The new age of corporate monopolies | Margrethe Vestager

118,249 views ・ 2017-11-08

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Fatih Yürekli Gözden geçirme: Batuhan Çevik
00:12
Let's go back to 1957.
0
12800
4200
1957'ye dönelim
00:18
Representatives from six European countries
1
18680
4016
6 Avrupa ülkesinden temsilciler
00:22
had come to Rome
2
22720
1736
Avrupa Birliği'ni kuracak anlaşmayı imzalamak için
00:24
to sign the treaty that was to create the European Union.
3
24480
3280
Roma'ya gelmişlerdi.
00:29
Europe was destroyed.
4
29840
1440
Avrupa yıkılmıştı
00:32
A world war had emerged from Europe.
5
32560
3520
Dünya savaşı Avrupa'dan çıkmıştı.
00:37
The human suffering was unbelievable
6
37280
2656
Yaşanan acı inanılmaz
00:39
and unprecedented.
7
39960
1720
ve emsalsizdi.
00:43
Those men
8
43720
1976
Bu insanlar
00:45
wanted to create a peaceful,
9
45720
4136
barışçıl ve demokratik
bir Avrupa oluşturmak istediler.
00:49
democratic Europe,
10
49880
2216
00:52
a Europe that works for its people.
11
52120
2160
Kendi toplumu için çalışan bir Avrupa.
00:55
And one of the many building blocks
12
55760
2816
Bu barış projesindeki
00:58
in that peace project
13
58600
2256
yapı taşlarından bir tanesi de
01:00
was a common European market.
14
60880
2040
Ortak Avrupa Pazarı'ydı.
01:05
Already back then,
15
65080
2136
Zaten o zamanlardan
01:07
they saw how markets,
16
67240
1816
pazarın kendi kendine bırakıldığında
01:09
when left to themselves,
17
69080
2336
büyük şirketlerin ve kartellerin
01:11
can sort of slip into being just the private property
18
71440
5055
özel mülküne dönüşeceğini
sadece bazı şirketlerin ihtiyacını karşılayacağını,
01:16
of big businesses and cartels,
19
76519
2721
01:20
meeting the needs of some businesses
20
80360
2200
müşterilerin ihtiyacını
01:23
and not the needs of customers.
21
83520
2760
karşılamayacağını gördüler.
01:27
So from our very first day,
22
87840
1920
Daha ilk günden beri
01:30
in 1957,
23
90680
1640
1957'de
01:33
the European Union had rules
24
93360
2856
Avrupa Birliğinin adil rekabeti
01:36
to defend fair competition.
25
96240
2320
savunduğu kuralları vardı.
01:39
And that means competition on the merits,
26
99680
3296
Ve bunun anlamı; ürünlerin kalitesini
01:43
that you compete on the quality of your products,
27
103000
3216
rekabet ettirdiğiniz, faziletli bir rekabet,
01:46
the prices you can offer,
28
106240
1936
size sunulan fiyatlar,
01:48
the services, the innovation that you produce.
29
108200
3160
servisler, ürettiğiniz inovasyonlar.
01:52
That's competition on the merits.
30
112400
2816
İşte bu faziletli rekabettir.
01:55
You have a fair chance of making it on such a market.
31
115240
3280
Bunu bu tür bir pazarda bunu yapmak için adil şansa sahipsinizdir.
01:59
And it's my job,
32
119320
2016
Ve bu benim işim,
02:01
as Commissioner for Competition,
33
121360
2776
rekabet komiseri
02:04
to make sure that companies who do business in Europe
34
124160
3696
Avrupa'da iş yapan firmaların bu kurallarla
02:07
live by those rules.
35
127880
2040
yaşayıp yaşamadığından emin olmak.
02:12
But let's take a step back.
36
132360
2000
Fakat şimdi biraz geriye çekilelim,
02:16
Why do we need rules on competition at all?
37
136320
3640
Niçin bir şekilde rekabet için kurallara ihtiyacımız var?
02:20
Why not just let businesses compete?
38
140880
2800
Neden firmaların rekabet etmesine müsaade etmiyoruz?
02:24
Isn't that also the best for us
39
144600
2696
Bu aynı zamanda bizim içinde en iyisi değil midir?
02:27
if they compete freely,
40
147320
2296
Eğer serbestçe rekabet ederlerse
02:29
since more competition
41
149640
2256
daha fazla rekabet
02:31
drives more quality,
42
151920
2176
daha fazla kalite, daha düşük
02:34
lower prices, more innovation?
43
154120
2520
fiyatlar ve daha fazla inovasyon getirmez mi?
02:39
Well, mostly it is.
44
159080
2200
Genellikle evet.
