Yuko Munakata: The science behind how parents affect child development | TED

470,871 views ・ 2021-06-02

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Transcriber:
0
0
7000
Çeviri: Ahmet Görgendemir Gözden geçirme: Ozay Ozaydin
Yıllar önce, bir öğrenci 2. ders günümde yanıma geldi.
Ebeveynlik ve çocuk gelişimi dersiydi.
Bir an tereddüt etti ve sonrasında şöyle itiraf etti:
00:13
A few years ago,
1
13330
1200
00:14
a student came up to me after the second day of my class
2
14563
3234
“Bu konuya çok ilgi duyuyorum
00:17
on parenting and child development.
3
17830
2067
ama bir gün çocuklarım olduğunda dersinizin işime yarayacağını umuyordum.”
00:20
She hesitated for a second and then she confessed,
4
20563
3567
Hayal kırıklığına uğramıştı.
00:24
"I'm really interested in this material,
5
24163
2700
00:26
but I was hoping your class would help me to become a better parent
6
26897
3166
Konu, çocukların geleceği üzerinde ebeveynlerin kontrolünün olmamasıydı.
00:30
if I have kids someday."
7
30063
1534
00:32
She was disappointed.
8
32097
1666
Dersimin işine yaramayacağı sonucuna varmıştı.
00:34
We were going to talk about how parents do not have control
9
34730
4200
00:38
in shaping who their children become.
10
38963
2334
Hiç böyle bir şey beklemiyordum.
Ebeveynlik ve çocuk gelişimi biliminin iyi bir ebeveyn olmakla ilgisi yok muydu?
00:41
She jumped to the conclusion that my class wouldn't help her.
11
41897
3700
00:46
I was caught off guard.
12
46630
1800
Umarım dersin sonunda fikri değişmiştir.
00:48
Would confronting the science of parenting and child development,
13
48430
3767
Ebeveynler çocukları için en iyisini ister.
00:52
not be relevant to being a good parent?
14
52230
2833
Genç veya yaşlı ebeveynler,
00:55
I hope that my class changed her mind.
15
55963
2434
zengin veya fakir,
evli veya boşanmış.
00:59
Parents want what's best for their children,
16
59397
2400
Ebeveynlik kitapları en iyi sonuçların nasıl elde edileceğini gösterdiklerini,
01:01
young and old parents,
17
61830
1867
01:03
rich and poor,
18
63730
2000
ebeveynlerin her gün karşılaştıkları zor kararları nasıl vereceklerini
01:05
married and divorced.
19
65730
1700
01:07
And parenting books promise to show how to achieve the best outcomes,
20
67930
4700
ve nasıl yetiştirilip böyle olduğumuzu açıklayabileceklerini iddia ediyorlar.
01:12
to address the difficult decisions that parents face every day
21
72663
4800
Sıkıntı olan şu ki ebeveynlik kitapları çelişkili mesajlar veriyorlar.
01:17
and in the process, to reveal why each of us turned out the way we did.
22
77497
5566
Kaplan ebeveynliği mi yoksa serbest ebeveynlik mi?
01:23
The problem is that parenting books send conflicting messages.
23
83730
3767
Hollanda ebeveynleri gibi dünyanın en mutlu çocuklarını yetiştirmek mi,
01:27
Tiger parenting or free-range parenting?
24
87997
3433
yoksa Almanlar gibi özgüvenli çocuklar yetiştirmek mi?
01:31
Parent like the Dutch to raise the happiest kids in the world
25
91830
4367
Sürekli verilen bir mesaj ise, eğer çocuğun başarılı değilse,
01:36
or like the Germans, to raise self-reliant children?
26
96197
3066
bir şeyleri yanlış yaptığın.
Ama iyi bir haberim var.
01:40
The one consistent message is that if your child isn't succeeding,
27
100097
4866
Bilim tamamen bambaşka bir mesajı destekliyor,
01:44
you're doing something wrong.
28
104997
1766
nihayetinde güçlendiren bir mesajı.
01:47
There's good news, though.
29
107097
1633
Çocuğun nasıl biri olacağını tahmin etmek,
01:48
The science supports a totally different message
30
108763
3834
ebeveynlerinin seçimlerinin etkisini öngörmek,
01:52
that is ultimately empowering.
31
112630
2467
adeta bir kelebeğin kanat çırpışından oluşan bir fırtınayı tahmin etmek gibidir.
01:56
Trying to predict how a child will turn out
32
116363
3434
01:59
based on choices made by the parents
33
119830
2833
Kelebeği biliyor musunuz?
02:02
is like trying to predict a hurricane
34
122697
2866
O meşhur olan, Çin’de kanatlarını çırpmasıyla
02:05
from the flap of a butterfly's wings.
