How we can find ourselves in data | Giorgia Lupi

112,053 views ・ 2017-05-04

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Suleyman Cengiz Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:12
This is what my last week looked like.
0
12580
2880
Geçen haftam bu şekilde göründüğü gibiydi.
00:16
What I did,
1
16500
1696
Ne yaptım,
00:18
who I was with,
2
18220
1816
kiminleydim,
00:20
the main sensations I had for every waking hour ...
3
20060
3120
uyanık olduğum her saat için duyduğum esas duygular
00:23
If the feeling came as I thought of my dad
4
23900
2496
Geçenlerde kaybettiğim babamı düşündüğüm gibi duygular gelseydi
00:26
who recently passed away,
5
26420
1776
00:28
or if I could have just definitely avoided the worries and anxieties.
6
28220
4056
veya tam anlamıyla endişe ve vesveselerden kaçabilseydim
00:32
And if you think I'm a little obsessive,
7
32300
1936
ve biraz takıntılı olduğumu düşünüyorsanız
00:34
you're probably right.
8
34260
1856
muhtemelen haklısınız.
00:36
But clearly, from this visualization,
9
36140
2256
Ama şüphesiz, bu canlandırmadan,
00:38
you can learn much more about me than from this other one,
10
38420
3296
benim hakkında bu diğerinden daha fazla şey öğrenebilirsiniz,
00:41
which are images you're probably more familiar with
11
41740
2976
bu görüntülere muhtemelen daha aşinasınız
00:44
and which you possibly even have on your phone right now.
12
44740
2816
ve hatta şu an telefonunuzda olması muhtemel.
00:47
Bar charts for the steps you walked,
13
47580
2216
Attığınız adımlara ait çubuk grafikler,
00:49
pie charts for the quality of your sleep --
14
49820
2376
uyku kaliteniz için dairesel grafikler
00:52
the path of your morning runs.
15
52220
1720
sabah koşularınızın rotası.
00:55
In my day job, I work with data.
16
55100
2296
Benim işim verilerle çalışmak.
00:57
I run a data visualization design company,
17
57420
2496
Bir veri görselleştirme tasarım şirketi işletiyorum,
00:59
and we design and develop ways to make information accessible
18
59940
3336
bu şirkette bilginin erişilebilir olması için görsel sunumlar yardımıyla
01:03
through visual representations.
19
63300
2096
yollar geliştirip tasarlıyoruz.
01:05
What my job has taught me over the years
20
65420
3016
Yıllar sonra işimden öğrendiğim şey
01:08
is that to really understand data and their true potential,
21
68460
4216
veriyi ve onların gerçek potansiyelini gerçekten anlayabilmek için
01:12
sometimes we actually have to forget about them
22
72700
3096
bazen onları unutup
01:15
and see through them instead.
23
75820
1760
onların içini görmemiz gerekir.
01:18
Because data are always just a tool we use to represent reality.
24
78260
3576
Çünkü veri her zaman sadece gerçekliği göstermek için kullandığımız bir araçtır.
01:21
They're always used as a placeholder for something else,
25
81860
2856
Onları her zaman başka bir şeyin yerini tutar gibi kullanırız
01:24
but they are never the real thing.
26
84740
2176
ama asla gerçek değiller.
01:26
But let me step back for a moment
27
86940
1936
Şimdi bir dakikalığına bunu
01:28
to when I first understood this personally.
28
88900
2480
ilk olarak anladığım zamana geri dönelim.
01:32
In 1994, I was 13 years old.
29
92100
3336
1994'te 13 yaşındaydım.
01:35
I was a teenager in Italy.
30
95460
1936
İtalya'da bir gençtim.
01:37
I was too young to be interested in politics,
31
97420
2616
Politika ile ilgilenmek için çok gençtim
01:40
but I knew that a businessman, Silvio Berlusconi,
32
100060
2496
ama bir iş adamı olan Silvio Berlusconi'nin
01:42
was running for president for the moderate right.