02:43
But the problem is that sometimes, for businesses,
45
163520
4776
Fakat problem şurada, bazen firmalar için
02:48
competition can be inconvenient,
46
168320
3920
rekabet uygunsuz olabilir,
02:55
because competition means that the race is never over,
47
175120
3680
çünkü rekabet demek yarışın hiçbir zaman bitmeyeceği anlamına gelir,
02:59
the game is never won.
48
179760
1520
oyun hiçbir zaman kazanılamaz.
03:02
No matter how well you were doing in the past,
49
182400
2656
Geçmişte ne kadar iyi yaptığın hiç önemli değil,
03:05
there's always someone
50
185080
1816
dışarıda bekleyen ve
03:06
who are out there wanting to take your place.
51
186920
3280
senin yerini almak isteyen birileri her zaman olacaktır.
03:12
So the temptation to avoid competition
52
192360
3176
Bu nedenle rekabeti engellemenin hazzı
03:15
is powerful.
53
195560
1200
kuvvetlidir.
03:18
It's rooted in motives as old as Adam and Eve:
54
198320
4240
Bu Adem ve Havva kadar eski bir bir dürtüden kaynaklanmaktadır.
03:23
in greed for yet more money,
55
203800
2760
Daha fazla para için açgözlülük,
03:27
in fear of losing your position in the market
56
207640
3456
pazardaki yerini
03:31
and all the benefits it brings.
57
211120
2640
ve bunun getirdiği faydaları kaybetme korkusu.
03:35
And when greed and fear
58
215960
2936
Açgözlülük ve korku
03:38
are linked to power,
59
218920
1856
güç ile irtibatladığında
03:40
you have a dangerous mix.
60
220800
1560
tehlikeli bir karışıma sahip oluyorsunuz.
03:44
We see that in political life.
61
224280
1800
Bunu politik hayatta görüyoruz.
03:47
In part of the world,
62
227360
1856
Dünyanın bir kısmında,
03:49
the mix of greed and fear
63
229240
2376
aç gözlülük ve korkunun karışımı
03:51
means that those who get power
64
231640
2616
gücü ele geçirenlerin bunu geri vermek
03:54
become reluctant to give it back.
65
234280
4440
için gönülsüz olmaları anlamına gelir.
04:00
One of the many things
66
240920
1536
Bizim demokrasimizde sevdiğim
04:02
I like and admire in our democracies
67
242480
4736
ve taktir ettiğim bir çok şeyden biride
04:07
are the norms
68
247240
1816
normlardır.
04:09
that make our leaders hand over power
69
249080
3176
Ki bu normlar seçmenlerin söylediğinde
04:12
when voters tell them to.
70
252280
1600
bizim liderlerimizin gücü teslim etmesini sağlar.
04:16
And competition rules can do a similar thing in the market,
71
256720
3120
Ve rekabet kuralları pazarda aynı şeyi yapabilir,
04:20
making sure that greed and fear doesn't overcome fairness.
72
260920
4840
açgözlülük ve korkunun adaletin üstesinden gelmemesi sağlayabilir.
04:27
Because those rules mean
73
267600
1536
Çünkü bu kuralların anlamı,
04:29
that companies cannot misuse their power to undermine competition.
74
269160
4840
şirketler rekabetin altını kazmamak için kendi güçlerini kötüye kullanamamasıdır.
04:36
Think for a moment about your car.
75
276040
2600
Arabanız hakkında bir anlık düşünün.
04:40
It has thousands of parts,
76
280720
3536
Koltukları yapan köpükten
04:44
from the foam that makes the seats
77
284280
3376
farlar için elektrik tellerine kadar
04:47
to the electrical wiring to the light bulbs.
78
287680
3120
binlerce parçaya sahiptir.
04:51
And for many of those parts,
79
291680
2296
Ve bu parçaların bir çoğu için
04:54
the world's carmakers,
80
294000
1576
dünyanın araba üreticileri
04:55
they are dependent on only a few suppliers.
81
295600
3040
sadece bir kaç tedarikçiye muhtaçlardır.
05:01
So it's hardly surprising
82
301120
2536
Bu nedenle bu tedarikçilerin bir araya gelmesi
05:03
that it is kind of tempting for those suppliers
83
303680
4056
fiyatları sabitlemeleri
05:07
to come together and fix prices.
84
307760
2440
hiç de süpriz değildir.
05:11
But just imagine what that could do
85
311920
1896
Fakat sadece bunun pazardaki sizin yeni
05:13
to the final price of your new car in the market.
86
313840
4920
arabanızın son fiyatına olan etkisini hayal edin.
05:20
Except, it's not imaginary.
87
320520
2440
Hayal olması dışında.
05:24
The European Commission
88
324400
2176
Avrupa Komisyonu
05:26
has dealt with already seven different car parts cartels,
89
326600
5856
araba parçası kartelleri ile anlaşma yaptı,
05:32
and we're still investigating some.
90
332480
2080
ve hala bazılarını araştırıyoruz.
