The beauty and complexity of finding common ground | Matt Trombley

35,501 views ・ 2020-07-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Transcriber: Ivana Korom Reviewer: Krystian Aparta
0
0
7000
Çeviri: Sara Ozturk Gözden geçirme: Eren Gokce
Hikâyemiz birkaç yıl önce
00:13
So our story started several years ago,
1
13397
2722
00:16
when my wife and I got a complaint letter in the mail
2
16143
2492
eşim ve ben gizli bir komşudan
00:18
from an anonymous neighbor.
3
18659
2039
şikâyet mektubu aldığımızda başladı.
00:21
(Laughter)
4
21485
1646
(Gülüşmeler)
00:23
I'll never forget the way my wife transformed before my eyes
5
23155
4684
Eşimin gözlerimin önünde
00:27
from this graceful, peaceful, sweet woman
6
27863
3740
bu zarif, barışçıl, tatlı kadından yavrularının korunmaya ihtiyacı olan
00:31
into just an angry mother grizzly bear whose cubs needed to be protected.
7
31627
4937
sinirli bir anne boz ayıya dönüşmesini asla unutmayacağım.
00:36
It was intense.
8
36588
1587
Çok etkileyiciydi.
00:38
So here's what happened.
9
38675
1667
Olaylar şöyle gelişti.
00:40
This is our family.
10
40366
1290
Bu bizim ailemiz.
00:41
This is my wife and I and our five awesome kids.
11
41680
2886
Bu eşim, ben ve 5 harika çocuğumuz.
00:44
We're pretty loud, we're pretty rambunctious,
12
44590
3264
Oldukça gürültü ve delidoluyuz,
00:47
we're us.
13
47878
1150
bu biziz.
00:49
You'll notice, though, that two of our children
14
49657
2219
Yine de iki çocuğumuzun Mary'den ve benden
00:51
look a little different than Mary and I,
15
51900
1971
daha farklı göründüğünü fark etmişsinizdir.
00:53
and that's because they came to us through adoption.
16
53895
2451
Bunun sebebi ise onları evlat edinmiş olmamız.
00:56
Our neighbor, though, saw two different-looking children
17
56370
2635
Komşumuz, her gün evimizin dışında oynayan
00:59
playing outside of our house every day
18
59029
2611
farklı görünümlü iki çocuk görmüş
01:01
and came to the conclusion
19
61664
1255
ve yasadışı bir çocuk bakıcılığı
01:02
that we must have been running an illegal day care out of our home.
20
62943
3237
işi yapıyor olduğumuz sonucuna varmış.
01:06
(Murmuring)
21
66204
2579
(Mırıldanmalar)
01:09
We were really angry to have our children stereotyped like that,
22
69720
3643
Çocuklarımızın bu şekilde kalıba sokulmasına kızgındık
01:13
but I know that's a relatively minor example of racial profiling.
23
73387
4380
ama bunun ırksal profillemenin küçük bir örneği olduğunu biliyorum.
01:18
But isn't it sometimes what we all tend to do
24
78934
2739
Bu, bizden farklı düşünen
01:21
with people who think differently,
25
81697
2309
ya da farklı inanan belki de farklı oy veren
01:24
or believe differently or maybe even vote differently?
26
84030
3801
insanlara yapmaya meyilli olduğumuz şey değil mi?
01:28
Instead of engaging as true neighbors,
27
88483
2531
Gerçek komşular gibi samimi olmak yerine
birbirimize mesafeli olduk
01:31
we keep our distance
28
91038
1753
01:32
and our actions towards those
29
92815
1572
ve onlara karşı olan davranışlarımız
01:34
are guided by who we think sees the world as we do
30
94411
3666
kimin dünyayı bizim gibi görüp
01:38
or who we think doesn't.
31
98101
1600
kimin görmediğine göre şekillendi.
01:40
See, what my neighbor suffered from is a condition called agonism.
