"Stumbling towards intimacy": An improvised TED Talk | Anthony Veneziale

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

[This is an improvised talk (and intro)

[Bu konuşma (ve giriş) doğaçlama olup

based on a suggested topic from the audience.

izleyicilerin önerdiği bir konu hakkındadır.

The speaker doesn't know the content of the slides.]

Konuşmacı slayt gösterilerinin içeriğini bilmemektedir.]

Moderator: Our next speaker --

Moderatör: Sıradaki konuşmacı --

(Laughter)

(Kahkahalar)

is an --

aslında --

incredibly --

inanılmaz bir --

(Laughter)

(Kahkahalar)

Is an incredibly experienced linguist

inanılmaz deneyimli bir dilbilimci,

working at a lab at MIT with a small group of researchers,

MIT'de bir laboratuvarda küçük bir araştırma ekibiyle çalışıyor.

and through studying our language

Dilimiz üzerinde çalışmalar yaparak

and the way that we communicate with other people,

ve insanlarla iletişim şeklimiz üzerinde çalışarak

he has stumbled upon the secret of human intimacy.

insan içtenliğinin sırrını keşfetti.

Here to give us his perspective, please welcome to the stage,

Bize bakış açısını sunması için lütfen alkışlayın,

Anthony Veneziale.

Anthony Veneziale.

(Applause)

(Alkışlar)

(Laughter)

(Kahkahalar)

Anthony Veneziale: You might think I know what you're going through.

Anthony Veneziale: Neler yaşadığınızı bildiğimi düşünüyor olabilirsiniz.

You might be looking at me here on the red dot,

Burada bana bu kırmızı daire üzerinde

or you might be looking at me on the screen.

veya ekranda bakıyor olabilirsiniz.

There's a one sixth of a second delay.

Bir dakikanın altıda biri gecikme var.

Did I catch myself? I did.

Kendimi yakaladım mı? Yakaladım.

I could see myself before I turned,

Dönmeden kendimi görmeyi başardım

and that small delay creates a little bit of a divide.

ve o küçük gecikme biraz da olsa bir ayrım yaratıyor.

(Laughter)

(Kahkahalar)

And a divide is exactly what happens with human language,

Ayrım da insan dili ve o dilin kavrayışında yaşanan şeyin ta kendisi.

and the processing of that language.

I of course am working out of a small lab at MIT.

Tabii ki MIT'de küçük bir laboratuvardan çalışıyorum.

(Laughter)

(Kahkahalar)

And we are scraping for every insight that we can get.

O yüzden edinebileceğimiz her görüşü kabul ediyoruz.

(Laughter)

(Kahkahalar)

This is not often associated with a computational challenge,

Bu, genellikle kompütasyonel bir zorlukla ilişkilendirilmiyor

but in this case, we found that persistence of vision

ancak bu konuda, istikrarlı bir vizyon

and auditory intake

ve gözlemsel bir bildirimin

actually have more in common than we ever realized,

daha önce fark ettiğimizden çok daha ortak yanı olduğunu gördük;

and we can see it in this first slide.

bunu da ilk slaytta görebiliyoruz.

(Laughter)

(Kahkahalar)

(Applause)

(Alkışlar)

Immediately your processing goes to, "Is that a hard-boiled egg?"

Bunu kavrayış şekliniz hemen şu oluyor ''Bu haşlanmış yumurta mı?''

(Laughter)

(Kahkahalar)

"Is that perhaps the structural integrity of the egg

''Acaba bu yumurtanın yapısal bütünlüğü

being able to sustain the weight of what seems to be a rock?

taş olduğu görünen şeyin ağırlığını kaldırabilmesinden mi ibaret?

Aha, is it in fact a real rock?"

Bir saniye, o gerçek bir taş mı?''

We go to questions when we see visual information.

Görsel bilgiyle karşılaştığımızda sorular soruyoruz.

But when we hear information, this is what happens.

Duyusal bilgi olduğu zaman ise bu yaşanıyor.

(Laughter)

(Kahkahalar)

The floodgates in our mind open much like the streets of Shanghai.

Zihinlerimizdeki sel duvarı tıpkı Shanghai sokakları açılıyor.

(Applause)

(Alkışlar)

So many pieces of information to process,

Kavrayacak o kadar bilgi var ki

so many ideas, concepts, feelings and, of course, vulnerabilities

o kadar fikir, konsept, duygu ve tabii hassas noktalar,

that we don't often wish to share.

bunları genelde paylaşmak istemeyiz.

And so we hide,

O yüzden saklanırız

and we hide behind what we like to call the floodgate of intimacy.

ve içtenliğin sel duvarı dediğimiz o şeyin arkasına sığınırız.

(Laughter)

(Kahkahalar)

And what might that floodgate be holding?