05:36
Here, the Department of Justice
91
336320
3176
Burada, Adalet departmanı da
05:39
are also looking into the market for car parts,
92
339520
2640
araba parçası pazarına bakıyor,
05:42
and it has called it the biggest criminal investigation
93
342920
3536
ve departman bunu bu güne kadar takip ettiği
05:46
it has ever pursued.
94
346480
1720
en büyük suç soruşturması olarak tanımlıyor
05:49
But without competition rules,
95
349320
2416
Fakat rekabet kuralları olmadan,
05:51
there would be no investigation,
96
351760
2456
soruşturma olmazdı,
05:54
and there would be nothing to stop this collusion from happening
97
354240
3896
bu gizli anlaşmaların oluşmasını durduracak hiç bir şey olmazdı,
05:58
and the prices of your car to go up.
98
358160
2640
ve sizin arabanızın fiyatları yükselirdi.
06:03
Yet it's not only companies
99
363600
2336
Fakat adil rekabetin altını oyan
06:05
who can undermine fair competition.
100
365960
1800
sadece şirketler değildir.
06:08
Governments can do it, too.
101
368960
1520
Hükumetler de bunu yapmaktadır.
06:11
And governments do that when they hand out subsidies
102
371720
4176
Ve hükumetler bunu kendilerinin favorilerine, seçilmişlerine
06:15
to just the favorite few, the selected.
103
375920
3560
sübvansiyonları dağıtarak yapmaktadırlar.
06:21
They may do that when they hand out subsidies --
104
381240
3056
Sübvansiyonları şirketlere dağıttıklarında bunu yapabilirler--
06:24
and, of course, all financed by taxpayers --
105
384320
3240
ve tabii ki, bunların hepsi vergi verenler tarafından
06:28
to companies.
106
388680
1200
finanse edilmektedir.
06:30
That may be in the form of special tax treatments,
107
390760
4936
Fiat, Starbucks ve Apple'ın
Avrupa'daki bazı hükumetlerden
06:35
like the tax benefits
108
395720
1416
06:37
that firms like Fiat, Starbucks and Apple got
109
397160
4896
aldığı vergi avantajı gibi
06:42
from some governments in Europe.
110
402080
1840
bunların hepsi bir vergi muamelesi formunda olabilir.
06:46
Those subsidies stop companies from competing on equal terms.
111
406120
3560
Bu sübvansiyonlar şirketlerin eşit koşullarda yarışmasını engeller.
06:51
They can mean that the companies that succeed,
112
411240
3576
Bunun anlamı bunu başaran şirketler
06:54
well, they are the companies that got the most subsidy,
113
414840
2600
en fazla sübvansiyonu alan şirketlerdir.
06:58
the ones that are the best-connected,
114
418400
2296
Bunlar en iyi ilişkileri olanlardır,
07:00
and not, as it should be,
115
420720
2136
ve olması gerektiği gibi
07:02
the companies that serve consumers the best.
116
422880
2600
tüketicilere en iyi hizmeti veren şirketler, değillerdir.
07:07
So there are times when we need to step in
117
427560
2200
Bu nedenle rekabetin olması gibi işlediğinden emin olmak için
07:10
to make sure that competition works the way it should.
118
430720
3200
adım atmamız gereken durumlar olduğu zamanlar vardır.
07:15
By doing that, we help the market to work fairly,
119
435160
3200
Bunu yaparak, pazarın adil olarak işlemesine yardım ederiz,
07:19
because competition gives consumers the power to demand a fair deal.
120
439720
4680
çünkü rekabet tüketiciye adil anlaşma istemek için güç verir.
07:25
It means that companies know that if they cannot offer good prices
121
445840
4496
Bunun anlamı firmalar eğer beklenen iyi
07:30
or the service that's expected,
122
450360
2576
fiyatları veya hizmeti sağlamaz ise
07:32
well, the customers will go somewhere else.
123
452960
3400
tüketicilerin başka bir yere gideceğini bilmesidir.
07:38
And that sort of fairness is more important
124
458680
2656
Bu tür bir adalet daha önemlidir,
07:41
than we may sometimes realize.
125
461360
2160
ve ardından bazen gerçekleştiririz.
07:47
Very few people think about politics all the time.
126
467560
2480
Çok az insan her zaman politika hakkında düşünür.
07:51
Some even skip it at election time.
127
471600
2160
Bazıları bunu seçim zamanında bile önemsemez.
07:55
But we are all in the market.
128
475880
2496
Fakat hepimiz pazarın içerisindeyiz.
07:58
Every day, we are in the market.
129
478400
2480
Her gün, pazardayız.
08:02
And we don't want businesses to agree on prices in the back office.
130
482280
4240
Ve arka ofislerde firmaların fiyatlar ile ilgili olarak anlaşmasını istemeyiz.
08:07
We don't want them to divide the market between them.
131
487520
2720
Pazarı kendi aralarında bölüşmelerini istemeyiz.