32
100872
3913
Bakın komşumun muzdarip olduğu durum çekişme.
01:45
And sometimes we all suffer from the same condition.
33
105579
3270
Bazen biz de aynı durumdan muzdarip oluyoruz.
01:48
It's not a medical condition, but it is contagious.
34
108873
3759
Tıbbi bir durum değil fakat bulaşıcı.
01:53
So let's talk a little bit about what agonism is.
35
113522
2404
Çekişmenin ne olduğu hakkında biraz konuşalım.
01:56
My favorite definition of agonism
36
116316
2088
Çekişme için favori tanımım şu:
01:58
is taking a warlike stance in contexts that are not literally war.
37
118428
5759
"Tam olarak savaş olmayan şartlarda savaşçı bir görüş benimsemek."
Çekişme kelimesi aynı köke sahip olan Yunanca kelimeden geliyor
02:05
Agonism comes from the same Greek root word "agon"
38
125125
2896
ordan da "Mücadele" kelimesini çıkarıyoruz.
02:08
from which we get "agony."
39
128045
1449
02:09
How very appropriate.
40
129518
1852
Ne kadar da uygun.
02:13
We all tend to show symptoms of agonism
41
133649
2095
İlk kez yazar Rick Warren tarafından tanımlanan,
02:15
when we hold on to two deeply held beliefs,
42
135768
2553
son derece tutulan iki inanca bağlandığımızda
02:18
first identified by author Rick Warren.
43
138345
3196
hepimiz çekişmenin semptomlarını göstermeye meyilliyiz.
02:22
The first one is that if love someone,
44
142053
3779
İlki, eğer birisini seviyorsak
02:25
we must agree with all they do or believe.
45
145856
3031
yaptıkları ya da inandıkları her şeyde hemfikir olmalıyız.
02:30
And the second is the inverse,
46
150221
1477
İkincisi ise tam tersi
02:31
that if we disagree with someone,
47
151722
1594
eğer birisiyle hemfikir değilsek
02:33
it must mean that we fear or we hate them.
48
153340
3185
bu, onlardan korktuğumuz ya da nefret ettiğimiz anlamına gelmeli.
02:37
Not sure we really recognize the agony this way of thinking brings to us,
49
157811
3874
Mücadelenin, bu tarz düşünmenin ilişkilerimiz bittiğinde neler getirdiğini
02:41
when our relationships die
50
161709
2380
fark ediyor muyuz emin değilim.
02:44
because we think we have to agree or disagree
51
164113
2996
Çünkü ne olursa olsun hemfikir olmamız
02:47
no matter what.
52
167133
1745
ya da olmamamız gerektiğini düşünüyoruz.
02:49
Think about the conversations we've had around Brexit,
53
169807
3596
Brexit ya da Hong Kong veya İsrail yerleşkeleri,
02:53
or Hong Kong,
54
173427
1699
belki de memurların itham edilmesi
02:55
maybe Israeli settlements or perhaps impeachment.
55
175150
3285
hakkında ettiğimiz sohbetleri düşünün.
02:59
I bet we could all think of at least one personal relationship
56
179649
3114
Bu konular ya da bu konulardan
03:02
that's been strained or maybe even ended because of these topics,
57
182787
4727
feci şekilde daha önemsiz bir konu yüzünden
03:07
or tragically,
58
187538
1349
hayatımızda en az bir ilişkinin
03:08
over a topic much more trivial than those.
59
188911
3198
gerildiğine ya da bittiğine iddiaya girerim.
03:13
The cure for agonism is not out of reach.
60
193276
2619
Çekişmenin tedavisi ulaşılamaz değil.
03:15
The question is how.
61
195919
1864
Asıl soru nasıl olduğu.
03:18
So might I suggest two strategies
62
198704
1960
Tecrübelerimin bana başlamamı öğrettiği
03:20
that my experience has taught me to start with.
63
200688
2619
iki tane strateji önerebilirim.
