How teachers can help kids find their political voices | Sydney Chaffee

48,003 views ・ 2018-08-28

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gaye Yavuz Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:13
To me, social justice is a simple concept.
0
13897
3064
Bana göre, sosyal adalet basit bir kavramdır.
00:16
It's the notion that all people in a society
1
16985
2437
Toplumdaki herkesin haklar, fırsatlar ve kaynaklara erişim bakımından
00:19
deserve fair and equitable rights, opportunities and access to resources.
2
19446
5348
eşitliği hak etmeleri kavramıdır.
Ama bu konu tartışmalı ve şüpheli olmuştur
00:25
But it's become controversial and nebulous,
3
25270
3041
00:28
because we've stopped talking
4
28335
1433
çünkü sosyal adalet için çalışmanın aslında ne olduğu
00:29
about what working for social justice actually looks like.
5
29792
3646
hakkında konuşmayı bıraktık.
Sosyal adalet için çalışmak şu şekilde olabilir...
00:34
Working for social justice can look like this ...
6
34350
2342
00:37
or this.
7
37592
1150
ya da bu şekilde.
Böyle de olabilir
00:39
It can look like this ...
8
39255
1468
00:41
or it can look like this ...
9
41452
1742
ya da böyle
ya da en sevdiğim şekliyle
00:43
or my favorite ...
10
43218
1899
böyle de görünebilir.
00:45
it can look like that.
11
45141
1840
00:47
Those are my students,
12
47543
1239
Benim öğrencilerim.
00:48
and whenever I'm asked to articulate my work or my priorities as a teacher,
13
48806
4231
Bir öğretmen olarak görevimi ya da önceliklerimi açıklamam istendiğinde
00:53
I explain that I believe education can be a tool for social justice.
14
53061
5106
eğitimin sosyal adalet için bir araç olabileceğini söylüyorum.
00:59
But a few months ago, I logged onto Twitter -- as I do --
15
59282
3643
Ama birkaç ay önce -hep olduğu gibi- Twitter'a girdiğimde
01:02
and I saw that a fellow teacher had taken issue with that belief.
16
62949
3998
bir öğretmenin konuyu şöyle ele aldığını gördüm.
01:07
"Teachers," he said, "should not be social justice warriors,
17
67521
4418
"Öğretmenler" dedi "sosyal adalet savaşçıları olmamalıdır,
01:11
because the purpose of education is to educate."
18
71963
2979
çünkü eğitimin amacı eğitmektir."
01:15
And he ended his argument by saying,
19
75630
2335
İddiasını şöyle bitirmiş:
01:17
"I teach my subject."
20
77989
2035
"Ben kendi alanımı öğretiyorum."
01:20
But I reject that simplification,
21
80816
2873
Ama ben bu basitleştirmeye katılmıyorum
01:23
because teachers don't just teach subjects,
22
83713
3245
çünkü öğretmenler sadece ders anlatmıyor,
01:26
we teach people.
23
86982
1231
insanlara öğretiyoruz.
01:28
When our students walk into our classrooms,
24
88988
3445
Öğrencilerimiz sınıflarımıza girdiğinde
01:32
they bring their identities with them.
25
92457
2174
kimliklerini de getiriyorlar.
01:34
Everything they experience in our rooms is bound up in historical context,
26
94655
4405
Sınıflarımızda yaşadıkları her şey tarihi bir bütünlük oluşturur.
Eğer eğitimin boşa gittiği fikrinde ısrar edersek
01:39
and so if we insist that education happens in a vacuum,
27
99084
3529
01:42
we do our students a disservice.
28
102637
1984
öğrencilerimize zarar veriyoruz.
Eğitimin aslında önemli olmadığını öğretiyoruz onlara.
01:45
We teach them that education doesn't really matter,
29
105304
2977
01:48
because it's not relevant to what's happening all around them.
30
108305
3106
Çünkü eğitim etraflarındaki olaylarla alâkalı değil.
01:52
And what's happening all around them?
31
112468
1772
Peki, çevrelerinde neler oluyor?
01:55
Well, racism for one.
32
115101
1841
Mesela ırkçılık ilk sırada.
01:57
According to results of the Implicit Association Test,
33
117263
3084
Örtük EğitimTesti sonuçlarına göre,
02:00
fully 88 percent of white people harbored subconscious biases against black people,
34
120371
6284
beyaz insanların tam %88'i, siyahilerin çok zeki olmadıkları, daha tembel
02:06
believing them to be less intelligent, lazier and more dangerous than whites.
35
126679
5782
ve daha tehlikeli olduklarını düşünerek bilinçsiz bir ön yargı barındırıyor.
02:12
And that's just one concrete example of the insidious effects
36
132485
3817
İşte bu da size ülkemizdeki tarihi ve sistematik
02:16
of historic and systemic racism on our country.
37
136326
3136
ırkçılığın etkilerinin somut bir örneği.
02:19
For more evidence, we could look at incarceration rates;
38
139959
3350
Daha fazla kanıt için tutuklanma oranlarına,
02:23
we could look at statistics on police violence against black people;
39
143333
3298
polisin siyahilere uyguladığı şiddet istatistiklerine
02:26
we could look at the opportunity gap in education --
40
146655
2436
ve eğitimdeki fırsat eşitsizliklerine bakabiliriz.