08:11
We don't want one big company
132
491640
1896
Büyük bir şirketin sadece, rakiplerinin
08:13
just to shut out competitors
133
493560
2656
neler yapabileceklerini bize göstermesini
08:16
from ever showing us what they can do.
134
496240
2160
engellemesini istemeyiz.
08:20
If that happens,
135
500440
1360
Eğer bu olursa,
08:22
well, obviously, we feel that someone has cheated us,
136
502760
3376
tabii ki, açık bir şekilde, birilerinin bizi aldattığını hissederiz,
08:26
that we are being ignored or taken for granted by the market.
137
506160
4120
Bizim pazar tarafından ihmal edildiğimiz veya olduğu gibi kabul edildiğimiz durumlarda.
08:31
And that may undermine not only our trust in the market
138
511680
3576
08:35
but also our trust in the society.
139
515280
2680
aynı zamanda toplumdaki güvenimizi de sarsmaktadır.
08:39
In a recent survey,
140
519680
1936
Son araştırmalarda;
08:41
more than two-thirds of Europeans
141
521640
2416
Avrupa'nın üçte ikisi
08:44
said that they had felt the effects of lack of competition:
142
524080
4680
rekabet eksikliğini hissettiklerini ifade etmiştir:
08:49
that the price for electricity was too high,
143
529880
2360
ki bunlar, elektrik parasının yüksek olması,
08:53
that the price for the medicines they needed was too high,
144
533280
3200
ihtiyaç duydukları ilaç ücretlerinin fazla olması,
otobüsle veya uçakla seyahat etmek istediklerinde
08:57
that they had no real choice
145
537560
1496
08:59
if they wanted to travel by bus or by plane,
146
539080
3336
veya internet sağlayıcıdan kötü servis aldıklarında
09:02
or they got poor service from their internet provider.
147
542440
2800
başka gerçek bir seçenekleri olmaması.
09:06
In short, they found that the market didn't treat them fairly.
148
546240
3440
Kısaca, pazarın onlara adil davranmadığı sonucuna ulaştılar.
09:11
And that might seem like very small things,
149
551000
3040
Ve bu çok küçük bir şeymiş gibi gelebilir,
09:16
but they can give you this sense
150
556000
2560
fakat bu size dünyanın gerçekten
09:19
that the world isn't really fair.
151
559720
2200
adil olmadığı hissini verebilir.
09:23
And they see the market, which was supposed to serve everyone,
152
563720
4856
Herkese hizmet vermesi gereken pazarı gördüler,
09:28
become more like the private property of a few powerful companies.
153
568600
5040
daha çok bir kaç güçlü şirketin özel mülkü gibi bir şey oldu.
09:35
The market is not the society.
154
575680
1680
Pazar toplum değildir.
09:38
Our societies are, of course, much, much more than the market.
155
578080
4160
Bizim toplumumuz, tabii ki, pazardan çok daha fazla şey ifade eder.
09:43
But lack of trust in the market
156
583720
2656
Fakat pazardaki güven eksikliği
09:46
can rub off on society
157
586400
2856
topluma bulaşabilir.
09:49
so we lose trust in our society as well.
158
589280
2880
Bu nedenle toplumumuzdaki güveni de kaybedebiliriz.
09:55
And it may be the most important thing we have, trust.
159
595480
4120
Ve bizim sahip olduğumuz en önemli şey güven olabilir.
10:01
We can trust each other if we are treated as equals.
160
601880
4240
Bize eşit olarak davranılırsa birbirimize güvenebiliriz.
10:08
If we are all to have the same chances,
161
608080
4416
Eğer hepimiz aynı şansa sahip olursak
10:12
well, we all have to follow the same fundamental rules.
162
612520
3680
hepimiz aynı temel kuralları takip etmek zorunda oluruz.
10:17
Of course, some people and some businesses are more successful than others,
163
617560
4680
Tabii ki, bazı insanlar ve bazı firmalar diğerlerinden çok daha başarılıdır,
10:23
but we do not trust in a society
164
623360
2616
fakat, eğer daha rekabet başlamadan
10:26
if the prizes are handed out
165
626000
2056
ödüller dağıtılırsa
10:28
even before the contest begins.
166
628080
2720
topluma güvenemeyiz.
10:33
And this is where competition rules come in,
167
633280
2400
İşte tam burada rekabet kuralları ortaya çıkıyor,
10:37
because when we make sure that markets work fairly,
168
637160
3496
çünkü pazarın adil çalıştığından, emin olduğumuzda,
10:40
then businesses compete on the merits,
169
640680
3216
ardından firmalar faziletli olarak rekabet ettiğinde
10:43
and that helps to build the trust that we need as citizens
170
643920
5256
rahat ve kontrol altında hissetmemiz için
10:49
to feel comfortable and in control,
171
649200
3656
ihtiyacımız olan güvenin kurulmasına yardımcı olur,
10:52
and the trust that allows our society to work.
