Why theater is essential to democracy | Oskar Eustis

92,124 views ・ 2018-06-25

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ozge Demirci-Richardson Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:13
Theater matters because democracy matters.
0
13595
3673
Tiyatro büyük önem taşır, çünkü demokrasi büyük önem taşır.
00:17
Theater is the essential art form of democracy,
1
17653
3919
Tiyatro, demokrasinin vazgeçilmez sanat formudur.
00:21
and we know this because they were born in the same city.
2
21596
4268
Bunu, ikisinin de aynı şehirde doğmuş olmasından biliyoruz.
00:26
In the late 6th century BC,
3
26245
2087
MÖ 6. yy sonlarında,
00:28
the idea of Western democracy was born.
4
28356
1859
Batılı demokrasi fikri doğdu.
00:30
It was, of course,
5
30239
1509
Tabii ki bu,
00:31
a very partial and flawed democracy,
6
31772
2462
oldukça eksik ve kusurları olan bir demokrasiydi,
00:34
but the idea that power should stem from the consent of the governed,
7
34258
4955
fakat gücün, yönetilenlerin rızasından doğması,
00:39
that power should flow from below to above,
8
39237
3428
gücün yukarı tabakadan aşağıdakilere değil de,
00:42
not the other way around,
9
42689
1611
aşağıdan yukarıya yayılması fikri
00:44
was born in that decade.
10
44324
1560
bu dönemde ortaya çıktı.
00:45
And in that same decade, somebody -- legend has it, somebody named Thespis --
11
45908
5184
Aynı dönemde, efsaneye göre Thespis isimli biri,
00:51
invented the idea of dialogue.
12
51116
2144
diyalog fikrini icat etti.
00:53
What does that mean, to invent dialogue?
13
53284
1906
Diyalog icat etmek ne demek?
00:55
Well, we know that the Festival of Dionysus gathered
14
55214
2626
Dionysus Festivallerinin,
00:57
the entire citizenry of Athens
15
57864
1534
Atina'nın Akropolis tarafındaki
00:59
on the side of the Acropolis,
16
59422
1708
tüm vatandaşları bir araya getirdiğini,
01:01
and they would listen to music, they would watch dancing,
17
61154
3299
hep birlikte müzik dinleyip dansları seyrettiğini
01:04
and they would have stories told as part of the Festival of Dionysus.
18
64477
3445
ve festivalin bir parçası olarak hikâyelerini anlatıldığını biliyoruz.
01:08
And storytelling is much like what's happening right now:
19
68314
2695
Hikâye anlatımı tam olarak buradaki gibi olurdu:
01:11
I'm standing up here,
20
71033
1555
ben burada ayakta duruyorum,
01:12
the unitary authority,
21
72612
2021
üniter otorite olarak
01:14
and I am talking to you.
22
74657
1558
ve size hitap ediyorum.
01:16
And you are sitting back, and you are receiving what I have to say.
23
76239
3390
Sizler de arkanıza yaslanmış söylediklerimi dinliyorsunuz.
01:19
And you may disagree with it, you may think I'm an insufferable fool,
24
79653
3434
Bana katılmayabilir, çekilmez bir aptal olduğumu düşünebilir
01:23
you may be bored to death,
25
83111
1608
ve ölesiye sıkılmış olabilirsiniz,
01:24
but that dialogue is mostly taking place inside your own head.
26
84743
3135
ama bu diyalog çoğunlukla kendi kafanızda gerçekleşiyor.
01:28
But what happens if, instead of me talking to you --
27
88577
4100
Peki, sizinle konuşmak yerine --
01:32
and Thespis thought of this --
28
92701
1980
Thespis bunu akıl etmiş --
01:34
I just shift 90 degrees to the left,
29
94705
2751
90 derece soluma dönüp
01:37
and I talk to another person onstage with me?
30
97480
2670
benimle sahnede olan biriyle konuşsam ne olur?
