The next generation of African architects and designers | Christian Benimana

Çeviri: Cahid Atik Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi

The longest journey that I have ever taken.

Yaptığım en uzun yolculuktu.

That was in 2002.

2002 yılındaydı.

I was only 19 years old.

Henüz 19 yaşındayım.

It was the first time I had ever been on an airplane

Uçağa ilk kez biniyordum,

and the first time that I had left my country,

ülkem Ruanda'dan ilk kez ayrılıyordum.

Rwanda.

I had to move thousands of kilometers away

Bir hayali kovalamak için binlerce kilometre gitmeliydim.

to follow a dream.

A dream I have had ever since I was a child.

Çocukluğumdan beri bir hayalim vardı.

And that dream was to become an architect.

Bu hayal bir mimar olmaktı.

That was impossible at the time in my country.

Ki bu, o dönemlerde ülkemde imkansızdı.

There were no schools of architecture.

Orada mimarlık okulu yoktu.

So when I got a scholarship to study in China,

Çin'de okumak için burs kazandığımda

I left my life and my family behind

hayatımı ve ailemi arkamda bırakarak

and I moved to Shanghai.

Şanghay'a yerleştim.

It was an amazing time.

İnanılmazdı.

This country was going through a major building boom.

Ülke adeta yeni bir şehirleşme sürecinden geçiyordu.

Shanghai, my new home,

Yeni evim, Şanghay,

was quickly turning into a skyscraper city.

hızlı bir şekilde gökdelen şehrine dönüşüyordu.

China was changing.

Çin değişiyordu.

World-class projects were built to convey a new image of development.

Yeni gelişim imgesi oluşturmak için birinci sınıf projeler yapılıyordu.

Modern, striking engineering marvels were going up literally everywhere.

Her yerde modern ve çarpıcı mühendislik harikaları yükseliyordu.

But behind these facades,

Bu görünümün arkasında,

exploitation of huge numbers of migrant workers,

projeleri gerçekleştiren çok sayıda göçmen işçi,

massive displacement of thousands of people

yerlerinden edilen binlerce insan vardı.

made these projects possible.

And this fast-paced development

Bu hızla süregelen gelişme günümüzde

also contributed significantly to the pollution

Çin'in yakasını bırakmayan kirliliğe de

that is haunting China today.

büyük ölçüde neden oldu.

Fast-forward to 2010,

Ruanda’ya geri döndüğüm 2010’a gidelim.

when I went back home to Rwanda.

There, I found development patterns similar to what I saw in China.

Orada Çin’de gördüklerime benzer örneklere rastladım.

The country was and still is experiencing its own population and economic growth.

Ülke kendi nüfusu ve ekonomik büyümesini tecrübe etti ve hâlâ etmekte.

The pressure to build cities, infrastructure and buildings

Şehirleri, altyapıyı ve binaları inşa etme baskısı

is at its peak,

en yüksek seviyesinde,

and as a result,

bunun sonucunda da

there is a massive building boom as well.

büyük bir bina artışı var.

This is the reality across the entire continent of Africa,

Bu, tüm Afrika kıtasındaki bir gerçek.

and here's why.

İşte nedeni;

By 2050, Africa's population will double,

2050'nin sonunda Afrika nüfusu

reaching 2.5 billion people.

2,5 milyara ulaşarak iki katına çıkacak.

At this point,

Bu noktada

the African population will be slightly less than the current population

Afrika nüfusu

Çin ve Hindistan’ın nüfusunun birleşiminden kısmen az olacak.

of China and India combined.

The infrastructure and buildings needed to accommodate this many people

Bu kadar insanı barındırmaya gerekli altyapı ve binaların

is unprecedented in the history of humankind.

insanlık tarihinde eşi benzeri yok.

We have estimated that by 2050,

Tahmin ettik ki 2050’nin sonuna kadar

we have to build 700,000,000 more housing units,

700 milyondan fazla konut,

more than 300,000 schools

300 binden fazla okul

and nearly 100,000 health centers.

ve yaklaşık 100 bin sağlık merkezi inşa etmemiz gerekiyor.

Let me put that into perspective for you.

Bunu perspektife koyalım.

Every day for the next 35 years,

Gelecek 35 yıl boyunca her gün

we have to build seven health centers,

7 sağlık merkezi,

25 schools

25 okul

and nearly 60,000 housing units each day,

ve yaklaşık 60 bin konut yapmak zorundayız,

her geçen gün.

every day.

How are we going to build all of this?

Tüm bunları nasıl yapacağız?

Are we going to follow a model of unsustainable building and construction

Çin’de şahit olduğuma benzer sürdürülemez

similar to what I witnessed in China?

bina ve inşa modelini mi takip edeceğiz?

Or can we develop a uniquely African model

Yoksa eşi benzeri olmayan, sürdürülebilir ve adil

of sustainable and equitable development?