03:24
First, cultivate common ground,
64
204141
4269
İlki, paylaştığımız şeylere odaklanmamız anlamına gelen
03:28
which means focusing on what we share.
65
208434
2533
ortak görüş ekmek.
03:31
I want you to know I'm using my words very, very deliberately.
66
211862
3287
Kelimelerimi kasti olarak kullandığımı bilmenizi istiyorum.
03:35
By "cultivate," I mean we have to intentionally work
67
215173
3204
"Ekmek"ten kastım birisiyle ortak görüş
03:38
to find common ground with someone.
68
218401
2333
bulabilmek için isteyerek çalışmamız gerektiği.
03:41
Just like a farmer works to cultivate the soil.
69
221218
2817
Tıpkı toprağını ekmek için çalışan çiftçi gibi.
03:44
And common ground is a common term,
70
224687
2565
Ortak görüş yaygın bir terim.
Bu yüzden en azından ne söylemek istemediğimi açıklayayım.
03:47
so let me at least explain what I don't mean,
71
227276
2103
03:49
which is I don't mean by common ground that we were exact,
72
229403
3444
O da şu ki ortak görüşten kastım aynı olmak
03:52
or that we totally agree and approve.
73
232871
2166
ya da tamamen hemfikir olup onaylamak değil.
03:55
All I mean is that we find one unifying thing
74
235061
3310
Demek istediğim tek şey ilişkide diğer insanla
03:58
that we can have in a relationship in common with another person.
75
238395
4912
ortak olacak birleştirici bir şey bulmamız.
04:04
You know, sometimes that one thing is hard to find.
76
244456
2642
Bilirsiniz bazen o bir şeyi bulmak zordur.
Bu yüzden kişisel bir hikâye paylaşmak istiyorum.
04:07
So I'd like to share a personal story,
77
247122
1834
04:08
but before I do,
78
248980
1158
Ama paylaşmadan önce
04:10
let me tell you a little bit more about myself.
79
250162
2238
size kendimden biraz daha bahsedeyim.
04:12
I'm Caucasian,
80
252424
1193
Beyazım,
04:13
cisgender male,
81
253641
2958
cinsiyetim erkek,
04:16
middle class, evangelical Christian.
82
256623
2573
orta sınıf, protestan bir Hristiyanım.
04:20
And I know, as soon as some of those words came out of my mouth,
83
260276
3000
Bu kelimelerin birkaçı ağzımdan çıkar çıkmaz
04:23
some of you had some perceptions about me.
84
263300
2095
bazılarınızın benim hakkımda sezgileri oluştu.
04:25
And it's OK,
85
265419
1198
Bu sorun değil.
04:26
I know that not all those perceptions are positive.
86
266641
2761
O sezgilerin hepsinin pozitif olmadığını biliyorum.
04:30
But for those who share my faith,
87
270411
2380
Benim inancımı paylaşan insanlar
04:32
know that I'm about to cut across the grain.
88
272815
2897
çizgiyi aşmak üzere olduğumu biliyor.
04:35
And you may tune me out as well.
89
275736
2133
Beni duymazdan gelebilirsiniz.
04:38
So as we go,
90
278315
1151
Devam ettiğimde
04:39
if you're having a hard time hearing me,
91
279490
2041
eğer beni dinlerken zorlanıyorsanız
04:41
I just gently ask that you reflect
92
281555
2601
sizden nazikçe düşünüp taşınmanızı ve çekişmeyi
04:44
and see if you're buying into agonism.
93
284180
2643
benimseyip benimsemediğinizi görmenizi istiyorum.
04:46
If you're rejecting me
94
286847
1198
Eğer beni geri çeviriyorsanız
04:48
simply because you think you see the world differently than I do,
95
288069
3794
dünyayı benim gördüğümden daha farklı gördüğünüz içindir.
04:51
because isn't that what we're here talking about?
96
291887
2309
Zaten konuştuğumuz şey de bu değil mi?
