C.K. Williams: Poetry for all seasons of life

C.K. Williams, gençlik ve aşk şiirleri okuyor.

22,831 views ・ 2009-03-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Neslihan Atcan Altan Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:12
I thought I would read poems I have that relate to the subject
0
12160
3000
Sanıyordum ki, gençlik ve yaşla ilgili
00:15
of youth and age.
1
15160
3000
şiirler okuyacağım.
00:18
I was sort of astonished to find out how many I have actually.
2
18160
3000
Gerçekten de konuyla ilgili ne kadar çok şiirim olduğunu fark edince bayağı şaşırdım.
00:21
The first one is dedicated to
3
21160
2000
İlk şiirim Spencer ve Spencer'ın eserleri karşısında
00:23
Spencer, and his grandmother, who was shocked by his work.
4
23160
6000
şaşkına dönen büyükannesine adanmıştır.
00:29
My poem is called "Dirt."
5
29160
3000
Şiirimin adı "Pislik."
00:32
My grandmother is washing my mouth out with soap;
6
32160
4000
Anneannem ağzımı sabunla yıkıyor;
00:36
half a long century gone
7
36160
2000
yarım asır geçmiş
00:38
and still she comes at me
8
38160
2000
ve hala bana gelir
00:40
with that thick cruel yellow bar.
9
40160
3000
o kalın, zalim demir çubukla.
00:43
All because of a word I said,
10
43160
3000
Sırf söylediğim bir kelime yüzünden,
00:46
not even said really, only repeated.
11
46160
3000
tam olarak söylemedim de, sadece tekrar ettim.
00:49
But "Open," she says, "open up!"
12
49160
2000
Ama "Aç," diyor, "aç ağzını!"
00:51
her hand clawing at my head.
13
51160
4000
eli kafama doğru ilerleyerek.
00:55
I know now her life was hard;
14
55160
2000
Biliyorum zordu hayatı,
00:57
she lost three children as babies,
15
57160
3000
üç bebeğini kaybetti,
01:00
then her husband died too,
16
60160
2000
sonra kocası da öldü,
01:02
leaving young sons, and no money.
17
62160
3000
arkasında genç oğullar ve sıfır para bırakarak.
01:05
She'd stand me in the sink to pee
18
65160
2000
Beni lavaboya işetirdi
01:07
because there was never room in the toilet.
19
67160
3000
çünkü tuvalette asla yer olmazdı.
01:10
But oh, her soap!
20
70160
2000
Ama ah, onun o sabunu yok mu!
01:12
Might its bitter burning have been
21
72160
2000
Onun o insanı acı acı yakışı olmasın
01:14
what made me a poet?
22
74160
3000
beni şair yapan?
01:17
The street she lived on was unpaved,
23
77160
3000
Yaşadığı sokak asfaltsız,
01:20
her flat, two cramped rooms and a fetid kitchen
24
80160
3000
beni içinde takip edip yakaladığı evi
01:23
where she stalked and caught me.
25
83160
3000
iki sıkışık oda ve pis kokulu bir mutfak.
01:26
Dare I admit that after she did it
26
86160
3000
Bunu yaptıktan sonra
01:29
I never really loved her again?
27
89160
3000
onu bir daha asla sevmediğimi söylemeye cüret etsem mi?
01:32
She lived to a hundred,
28
92160
2000
Yüz yaşına kadar yaşadı,
01:34
even then. All along it was the sadness, the squalor,
29
94160
5000
buna rağmen. Tüm bu yıllar hep üzüntü ve sefalet içinde,
01:39
but I never, until now
30
99160
2000
ama ben asla, şu ana dek
01:41
loved her again.
31
101160
4000
onu bir daha sevmedim.
01:45
When that was published in a magazine
32
105160
2000
Bu şiir bir dergide yayımlandıktan sonra
01:47
I got an irate letter from my uncle.
33
107160
4000
amcamdan öfke dolu bir mektup aldım.
01:51
"You have maligned a great woman."
34
111160
6000
"Harika bir kadına çamur attın." diyordu.
01:57
It took some diplomacy.
35
117160
6000
İşleri düzeltmek için epey bir diplomasi gerekti.
02:03
This is called "The Dress."
36
123160
2000
Şimdi okuyacağım şiirin adı "Elbise."
02:05
It's a longer poem.
37
125160
2000
Bu daha uzun bir şiir.
02:07
In those days,
38
127160
2000
O günlerde,
02:09
those days which exist for me only
39
129160
2000
sadece benim için var olan o günlerde
02:11
as the most elusive memory now,
40
131160
3000
şimdi bulunması zor bir anı,
02:14
when often the first sound you'd hear in the morning
41
134160
3000
sabahları genellikle duyduğun ilk ses
02:17
would be a storm of birdsong,
42
137160
2000
bir kuş cıvıltısı fırtınası olurdu,
02:19
then the soft clop of the hooves
43
139160
2000
sonra mahallene süt taşıyan arabanın
02:21
of the horse hauling a milk wagon down your block,
44
141160
4000
atının yumuşak nal sesleri,
02:25
and the last sound at night as likely as not
45
145160
3000
ve gece duyduğun en son ses muhtemelen
02:28
would be your father pulling up in his car,
46
148160
3000
geç saate kadar çalışan, hep çalışan
02:31
having worked late again, always late,
47
151160
3000
babanın arabayı park edip
02:34
and going heavily down to the cellar, to the furnace,
48
154160
3000
odasına çıkıp yatağa devrilmeden önce
02:37
to shake out the ashes and damp the draft
49
157160
3000
kilere inip, fırını
02:40
before he came upstairs to fall into bed --
50
160160
4000
söndürmesi olurdu--
02:44
in those long-ago days,
51
164160
2000
o çok uzun zaman önceki günlerde,
02:46
women, my mother, my friends' mothers,
52
166160
3000
kadınlar, annem, arkadaşlarımın anneleri,
02:49
our neighbors, all the women I knew --
53
169160
3000
komşularımız, tanıdığım tüm kadınlar--
02:52
wore, often much of the day,
54
172160
2000
gün boyunca,
02:54
what were called housedresses,
55
174160
2000
ev elbisesi denen,
02:56
cheap, printed, pulpy,
56
176160
2000
ucuz basma kumaştan, yumuşak
02:58
seemingly purposefully shapeless
57
178160
3000
sanki bilerek şekilsiz
03:01
light cotton shifts that you wore over your nightgown
58
181160
3000
hafif pamuklu elbiseleri geceliklerinin üstüne giyerlerdi
03:04
and, when you had to go look for a child,
59
184160
3000
ve çocuğunu aramaya çıktığında,
03:07
hang wash on the line,
60
187160
2000
çamaşırlarını asarken,
03:09
or run down to the grocery store on the corner,
61
189160
3000
ya da köşedeki bakkala gittiğinde,
03:12
under a coat,
62
192160
2000
paltonun altından,
03:14
the twisted hem of the nightgown
63
194160
2000
geceliğin kıvrılmış kenarları
03:16
always lank and yellowed,
64
196160
2000
her zaman cansız ve sararmış
03:18
dangling beneath.