Afrika modeli geliştirebilir miyiz?

I'm optimistic we can.

Yapabileceğimiz konusunda iyimserim.

I know Africans who are already doing it.

Bunu yapan Afrikalılar tanıyorum.

Take Nigerian architect Kunlé Adeyemi for instance,

Örneğin Nijeryalı mimar Kunle Adeyemi.

and his work in slums of coastal megacities.

Onun işi sahil mega kentlerindeki gecekondular.

Places like Makoko in Lagos,

Yüz binlerce insanın hükûmet altyapısı

where hundreds of thousands of people live in makeshift structures on stilts

ya da hizmetleri olmadan sudaki kazıklar üzerinde

on water,

derme çatma yapılarda yaşadığı

without government infrastructure or services.

Lagos’taki Makoko gibi yerler…

A community at great risk of rising sea levels and climate change.

Artan deniz seviyesi ve iklim değişiminden dolayı büyük risk altındalar.

And yet, people who live here are examples of great ingenuity

Hâl böyleyken buradaki insanlar büyük ustalık ve hayata tutunma iradesinin

and the will to survive.

birer örnekleri...

Kunlé and his team have designed a prototype school

Kunle ve ekibi

artan deniz seviyesine dirençli bir okul prototipi tasarladılar.

that is resilient to rising sea levels.

This is Makoko School.

Makoko Okulu

It's a floating prototype structure that can be adapted to clinics,

Yüzer prototip yapı kliniklere, konuta, pazarlara

to housing, to markets

ve halkın ihtiyaç duyduğu diğer hayati altyapıya uyarlanabiliyor.

and other vital infrastructure this community needs.

It's an ingenious solution

Halkın Lagos sularında güvenli şekilde yaşayabilmesini sağlayan ustaca bir çözüm.

that can ensure this community lives safely on the waters of Lagos.

This is Francis Kéré.

Francis Kere

He works in the country where he comes from,

Ülkesi olan Burkina Faso'da çalışıyor.

Burkina Faso.

Kéré and his team have designed projects that use traditional building techniques.

Kere ve ekibi geleneksel inşaat tekniklerini kullanan projeler tasarladı.

Kéré and his team working in the communities

Halkın içinde çalışan Kere ve ekibi

have developed prototype schools

köylerdeki projelere benzer olarak

that the whole community,

tüm halkın bir araya gelip inşa ettiği

similar to every project in the villages of this country,

prototip okullar geliştirdiler.

comes together to build.

Children bring stones for the foundation,

Çocuklar temel için taşlar getiriyor.

women bring water for the brick manufacturing,

kadınlar tuğla üretimi için su getiriyor,

and everybody works together to pound the clay floors.

herkes kil zeminleri dökmek için birlikte çalışıyor.

Working with the community,

Halkla çalışan Kere ve ekibi

Kéré and his team have created projects that function better,

yeterli aydınlatma ve havalandırmayla

with adequate lighting and adequate ventilation.

daha iyi işleyen projeler oluşturdu.

They're appropriate for this particular context

Bu özel durum için

and really, really beautiful as well.

gerçekten de çok güzeller.

For the past seven years,

Geçtiğimiz yedi yıl boyunca

I have been working as an architect at MASS Design Group.

MASS Tasarım Grubu'nda mimar olarak çalışıyordum.

It's a design firm that began in Rwanda.

Ruanda'da bir tasarım firması.

We have worked in several countries in Africa,

Afrika'da çeşitli ülkelerde çalıştık.

focusing on this more equitable and sustainable model

Daha adil ve sürdürülebilir

mimari uygulama modeline odaklandık.

of architectural practice,

and Malawi is one of those countries.

Malavi de bu ülkelerden biri.

It's a country with beautiful, remote landscapes

Yüksek zirveli dağları, bereketli vadileri,

with high-peak mountains and fertile valleys.

uzak manzaralarıyla güzel bir ülke.

But it also has one of the worst maternal mortality rates in the world.

Aynı zamanda dünyadaki en kötü anne adayı ölüm oranlarından birine sahip.

A pregnant woman in Malawi either gives birth at home,

Malavi'de hamile bir kadın ya evde doğum yapıyor

or she has to walk a really long journey to the nearest clinic.

ya da en yakındaki kliniğe uzun bir yolculuk yapması gerekiyor.

And one out of 36 of these mothers dies during childbirth.

Her 36 anneden biri doğum sırasında hayatını kaybediyor.

In Malawi,

Malavi'de

with our team at MASS Design Group,

MASS Tasarım Grubu’ndaki ekibimizle

we designed the Kasungu Maternity Waiting Village.

Kasungu Annelik Bekleme Köyü'nü kurduk.

This is a place women come to six weeks before their due dates.