01:41
Everything changes,
31
101090
2236
Her şey değişir,
01:43
because at that moment, I'm not the possessor of truth;
32
103350
3925
çünkü o anda ben, gerçeğin sahibi olan adam değil
01:47
I'm a guy with an opinion.
33
107299
2250
fikri olan bir adam olurum.
01:50
And I'm talking to somebody else.
34
110260
1596
Ve başka biriyle konuşuyorum.
01:51
And you know what?
35
111880
1151
Ve bilin bakalım ne oluyor.
01:53
That other person has an opinion too,
36
113055
2453
O diğer kişinin de fikri var
01:55
and it's drama, remember, conflict -- they disagree with me.
37
115532
3404
ve bu bir piyes hatırlayın, çatışma -- bana katılmıyorlar.
01:59
There's a conflict between two points of view.
38
119522
2945
İki bakış açısı arasında çatışma var.
02:02
And the thesis of that is that the truth can only emerge
39
122491
6296
Ve bunun arkasındaki fikir şu: Gerçek, yalnızca
02:08
in the conflict of different points of view.
40
128811
2272
farklı fikirlerin çatışmasıyla ortaya çıkabilir.
02:11
It's not the possession of any one person.
41
131107
2734
Herhangi bir kişinin malı değil.
02:13
And if you believe in democracy, you have to believe that.
42
133865
3810
Ve eğer demokrasiye inanıyorsanız, buna inanmak zorundasınız.
02:18
If you don't believe that, you're an autocrat
43
138136
2440
Eğer buna inanmıyorsanız, demokrasiye katlanmak
02:20
who is putting up with democracy.
44
140600
1666
durumunda olan bir otokratsınız.
02:22
But that's the basic thesis of democracy,
45
142778
2520
Demokrasinin temel iddiası şu,
02:25
that the conflict of different points of views leads to the truth.
46
145322
3129
farklı bakış açılarının çatışması bizi gerçeğe götürür.
02:28
What's the other thing that's happening?
47
148475
1959
Peki başka ne oluyor?
02:30
I'm not asking you to sit back and listen to me.
48
150458
2643
Sizden yaslanıp oturmanızı, beni dinlemenizi istemiyorum.
02:33
I'm asking you to lean forward
49
153125
2251
Eğilip benim bakış açımı
02:35
and imagine my point of view --
50
155400
3082
görmenizi istiyorum --
02:38
what this looks like and feels like to me as a character.
51
158506
3599
karakter olarak benim için nasıl gözüktüğünü, hissetiğini görmenizi.
02:42
And then I'm asking you to switch your mind
52
162129
2932
Sonra sizden düşünmenizi değiştirip
02:45
and imagine what it feels like to the other person talking.
53
165085
3352
konuşan diğer kişi için nasıl hissettiğini hayal etmenizi istiyorum.
02:49
I'm asking you to exercise empathy.
54
169002
2938
Sizden empati egzersizi yapmanızı istiyorum.
02:52
And the idea that truth comes from the collision of different ideas
55
172671
3844
Gerçeğin farklı fikirlerin çatışmasından doğduğu fikri
02:56
and the emotional muscle of empathy
56
176539
2893
ve empatinin duygusal kası,
02:59
are the necessary tools for democratic citizenship.
57
179456
3575
demokratik vatandaşlığın gerekli araçlarıdır.
03:03
What else happens?
58
183722
1983
Başka ne oluyor?
03:05
The third thing really is you,
59
185729
2247
Üçüncü şey sizsiniz,
03:08
is the community itself, is the audience.
60
188000
2802
toplumun kendisi, seyirciler.
03:11
And you know from personal experience that when you go to the movies,
61
191322
3989
Kendi deneyiminizden biliyorsunuz, sinemaya gittiğinizde,
03:15
you walk into a movie theater, and if it's empty, you're delighted,
62
195335
3248
içeri giriyorsunuz ve içerisi boşsa memnuniyet duyuyorsunuz,
03:18
because nothing's going to be between you and the movie.
63
198607
2658
çünkü hiçbir şey film ile sizin aranızda olmayacak.