35
125597
2833
rüzgar akımlarının yönünü değiştirecek kadar atmosferi etkileyen,
02:09
Do you know the butterfly,
36
129497
1666
02:11
the proverbial one, that flaps its wings in China,
37
131197
3533
o rüzgarların tropik beyaz kumsallar üzerinden yükselerek
02:14
perturbing the atmosphere just enough to shift wind currents
38
134763
4834
bir rüzgar sarmalı içerisine karışıp okyanusta su buharlaşmasını şiddetlendiren
02:19
that make their way to the skies over tropical white beaches
39
139597
3900
ve kanat çırpışının altı hafta sonrasında Karayipler’de bir fırtına çıkaran kelebek.
02:23
intensifying the water evaporating from the ocean in a spiral of wind
40
143497
5133
Eğer bir ebeveyn isen,
sen kanatlarını çırpan bir kelebeksin.
02:28
and fueling a hurricane in the Caribbean
41
148663
2500
02:31
six weeks after that flutter of wings.
42
151197
2533
Çocuğun ise fırtına, nefes kesici bir doğal afet.
02:34
If you are a parent,
43
154363
1900
02:36
you are the butterfly flapping your wings.
44
156263
3234
Çocuğunun nasıl olacağını etkileyeceksin,
tıpkı kelebeğin fırtınayı etkilediği gibi,
02:40
Your child is the hurricane, a breathtaking force of nature.
45
160263
4234
karmaşık, öngörülemez gibi gelen ama etkili olan yollarla.
02:45
You will shape the person your child becomes
46
165330
2367
02:47
like the butterfly shapes the hurricane
47
167730
2933
Fırtına kelebek olmasaydı oluşmayacaktı.
02:50
in complex, seemingly unpredictable but powerful ways.
48
170697
5566
Şunu soruyor olabilirsin,
“Peki ya bunca başarılı aile ve başarılı çocuklara
02:56
The hurricane wouldn't exist without the butterfly.
49
176297
2966
veya onca sıkıntılı aile ve sıkıntılı çocuklara ne diyorsun?”
02:59
"Wait," you might ask,
50
179663
1400
Onlar ebeveynliğin basit etkisini gösteriyor gibi görünebilir.
03:01
what about all the successful parents with successful children
51
181063
3700
Lakin çocuklar çoğunlukla iç içe geçen birçok etki ile şekillenebilirler.
03:04
or the struggling parents with struggling children?"
52
184797
2566
03:07
They might seem to show the simple power of parenting.
53
187963
3434
Başarılı ebeveynler, başarılı genler,
başarılı çiftler ve içinde büyüdükleri başarı kültürü gibi…
03:11
But children can be shaped by many forces that are often intertwined,
54
191963
4200
Bu, hangi etkilerin çocuğun kişiliğine şekil verdiğini bilmeyi zorlaştırıyor.
03:16
like successful parents, successful genes,
55
196197
3166
03:19
successful peers
56
199397
1400
Şöyle düşünüyor olabilirsiniz:
03:20
and a culture of success that they grow up in.
57
200830
2733
“Evet bunca muhtemel etkiyi birbirinden çekip ayırmak zor
03:23
This can make it hard to know which forces influence who children become.
58
203597
3866
ama ebeveynliğin önemi hakkında çok iyi tahminlerde bulunabiliriz.”
03:27
"OK," you might think,
59
207897
1733
Belki.
03:29
"yes, it's hard to pull apart all these possible forces,
60
209663
3267
Aranızda kaç kişi bisikletin nasıl çalıştığını biliyor?
03:32
but we can make pretty good guesses about the importance of parents."
61
212963
3600
Ya bisiklet süren insanlar gördünüz,
03:36
Perhaps.
62
216930
1167
belki kendiniz kullandınız
03:38
Well, how many of you know how a bicycle works?
63
218830
3167
veya başkasına nasıl sürüleceğini bile öğrettiniz.
Aynı ebeveynlikteki gibi…
03:43
Right, you've seen people riding bikes,
64
223630
2267
Ebeveynlik yapanları gördünüz, belki kendiniz yaptınız
03:45
maybe you've ridden one yourself
65
225930
1667
03:47
or even tried to teach someone else how to do it.
66
227630
2400
veya başkasına nasıl yapılacağını öğretmeyi bile denediniz.
03:50
Just like parenting --
67
230530
1600
Bildiğimiz şeyler hakkında özgüvenli hissedebiliriz.
03:52
you've seen people doing it,
68
232163
1767
03:53
maybe you've done it yourself
69
233963
1567
Bisikletin nasıl çalıştığını biliyorum dediğimizde,
03:55
or even tried to teach someone else how to do it.
70
235563
3034
kafamızda şöyle bir şey canlandığını sanıyoruz.
03:58
We can feel confident about what we know.
71
238630
2667
Pedalları zincirlere ve zinciri tekerlere bağlayan bir şey.
04:02
When we say we know how a bicycle works,
72
242030
2767
04:04
we think we have something in our heads like this.