Burası kadınların doğum tarihlerinden 6 hafta önce geldikleri yer.

Here they receive prenatal care

Burada beslenme ve aile planlamasında

and train in nutrition and family planning.

doğum öncesi bakım ve eğitim alıyorlar.

At the same time, they form a community

Aynı zamanda diğer anne adayları

with other expectant mothers and their families.

ve onların aileleriyle topluluk oluşturuyorlar.

The design of the of Kasungu Maternity Waiting Village

Kasungu Annelik Bekleme Köyü'nün tasarımı

borrows from the vernacular typologies of Malawi villages

Malavi köylerinin yerel tipolojilerinden alıntı yapıyor,

and is built using really simple materials and techniques.

basit malzemeler ve tekniklerle inşa ediliyor.

The earth blocks that we used were made from the same soil of this site.

Kullandığımız toprak blokları bu mekanın toprağından yapıldı.

This reduces the carbon footprint of this building,

Bu durum, binanın karbon ayak izini azaltıyor.

but first and foremost,

En önemlisi

it provides a safe and dignified space for these expectant mothers.

Anne adaylarına güvenli ve saygın bir yer sağlıyor.

These examples show that architecture and design

Bu örnekler gösteriyor ki mimarlık ve tasarım

have the power and the agency to address complex problems.

karmaşık problemleri çözecek güce ve araca sahip.

But more to point,

Daha da önemlisi

that we can develop a model of effective solutions

toplumlarımız için etkili çözümlere yönelik

for our communities.

bir model geliştirebiliriz.

But these three examples are not enough.

Fakat bu üç örnek yeterli değil.

300 more examples will not be enough.

300 örnek de yeterli olmayacak.

We need a whole community of African architects and designers

Binlerce örnekle öncülük edecek Afrikalı mimarlar

to lead with thousands more examples.

ve tasarımcılardan oluşan bir topluluğa ihtiyacımız var.

In May of this year,

Bu yılın Mayıs ayında

we convened a symposium on African architecture, in Kigali,

Kigali'de Afrika mimarlığı konusunda bir sempozyum düzenledik.

and we invited many of the leading African designers

Kıtanın önde gelen Afrikalı tasarımcılarını

and architectural educators working across the continent.

ve mimarlık eğitmenlerini davet ettik.

We all had one thing in common.

Hepimizin ortak bir yönü vardı.

Every single one of us went to school abroad

Her birimiz yurtdışında okumaya

and outside of Africa.

ve Afrika dışındaki okullara gittik.

This has to change.

Bu değişmeli.

If we are to develop solutions unique to us,

Kigali'yi Pekin'e ya da Lagos'a çevirmek yerine

rather than attempting to turn Kigali into Beijing,

bize has çözümler geliştirecek olursak

or Lagos into Shenzhen,

yeni nesil Afrikalı

we need a community

mimar ve tasarımcıların

that will build the design confidence of the next generation

tasarım güvenini inşa edecek

of African architects and designers.

bir topluluğa ihtiyaç duyacağız.

(Applause)

(Alkışlar)

In September last year,

Geçen yıl Eylül ayında

we launched the African Design Centre

bu topluluğu oluşturmaya başlamak için

to start building this community.

Afrika Tasarım Merkezi'ni açtık.

We admitted 11 fellows from across the continent.

Kıta genelinden 11 burslu öğrenci kabul ettik.

It's a 20-month-long, design-build fellowship program.

20 aylık tasarım geliştirme burs programı.

Here, they are learning to tackle big challenges

Tıpkı Kunle ve ekibi gibi şehircilik

such as urbanism and climate change,

ve iklim değişikliği gibi büyük zorlukların

as Kunlé and his team have.

üstesinden gelmeyi öğreniyorlar.

They're working with communities

Kere ve ekibi gibi

to develop innovative building solutions and processes,

yenilikçi yapı çözümleri ve süreçleri

geliştirmek için toplumlarla çalışıyorlar.

as Kéré and his team have.

They're learning to understand the health impact of better buildings

Son birkaç yıldır MASS Tasarım Grubu'nda

as we at MASS Design Group have been researching

bizim yaptığımız gibi daha iyi yapıların sağlığa

for the past several years.

etkisini anlamaya çalışıyorlar.

The crowning moment of the fellowship

Burs programının taçlandığı an,

is a real project that they designed and built.

11 öğrencinin tasarlayıp inşa ettiği gerçek bir proje.

This is Ruhehe Primary School,

Ruhehe İlkokulu

the project they designed.

onların tasarladığı bir proje.

They immersed themselves in the community to understand the challenges

Zorlukları anlamak için halkın içine daldılar,

but also uncover opportunities,

aynı zamanda tüm kampüsü oyun ve aktif öğrenme

like using a wall made of local volcanic stone

alanına dönüştürmek için yerel volkanik taştan yapılmış bir duvar kullanmak gibi

to turn the entire campus into a space of play and active learning.

fırsatları ortaya çıkardılar.