172
652880
3600
ve güven toplumumuzun çalışmasına izin verir.
10:58
Because without trust, everything becomes harder.
173
658000
3240
Çünkü güven olamadan, her şey daha güç olur.
11:02
Just to live our daily lives, we need to trust in strangers,
174
662640
3240
Sadece günlük hayatımızı yaşamak için, yabacılara güvenmemiz gerekli,
11:07
to trust the banks who keep our money,
175
667000
2720
paramızı koruyan bankalara güvenmemiz gerekir,
11:10
the builders who build our home,
176
670800
1720
evimizi inşa eden inşaatçılara,
11:14
the electrician who comes to fix the wiring,
177
674200
3056
kabloları onaran elektrikçiye,
11:17
the doctor who treats us when we're ill,
178
677280
2336
hasta olduğumuzda bizi iğleştiren doktora,
11:19
not to mention the other drivers on the road,
179
679640
2816
yollardaki diğer sürücülerden bahsetmiyorum bile,
11:22
and everyone knows that they are crazy.
180
682480
1920
ve herkes biliyor ki onlar çılgındır.
11:26
And yet, we have to trust them
181
686000
3096
Fakat, doğru şeyi yapmak için
11:29
to do the right thing.
182
689120
1360
onlara güvenmek zorundayız.
11:32
And the thing is that the more our societies grow,
183
692120
3040
Ve burada konu, ne kadar toplumumuz büyürse
11:36
the more important trust becomes
184
696880
3016
güven daha da önemli olur
11:39
and the harder it is to build.
185
699920
3296
ve bunu inşa etmek daha da zor olur.
11:43
And that is a paradox of modern societies.
186
703240
3720
Ve bu modern toplumların paradoksudur.
11:48
And this is especially true
187
708960
2336
Teknoloji bizim etkileşim yöntemimizi değiştirdiğinde
11:51
when technology changes the way that we interact.
188
711320
2800
bu özellikle doğrudur.
11:55
Of course, to some degree, technology can help us
189
715840
2336
Tabii ki, ortak ekonomiye imkan sağlayan derecelendirme
11:58
to build trust in one another with ratings systems and other systems
190
718200
4336
sistemi veya diğer sistemlerle karşılıklı güven ortamı kurmamızda
12:02
that enable the sharing economy.
191
722560
2040
teknoloji bir dereceye kadar bize yardımcı olabilir.
12:06
But technology also creates completely new challenges
192
726360
3776
Fakat ,bizden diğer insanlardan ziyade
12:10
when they ask us not to trust in other people
193
730160
2400
algoritmalara ve bilgisayarlara inanmamız talep edildiğinde
12:14
but to trust in algorithms and computers.
194
734120
3720
teknoloji tamamen yeni zorluklar da yaratmaktadır.
12:19
Of course, we all see and share and appreciate
195
739920
3856
Tabii ki, hepimiz teknolojinin bize yapabildiği güzellikleri
12:23
all the good that new technology can do us.
196
743800
3976
görüyoruz, paylaşıyoruz ve değerlendiriyoruz.
12:27
It's a lot of good.
197
747800
1360
Çok fazla güzellik.
12:30
Autonomous cars can give people with disabilities new independence.
198
750240
5136
Otonom arabalar engelli insanlara yeni serbestlikler verebiliyor.
12:35
It can save us all time,
199
755400
1416
Bizi her zaman koruyabilir,
12:36
and it can make a much, much better use of resources.
200
756840
2680
ve çok çok daha iyi kaynak kullanımı sağlayabilir.
12:41
Algorithms that rely on crunching enormous amounts of data
201
761240
4936
Algoritmalar, ki bunlar muazzam bir verinin sıkıştırılmasına dayanmakta,
12:46
can enable our doctors to give us a much better treatment,
202
766200
4056
doktorların bize daha iyi tedavi vermesine imkan sağlıyabilir,
12:50
and many other things.
203
770280
1640
ve bir çok şey.
12:54
But no one is going to hand over their medical data
204
774440
4080
Fakat hiç kimse kendi medikal verilerinin algoritmalara teslim etmeyecek
12:59
or step into a car that's driven by an algorithm
205
779720
3080
veya algoritma tarafından kullanılan bir arabaya adım atmayacaktır,
13:03
unless they trust the companies that they are dealing with.
206
783880
3560
ilgilendikleri şirketlere güvenmedikçe.
13:09
And that trust isn't always there.
207
789560
2360
Bu güven her zaman orada değildir.
13:13
Today, for example, less than a quarter of Europeans
208
793240
4176
Bugün, örneğin, Avrupalıların dörtte birinden azı
13:17
trust online businesses to protect their personal information.
209
797440
4640
kendi kişisel bilgilerinin korunması açısından online firmalara güvenmektedir.
