağmur yağarsa.

I have no control over the weather.

Hava durumu üzerinde hiçbir kontrolüm yok.

I can't help it if it rains tomorrow.

Yarın yağmur yağarsa engel olamam.

I have no control over the weather.

Hava durumu üzerinde hiçbir kontrolüm yok.

I can't help it.

Elimde değil.

Some people say, Mr.

Bazıları diyor ki, Bay

Duncan, why are you like that?

Duncan, neden böylesiniz?

Why are you the way you are?

Neden bu şekildesin?

Sometimes you are a little bit annoying.

Bazen biraz sinir bozucu oluyorsun.

Why are you like that? And I will reply with.

Neden böylesin? Ve şununla cevap vereceğim.

I can't help it.

Elimde değil.

I can't help it.

Elimde değil.

Sometimes it is very hard to change certain things.

Bazen bazı şeyleri değiştirmek çok zordur.

I can't help it.

Elimde değil.

It's just the way I am.

Ben böyleyim.

To be unable to help it means you have no control.

Yardım edememek, kontrolün olmadığı anlamına gelir.

I cannot help this feeling.

Bu duyguya engel olamıyorum.

I can't help this feeling.

Bu duyguya engel olamıyorum.

It is an uncontrollable desire or urge.

Kontrol edilemeyen bir arzu veya dürtüdür.

Something you can't help

Yardım edemediğiniz bir şey,

is something you feel and you can't control.

hissettiğiniz ve kontrol edemediğiniz bir şeydir.

I can't help it.

Elimde değil.

Why do you keep coming onto YouTube, Mr. Duncan?

Neden YouTube'a gelip duruyorsunuz Bay Duncan?

Doing your lessons in live streams?

Derslerinizi canlı yayınlarda mı yapıyorsunuz?

My answer would be.

Cevabım şu olurdu.

I can't help this feeling.

Bu duyguya engel olamıyorum.

I can't help it. I just want to do it.

Elimde değil. Sadece bunu yapmak istiyorum.

I want to come on here and help you with your English.

Buraya gelip İngilizce konusunda sana yardım etmek istiyorum.

I can't help this feeling.

Bu duyguya engel olamıyorum.

And that is just about right for today.

Ve bu bugün için hemen hemen doğru.

I've just realised we've done a lot today.

Bugün çok şey yaptığımızı fark ettim.

I've been here for now, around about one hour and eight minutes,

Yaklaşık bir saat sekiz dakikadır buradayım

and I've just realised we have done a lot on today's live stream.

ve bugünkü canlı yayında çok şey yaptığımızı yeni fark ettim.

If you want to watch this again, you can you can watch all of this again.

Bunu tekrar izlemek istersen hepsini tekrar izleyebilirsin.

YouTube will process this and then they will let you watch it.

YouTube bunu işleyecek ve ardından izlemenize izin verecek.

You can watch it as many times as you want.

İstediğiniz kadar defalarca izleyebilirsiniz.

Also, don't forget there will be language captions added later as well.

Ayrıca daha sonra dil altyazılarının da ekleneceğini unutmayın.

Lots of different captions in your language, so look out for that.

Dilinizde birçok farklı altyazı var, bu yüzden buna dikkat edin.

Thank you very much for your company. I am excited today because

Şirketiniz için çok teşekkür ederim. Bugün heyecanlıyım çünkü

Steve is

Steve

about to take five days holiday, so I will be back with you on Sunday.

beş günlük tatile çıkmak üzere, bu yüzden Pazar günü tekrar aranızda olacağım.

And yes, of course Mr. Steve will be here as well. On Sunday.

Ve evet elbette Bay Steve de burada olacak. Pazar günü.

We will be here together for two hours.

İki saat boyunca burada birlikte olacağız.

I know, I know what you're thinking.

Biliyorum, ne düşündüğünü biliyorum.

You're thinking, Mr. Duncan,

Bay Duncan,

how are you going to do this for two hours?

bunu iki saat boyunca nasıl yapacağınızı

Well, if you tune in on Sunday, you will find out.

düşünüyorsunuz ? Pazar günü uğrarsan öğrenirsin.

Thank you for watching.

İzlediğiniz için teşekkür ederiz.

See you later. Don't forget, also, the thing I asked earlier.

Sonra görüşürüz. Daha önce sorduğum şeyi de unutmayın.

If you could do it, I would be very, very grateful.

Eğer yapabilirsen, çok ama çok minnettar olurum.

If you would like to subscribe to my YouTube channel, I would be very, very grateful.

YouTube kanalıma abone olmak isterseniz çok ama çok minnettar olurum.

And of course, if you want to give me a lovely thumbs up as well, that would also be very much appreciated.

Ve elbette, eğer bana da güzel bir başparmak verirsen, bu da çok makbule geçer.

See you on Sunday! I am back on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü görüşürüz! Pazar günü İngiltere saatiyle 14:00'ten itibaren geri döndüm

UK time.

.

Mr. Steve is here.

Bay Steve burada.

Enjoy the rest of your Wednesday. I hope today's lesson has given you lots

Çarşamba gününüzün geri kalanının tadını çıkarın. Umarım bugünkü ders size çok

of help.

yardımcı olmuştur.

And of course until the next time we meet here, you know what's coming next.

Ve elbette bir dahaki sefere burada buluşana kadar, bundan sonra ne olacağını biliyorsun.

Yes you do. Take care of yourselves. Enjoy the rest of your Wednesday.

Evet yapıyorsun. Kendinize iyi bakın. Çarşamba gününüzün geri kalanının tadını çıkarın.

I will be back on Sunday and of course it is Easter on Sunday, so I will see you

Pazar günü geri döneceğim ve tabii ki Pazar günü Paskalya, bu yüzden sizi

with lots and lots of chocolates as well.

de bol bol çikolatayla göreceğim.

You know what's coming next?

Sırada ne var biliyor musun?

Yes, you do.

Evet, öyle.

Ta ta for now.

Şimdilik görüşürüz.

See you on Sunday.

Pazar günü görüşürüz.

And don't forget to look out for those new English lessons.

Ve yeni İngilizce derslerine göz atmayı unutmayın.