65
198160
3000
sarkardı.
03:21
More than the curlers some of the women
66
201160
2000
Bazı kadınların, bir türlü gerçekleşmeyen
03:23
seemed constantly to have in their hair
67
203160
3000
bir balo gibi önemli bir olaya
03:26
in preparation for some great event --
68
206160
2000
hazırlandıklarını zannettiren
03:28
a ball, one would think --
69
208160
2000
sürekli kafalarındaki
03:30
that never came to pass;
70
210160
2000
bigudilerinden daha çok
03:32
more than the way most women's faces
71
212160
2000
çoğu kadının gün boyunca
03:34
not only were never made up during the day,
72
214160
3000
hiç makyaj yapmamaları yetmezmiş gibi
03:37
but seemed scraped, bleached,
73
217160
3000
yüzlerinin kazınmış, ağarmış ve
03:40
and, with their plucked eyebrows, scarily masklike;
74
220160
3000
alınmış kaşlarıyla korkutucu derecede maskeye benzemesinden daha çok;
03:43
more than all that it was those dresses
75
223160
4000
kadınları tanınmaz ve yasak,
03:47
that made women so unknowable and forbidding,
76
227160
3000
erkeklerin erişiminin olmadığı, erkek çocuklarının ise
03:50
adepts of enigmas to which men could have no access,
77
230160
4000
anlayamadığı bilinmez ve yasak gizem ustalarına
03:54
and boys no conception.
78
234160
4000
dönüştüren o elbiselerdi herşeyden daha da çok.
03:58
Only later would I see the dresses also
79
238160
3000
Daha sonraları anladım o elbiselerin
04:01
as a proclamation:
80
241160
2000
birşeyleri ilan ettiğini:
04:03
that in your dim kitchen, your laundry,
81
243160
4000
loş mutfaklarınızda, çamaşırlığınızda,
04:07
your bleak concrete yard,
82
247160
2000
kasvetli beton bahçenizde,
04:09
what you revealed of yourself
83
249160
2000
kendinizden ifşa ettiğiniz
04:11
was a fabulation;
84
251160
2000
bir hikayeydi;
04:13
your real sensual nature,
85
253160
2000
gerçek fiziksel doğanız,
04:15
veiled in those sexless vestments,
86
255160
3000
o cinsiyeti olmayan elbiselerle gizlenmiş,
04:18
was utterly your dominion.
87
258160
3000
tamamıyla sizin egemenliğinizdeydi.
04:21
In those days, one hid much else as well:
88
261160
4000
O günlerde insanlar başka şeyleri de çok iyi gizlerlerdi:
04:25
grown men didn't embrace one another,
89
265160
2000
yetişkin erkekler birbirlerine sarılmazdı,
04:27
unless someone had died,
90
267160
2000
eğer biri ölmemişse,
04:29
and not always then; you shook hands
91
269160
3000
ve arada sırada el sıkışırdın
04:32
or, at a ball game, thumped your friend's back
92
272160
3000
ya da bir futbol maçında arkadaşının sırtına vururdun
04:35
and exchanged blows meant to be codes for affection;
93
275160
4000
ve karşılıklı yumruklaşma sevgi kurallarından sayılırdı;
04:39
once out of childhood you'd never again know
94
279160
3000
bir kere çocukluğun bitti mi bir daha asla yaşamazdın
04:42
the shock of your father's whiskers on your cheek,
95
282160
3000
babanın sakallarını yanağında hissetmenin şaşkınlığını,
04:45
not until mores at last had evolved,
96
285160
4000
gelenekler evrimleşip
04:49
and you could hug another man, then hold on for a moment,
97
289160
3000
başka bir adama sarılıp bir dakika durabilene
04:52
then even kiss (your fathers bristles
98
292160
3000
ve hatta öpene kadar (babanın sakalları
04:55
white and stiff now).
99
295160
3000
beyaz ve katıdır artık).
04:58
What release finally, the embrace:
100
298160
3000
Ne büyük rahatlamaydı sonunda, kucaklaşma:
05:01
though we were wary -- it seemed so audacious --
101
301160
4000
yine de temkinliydik -- büyük bir cüretkarlık gibi görünmüştü--
05:05
how much unspoken joy there was
102
305160
2000
dile getirilmemiş ne büyük bir mutluluktu
05:07
in that affirmation of equality and communion,
103
307160
3000
eşitlik ve paylaşımın teyidi,
05:10
no matter how much misunderstanding
104
310160
4000
her ne kadar yanlış anlaşılmalar
05:14
and pain had passed between you by then.
105
314160
4000
ve acılar yaşanmış olsa da aranızda.
05:18
We knew so little in those days,
106
318160
3000
O günlerde çok az şey bilirdik,
05:21
as little as now, I suppose
107
321160
2000
şimdiki kadar az sanırım
05:23
about healing those hurts:
108
323160
2000
yaraları iyileştirmek hakkında:
05:25
even the women, in their best dresses,
109
325160
3000
korsajlarına dikilmiş boncuk ve payetli
05:28
with beads and sequins sewn on the bodices,
110
328160
3000
en güzel elbiselerin içinde
05:31
even in lipstick and mascara,
111
331160
2000
ruj ve maskaralı
05:33
their hair aflow,
112
333160
2000
saçları uçuşan kadınlar bile
05:35
could only stand wringing their hands,
113
335160
2000
sadece ellerini ovuşturup
05:37
begging for peace,
114
337160
2000
barış için dua edebilirlerdi,
05:39
while father and son, like thugs,
115
339160
2000
baba ve oğul eşkiyalar gibi,
05:41
like thieves, like Romans,
116
341160
3000
hırsızlar gibi, Romalılar gibi
05:44
simmered and hissed and hated,
117
344160
2000
köpürüp, tıslayıp, nefret edip,
05:46
inflicting sorrows that endured,
118
346160
3000
kalıcı acılar yayarlarken.