04:54
Alright, ready?
97
294740
1150
Pekala hazır mısınız?
04:56
So I've been thinking a lot about how to find common ground
98
296398
3691
Protestan bir Hristiyan olarak
05:00
in the area of gender fluidity,
99
300113
2563
cinsiyet bağımsızlığı konusunda nasıl ortak bir görüş
05:02
as an evangelical Christian.
100
302700
1867
bulabileceğimi düşünüyordum.
05:05
For Christians like me,
101
305427
1944
Benim gibi Hristiyanlar
05:07
we believe that God created us man and woman.
102
307395
3928
Tanrının bizi kadın ve erkek olarak yarattığına inanır.
05:11
So what do I do?
103
311553
1151
Peki ne yapıyorum?
05:12
Do I throw up my hands and say,
104
312728
1515
Havlu atıp
05:14
"I can't have a relationship with anybody who is transgender
105
314267
2827
"Transeksüel ya da LGBTQIA
05:17
or LGBTQIA?"
106
317118
2887
olan birisiyle ilişkim olamaz." mı diyorum?
05:20
No.
107
320029
1151
Hayır.
05:21
That would be giving into agonism.
108
321204
2267
Bu çekişmeye boyun eğmek olurdu.
05:24
So I started looking at the foundational aspects of my faith,
109
324164
3064
Ben de inancımın temel görüşlerine bakmaya başladım.
05:27
the first of which
110
327252
1713
O da şu ki:
05:28
is that of the three billion genes that make us human --
111
328989
4032
Bizi insan yapan 3 milyar genin-
05:33
and by the way, we share 99.9 percent of those genes --
112
333045
4921
bu arada o genlerin 99.9'unu paylaşıyoruz-
05:37
that I believe those three billion genes are the result of an intelligent designer.
113
337990
3936
o 3 milyar genin zeki bir tasarımcı sayesinde olduğuna inanıyorum.
05:41
And that immediately gives me common ground with anybody.
114
341950
3722
Bu da hemen bana başka birisiyle ortak görüş sağlıyor.
05:45
What it also gives me ...
115
345696
1535
Aynı zamanda
05:49
is the belief that each and every one of us
116
349454
2872
bana, her birimize
05:52
have been given the right to life
117
352350
3048
aynı zeki tasarımcı tarafından
05:55
by that same intelligent designer.
118
355422
2896
yaşama hakkı verildiği inancını sağlıyor.
06:02
I dug deeper though.
119
362514
1333
Yine de derinlere indim.
06:04
I found that my faith didn't teach me
120
364752
1984
İnancımın bana
06:06
to start relationships by arguing with somebody
121
366760
2294
birisiyle, o inandığım şeye inanana kadar
06:09
until they believed what I believed,
122
369078
2546
ya da onu ikna edene kadar tartışarak
ilişki başlatmamı öğretmediğini fark ettim.
06:11
or I convinced them.
123
371648
1231
06:12
No, it taught me to start relationships
124
372903
2170
Bana, insan ırkının eşit bir üyesi
06:15
by loving them as a coequal member of the human race.
125
375097
3932
oldukları için onları severek ilişki başlatmamı öğretti.
Dürüst olmak gerekirse yine de
06:21
Honestly though,
126
381357
1151
06:22
some who share my faith draw a line
127
382532
2412
inancımı paylaşan bazıları çizgi çekiyor
06:24
and refuse to address somebody by their preferred gender pronoun.
128
384968
3841
ve birisine tercih edilen cinsiyet adıyla hitap etmeyi reddediyor.
06:29
But isn't that believing the lie that in order for me to honor you,
129
389112
3449
Ama bu, sizi onurlandırmak için inandığım şeyden vazgeçmem gerektiği
06:32
I have to give up what I believe?
130
392585
2200
yalanına inanmak değil mi?
06:37
Come back in time with me --
131
397616
1342
Zamanda geriye gidelim.