33
102580
2560
ılımlı sağ için başkanlığa koştuğunu biliyordum.
01:45
We lived in a very liberal town,
34
105940
2016
Biz çok liberal bir şehirde yaşadık
01:47
and my father was a politician for the Democratic Party.
35
107980
3296
ve babam Demokrat Parti'de bir politikacıydı.
01:51
And I remember that no one thought that Berlusconi could get elected --
36
111300
4336
Kimsenin Berlusconi'nin seçilebileceğini düşünmediğini hatırlıyorum -
01:55
that was totally not an option.
37
115660
1760
bir seçenek bile olamazdı.
01:58
But it happened.
38
118380
1216
Oldu ama.
01:59
And I remember the feeling very vividly.
39
119620
2536
O hissi çok iyi hatırlıyorum.
02:02
It was a complete surprise,
40
122180
1856
Tam bir sürpriz oldu,
02:04
as my dad promised that in my town he knew nobody who voted for him.
41
124060
5040
babam şehirde ona oy veren kimseyi tanımadığına dair yemin ediyordu.
02:10
This was the first time
42
130540
1496
Bu ilk kez elimdeki verinin
02:12
when the data I had gave me a completely distorted image of reality.
43
132060
4560
gerçeklikten tamamen saptırılmış bir görüntü verdiği zamandı.
02:17
My data sample was actually pretty limited and skewed,
44
137100
3296
Veri örneğim oldukça sınırlı ve çarpıktı,
02:20
so probably it was because of that, I thought, I lived in a bubble,
45
140420
3736
muhtemelen sebep buydu, düşündüm ki bir fanusta yaşadım
02:24
and I didn't have enough chances to see outside of it.
46
144180
2600
ve yeterince dışarıyı görme şansım olmadı.
02:27
Now, fast-forward to November 8, 2016
47
147900
3776
Şimdi 8 Kasım 2016'ya, ABD'ye geri gidelim
02:31
in the United States.
48
151700
1200
02:33
The internet polls,
49
153780
1296
internet anketleri,
02:35
statistical models,
50
155100
1376
istatistiksel modeller,
02:36
all the pundits agreeing on a possible outcome for the presidential election.
51
156500
4816
başkanlık seçiminde olası bir sonuçta anlaşan tüm uzmanlar.
02:41
It looked like we had enough information this time,
52
161340
2616
Bu sefer yeterince veri var gibi görünüyordu
02:43
and many more chances to see outside the closed circle we lived in --
53
163980
4096
ve içinde yaşadığımız kapalı dairenin dışını görmek daha kolaydı
02:48
but we clearly didn't.
54
168100
1320
ama yine yapamadık.
02:49
The feeling felt very familiar.
55
169860
2096
Çok tanıdık bir duyguydu.
02:51
I had been there before.
56
171980
1480
Önceden de yaşamıştım.
02:54
I think it's fair to say the data failed us this time --
57
174180
2856
sanırım bu defa verinin bizi yanılttığını söylemek doğru olur
02:57
and pretty spectacularly.
58
177060
1856
ve oldukça şaşırtıcı şekilde.
02:58
We believed in data,
59
178940
1696
Verilere güvendik
03:00
but what happened,
60
180660
1416
ama olan şey,
03:02
even with the most respected newspaper,
61
182100
2696
en saygın gazetede bile
03:04
is that the obsession to reduce everything to two simple percentage numbers
62
184820
4696
her şeyi iki basit yüzdeli sayıya indirgeme saplantısıdır,
03:09
to make a powerful headline
63
189540
1976
etkili bir başlık atmak amacı
03:11
made us focus on these two digits
64
191540
2056
bizi bu iki sayıya ve yalnızca
03:13
and them alone.
65
193620
1200
bu iki sayıya odakladı.
03:15
In an effort to simplify the message
66
195380
2056
Mesajı basitleştirmek
03:17
and draw a beautiful, inevitable red and blue map,
67
197460
3416
ve umulan kırmızı ve mavi güzel bir harita çizmek amacıyla
03:20
we lost the point completely.
