How I help people understand vitiligo | Lee Thomas

773,629 views ・ 2019-09-25

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Elif Kuzu Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:13
When I was young,
0
13667
1434
Gençken
00:15
I wanted to be on TV:
1
15125
1333
TV'de olmak isterdim:
00:17
the lights, the cameras,
2
17500
2809
ışıklar, kamera,
00:20
the makeup,
3
20333
1643
makyaj,
00:22
the glamorous life.
4
22000
1417
göz kamaştırıcı bir yaşam.
00:24
And from my vantage point,
5
24417
1684
Ve benim bakış açıma göre,
00:26
just outside of a military base in Lawton, Oklahoma,
6
26125
3601
Lawton, Oklahoma'daki bir askeri üssün hemen dışında,
00:29
I didn't make the distinction between TV reporter or actor.
7
29750
3976
TV muhabiri ile oyuncu arasında ayrım yapmadım.
00:33
It was all the same to me.
8
33750
1601
Hepsi benim için aynıydı.
00:35
It was either,
9
35375
1268
Her ikisi de
00:36
"Reporting live from Berlin"
10
36667
1392
"Berlin'den canlı yayın"
00:38
or "I shall attend her here and woo her with such spirit when she comes."
11
38083
4435
veya "Ona burada eşlik edeceğim ve geldiğinde ona kur yapacağım." aynıydı.
00:42
(Laughter)
12
42542
1267
(Kahkahalar)
00:43
It was all special,
13
43833
1601
Hepsi özeldi,
00:45
it was all the spotlight,
14
45458
1726
hepsi sahnedeydi
00:47
and I just knew that it was for me.
15
47208
2625
ve onun benim için olduğunu biliyordum.
00:50
But somewhere along my journey,
16
50833
2000
Ama yolculuğum esnasında bir yerde
00:54
life happened.
17
54625
1250
yaşam meydana geldi.
02:30
Ah, much better.
18
150083
2060
Ah, çok daha iyi.
02:32
(Applause)
19
152167
3934
(Alkış)
02:36
I have a disease called vitiligo.
20
156125
1750
Vitiligo adında bir hastalığım var.
02:38
It started early in my career.
21
158500
2208
Kariyerimin ilk zamanlarında başladı.
02:42
It's an autoimmune disorder.
22
162542
2250
Bir otoimmün hastalığı.
02:45
It's where it looks like your skin is getting white patches,
23
165875
3309
Cildinizin beyaz parçalar ile lekelenmiş gibi görünmesi
02:49
but it's actually void of color.
24
169208
1667
ama aslında rengini kaybetmesi.
02:51
It affects all ethnicities,
25
171625
2393
Tüm etnik kökenleri etkiler,
02:54
it affects all ages,
26
174042
1708
tüm yaş gruplarını etkiler,
02:56
all genders,
27
176625
1601
tüm cinsiyetleri etkiler,
02:58
it's not contagious,
28
178250
1393
bulaşıcı değil,
02:59
it's not life-threatening,
29
179667
2184
hayati tehlikesi yok
03:01
but it is mental warfare.
30
181875
2542
ama zihinsel bir mücadeleye neden olur.
03:05
It's tough.
31
185458
1250
Zor.
03:07
Now, I was diagnosed with this disease
32
187417
1851
Şimdi, bu hastalık ile tanılandığımda
03:09
when I was working on "Eyewitness News" in New York City.
33
189292
2833
New York'ta "Ewitness News"de çalışırken
03:12
I was in the biggest city in the country,
34
192875
3059
ülkedeki en büyük şehirdeydim.
03:15
I was on their flagship station
35
195958
1917
En önemli kanalındaydım
03:18
and I was on their top-rated 5pm newscast.
36
198750
4268
ve en fazla puan alan 17:00 haberlerindeydim.
03:23
And the doctor looked me right in the eye and said,
37
203042
2601
Doktor gözüme baktı ve şöyle dedi:
03:25
"You have a disease called vitiligo.
38
205667
1767
"Hastalığının adı vitiligo.
03:27
It's a skin disorder where you lose your pigment.
39
207458
3459
Pigmentlerini kaybettiğin bir deri hastalığı.