02:29
so yeah, social justice belongs in our schools.
41
149115
4101
Yani evet, bizim okullarımızda sosyal adalet var.
02:34
Social justice should be a part of the mission of every school
42
154139
3717
“Herkes için özgürlük ve adalet” sözünün
02:37
and every teacher in America,
43
157880
2145
bir slogandan daha fazlası olmasını istiyorsak, sosyal adalet
02:40
if we want "liberty and justice for all" to be more than a slogan ...
44
160049
3833
Amerika’daki her okul ve öğretmenin misyonunun bir parçası olmalıdır.
Çünkü okullar, çocukların aktif vatandaş olmaları ve dünyayı değiştirmek için
02:45
because schools are crucial places for children to become active citizens
45
165176
5037
gerekli olan becerileri öğrenmeleri için önemli yerlerdir.
02:50
and to learn the skills and the tools that they need to change the world.
46
170237
4173
02:54
So what are those skills?
47
174906
1215
Peki bu beceriler neler?
02:56
OK, here's a secret:
48
176442
1661
Tamam, işte bir sır:
02:58
many of the skills that people need
49
178127
1800
Bizi adalete götüren değişim türlerini
02:59
to orchestrate the kinds of change that will lead to justice
50
179951
3078
düzenlemek için gereken becerilerin çoğu,
03:03
are already built into the work of schools.
51
183053
2462
uzun süredir okullarımızın bir parçası.
03:05
Things like problem-solving,
52
185539
2315
Problem çözme, eleştirel düşünme,
03:07
critical thinking, collaboration, perseverance --
53
187878
2317
işbirliği, tahammül gibi şeyler,
bunların hiçbirisi tek başına devrim niteliğinde değildir.
03:10
none of that should be revolutionary on its own.
54
190219
2550
03:13
Combine that with the ability to understand history
55
193502
3076
Bunu, tarihi anlama becerimizle birleştirelim,
fakat hepimizin hemfikir olduğu statik ve nesnel bir anlatım olarak değil,
03:16
not as one static and objective narrative on which we all agree,
56
196602
4946
sayısız yorumun olabileceği
03:21
but as a series of intertwined events
57
201572
2700
iç içe geçmiş olaylar serisi olarak düşünelim.
03:24
about which there can be countless interpretations.
58
204296
2702
03:27
If we deliberately choose to explore history with our students
59
207525
3327
Eğer tarihi sadece öğretmektense,
öğrencilerimizle keşfetmeyi seçersek,
03:30
rather than just teach it,
60
210876
1790
onlara tarihin süregelen bir alan olduğunu anlamalarında yardımcı oluruz
03:32
we help them understand that history is ongoing
61
212690
2766
03:35
and that it's connected to current movements for justice.
62
215480
3412
ve bu, bizim adalet akımlarımızla bağlantılı olur.
03:38
And we help them see themselves as potential players
63
218916
2750
Kendilerinin yaşayan tarihin içinde
03:41
within a living history.
64
221690
1754
potansiyel birer oyuncu olduklarını görmelerini sağlarız.
03:44
So those are the skills I'm talking about
65
224694
1961
Bunlar, çocuklara adaletin nasıl işlediğini görmelerinde
03:46
when I say that education can be a place
66
226679
2112
eğitimin nasıl bir yeri olduğunu
03:48
to help kids learn how to work for justice.
67
228815
2396
anlatırken bahsettiğim beceriler.
03:52
But maybe the reason
68
232583
1279
Belki de Twitter eleştirmenimin
03:53
that my Twitter critic wasn't happy with that idea
69
233886
3147
bana katılmamasının sebebi
03:57
is because he doesn't agree with my definition of justice.
70
237057
2868
adalet tanımlarımızın uyuşmamasıdır.
04:00
Fair enough.
71
240496
1176
Yeterince makul.
04:01
Maybe he and I don't see eye to eye, politically.
72
241696
2368
Belki de politik olarak aynı fikirde değilizdir.
04:04
But here's the thing:
73
244724
1649
Ama şu var:
Amacımız öğrencilerimizin bizimle aynı fikirde olmaları değil,
04:06
our aim is to encourage students to articulate their own opinions,
74
246397
4797
kendi fikirlerini söylemeleri için onlara cesaret vermektir.
04:11
not to coerce them into agreeing with us,
75
251218
2443
04:13
so it actually doesn't matter if he and I agree.
76
253685
3015
Bu yüzden bizim anlaşmamızın bir önemi yok.
04:17
What matters is that we're helping students have those conversations
77
257208
3256
Önemli olan öğrencilerimizin
birbirleriyle konuşmalarıdır.
04:20
with each other.
78
260488
1150
04:22
And that means that as adults,
79
262027
1429
Ve bu da bizim yetişkinler olarak
04:23
we need to learn how to become effective facilitators
80
263480
3062
onların aktifliğini yönlendirmede
04:26
of our students' activism.
81
266566
1621
etkili olmayı öğrenmemiz anlamına gelir.