68
200900
1880
asıl noktayı tamamen kaçırdık.
03:23
We somehow forgot that there were stories --
69
203260
2136
Hikayeler olduğunu bir şekilde unuttuk
03:25
stories of human beings behind these numbers.
70
205420
2360
bu sayıların ardındaki insanoğlunun hikayelerini
03:29
In a different context,
71
209060
1576
Farklı bir durumda
03:30
but to a very similar point,
72
210660
1656
fakat çok benzer bir noktada,
03:32
a peculiar challenge was presented to my team by this woman.
73
212340
3896
bu kadın tarafından takımıma tuhaf bir sorun sunuldu.
03:36
She came to us with a lot of data,
74
216260
2376
Bir çok veriyle bize geldi
03:38
but ultimately she wanted to tell one of the most humane stories possible.
75
218660
4416
fakat en sonunda olası en insancıl hikayelerden birini açıklamak istedi.
03:43
She's Samantha Cristoforetti.
76
223100
1696
Bu kadın Samantha Cristoforetti.
03:44
She has been the first Italian woman astronaut,
77
224820
2576
İlk İtalyan kadın astronottu
03:47
and she contacted us before being launched
78
227420
2496
ve Uluslararası Uzay İstasyonuna
03:49
on a six-month-long expedition to the International Space Station.
79
229940
3896
altı ay süren bir sefer öncesi bizimle görüştü.
03:53
She told us, "I'm going to space,
80
233860
2216
Bize dedi ki: "Ben uzaya gidiyorum
03:56
and I want to do something meaningful with the data of my mission
81
236100
3096
ve edineceğim veriyle insanlara ulaşmak için anlamlı bir şeyler
03:59
to reach out to people."
82
239220
1240
yapmak istiyorum''
04:01
A mission to the International Space Station
83
241420
2536
Uluslararası Uzay İstasyonu'na bir görev
04:03
comes with terabytes of data
84
243980
2096
terabaytlarca veri ile sonuçlanır,
04:06
about anything you can possibly imagine --
85
246100
2376
hayal edebileceğiniz her şey hakkında;
04:08
the orbits around Earth,
86
248500
1496
Dünya etrafında yörüngeler,
04:10
the speed and position of the ISS
87
250020
2096
ISS'in hızı ve konumu
04:12
and all of the other thousands of live streams from its sensors.
88
252140
3680
ve sensörlerinden gelen binlerce canlı yayının tümü.
04:16
We had all of the hard data we could think of --
89
256660
2896
Düşünebileceğimiz tüm somut veriye sahiptik,
04:19
just like the pundits before the election --
90
259580
2416
seçimden önce tıpkı uzmanlarda olduğu gibi,
04:22
but what is the point of all these numbers?
91
262020
2976
o halde tüm bu sayıların anlamı nedir?
04:25
People are not interested in data for the sake of it,
92
265020
2736
İnsanlar sayıların hatrına, veriyle ilgilenmez
04:27
because numbers are never the point.
93
267780
1855
çünkü sayılar asla asıl nokta değildir.
04:29
They're always the means to an end.
94
269659
1961
Onlar daima bir sonu ifade ederler.
04:32
The story we needed to tell
95
272659
1777
Açıklamamız gereken hikaye şu,
04:34
is that there is a human being in a teeny box
96
274460
2496
minik bir kutuda bir insan var,
04:36
flying in space above your head,
97
276980
2256
başınızın üstünde, uzayda uçan
04:39
and that you can actually see her with your naked eye on a clear night.
98
279260
4096
ve aslında onu, açık bir gecede çıplak gözle görebilirsiniz.
04:43
So we decided to use data to create a connection
99
283380
3096
Böylece bir bağlantı kurmak için verileri kullanmaya karar verdik
04:46
between Samantha and all of the people looking at her from below.
