How police and the public can create safer neighborhoods together | Tracie Keesee

Çeviri: İremsu Savaş Gözden geçirme: Merve Kılıç

You know, my friends, I look at this photograph

Biliyor musunuz arkadaşlar, bu fotoğrafa baktığımda

and I have to ask myself,

kendime sormak zorundayım,

you know, I think I've seen this somewhere before.

sanırım ben bunu bir yerde daha önce gördüm.

People marching in the street for justice.

Adalet için sokakta yürüyüş yapan insanlar.

But I know it's not the same photograph that I would have seen,

Ama bunun gördüğümle aynı fotoğraf olmadığını biliyorum,

because I wouldn't take my oath to be a police officer until 1989.

çünkü 1989'a kadar polis memuru olmak için yemin edemezdim.

And I've been in the business for over 25 years.

25 yıldır bu işin içindeyim

And identifying as an African-American woman,

ve Afro-Amerikalı bir kadın olarak

I know things have gotten better.

bir şeylerin iyiye gittiğini biliyorum.

But even as I learned about public safety,

Ancak kamu güvenliğini öğrendikçe

I wondered if what I was doing on the street

sokakta yapmakta olduğum şeylerin toplumu yaralayıp yaralamadığını,

was hurting or harming the community.

zarar verip vermediğini merak ediyordum.

And I often wondered if, you know, how did they perceive me,

Üniforma içerisindeki bu kadını,

beni, nasıl algıladıklarını merak ediyordum.

this woman in uniform?

But there is one thing that I knew.

Ama bildiğim tek bir şey vardı.

I knew there was a way that we could do this, probably, different or better.

Bunu farklı ya da daha iyi şekilde yapabilmemizin

bir yolu olduğunu biliyordum.

A way that preserved dignity and guaranteed justice.

Adaleti garanti altına alan ve itibarımızı koruyan bir yol.

But I also knew that police could not do it alone.

Bunu polisin yalnız başına yapamayacağını da biliyordum.

It's the coproduction of public safety.

Kamu güvenliğinin ortak çalışmasıdır bu.

There is a lot of history with us.

Uzun bir tarihimiz var.

You know, we know loss.

Bilirsiniz, kaybın ne demek olduğunu biliyoruz.

The relationship between

Afro-Amerikan toplum ile polis arasındaki ilişki

the African American community and the police is a painful one.

çok acı verici.

Often filled with mistrust.

Çok sık şekilde güvensizlikle dolu.

It has been studied by social scientists,

Sosyal bilimciler tarafından,

it has been studied by government,

hükûmet tarafından üzerinde çalışıldı.

all both promising, you know, hopeful new ways and long-term fixes.

Hepsi ümit vaat eden yeni yöntemler ve uzun vadeli düzeltmeler.

But all we want is to be safe.

Ama tek istediğimiz güvende olmak

And our safety is intertwined.

ve güvenliğimiz birbirine bağlı.

And that we know, in order to have great relationships

Harika ilişkilere sahip olmak ve güven üzerine ilişkiler kurmak için

and relationships built on trust,

bildiğimiz şey şu ki,

that we're going to have to have communication.

iletişim kurmak zorunda kalacağız.

And in this advent and this text of the world that we've got going on,

Ve içinde yaşamak durumunda olduğumuz bu dünyada

trying to do this with social media,

bunu sosyal medya yolu ile yapmak

it's a very difficult thing to do.

yapılması çok zor bir şey.

We also have to examine our current policing practices,

Mevcut polis faaliyetlerimizi de incelemek zorundayız

and we have to set those things aside that no longer serve us.

ve artık bize hizmet etmeyen şeyleri bir kenara koymalıyız.

So, in New York, that meant "stop, question and frisk."

New York'ta bu, "dur, sorgula ve araştır" anlamına geliyor.

That meant really holding up the numbers as opposed to relationships.

Bu, gerçekte sayıları ilişkilerin karşısına koymak anlamına geliyordu.

And it really didn't allow the officers the opportunity

Ve bu, polis memurlarına hizmet ettikleri toplumu tanıma

to get to know the community in which they serve.

fırsatı vermedi.

But you see, there is a better way.

Fakat gördüğünüz üzere, daha iyi bir yol var.

And we know -- it's called coproduction.

Ve biliyoruz ki bunun adı "ortak çalışma".

So in the 1970s, Elinor Ostrom came up with this theory,

1970'lerde, Elinor Ostrom bir teori ile ortaya çıktı.

really called coproduction, and this is how it works.