73
244830
3067
Ama insanlara bisikletin nasıl çalıştığını açıkla dediğin zaman,
04:08
Something that relates the pedals to the chain and to the wheels.
74
248297
4433
şöyle resimler çiziyorlar.
04:13
But when you ask people to explain how a bicycle works,
75
253563
4367
Böyle.
[gülme]
04:17
they produce drawings like this.
76
257963
2467
Bisikletin nasıl çalıştığı hakkında insanların hiçbir fikri yok.
Fermuar veya gökkuşağı,
04:22
And like this.
77
262463
1234
04:23
(Laughter)
78
263730
1667
hatta hararetle tartıştıkları konular hakkında bile bir şey bilmiyorlar.
04:25
People have no idea how bicycles work.
79
265797
3500
Bunların nasıl çalıştığını açıklamalarını istediğin zaman,
04:29
Or zippers or rainbows,
80
269297
3366
çoğu açıklayamıyor.
04:32
or even topics they argue passionately about.
81
272697
3100
Bir şeyle sadece ilgilenmek, ebeveynlik gibi,
04:36
When you push people to explain how these things work,
82
276197
3333
veya bu konuda özgüvenli olmak
onu kesinlikle anladığımız anlamına gelmiyor.
04:39
they usually can't.
83
279563
1500
04:41
Just caring about something, like parenting,
84
281963
3067
Ebeveynlik hakkındaki düşüncelerin hepsinin doğru olması imkansız
04:45
or feeling confident about it,
85
285063
2167
çünkü bu konudaki düşünceler o kadar çeşitli ki…
04:47
doesn't guarantee that we understand it.
86
287263
2467
04:49
And everyone can't possibly be right about how parenting works,
87
289763
3767
Avcı-toplayıcı toplumlardaki anneler
çocuklarının kendilerini bıçakla oynarken kestikleri için üzülüyorlardı
04:53
given how wildly beliefs have varied.
88
293563
2734
ama keşfetme özgürlüğünün o kesiklerden önemli olduğunu düşündüler.
04:57
Mothers in a hunter-gatherer society
89
297397
2233
04:59
regretted when their children cut themselves themselves
90
299630
2600
Bizim toplumumuzda bile
05:02
while playing with knives,
91
302263
1867
1970′lere kadar ebeveynlik kavramı yaygın değildi.
05:04
but they thought the cuts were worth the freedom to explore.
92
304163
3434
Ebeveynler çocukların geleceğini şekillendiren kişiler olarak görülmüyordu.
05:08
Even within one society like ours,
93
308430
2633
05:11
parenting wasn't a common term until the 1970s.
94
311097
4066
Gelecek yıllarda da
insanlar bugünkü düşünce tarzlarına bakıp
05:15
Before then, parents weren't viewed as active shapers of children's futures.
95
315197
4866
bizim önceki zamanlara şaşırdığımız gibi bize şaşırabilirler.
05:21
Years from now,
96
321263
1434
05:22
people may look back on today's views
97
322730
2367
Bilim, ebeveynlere veya öğrencim gibi potansiyel ebeveynlere
05:25
and feel just as amazed as we feel
98
325130
2433
05:27
when hearing about other times and places.
99
327597
2800
çocuklarını nasıl şekillendireceklerini anlama konusunda yardımcı olabilir.
05:31
The science could help parents,
100
331697
2200
Çocukları etkileyen iç içe geçmiş bunca etkiyi birbirinden ayırmak için
05:33
and potential parents like my student,
101
333930
2467
05:36
to understand how they actually shape who their children become.
102
336430
3933
milyonlarca çocuk incelendi.
Bu incelemeler aynı ve ayrı yumurta ikizlerini,
05:40
Millions of children have been studied to disentangle all those shaping forces
103
340397
4566
bildiğimiz sıradan kardeşleri,
05:44
that are usually intertwined.
104
344997
2133
birlikte büyüyen veya evlatlık alınıp ayrı büyütülen kardeşleri kapsıyor.
05:47
These studies follow identical twins and fraternal twins
105
347530
3700
Ve şu anlaşılıyor ki aynı evde büyümek
05:51
and plain old siblings
106
351263
2100
05:53
growing up together or adopted and raised apart.
107
353397
3533
çocukların başarılarında, mutluluklarında, özgüvenlerinde veya herhangi bir şeyde
05:57
And it turns out that growing up in the same home
108
357597
4700
dikkate değer bir benzerlik sağlamıyor.
06:02
does not make children noticeably more alike in how successful they are,
109
362297
4933
Hayal edin, doğduğunuz gün alınıp
evinizin hemen bitişiğinde yaşayan bir aile tarafından büyütülseydiniz
06:07
or how happy or self-reliant and so on.
110
367230
3433
ve kız veya erkek kardeşiniz de diğer ailede büyüseydi,
06:11
Imagine if you had been taken from birth
111
371097
2800
06:13
and raised next door by the family to the left
112
373930
3400
bu sizi aynı evde büyüdüğünüz halinizden
06:17
and your brother or sister had been raised next door
113
377363
2500
hiçbir şekilde daha benzer veya daha farklı hale getirmeyecekti.