100
286500
4056
Samantha ve onu aşağıdan izleyen tüm insanlar arasında
04:50
We designed and developed what we called "Friends in Space,"
101
290580
3176
"Uzayda Arkadaşlar" adıyla tasarladığımız
04:53
a web application that simply lets you say "hello" to Samantha
102
293780
4656
Samantha'ya "merhaba" diyebileceğiniz basit bir web uygulaması geliştirdik
04:58
from where you are,
103
298460
1256
bulunduğunuz yerden
04:59
and "hello" to all the people who are online at the same time
104
299740
3536
ve aynı anda çevrimiçi olan tüm insanlara "merhaba"
05:03
from all over the world.
105
303300
1520
dünyanın her yanından
05:05
And all of these "hellos" left visible marks on the map
106
305460
3456
Tüm bu "merhabalar" haritada görünen izler bıraktı.
05:08
as Samantha was flying by
107
308940
2016
Samantha uçarken
05:10
and as she was actually waving back every day at us
108
310980
3376
ISS'ten Twitter kullanarak
05:14
using Twitter from the ISS.
109
314380
1680
her gün herkese el sallıyordu.
05:16
This made people see the mission's data from a very different perspective.
110
316700
4976
Bu olay insanların görev verilerini çok farklı bir açıdan görmelerini sağladı.
05:21
It all suddenly became much more about our human nature and our curiosity,
111
321700
4696
Bütün bunlar teknolojiden daha çok insan doğası ve merakımızla ilgili oldu.
05:26
rather than technology.
112
326420
1656
05:28
So data powered the experience,
113
328100
2336
Yani veri deneyimi güçlendirdi,
05:30
but stories of human beings were the drive.
114
330460
2400
insanoğlunun hikayeleri ise yön vericiydi.
05:34
The very positive response of its thousands of users
115
334660
3336
Binlerce kuıllanıcının çok olumlu yanıtları
05:38
taught me a very important lesson --
116
338020
1936
bana çok önemli bir ders verdi:
05:39
that working with data means designing ways
117
339980
2856
Verilerle çalışma, soyutu ve sayılamazı, görülebilen,
05:42
to transform the abstract and the uncountable
118
342860
2736
hissedilebilen ve hayatlarımızla ve davranışlarımızla
05:45
into something that can be seen, felt and directly reconnected
119
345620
4016
doğrudan yeniden bağlanabilen bir şeye dönüştürme
05:49
to our lives and to our behaviors,
120
349660
2296
yollarını tasarlamak demektir.
05:51
something that is hard to achieve
121
351980
1856
Ancak bu süreçte
05:53
if we let the obsession for the numbers and the technology around them
122
353860
3896
sayılar ve teknoloji takıntısının bizi yönlendirmesine izin verirsek
05:57
lead us in the process.
123
357780
1280
elde edilmesi zor olan bir şeye dönüşür.
06:00
But we can do even more to connect data to the stories they represent.
124
360420
4896
Ama verileri, ifade ettikleri hikayelere bağlamak için daha fazlasını yapabiliriz.
06:05
We can remove technology completely.
125
365340
2656
Teknolojiyi tamamen kaldırabiliriz.
06:08
A few years ago, I met this other woman,
126
368020
2256
Birkaç yıl önce bu diğer kadınla karşılaştım,
06:10
Stefanie Posavec --
127
370300
1376
Stefanie Posavec --
06:11
a London-based designer who shares with me the passion and obsession about data.
128
371700
5816
veri hakkındaki tutku ve saplantısını benimle paylaşan Londralı bir tasarımcı.
06:17
We didn't know each other,
129
377540
1336
Birbirimizi tanımıyorduk
06:18
but we decided to run a very radical experiment,
130
378900
3256
ama çok radikal bir deney yapmaya karar verdik,
06:22
starting a communication using only data,
131
382180
2536
sadece veri kullanarak iletişim kurmak,
06:24
no other language,
132
384740
1336
başka bir dil yok
06:26
and we opted for using no technology whatsoever to share our data.
133
386100
4616
ve verimizi paylaşmak için hiç teknoloji kullanmamayı seçtik.
06:30
In fact, our only means of communication
134
390740
2896
Aslında tek iletişim yolumuz
06:33
would be through the old-fashioned post office.
135
393660
2856
eski moda postane kanalıyla olacaktı.
06:36
For "Dear Data," every week for one year,
136
396540
2456
"Sevgili Veri" için bir yılda her hafta,
06:39
we used our personal data to get to know each other --
137
399020
3456
birbirimizi tanımak için kişisel verimizi kullandık;
06:42
personal data around weekly shared mundane topics,
138
402500
3656
haftalık paylaşılan olağan başlıklar çerçevesinde kişisel veriler,
06:46
from our feelings
139
406180
1216
hislerimizden,
06:47
to the interactions with our partners,
140
407420
1856
partnerlerimizle ilişkilerimize,
06:49
from the compliments we received to the sounds of our surroundings.
141
409300
3160
yapılan iltifatlardan çevremizdeki seslere.
06:53
Personal information that we would then manually hand draw
142
413300
3536
Daha sonra bir kartpostal boyutunda bir kağıda elle çizeceğimiz,
06:56
on a postcard-size sheet of paper
143
416860
2496
her hafta Londra'dan
06:59
that we would every week send from London to New York,
144
419380
2936
benim yaşadığım şehre, New York'a ve New York'tan
07:02
where I live,
145
422340
1256
onun yaşadığı şehre,
07:03
and from New York to London, where she lives.
146
423620
2200
Londra'ya göndereceğimiz kişisel bilgilerimiz.
07:06
The front of the postcard is the data drawing,
147
426300
3696
Kartpostalın ön yüzünde veri görselimiz var
07:10
and the back of the card
148
430020
1296
ve arka yüzünde
07:11
contains the address of the other person, of course,
149
431340
2429
tabii ki diğer kişinin adresi
07:13
and the legend for how to interpret our drawing.
150
433793
2640
ve görseli anlamada gerekli açıklayıcı işaretler var.
07:17
The very first week into the project,
151
437460
2016
Projenin ilk haftasında
07:19
we actually chose a pretty cold and impersonal topic.
152
439500
3056
gerçekten çok sıkıcı ve kişisel olmayan bir başlık seçtik.
07:22
How many times do we check the time in a week?
153
442580
3200
Bir haftada zamanı kaç kere kontrol ederiz?
07:26
So here is the front of my card,
154
446540
1936
İşte benim kartın ön yüzü:
07:28
and you can see that every little symbol
155
448500
1976
Her küçük sembolün, zamanı kontrol ettiğim
07:30
represents all of the times that I checked the time,
156
450500
3416
tüm zamanları gösterdiğini görebilirsiniz,
07:33
positioned for days and different hours chronologically --
157
453940
3376
günler ve farklı saatler için kronolojik olarak yerleştirilmiş --
07:37
nothing really complicated here.
158
457340
2040
gerçekten karmaşık hiçbir şey yok.
07:40
But then you see in the legend
159
460020
1576
Fakat zaten bu anlarla ilgili
07:41
how I added anecdotal details about these moments.
160
461620
3456
anekdotsal detayları nasıl eklediğimi işaretlerde görüyorsunuz.
07:45
In fact, the different types of symbols indicate why I was checking the time --
161
465100
4576
Aslında farklı sembol türleri neden o zamanı işaretlediğimi --
07:49
what was I doing?
162
469700
1216
ne yaptığımı gösteriyor.
07:50
Was I bored? Was I hungry?
163
470940
1696
Sıkıldım mı? Acıktım mı?
07:52
Was I late?
164
472660
1216
Geciktim mi?
07:53
Did I check it on purpose or just casually glance at the clock?
165
473900
3216
Saate öylesine mi baktım yoksa bilerek mi kontrol ettim?