03:21
You can spread out, put your legs over the top of the stadium seats,
64
201289
3212
Yayılabilirsiniz, bacaklarınızı öndeki koltuğa koyabilrsiniz,
03:24
eat your popcorn and just enjoy it.
65
204525
1708
mısırla filmin tadını çıkarabilirsiniz.
03:26
But if you walk into a live theater
66
206257
1902
Ama bir tiyatro salonuna girip
03:28
and you see that the theater is half full,
67
208183
2443
salonun yarısının dolu olduğunu görürseniz,
03:30
your heart sinks.
68
210650
1292
içiniz sıkılır.
03:32
You're disappointed immediately,
69
212420
2057
Hemen hayal kırıklığına uğrarsınız,
03:34
because whether you knew it or not,
70
214501
1999
çünkü bilseniz de bilmeseniz de
03:36
you were coming to that theater
71
216524
1896
tiyatroya, bir izleyici kitlesinin
03:38
to be part of an audience.
72
218444
1855
bir parçası olmak için gelmiştiniz.
03:40
You were coming to have the collective experience
73
220323
2909
Birlikte gülmeyi, ağlamayı, nefesinizi tutup
03:43
of laughing together, crying together, holding your breath together
74
223256
3571
ne olacağını birlikte görmeyi toplu olarak deneyimlemek için
03:46
to see what's going to happen next.
75
226851
1725
tiyatroya gelmiştiniz.
03:48
You may have walked into that theater as an individual consumer,
76
228600
4483
Salona, tek bir tüketici olarak girmiş olabilirsiniz,
03:53
but if the theater does its job,
77
233107
2627
ama tiyatro, görevini yerine getirirse,
03:55
you've walked out with a sense of yourself as part of a whole,
78
235758
3683
kendinizi bir bütünün, toplumun bir parçası olarak
03:59
as part of a community.
79
239465
1416
hissetmiş ayrılırsınız.
04:01
That's built into the DNA of my art form.
80
241643
4011
Bu her sanat şeklinin DNA'sına işlenmiştir.
04:06
Twenty-five hundred years later, Joe Papp decided
81
246678
4542
İki bin beş yüz yıl sonra, Joe Papp, kültürün ABD'de
04:11
that the culture should belong to everybody in the United States of America,
82
251244
3959
herkese ait olması gerektiğine karar verdi
04:15
and that it was his job to try to deliver on that promise.
83
255227
3796
ve bu sözünü yerine getirmeye çalışmayı kendine görev bildi.
04:19
He created Free Shakespeare in the Park.
84
259047
2878
Ücretsiz, Park'ta Shakespeare'i yarattı.
04:21
And Free Shakespeare in the Park is based on a very simple idea,
85
261949
3096
Ücretsiz, Park'ta Shakespeare çok basit bir fikre dayanıyor:
04:25
the idea that the best theater, the best art that we can produce,
86
265069
4570
Üretebileceğimiz en iyi tiyatro, en iyi sanatın,
04:29
should go to everybody and belong to everybody,
87
269663
2810
herkese ulaşması ve herkese mal olması fikri.
04:32
and to this day,
88
272497
1741
Ve bugüne kadar,
04:34
every summer night in Central Park,
89
274262
2389
Central Park'ta her yaz akşamı,
04:36
2,000 people are lining up
90
276675
2377
2000 insan, sunabileceğimiz
04:39
to see the best theater we can provide for free.
91
279076
3624
en iyi tiyatroyu izleyebilmek için sıraya giriyor.
04:42
It's not a commercial transaction.
92
282724
2842
Bu ticari bir muamele değil.
04:45
In 1967, 13 years after he figured that out,
93
285590
4471
1967'de, bunu akıl etmesinden 13 yıl sonra,
04:50
he figured out something else,
94
290085
1647
başka bir şeyi daha akıl etti,
04:51
which is that the democratic circle was not complete
95
291756
3557
insanlara yalnızca klasikleri vermekle demokratik halka
04:55
by just giving the people the classics.