06:19
by the family to the right,
114
379897
2366
06:22
by and large, that would have made you no more similar or different
115
382297
3966
Bir taraftan bu veriler inanılamaz gözüküyor.
Evden eve ebeveynlerin ne kadar değişebildiklerini düşünün.
06:26
than growing up together under the same roof.
116
386263
3000
Ne kadar tartıştıklarını, ne kadar korumacı olduklarını
06:31
On the one hand, these findings seem unbelievable.
117
391197
3233
veya çocuklarını ne kadar sevgiyle beslediklerini düşünün.
06:34
Think about all the ways that parents differ from home to home
118
394463
3367
Bunca şeyin fark teşkil edeceğini,
06:37
and how often they argue and whether they helicopter
119
397863
3234
aynı evde büyüyen çocukların farklı evde büyüyenlere göre
06:41
and how much they shower their children with love.
120
401130
2633
daha çok benzeyeceğini düşünüyorsunuz.
Fakat benzemiyorlar.
06:44
You would think that would matter enough
121
404163
2134
2015′te, incelemeleri inceleyen bir meta analizi
06:46
to make children growing up in the same home more alike
122
406330
3500
06:49
than if they had been raised apart.
123
409863
2167
binlerce incelemelere bakarak
06:52
But it doesn't.
124
412063
1200
39 ülkedeki 14 milyon ikizden yola çıkarak bu kanıya varmışlar.
06:54
In 2015, a meta analysis,
125
414030
2700
06:56
a study of studies,
126
416763
1700
06:58
found this pattern across thousands of studies
127
418497
3133
17 bin sonucu değerlendirmişler
07:01
following over 14 million twin pairs across 39 countries.
128
421663
4834
ve bu sonuçların her birinin kalıtsal olabileceği sonucuna varmışlar.
07:07
They measured over 17,000 outcomes.
129
427263
3300
Yani genler çocukların kişiliklerine etki ediyordu.
07:10
And the researchers concluded
130
430597
1766
Ama tek etken genler değildi.
07:12
that every single one of those outcomes is heritable.
131
432397
3766
Çevre de önemli bir etkendi
ama çevredeki o etken
07:16
So genes influence who children become.
132
436197
2533
aynı evde büyüyen çocukların birbirine daha çok benzemesini sağlamıyordu.
07:19
But genes didn't explain everything.
133
439163
2500
07:21
The environment mattered too,
134
441697
2233
Kimileri bu bulgulara baktılar
07:23
just something in the environment
135
443930
1867
ve ebeveynliğin önemsiz olduğu sonucuna vardılar.
07:25
that didn't shape children growing up in the same home to be more alike.
136
445830
4200
Yani seni kim yetiştirirse yetiştirsin yine bugünkü insan olurdun.
07:30
Some people have looked at these findings
137
450830
2500
07:33
and concluded that parenting doesn't matter.
138
453363
2934
Diğer taraftan,
aslında diğer taraflardan demeliyim çünkü buna karşı olan çok görüş var
07:36
That you would have become the same person you are today,
139
456797
2966
07:39
regardless of who raised you.
140
459797
2066
ama ben birine odaklanacağım.
07:41
On the other hand,
141
461863
1267
Diğer taraftan,
07:43
and really, I should say on the other hands,
142
463130
2467
bu bulguların o kadar şaşırılacak yanı yok.
07:45
because there are many caveats to that story,
143
465630
2633
Sonuçta aynı ebeveyn bile farklı çocukları farklı şekilde etkileyebiliyor.
07:48
but I'll focus on one.
144
468297
1633
07:50
On the other hand,
145
470730
1233
07:51
these findings are not all that shocking.
146
471997
2433
Beklenti ve sınırlar üzere yetiştirilmeyi bir çocuk faydalı bulabiliyorken
07:54
If you think about how the same parent
147
474463
2600
kız kardeşi bunu boğucu bulabilir.
07:57
could shape different children in different ways.
148
477063
3267
Biri ebeveynleri arkadaşlarını sorduğunda ailesinin onunla ilgilendiğini düşünürken
08:01
One child might find it helpful when her mother provides structure.
149
481430
3733
kardeşi burun soktuklarını düşünebilir.
08:05
Her sister might find it's stifling.
150
485197
2166
Bir çocuk boşanmayı bir felaket olarak görürken
08:08
One child might think his parents are caring
151
488263
2100
kız kardeşi bir kurtuluş olarak görebilir.
08:10
when they ask questions about his friends.
152
490363
2134
08:12
His brother might think they're being nosy.
153
492530
2067
Aynı olay, farklı deneyimler.
08:14
One child might view a divorce as a tragedy,
154
494597
3333
08:17
while his sister sees it as a relief.