03:31
There is no cure, but there a-la-la-la-la".
40
211750
3101
Tedavisi yok ama pek çok a-la-la-la-la.''
03:34
Charlie Brown's teacher.
41
214875
1518
Charlie Brown'un öğretmeni.
03:36
(Laughter)
42
216417
1017
(Kahkahalar)
03:37
He said there is no cure. All I heard was, "My career is over."
43
217458
5125
Hiç tedavisi olmadığını söyledi. Tek duyduğum "Kariyerimin son bulduğu"ydu.
03:44
But I just couldn't give up.
44
224042
1541
Ama vazgeçemezdim.
03:47
I couldn't quit,
45
227125
1250
Bırakamazdım
03:49
because we put too much into this.
46
229458
3726
çünkü bunda çok emeğimiz vardı.
03:53
And by "we" I mean Mr. Moss,
47
233208
2268
Ve "biz" derken Bay Moss demek istedim,
03:55
who sent me to speech and drama club instead of to detention,
48
235500
4351
gözaltına almaktansa, beni konuşma ve drama kulübüne gönderen kişi
03:59
or my sister who paid part of my college expenses,
49
239875
4059
ya da üniversite masraflarımın yarısının ödemesini yapan kız kardeşim
04:03
or my mom,
50
243958
1250
ya da annem,
04:06
who simply gave me everything.
51
246667
4375
bana her şeyi veren kişi.
04:15
I would not quit.
52
255667
1250
Vazgeçmeyecektim.
04:18
So I decided to just put on makeup and keep it moving.
53
258625
4500
Böylece, makyaj yapıp devam etmeye karar verdim.
04:24
I had to wear makeup anyway. It's TV, baby, right?
54
264000
3976
Her halükârda makyaj yapmalıydım. Bu bir TV programı, bebeğim, değil mi?
04:28
I just put on a little more makeup, and everything's cool.
55
268000
4041
Biraz daha makyaj ve her şey tamam.
04:32
And that actually went very well for years.
56
272708
3768
Ve gerçekten de bu yıllarca çok işe yaradı.
04:36
I went from being a reporter in New York City
57
276500
3518
New York'ta muhabirlikten
04:40
to being a morning show anchor in Detroit,
58
280042
2684
Detroit'te bir sabah programında sunuculuğa gittim,
04:42
the Motor City.
59
282750
1893
Motor City.
04:44
And as the disease got worse,
60
284667
2892
Ve bu hastalık daha da kötüleştiğinde
04:47
I just put on more makeup.
61
287583
2060
sadece daha fazla makyaj yaptım.
04:49
It was easy.
62
289667
1851
Kolaydı.
04:51
Except for my hands.
63
291542
2708
Ellerim hariç.
04:55
See, this disease is progressive and ever-changing.
64
295458
3351
Gördüğünüz gibi bu, ilerleyen ve sürekli değişen bir hastalık.
04:58
That means it comes and goes.
65
298833
2476
Yani, gelir ve gider.
05:01
At one point, for about a year and a half,
66
301333
3143
Bir noktada, yaklaşık bir buçuk yıl boyunca,
05:04
my face was completely white.
67
304500
2750
yüzüm tamamen beyazdı.
05:10
Yeah, it trips me out too.
68
310500
1268
Evet, bu beni de uçuruyor.
05:11
(Laughter)
69
311792
1309
(Kahkahalar)
05:13
Yeah.
70
313125
1250
Evet.
05:14
And then, with a little help,
71
314958
3810
Sonra, biraz da yardımla
05:18
some of the pigment came back,
72
318792
2976
pigmentlerin bazıları geri geliyor
05:21
but living through this process
73
321792
2767
ama bu süreçleri yaşamak
05:24
was like two sides of a coin.
74
324583
1709
madalyonun iki yüzü gibiydi.
05:28
When I'm at work and I'm wearing the makeup
75
328125
2059
İşte olduğum zaman, makyaj yapıyorum
05:30
or wearing the makeup outside, I'm the TV guy.
76
330208
2310
ya da dışarıda makyaj yapıyorum, TV adamıyım.