96
295337
3227
tamamlanmıyordu.
04:58
We had to actually let the people create their own classics
97
298588
3537
İnsanlara kendi klasiklerini yaratıp sahneye çıkmalarını
05:02
and take the stage.
98
302149
1815
sağlamak durumundaydık.
05:03
And so in 1967,
99
303988
2057
Böylece 1967'de,
05:06
Joe opened the Public Theater downtown on Astor Place,
100
306069
3059
Joe, Astor Place merkezde Public Theater'i açtı
05:09
and the first show he ever produced was the world premiere of "Hair."
101
309152
4218
ve yapımcılığını yaptığı ilk gösterisi, "Hair"in dünya prömiyeriydi.
05:13
That's the first thing he ever did that wasn't Shakespeare.
102
313394
2788
Shakespeare dışında yaptığı ilk şey buydu.
05:16
Clive Barnes in The Times said that it was as if Mr. Papp took a broom
103
316206
3311
Clive Barnes Times'ta bunun sanki Papp bir süpürgeyle
05:19
and swept up all the refuse from the East Village streets
104
319541
3262
East Village sokaklarındaki tüm çer çöpü Public'te
05:22
onto the stage at the Public.
105
322827
2339
sahneye süpürmüş gibi olduğunu söyledi.
05:25
(Laughter)
106
325190
1004
(Kahkaha)
05:26
He didn't mean it complimentarily,
107
326218
1777
Bu bir iltifat değildi,
05:28
but Joe put it up in the lobby, he was so proud of it.
108
328019
3531
ama Joe bu gazete kupürünü lobiye astı ve bununla gurur duyuyordu.
05:31
(Laughter) (Applause)
109
331574
1476
(Kahkaha) (Alkış)
05:33
And what the Public Theater did over the next years with amazing shows like
110
333074
4420
Public Theater'ın sonraki yıllardaki
05:37
"For Colored Girls Who Have Considered Suicide / When the Rainbow Is Enuf,"
111
337518
3524
"For Colored Girls Who Have Considered Suicide / When the Rainbow İs Enuf,",
05:41
"A Chorus Line,"
112
341066
2768
"A Chorus Line," gibi mükemmel gösterileriyle gurur duydu.
05:43
and -- here's the most extraordinary example I can think of:
113
343858
4032
Aklıma gelen harikulâde örneklerden biri şu:
05:47
Larry Kramer's savage cry of rage about the AIDS crisis,
114
347914
5254
Larry Kramer'in AIDS krizi üzerine acımasız öfke patlaması:
05:53
"The Normal Heart."
115
353192
1322
"The Normal Heart."
05:54
Because when Joe produced that play in 1985,
116
354880
4049
Çünkü Joe bu oyunu 1985'te ortaya koyduğunda,
05:58
there was more information about AIDS
117
358953
3042
New York Times'ta Frank Rich'in eleştirisinde AIDS hakkında,
06:02
in Frank Rich's review in the New York Times
118
362019
3191
son dört yıl içinde New York Times'ın yayımladığından
06:05
than the New York Times had published in the previous four years.
119
365234
3426
çok daha fazla bilgi vardı.
06:08
Larry was actually changing the dialogue about AIDS
120
368684
4400
Larry, aslında bu oyunu yazarak, Joe da sahneye koyarak
06:13
through writing this play,
121
373108
1387
AIDS üzerine diyaloğu
06:14
and Joe was by producing it.
122
374519
1403
değiştiriyorlardı.
06:15
I was blessed to commission and work on Tony Kushner's "Angels in America,"
123
375946
4445
Tony Kushner'in "Angels in America"sında severek
06:20
and when doing that play and along with "Normal Heart,"
124
380415
3648
görev aldım ve oyun üzerinde çalıştım ve o süreçte "Normal Heart" ile birlikte,
06:24
we could see that the culture was actually shifting,
125
384087
3348
kültürün nasıl yön değiştirdiğini gerçekten de görebiliyorduk
06:27
and it wasn't caused by the theater,
126
387459
2029
ve bunun nedeni tiyatro değildi.