04:28
We've got to help them learn how to have really tricky conversations,
82
268576
3508
Onlara nasıl güzel konuşmaları gerektiğini öğretmeliyiz,
farklı fikirleri göstermeli
04:32
we have to expose them to different opinions,
83
272108
3192
ve okulda öğrendiklerinin
04:35
and we have to help them see
84
275324
1977
dünyayla olan bağlantılarını görmelerini sağlamalıyız.
04:37
how what they're learning in school connects to the world outside.
85
277325
3165
Şimdi bunun bir örneğine bakalım.
04:41
So here's an example of that.
86
281230
1528
04:42
Every year, my students study the history of apartheid in South Africa
87
282782
3493
Öğrencilerim her yıl, örnek adaletsizlik incelemesi olarak
Güney Afrika’daki ırkçılığın tarihi üzerine çalışır.
04:46
as a case study of injustice.
88
286299
1870
04:48
Now for those of you who don't know,
89
288750
1715
Bilmeyenler için,
Güney Afrika’daki ırk ayrımı vahşi bir sistemdir.
04:50
apartheid was a brutally racist system,
90
290489
2097
04:52
and the white-ruled government in South Africa imposed racist laws
91
292610
3420
Burada beyazların yönettiği hükümette,
ten renklerinin problem yarattığı ırkçı kanunlar yürürlükteydi.
04:56
to oppress people of color,
92
296054
1799
04:57
and if you resisted those laws, you risked jail time, violence or death.
93
297877
4006
Bu kanunlarda ısrarcı olsaydık, hapis, şiddet ve ölümleri göze almış olurduk.
05:02
And around the world, other countries' governments,
94
302459
3934
Amerika da dâhil,
dünyadaki diğer hükûmetler,
05:06
including ours in the United States,
95
306417
2085
bu kanunları kaldırmakta
05:08
hesitated to sanction South Africa, because ...
96
308526
3097
tereddüt ettik çünkü …
05:11
well ...
97
311647
1151
Güney Afrika’nın kaynaklarından faydalanıyorduk.
05:12
we benefited from its resources.
98
312822
1732
05:15
So in 1976, the South African government passed a new law
99
315214
4325
1976’da Güney Afrika hükûmeti,
oradaki tüm öğrencilerin
05:19
which required that all students in South Africa
100
319563
2469
beyazların dili olan
ve çoğu siyahinin baskıcı olarak ele aldığı
05:22
learn in the language Afrikaans,
101
322056
2148
05:24
which was a white language,
102
324228
1378
Hollanda lehçesini öğrenmeleri için
05:25
and many black South Africans referred to that language
103
325630
2572
yeni bir kanun çıkardı.
05:28
as the language of the oppressor.
104
328226
1950
05:30
So not surprisingly,
105
330784
1151
Beklendiği gibi,
05:31
students of color were outraged at this law.
106
331959
2137
bu yasayla, ten rengi farklı olan öğrencilere haksızlık yapıldı.
05:34
They already attended segregated schools
107
334738
2479
Öğrenciler aşırı kalabalık,
kaynak eksikliği olan
05:37
with overcrowded classrooms,
108
337241
2055
ve açıkça ırkçı bir müfredatla
05:39
a lack of resources
109
339320
1364
05:40
and a frankly racist curriculum,
110
340708
2083
zaten ayrılmış şekilde ders yapıyordu.
05:42
and now they were being told to learn
111
342815
1769
Ne öğretmenlerinin ne de kendilerinin konuştuğu
05:44
in a language neither they nor their teachers spoke.
112
344608
3088
bir dili öğrenmeleri söyleniyordu.
05:48
So on the morning of June 16, 1976,
113
348652
3618
16 Haziran 1976 sabahında,
05:52
thousands of kids from the township of Soweto
114
352294
2987
Soweto şehrinde
binlerce çocuk protesto için okulu terketti.
05:55
walked out of schools.
115
355305
1558
05:56
And they marched peacefully through the streets to protest the law.
116
356887
3515
Yasayı protesto etmek için barış içinde caddelerde ilerledi.
06:01
At an intersection, they met up with the police,
117
361384
2809
Bir kavşakta polisle karşılaştılar.
Çocuklar geri dönmek istemediğinde
06:04
and when the kids refused to turn back,
118
364217
2154
06:06
the police officers set dogs on them ...
119
366395
2372
polisler köpeklerle karşılık verdi
06:09
and then they opened fire ...
120
369888
1538
ve ateş açtı...
06:12
and the Soweto uprising ended in tragedy.
121
372818
2350
Böylece Soweto ayaklanması bir trajediyle son buldu.
06:16
Apartheid itself didn't end until almost 20 years later,
122
376131
3807
Irkçılık bu olaydan sonra 20 yıl kadar daha devam etti.
Ama Soweto’daki çocukların eylemi Güney Afrika’daki olaylara karşı
06:21
but the activism of those kids in Soweto profoundly changed
123
381039
4295
06:25
the way the world viewed what was happening in South Africa.
124
385358
3604
dünyanın bakış açısını son derece değiştirdi.