05:32
"Hey, how you doing everybody? Great."
77
332542
2184
"Selam, nasıl gidiyor millet? Süper"
05:34
At home without the makeup,
78
334750
1476
Evde makyajsız,
05:36
I'd take it off and it was like being a leper.
79
336250
3375
makyajı çıkardığımda cüzzamlı olmak gibiydi.
05:41
The stares, constantly staring at me,
80
341083
2935
Sabit bakışlar, sürekli olarak bana bakılması,
05:44
the comments under their breath.
81
344042
3351
fısıltılı yorumlar.
05:47
Some people refused to shake my hand.
82
347417
2017
Bazıları benimle tokalaşmayı reddetti.
05:49
Some people moved to the other side of the sidewalk,
83
349458
2726
Bazı insanlar kaldırımın diğer tarafına geçti,
05:52
moved to the other side of the elevator.
84
352208
1935
asansörün diğer tarafına geçtiler.
05:54
I felt like they were moving to the other side of life.
85
354167
2791
Sanki onların hayatın diğer tarafına gittiğini hissettim.
05:59
It was tough,
86
359125
2393
Zordu
06:01
and those were some tough years.
87
361542
2500
ve bunlar zor yıllardı.
06:06
And honestly,
88
366417
1392
Dürüst olmak gerekirse
06:07
sometimes I just had to shelter in place.
89
367833
3018
bazen bir yere sığınmak zorundaydım.
06:10
You know what I mean?
90
370875
1309
Ne dediğimi anladınız?
06:12
Kind of just stay at home till I get my mind right.
91
372208
2917
Sanki zihnimi düzeltene kadar evde kalmaktı.
06:17
But then I'd put my blinders back on,
92
377250
2042
Ama sonra at gözlüğümü takıyordum.
06:20
I'd get back out there,
93
380250
1375
Oraya geri dönüyor,
06:22
do my thing,
94
382750
1684
işlerimi yapıyordum
06:24
but in the process of doing that,
95
384458
1935
ama bunu yaparken
06:26
I developed this --
96
386417
1750
bunu geliştirdim --
06:30
angry, grumpy demeanor.
97
390167
2541
öfkeli, huysuz davranış biçimi.
06:33
Anger is an easy go-to,
98
393833
1768
Öfke kolay bir kurtarıcı
06:35
and people would leave me alone,
99
395625
2226
ve insanlar beni yalnız bırakacaktı
06:37
but it just wasn't me.
100
397875
2250
ama o ben değildim.
06:41
It wasn't me.
101
401417
1559
O ben değildim.
06:43
I was allowing this disease to turn me into this angry, grumpy, spotted guy.
102
403000
5458
Beni öfkeli, huysuz ve lekeli bir adama dönüştürmesine izin veriyordum.
06:49
It just wasn't me.
103
409208
1334
O ben değildim.
06:51
So I had to change.
104
411583
1417
Yani, değişmek zorundaydım.
06:54
I knew I could not change other people.
105
414583
3167
Diğerlerini değiştiremeyeceğimi biliyordum.
06:58
People are going to react and do what they gonna do.
106
418750
2708
İnsanlar tepki gösterecekler ve istediklerini yapacaklar.
07:02
But there was a cold hard reality as well.
107
422708
2250
Ama soğuk zor bir gerçeklik de vardı.
07:08
I was the one
108
428500
1601
Ben...
07:10
that was showing anger, sadness
109
430125
4018
öfke, üzüntü gösteren
07:14
and isolating myself.
110
434167
1934
ve kendimi izole eden kişiydim.
07:16
It was actually a choice.
111
436125
1292
Gerçekten de o bir seçimdi.
07:19
I was walking out the door every day
112
439250
2309
Her gün kapıdan,
07:21
expecting the world to react with negativity,
113
441583
4393
dünyanın negatif tepki göstermesini bekleyerek çıkıyordum,
07:26
so I just gave them that mean face first.
114
446000
2708
yani önce onlara bu yüzü gösteriyordum.
07:30
If I wanted change, the change had to start with me.
115
450958
4667
Değişiklik istediysem, değişim önce benimle başlamalıydı.