05:49
the worst anyway,
119
349160
2000
En kötüsü ise, bu acıların
05:51
through the kiss and embrace,
120
351160
2000
öpücük ve kucaklaşmayla
05:53
bleeding from brother to brother,
121
353160
2000
kardeşten kardeşe kanayarak
05:55
into the generations.
122
355160
3000
nesillere taşınmasıydı.
05:58
In those days there was still countryside
123
358160
3000
O günlerde hala taşralar vardı
06:01
close to the city, farms, cornfields, cows;
124
361160
4000
şehre yakın, çiftlikler, mısır tarlaları, inekler;
06:05
even not far from our building
125
365160
2000
donuk tuğlaları ve uzun gölgeli holüyle
06:07
with its blurred brick and long shadowy hallway
126
367160
3000
bizim binamızdan bile uzak olmayan
06:10
you could find tracts with hills and trees
127
370160
3000
dağ ve ormanmış gibi göreceğin
06:13
you could pretend were mountains and forests.
128
373160
4000
tepecikleri ve ağaçları olan araziler bulurdun
06:17
Or you could go out by yourself
129
377160
2000
Ya da kendi başına gezerdin
06:19
even to a half-block-long empty lot,
130
379160
3000
nerdeyse bir mahalle büyüklüğünde bir alanda,
06:22
into the bushes: like a creature of leaves you'd lurk,
131
382160
4000
çalılara doğru giderdin, yapraklarda yaşayan bir yaratık gibi
06:26
crouched, crawling, simplified, savage, alone;
132
386160
5000
çömelmiş, sürünerek, sade, vahşi, yalnız;
06:31
already there was wanting to be simpler,
133
391160
4000
hep daha sade olma isteği vardı,
06:35
wanting, when they called you,
134
395160
3000
seni çağırdıklarında
06:38
never to go back.
135
398160
4000
asla geri dönmeme isteği.
06:42
(Applause)
136
402160
11000
(Alkış)
06:53
This is another longish one,
137
413160
2000
Bu da diğer bir uzunumsu şiir,
06:55
about the old and the young.
138
415160
3000
gençler ve yaşlılarla ilgili.
06:58
It actually happened right at the time we met.
139
418160
2000
Gerçekten tam karşılaştığımızda oldu.
07:00
Part of the poem takes place in
140
420160
4000
Şiirin bir bölümü
07:04
space we shared and time we shared.
141
424160
3000
paylaştığımız alan ve zamanda geçiyor.
07:07
It's called "The Neighbor."
142
427160
2000
Adı "Komşu."
07:09
Her five horrid, deformed little dogs
143
429160
4000
Onun korkunç, şekilsiz beş küçük köpeği
07:13
who incessantly yap on the roof under my window.
144
433160
4000
penceremin altındaki çatıda aralıksız havlayan.
07:17
Her cats, God knows how many,
145
437160
2000
Tanrı bilir kaç tane kedisi
07:19
who must piss on her rugs --
146
439160
2000
halılarına işemek zorunda olan
07:21
her landing's a sickening reek.
147
441160
3000
sahanlığı mide bulandırıcı kokular salan.
07:24
Her shadow once, fumbling the chain on her door,
148
444160
4000
Bir keresinde kapıdaki zinciri yoklayan gölgesi,
07:28
then the door slamming fearfully shut,
149
448160
3000
ve kapının korkuyla kapatılışı,
07:31
only the barking and the music -- jazz --
150
451160
3000
sadece havlamalar ve müzik ---caz---
07:34
filtering as it does, day and night into the hall.
151
454160
5000
geceyi ve gündüzü koridora süzen.
07:39
The time it was Chris Connor singing "Lush Life" --
152
459160
3000
Chris Connor "Lush life" şarkısını söylediğinde
07:42
how it brought back my college sweetheart,
153
462160
3000
nasıl üniversite aşkım gelmişti aklıma
07:45
my first real love, who -- till I left her --
154
465160
4000
ilk gerçek aşkım --ben onu terk edene kadar--
07:49
played the same record.
155
469160
2000
aynı plağı çalmıştı.
07:51
And head on my shoulder, hand on my thigh,
156
471160
4000
Ve kafası omuzumda, eli bacağımda,
07:55
sang sweetly along, of regrets and depletions
157
475160
4000
pişmanlık ve tükenmeyle ilgili şarkılar söylemişti
07:59
she was too young for,
158
479160
2000
Onun acısına inanmak için çok gençtim
08:01
as I was too young, later, to believe in her pain.
159
481160
4000
o da çok gençti.
08:05
It startled, then bored, then repelled me.
160
485160
5000
Beni önce şaşırttı, sonra sıktı, sonra iğrendirdi.
08:10
My starting to fancy she'd ended up in this fire-trap
161
490160
3000
Hoşuma gitmeye başlayan onun Village'de, bu ateş kapanında sıkışıp kalması
08:13
in the Village, that my neighbor was her.
162
493160
3000
ve benim komşum olmasıydı.
08:16
My thinking we'd meet, recognize one another,
163
496160
3000
Umuyordum ki, karşılaşacağız, birbirimizi tanıyacağız,
08:19
become friends, that I'd accomplish a penance.
164
499160
4000
arkadaş olacağız ve kefaretimi ödeyeceğim.
08:23
My seeing her, it wasn't her, at the mailbox.
165
503160
5000
Onu, ki o eskisi gibi değildi, posta kutularının yanında ilk görüşüm,
08:28
Gray-yellow hair, army pants under a nightgown,
166
508160
4000
Gri-sarı saçlar, geceliğin altından görünen asker pantolonu,
08:32
her turning away, hiding her ravaged face
167
512160
3000
elleriyle harap olmuş yüzünü saklayıp sırtını dönmesi
08:35
in her hands, muttering an inappropriate "Hi."
168
515160
5000
uygunsuz bir "Merhaba" mırıldanarak.
08:40
Sometimes there are frightening goings-on in the stairwell.
169
520160
4000
Bazen merdivenlerde korkutucu olaylar yaşanırdı.