Bu teorinin ismi ortak çalışma ve şu şekilde çalışıyor:

You bring people into the space that come with separate expertise,

Ayrı uzmanlıklara sahip olan insanları bir araya getiriyorsunuz;

and you also come with new ideas and lived experience,

aynı zamanda yeni fikirlerle ve yaşanmışlıklarla geliyorsunuz

and you produce a new knowledge.

ve yeni bir bilgi birikimi üretiyorsunuz.

And when you produce that new knowledge,

Bu yeni bilgi birikimini ürettiğinizde

and you apply this theory to public safety,

ve bu teoriyi toplum güvenliğine uyguladığınızda,

you produce a new type of public safety.

yeni bir toplum güvenliği türü ortaya çıkarmış oluyorsunuz.

And so, in New York, it feels like this.

New York'ta böyle hissettiriyor.

It is called building relationships, literally one block at a time.

Buna ilişki kurma deniyor, her defasında bir blok olacak şekilde

And it's "Build the Block."

ve buna "Bloğu İnşa Et" deniliyor.

So this is how it works.

Şu şekilde çalışıyor:

You go to buildtheblock.nyc, you put in your address.

buildtheblock.nyc sitesine tıklıyorsunuz ve adresinizi giriyorsunuz

And up pops location, date and time of your neighborhood meeting.

ve açılan pencerede mahalle buluşmanızın yeri, günü, saati ve adresi oluyor.

The important part of this is you've got to go to the meeting.

Burada önemli olan nokta, bu buluşmaya gitmenizin gerekmesi

And once you go to that meeting,

ve bu buluşmaya bir kere gittiğinizde,

there, of course, will be NYPD,

tabii ki orada polis memurları ve diğer teşkilat üyeleri ile beraber

along with officers and other community members.

New York Şehri Polis Teşkilatı da (NYPD) olacak.

What's important about bringing, now, the lived experience into this space

Bu alana yaşanmış tecrübeleri getirmenin önemli yanı,

to produce new knowledge

yeni bilgi birikimleri üretmek

is that we have to have a new way of delivering it.

ve bunu ortaya çıkarmak için yeni bir yol bulmak.

So the new way of delivering it

Bunu ortaya çıkarmanın yolu,

is through what we call neighborhood coordinating officers, or NCOs.

NCO'lar ya da bizim deyişimizle mahalle koordinasyon memurlarından geçiyor.

And so, also in this meeting are the NCOs,

Ve böylece bu buluşmalarda NCO'lar,

the what we call 911 response cars,

911 müdahale aracı dediğimiz şey,

sector cars, detectives,

sektör arabaları, dedektifler

all of us working together to collaborate in this new way

her birimiz suçu azaltmak için iş birliği yaparak

to reduce crime.

hep birlikte çalışıyoruz.

And what's interesting about this is that we know that it works.

Ve bunun en ilgi çekici yanı, işe yaradığını bilmemiz.

So, for example, in Washington Heights.

Örneğin, Washington Heights'te

At a community meeting, there was a bar, up in Washington Heights,

bir bar vardı ve topluluk buluşması sırasında komşular

and the neighbors were complaining about outcry and noises.

sesli bağırtılardan ve gürültüden şikâyet ediyorlardı.

So in their conversations with their NCO,

NCO'ları ile olan sohbetleri sırasında

they talked about, you know, sound barriers,

ses duvarlarından ve

different ways to sort of approach this.

bu yaklaşımı çeşitlendirmenin farklı yollarından konuştular.

Is there a different way we can direct traffic?

Trafiği yönlendirebileceğimiz farklı bir yol var mı?

And of course now they have relatively quieter bar nights.

Ve tabii ki artık nispeten daha sessiz bir bar hayatları var.

So, another issue that always comes up in neighborhoods is speeding.

Mahallelerde her zaman ortaya çıkan bir başka sorun ise: Hız.

How many of you in here have ever had a speeding ticket?

Burada kaçınızın hız aşımından dolayı cezai işlemi oldu?

Raise your hand.

Parmağınızı kaldırın.

Oh, higher, come on!

Oh, haydi daha yukarı!

There's more than that, this is New York.

Bundan daha fazlası olduğuna eminim, burası New York.

So those are other issues that brought to the NCO.

Bunlar NCO'lara götürülen diğer konular.