Peki bu duvar başka ne tutuyor olabilir?

What is the dike upon which it is built?

Bu duvarın temelleri ne üzerine kurulu?

Well, first off --

Öncelikle...

(Laughter)

(Kahkahalar)

we found that it's different for six different genotypes.

bunun altı genotip için farklı olduğunu gözlemledik.

(Applause)

(Alkışlar)

And, of course, we can start categorizing these genotypes

Tabii bu genotipleri kategorize edebiliriz,

into a neuronormative experience and a neurodiverse experience.

nöro normatif deneyim ve nöro çeşitli deneyim olarak.

(Laughter)

(Kahkahalar)

On the right-hand side of the screen,

Ekranın sağ tarafında

you're seeing spikes for the neurodiverse thinking.

nöro çeşitli düşünceye ilişkin artışlar görüyorsunuz.

Now, there are generally only two emotional states

Nöro çeşitli beynin rastgele bir anda düzenlediği ve hesaba kattığı

that a neurodiverse brain can tabulate and keep count of at any given time,

genel olarak sadece iki duygusal durum var,

thereby eliminating the possibility for them to be emotionally, sometimes,

bu yüzden onların duygusal olarak şimdiki duruma bağlı olma ihtimalini

attuned to the present situation.

ortadan kaldırıyoruz.

But on the left-hand side, you can see the neuronormative brain,

Ancak sol tarafta nöro normatif beyni görüyorsunuz,

which can often handle about five different pieces

genellikle herhangi bir zamanda

of emotional cognitive information at any given time.

beş farklı duygusal bilişsel bilgiyi alabiliyor.

These are the slight variances that you are seeing

Bunlar 75, 90 ve 60'lık dilimlerde gördüğünüz küçük varyasyonlar

in the 75, 90 and 60 percentile,

ve tabii bir de 25, 40 ve 35'lik dilimlerdeki ciddi fark var.

and then of course that dramatic difference

of the 25, 40 and 35 percentile.

(Laughter)

(Kahkahalar)

But of course, what is the neural network

Peki bu farklı çelişkileri birbirine bağlayan ve yapılandıran

that is helping to bridge and build these different discrepancies?

sinirsel ağ da ne?

(Laughter)

(Kahkahalar)

Fear.

Korku.

(Laughter)

(Kahkahalar)

(Applause)

(Alkışlar)

And as we all know, fear resides in the amygdala,

Hepimiz biliyoruz ki korku amigdalada yerleşik

and it is a very natural response,

ve çok doğal bir tepkime,

and it is very closely linked with visual perception.

ayrıca görsel algıyla çok yakından ilişkilendiriliyor.

It is not as closely linked with verbal perception,

Sözlü algıyla bu kadar yakından ilişkilendirilmiyor,

so our fear receptors often will be going off

bu yüzden korku alıcılarımız

in advance of any of our cognitive usage around verbal and words

genellikle sözlü, sözcüklü ve dile ait bilişsel kullanım olmadan önce

and cues of language.

bize uyarmaya başlayacaktır.

So as we see these fear moments,

Bu korku anlarında gördüğümüzde

we of course are taken aback.

tabii ki şaşırırız.

We stumble in a certain direction,

Belli bir yolda buluruz kendimizi,

generally away from the intimacy.

genellikle içtenlikten uzak bir yolda.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Now of course, there's a difference between the male perception

Tabii erkek algısı ve kadın algısı arasında bir fark var,

and the female perception

and of trans and those who are in between, all of those as well,

ayrıca trans bireyler, bu spektrum arasındaki bireyler

ve cinsiyet spektrumu dışındaki bireyler arasında da.

and outside of the gender spectrum.

(Laughter)

(Kahkahalar)

But fear is the central underlying underpinning

Ancak korku, tüm tepki sistemlerimizin altında yatan merkezi mekanizma.

of all of our response systems.

Fight-or-flight is one of the earliest,

Kaç veya savaş ilk tepkimelerden biri,

some say reptilian, response to our environment.

kimi sürüngenlere özgü bir tepkime olduğunu söylüyor.

How can we disengage or unhook ourselves from the horns of the amygdala?

Amigdalanın boynuzlarından kendimizi nasıl kurtarabiliriz?

(Laughter)

(Kahkahalar)

Well, I'd like to tell you the secret right now.

Bunun sırrını size şimdi söylemek istiyorum.

(Applause)

(Alkışlar)

This is all making much, much too much sense.

Tüm bunlar çok ama çok anlamlı bir hâl alıyor.