06:38
let's say it's 20 years ago,
132
398982
1341
Diyelim ki 20 yıl geriye gittik
06:40
and Muhammad Ali comes to your doorstep.
133
400347
2683
ve Muhammed Ali kapınıza geldi.
06:43
And you open the door.
134
403054
1400
Kapıyı açtınız.
06:45
Would you address him as Muhammad Ali
135
405078
2555
Ona Muhammed Ali diye mi,
06:47
or his former name of Cassius Clay?
136
407657
2267
yoksa eski ismi Cassius Clay diye mi hitap ederdiniz?
06:51
I'm guessing that most of you would say Muhammad Ali.
137
411013
3334
Birçoğunuz Muhammed Ali derdi diye tahmin ediyorum.
06:54
And I'm also guessing that most of you
138
414371
2428
Aynı zamanda birçoğunuz
06:56
wouldn't think we'd have to immediately convert to Islam,
139
416823
3698
sadece ismini kullandığımız için
07:00
just by using his name.
140
420545
1534
İslamiyete geçmemiz gerektiğini düşünmezdi.
07:03
To honor him would cost me, would cost any of us
141
423569
3524
Ona saygı duymak bana, hiçbirimize
07:07
absolutely nothing,
142
427117
1507
bir şeye mal olmazdı.
07:08
and it would give us the common ground to have a relationship.
143
428648
4167
Bir ilişkiye sahip olmak için bize ortak görüş verirdi.
07:13
And it's the relationship that cures agonism,
144
433863
2951
Çekişmeyi iyileştiren şey de ilişki.
07:16
not giving up what we believe.
145
436838
2358
İnandığımız şeyden vazgeçmemek değil.
07:21
So for me to honor my faith,
146
441045
2683
İnancımı onurlandırmak benim için
07:23
it means rejecting these rigid symptoms of agonism.
147
443752
3245
çekişmenin bu katı semptomlarını reddetmek anlamına geliyor.
07:27
Meaning, I can and I will love you.
148
447021
2873
Demek istediğim, sizi sevebilirim ve seveceğim.
07:29
I can and I will accept you,
149
449918
1992
Sizi kabul edebilirim ve edeceğim.
07:31
and I don't have to buy into the lie
150
451934
3309
Bir şeyleri yaparsam
07:35
that if I do these things, I have to give up what I believe
151
455267
2762
inandığım şeyden vazgeçmek ya da sizden korkmak ve nefret etmek
07:38
or chose to fear and hate you.
152
458053
2095
zorunda olduğum yalanına uymayacağım.
07:40
Because I'm focusing on what we have in common.
153
460617
3015
Çünkü sahip olduğumuz ortak şeylere odaklanıyorum.
07:47
When you can find even the smallest bit of common ground with somebody,
154
467045
4452
Birisiyle en küçük bir ortak görüş dahi bulduğunuzda
07:51
it allows you to understand just the beautiful wonder
155
471521
5244
bu, diğer insanın güzelliğini,
07:56
and complexity
156
476789
1234
karmaşasını ve görkemini
07:59
and majesty of the other person.
157
479415
2358
anlamanızı sağlıyor.
08:05
Our second strategy
158
485583
1996
İkinci stratejimiz
08:07
gives us room to (Inhales)
159
487603
2252
bize (nefes alır)
08:09
breathe.
160
489879
1150
nefes alabilmemiz,
08:11
To pause.
161
491672
1150
duraklamamız,
08:13
To calm down.
162
493299
1452
sakinleşmemiz,
08:15
To have the kind of relationships that cure agonism.
163
495474
3991
çekişmeyi iyileştiren türden ilişkilere sahip olmamız
08:20
And how to keep those relationships alive.
164
500188
2800
ve bu ilişkileri canlı tutmamız için bize yer açıyor.
08:24
Our second strategy is to exchange extravagant grace.