They evaluated the environmental conditions

Çevre koşullarını değerlendirdiler.

and developed a roof system that maximizes daylight

Günışığını en üst düzeye çıkaran ve akustik performansı

and improves acoustic performance.

artıran bir çatı sistemi geliştirdiler.

The construction at Ruhehe Primary School will begin this year.

Ruhehe İlkokulu'ndaki inşaat bu yıl başlayacak.

(Applause)

(Alkış)

And over the coming months,

Önümüzdeki aylarda

the African Design Centre fellows are going to work hand-in-hand

Afrika Tasarım Merkezi bursluları

inşaat için Ruhehe halkıyla el ele çalışacaklar.

with the Ruhehe community to build it.

When we asked the fellows

Burslulara eğitimden sonra

what they want to do after their African Design Centre fellowship,

neler yapmak istediklerini sorduğumuzda

Tshepo from South Africa said

Güney Afrika'dan Tshepo, bu yeni inşa yöntemini

he wants to introduce this new way of building into his country,

ülkesine tanıtmak istediğini söyledi.

so he plans to open a private practice in Johannesburg.

Bu yüzden Johannesburg'da özel bir yer açmayı planlıyor.

Zani wants to expand opportunities for women to become engineers.

Zani, kadınların mühendis olma şanslarını artırmak istiyor.

Before joining the African Design Centre,

Afrika Tasarım Merkezi'ne katılmadan önce

she helped start, in Nairobi,

Nairobi'de mühendislik alanında

an organization to bridge the gender gaps for women in engineering fields,

kadınlara yönelik cinsiyet ayrımını ortadan kaldıran bir örgütün

and she hopes to take this movement across Africa,

kurulmasında rol oynadı. Bunu tüm Afrika'ya ve sonunda

eventually the whole world.

tüm dünyaya yaymayı arzuluyor.

Moses, from South Sudan,

Dünyanın en yeni ülkesi Güney Sudan’dan Moses

the world's newest country,

ülkesinden yerli malzemeleri kullanarak

wants to open the first polytechnic school

bina yapmayı öğretecek olan

that will teach people how to build using local materials from his country.

ilk çoklu teknik okulunu açmak istiyor.

Moses had to be determined to become an architect.

Moses mimar olmak için azimli olmak zorundaydı.

The civil war in his country frequently interrupted his architectural education.

Ülkesindeki iç savaş mimarlık eğitimine çoğu kez sekte vurdu.

At the time he was applying to join the African Design Centre,

Afrika Tasarım Merkezi'ne katılmak için başvurduğunda,

we could hear gunshots going off in the background of his interview call.

mülakat telefonunun arka planındaki silah seslerini duyabiliyorduk.

But even in the middle of this civil war,

Moses iç savaşın ortasında bile

Moses hangs on to this idea

mimarlığın toplumu bir araya getirmenin

that architecture can be a way to bridge communities back together.

bir yöntem olabileceği fikrine sımsıkı sarılıyor.

You have to be inspired by this fellow's belief

Bu öğrencinin Afrika'nın geleceğinin

that great architecture can make a difference

nasıl inşa edileceği konusunda

on how the future of Africa is built.

fark yaratabileceğine olan inancından ilham almalısın.

The unprecedented growth of Africa cannot be ignored.

Afrika'nın eşi benzeri görülmemiş büyümesi yok sayılamaz.

Imagine Africa's future cities,

Afrika'nın gelecekteki şehirlerini hayal edin

but not as vast slums,

fakat uçsuz bucaksız gecekondular gibi değil,

but the most resilient

yeryüzündeki en esnek

and the most socially inclusive places on earth.

ve en sosyal bölgeleri kapsayan yer gibi.

This is achievable.

Bu yapılabilir.

And we have the talent to make it a reality.

Bunu gerçeğe dönüştürecek yeteneğimiz var.

But the journey to ready that talent for the task ahead,

Ancak, gelecekteki görev için

like my own journey,

bu yolculuk benim yaptığım gibi

is far too long.

çok uzun.

For the next generation of African creative leaders,

Yeni nesil Afrikalı yaratıcı liderler için

we have to shorten and streamline that journey.

bu yolculuğu kısaltmamız ve kolaylaştırmamız gerekiyor.

But most importantly --

Daha da önemlisi

and I cannot stress this enough --

bunu yeterince vurgulayamıyorum,

we have to build their design confidence

onların tasarım güvenlerini inşa etmeli

and empower them to develop solutions that are truly African

ve tamamen Afrika'ya ait, küresel olarak büyüleyici

but globally inspiring.

çözümleri geliştirmelerine izin vermeliyiz.

Thank you very much.

Çok teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)