155
497963
3134
Eşim ve ben 20 yıl önce bunu yaşadık.
08:21
Same event, different experience.
156
501097
3133
Atlantik’in 30 bin fit üzerinde
araştırma yapmak için uçakla Şikago’dan Stockholm’e gidiyorduk.
08:25
My husband and I experienced this concept 20 years ago
157
505797
3833
Uçuş personelleri yemek tablalarını temizliyorlardı.
08:29
when we were 30,000 feet over the Atlantic,
158
509663
2667
İnsanlar uyumaya hazırlanıyordu.
08:32
flying from Chicago to Stockholm to work on a research project.
159
512330
3667
Türbülansa girip sarsıldık
ve bir grup genç telaşla çığlık attılar.
08:36
The flight attendants were clearing the dinner trays,
160
516630
2667
08:39
people were getting ready to sleep.
161
519330
1733
Sonra bir anda uçak dimdik düşmeye başladı.
08:42
We hit a patch of bumpy air
162
522097
1900
Çocuklar ve yemek arabaları tavana vurdu.
08:44
and a bunch of teenagers whooped in excitement.
163
524030
2933
Tam uçak düzelir gibi oldu, sonra bir daha düşmeye başladı.
08:47
Then all of a sudden, the plane was plummeting,
164
527797
2733
O gücün etkisiyle tavan levhaları kompartımanlarına doğru göçtüler.
08:50
children and food carts hit the ceiling.
165
530563
2967
Kablolar görünür hale geldi.
08:53
The plane seemed to stabilize,
166
533897
1800
08:55
but then plummeted again.
167
535730
2133
Molozlar üzerimize döküldü.
08:57
The ceiling panels flew up into their compartments from the force,
168
537863
3567
İnsanlar çığlık atıyor, hıçkırarak ağlıyorlardı
ve uçak yeniden düşmeye başladı.
09:01
revealing wiring inside.
169
541430
2333
09:03
Debris came crumbling down on us.
170
543797
2433
Yüzyıllar gibi geçen o anların ardından pilot anons yaptı,
09:06
People were screaming and sobbing.
171
546263
2300
“Neler olduğunu bilmiyoruz.
09:08
The plane plummeted again.
172
548863
1734
Neler olacak bilmiyoruz. Koltuklarınızdan kalkmayın.”
09:11
After an eternity, the pilot came on and announced,
173
551997
3633
Eşimin bu tecrübeden çıkardığı sonuç uçakların müthiş güvenli olduğuydu.
09:15
"We don't know what that was.
174
555663
1534
09:17
We don't know what's coming. Stay in your seats."
175
557230
2733
[gülme]
09:20
My husband came away from that experience feeling like planes are incredibly safe.
176
560697
5666
Hava yolu şirketi bize bilgilendirici bir yazı gönderdi.
Uçağın açık hava türbülansı yüzünden binlerce fit düşmekle kalmayıp
09:27
(Laughter)
177
567030
3467
09:30
The airline sent a letter informing us that we hadn't simply been falling
178
570863
4600
aynı zamanda 2G’den daha büyük bir güce maruz kaldığı yazıyordu.
O gün uçakların çok büyük güçlere karşı dayanıklı olduğunu öğrendik.
09:35
across those thousands of feet of clear air turbulence.
179
575463
3167
09:38
The plane had been subjected to forces greater than 2G.
180
578930
3233
Eşim bu yüzden uçağın güvenli olduğunu düşünüyor.
Başkasının diğer türlü düşünmesine ise gerçekten hayret ediyor.
09:42
We learned that planes can withstand forces many times larger.
181
582930
3633
Neden böyle düşündüğünü anlayabiliyorum
09:47
So my husband feels safe flying.
182
587030
2367
09:49
He seems genuinely baffled by how anyone could feel otherwise.
183
589863
4300
ama bir daha uçağa asla aynı gözle bakamadım.
Aynı olay, farklı deneyimler.
09:54
I get that concept, but only in the abstract.
184
594797
3200
Bir olayın insanlarda aynı etkiyi bırakmaması
09:58
I've never been able to fly the same way since.
185
598030
3033
hiç etki etmediği anlamına gelmez.
10:01
Same event, different experience.
186
601363
2767
Ebeveynliğin çocuğunu etkiliyor olabilir
10:05
Just because an event doesn't shape people in the same way,
187
605263
3734
ama onları birbirine daha benzer kılacak şekilde değil.
10:09
that doesn't mean it had no effect.
188
609030
1933
Ebeveynliğin, ilk çocuğunun ciddi biri olmasına sebep olmuş olabilir,
10:11
Your parenting could be shaping your children,
189
611730
2733
ikinci çocuğununsa daha rahat olmasına.
10:14
just not in ways that lead them to become more alike.
190
614497
3000
İlk çocuğun senin gibi olmak isteyebilir,
10:18
Your parenting could be leading your first child to become more serious,
191
618330
4000
ikinci çocuğunsa asla sana benzememek.