165
504815
5423
İkinci strateji abartılı nezaketi değiştirmek.
08:30
(Laughs)
166
510262
1150
(Güler)
Tekrar ediyorum kelimeleri önemsiz göstermiyorum.
08:32
Once again, I'm not mincing words --
167
512101
1715
08:33
by grace, I don't mean we should all go sign up for ballet,
168
513840
2795
Nezaketten kastım gidip baleye yazılmamız gerektiği değil.
08:36
that would be weird.
169
516659
1240
Bu tuhaf olurdu.
08:37
(Laughter)
170
517923
1281
(Gülüşmeler)
08:39
What I mean is not canceling everything over one mistake.
171
519228
4333
Demek istediğim tek bir hata yüzünden her şeyi rafa kaldırmamak.
08:44
Even if that mistake personally offended you.
172
524003
2443
O hata sizi belki de derinden
08:47
Maybe even deeply.
173
527012
1200
rencide etmiş olsa bile.
08:49
Perhaps Holocaust survivor Corrie ten Boom put it best
174
529703
5207
Belki de Holokosttan sağ kalan Corrie ten Boom
08:54
when she said,
175
534934
1555
"Affetmek, sadece o mahkumun ben olduğumu
08:56
"To forgive is to set a prisoner free,
176
536513
4080
fark etmek için bir mahkumu özgür bırakmaktır."
09:00
only to realize that prisoner was me."
177
540617
2081
dediğinde en iyi şeyi söylemişti.
09:06
My faith teaches me that we humans will never be perfect,
178
546009
3547
İnancım bana kendim de dahil olmak üzere biz insanların
09:09
myself very much included.
179
549580
1733
asla mükemmel olmayacağını öğretiyor.
09:11
So we need the grace of a savior,
180
551839
2595
Bu yüzden benim için İsa olan
09:14
who for me is Jesus.
181
554458
1872
bir kurtarıcının nezaketine ihtiyacımız var.
09:17
And while I define grace in the context of my faith,
182
557275
2540
Nezaketi kendi inancım bağlamında tanımlarken
09:19
I know there's a lot of other people who have defined it differently
183
559839
4174
bunu farklı bir şekilde ve farklı yollarla tanımlayan
birçok insan olduğunu biliyorum.
09:24
and in different ways.
184
564037
1262
09:25
One of my favorites is radio broadcaster Oswald Hoffmann, who said,
185
565323
3600
Favori tanımım radyo yayıncısı Oswald Hoffman'ın yaptığı:
09:28
"Grace is the love that loves the unlovely
186
568947
3553
"Nezaket, sevimsizi ve sevilmeyeni
09:32
and the unlovable."
187
572524
2063
seven sevgidir."
09:35
And I just love that picture of grace.
188
575064
2533
Nezaketin bu resmini seviyorum.
09:38
Because I know I am,
189
578361
1190
Çünkü öyle olduğumu biliyorum
09:39
and maybe a lot of you can think of a time
190
579575
2032
ve belki birçoğunuz hepimizin oldukça
09:41
when we're just pretty dadgum unlovable.
191
581631
2809
sevilmeyen olduğumuz zamanları düşünebilirsiniz.
09:49
So it would be the height of hypocrisy,
192
589021
3429
Yani inancıma tiksindirici demeye,
09:52
dare I say repulsive to my faith,
193
592474
3277
Tanrıdan gelen kayıtsız şartsız
09:55
for me to accept
194
595775
1770
nezaket ve sevgiyi kabul etmeye
09:57
the unconditional, unqualified grace and love from God
195
597569
4389
ve arkamı dönüp
10:01
and then turn around
196
601982
1872
sana gösterdiğim sevgiye şart koymaya
10:03
and put one precondition on the love I give you.
197
603878
3881
cesaret etmem riyakarlık olurdu.
10:09
What in the world would I be thinking?
198
609013
2533
Aklım neredeydi?