06:29
News outlets all around the world published this photo
125
389922
3173
Tüm dünyadaki haber bültenleri, Soweto’da polis tarafından öldürülen
06:33
of 13-year-old Hector Pieterson,
126
393119
2164
ilk kişilerden olan 13 yaşındaki Hector Pieterson’ın
06:35
who was one of the first people killed by police in Soweto,
127
395307
3665
bu fotoğrafını yayınladı.
06:38
and it became nearly impossible to ignore the brutality
128
398996
3064
Böylece ırkçılık rejiminin gaddarlığını görmezden gelmek
neredeyse imkânsız hâle geldi.
06:42
of the apartheid regime.
129
402084
1734
06:43
In the months and the years that followed the Soweto uprising,
130
403842
3255
Soweto ayaklanmasını takip eden yıllar içinde
06:47
more and more countries exerted political and economic pressure
131
407121
3270
daha fazla ülke ırkçılığı bitirmek için
Güney Afrika hükümeti üzerinde politik ve ekonomik baskı uyguladı.
06:50
on the South African government to end apartheid,
132
410415
2880
06:53
and it was largely due to the activism of those kids in Soweto.
133
413319
4464
Bu büyük ölçüde Soweto çocuklarının eyleminin sonucuydu.
06:59
So every year my kids learn about this.
134
419833
2730
Her yıl öğrencilerim bu olayı öğrenir.
07:02
And invariably, they start to draw connections
135
422587
2998
Sürekli kendileriyle bu çocuklar arasında
07:05
between those kids in Soweto and themselves.
136
425609
2359
bağlantılar kurmaya başlarlar.
07:08
And they start to ask themselves
137
428486
1757
Kendilerine ne tür siyasi güç ve birimlere
07:10
what kind of political power and agency they have.
138
430267
3341
sahip olduklarını sormaya başlarlar.
07:14
They ask themselves whether there would ever be a reason
139
434345
2776
Kendilerine, gelecek nesillerin
daha adil bir dünyada yaşamaları için
07:17
they would risk their lives
140
437145
1926
hayatlarını tehlikeye atıp atamayacaklarını soruyorlar.
07:19
so that a future generation could live in a more just world.
141
439095
3176
07:22
And most profoundly for me, every single year,
142
442813
3200
Bence en samimi olanı, kendilerine her yıl yetişkinlerin
07:26
they ask themselves whether adults will ever listen to their voices.
143
446037
5312
onları dinleyip dinlemeyeceklerini sormaları.
07:32
A few years ago,
144
452788
1151
Birkaç yıl önce, müdürüm bana
07:33
my principal got an anonymous email from one of our students.
145
453963
3333
öğrencilerimin birinden isimsiz bir mail aldı.
07:37
It informed him that the following day,
146
457681
1872
Bu mail, ertesi gün öğrencilerin
07:39
the students planned to walk out of school.
147
459577
2230
protesto yapacaklarına dair onu bilgilendiriyordu.
07:42
This was in the wake of Michael Brown's death
148
462263
2196
Bu, Ferguson’da Michael Brown’un ölümünün ardından oldu.
07:44
in Ferguson, Missouri,
149
464483
1150
07:45
and the students were planning to join a walkout and march
150
465657
3123
Öğrenciler Siyahi Yaşamlar Önemlidir eylemine
07:48
in support of the Black Lives Matter movement.
151
468804
2366
destek için
yürüyüşe katılmayı planlıyorlardı.
07:51
So at this point,
152
471622
1151
Bu noktada, okuldaki kadro
07:52
the staff at the school had a decision to make.
153
472797
2198
bir karar vermeliydi.
07:55
Would we use our authority and our power to try to control the students
154
475363
4101
Otoritemizi ve gücümüzü
çocukları engellemek için mi kullanmalıydık
07:59
and prevent them from leaving,
155
479488
1667
yoksa 9. sınıftan beri öğrettiğimiz sosyal adalet ilkelerini
08:01
or would we support them
156
481179
2178
08:03
as they put into practice the principles of social justice
157
483381
3116
hayata geçirmeleri için
08:06
that we had taught them about since the ninth-grade year?
158
486521
3118
onları desteklemeli miydik?
08:10
So the next morning, the kids left school en masse
159
490412
2722
Ertesi sabah, çocuklar
okuldan topluca çıkıp toplandılar.
08:13
and they gathered on the lawn.
160
493158
1555
08:14
And one of the seniors jumped up on a picnic table
161
494737
2604
Son sınıf öğrencilerinden biri, bir piknik masasına çıktı
08:17
and went over safety expectations.
162
497365
1944
ve güvenlik beklentilerini anlattı.
08:19
(Laughter)
163
499333
1008
(Gülme)
08:20
And the younger kids took it very seriously.
164
500365
2247
Alt sınıflar bunu çok ciddiye aldılar.
08:22
And as teachers and as staff we told them,
165
502636
2530
Öğretmenler ve kadro olarak,
“Tamam, güvende olun” dedik
08:25
"OK, be safe,"
166
505190
1292
08:26
and we watched as they marched off.
167
506506
1933
ve yürümelerini izledik.
08:28
The kids who chose to stay spent that afternoon in class.