06:29
but the theater was doing its part
127
389512
2455
Ama tiyatro, ABD'de eş cinsel olmanın ne demek olduğunu
06:31
to change what it meant to be gay in the United States.
128
391991
4275
değiştirmedeki görevini yapıyordu.
06:36
And I'm incredibly proud of that.
129
396290
1840
Ve ben bununla inanılmaz gurur duyuyorum.
06:38
(Applause)
130
398605
1893
(Alkış)
06:40
When I took over Joe's old job at the Public in 2005,
131
400522
4796
2005'te, Public'te Joe'nin eski işini üstlendiğimde,
06:45
I realized one of the problems we had was a victim of our own success,
132
405342
3735
yaşadığımız sorunlardan biri kendi başarımızın kurbanıydı:
06:49
which is: Shakespeare in the Park had been founded as a program for access,
133
409101
5025
Park'ta Shakespeare erişim için bir program olarak kurulmuştu
06:54
and it was now the hardest ticket to get in New York City.
134
414150
3551
ama bugün New York City'de alınması en zor bilet.
06:57
People slept out for two nights to get those tickets.
135
417725
3915
Bilet almak için insanlar, iki gece dışarda uyudular.
07:01
What was that doing?
136
421664
1157
Bu neye sebep oluyordu?
07:02
That was eliminating 98 percent of the population
137
422845
2593
Nüfusun %98'ini oraya gitmeyi düşünmekten bile
07:05
from even considering going to it.
138
425462
1829
geri çekiyordu.
07:07
So we refounded the mobile unit
139
427315
2230
Böylelikle seyyar birimi yeniden kurduk
07:09
and took Shakespeare to prisons, to homeless shelters,
140
429569
3079
ve Shakespeare'i 5 ilçedeki hapishanelere, evsiz barınaklarına,
07:12
to community centers in all five boroughs
141
432672
2488
toplum merkezlerine götürdük.
07:15
and even in New Jersey and Westchester County.
142
435184
2691
New Jersey'de ve Westchester County'de de dâhil.
07:17
And that program proved something to us that we knew intuitively:
143
437899
4204
Ve bu program bize içten içe bildiğimiz bir şeyi gösterdi:
07:22
people's need for theater is as powerful as their desire for food
144
442127
4740
İnsanların tiyatroya olan ihtiyacı yemeğe ve içmeye
07:26
or for drink.
145
446891
1244
olduğu kadar şiddetli.
07:28
It's been an extraordinary success, and we've continued it.
146
448560
2843
İnanılmaz bir başarı elde ettik ve devam da ediyoruz.
07:31
And then there was yet another barrier that we realized we weren't crossing,
147
451427
3689
Sonra fark ettik ki, aşmadığımız başka bir engel daha var,
07:35
which is a barrier of participation.
148
455140
2264
o da katılım engeli.
07:37
And the idea, we said, is:
149
457428
1298
Ve dedik ki fikir şu:
07:38
How can we turn theater from being a commodity, an object,
150
458750
4519
Tiyatroyu bir meta, bir obje olmaktan çıkarıp gerçek anlamına,
07:43
back into what it really is --
151
463293
2242
insanlar arasındaki bir ilişki takımına
07:45
a set of relationships among people?
152
465559
2539
nasıl dönüştürebiliriz?
07:48
And under the guidance of the amazing Lear deBessonet,
153
468122
2892
Muhteşem Lear deBessonet rehberliğinde,
07:51
we started the Public Works program,
154
471038
1878
Public Works programını başlattık.
07:52
which now every summer produces
155
472940
1892
Bu program her yaz,
07:54
these immense Shakespearean musical pageants,
156
474856
2842
Tony Ödüllü aktör ve müzisyenlerin,
07:57
where Tony Award-winning actors and musicians
157
477722
2764
bakıcılarla, hizmetçilerle,
08:00
are side by side with nannies and domestic workers
158
480510
3846
eski askerlerle, hapse yeni atılmış tutuklularla,
08:04
and military veterans and recently incarcerated prisoners,
159
484380
3874
amatörler ve profesyonellerle yan yana, aynı sahnede
08:08
amateurs and professionals,
160
488278
1595
performans sergilediği
08:09
performing together on the same stage.