08:44
A man shouting, "Shut up!" The dogs frantically snarling,
170
524160
4000
Bağıran bir adam, "Kapayın çenenizi!" Deli gibi homurdanan,
08:48
claws scrabbling, then her -- her voice
171
528160
3000
yerleri tırmalayan köpekler, ve o --- onun sesi
08:51
hoarse, harsh, hollow,
172
531160
2000
boğuk, haşin, boş,
08:53
almost only a tone,
173
533160
2000
nerdeyse tek bir ton,
08:55
incoherent, a note, a squawk,
174
535160
3000
anlaşılmayan bir nota, bir ciyaklama,
08:58
bone on metal, metal gone molten,
175
538160
2000
metal üstündeki kemik, erimiş metal gibi,
09:00
calling them back,
176
540160
2000
köpekleri çağıran,
09:02
"Come back darlings, come back dear ones.
177
542160
3000
"Gelin canlarım, gelin biriciklerim.
09:05
My sweet angels, come back."
178
545160
4000
Benim tatlı meleklerim, gelin."
09:09
Medea she was, next time I saw her.
179
549160
3000
Onu tekrar gördüğümde Medea'ydı.
09:12
Sorceress, tranced, ecstatic,
180
552160
3000
Kendinden geçmiş, trans halinde bir büyücü,
09:15
stock-still on the sidewalk
181
555160
2000
köpekler hala kaldırımda
09:17
ragged coat hanging agape,
182
557160
3000
yırtık pırtık paltosunun önü açık,
09:20
passersby flowing around her,
183
560160
2000
yoldan geçenler çevresinden dolanırken
09:22
her mouth torn suddenly open
184
562160
2000
ağzı aniden açıldı
09:24
as though in a scream,
185
564160
2000
sanki çığlık atıyormuş gibi,
09:26
silently though, as though only in her brain
186
566160
3000
ama sessiz, sanki çığlık sadece beyninde
09:29
or breast had it erupted.
187
569160
2000
ya da göğsünde patlamış gibi.
09:31
A cry so pure, practiced, detached,
188
571160
4000
Tertemiz, çalışılmış, kopuk bir çığlık
09:35
it had no need of a voice,
189
575160
3000
sese ihtiyacı olmayan,
09:38
or could no longer bear one.
190
578160
2000
ya da artık bir ses taşıyamayan.
09:40
These invisible links that allure,
191
580160
3000
Bu görünmez bağlar bizi cezbeden,
09:43
these transfigurations, even of anguish, that hold us.
192
583160
5000
ızdırabın bile başkalaşımları bizi tutan.
09:48
The girl, my old love,
193
588160
2000
O kızın, benim eski aşkımın,
09:50
the last lost time I saw her
194
590160
2000
son kez onu uzun zaman önce gördüğümde
09:52
when she came to find me at a party,
195
592160
3000
beni bir partide bulmaya geldiğinde,
09:55
her drunkenly stumbling, falling,
196
595160
2000
sarhoşluktan sendeleyerek düşüşü,
09:57
sprawling, skirt hiked, eyes veined red,
197
597160
4000
eteği sıyrılmış yere serilişi, gözleri kırmız damarlı
10:01
swollen with tears, her shame,
198
601160
3000
ağlamaktan şişmiş, utancı,
10:04
her dishonor.
199
604160
2000
onursuzluğu.
10:06
My ignorant, arrogant coarseness,
200
606160
3000
Benim cahil, kibirli terbiyesizliğim,
10:09
my secret pride, my turning away.
201
609160
4000
gizli gururum, sırtımı dönüşüm.
10:13
Still life on a rooftop,
202
613160
2000
Çatıda hareketsiz hayat,
10:15
dead trees in barrels, a bench broken,
203
615160
4000
fiçılarda cansız ağaçlar, kırık bir dal,
10:19
dogs, excrement, sky.
204
619160
2000
köpekler, dışkı, gökyüzü.
10:21
What pathways through pain,
205
621160
2000
Hangi yollar acıdan geçen?
10:23
what junctures of vulnerability,
206
623160
3000
kırılganlığın hangi kavşak,
10:26
what crossings and counterings?
207
626160
2000
geçit ve gişeleri?
10:28
Too many lives in our lives already,
208
628160
3000
Hayatlarımızda zaten çok fazla hayat var,
10:31
too many chances for sorrow,
209
631160
2000
üzüntü için çok fazla olasılık,
10:33
too many unaccounted-for pasts.
210
633160
3000
çok fazla hesaba katılmamış geçmiş.
10:36
"Behold me," the god of frenzied,
211
636160
2000
"Gör beni," der tükenmeyen,
10:38
inexhaustible love says,
212
638160
3000
şiddetli aşkın tanrısı,
10:41
rising in bloody splendor, "Behold me."
213
641160
5000
kanlı bir ihtişamın içinde yükselerek, "Gör beni."
10:46
Her making her way
214
646160
2000
Onun pis giriş merdivenlerinden
10:48
down the littered vestibule stairs,
215
648160
2000
aşağıya inişi,
10:50
one agonized step at a time.
216
650160
3000
her seferinde acı dolu tek bir adım.
10:53
My holding the door.
217
653160
2000
Benim kapıyı tutuşum.
10:55
Her crossing the fragmented tiles,
218
655160
2000
Onun parçalanmış karolardan geçişi,
10:57
faltering at the step to the street,
219
657160
3000
Sokağa çıkan son merdivende duraksaması,
11:00
droning, not looking at me,
220
660160
2000
bana bakmadan söylenmesi,
11:02
"Can you help me?"
221
662160
2000
"Bana yardım eder misin?"
11:04
Taking my arm, leaning lightly against me.
222
664160
4000
Koluma girişi, bana hafifçe yaslanması.
11:08
Her wavering step into the world.
223
668160
3000
Dünyaya bocalayarak attığı adım.
11:11
Her whispering, "Thanks love." Lightly, lightly against me.
224
671160
9000
Fısıldaması, "Teşekkürler canım." Hafifçe, hafifçe bana yaslanarak.
11:20
(Applause)
225
680160
9000
(Alkış)
11:29
I think I'll lighten up a little.
226
689160
2000
Sanırım biraz neşelenme zamanı geldi.
11:31
(Laughter)
227
691160
2000
(Kahkahalar)
11:33
Another, different kind of poem of youth and age.
228
693160
4000
Şimdi gençlik ve yaşlılıkla ilgili başka bir şiir.
11:37
It's called "Gas."
229
697160
2000
Adı "Gaz."
11:39
(Laughter)
230
699160
2000
(Kahkahalar)
11:41
Wouldn't it be nice, I think,
231
701160
2000
Hoş olmaz mıydı,
11:43
when the blue-haired lady in the doctor's waiting room
232
703160
3000
doktorun bekleme odasındaki mavi saçlı kadın
11:46
bends over the magazine table
233
706160
3000
dergilerin bulunduğu masaya doğru uzandığında
11:49
and farts, just a little,
234
709160
2000
birazcık osursa,
11:51
and violently blushes.