10:16
And by extravagant, I mean over the top,
199
616886
3215
Abartılıdan kastım sadece bir kutucuğu işaretlemek değil,
10:20
not just checking a box.
200
620125
1713
beklenenden daha fazla demek.
10:22
We can all remember when we were kids
201
622601
1801
Çocukken, ebeveynlerimizin bizi
10:24
and our parents forced us to apologize to somebody
202
624426
2370
birisinden özür dilemeye zorladığını
10:26
and we walked up to them and said, (Angrily) "I'm sorry."
203
626820
2729
ve onlara yürüyüp (öfkeyle) "Üzgünüm." dediğimizi hatırlarsınız.
10:29
We just got it over with, right?
204
629573
1662
Bununla başa çıkmıştık değil mi?
10:31
That's not what we're talking about.
205
631259
1736
Bahsettiğimiz şey bu değil.
10:33
What we're talking about is not having to give someone grace
206
633019
2859
Bahsettiğimiz şey, birisine nezaket göstermek
10:35
but choosing to and wanting to.
207
635902
2341
zorunda kalmamız değil bunu seçmemiz ve istememiz.
10:38
That's how we exchange extravagant grace.
208
638267
3325
Abartılı nezaketi böyle değiştirebiliriz.
10:43
Listen, I know this can sound really, really theoretical.
209
643585
3127
Dinleyin bu kulağa oldukça teorik gelebilir.
10:46
So I'd like to tell you about a hero of mine.
210
646736
2785
Size kendi kahramanımdan bahsetmek istiyorum.
10:49
A hero of grace.
211
649847
1729
Nezaketin bir kahramanından.
10:52
It's 2014.
212
652347
1888
Yıl 2014.
10:54
In Iran.
213
654918
1150
Yer İran.
10:56
And the mother of a murdered son is in a public square.
214
656696
3904
Öldürülmüş bir oğlanın annesi şehir meydanında duruyor.
11:03
The man who murdered her son is also in that square,
215
663281
3563
Oğlunu öldüren o adam da
11:06
by a gallows,
216
666868
1746
darağacında,
11:09
on a chair of some kind,
217
669313
2293
sandalye gibi bir şeyin üstünde,
11:11
a noose around his neck
218
671630
2352
boynunda bir ilmek,
11:14
and a blindfold over his eyes.
219
674006
2237
gözlerinde gözbağıyla orada.
11:17
Samereh Alinejad
220
677736
1471
Samereh Alinejad'a
11:19
had been given the sole right under the laws of her country
221
679231
4013
ülkesinin yasaları altında
11:23
to either pardon this man
222
683268
2865
bu adamı bağışlaması
11:26
or initiate his execution.
223
686157
2166
ya da infazını başlatması yegane hakkı verilmişti.
11:29
Put another way, she could pardon him
224
689188
2460
Bir başka deyişle onu bağışlayabilir
11:31
or literally push that chair out from underneath his feet.
225
691672
3544
ya da tam anlamıyla o sandalyeyi ayaklarının altından itebilirdi.
11:37
(Exhales)
226
697521
1150
(Nefes verir)
11:39
I just ...
227
699926
1150
Ben--
11:41
I can't picture the agony going through both Samereh and this man
228
701633
3929
Samereh ve o adam arasındaki mücadeleyi
11:45
at the time.
229
705586
1158
hayal edemiyorum.
11:46
Samereh with her choice to make,
230
706768
1650
Samereh'in alması gereken bir karar vardı.
11:48
and this man, in the account that I read, was just weeping,
231
708442
3627
O adam, okuduğum bir raporda,
11:52
just begging for forgiveness.
232
712093
2396
ağlıyordu, affedilmek için yalvarıyordu.
11:55
And Samereh had a choice.
233
715696
1600
Samereh seçimini yaptı.
11:57
And she chose in that moment to walk up to this man
234
717759
2857
O anda adama yaklaştı
12:00
and to slap him right across the face.