Speeding -- what the NCOs do

Hız. NCO bu konuda ne yapıyor?

is they collaborate with the Department of Transportation,

Ulaştırma Bakanlığı ile işbirliği içerisinde çalışıyorlar;

they look at issues such as speed bumps and signage and all types of things.

kasisler, tabelalar ve bunun gibi birçok şeye bakıyorlar.

And when we come together to create this different type of policing,

Ve bir araya geldiğimizde farklı tipte bir polislik yaratmak

it also feels different.

gerçekten çok değişik hissettiriyor.

The coproduction of public safety also means

Kamu güvenliğinin ortak çalışması aynı zamanda

that officers need to understand

memurların, üniformalarının tarihini ve gücünü

the history and the power of their uniforms.

anlamaları gerektiği anlamına geliyor.

They're going to have to set aside old historical narratives

Onları iyi temsil etmeyen eski tarihi hikâyeleri

that do not serve them well.

bir kenara bırakmaları gerekecek.

And that means they have to learn about implicit bias.

Bu, örtülü ön yargıyı öğrenmeleri gerektiği anlamına geliyor.

Implicit biases are shortcuts the brain makes

Örtülü ön yargılar, beynin gerçekten bilmeden oluşturduğu

without us really knowing it.

kısayollardır.

They're stereotypes that often influence our decision making.

Genellikle karar verme sürecimizi etkileyen basmakalıplardır.

And so, you can imagine,

Yani tahmin edebilirsiniz ki,

for police officers who have to make split-second decisions

anlık karar vermek zorunda olan polis memurları için

can be a very detrimental decision-making point.

bu fazlasıyla zarar verici olabilir.

That's why the NYPD, along with other departments throughout the United States,

Bu nedenle, NYPD, Birleşik Devletler'deki diğer bölümlerle birlikte

are training all of their officers in implicit bias.

tüm polis memurlarını örtülü ön yargılar konusunda eğitiyor.

They have to understand that learning about their implicit biases,

Örtülü ön yargılarını öğrenmenin,

having good training, tactics and deescalation

iyi bir eğitime ve taktiklere sahip olmanın, şiddeti azaltmanın

and understanding how it impacts your decision making

ve bizi güvende tutmak için verdikleri kararların etkilerini

makes us all safer.

anlamalılar.

We also know how officers are treated inside the organization

Ayrıca memurların kurumları içerisinde gördükleri muamelelerin,

impacts how they're going to behave with the community at large.

genel anlamda topluluğa karşı davranışlarını

nasıl etkilediğini de biliyoruz.

This is critical.

Bu çok önemli.

Especially if you want to have a new way forward.

Özellikle ileriye doğru yeni bir yol almak istiyorsak.

And we know that we have to care for those folks that are on the frontline.

Ve ön cephede bulunan insanlara bakmamız gerektiğini biliyoruz.

And they have to recognize their own trauma.

Kendi travmalarını tanımalılar.

And in order to do that, us as leaders have to lift them up

Ve bunu yapabilmeleri için liderleri olarak onları desteklemeliyiz,

and let them know that the narratives of being strong men and women --

güçlü erkekler ve kadınlar olmanın hikâyesini bilmelerini sağlamalıyız.

you can set those aside, and it's OK to say you need help.

Her şeyi bir kenara bırakıp yardıma ihtiyacın olduğunu söyleyebilirsin.

And we do that by providing peer support,

Biz bunu akran desteği, çalışan yardımı, ruh sağlığı hizmetleri

employee assistance, mental health services.

sağlayarak yapıyoruz.

We make sure all of those things are in place,

Tüm bunların yerli yerinde olduğundan emin oluyoruz,

because without it --

çünkü eğer olmazsa,

it's a critical component to the coproduction of public safety.

bu kamu güvenliği ortak çalışması için çok önemli bir bileşen.

Equally as important is that we also have social issues

Eşit derecede önemli olan sosyal konular da var,

that are often laid at the feet of law enforcement.

genellikle kanun uygulayıcıların ayaklarının dibinde serili olan.

So, for example, mental health and education.

Örnek olarak, ruh sağlığı ve eğitim.

Historically, we've been pulled into those spaces

Tarih boyunca, kamu güvenliğini sağlamadığımız

where we have not necessarily provided public safety

fakat ırksal ayrımcılığa ilişkin tarihsel mevzuatlara

but have enforced long, historical legislative racial desegregation.

uzun süre maruz kaldığımız noktalara çekildik.

We have to own our part in history.

Tarihteki rolümüzü üstlenmeliyiz.