(Laughter)

(Kahkahalar)

The secret lies

Bu işin sırrı...

in turning our backs to one another,

birbirimize sırtımızı dönmekte yatıyor.

and I know that that sounds absolutely like the opposite

Kulağa aslında beklediğinizin tersi gibi geldiğini biliyorum

of what you were expecting,

but when in a relationship you turn your back to your partner

ama bir ilişkide sırtınızı partnerinize döndüğünüzde

and place your back upon their back --

ve sırtınızı onun sırtına yasladığınızda -

(Laughter)

(Kahkahalar)

you eliminate visual cues.

görsel ipuçlarını ortadan kaldırıyorsunuz.

(Laughter)

(Kahkahalar)

(Applause)

(Alkışlar)

You are more readily available

Başarısız olan ilk olmaya

to failing first,

daha yatkın oluyorsunuz

and failing first --

ve başarısız olan ilk olmak --

(Laughter)

(Kahkahalar)

far outweighs the lengths we go to

başkalarını memnun etmek için yaptıklarımızın önüne geçer,

to appeal to others,

to our partners and to ourselves.

partnerlerimiz ve kendimiz için de.

We spend billions and billions of dollars

Milyarlarca ve milyarlarca dolar harcıyoruz;

on clothing, on makeup,

giyime, makyaja, son çıkan gözlüklere...

on the latest trend of glasses,

but what we don't spend money and time on

ama para ve zaman harcamadığımız şey

is connecting with each other

birbirimizle bağlantı kurmak;

in a way that is truthful

gerçekçi, dürüst ve görsel alıcılardan arınmış bir bağlantı.

and honest

and stripped of those visual receptors.

(Applause)

(Alkışlar)

(Laughter)

(Kahkahalar)

It sounds hard, doesn't it?

Kulağa zor geliyor, değil mi?

(Laughter)

(Kahkahalar)

But we want to be aggressive about this.

Ama bu konuda agresif olmak istiyoruz.

We don't want to just sit on the couch.

Kanepede öylece oturmak istemiyoruz.

As a historian said earlier today,

Bugün bir tarihçinin de dediği gibi,

it's important to get up and circumvent sometimes that couch.

Bazen yerimizden kalkıp o kanepeyi devre dışı bırakmak önemli.

And how can we do it?

Bunu nasıl yapabiliriz?

Well yes, ice is a big part of it.

Evet, ''ICE'' bunun bir parçası.

Insights, compassion and empathy:

Görüş, anlayış ve empati.

I, C, E.

İngilizce baş harfleri I, C, E.

(Applause)

(Alkışlar)

And when we start using this ice method,

Ve bu ICE metotunu kullandığımızda

well, the possibilities become much bigger than us.

olasılıklar bizden çok daha büyük bir hâl alıyor.

In fact, they become smaller than you.

Hatta sizden çok daha küçük bir hâl.

On a molecular level,

Moleküler düzeyde,

I believe that that insight

Bence o görüş...

is the unifying theme

TED'de bugüne dek izlediğiniz her konuşmanın altındaki ana tema

for every talk you have seen so far at TED

and will continue as we of course embark

ve biz bu küçük gezegendeki yolculuğumuza devam ettikçe de öyle olacak,

on this journey here on this tiny planet,

on the ledge, on the precipice,

bu daracık yolda, bu uçurumda...

as we are seeing, yes, death is inevitable.

gördüğümüz gibi, evet, ölüm kaçınılmaz.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Will it meet all of us at the same time,

Hepimizi aynı anda mı karşılayacak?

I think, is the variable we are inquiring.

Bence bu sorguladığımız değişken.

(Laughter)

(Kahkahalar)

I think that timeline gets a bit longer

Bence zamanımız biz ICE metodunu kullandıkça uzuyor

when we use ice

and when we rest our backs upon one another

ve sırtımızı birbirimize yasladığımızda

and build together,

ve birlikte yapıcı olduğumuzda

leaving behind the fear

korkuyu arkamızda bırakarak

and working towards --

ve bu yola doğru --

(Laughter)

(Kahkahalar)

they'll edit this part out --

Bu kısmı sileceklerdir --

(Laughter)

(Kahkahalar)

a ripened experience of love,

olgunlaşmış bir sevgi deneyimi,

compassion,

anlayış,

intimacy based on a truth

kendi iç gözünüzden paylaştığınız gerçeğe dair bir içtenlik,

that you are sharing from your mind's eye

and the heart that we all can touch,

hepimizin dokunabileceği bir kalp,

tactilely feel,

hissedebileceği,

have maybe potentially a mushy experience

kahverengileştiği için atmayacağımız

that we don't just throw out because it is browned,

muhtemelen daha lezzetli olacak bir deneyim,

but let us slice in half the experience we have gathered,

topladığımız deneyimi ikiye bölebilelim,

let us seed what the heart, the core,

o çekirdeği, o kalbi,

the seed of that idea in each of us is,

her birimizin var olduğu fikrini

and let us share it back to back.

birbirimizle paylaşalım.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkışlar)