The myth of Pegasus and the chimera - Iseult Gillespie

Çeviri: K. Beyza Uslu Gözden geçirme: Nihal Aksakal

Shielded from the gorgon’s stone-cold gaze,

Gorgon’un taş kesmiş soğuk bakışlarından korunan Perseus,

Perseus crept through Medusa’s cave.

Medusa’nın mağarasına doğru sürünerek ilerledi.

When he reached her, he took a deep breath,

Ona ulaştığında derin bir nefes aldı.

and in one sudden movement,

Ani bir hareketle orağını çekti ve kadının boynuna götürdü.

drew his sickle and brought it down on her neck.

Medusa’s head rolled to the ground and from her neck sprung two children.

Medusa’nın kafası zemine yuvarlandı, boynundan ise iki çocuk doğuverdi.

One of them was Chrysaor, a giant wielding a golden sword;

Bunlardan birisi, altın bir kılıç tutan dev Chrysaor’du.

The other was the magnificent, white, winged horse, Pegasus.

Diğeriyse görkemli, beyaz kanatlı bir at olan Pegasus’tu.

He was swifter than any other steed, and with the stomp of his hooves,

Arap atı küheylandan bile daha hızlıydı.

Toynaklarını yere vurmasıyla dağları değiştirir

he could alter mountains and draw streams from dry rock.

ve kuru kayadan su çıkartabilirdi.

No bridle could contain him— until one fateful day.

Hiçbir şey onu dizginleyemezdi, ta ki kaçınılmaz gün gelene kadar.

Bellerophon, prince of the Greek city-state of Corinth,

Yunanistan’ın Corinth Prensi Bellerophon

seemed to have it all.

her şeye sahip gibiydi.

But his ambitions exceeded his earthly circumstances.

Ancak hırsları dünyevi şartlarını aşmıştı.

What he truly wanted was to be a hero so great

İçtenlikle istediği şey öyle büyük bir kahraman olmaktı ki

that the gods would welcome him on Mount Olympus.

tanrılar onu Olimpos Dağı’na buyur etsin.

Bellerophon believed that Pegasus would be key in helping him reach such heights.

Bellerophon, böyle bir yüksekliğe ulaşmada Pegasus’un ona yardımcı olacağına inandı.

One night, he visited the temple of Athena,

Bir gece savaş ve bilgelik tanrıçası olan Athena’nın tapınağını ziyaret etti.

the goddess of war and wisdom,

and prayed for the power to appease the mighty animal.

Bu kudretli hayvanı yatıştıracak bir güç için dua etti.

When Bellerophon woke, he found a magical golden bridle,

Bellerophon uyandığında sihirli altın dizginle karşılaştı.

and sped to the fountain that Pegasus drank from.

Pegasus’un su içtiği çeşmeye hemen hızlıca gitti.

As soon as the horse bent towards the water,

Hayvanın suya doğru eğilmesiyle

Bellerophon jumped on his back and slipped the bridle on.

Bellerophon’un atın sırtına atlayıp dizgini geçirmesi bir oldu.

Finally, Pegasus was subdued.

En sonunda Pegasus sakinleşmişti.

With this conquest, Bellerophon felt that he was on his way to becoming

Bu zaferle beraber Bellerophon, efsanevi bir kahraman olma yolunda

a legendary hero.

ilerlediğini hissetti.

He trained for battle day and night.

Gece gündüz demeden savaşa hazırlandı.

But one training session went horribly wrong,

Fakat eğitimlerinden birisi çok kötü sonuçlandı.

and Bellerophon mortally injured his brother, Deliades.

Bellerophon, kardeşi Deliades’i ölümcül derecede yaraladı.

Disgraced, he was exiled to Argos, where King Proetus purified him.

Gözden düşen adam, Kral Proetus’un onu arındırdığı Argos’a sürgün edildi.

Bellerophon was resolved to repair his reputation,

Şanını tekrar kazanmak konusunda kararlıydı

but the Queen of Argos had her eye on him.

ancak Argos Kraliçesi onu gözüne kestirmişti bile.

And when Bellerophon rebuffed her advances,

Bellerophon kadının yakınlaşma çabalarını reddetti.

she accused him of trying to seduce her, further tarnishing his honor.

Kraliçe, adamı şerefini lekeleyerek onu baştan çıkarmakla suçladı.

King Proetus soon devised a plan to exact revenge.

Kısa bir süre içinde ise Kral Proetus, intikamını alacağı bir plan tasarladı.

He banished Bellerophon and Pegasus and sent them to the kingdom of Lycia,

Bellerophon ile Pegasus’u, ellerinde Likya’nın kralı Iobetes’e bir mektupla,

carrying a note to Iobates, Lycia’s king.