168
508808
3580
Kalmayı seçen çocuklar da zamanlarını sınıflarında geçirdiler.
08:32
They debated the merits of protest,
169
512412
2181
Protestonun değerlerini tartıştılar,
08:34
they talked about the history of the Black Lives Matter movement,
170
514617
3100
Siyahi Hayatlar Önemlidir hareketi hakkında konuştular
08:37
and they went on with classes as scheduled.
171
517741
2009
ve derslerine devam ettiler.
08:39
And those who chose to leave participated in a citywide student walkout
172
519774
4297
Gitmeyi seçenlerse, şehir genelindeki öğrenci grevine katıldılar
ve adalet için ortak düşüncelerini söylediler.
08:44
and raised their collective voice for justice.
173
524095
2637
08:47
But no matter where they chose to spend the afternoon,
174
527810
3002
Zamanlarını nerede geçirirlerse geçirsinler,
08:50
our kids learned valuable lessons that day.
175
530836
2620
çocuklarımız o gün değerli dersler öğrendiler.
08:54
They learned that the adults in their lives would support them
176
534521
2933
Hayatlarındaki yetişkinlerin, güvenlikleri için endişelenseler bile
08:57
even as we worried for their safety.
177
537478
2289
kendilerini desteklediklerini gördüler.
09:00
And they learned that they didn't need us to tell them how or when
178
540395
3195
Onlara nasıl, ne zaman ve hatta neden protesto edeceklerini
09:03
or even why to protest.
179
543614
1738
anlatmamız için bize ihtiyaçları olmadığını gördüler.
09:05
They learned that they were members of a community of young people
180
545911
3096
Daha eşit bir toplumun ortak bir vizyonla
genç topluluğun üyesi olduklarını
09:09
with a shared vision of a more equitable society,
181
549031
3048
ve bu toplumda kendi güçleri olduğunu öğrendiler.
09:12
and they learned that they had power within that society.
182
552103
2810
09:15
They learned that events like the Soweto uprising
183
555893
2318
Ayrıca, Soweto ayaklanması gibi olayların
09:18
are not ancient history,
184
558235
2219
eski bir tarih olmadığı
ve trajediyle sonlanmak zorunda olmadığını da öğrendiler.
09:20
and they don't have to end in tragedy.
185
560478
2268
09:23
And that's what education as a tool for social justice can look like.
186
563882
4271
Bu, eğitimin sosyal adalet için bir araç olmasının bir örneği.
09:29
And here's the thing:
187
569349
1151
İşte:
09:30
our kids are ready for this kind of work.
188
570524
2053
çocuklarımız bu iş için hazır.
09:32
So in 2015,
189
572601
1171
2015'te,
09:33
incoming college freshmen were surveyed,
190
573796
2247
yeni gelen birinci sınıflara anket yapıldı.
09:36
and 8.5 percent of them said
191
576067
2351
yüzde 8,5’i, okul hayatları boyunca
09:38
that there was a "very good chance" they would participate in a protest
192
578442
3334
bir protestoda yer almanın
çok iyi bir fırsat olduğunu söyledi.
09:41
sometime during their college career.
193
581800
1891
09:43
That might not seem very impressive,
194
583715
2152
Bu çok etkileyici görünmeyebilir.
09:45
but consider the fact
195
585891
1201
Ama 1967’den beri öğrencilerin büyük çoğunluğunun
09:47
that it's the largest number of students to say that since 1967.
196
587116
4160
bu fikirde olduğunu göz önüne alın.
09:52
And 75 percent of those kids
197
592073
1739
Bu çocukların %75’i zorluk yaşayan insanlara
09:53
said that helping other people who are having difficulty
198
593836
2625
yardım etmenin onlar için
“çok önemli” veya “temel” amaçları olduğunu söyledi.
09:56
was a "very important" or "essential" goal for them.
199
596485
2431
09:58
Again, the highest number of people to say that since the late 1960s.
200
598940
3514
Ve yine, 1960’lardan beri insanlar en çok bunu söylemekte.
10:02
And research shows us that working for justice doesn't just follow
201
602984
4963
Araştırma, adalet çalışmalarının
sadece daha önce bahsettiğim becerileri oluşturmakla kalmadığını,
10:07
from building all those skills I talked about earlier --
202
607971
2628
başka türlü de ilerlediğini gösteriyor.
10:10
it actually goes the other way, too.
203
610623
1749
10:12
So working for justice, engaging in activism,
204
612396
3086
Yani adalet için çalışmak ve etkinlikle uğraşmak,
öğrencilere liderlik, eleştirel düşünme gibi
10:15
helps students build skills like leadership and critical thinking,
205
615506
4264
becerileri edinmede yardımcı oluyor.
10:19
and it correlates positively with their political participation
206
619794
3107
Bu, politik katılımları, vatandaşlık sorumlulukları
10:22
and their civic engagement
207
622925
1374
ve topluma adanmışlıklarıyla olumlu yönde bağlantılı oluyor.
10:24
and their commitment to their communities later in life.
208
624323
2620
10:26
So in other words,
209
626967
1472
Başka bir deyişle,
öğrenciler bize sosyal adaletin onlar için önemli olduğunu,
10:28
students are telling us that social justice matters to them
210
628463
3869
araştırmacılar da bunun öğrencilerin öğrenmesine yardımcı olduğunu söylüyor.