235
711160
3000
ve şiddetle kızarsa.
11:54
Wouldn't it be nice if intestinal gas
236
714160
2000
Hoş olmaz mıydı eğer bağırsak gazı
11:56
came embodied in visible clouds,
237
716160
3000
görünen bulutlar halinde gelip
11:59
so she could see that her really quite inoffensive pop
238
719160
3000
o kadına oldukça zararsız gazının
12:02
had only barely grazed my face
239
722160
2000
yüzümü sıyırıp geçtiğini gösterebilseydi
12:04
before it drifted away.
240
724160
2000
sürüklenip yok olmadan önce.
12:06
(Laughter)
241
726160
2000
(Kahkahalar)
12:08
Besides, for this to have happened now
242
728160
2000
Ayrıca bunun şimdi olması
12:10
is a nice coincidence. Because not an hour ago,
243
730160
3000
hoş bir tesadüf çünkü bir saat önce,
12:13
while we were on our walk,
244
733160
2000
yürüyüş yaparken
12:15
my dog was startled by a backfire
245
735160
2000
köpeğim bir patlamayla şaşkına döndü
12:17
and jumped straight up like a horse bucking.
246
737160
3000
ve bir at gibi geriye sıçradı.
12:20
And that brought back to me the stable
247
740160
2000
Ve bu beni 12 yaşında haftasonları
12:22
I worked on weekends when I was 12,
248
742160
2000
çalıştığım ahıra götürdü,
12:24
and a splendid piebald stallion,
249
744160
3000
ve üzerine her binildiğinde o şekilde
12:27
who whenever he was mounted would buck just like that,
250
747160
3000
sıçrayan o alacalı müthiş ata,
12:30
though more hugely of course,
251
750160
3000
tabii ki daha büyük,
12:33
enormous, gleaming, resplendent.
252
753160
2000
kocaman, pırıl pırıl, göz alıcı.
12:35
And the woman, her face abashedly buried
253
755160
3000
Ve yüzü gururu incinmiş bir şekilde
12:38
in her "Elle" now, reminded me --
254
758160
2000
"Elle" dergisine gömülü o kadın bana hatırlattı--
12:40
I'd forgotten that not the least part of my awe
255
760160
3000
Dehşetimin büyük bir bölümünü
12:43
consisted of the fact that with every jump he took
256
763160
4000
atın her sıçrayışında
12:47
the horse would powerfully fart.
257
767160
2000
kuvvetli bir biçimde osurması oluşturuyordu.
12:49
Phwap! Phwap! Phwap!
258
769160
2000
Zart! Zurt! Zart!
12:51
Something never mentioned
259
771160
2000
O günlerde atlar ve binicileri
12:53
in the dozens of books about horses
260
773160
2000
hakkında yalayıp yuttuğum düzinelerce
12:55
and their riders I devoured in those days.
261
775160
3000
kitapta hiç bahsi geçmeyen bir şey.
12:58
All that savage grandeur,
262
778160
3000
Bütün o vahşi azamet,
13:01
the steely glinting hooves,
263
781160
2000
o ışıldayan çelik toynaklar,
13:03
the eruptions driven from the creature's mighty innards,
264
783160
4000
o yaratığın muazzam iç organlarından gelen patlamalar,
13:07
breath stopped, heart stopped, nostrils madly flared,
265
787160
5000
nefes yok, kalp atmıyor, burun delikleri çılgın bir şekilde genişlemiş,
13:12
I didn't know if I wanted to break him, or be him.
266
792160
5000
Onu yok etmek mi yoksa o mu olmak isterdim bilmiyordum.
13:17
(Laughter)
267
797160
2000
(Kahkahalar)
13:19
(Applause)
268
799160
7000
(Alkış)
13:29
This is called "Thirst."
269
809160
5000
Şimdi okuyacağım şiirin adı "Susuzluk."
13:34
Many -- most of my poems actually
270
814160
2000
Aslında çoğu şiirim
13:36
are urban poems. I happen to be reading a bunch that aren't.
271
816160
4000
kent şiiridir ama kendimi kent şiiri olmayan bir grubu okurken buldum.
13:40
"Thirst."
272
820160
2000
"Susuzluk."
13:42
Here was my relation with the woman who lived all last autumn and winter,
273
822160
4000
İşte benim geçen sonbahar ve kışı
13:46
day and night, on a bench
274
826160
2000
gece ve gündüz 103üncü Cadde
13:48
in the 103rd Street subway station,
275
828160
3000
metro durağındaki bir bankta geçiren kadınla olan ilişkim,
13:51
until finally one day she vanished.
276
831160
3000
ta ki bir gün ortadan kaybolana kadar.
13:54
We regarded each other, scrutinized one another.
277
834160
4000
Birbirimizi kabul ettik, inceledik.
13:58
Me shyly, obliquely, trying not to be furtive.
278
838160
4000
Ben utanarak, dolaylı bir şekilde, sinsi olmamaya çalışarak.
14:02
She boldly, unblinkingly, even pugnaciously,
279
842160
4000
O cesurca, gözlerini kırpmadan, hatta hırçın,
14:06
wrathfully even, when her bottle was empty.
280
846160
5000
hatta şişesi boş olduğu zamanlarda öfke dolu.
14:11
I was frightened of her. I felt like a child.
281
851160
3000
Ondan korkuyordum. Bir çocuk gibi hissediyordum.
14:14
I was afraid some repressed part of myself
282
854160
3000
Bastırılmış bir yanımın kontrolden çıkmasından
14:17
would go out of control, and I'd be forever entrapped
283
857160
3000
sonsuza kadar onun kokusunun
14:20
in the shocking seethe of her stench.
284
860160
4000
şaşırtıcı öfkesinde hapsolmaktan korkuyordum.
14:24
Not excrement merely, not merely surface
285
864160
3000
Sadece bok değil, sadece yüzeyin
14:27
and orifice going unwashed,
286
867160
2000
ve deliğin temizlenmemesi değil,
14:29
rediffusion of rum,
287
869160
2000
romun yansıması,
14:31
there was will in it,
288
871160
2000
içinde irade vardı,
14:33
and intention, power and purpose --
289
873160
2000
ve niyet, güç ve amaç,
14:35
a social, ethical rage and rebellion --
290
875160
4000
sosyal ve etik bir öfke ve isyan,
14:39
despair too, though, grief, loss.