10:22
your second child to become more relaxed.
192
622363
2700
Fırtına olan çocuklarınıza doğru o kelebek kanatlarınızı çırpıyorsunuz.
10:25
Your first child to want to be like you,
193
625097
2533
10:27
your second child to want to be nothing like you.
194
627663
2500
Ebeveynlik hakkında genelde bu şekilde düşünmüyoruz.
10:30
You are flapping your butterfly wings to your hurricane children.
195
630830
4267
Basit tavsiyelerle olacak bir iş değil.
Ebeveynlik kitapları nasıl olur da başarılı, mutlu, özgüvenli çocukların
10:36
This isn't how we typically think about parenting.
196
636297
2566
nasıl yetişeceğini söyler?
10:38
It doesn't make for simple advice.
197
638897
2300
Aynı ebeveynlik aynı evdeki çocukları farklı etkilerken bu nasıl mümkün olur?
10:41
How could parenting books tell people how to raise successful, happy,
198
641763
4200
Bu noktada sınıfımdaki öğrencilerim gibi şöyle düşünüyor olabilirsiniz,
10:45
self-reliant children,
199
645997
1833
10:47
if the same parenting can lead to different outcomes
200
647830
2733
“Tamam, anladık.
10:50
for children in the same home?
201
650597
1900
Gelişim karmaşık bir şeymiş.
Ve belki de bu yüzden üzerine araştırma yapmaya değmez.”
10:52
At this point, you might be thinking,
202
652530
1933
10:54
like students in my class sometimes say,
203
654497
2366
10:56
"OK, we get it.
204
656897
1566
Ama karmaşadan da anlam çıkarılabilir.
10:58
development is complicated.
205
658497
2200
11:00
And maybe it's not worth studying because it's too complicated."
206
660697
3366
Bilim insanları artık bebeklerin nasıl şöyle bir yumrudan
11:04
But meaning can be made from chaos.
207
664930
2967
yürüyen, konuşan ve düşünen bağımsız sosyal varlıklara dönüştüklerini biliyor.
11:08
Scientists now understand how babies go from these apparent lumps
208
668630
4933
Öyle iyi biliyorlar ki bu sürece müdahale edebiliyorlar.
11:13
to become walking, talking, thinking, social independent beings.
209
673563
6134
Yeni doğanları test etmek için mesela.
Önceden zeka geriliğine sebep olabilecek bir genetik bozukluğu tedavi etmek için.
11:20
They understand this process well enough to intervene,
210
680363
3300
Çocuklarının geleceğini ebeveynlerin nasıl şekillendirebileceğine dair
11:23
to test newborns, for example,
211
683697
2033
11:25
and treat them for a genetic condition that used to lead to mental retardation.
212
685763
4634
bilim insanları çok yönlü bir anlayış geliştiriyorlar.
Bilim birçok şeyi açıklayabilir.
11:31
Scientists are developing ever more sophisticated understanding
213
691463
3400
ama asla her şeyi açıklayamayacak.
11:34
of how parents could shape their children's futures.
214
694897
3133
Peki bununla ne yapabiliriz?
İlk olarak, ebeveynliğin önemli olduğunu bilin.
11:39
Science can tell us a lot.
215
699097
2200
11:41
But it will never tell us everything.
216
701330
2733
Bu size çok aşikar gelebilir
ama zeki insanlar bunun aksini savunuyorlar
11:44
So what can we do with this?
217
704063
1867
ve önceden de şahit olduğumuz üzere, aşikar olan hep doğru değildir.
11:46
First, know that parents matter.
218
706497
3766
İkinci olarak, ebeveynliğin etkisini öngörmenin karmaşık ve zor olduğunu bilin.
11:50
That might seem obvious,
219
710263
1600
11:51
but smart people are arguing otherwise,
220
711897
2166
11:54
and what seems obvious is not always true, as we've seen.
221
714097
3466
Ebeveynliği tecrübe etmiş kişiler, kendinizi suçlamayı bırakın.
11:57
Second, know that how parents matter is complex and difficult to predict.
222
717563
5200
Çocuğun seçeceği yolun kontrolü sizde değil.
12:03
For anyone who has ever been a parent, stop blaming yourself,
223
723463
4834
Etki edebilirsiniz
ama kontrol edemezsiniz.
Çocukluğu tecrübe etmiş olanlar ise
12:08
as if you are in control of your child's path.
224
728330
2867
ebeveynlerinizi suçlamayı bırakın.
12:12
You have influence,
225
732163
1367
[gülme]
12:13
but you don't have control.
226
733563
1934
En azından onların sizi sınırlaması konusunda…
12:15
For anyone who has ever been a child,
227
735530
3133
Diğer ebeveynleri suçlamayı bırakın.
12:18
stop blaming your parents.