But we also have to have those folks at the table

Fakat, nasıl ilerleyeceğimiz ile ilgili konuşurken

when we're talking about how do we move forward with coproduction.

masada diğer insanlar da bulunmalı.

But understanding this,

Ama bunu anlamak için,

we also have to understand that we need to have voices come to us

bizimkinden farklı çıkan seslere de

ihtiyacımız olduğunu anlamalıyız.

in a different way.

We also have to recognize

Ayrıca, topluluğun bunları konuşmak için

that the community may not be willing or ready

masaya gelmeye istekli veya hazır

to come to the table to have the conversation.

olmayabileceğini de kabul etmeliyiz.

And that's OK.

Sorun değil.

We have to be able to accept that.

Bunu kabul edebilmeliyiz.

By acknowledging it, it also means that we care for the community's health

Bunu kabul etmek, aynı zamanda topluluğun sağlığını

and for their resiliency as well.

ve dayanıklılığını önemsediğimiz anlamına geliyor.

That's another key component.

Bu başka bir anahtar bileşen.

We also have to acknowledge

Şunu da kabul etmeliyiz, topluluk içerisindeki

that there are those folks that are in our community that are here --

bazı kişiler bizlere zarar vermek istiyor.

they do want to do us harm.

We also have to recognize that we have community members

Kabullenmemiz gereken bir diğer şey ise, daha önce bu hayalden

who did not get the benefits of a long-ago dream.

herhangi bir yarar görmemiş olan topluluk üyeleri de var.

We also have to acknowledge

Aynı zamanda,

that we have put faith in a system that sometimes is broken,

bize daha iyi çözümler sunacak umuduyla bazen

hoping that it would give us solutions for better.

bozulan bir sisteme de inandığımızı kabul etmeliyiz.

But we cannot walk away.

Ama, başımızı alıp gidemeyiz.

Because there is a better way.

Çünkü, daha iyi bir yol var.

And we know this because the NYPD's neighborhood policing philosophy

Bunu biliyoruz, çünkü NYPD'nin mahalle polisliği felsefesi

is grounded in the coproduction of public safety.

kamu güvenliğinin ortak çalışmasına dayandırılıyor.

And in order for us to move forward together,

Ve ailemiz ve arkadaşlarımız ile birlikte

with our family, our friends and for our health,

dirliğimiz adına ilerleyebilmemiz için,

we have to make sure that we focus this way.

bu yola odaklandığımıza emin olmalıyız.

And in order to do that,

Ve bunu yapabilmek için

there are three fundamental ideologies that we must all agree to.

hepimizin kabul etmesi gereken üç temel ideoloji var.

Are you ready?

Hazır mısınız?

Oh, I'm sorry, one more time -- are you ready?

Ah, üzgünüm bir kez daha. Hazır mısınız?

Audience: Yes!

Seyirciler: Evet!

Tracie Keesee: Bu çok daha iyi.

Tracie Keesee: Now, that's better, alright.

İlki: Artık "neden"ler içerisinde debelenip durmak yok.

The first one: There's no more wallowing in the why.

We know why.

Nedenini biliyoruz.

We must move forward together. There's no more us versus them.

Birlikte ilerlemek zorundayız. Artık bize karşı onlar diye bir şey yok.

Number two:

İki numara:

We must embrace the lived experience and our histories,

Yaşadığımız deneyimi ve geçmişimizi kucaklamalıyız

and we must make sure we never go back to a place where we cannot move forward.

ve ilerleyemeyeceğimiz bir yere asla

geri dönmememiz gerektiğinden emin olmalıyız.

And number three:

Ve üç numara:

We must also make sure

Aynı zamanda gerçekleri ve hakikati anlatmanın

that truth and telling facts is painful.

acı verici olduğunu bilmeliyiz.

But we also know that no action is no longer acceptable.

Ama artık harekete geçmemenin

kabul edilebilir bir şey olmadığını bilmeliyiz.

And agree?

Anlaştık mı?

Audience: Yes.

Seyirciler: Evet.

TK: Ah, üzgünüm sizi duyamıyorum. Anlaştık mı?

TK: Oh, I'm sorry, I can't hear you, do you agree?

Seyirciler: Evet!

Audience: Yes!

TK: Artık daha iyi bir yol olduğunu biliyoruz.

TK: So we do know there is a better way.

And the better way is the coproduction of public safety.

Ve bu yol, kamu güvenliğinin ortak çalışmasıdır.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)