10:32
and researchers are telling us that it helps students learn.
211
632356
3455
10:36
So now it's up to us to listen,
212
636530
2643
Bu yüzden dinlemek bize kalmış
ve bu kolay olmayabilir.
10:39
and that might not be easy.
213
639197
1836
10:41
In 1976, one of those kids who participated in the Soweto uprising,
214
641984
4416
1976'da Soweto ayaklanmasına katılan çocuklardan biri,
bu olayın siyahi çocukları ve ailelerinin
10:46
he said that that event represented divorce
215
646424
2643
ayrılığını temsil ettiğini söyledi.
10:49
between black children and their families,
216
649091
2026
Çünkü aileler onları ırkçılık kuralları altında yetiştirdi.
10:51
because their families had grown up under apartheid,
217
651141
2580
Serbestçe konuşmanın ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorlardı.
10:53
and they knew how dangerous it was to speak out.
218
653745
2239
Çocuklarının gizlenmesini ve güvende kalmasını istiyorlardı.
10:56
They wanted their kids to lay low and stay safe.
219
656008
2427
10:58
And when our kids threatened to walk out,
220
658459
1970
Çocuklarımız eylemle tehdit ettiğinde
11:00
a lot of the adults in our community were really conflicted, too.
221
660453
3461
toplumdaki pek çok yetişkin de çelişkideydi.
Bazılarımız onların şiddetle karşılaşabileceğinden,
11:04
Some of us worried that they might encounter violence.
222
664515
2918
diğerleri de eylem yapacakları için endişeliydi.
11:07
Other people worried that they would walk out
223
667457
2154
Ama neyi protesto ettiklerini tam olarak bilmiyorlardı.
11:09
but they wouldn't really know why they were protesting.
224
669635
2572
Birkaç öğrenci ailesinin de içinde olduğu kişiler,
11:12
And some, including some students' families,
225
672231
2080
okul öğrencilerin gitmesini engellemek için
11:14
were really angry that the school hadn't done more
226
674335
2357
daha fazlasını yapmadığından çok öfkeliydi.
11:16
to prevent them from leaving.
227
676716
1402
11:18
And all of those fears that adults have about getting this stuff wrong --
228
678142
4232
Yetişkinlerin bu konuyu yanlış anlamasına sebep olan tüm korkular
hepsi, tümüyle bir anlam ifade etmekte.
11:22
all of those fears make total sense.
229
682833
2015
11:25
But despite those fears,
230
685680
2121
Ancak bu korkulara rağmen,
11:27
we have got to prove to our students that we will listen to their voices
231
687825
4642
öğrencilerimize onları dinleyeceğimizi
ve değişimi etkileyecek güçleri olduğunu kanıtlamalıyız.
11:32
and that they do have the power to effect change.
232
692491
2931
Öğrencilerimizi daha adil bir dünya için
11:36
It's our responsibility to equip our students
233
696058
3292
ihtiyaçları doğrultusunda gerekli araç ve becerilerle donatmak
11:39
with the tools and the skills that they need
234
699374
2518
11:41
to insist on a more equitable world --
235
701916
2265
bizim sorumluluğumuz.
11:44
and then sometimes, to get out of their way,
236
704811
2796
Bazen de sınırlarını aşıp önem verdikleri bu becerileri
11:47
and let them apply those skills to things that they care about.
237
707631
3450
uygulamalarına izin vermeliyiz.
11:52
Living up to that vision is going to require
238
712830
3120
Bu vizyona uyarak yaşamak
esnek olmamızı gerektirecek.
11:55
that we are flexible,
239
715974
1562
11:57
and it's going to require that we're creative.
240
717560
2175
Ve de yaratıcı olmamızı.
11:59
It's going to require that we're brave enough
241
719759
2215
Karşı görüşleri yasadışı bırakmak ve susturmak isteyenlerin
12:01
to stand up in the face of people who try to silence
242
721998
3524
karşısında durabilmek için
12:05
or delegitimize dissenting voices.
243
725546
2430
yeterince cesur olmamızı gerektirecek.
12:08
And hardest of all,
244
728304
1247
Bunların en zoru;
12:09
it's going to require accepting the fact that sometimes we will be the ones
245
729575
4365
bazen öğrencilerimizin baş kaldırdığı kişiler olacağımız
gerçeğini kabul etmemiz gerektiği.
12:13
our students will rebel against.
246
733964
1976
12:15
(Laughter)
247
735964
1370
(Gülüşmeler)
12:17
Sometimes they're going to point out ways in which systems that we have created,
248
737358
4040
Bazen eşitsizlikte payımız olan,
bizim de suçlu olduğumuz ve bizim yarattığımız sisteme
12:21
or in which we are complicit,
249
741422
1688
12:23
contribute to inequity.
250
743134
1893
dikkat çekecekler.
12:25
It's going to be uncomfortable, and it's going to be painful
251
745051
2997
Kendi varsayım ve inançlarımızı sorgulayarak bizi zorladıklarında
12:28
as they push us to question our own assumptions and beliefs.