07:37
So I came up with a plan.
116
457417
2125
Bundan dolayı, bir plan yaptım.
07:41
Two-parter, not that deep.
117
461667
2041
İki parçalı, o kadar da derin değil.
07:45
Number one: I would just let people stare,
118
465000
3518
Birincisi: gözlerini dikip bakmalarına izin verecektim,
07:48
drink it in, stare all you want,
119
468542
2726
tadını çıkar, istediği kadar baksın
07:51
and not react.
120
471292
2059
ve tepki gösterme.
07:53
Because the truth is when I got this disease,
121
473375
2643
Çünkü gerçek şu ki hastalığa yakalandığımda
07:56
I was all up in the mirror staring at every new spot
122
476042
3559
yeni nokta oluşunca aynaya bakıyordum
07:59
trying to figure out what is going on.
123
479625
2643
neler olduğunu çözmeye çalışıyordum.
08:02
So I needed to let other people have that same opportunity
124
482292
3541
Bundan dolayı diğer insanların da
08:07
to get that visual understanding.
125
487083
2375
bunu anlamalarına izin vermeliydim.
08:11
Number two:
126
491250
1250
İkincisi:
08:14
I would react with positivity,
127
494625
1875
Olumlu tepki verecektim
08:18
and that was simply a smile,
128
498125
2101
ve bu sadece basit bir gülümsemeydi
08:20
or, at the very least,
129
500250
2143
ya da en azından,
08:22
a nonjudgmental, kind face.
130
502417
3208
eleştirel olmayan bir yüz ifadesiyle.
08:26
Simple plan.
131
506875
1250
Basit bir plan.
08:29
But it turned out to be more difficult than I thought.
132
509042
2541
Ama düşündüğümden de zordu.
08:33
But over time,
133
513333
1250
Ama zamanla
bir şeyler yolunda gitmeye başladı.
08:35
things started to go OK.
134
515458
1500
08:39
Like this one time, I'm at the store and this dude is like staring at me,
135
519000
4143
Bir seferinde olduğu gibi,
marketteydim ve biri başımda yanan bir delik var gibi bana bakıyordu.
08:43
like burning a hole in the side of my head.
136
523167
2059
Ben alışveriş yapıyorum o da bana bakıyor.
08:45
I'm shopping, he's staring at me,
137
525250
1601
08:46
I'm going to the checkout, he's staring at me,
138
526875
2183
Hesabı ödeyeceğim, bana bakıyor.
08:49
I'm checking out, he's on the other line checking out, he's staring at me,
139
529082
3519
Hesabı ödüyorum, o diğer tarafta bana bakıyor,
08:52
we go to the exit, he's still staring at me,
140
532625
2101
çıkışa gidiyoruz, hâlâ bana bakıyor,
08:54
so I see he's staring
141
534750
2101
böylece, onun bana baktığını görüyorum
08:56
and finally I turn to him and I go, "Hey buddy, what's up!"
142
536875
2851
sonunda yanına gittim "Hey arkadaş, naber!"
08:59
And he goes ...
143
539750
1268
ve şöyle yapıyor...
09:01
(Mumbles nervously) "Hi!"
144
541042
1601
(Mırıldanmalar) "Selam!"
09:02
(Laughter)
145
542667
1017
(Kahkahalar)
09:03
Awkward.
146
543708
2268
Garip.
09:06
So to relieve the tension, I say,
147
546000
2518
Böylece gerginliği azaltmak için
09:08
"It's just a skin disorder.
148
548542
1767
"sadece bir cilt hastalığı" diyorum.
09:10
It's not contagious, it's not life-threatening,
149
550333
2226
''Bulaşıcı değil, hayati tehlikesi yok,
09:12
it just makes me look a little different."
150
552583
2060
sadece beni birazcık farklı gösteriyor."
09:14
I end up talking to that guy for like five minutes.
151
554667
2642
Bu adamla konuşmayı yaklaşık beş dakikada bitirdim.
09:17
It was kind of cool, right?
152
557333
2393
İyi gibiydi, değil mi?