Likya krallığına sürgüne gönderdi.

But unbeknownst to Bellerophon, he was carrying a decree for his own death.

Öyle ki hiçbir şeyden habersiz Bellerphon aslında ölüm fermanını elinde taşıyordu.

Iobates considered how to dispose of the youth

Iobetes, bu genç adamdan nasıl kurtulacağını gözden geçirdi

and picked just the right monster for the job:

ve bu iş için en uygun, gaddar bir adamı seçti;

the fire-breathing lion-goat-dragon Chimera

Ateş üfleyen aslan-keçi-ejderhası Kimera,

that had long been terrorizing his kingdom.

krallığın üstünde gezen kara bir bulut.

Bellerophon— eager to achieve greatness— jumped at the challenge.

Kahraman olmaya istekli Bellerophon bu teklife atlayıverdi.

He mounted Pegasus, and the two shot into the sky.

Pegasus’a bindi ve ikili gökyüzünde kayboldu.

Swooping above the earth, they saw the Chimera surrounded by its charred victims.

Gökyüzünde süzülen ikili, etrafında yanmış kurbanlarıyla Kimera’yı buldular.

Soon, they too were facing its firepower.

Biraz sonra kendilerini ateşin gücünün karşısında buldular.

In a sequence of agile aerial acrobatics,

Çevik hareketlerle,

Pegasus dodged every blast from the Chimera

Pegasus Kimera’dan gelen saldırılardan kaçınırken

as Bellerophon launched his arrows.

Bellerophon oklarını hazırlıyordu.

Finally, Pegasus closed in on the beast at just the right angle,

Son bir hamleyle, Pegasus canavara yaklaşarak doğru bir açıda durdu

and Bellerophon dealt it a deadly blow.

ve Bellarophon canavarı öldüren okunu attı.

Iobates was incredulous.

Iobates ikilemde kalmıştı.

He was glad to be rid of the monster, but still needed to deal with Bellerophon.

Canavardan kurtulduğu için memnundu, fakat Bellerophon’un işini bitirmeliydi.

So, he set forth more challenges,

Bu yüzden, onun karşısına daha çok zorluk çıkardı.

putting Bellerophon up against fearsome warriors, highly skilled archers,

Onu korkusuz savaşçılarla, oldukça yetenekli okçularla savaştırdı.

and, ultimately, Lycia’s best soldiers.

Nihayetinde, Bellerophon Likya’nın en iyi askerleriyle yüzleşti.

Every time, Pegasus’ power turned the tide in Bellerophon’s favor.

Her seferinde olaylar, Pegasus’un sayesinde Bellerophon’un lehine sonuçlandı

Finally, Iobates had no choice but to concede

Sonunda, Iobates’in Bellerophon’un gerçek bir kahraman olduğunu

that Bellerophon was a true hero.

kabul etmekten başka çaresi kalmamıştı.

He even offered him his daughter’s hand in marriage.

Öyle ki kızıyla evlenmesini dâhi istedi.

But Bellerophon’s sights were set far beyond the land of mortals.

Ama Bellerophon’un istekleri insani arzuların ötesindeydi.

He was certain he must now be entitled to a place on Mount Olympus.

Olimpus Dağı’na ait olduğu konusunda kararlıydı.

So, he jumped onto Pegasus and urged him higher and higher.

Böyelece, Pegasus’un üstüne atladı ve onu yükseklere sürdü.

Zeus watched as Bellerophon, buoyed by hubris,

Zeus, kibirle süzülen Bellerophon’un

neared his palace.

sarayına yaklaşmasını izliyordu.

To punish the youth, he released a single gadfly,

Genç adamı cezalandırmak için kan emiciyi saldı.

which beelined towards Pegasus and bit into his flesh.

Kan emici, Pegasus’a doğru uçtu ve etine dişlerini geçirdi.

This was as high as Bellerophon would ever get.

Bellerphon, yükselebileceği kadar yükselmişti.

As Pegasus flinched, he flung his rider into the air,

İrkilen Pegasus, üstündeki adamı havaya fırlattı

and Bellerophon fell careening back to Earth.

ve Bellerophon yeryüzüne doğru düşmeye başladı.

Pegasus, on the other hand, ascended with Zeus’s blessing.

Diğer yandan Pegasus, Zeus’un emriyle alçalmaya başladı.

The gods welcomed him into the halls of Mount Olympus

Tanrılar, onu Olimpus Dağı’nın salonuna davet ettiler

and immortalized him in a constellation.

ve takımyıldızıyla onu ölümsüzleştirdiler.

There in the night sky, Pegasus can be seen soaring,

Pegasus geceleri gökyüzünde, işte tam da orada duruyor,

unfettered and free.

dizginlenmemiş ve özgür.