13:24
But what if people knew
210
804720
1600
Fakat İnsanlar teknoloji firmalarının
13:27
that they could rely on technology companies
211
807440
3336
adil davranacaklarına yönelik itimat edebilecekleri
13:30
to treat them fairly?
212
810800
1320
bilselerdi, ne olurdu?
13:34
What if they knew that those companies
213
814280
2416
Eğer bu firmaların daha iyisini yapmaya çalışarak,
13:36
respond to competition by trying to do better,
214
816720
3600
müşterilere daha iyi hizmet edebilmek için çabalayarak,
13:41
by trying to serve consumers better,
215
821400
2280
yarışmacıların pazara girmesini engellemek için
13:45
not by using their power
216
825120
2336
kendi kuvvetlerini kullanmayarak,
13:47
to shut out competitors,
217
827480
2376
kendi hizmetlerini arama sonuçlarının
13:49
say, by pushing their services
218
829880
2376
çok çok altına iterek,
13:52
far, far down the list of search results
219
832280
3736
ve kendi kendilerin teşvik ederek
13:56
and promoting themselves?
220
836040
1760
rekabete cevap vereceklerini bilselerdi ne olurdu?
13:59
What if they knew that compliance with the rules
221
839920
4256
Eğer kurallara uymanın algoritmik
14:04
was built into the algorithms by design,
222
844200
3680
tasarımla kurulduğunu,
14:09
that the algorithm had to go to competition rules school
223
849080
2896
bu algoritmaların çalışmasına müsaade edilmeden önce
14:12
before they were ever allowed to work,
224
852000
1960
rekabet kuralları okuluna gitmek zorunda olduğunu,
14:16
that those algorithms were designed
225
856120
2736
bu algoritmaların hiç bir şekilde dolap çevirmeyeceği
14:18
in a way that meant that they couldn't collude,
226
858880
3616
şekilde dizayn edildiğini,
14:22
that they couldn't form their own little cartel
227
862520
3016
çalıştıkları kara kutuda kendi küçük kartellerini kurmayacaklarını
14:25
in the black box they're working in?
228
865560
1880
bilselerdi ne olurdu?
14:29
Together with regulation,
229
869480
1800
Düzenlemeyle beraber,
14:32
competition rules can do that.
230
872280
1960
rekabet kuralları bunu yapabilirler.
14:35
They can help us to make sure
231
875240
1776
Bize yeni teknolojinin insanlara adil
14:37
that new technology treats people fairly
232
877040
3480
davranacağını konusunda ve herkesin oyun alanı seviyesinde rekabet
14:41
and that everyone can compete on a level playing field.
233
881680
3480
edebileceğinden emin olmamız için yardım edebilirler.
14:46
And that can help us build the trust
234
886800
3256
İşte bu bize gerçek inovasyon için ihtiyaç duyduğumuz,
14:50
that we need for real innovation
235
890080
2416
gelişmek için ihtiyaç duyduğumuz
14:52
to flourish
236
892520
1296
ve vatandaşlar için geliştirilmiş toplum için ihtiyaç duyduğumuz
14:53
and for societies to develop for citizens.
237
893840
3600
güveni inşa etmemizde yardımcı olabilir.
14:59
Because trust cannot be imposed.
238
899920
2240
Çünkü güven empoze edilemez.
15:03
It has to be earned.
239
903000
1480
Kazanılması zordur.
15:06
Since the very first days of the European Union,
240
906280
3976
Avrupa Birliğinin daha ilk günlerinden itibaren
15:10
60 years ago,
241
910280
1320
60 yıl önce
15:12
our competition rules have helped
242
912800
2936
bizim rekabet kurallarımız bu güvenin inşa edilmesine
15:15
to build that trust.
243
915760
1480
yardım etmiştir.
15:19
A lot of things have changed.
244
919120
1600
Çok fazla şey değişmiştir.
15:22
It's hard to say what those six representatives
245
922440
3336
Bu altı temsilcinin akıllı telefonlardan
15:25
would have made of a smartphone.
246
925800
1524
neler yapabileceğini söylemek çok güçtür.
15:29
But in today's world,
247
929000
1616
Fakat bugünün dünyasında,
15:30
as well as in their world,
248
930640
2616
kendi dünyalarında da
15:33
competition makes the market work for everyone.
249
933280
3120
rekabet pazarı herkes için çalışır hale getirmektedir.
15:38
And that is why I am convinced
250
938000
2256
Benim ikna olma nedenim de şu;
15:40
that real and fair competition
251
940280
3176
ihtiyacımız olan güvenin inşasına iştirak etmek için,
15:43
has a vital role to play
252
943480
2056
toplumumuzun en iyisini almak için
15:45
in building the trust we need
253
945560
2176
gerçek ve adil rekabet
15:47
to get the best of our societies,
254
947760
3120
hayati öneme haizdir,
15:52
and that starts with enforcing our rules,
255
952000
4976
ve bu kurallarımızı uygulayarak başlar,
15:57
actually just to make the market work for everyone.
