The Hawaiian story of the wind keepers - Sydney Iaukea

Çeviri: esra kurul Gözden geçirme: Ömer Faruk Zeren

Long ago, La’amaomao, the Hawaiian wind goddess,

Uzun zaman önce Hawaiili rüzgar tanrıçası La’amaomao,

wielded a gourd that housed the winds of the Islands.

Adaların rüzgarlarını barındıran bir su kabağı kullandı.

It came to hold her bones, along with the life force they carried,

Taşıdıkları yaşam gücüyle kemiklerini tutmaya geldi

and was eventually passed to her grandson, Paka’a.

ve neticede torunu Paka’a’ya geçti.

He learned the hundreds of distinct winds

Yaşadığı yerin etrafında meydana gelen

that wafted and whipped around his homeland.

yüzlerce farklı rüzgarları öğrendi.

Chanting their names, he could stir the skies and raise the waves.

İsimlerini söyleyerek

gökyüzünü hareketlendirebilir ve dalgaları yükseltebilir.

Like his father before him,

Tıpkı babası gibi

he became the most trusted attendant to King Keawenuia’umi of Hawaii Island.

Hawaii Adası Kralı Keawenuia’umi’nin en güvenilir hizmetkarı oldu.

But his privileged status also made him a target.

Ancak onun ayrıcalıklı statüsü onu hedef haline de getirdi.

Two of the king's seafaring navigators were especially envious.

Kralın seyir zabitinden ikisi çok kıskançlardı.

They knew Paka’a’s skills and responsibility to the king

Paka’a’nın becerilerinin ve sorumluluklarının

were divinely inherited, but they coveted his position.

ilahi olarak miras kaldığını biliyorlardı fakat mevkisine göz diktiler.

So they whispered rumors and eventually turned the king

Böylece dedikodu yayarak en sonunda

against his most loyal companion.

kralı en sadık yoldaşına düşman ettiler.

Paka’a watched bitterly as he was stripped of his land and privileges.

Paka’a topraklarının ve ayrıcalıklarının elinden alınmasını acı bir şekilde izledi.

He fled, escaping the navigators who plotted to drown him as he sailed away,

Denize yelken açıldıkça onu boğmayı planlayan seyir zabitlerinden kaçtı

and took refuge on Molokaʻi, where he married a young chiefess.

ve genç bir şef olarak evlendiği yer olan Molokaʻi’ye sığındı,

They brought a son into the world,

Dünyaya bir oğlan getirdiler

but Paka’a never stopped imagining his return.

ama Paka’a hiçbir zaman geri dönmeyi düşünmeyi bırakmadı.

He taught his son, Kuapaka’a, the way of the winds

Oğlu Kuapaka’a’ya rüzgarların yönünü öğretti

until Kuapaka’a was poised to avenge his father

ta ki Kuapaka’a, babasının intikamını almaya hazırlanmaya

and restore his rightful place beside the king.

ve kralın yanında hak ettiği yeri geri alana kadar.

Back on Hawaii Island,

Hawaii Adalarına geri dönecek olursak

as the two navigators revealed their selfishness,

iki seyir zabiti bencilliklerini ortaya çıkardığı için

the king realized how easily he’d been deceived and longed for Paka’a.

kral, ne kadar kolay kandırıldığını ve Paka’a’ya özlem duyduğunu fark etti.

Some of his more trustworthy attendants divined that Paka’a was still alive

Güvenilir hizmetkarlarından bazıları

Paka’a’nın hala hayatta olduğuna dair çıkarımda bulundular

and told the king to construct canoes for a journey.

ve krala, yolculuk için kanolar inşa etmesini, söylediler.

However, Paka’a could not return so easily.

Ancak Paka’a, o kadar kolay geri dönemezdi

First, the king’s loyalty and dedication had to be tested.

İlk önce, kralın sadakati ve kararlılığı test edilmeliydi.

As the king rallied his attendants,

Kral, görevlilerini toplarken

Paka’a’s ancestral spirits arrived in the form of two birds

Paka’a’nın atalarının ruhları, iki kuş şeklinde geldi

and rotted the trees he was using for canoe-building.

ve kano yapmak için kullandığı ağaçları çürüttü.

Though exhausted, the king had his best archers shoot the birds,

Kral bitkin olmasına rağmen en iyi okçularına kuşları vurdurdu

and he started again.

ve yeniden işe koyuldu.

Later, as Paka’a dreamed, the king’s spirit announced his search.

Ardından Paka’a’nın hayal ettiği gibi kralın ruhu onun aramasını duyurdu.

However, Paka’a’s own spirit misled the king,

Fakat Paka’a’nın kendi ruhu kralı yanlış yönlendirdi

saying he was on Ka’ula—

onun “Ka’ula’da olduğunu,

not Molokaʻi.

Moloka’i’de olmadığını” söyledi.

The king’s fleet soon set sail.

Kralın filosu çok geçmeden yelken açtı.

As they passed Molokaʻi, Paka’a’s son, Kuapaka’a, greeted them,

Moloka’i’ye vardıklarında Paka’a’nın oğlu onları karşıladı,

warning that a storm was brewing.

bir fırtınanın yaklaşmakta olduğu uyarısında bulundu.