252
748072
3656
rahatsız edici ve acı verici olacak.
12:32
But what if we change the way we think about rebellion in our kids?
253
752519
4014
Ama ya çocuklarımızın ayaklanma hakkındaki düşüncelerini değiştirirsek?
12:37
When our kids rebel --
254
757842
1378
Çocuklarımız ayaklandığında,
12:39
when they thoughtfully push back against our ideas
255
759244
2697
bizim fikirlerimizi nazikçe geri çevirdiklerinde,
12:41
or the way that we do things,
256
761965
1783
ya da yaptığımız şeylerin yöntemini istemediklerinde
12:43
what if we chose to see that as a sign that we're doing something right
257
763772
4345
bir şeyleri doğru yaptığımızın bir işareti olarak
ve onların bağımsızlaştıklarını görmeyi seçersek?
12:48
and that they're becoming liberated?
258
768141
2019
12:51
I know it would be easier
259
771474
1836
Çocukların makalelerinde veya sınavlarda
12:53
if their critical thinking skills manifested in more convenient ways --
260
773334
4122
eleştirel düşünme becerilerini daha uygun yollarla
12:57
on their essays or their standardized tests --
261
777480
2953
ortaya koymalarının daha kolay olduğunu biliyorum.
13:00
I get it --
262
780457
1150
Anlıyorum.
13:01
but convenience and justice do not often go hand in hand.
263
781631
3682
Ama uygunluk ve adalet genelde bir arada yürümez.
13:05
And when our kids learn to think critically about the world around them,
264
785671
3587
Çocuklar dünya hakkında eleştirel düşünmeyi öğrendiklerinde
13:09
they become the kinds of engaged citizens
265
789282
2650
gördükleri adaletsizliği fark eden ve sorgulayan
13:11
who will recognize and question injustice when they see it
266
791956
3311
ve bir şeyler yapmaya çalışan
ilgili vatandaşlar hâline gelirler.
13:15
and work to do something about it.
267
795291
1786
13:17
Welcoming rebellion into our schools is going to require some rethinking
268
797980
4162
Okullarımızda ayaklanmayı hoş karşılamak, bazılarımız için
öğrettiklerimiz ve öğrenilenler hakkında tekrar düşünmeyi gerektirecek.
13:22
about what teaching and learning look like,
269
802166
2203
13:24
because there's this misconception
270
804393
2025
Çünkü şöyle bir yanlış yargı var:
13:26
that if we give students any wiggle room, they're going to walk all over us
271
806442
3983
Eğer öğrencilerimize esneklik payı verirsek bize karşı ayaklanacaklar,
13:30
and classrooms and dinner tables will devolve into total chaos.
272
810449
4797
sınıflar ve yemek masaları tamamen bir kaos ortamına dönecek.
13:35
And if we expect kids to sit silently and passively receive knowledge from us,
273
815270
5818
Onların sessiz ve pasif bir şekilde oturup bizden bilgi almalarını beklersek
13:41
then their voices will always feel overwhelming.
274
821112
3203
fikirleri daima baskı altında kalacak.
13:45
But if we accept instead that learning is sometimes messy,
275
825488
4919
Ancak, bunun yerine öğrenmenin bazen dağınık olduğunu,
bazen beyin fırtınası yapmak için fırsatlar gerektiğini,
13:50
that it requires opportunities to brainstorm and mess up
276
830431
3579
dağılıp tekrar denenmesi gerektiğini,
13:54
and try again,
277
834034
1521
13:55
that our kids dislike chaos and want to learn
278
835579
3075
öğrencilerin okula geldiklerinde kaostan hoşlanmadıklarını
13:58
when they come to school,
279
838678
1981
ve öğrenmek istediklerini kabul edersek
14:00
then we can set up schools to facilitate that kind of learning.
280
840683
3726
o zaman bu tür öğrenmeyi destekleyen okullar kurabiliriz.
Bana bir iyilik yapın ve bir saniyeliğine gözlerinizi kapatın.
14:05
So do me a favor and close your eyes for a second
281
845015
2811
14:07
and imagine schools where teachers are thought partners,
282
847850
4388
Öğretmenlerin düşünce arkadaşı olduğu,
14:12
letting students grapple with complex, hard issues
283
852262
3987
öğrencilerin karmaşık ve zor konularla uğraşmasına izin verildiği,
14:16
and not necessarily giving them the right answers.
284
856273
2783
illa doğru cevapların verilmesi gerekmediği bir okul düşünün.
14:20
And imagine schools where we let students make choices --
285
860482
3888
Hayal edin: öğrencilere kendi seçimlerini yapmalarına izin verdiğimiz,
14:24
we trust them enough to do that
286
864394
2298
bunun için onlara yeterince güvendiğimiz
14:26
and we let them experience the consequences of those choices.
287
866716
3388
ve seçimlerinin sonuçlarıyla yüzleşmelerini sağladığımız bir okul.
14:31
Imagine schools where we let students be humans,
288
871714
4764
Tüm bu karmaşıklık
ve bununla gelen belirsizlik içinde
14:36
with all of the messiness and the uncertainty
289
876502
2711
onların insan olmasına izin verdiğimiz bir okul düşünün.