09:19
And at the end of our conversation, he says,
153
559750
2083
Ve konuşmanın sonunda,
09:23
"You know, if you didn't have 'vitilargo'" --
154
563833
2893
"Senin de bildiğin gibi, vitilargon olmasaydı" dedi--
09:26
it's actually vitiligo, but he was trying, so --
155
566750
3059
aslında vitiligo, ama o söylemeyi deniyordu --
09:29
(Laughter)
156
569833
1476
(Kahkahalar)
09:31
"if you didn't have vitilargo, you'd look just like that guy on TV."
157
571333
3685
"Vitilargon olmasaydı TV'deki o adama çok benzerdin."
09:35
(Laughter)
158
575042
1267
(Kahkahalar)
09:36
And I was like, "Haha, yeah, I get that, I get that, yeah."
159
576333
4101
Ve ben de sanki, "Haha, evet, anladım, anladım, evet."
09:40
(Laughter)
160
580458
1476
(Kahkahalar)
09:41
So things were going OK.
161
581958
1917
Böylece bir şeyler yolunda gidiyordu.
09:45
I was having more good exchanges than bad,
162
585208
2917
Kötüdense daha fazla iyi şeyin alışverişini yapıyordum,
09:49
until that day.
163
589542
3250
o güne kadar.
09:54
I had a little time before work
164
594792
1517
İşten önce az bir zamanım vardı
09:56
so I like to stop by the park to watch the kids play.
165
596333
2518
parkta durup oyun oynayan çocukları izlemeyi severim.
09:58
They're funny.
166
598875
1268
Eğlenceliler.
10:00
So I got a little too close, this little girl wasn't paying attention,
167
600167
3309
Bundan dolayı, biraz daha yaklaştım, küçük kız ilgilenmiyordu,
10:03
she's about two or three years old,
168
603500
1726
iki ya da üç yaşındaydı,
10:05
she's running, she runs directly into my leg and falls down, pretty hard.
169
605250
3434
koşuyordu, bacağıma doğru koşuyordu ve düştü, oldukça sert düştü.
10:08
I thought she hurt herself,
170
608708
1351
İncindiğini düşündüm,
10:10
so I reach out to try and help the little girl
171
610083
2393
bu yüzden küçük kıza yardım için elimi uzatıyorum
10:12
and she looks at my vitiligo
172
612500
1643
ve benim vitiligoma bakıyor
10:14
and she screams!
173
614167
3500
ve bağırıyor!
10:25
Now kids are pure honesty.
174
625000
3143
Şimdi çocuklar saf dürüstler.
10:28
She's like two or three.
175
628167
1934
İki ya da üç yaşlarındaydı.
10:30
This little girl, she wasn't trying to be mean.
176
630125
4059
Bu küçük kız, bir şey ifade etmeye çalışmıyordu.
10:34
She didn't have any malice in her heart.
177
634208
2476
Kalbinde hiç kötülük yoktu.
10:36
This little girl was afraid.
178
636708
1709
Bu küçük kız korktu.
10:39
She was just afraid.
179
639875
1250
O sadece korktu.
10:44
I didn't know what to do.
180
644750
1309
Ne yapacağımı bilmiyordum.
10:46
I just took a step back and put my hands by my side.
181
646083
2459
Bir adım geri attım ve elimi kendi tarafıma aldım.
10:52
I stayed in the house for two weeks and three days on that one.
182
652750
4458
Bunun üstüne, iki hafta üç gün evde kaldım.
10:59
It took me a second to get my mind around the fact
183
659458
3226
Bu gerçeği anlamam bir saniyemi aldı;
11:02
that I scare small children.
184
662708
2042
küçük çocukları korkutuyordum
11:06
And that was something that I could not smile away.
185
666583
3292
ve bu gülüp geçebileceğim bir şey değildi
11:15
But I jumped back on my plan
186
675125
1708
ama planıma geri döndüm
11:19
and just put on my blinders,
187
679875
2667
ve at gözlüğümü taktım,
11:23
started going back out.
188
683542
1291
dışarı dönmeye başladım.
11:26
Two months later, I'm in a grocery store reaching on the bottom shelf,
189
686250
3309
İki ay sonra, bir markette alt raflara uzanıyorum
11:29
and I hear a little voice go, "You've got a boo-boo?"