228
738663
2200
12:20
(Laughter)
229
740897
1366
Binlerce ebeveynin dahil olduğu ankette annelerin yüzde 90′ı
12:22
At least for the idea that you are defined by them.
230
742297
3700
ve babaların yüzde 80′i kendini suçlu hissediyor.
12:26
Stop blaming other parents.
231
746430
2100
12:28
A recent survey of thousands of parents revealed that 90 percent of mothers
232
748563
4967
Yarısına yakını her zaman veya neredeyse her zaman
tanıdıkları veya yabancılar tarafından eleştirildiklerini hissediyorlar.
12:33
and 85 percent of fathers feel judged.
233
753563
3067
12:36
Close to half feel judged all the time or nearly all the time
234
756663
4234
Bu eleştiriler muhtemelen çocuklar için en iyi olan şeyi sunmuyor.
12:40
by people they know and by complete strangers.
235
760930
3667
Zamandan zamana ve mekandan mekana ebeveynlik bu kadar değişebiliyorken
nasıl sunsun zaten?
12:45
These judgments probably don't reflect what's best for the kids.
236
765230
3433
Aynı ebeveynler aynı çatı altındaki çocukları
12:48
How could they, given how profoundly parenting has varied around the world
237
768697
3966
bu kadar farklı şekillerde etkileyebiliyorken nasıl yapsın?
12:52
and across time?
238
772663
1634
Ebeveynler ellerinden geleni yapsalar bile herkesi memnun edemezler.
12:54
And given how the same parents can shape children
239
774330
2800
Zaman ancak bu kadarına izin veriyor.
12:57
under the same roof in such different ways.
240
777130
2700
Özellikle ejderha ebeveynlerde durum bu şekilde.
13:00
Even when parents try their best, they can't satisfy everybody.
241
780663
3734
13:04
There's only so much time.
242
784863
2034
Yazar Emily Rapp bu terimi,
13:08
This is especially true for dragon parents.
243
788663
4000
bebeğine Tay-Sachs hastalığı teşhisi konulduğu zaman ortaya attı.
13:14
The author, Emily Rapp, came up with this term
244
794330
3067
Bebeği Ronan’ın bir daha yürüyüp konuşabileceği şüpheliydi.
13:17
after her baby was diagnosed with Tay-Sachs disease.
245
797430
3933
Muhtemelen dört yaşına giremeden ölecekti.
13:22
She knew then that Ronan would never walk or talk.
246
802763
4234
Böyle bir şeyin…
13:27
He would likely die before turning four.
247
807630
2667
büyük oğlumun başına gelebileceğini tahmin etmezdim.
13:33
I did not know
248
813330
2967
Doğuştan yakalandığı bu hastalık
bağırsaklarının su ve besin emmesini engelliyordu.
13:36
that this could also be the fate of my firstborn son.
249
816330
3867
Beş milyon bebekten birinde görülüyor.
13:42
He was born with a condition
250
822197
2133
13:44
that prevents the intestine from absorbing nutrients
251
824363
3067
Beş milyonda bir.
13:47
or water for the body.
252
827463
1667
O kadar ender ki
13:50
It affects one in five million babies.
253
830297
3133
doktorun biri çocuğumuzun yakalandığı hastalık eğer bu hastalıksa
13:54
One in five million.
254
834297
1866
mahvolduğumuzu söyledi.
13:57
It is so rare
255
837430
1533
Sonrasında bize kötü haberi veren kişi de o oldu.
13:58
that one doctor felt confident telling us that we would be screwed
256
838997
3466
Çocuklarının küçük yaşta öleceğini biliyor olsalar da
14:02
if that's what our baby had.
257
842463
2067
ejderha ebeveynlerin ebeveynlik hakkında anlatacakları çoktur.
14:05
He was the one who had to break the news to us later.
258
845863
2900
Ya da benim durumumda olan,
bebeklerinin ölüp ölmeyeceğini bilmeyen ebeveynlerin de.
14:10
Dragon parents have a lot to say about parenting,
259
850397
2733
14:13
even though they know their children will die young,
260
853163
2967
Emily Rapp şöyle yazıyor,
14:16
or in my case,
261
856163
1300
“Çocuklarımıza iyi ve parlak bir gelecek sağlayamayacak,
14:17
even if we have no idea whether our babies will live.
262
857463
3400
14:21
Emily Rapp wrote,
263
861797
2833
mezara gömülmelerini izleyeceğiz.”
14:24
"We will not launch our children into a bright and promising future,
264
864663
5200
Bu durum yeni bir hayvan,
yeni bir vahşet ve düşünce tarzı gerektiriyor.
14:29
but see them into early graves."
265
869897
2366
Bizler ejderha ebeveynleriz,
14:33
This requires a new ferocity,
266
873663
2867
vahşi, sadık ve delicesine seven.
14:36
a new way of thinking, a new animal.
267
876563
3534
Yaşadıklarımız bize anı yaşayarak ebeveynlik yapmayı öğretti.