256
957000
3816
aslında sadece pazarı herkes için çalışır hale getirerek başlar.
16:00
Thank you.
257
960840
1376
Teşekkür ederim.
16:02
(Applause)
258
962240
3440
(Alkış)
16:07
Bruno Giussani: Thank you.
259
967760
1280
Bruno Giussani: Teşekkür ederim.
16:11
Thank you, Commissioner.
260
971360
1256
Teşekkür ederim, komiser.
16:12
Margrethe Vestager: It was a pleasure.
261
972640
1856
Margrethe Vestager: Benim için bir zevkti.
16:14
BG: I want to ask you two questions.
262
974520
1736
BG: Size iki soru sormak istiyorum.
16:16
The first one is about data, because I have the impression
263
976280
2736
Birincisi veriler ile ilgili, çünkü, benim bir izlenimim var;
16:19
that technology and data are changing the way competition takes place
264
979040
3416
Teknoloji ve veri rekabetin meydana gelme tarzını
16:22
and the way competition regulation is designed and enforced.
265
982480
4656
ve rekabet düzenlemesinin dizaynını ve uygulanmasını değiştirdi.
Belki bu konu üzerine bir yorum yapmak istersiniz?
16:27
Can you maybe comment on that?
266
987160
1656
16:28
MV: Well, yes, it is definitely challenging us,
267
988840
3336
MV: evet, bu kesinlikle bize zorluk çıkarmaktadır,
16:32
because we both have to sharpen our tools
268
992200
3216
çünkü hepimiz kendi gereçlerimizi keskinleştirmek zorundayız ,
16:35
but also to develop new tools.
269
995440
1840
fakat aynı zamanda yeni gereçlerde geliştirmeliyiz.
16:38
When we were going through the Google responses
270
998120
2856
Google'ın itiraz beyannamemize olan cevabını
16:41
to our statement of objection,
271
1001000
2736
kabul ettiğimizde
16:43
we were going through 5.2 terabytes of data.
272
1003760
4200
5.2 terebaytlık veriyidi kabul ettik.
16:49
It's quite a lot.
273
1009080
1520
Bu oldukça fazla.
16:51
So we had to set up new systems.
274
1011320
3296
Bu nedenle yeni bir sistem kurmak zorundaydık.
16:54
We had to figure out how to do this,
275
1014640
2616
Bunu nasıl yapacağımızı çözmek zorundaydık,
16:57
because you cannot work the way you did just a few years ago.
276
1017280
4096
çünkü bir kaç yıl önce yaptığın şekilde çalışmanın imkanı yoktu.
17:01
So we are definitely sharpening up our working methods.
277
1021400
3880
Bu nedenle kusursuz olarak çalışma metotlarımızı keskinleştirdik.
17:05
The other thing is that we try to distinguish
278
1025880
2136
Diğer şey ise farklı veriler arasında
17:08
between different kinds of data,
279
1028040
1696
ayırım yapmaya çabalıyoruz,
17:09
because some data is extremely valuable
280
1029760
2576
çünkü bazı veriler oldukça değerli,
17:12
and they will form, like, a barrier to entry in a market.
281
1032360
3256
ve bunlar pazara girmek için bariyer oluşturacaklardır.
17:15
Other things you can just -- it loses its value tomorrow.
282
1035640
4040
Diğerleri ise, yarın kendi değerini kaybedeceklerdir.
17:20
So we try to make sure
283
1040560
1536
Bu nedenle şunda emin olmaya çabalıyoruz;
17:22
that we never, ever underestimate the fact
284
1042119
3457
Biz hiçbir zaman verinin, pazardaki para birimi
17:25
that data works as a currency in the market
285
1045599
3977
olarak ve rekabet için gerçek bir engel olabilen
17:29
and as an asset that can be a real barrier for competition.
286
1049599
5041
servet olarak çalışması gerçeğini küçümsemedik.
17:35
BG: Google. You fined them 2.8 billion euros a few months ago.
287
1055560
4536
BG: Google. Onlara birkaç ay önce 2.8 milyar avro ceza kestin
17:40
MV: No, that was dollars. It's not so strong these days.
288
1060119
2657
MV: Hayır, dolardı. Bugünlerde çok kuvvetli değil.
17:42
BG: Ah, well, depends on the --
289
1062800
1496
BG: peki, duruma göre--
17:44
(Laughter)
290
1064320
1016
(Gülüşme)
17:45
Google appealed the case. The case is going to court.
291
1065360
2496
Google temyize başvurdu. Dosya mahkemeye gitti.
17:47
It will last a while.
292
1067880
1560
Bir süre devam edecektir.