190
689583
2750
ve küçük bir sesin çıktığını duyuyorum "uf mu olmuşsun?''
11:33
It's like a two-year-old, three-year-old, same age, little girl,
191
693583
3685
Yaklaşık iki üç yaşlarında o küçük kız ile aynı yaşlarda
11:37
but she's not crying,
192
697292
1416
ama ağlamıyordu,
11:39
so I kneel down in front of her
193
699875
2893
ben de karşısında diz çöküyorum
11:42
and I don't speak two-year-old so I look up at the mom,
194
702792
2601
iki yaşındaki çocuğu anlamadığımdan annesine bakıyorum
11:45
and I say, "What did she say?"
195
705417
1476
ve "ne söyledi?" diyorum.
11:46
And she says, "She thinks you have a boo-boo."
196
706917
2684
Ve o küçük kızın bende bir uf olduğunu düşündüğünü söyledi.
11:49
So I go, "No, I don't have a boo-boo, no, not at all."
197
709625
3434
Ben de "Uf olmadı, hayır, hiç de değil."
11:53
And the little girl says,
198
713083
1768
Küçük kız da
11:54
"Duh-duh-hoy?"
199
714875
1292
"Duh-duh-hoy?" dedi
11:57
And so I look to mom for the translation,
200
717167
2434
ve ben de çeviri için annesine bakıyorum,
11:59
and she says,
201
719625
1351
diyor ki...
''Senin yaralandığını sanıyor.''
12:01
"She thinks you're hurt."
202
721000
1292
12:03
And I say, "No, sweetie, I'm not hurt at all, I'm fine."
203
723542
4517
Ben de "Hayır, tatlım, hiç de yaralanmadım, ben iyiyim." diyorum
12:08
And the little girl reaches out with that little hand
204
728083
3268
ve bu küçük kız küçük ellerini uzatıyor,
12:11
and touches my face.
205
731375
2309
yüzüme dokunuyor.
12:13
She's trying to rub the chocolate into the vanilla
206
733708
2393
Vanilyaya çikolata ufalamaya çalışıyor gibiydi
12:16
or whatever she was doing.
207
736125
1309
ya da her ne yapıyorsa.
12:17
It was amazing!
208
737458
1250
Muhteşemdi!
12:19
It was awesome.
209
739667
1250
Harikaydı.
12:21
Because she thought she knew what it was,
210
741875
2059
Çünkü ne olduğunu bildiğini düşünüyordu,
12:23
she was giving me everything I wanted:
211
743958
1976
bana istediğim her şeyi veriyordu:
12:25
kindness, compassion.
212
745958
2726
Merhamet, şefkat
12:28
And with the touch of that little hand,
213
748708
1917
ve bu küçük el dokunuşuyla
12:31
she healed a grown man's pain.
214
751792
3434
yetişkin bir adamın yarasını iyileştirdi.
12:35
Yee-ha.
215
755250
2559
Eee-vet.
12:37
Healed.
216
757833
1250
İyileştirdi.
12:42
I smiled for a long time on that one.
217
762333
2292
Bunun üstüne, uzun bir süre gülümsedim.
12:47
Positivity is something worth fighting for,
218
767708
4167
Pozitiflik, uğruna savaşmaya değen bir şey,
12:52
and the fight is not with others --
219
772958
2976
birileriyle olan değil--
12:55
it's internal.
220
775958
1250
o içsel.
12:58
If you want to make positive changes in your life,
221
778458
3667
Yaşamınızda olumlu bir değişiklik istiyorsanız
13:03
you have to consistently be positive.
222
783625
4792
sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.
13:13
My blood type is actually B positive.
223
793167
2309
Benim kan grubum aslında B pozitif.
13:15
(Laughter)
224
795500
3351
(Kahkahalar)
13:18
I know, corny TV guy dad joke,
225
798875
2393
Biliyorum, klişe TV adamı şaka yaptı,
13:21
my daughter hates it, but I don't care!
226
801292
1976
kızım nefret ediyor ama aldırmıyorum!
13:23
Be positive!