291
879160
5000
Umutsuzluk, yas ve kayıp da.
14:44
Sometimes I'd think I should take her home with me,
292
884160
2000
Bazen onu eve götürsem diye düşünürdüm,
14:46
bathe her, comfort her, dress her.
293
886160
3000
yıkayıp, rahatlatıp giydirmek için.
14:49
She wouldn't have wanted me to, I would think.
294
889160
3000
O istemezdi sanırım.
14:52
Instead, I'd step into my train.
295
892160
3000
Bunun yerine trenime binerdim.
14:55
How rich I would think, is the lexicon
296
895160
3000
Kendini aklamanın kelime dağarcığının
14:58
of our self-absolving.
297
898160
2000
ne kadar zengin olduğunu düşünerek.
15:00
How enduring, our bland fatal assurance
298
900160
3000
Yansıtmanın başarılmış dürüstlük olduğuna dair
15:03
that reflection is righteousness being accomplished.
299
903160
5000
yavan ve ölümcül güvenimiz ne kadar da ebedi.
15:08
The dance of our glances,
300
908160
2000
Bakışlarımızın dansı,
15:10
the clash, pulling each other through
301
910160
3000
çarpışması, birbirlerini algısal deliklerle
15:13
our perceptual punctures,
302
913160
2000
çekmeleri
15:15
then holocaust, holocaust,
303
915160
2000
ve sonra soykırım, soykırım.
15:17
host on host of ill, injured presences,
304
917160
4000
Hasta ve yaralı varlıkların ev sahiplerinin ev sahibi,
15:21
squandered, consumed.
305
921160
4000
heba edilmiş, tüketilmiş.
15:25
Her vigil somewhere I know continues.
306
925160
3000
Gece nöbeti biliyorum ki bir yerlerde devam ediyor.
15:28
Her occupancy, her absolute, faithful attendance.
307
928160
5000
Meşguliyeti, kesin, katılımı sadık.
15:33
The dance of our glances, challenge, abdication,
308
933160
4000
Bakışlarımızın dansı, meydan okuma, feragat,
15:37
effacement, the perfume of our consternation.
309
937160
7000
yok etme, dehşetimizin parfümü.
15:44
(Applause)
310
944160
7000
(Alkış)
15:52
This is a newer poem, a brand new poem.
311
952160
4000
Bu daha yeni bir şiir, yepyeni bir şiir.
15:56
The title is "This Happened."
312
956160
3000
Şiirin adı "Olan Bu."
15:59
A student, a young woman
313
959160
3000
Bir öğrenci, genç bir kadın
16:02
in a fourth-floor hallway of her lycee,
314
962160
3000
lisesinin 4'üncü katındaki koridorda,
16:05
perched on the ledge of an open window
315
965160
2000
açık bir pencerenin kenarına tünemiş
16:07
chatting with friends between classes;
316
967160
4000
ders arasında arkadaşlarıyla sohbet ediyor;
16:11
a teacher passes and chides her,
317
971160
2000
geçen bir öğretmen onu azarlıyor,
16:13
"Be careful, you might fall,"
318
973160
2000
"Dikkatli ol, düşersin,"
16:15
almost banteringly chides her,
319
975160
3000
nerdeyse dalga geçerek azarlıyor,
16:18
"You might fall,"
320
978160
2000
"Düşersin,"
16:20
and the young woman, 18, a girl really,
321
980160
3000
ve genç kadın, 18'inde, daha doğrusu kız,
16:23
though she wouldn't think that,
322
983160
2000
hiç bunu düşünmemesine rağmen
16:25
as brilliant as she is, first in her class,
323
985160
3000
zeki, sınıfının birincisi,
16:28
and "Beautiful, too," she's often told,
324
988160
3000
ve "Güzel de," hep ona söylendiği gibi,
16:31
smiles back, and leans into the open window,
325
991160
4000
gülümsüyor ve açık pencereye doğru uzanıyor,
16:35
which wouldn't even be open if it were winter --
326
995160
3000
kış olsa kapalı olacak pencereye,
16:38
if it were winter someone would have closed it ("Close it!") --
327
998160
4000
Eğer kış olsa birinin kapayacağı pencereye ("Kapa pencereyi!")
16:42
leans into the window, farther, still smiling,
328
1002160
4000
Daha da ileriye uzanıyor hala gülümseyerek,
16:46
farther and farther, though it takes less time
329
1006160
3000
ileriye ve daha ileriye ama bundan daha kısa süre içinde
16:49
than this, really an instant, and lets herself fall.
330
1009160
5000
gerçekten bir anda kendisini bırakıyor pencereden dışarı.
16:54
Herself fall.
331
1014160
3000
Kendisini bırakıyor.
16:57
A casual impulse, a fancy,
332
1017160
3000
Sıradan bir dürtü, bir merak,
17:00
never thought of until now, hardly thought of even now ...
333
1020160
4000
şu ana kadar düşünülmemiş, şimdi bile düşünülmemiş...
17:04
No, more than impulse or fancy,
334
1024160
3000
Hayır, bir dürtü ya da meraktan çok daha fazlası,
17:07
the girl knows what she's doing,
335
1027160
2000
kız ne yaptığının farkında,
17:09
the girl means something,
336
1029160
2000
kız bir şey anlatmak istiyor,
17:11
the girl means to mean,
337
1031160
2000
Bir şey anlatmak istiyor
17:13
because it occurs to her in that instant,
338
1033160
3000
çünkü o an fark ediyor ki,
17:16
that beautiful or not, bright yes or no,
339
1036160
3000
güzel veya değil, akıllı veya değil,
17:19
she's not who she is,
340
1039160
2000
o, bahsedilen kişi değil,
17:21
she's not the person she is,
341
1041160
2000
o, o kişi değil,
17:23
and the reason, she suddenly knows,
342
1043160
2000
ve sebebini aniden anlıyor,
17:25
is that there's been so much premeditation
343
1045160
3000
bulunduğu yerde herşey önceden tasarlanmış
17:28
where she is, so much plotting and planning,
344
1048160
3000
çok fazla plan ve entrika var,
17:31
there's hardly a person where she is,
345
1051160
3000
bulunduğu yerde kimse yok,
17:34
or if there is, it's not her, or not wholly her,
346
1054160
4000
varsa bile kendisi değil, bütünüyle o değil,
17:38
it's a self inhabited, lived in by her,
347
1058160
4000
onun yaşadığı bir mesken,
17:42
and seemingly even as she thinks it
348
1062160
2000
ve düşünürken bile
17:44
she knows what's been missing:
349
1064160
2000
neyin eksik olduğunu biliyor:
17:46
grace,
350
1066160
2000
zarafet,
17:48
not premeditation but grace,
351
1068160
2000
tasarı değil, zarafet,
17:50
a kind of being in the world spontaneously,
352
1070160
4000
dünyada kendiliğinden olma
17:54
with grace.