07:57
And this is the key part --
166
477140
2256
İşte işin püf noktası --
07:59
representing the details of my days and my personality
167
479420
3696
verilerimi kullanarak günlerimi
ve kişiliğimi gösterme.
08:03
through my data collection.
168
483140
1936
08:05
Using data as a lens or a filter to discover and reveal, for example,
169
485100
4696
Örneğin, asla bitmeyen geç kalma endişemi keşfetmek ve açığa çıkarmak için
08:09
my never-ending anxiety for being late,
170
489820
2176
verileri bir mercek veya bir süzgeç olarak kullanma,
08:12
even though I'm absolutely always on time.
171
492020
2200
mutlaka her zaman dakik olsam da.
08:16
Stefanie and I spent one year collecting our data manually
172
496020
4096
Stefania ve ben bir yılı 'şimdilik' bilgisayarların bir araya getiremeyeceği
08:20
to force us to focus on the nuances that computers cannot gather --
173
500140
4496
nüanslara odaklanmaya bizi zorlaması için
08:24
or at least not yet --
174
504660
1536
verilerimizi elle toplayarak
08:26
using data also to explore our minds and the words we use,
175
506220
3496
sadece aktivitelerimizi değil,
kullandığımız kelimeleri ve fikirlerimizi de incelemek için
08:29
and not only our activities.
176
509740
1936
verileri kullanarak harcadık.
08:31
Like at week number three,
177
511700
1416
Söylediğimiz ve bize söylenen
08:33
where we tracked the "thank yous" we said and were received,
178
513140
3816
"Teşekkür" sözlerini izlediğimiz ve çoğunlukla tanımadığım insanlara
08:36
and when I realized that I thank mostly people that I don't know.
179
516980
4656
teşekkür ettiğimi fark ettiğim üç sayılı haftada olduğu gibi.
08:41
Apparently I'm a compulsive thanker to waitresses and waiters,
180
521660
4336
Görünen o ki garsonlara karşı aşırı teşekkür ediciyim
08:46
but I definitely don't thank enough the people who are close to me.
181
526020
3160
ama kesinlikle bana yakın olanlara yeterince teşekkür etmiyorum.
08:50
Over one year,
182
530820
1256
Bir yıl boyunca
08:52
the process of actively noticing and counting these types of actions
183
532100
4496
bu tür hareketlere bilfiil dikkat edip onları sayma işlemi
08:56
became a ritual.
184
536620
1296
bir ritüel halini aldı.
08:57
It actually changed ourselves.
185
537940
2056
Gerçekten bizi değiştirdi.
09:00
We became much more in tune with ourselves,
186
540020
2696
Kendimizle daha uyumlu hale geldik,
09:02
much more aware of our behaviors and our surroundings.
187
542740
3120
davranışlarımız ve çevremiz konusundaki farkındalığımız arttı.
09:06
Over one year, Stefanie and I connected at a very deep level
188
546500
2976
Bir yıl boyunca Stefanie ve ben ortak veri günlüğümüz sayesinde
09:09
through our shared data diary,
189
549500
2016
her an temas halindeydik,
09:11
but we could do this only because we put ourselves in these numbers,
190
551540
4296
ama sadece kendimizi bu sayıların içine koyduğumuz için bunu yapabiliyorduk,
09:15
adding the contexts of our very personal stories to them.
191
555860
3976
en kişisel hikayelerimizi onlara ekleyerek.
09:19
It was the only way to make them truly meaningful
192
559860
2456
Bu sayıların gerçekten anlamlı olması
09:22
and representative of ourselves.
193
562340
2200
ve bizi temsil etmesi için tek yol buydu.
09:26
I am not asking you to start drawing your personal data,
194
566300
3096
Kişisel verilerinizi görselleştirmeye başlamanızı veya yabancı bir
09:29
or to find a pen pal across the ocean.
195
569420
2856
mektup arkadaşı bulmanızı istemiyorum.