161
489897
2434
bu harika Shakespeare gösterilerini ortaya koyuyor.
08:12
And it's not just a great social program,
162
492355
1997
Ve bu sadece güzel bir sosyal program değil,
08:14
it's the best art that we do.
163
494376
2110
ortaya koyduğumuz en iyi sanat.
08:16
And the thesis of it is that artistry is not something
164
496825
4129
Ve bunun arkasındaki fikir şu: Sanatkârlık,
08:20
that is the possession of a few.
165
500978
2091
yalnızca küçük bir gruba ait değildir.
08:23
Artistry is inherent in being a human being.
166
503093
3368
Sanatkârlık, insan olmanın aslında vardır.
08:26
Some of us just get to spend a lot more of our lives practicing it.
167
506485
3599
Bazılarımız sadece, üzerinde daha fazla çalışıyor.
08:31
And then occasionally --
168
511252
1151
Ve zaman zaman da --
08:32
(Applause)
169
512427
1898
(Alkış)
08:34
you get a miracle like "Hamilton,"
170
514349
2103
"Hamilton" gibi bir efsane ortaya çıkıyor.
08:36
Lin-Manuel's extraordinary retelling of the foundational story of this country
171
516476
6120
Lin-Manuel'in bu ülkenin kuruluş hikâyesini, Batı Hint Adaları'ndan,
08:42
through the eyes of the only Founding Father who was a bastard immigrant orphan
172
522620
4806
kimsesiz, göçmen bir piç olan tek Kurucu Babası'nın gözünden,
08:47
from the West Indies.
173
527450
1556
şahane bir şekilde yeniden aktarımı.
08:49
And what Lin was doing
174
529030
1738
Lin'in yaptığı şey,
08:50
is exactly what Shakespeare was doing.
175
530792
2463
Shakespeare'inkinin aynısıydı.
08:53
He was taking the voice of the people, the language of the people,
176
533645
4209
İnsanların sesini, dilini alıp
08:57
elevating it into verse,
177
537878
2257
dizelere döküp daha güçlü hâle getiriyordu
09:00
and by doing so,
178
540159
1564
ve bunu yaparak,
09:01
ennobling the language
179
541747
1801
bu dili ve bu dili konuşan insanları,
09:03
and ennobling the people who spoke the language.
180
543572
3337
yüceltiyordu.
09:06
And by casting that show entirely with a cast of black and brown people,
181
546933
4784
Ve oyuncuların tümünü siyahi ve koyu tenli insanlardan seçerek
09:11
what Lin was saying to us,
182
551741
2463
Lin'in bize söylediği şey,
09:14
he was reviving in us
183
554228
2604
içimizde dirilttiği şey,
09:16
our greatest aspirations for the United States,
184
556856
3595
ABD için arzumuz,
09:20
our better angels of America,
185
560475
2351
Amerika için doğru olan,
09:22
our sense of what this country could be,
186
562850
2405
ülkenin ne olabileceği hissi,
09:25
the inclusion that was at the heart of the American Dream.
187
565279
4139
Amerikan Rüyası'nın temelindeki dâhiliyet.
09:29
And it unleashed a wave of patriotism in me
188
569442
4226
İçimde, seyircilerin içinde milliyetçi bir dalga;
09:33
and in our audience,
189
573692
1322
bitmek bilmeyen bir
09:35
the appetite for which is proving to be insatiable.
190
575038
3827
iştah ortaya çıkardı.
09:40
But there was another side to that, and it's where I want to end,
191
580132
3093
Ama bunun bir de diğer tarafı vardı ve bununla bitirmek istiyorum,
09:43
and it's the last story I want to talk about.
192
583249
2171
bahsetmek istediğim son şey.