He chanted the names of the winds, but kept his identity a secret,

Rüzgarların ismini söyledi ama kimliğini gizli tuttu,

as per Paka’a’s plan.

Paka’a’nın planına göre.

The king’s navigators dismissed the young boy’s claims.

Kralın seyir zabitleri, gencin iddialarını reddetti.

But as they sailed off, Kuapaka’a unleashed a vicious storm

Ama yelken açtıklarında Kuapaka’a şiddetli bir fırtına çıkardı

and all were forced to shelter on Molokaʻi.

ve hepsi Molokaʻi’ye sığınmak zorunda kaldı.

For four months, Kuapaka’a maintained the storm.

Dört ay boyunca Kuapaka’a fırtınayı sürdürdü.

With Paka’a’s secret supervision, he earned the king’s trust,

Paka’a’nın gizli gözetimi ile kralın güvenini kazandı

and, after clearing the sky, Kuapaka’a agreed to join the king’s search.

ve gökyüzü açıldıktan sonra Kuapaka’a, kralın araştırmasına katılmayı kabul etti.

At sea, the two navigators continuously discredited Kuapaka’a.

Denizde iki seyir zabiti sürekli Kuapaka’a’dan şüphelendi.

Finally, he readied himself for revenge and called the winds.

Nihayet kendini intikam için hazırladı ve rüzgarı çağırdı.

As waves crashed, Kuapaka’a anchored the canoe

Dalgalar çarparken Kuapaka’a kanoyu demirledi

and passed provisions to everyone— except the two navigators.

hükümler herkese geçti— iki seyir zabiti dışında.

They grew cold and weak, eventually falling overboard.

Soğuk kanlı ve zayıf büyüdüler, en sonunda denize düştüler.

But Kuapaka’a’s work wasn’t done.

Fakat Kuapaka’a’nın işi bitmemişti.

While everyone slept, he brightened the sky

Herkes uyurken gökyüzünü aydınlattı

and sailed towards Hawaii Island instead of Ka’ula.

ve Ka’ula yerine Hawaii Adalarına yelken açtı.

Though the king regretted not finding Paka’a,

Kral, Paka’a’yı bulamadığı için pişman olsa da

everyone was glad to be home and forgot about Kuapaka’a—

herkes evde olduğu için mutluydu ve Kuapaka’a’yı unuttu—

until the day he proposed a canoe race.

ta ki kano yarışı teklif ettiği güne kadar

He wagered his catch of flying fish against that of eight fishermen

İki hain denizci tarafından atanan sekiz balıkçıya karşı

who had been appointed by the two treacherous navigators.

uçan balık yakalamasını kabul etti.

They agreed, figuring it'd be an easy win.

Kolay bir galibiyet olacağını düşünerek kabul ettiler.

But Kuapaka’a called to La’amaomao,

Ama Kuapaka’a, La’amaomao’ya seslendi

and a great wave whisked him ahead of his opponents.

ve büyük bir dalga onu rakiplerinin önüne geçirdi.

Enraged and convinced this was a fluke, the fishermen asked for a rematch.

Öfkelenip bunun şans eseri olduğuna karar kıldılar ve balıkçı rövanş istedi.

But this time, they demanded Kuapaka’a wager his bones against theirs.

Fakat bu sefer, Kuapaka’a’nın kendi kemiklerine karşı

bahse girmesini istediler.

At first, the men paddled fiercely,

İlk başta adamlar sert bir şekilde kürek çekiyorlardı.

with Kuapaka’a gliding effortlessly in their wake.

Kuapaka’a onların peşinden rahatlıkla ilerliyordu.

As they tired, Kuapaka’a hurtled himself to victory.

Onlar yorulunca, Kuapaka’a zafere koştu.

Hearing that eight of his fishermen were to die,

Balıkçılarından sekizinin öleceğini duyunca,

the king asked Kuapaka’a to have mercy on them.

kral Kuapaka’a’nın onlara merhamet etmesini istedi.

But the time had come for Kuapaka’a to reveal his identity

Ancak Kuapaka’a’nın kimliğini açıklama

and have the King prove his commitment to Paka’a.

ve Kral’ın Paka’a’ya olan bağlılığını kanıtlama zamanı gelmişti.

Overcome, the king agreed to their deaths and asked to welcome Paka’a home,

Üstesinden gelinen kral, onların ölmesini kabul etti

ve Paka’a’yı evinde karşılamasını istedi.

promising his lands and position would be restored.

topraklarının ve mevkisinin geri verileceğine söz verdi.

At last, the king and Paka’a were back at each other’s sides.

Sonunda, kral ve Paka’a tekrar birbirlerinin yanındaydılar.

Wielding the sacred wind gourd,

Kutsal rüzgar kabağını kuşanarak

Paka’a and Kuapaka’a ensured the names of the winds would never be lost,

Paka’a ve Kuapaka’a, rüzgarların isimlerinin asla kaybolmamasını sağladı

and those who understood them never undermined or forgotten.

ve onları anlayanlar asla kuyusunu kazmadı veya unutmadı.