09:32
But I'm asking you to consider data --
196
572300
2576
Fakat her tür veriyi
09:34
all kind of data --
197
574900
1456
görüşmenin başlangıcı olarak
09:36
as the beginning of the conversation
198
576380
1776
düşünmenizi istiyorum,
09:38
and not the end.
199
578180
1200
sonu olarak değil.
09:39
Because data alone will never give us a solution.
200
579900
3176
Çünkü veri tek başına asla bir çözüm olmayacaktır.
09:43
And this is why data failed us so badly --
201
583100
2696
Veriler nedenle bizi çok kötü yanılttı
09:45
because we failed to include the right amount of context
202
585820
3376
çünkü gerçeği yansıtacak doğru miktarda içerik bulundurmada
09:49
to represent reality --
203
589220
1456
başarısız olduk,
09:50
a nuanced, complicated and intricate reality.
204
590700
3200
incelikli, karmaşık ve girift bir gerçeklik.
09:54
We kept looking at these two numbers,
205
594780
2456
Bu iki sayıya bakmaya devam ettik,
09:57
obsessing with them
206
597260
1496
onları saplantı yaptık,
09:58
and pretending that our world could be reduced
207
598780
2496
dünyamız bir çift rakama
10:01
to a couple digits and a horse race,
208
601300
2336
ve bir at yarışına dönüşebilirmiş gibi davranarak,
10:03
while the real stories,
209
603660
1256
gerçek hikayeler,
10:04
the ones that really mattered,
210
604940
1456
gerçekten önem arz edenler,
10:06
were somewhere else.
211
606420
1416
başka yerdelermiş gibi.
10:07
What we missed looking at these stories only through models and algorithms
212
607860
4416
Bu hikayelere sadece modellerle ve algoritmalarla bakarak kaçırdığımız şey
10:12
is what I call "data humanism."
213
612300
2520
"veri insanlığı" adını verdiğim şeydir.
10:15
In the Renaissance humanism,
214
615380
2016
Rönesans insanlığında,
10:17
European intellectuals
215
617420
1616
Avrupa aydınları
10:19
placed the human nature instead of God at the center of their view of the world.
216
619060
4920
kendi dünya görüşlerinin merkezine Tanrı yerine insan doğasını koydular.
10:24
I believe something similar needs to happen
217
624620
2216
Veri evreninde de benzer şeylerin
10:26
with the universe of data.
218
626860
1776
olması gerektiğine inanıyorum.
10:28
Now data are apparently treated like a God --
219
628660
2976
Günümüzde açıkça veri, Tanrı gibi kabul görüyor --
10:31
keeper of infallible truth for our present and our future.
220
631660
3280
şu anımız ve geleceğimiz için mutlak doğrunun koruyucusu.
10:35
The experiences that I shared with you today
221
635660
2896
Bugün sizinle paylaştığım deneyimler
10:38
taught me that to make data faithfully representative of our human nature
222
638580
5016
veriyi içtenlikle insan doğamızın temsilcisi yapmak
10:43
and to make sure they will not mislead us anymore,
223
643620
3416
ve artık bizi yanıltmayacaklarını garantilemek için
10:47
we need to start designing ways to include empathy, imperfection
224
647060
3696
onları toplama, işleme, analiz etme ve gösterme konusunda empati,
10:50
and human qualities
225
650780
1576
hata ve insani vasıflar içeren
10:52
in how we collect, process, analyze and display them.
226
652380
3720
yollar tasarlamaya başlamak gerektiğini öğretti.
10:57
I do see a place where, ultimately,
227
657100
2976
Sonunda, yalnızca daha verimli olmak için
11:00
instead of using data only to become more efficient,
228
660100
3336
veriyi kullanma yerine, hepimizin daha insani olmak için
11:03
we will all use data to become more humane.
229
663460
2800
veriyi kullanacağı bir anı görüyorum.
11:06
Thank you.
230
666700
1216
Teşekkür ederim.
11:07
(Applause)
231
667940
4441
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7