353
1074160
2000
zarafetle.
17:56
Weightfully upon me was the world.
354
1076160
3000
Dünya tüm ağırlığıyla üzerimdeydi.
17:59
Weightfully this self which graced the world
355
1079160
3000
Ağırlığıyla dünyayı şereflendiren bu kişi
18:02
yet never wholly itself.
356
1082160
3000
ama tamamıyla kendisi değil.
18:05
Weightfully this self which weighed upon me,
357
1085160
3000
Ağırlığını hissettiğim bu kişi,
18:08
the release from which is what I desire
358
1088160
3000
Arzu ettiğim ve başardığım şeyden
18:11
and what I achieve.
359
1091160
2000
kurtulma.
18:13
And the girl remembers, in this infinite instant
360
1093160
4000
Ve kız bu sonsuz anda hatırlıyor,
18:17
already now so many times divided,
361
1097160
3000
bu bir çok kere bölünen şu ana dönüşmüş anda
18:20
the sadness she felt once,
362
1100160
2000
bir kez hissettiği üzüntüyü
18:22
hardly knowing she felt it,
363
1102160
2000
hissettiğini tam olarak anlamadan,
18:24
to merely inhabit herself.
364
1104160
2000
sadece kendisini yaşamak için,
18:26
Yes, the girl falls, absurd to fall,
365
1106160
3000
Evet, kız düşüyor, düşmesi saçma,
18:29
even the earth with its compulsion
366
1109160
3000
üstüne düşenleri kabul etme
18:32
to take unto itself all that falls
367
1112160
3000
mecburiyetindeki dünya bile
18:35
must know that falling is absurd,
368
1115160
2000
düşmenin saçma olduğunu biliyor olmalı,
18:37
yet the girl falling isn't myself,
369
1117160
3000
ama düşen kız ben değilim,
18:40
or she is myself,
370
1120160
2000
ya da benim,
18:42
but a self I took of my own volition unto myself.
371
1122160
4000
ama irademle kendim diye kabul ettiğim biri.
18:46
Forever. With grace.
372
1126160
4000
Sonsuza kadar. Zarafetle.
18:50
This happened.
373
1130160
3000
Olan bu.
18:53
(Applause)
374
1133160
8000
(Alkış)
19:01
I'll read just one more. I don't usually say that.
375
1141160
2000
Son bir tane okuyacağım. Genelde bunu söylemem.
19:03
I like to just end.
376
1143160
2000
Sadece bitirmek hoşuma gider.
19:05
But I'm afraid that Ricky will come out here
377
1145160
3000
Ama korkarım ki Ricky buraya gelip
19:08
and shake his fist at me.
378
1148160
4000
yumruğunu bana sallayacak.
19:12
This is called "Old Man," appropriately enough.
379
1152160
4000
Bu şiirin adı "Yaşlı Adam," yeterince uygun.
19:16
"Special: big tits,"
380
1156160
2000
Özel Sayı. Büyük memeler.
19:18
Says the advertisement for a soft-core magazine
381
1158160
3000
Diyor mahallemizdeki gazetecide duran
19:21
on our neighborhood newsstand.
382
1161160
2000
hafif bir derginin reklamı.
19:23
But forget her breasts.
383
1163160
2000
Ama göğüslerini unut.
19:25
A lush, fresh-lipped blond,
384
1165160
3000
Gösterişli, körpe dudaklı bir sarışın,
19:28
skin glowing gold, sprawls there,
385
1168160
3000
teni altın gibi pırıl pırıl, sereserpe uzanmış,
19:31
resplendent.
386
1171160
2000
muhteşem.
19:33
60 nearly, yet these hardly tangible,
387
1173160
3000
Nerdeyse 60'ımda bu soyut,
19:36
hardly better than harlots, can still stir me.
388
1176160
5000
fahişelerden bir farkı olmayan şeyler beni hala heyecanlandırıyor.
19:41
Maybe a coming of age in the
389
1181160
2000
Belki de duyusal Amerikan karanlığında
19:43
American sensual darkness,
390
1183160
2000
bir yaş dönümüydü,
19:45
never seeing an unsmudged nipple,
391
1185160
2000
lekeli bir meme ucu
19:47
an uncensored vagina,
392
1187160
2000
sansürlenmemiş bir vajina görmeden,
19:49
has left me forever infected
393
1189160
3000
beni sonsuza dek hastalıklı bırakan
19:52
with an unquenchable lust of the eye.
394
1192160
3000
gözün tatmin edilebilen şehvetiyle.
19:55
Always that erotic murmur,
395
1195160
2000
Hep o erotik mırıltı
19:57
I'm hardly myself
396
1197160
2000
Ben, ben değilim
19:59
if I'm not in a state of incipient desire.
397
1199160
4000
eğer yeni başlayan bir arzu hali içinde değilsem.
20:03
God knows though,
398
1203160
2000
Ama Tanrı biliyor ki
20:05
there are worse twists your obsessions can take.
399
1205160
3000
saplantılar daha kötü şeylere de dönüşebilir.
20:08
Last year in Israel, a young ultra-orthodox Rabbi
400
1208160
4000
Geçen yıl İsrail'de genç bir ortodoks haham
20:12
guiding some teenage girls through the Shrine of the Shoah
401
1212160
4000
bir grup genç kızı soykırım bölgesinde gezdirirken
20:16
forbade them to look in one room.
402
1216160
3000
bir odaya girmelerini yasakladı.
20:19
Because there were images in it he said were licentious.
403
1219160
4000
Çünkü bu odada ahlaksız olduğunu söylediği görüntüler vardı.
20:23
The display was a photo. Men and women stripped naked,
404
1223160
4000
Bahsettiği görüntü bir fotoğraftı. Kadın ve erkekler çırılçıplak,
20:27
some trying to cover their genitals,
405
1227160
2000
bazıları jenital organlarını kapamaya çalışıyor,
20:29
others too frightened to bother,
406
1229160
2000
diğerleri bununla uğraşamayacak kadar korkmuş
20:31
lined up in snow
407
1231160
2000
karda dizilmiş
20:33
waiting to be shot and thrown into a ditch.