09:45
Some of you may have heard that Vice President-elect Pence
193
585444
2772
Bazılarınızın duymuş olacağı gibi, seçilmiş başkan yardımcısı Pence,
09:48
came to see "Hamilton" in New York.
194
588240
2722
New York'ta "Hamilton"ı izlemeye geldi.
09:50
And when he came in, some of my fellow New Yorkers booed him.
195
590986
4054
Ve salona girdiğinde, bazı New Yorklular onu yuhaladı.
09:55
And beautifully, he said,
196
595064
1835
Ve çok güzel bir şekilde o da şunu söyledi:
09:56
"That's what freedom sounds like."
197
596923
2050
"Özgürlük işte böyle bir şey."
09:59
And at the end of the show,
198
599799
1372
Ve oyunun sonunda,
10:01
we read what I feel was a very respectful statement from the stage,
199
601195
3193
sahneden, bence çok saygılı olan, bir bildiri okundu,
10:04
and Vice President-elect Pence listened to it,
200
604412
2855
Pence de dinledi,
10:07
but it sparked a certain amount of outrage, a tweetstorm,
201
607790
3905
ama bu biraz öfke, tweet fırtınası yarattı
10:11
and also an internet boycott of "Hamilton"
202
611719
3574
ve hatta Pence'e saygısızlık edildiğini düşünen öfkeli kişiler,
10:15
from outraged people who had felt we had treated him with disrespect.
203
615317
4136
"Hamilton"ı boykot etti.
10:20
I looked at that boycott and I said, we're getting something wrong here.
204
620142
3925
Bu boykota baktım ve dedim ki, burada bir şeyler yanlış anlaşılıyor.
10:24
All of these people who have signed this boycott petition,
205
624091
3319
Bu boykot talebini imzalayanların hiçbiri,
10:27
they were never going to see "Hamilton" anyway.
206
627434
2265
zaten "Hamilton"ı asla izlemeyeceklerdi.
10:30
It was never going to come to a city near them.
207
630052
2585
Onların şehrinin yakınında bile sahnelenmeyecekti.
10:32
If it could come, they couldn't afford a ticket,
208
632661
2559
Sahnelense bile, onların bilet almaya güçleri yetmeyecek;
10:35
and if they could afford a ticket, they didn't have the connections
209
635244
3492
yetse bile bileti almak için
10:38
to get that ticket.
210
638760
1401
bağlantıları yoktu.
10:40
They weren't boycotting us;
211
640691
1855
Onlar bizi boykot etmiyordu,
10:43
we had boycotted them.
212
643066
2032
biz onları boykot ediyorduk.
10:46
And if you look at the red and blue electoral map of the United States,
213
646187
4296
ABD'nin seçim haritasındaki mavi ve kırmızı alanlara bakarsanız
10:50
and if I were to tell you,
214
650507
1313
ve size desem ki:
10:51
"Oh, the blue is what designates
215
651844
2055
"Mavi, kâr amacı gütmeyen tüm ana kuruluşları
10:53
all of the major nonprofit cultural institutions,"
216
653923
2956
temsil ediyor,"
10:56
I'd be telling you the truth.
217
656903
1435
size doğruyu söylemiş olurum.
10:58
You'd believe me.
218
658362
1206
Bana inanırdınız.
10:59
We in the culture have done exactly what the economy,
219
659592
4603
Kültürde, ekoniminin, eğitim sisteminin,
11:04
what the educational system, what technology has done,
220
664219
3630
teknolojinin yaptığının aynısını yaptık, o da şu:
11:07
which is turn our back on a large part of the country.
221
667873
3675
Ülkenin geniş bir kısmına sırtımızı döndük.
11:12
So this idea of inclusion, it has to keep going.
222
672100
3010
Bu dâhiliyet fikri, bu fikir devam etmek zorunda.
11:15
Next fall, we are sending out on tour
223
675134
3122
Önümüzdeki sonbahar, Lynn Nottage'in şahane prodüksiyonu,
11:18
a production of Lynn Nottage's brilliant, Pulitzer Prize-winning play "Sweat."