227
803292
1726
Pozitif olun!
13:25
(Laughs)
228
805042
2458
(Kahkahalar)
13:32
A 14-year-old boy years ago --
229
812583
2643
Yıllar önce 14 yaşında bir erkek çocuk --
13:35
this kid had vitiligo --
230
815250
2059
bu çocukta vitiligo vardı --
13:37
he asked me to show my face on television.
231
817333
3935
yüzümü TV'de göstermemi istedi.
13:41
I wasn't going to do it,
232
821292
1434
Bunu yapmayacaktım,
13:42
we've been over this, I thought I was going to lose my job,
233
822750
2809
bunu aşmıştık, işimi kaybedeceğimi düşündüm
13:45
but the kid convinced me by saying,
234
825583
2209
ama çocuk beni şunu söyleyerek ikna etti,
13:48
"If you show people what you look like and explain this to them,
235
828875
4351
"Eğer insanlara nasıl göründüğünü gösterip
13:53
maybe they will treat me differently."
236
833250
2167
bunu anlatırsan belki bana farklı davranırlar."
13:56
Boom! Blinders off.
237
836458
2584
Boom! At gözlüğü çıktı.
13:59
I did a TV report,
238
839833
2351
Bir TV sunumu yaptım,
14:02
got an overwhelming response.
239
842208
2042
Çok büyük, güçlü tepkiler aldım.
14:05
So I didn't know what to do.
240
845375
1559
Ne yapacağımı bilmiyordum.
14:06
I took the attention and focused it back on the kid
241
846958
2726
Dikkatleri çektim, çocuklara
14:09
and other people that have vitiligo.
242
849708
1750
ve vitiligolu insanlara odaklandım.
14:12
I started a support group.
243
852417
1541
Bir destek grubu başlattım.
14:15
Pretty soon, we noticed "VITFriends"
244
855125
2934
Çok kısa bir sürede, "VITArkadaşlığı"ını
14:18
and "V-Strong" support groups all over the country.
245
858083
4709
ve ülke genelindeki "V-Gücü" destek gruplarını fark ettik.
14:24
In 2016, we all came together and celebrated World Vitiligo Day.
246
864333
5875
2016'da, Dünya Vitiligo Günü'nü kutladık.
14:32
This past June 25,
247
872833
2226
Bu geçtiğimiz 25 Haziran'da
14:35
we had over 300 people,
248
875083
2893
300'den fazla kişi
14:38
all in celebration of our annual event.
249
878000
4893
yıllık kutlama etkinliğindeydi.
14:42
It was amazing.
250
882917
1250
Muhteşemdi.
14:44
(Applause)
251
884792
1559
(Alkış)
14:46
Thanks.
252
886375
1250
Teşekkürler.
14:52
Now, I'm not going to lie to you
253
892208
2560
Şimdi, size yalan söylemeyeceğim
14:54
and say it was quick or easy
254
894792
2976
ve bununla yaşamak için pozitif bir yer bulmanın
14:57
for me to find a positive place living with this disease,
255
897792
4291
hızlı veya kolay olduğunu da söylemeyeceğim
15:03
but I found it.
256
903417
1250
ama onu buldum
15:06
But I also got much more.
257
906708
1709
çok daha fazlasına sahip oldum.
15:10
I became a better man,
258
910083
2935
Daha iyi bir adam oldum,
15:13
the man I always wanted to be,
259
913042
2267
her zaman olmak istediğim gibi bir adam,
15:15
the kind of guy who can stand up in front of a room full of strangers
260
915333
5685
bir oda dolusu yabancının karşısında durabilen
15:21
and tell some of the toughest stories in his life
261
921042
3250
ve hayatındaki en zor hikâyelerden bazılarını anlatabilen
15:25
and end it all with a smile,
262
925625
1625
ve hepsini bir gülümse ile bitiren
15:29
and find happiness in the fact that you all just smiled back.
263
929458
4750
ve hepinizin yine gülümsediği gerçeğindeki mutluluğu bulabilen bir adam.
15:35
Thank you.
264
935250
1268
Teşekkürler.
15:36
(Applause)
265
936542
2541
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7