17:50
Earlier, last year, you asked Apple to pay 13 billion in back taxes,
293
1070240
4736
Geçen yılın başlarında, Apple'dan 13 milyarlık vergi iadesini ödemesini istedin.
17:55
and you have also investigated other companies,
294
1075000
3136
Bugüne kadar sadece Amerikan firmalarını değil
17:58
including European and Russian companies,
295
1078160
2056
Avrupa ve Rusya firmalarını da kapsayan
18:00
not only American companies, by far.
296
1080240
2096
diğer firmaları da soruşturdun.
18:02
Yet the investigations against the American companies
297
1082360
4296
Fakat Amerikan Şirketlerine karşı yaptığın soruşturmalar
18:06
are the ones that have attracted the most attention
298
1086680
2416
en fazla dikkat çekenlerdi,
18:09
and they have also attracted some accusations.
299
1089120
3016
ve bunlar bazı suçlamaları harekete geçirdi.
18:12
You have been accused, essentially, of protectionism, of jealousy,
300
1092160
3136
Özellikle korumacılık, kıskançlık veya
18:15
or using legislation to hit back at American companies
301
1095320
2896
Avrupa pazarını fetheden Amerikan firmalarını
18:18
that have conquered European markets.
302
1098240
2296
arkadan vurmak için kanunları kullanmakla suçlandın.
18:20
"The Economist" just this week on the front page writes,
303
1100560
3456
"The Economist" bu hafta ön sayfasında şunu yazdı;
18:24
"Vestager Versus The Valley."
304
1104040
1896
" Vestager Vadiye karşı."
18:25
How do you react to that?
305
1105960
1320
Buna nasıl tepki veriyorsun?
18:28
MV: Well, first of all, I take it very seriously,
306
1108600
3216
MV: Öncelikle, bunu çok ciddiye alıyorum,
18:31
because bias has no room in law enforcement.
307
1111840
5320
çünkü kanunların uygulanmasında ön yargıya yer yoktur.
18:38
We have to prove our cases with the evidence and the facts
308
1118160
3176
Dosyamızı kanıtlarla, gerçeklerle ve hukuk ilmi ile
18:41
and the jurisprudence
309
1121360
2016
kanıtlamak zorundayız,
18:43
in order also to present it to the courts.
310
1123400
2040
Mahkemeye sunmak için de.
18:46
The second thing is that Europe is open for business,
311
1126760
3936
İkinci şey ise Avrupa iş için açıktır,
18:50
but not for tax evasion.
312
1130720
1736
fakat vergi kaçakçılığı için değil.
18:52
(Applause)
313
1132480
3680
(Alkış)
18:58
The thing is that we are changing,
314
1138800
3736
Konu şu, biz değişiyoruz,
19:02
and for instance, when I ask my daughters --
315
1142560
2216
ve örneğin, ben kızlarıma--
19:04
they use Google as well --
316
1144800
1536
olarda da google kullanıyor--
19:06
"Why do you do that?"
317
1146360
1496
"neden bunu yapıyordunuz" diye sorduğumda
19:07
They say, "Well, because it works. It's a very good product."
318
1147880
2976
Onlar bana " çünkü çalışıyor. çok iyi bir ürün" dediler.
19:10
They would never, ever, come up with the answer,
319
1150880
2456
asla ve kat a bu cevabı ileri sürmezlerdi,
19:13
"It's because it's a US product."
320
1153360
1720
"çünkü bu ABD ürünü."
19:15
It's just because it works.
321
1155960
1856
sadece çalışıyor.
19:17
And that is of course how it should be.
322
1157840
2056
Tabii ki nasıl olması gerektiği gibi.
19:19
But just the same, it is important that someone is looking after to say,
323
1159920
3416
Fakat benzer şekilde,birisinin şunları söylemeye ihtimam göstermesi önemlidir,
19:23
"Well, we congratulate you
324
1163360
2336
"sizi tebrik ediyoruz
19:25
while you grow and grow and grow,
325
1165720
2536
siz büyürken, büyürken ve büyürken,
19:28
but congratulation stops
326
1168280
1736
fakat eğer kendi pozisyonunuzu rekabet edenlere zarar vermek için
19:30
if we find that you're misusing your position
327
1170040
2280
kötüye kullanırsanız bu nedenle bunlar müşterilere hizmet
19:34
to harm competitors so that they cannot serve consumers."
328
1174000
4216
veremez ise tebrikler sonlanır"
19:38
BG: It will be a fascinating case to follow.
329
1178240
2096
BG: Takip etmek için ilgi çekici bir dosya olacak.
19:40
Thank you for coming to TED.
330
1180360
1376
TED'e geldiğin için teşekkür ederim
19:41
MV: It was a pleasure. Thanks a lot.
331
1181760
1736
MV: Benim için zevkti. Çok teşekkürler.
19:43
(Applause)
332
1183520
3760
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7