224
678280
5189
Plutzer ödüllü oyunu "Sweat"i tura çıkarıyoruz.
11:23
Years of research in Redding, Pennsylvania led her to write this play
225
683493
4379
Redding, Pensilvanya'daki yıllar süren araştımaları,
11:27
about the deindustrialization of Pennsylvania:
226
687896
3225
sanayisizleştirilmiş Pensilvanya'ya dair bu oyunu yazmasını sağladı:
11:31
what happened when steel left,
227
691145
2648
Çelik gittiğinde ne oldu,
11:33
the rage that was unleashed,
228
693817
2260
iş kaybı neticesinde
11:36
the tensions that were unleashed,
229
696101
1631
ortaya çıkan öfke,
11:37
the racism that was unleashed
230
697756
2260
gerilimler
11:40
by the loss of jobs.
231
700040
1492
ve ırkçılık.
11:41
We're taking that play and we're touring it
232
701949
2975
Bu oyunu tura çıkarıyoruz,
11:44
to rural counties in Pennsylvania,
233
704948
2789
Pensilvanya'nın,
11:47
Ohio, Michigan,
234
707761
2228
Ohio'nun, Michigan'ın, Minnesota'nın
11:50
Minnesota and Wisconsin.
235
710013
2327
ve Wisconsin'in kırsal kesimlerine götürüyoruz.
11:52
We're partnering with community organizations there to try and make sure
236
712364
4461
Oralardaki toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapıp
11:56
not only that we reach the people that we're trying to reach,
237
716849
3926
ulaşmaya çalıştığımız insalara ulaştığımızdan emin olmanın yanında,
12:00
but that we find ways to listen to them back
238
720799
2878
onları dinlemenin yollarını bulmaya ve onlara,
12:03
and say, "The culture is here for you, too."
239
723701
3633
"Bu kültür sizin için de burada," demeye çalışıyoruz.
12:07
Because --
240
727962
1153
Çünkü --
12:09
(Applause)
241
729139
2428
(Alkış)
12:11
we in the culture industry,
242
731591
2146
kültür endüstrisindeki bizlerin,
12:13
we in the theater,
243
733761
2099
tiyatrodaki bizlerin,
12:15
have no right to say that we don't know what our job is.
244
735884
3612
görevimizin ne olduğunuz bilmiyoruz deme hakkımız yok.
12:19
It's in the DNA of our art form.
245
739520
2026
Bu, sanat formumuzun DNA'sında var.
12:21
Our job "... is to hold up, as 'twere, a mirror to nature;
246
741570
4659
Bizim görevimiz "... sanki bir aynayı doğaya tutar gibi,
12:26
to show scorn her image,
247
746253
2679
kibre şeklini göstermek,
12:28
to show virtue her appearance,
248
748956
3033
erdeme görünüşünü
12:32
and the very age its form and pressure."
249
752013
3264
ve zamanın ruhunu göstermek."
12:35
Our job is to try to hold up a vision to America
250
755301
4369
Görevimiz, Amerika'nın vizyonuna ayna tutmaya çalışmak,
12:39
that shows not only who all of us are individually,
251
759694
4063
bununla sadece hepimizi birey olarak değil de
12:43
but that welds us back into the commonality that we need to be,
252
763781
4307
olması gereken beraberlik anlayışına,
12:48
the sense of unity,
253
768112
1810
birlikteliğe,
12:49
the sense of whole,
254
769946
1672
bir bütün olmaya
12:51
the sense of who we are as a country.
255
771642
2148
ve ülke olarak kim olduğumuza ayna tutmak.
12:54
That's what the theater is supposed to do,
256
774398
2727
Tiyatronun yapması gereken bu
12:57
and that's what we need to try to do as well as we can.
257
777149
2629
ve bizim de en iyi şekilde yapmaya çalışmamız gereken şey bu.
12:59
Thank you very much.
258
779802
1276
Çok teşekkür ederim.
13:01
(Applause)
259
781102
4898
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7