235
720640
3154
ve yüzüne bir tokat indirdi.
12:03
And that signaled her pardon.
236
723818
2785
Bu onun bağışlama şekliydi.
12:08
It gets better.
237
728707
1150
Daha da iyisi.
12:10
Right afterwards, somebody asked her,
238
730551
3187
Hemen sonrasında ona sorular sordular,
12:13
they interviewed her, and she was quoted as saying,
239
733762
2507
onunla röportaj yaptılar.
12:16
"I felt as if rage vanished from within my heart
240
736293
3777
"Sanki öfke kalbimden yok olmuş
12:20
and the blood in my veins began to flow again."
241
740094
3758
ve damarlarımdaki kan tekrar akmaya başlamış gibi hissettim." dedi.
12:24
Isn't that incredible?
242
744173
1467
İnanılmaz değil mi?
12:26
I mean, what a picture of grace, what a hero of grace.
243
746021
3895
Ne güzel bir nezaket resmi, ne güzel bir nezaket kahramanı.
12:29
And there's a lesson in there for all of us.
244
749940
2253
Burada hepimiz için bir ders var.
12:32
That as theologian John Piper said,
245
752217
1731
Teolog John Piper'ın da dediği gibi:
12:33
"Grace is power, not just pardon."
246
753972
4892
"Nezaket güçtür, sadece bağışlamak değildir."
12:39
And if you think about it,
247
759974
2254
Üzerine düşünürseniz
12:42
grace is the gift we give someone else in a relationship
248
762252
3328
nezaket, ilişkide birisine verdiğimiz
12:45
that says our relationship is way more important
249
765604
4489
ve ilişkimizin bizi ayıran şeylerden daha önemli olduğunu gösteren
12:50
than the things that separate us.
250
770117
1785
bir hediyedir.
12:53
And if you really think about it some more,
251
773672
2500
Üzerine bir süre daha düşünürseniz
12:56
we all have the power to execute in our relationships,
252
776196
5254
hepimiz ilişkimizi infaz etmek ya da bağışlamak için
13:01
or to pardon.
253
781474
1150
güce sahibiz.
13:07
We never did find out the identity of our anonymous neighbor.
254
787109
3280
Gizli komşumuzun kimliğini asla bulamadık.
13:11
(Laughter)
255
791086
1150
(Gülüşmeler)
13:12
But if we did, I'd hope we'd simply say,
256
792690
2937
Ama eğer bulsaydık
13:15
"Can we have coffee?"
257
795651
1400
"Kahve içebilir miyiz" derdik.
13:18
And maybe there's somebody you need to have coffee with
258
798222
2584
Belki de birlikte kahve içmeniz ve onlarla ortak görüş
13:20
and find your common ground with them.
259
800830
2467
bulmanız gereken birisi vardır.
13:23
Or maybe there's somebody you're in a relationship with
260
803909
2920
Ya da belki ilişkide olduğunuz ve abartılı nezaketi
13:26
and you need to exchange extravagant grace.
261
806853
2934
değiştirmeniz gereken birisi vardır.
13:30
Maybe go first.
262
810569
1150
Belki de önden buyurmalısınız.
13:33
These two strategies have taught me
263
813323
1991
Bu iki strateji ilişkilerimdeki
13:35
how to exchange extravagant grace in my relationships
264
815338
3236
abartılı nezaketi nasıl değiştirebileceğimi
13:38
and to enjoy the beautiful design of my neighbors.
265
818598
4261
ve komşularımın güzel tasarımlarının tadını çıkarmamı öğretti.
13:44
I want to continue to choose relationships over agonism.
266
824169
4357
Çekişmeye karşı ilişkileri seçmeye devam etmek istiyorum.
13:49
Will you choose to join me?
267
829476
1800
Bana katılmayı seçer misiniz?
13:52
Thank you.
268
832174
1159
Teşekkür ederim.
13:53
(Applause)
269
833357
5507
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7