14:39
that is bound to come with that.
290
879237
1930
14:42
Whatever you just imagined,
291
882900
1759
Ne hayal ederseniz edin.
14:45
it's not mythical,
292
885509
2192
Bu hayali bir şey değil.
14:47
it's not unrealistically idealistic,
293
887725
3633
Gerçekçi olmayan idealistik bir şey değil.
14:51
because teachers all over the country are already pushing the boundaries
294
891382
5082
Çünkü tüm ülkedeki öğretmenler, öğretme ve öğrenmenin
çocuklar için harika sonuçlarıyla algılanışının
14:56
of what teaching and learning can look like
295
896488
2014
sınırlarını epeydir zorluyor.
14:58
with amazing results for kids.
296
898526
2214
15:00
They're doing that in all kinds of schools,
297
900764
2282
Bunu her tür okulda yapıyorlar.
15:03
and there are countless models for teachers who want to get better
298
903070
3337
Öğrencilerinin öğrenmesine daha özgün, merak uyandıran ve çekici şekilde
15:06
at helping students learn in a way that's more authentic
299
906431
3252
yardım etmede daha iyi olmak isteyen öğretmenler için
15:09
and engaging and empowering.
300
909707
2310
sayısız model var.
15:13
I was a reading a book recently,
301
913837
1572
Geçenlerde bir kitap okuyordum.
15:15
it's called "The Students Are Watching,"
302
915433
1953
Adı "Öğrenciler İzliyor."
15:17
and it was by Ted and Nancy Sizer,
303
917410
1635
Ted ve Nancy Sizer tarafından yazılmış.
15:19
and in that book, they said that the work of education
304
919069
2607
Kitapta eğitim işinin,
"saygı, dürüstlük ve bütünlük" gibi kavramlar serisi olarak
15:21
is often described as a series of nouns,
305
921700
2369
15:24
like "respect," "honesty," "integrity."
306
924093
3047
tanımlandığını söylüyorlar.
15:27
And they say those nouns sound really impressive,
307
927164
3762
Bu kelimelerin kulağa etkileyici geldiğini de ekliyorlar.
15:30
but often, they fail to actually mean anything in practice.
308
930950
3793
Ancak sık sık, pratikte aslında bir şey ifade etmede başarısız oluyorlar.
15:35
But verbs, they say, are "active,
309
935084
2589
Ama fiillerin aktif,
15:37
no less demanding
310
937697
1522
daha zahmetli olduğunu
15:39
but requiring constant engagement.
311
939243
2513
ama devam eden katılım gerektirdiğini söylüyorlar.
15:42
Verbs are not structures but, rather, engines."
312
942440
3494
Fiiller yapılar değil daha çok motorlardır.
15:46
And so as I read that, I wondered:
313
946618
1673
Okuduğum kadarıyla şunu merak ettim:
15:48
How do we make justice into an engine driving our work as teachers?
314
948315
5245
Öğretmenler olarak adaleti işimizi sürdüren bir motora nasıl döndürebiliriz?
15:54
What's the verb form of justice?
315
954478
2681
Adaletin fiil formu nedir?
15:58
I think there might be an answer to be found in the words of Cornel West,
316
958618
3456
Sanırım Cornel West'in herkesçe bilinen şu sözünde cevap bulunabilir:
"Adalet toplumdaki aşka benzer."
16:02
who famously said that "justice is what love looks like in public."
317
962098
4245
16:07
And all of my nerdy English teachers in the crowd
318
967544
2850
Toplumdaki çalışkan tüm İngilizce öğretmenlerim
16:10
know that love can be a noun and a verb.
319
970418
2975
bu kelimenin hem sevmek hem de sevgi anlamına geldiğini bilir.
16:14
School has to be bigger.
320
974653
2763
Okul daha büyük olmalı.
16:17
It has to mean more than "I teach my subject."
321
977970
4398
"Sadece alanımı öğretirim."den daha fazla anlam ifade etmeli.
Okul, insanlara dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmeyi
16:23
School has to be about teaching people
322
983059
3471
16:26
to change the world for the better.
323
986554
2271
öğrettiğimiz bir yer olmalı.
16:30
If we believe that,
324
990132
1310
Eğer buna inanırsak
16:31
then teaching will always be a political act.
325
991466
3195
öğretme her zaman siyasi bir eylem olacaktır.
16:36
We can't be afraid of our students' power.
326
996296
3097
Öğrencilerimizin gücünden korkmamalıyız.
16:40
Their power will help them make tomorrow better.
327
1000185
3469
Onların gücü yarınları daha iyi yapacak.
16:43
But before they can do that,
328
1003678
1338
Ama bunu yapabilmeleri için
16:45
we have to give them chances to practice today.
329
1005040
2836
onlara ilk önce bugün pratik yapma imkânı vermeliyiz.
16:49
And that practice should start in our schools.
330
1009001
3570
Bu pratik de bizim okullarımızda başlamalı.
16:53
Thank you very much.
331
1013578
1151
Çok teşekkürler.
16:54
(Applause)
332
1014753
3556
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7