14:40
We are dragon parents,
268
880797
1600
14:42
fierce and loyal and loving as hell.
269
882430
4267
Ebeveynliği ebeveynlik uğuruna, içerdiği merhamet uğuruna yapmayı…
14:47
Our experiences have taught us how to parent for the here and now,
270
887397
4800
Anladım ki ebeveynlik, çocuğumu bugün sevmek,
14:52
for the sake of parenting,
271
892230
1967
14:54
for the humanity implicit in the act itself.
272
894230
3000
şimdi sevmekmiş.
Dünyadaki tüm ebeveynler için bu böyle.
14:58
Parenting, I've come to understand, is about loving my child today,
273
898163
6534
15:04
now.
274
904697
1500
Çocuk gelişimi üzerine olan uzmanlığımın
15:06
In fact, for any parent anywhere, that's all there is.
275
906230
5033
ebeveyn olma konusunda bana yardımcı olacağını sanmıştım.
Aksine, ebeveyn olmak bilime bambaşka bir gözle bakmamı sağladı.
15:13
I had thought that my expertise in child development
276
913130
2633
15:15
would help prepare me for becoming a parent.
277
915797
3233
Üçüncü olarak da, çocuğunuzla geçirdiğiniz zamanların
15:19
Instead, becoming a parent helped me to see the science in a whole new light.
278
919063
5767
o an içerisinde siz ve çocuğunuz için ne kadar değerli olduğunu bilin.
15:24
So third, appreciate how powerful the moments can be
279
924863
5167
O anların çocuğunuzu ileride nasıl etkileyeceğini düşünmeyi bırakın.
15:30
because of what they mean for you and your child right now,
280
930063
4100
Aktivist Andrew Solomon diyor ki,
15:34
not because of what they mean for your child long term,
281
934197
3033
“Çoğumuz ebeveynlerimize benzememekten gurur duyuyoruz
15:37
which you do not know.
282
937230
1700
ama çocuğumuzun bizden farklı olmasına çok üzülüyoruz.”
15:40
The activist Andrew Solomon noted,
283
940430
2700
15:43
"Though many of us take pride in how different we are from our parents,
284
943163
4267
Biraz daha gerçekçi olsaydık daha az üzülebilirdik.
15:47
we are endlessly sad at how different our children are from us."
285
947463
4234
Onların geleceğini kontrol edebileceğimiz yanılgısından kurtulabilseydik.
15:52
Maybe we could be less sad if we were more realistic,
286
952897
3633
Eğer çocuk gelişiminin karmaşıklığını kabul edersek,
15:56
if we let go of the notion
287
956530
1600
her gün vermek zorunda kaldığımız ebeveynlik kararlarımız değişecek
15:58
that our children's futures are in our control.
288
958163
2934
16:01
If we can embrace the complexity of our children's development
289
961463
3634
ve ebeveynliğin sadece belli bir sonucu elde etmeye çalışmak değil de
16:05
that can transform how we approach those parenting decisions we face each day
290
965130
5200
çok daha fazlası olduğunu anlayacağız.
Çok çok daha fazlası.
16:10
and empower us to realize how much more there is to having a child
291
970363
4134
Bunu büyük oğlumla geçirdiğim her an ve her gün daha iyi anlıyorum.
16:14
than trying to shape a specific outcome.
292
974530
2633
Şimdi büyüyüp gelişiyor,
16:17
So much more,
293
977597
1966
küçük kardeşiyle birlikte
16:19
which I appreciate every day in moments with my firstborn son,
294
979563
5400
ve bambaşka bir yöne doğru ilerliyor.
Evet, mahvolmadık.
16:24
who is thriving
295
984997
1666
[gülme]
16:26
and with his younger brother
296
986697
1866
Ebeveynlerin ve çocukların,
16:28
and the unique paths they are taking.
297
988563
2367
kelebeklerin ve fırtınaların bilimi
16:31
We are not screwed.
298
991530
2500
insanların hayatta en önemli ve anlamlı olan şeylere
16:34
(Laughter)
299
994030
1433
16:36
The science of parents and children,
300
996063
2867
odaklanmalarını sağlayabilir.
16:38
butterflies and their hurricanes,
301
998963
2300
Bu, ebeveyn olma tecrübesini
16:41
can free people to focus on what is most important
302
1001263
4034
ve çocuk olma tecrübesini
16:45
and meaningful in our lives.
303
1005330
2033
herkes için daha gerçekçi ve tatmin edici hale getirebilir.
16:47
This can make the experience of being a parent
304
1007930
3200
Ki bu, bence, iyi bir ebeveyn olabilmenin anahtarı.
16:51
and the experience of having been a child
305
1011163
3100
16:54
more realistic and satisfying for everyone involved.
306
1014297
4200
16:59
And that, I think, is very relevant to being a good parent.
307
1019163
5300
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7