408
1233160
3000
vurulup bir çukura atılmayı bekliyorlar.
20:36
The girls, to my horror,
409
1236160
3000
Kızlar da korktuğum gibi
20:39
averted their gaze.
410
1239160
2000
bakışlarını çevirdiler.
20:41
What carnal mistrust had their teacher taught them.
411
1241160
4000
Öğretmenleri ne kadar cinsel bir güvensizlik öğretmiş onlara.
20:45
Even that though. Another confession:
412
1245160
4000
Bunu bile. Başka bir itiraf:
20:49
Once in a book on pre-war Poland,
413
1249160
3000
Bir keresinde savaş öncesi Polonya'yla ilgili bir kitapta,
20:52
a studio portrait, an absolute angel,
414
1252160
4000
kendimi eziyet görmüş, eziyet eden gözleriyle
20:56
an absolute angel with tormented, tormenting eyes.
415
1256160
2000
bir meleğin, gerçek bir meleğin stüdyoda çekilmiş
20:58
I kept finding myself at her page.
416
1258160
3000
fotoğrafının olduğu sayfada buluyordum.
21:01
That she died in the camps made her --
417
1261160
3000
Nazi kampında ölmüş olması --
21:04
I didn't dare wonder why --
418
1264160
3000
Nedenini merak etmeye cesaret edemedim--
21:07
more present, more precious.
419
1267160
3000
onu daha mevcut ve daha değerli yapıyordu.
21:10
Died in the camps, that too people --
420
1270160
3000
Kamplarda öldü, bu da insanların --
21:13
or Jews anyway --
421
1273160
2000
ya da Yahudilerin --
21:15
kept from their children back then.
422
1275160
2000
çocuklarından sakladıkları bir şeydi o zamanlar.
21:17
But it was like sex, you didn't have to be told.
423
1277160
4000
Ama seks gibiydi, sana anlatılmasına gerek yoktu.
21:21
Sex and death, how close they can seem.
424
1281160
4000
Seks ve ölüm, birbirlerine ne kadar da yakın.
21:25
So constantly conscious now of death moving towards me,
425
1285160
4000
Şimdi bana doğru ilerleyen ölümün varlığını sürekli hissediyorum,
21:29
sometimes I think I confound them.
426
1289160
3000
sanırım bazen ikisini karıştırıyorum.
21:32
My wife's loveliness almost consumes me.
427
1292160
3000
Karımın tatlılığı beni nerdeyse tüketiyor.
21:35
My passion for her goes beyond reasonable bounds.
428
1295160
3000
Ona olan tutkum mantık sınırlarının ötesinde.
21:38
When we make love, her holding me
429
1298160
3000
Seviştiğimizde, bana sarıldığında
21:41
everywhere all around me,
430
1301160
2000
her yerimi çevreleyerek,
21:43
I'm there and not there.
431
1303160
2000
Hem ordayım, hem değilim.
21:45
My mind teems, jumbles of faces, voices, impressions,
432
1305160
4000
Zihnim çalışıyor, karışık yüzler, sesler, duygular,
21:49
I live my life over, as though I were drowning.
433
1309160
5000
Hayatımı bir daha yaşıyorum sanki boğuluyormuş gibi.
21:54
Then I am drowning, in despair
434
1314160
3000
Sonra onu bırakacak olmanın
21:57
at having to leave her,
435
1317160
2000
umutsuzluğuyla bağırıyorum,
21:59
this, everything, all,
436
1319160
2000
bu, herşey, hepsi,
22:01
unbearable, awful.
437
1321160
3000
dayanılmaz, korkunç.
22:04
Still, to be able to die
438
1324160
3000
Hala ölebilecek olmak
22:07
with no special contrition,
439
1327160
2000
özel bir pişmanlık duymadan,
22:09
not having been slaughtered, or enslaved.
440
1329160
3000
öldürülmeden ya da esir edilmeden.
22:12
And not having to know history's next
441
1332160
3000
Ve tarihin bir sonraki
22:15
mad rage or regression,
442
1335160
2000
korkunç öfkesi ya da gerilemesini görmek zorunda kalmadan,
22:17
it might be a relief.
443
1337160
3000
bu bir teselli olabilir.
22:20
No. Again, no.
444
1340160
2000
Hayır. Yine, hayır.
22:22
I don't mean that for a moment.
445
1342160
2000
Bir anlığına bile bunu kast etmedim.
22:24
What I mean is the world holds me so tightly --
446
1344160
3000
Kast ettiğim dünya bana iyice sarılmış --
22:27
the good and the bad --
447
1347160
2000
iyisi ve kötüsüyle --
22:29
my own follies and weakness
448
1349160
2000
benim kendi ahmaklıklarım ve zayıflığım
22:31
that even this counterfeit Venus
449
1351160
3000
bu sahte Venüs bile
22:34
with her sham heat, and her bosom probably plumped
450
1354160
3000
yapmacık ısısı ve büyük ihtimalle jelle şişirilmiş göğüsleriyle
22:37
with gel, so moves me
451
1357160
3000
beni o kadar etkiliyor ki
22:40
my breath catches.
452
1360160
2000
nefesim kesiliyor.
22:42
Vamp. Siren. Seductress.
453
1362160
3000
Vamp. Siren. Baştan çıkarıcı.
22:45
How much more she reveals
454
1365160
2000
Bildiğinden daha fazlasını
22:47
in her glare of ink than she knows.
455
1367160
3000
ifşa ediyor dergideki bakışıyla.
22:50
How she incarnates
456
1370160
2000
Nasıl da canlandırıyor
22:52
our desperate human need for regard,
457
1372160
3000
umutsuz kabul görme ihtiyacımızı,
22:55
our passion to live in beauty,
458
1375160
3000
güzellik içinde yaşama tutkumuzu,
22:58
to be beauty, to be cherished by glances,
459
1378160
4000
güzel olma, bakışlarla değer verilme tutkumuzu,
23:02
if by no more, of something like love,
460
1382160
4000
dahası, sevgi gibi bir arzuyu,
23:06
or love.
461
1386160
2000
ya da sevgiyi.
23:08
Thank you.
462
1388160
2000
Teşekkür ederim.
23:10
(Applause)
463
1390160
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7